18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 18 ARALIK 2019 ÇARŞAMBA [email protected] TASARIM: İLKNUR FİLİZ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Unutma bu üç canı AHMET TATAR Bu üç insanın ortak yanları, ülke için hiç durmadan KUMPASDER BAŞKANI çalışmak, Cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Aralık ayında benzer kaderleri paylaşan üç insandan birini doğum, ikisini de ölüm yıldönümle Atatürk’e duydukları sevgi ve bağlılık, ülkenin geleceğine ilişkin duydukları kaygıdır. rinde anıyoruz. Profesör Türkan Saylan, 13 Aralık 1935 yılında doğmuş bir tıp doktoru. Bütün hayatını, en zor koşullarda has talarına ve bilime adamış. Kimsenin uğ raşmak istemediği hastalıklara karşı sa vaş açmış, üniversitelerde genç hekim lerin yetişmesi için hocalık yapmış. Sa dece toplum sağlığı ile yetinmeyip özel likle kız çocuklarının okumasını kendi sine dert edinmiş, toplumda bununla il gili duyarlılık yaratmak için her yolu denemiş, dernekler vakıflar kurulması na öncülük etmiş biri. Akademik yaşamı boyunca, 50’si yabancı dergilerde yayımlanan tıbbi ça Türkan Saylan Ali Tatar Necip Hablemitoğlu lışmalar olmak üzere, toplam 440 ya onun yerli işbirlikçilerini teşhir etmeye, dan mesaisini sürdürürken, bir yandan yına imza atmış, kitaplar yazmış bir devletin içine yerleşen karanlık Fethul da mesleğinde akademik kariyerini de bilim insanı. Şimdilerde hiçbir yayını lahçı örgütlenme konusunda kamuoyu vam ettirdi. bulunmayan, yazdığına atıfta yapılma nu uyarmaya harcadı. Bu üç insanın ortak yanları, ülke için yan rektörlerin varlığını düşününce o Yarbay Ali Tatar, Ergenekon Bal hiç durmadan çalışmak, Cumhuriye koşullarda yaptığının değeri daha iyi yoz adı altında Türk ordusuna ve vatan tin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’e anlaşılıyor. severlere yönelik “cadı avı” sürerken, duydukları sevgi ve bağlılık, ülkenin Ortak özellikleri 19 Aralık 2009’da “Karanlığa bir nebze ışık olabilmek” adına yaşamına son geleceğine ilişkin duydukları kaygıdır. Ülkenin karşı karşıya kaldığı tehditle Profesör Necip Hablemitoğlu, 18 Ara verip Hakk’a yürüdü. Hacettepe Üni ri çok önceden görüp kamuoyunu uyar lık 2002 de evinin önünde uğradığı bir versitesi Eğitim Fakültesi’nden mezun mak, tehlikeyi halka anlatmak için elle saldırı ile yaşamını kaybetti. Necip Ho olup Deniz Kuvvetleri’ne öğretmen su rinden geleni yapmak, onları FETÖ’nün ca yaklaşık yirmi yıl Ankara Üniversite bay olarak katılan Ali Tatar, görev yap hedefi haline getirmiştir. sinde dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşayan Türk topluluklarının tarihi ile il tığı okul ve eğitim birliklerinde programların yenilenmesi, sınavların en son Milletin görevi gili bilimsel çalışmalar yaptı. Atatürk İl bilimsel gereklere göre düzenlenme Necip Hablemitoğlu 17 yıl önce bir keleri ve İnkılap Tarihi derslerine gir si için çalıştı. Gerek öğrenci, gerekse de suikastla katledilmiş ve hâlâ katille di. Birçok bilimsel makale ve kitap yaz subay sınavlarının objektif kriterlerle ri yargı önüne çıkarılamamıştır. Devlet dı. Yaşamının son dönemini Türkiye yapılması, liyakatin temel alınması ko adına verilen namus sözleri maalesef üzerine yönelen emperyalist planları ve nusunda çalışmalar yürüttü. Bir yan unutulmuştur. Türkan Saylan ile kardeşim Yarbay Ali Tatar aynı dönem içinde FETÖ kumpaslarının hedefi haline getirilmiş, her ikisi de medya aracılığı ile linç edilmişlerdir. Hastalığının son evresinde iken Türkan Hoca’nın evi aranmış, örgüt üyesi olmak, bursiyer kızları askeri öğrencilere, genç subaylara peşkeş çekmek gibi adi suçlamalara maruz kalmıştır. Bu durumda bile “Herkesten hukuka saygılı olmasını istiyorum. Memlekete zarar gelsin istemiyorum” diyerek herkese itidal telkin etmiştir. Törenlerle anılacaklar Türkan Hoca ile aynı yazışmalarda adı geçtiği iddia edilen Yarbay Ali Tatar ise “Amirallere suikast” planlamaktan, genç teğmenlerle birlikte uyuşturcudan, gizli örgütsel faaliyetlere kadar birçok adi suçlama ile karşı karşıya bırakılmış ve imzasız ihbar mektuplarından başka hiçbir delil olmamasına rağmen tutuklanmıştır. İtirazlar üzerine serbest bırakılıp FETÖ tetikçisi savcı Süleyman Pehlivan’ın çabaları ile hakkında tekrar yakalama kararı çıkarılan Yarbay Ali Tatar yaşadıkları karşısında isyan edip Hakk’a yürümüştür. Türkan Saylan Hoca’yı doğum günü olan 13 Aralık’ta andık. Necip Hablemitoğlu’nu 18 Aralık 2019 saat 12.30’da 17. kez; Yarbay Ali Tatar’ı 21 Aralık 2019 Cumartesi günü saat 12.30’da 10.kez Karşıyaka’daki kabirleri başında anacağız. Onlar bu toplumun sinir uçlarıydılar. Tehlikeyi önceden görmüş ve ulaşabildikleri devletin her kurumunu, her bireyini uyarmışlardır. Türk milleti onları unutmamak ve sinir uçlarını hep diri tutmak zorundadır. Anılarını önünde saygıyla eğiliyorum. PROF. DR. MUHTEŞEM KAYNAK Bir iktidarın ülkeyi etkin bir şekilde yönetebilmesinin siyaseten iki temel dayanağı vardır: “Politik (siyasal) toplum” yani devlet ve “sivil toplum”. Politik toplum, hükmetme sürecinde zor kullanımı olarak, silahlı kuvvetler, polis, mahkeme ve hapishaneler ile vergi, ticaret, sanayi ve sosyal güvenlik alanlarından yararlanan toplumdur. Sivil toplum ise iktidarın kendi anlayış ve ideolojisiyle tutarlı davranış ve beklenti biçimlerini halkta yaratmaya yardımcı olan, din, eğitim sistemi, yazılı ve görsel medya gibi tüm sosyal kurum ve kuruluşlardan oluşan toplumdur. Politik toplum gibi sivil toplum da genelde iktidarın bir hegemonya alanıdır. Muhalif kesim(ler), politik toplumun yani devletin sahip olduğu araçlardan hiçbir şekilde yararlanamayacağına göre, mücadelesinde kullanabileceği tek alan iktidarın kısmen kontrolü dışında bulunan sivil toplum kapsamındaki yerlerdir ve sadece buralarda hâkim politik gücün baskın söylemiyle bağını koparan yeni bir ortak duyu, bir hegemonya alanı oluşturabilir. Mevzi savaşı Antonio Gramsci’ye göre, muhalefet, devlete karşı doğrudan saldırılar hakkında kolay söylemlerde bulunmak yerine sivil toplum içinde bir “mevzi savaşı”nın gerektirdiği zor ve son derece karmaşık görevlere odaklanmalıdır. Mevzi savaşı, devlet hegemonyasının bir karşıhegemonya ile kuşatılması, bu anlamda devlet hegemonyasının oluştuğu her mevzinin, her kalenin fethedilmesine yönelik bir karşıhegemonyanın kurulması için fiziksel güçten ziyade insan beyin Mevzi savaşı nedir? leri ve zihinleri üzerinden verilen bir mücadeledir.  Hitler’in Almanya’da iktidara gelmek için izlediği yol gibi, FETÖ’nün de 15 Temmuz’da başarısız darbe girişimiyle sonuçlanan yolda yararlandığı yöntem, alt ve orta mağdur kesimlerin beyinleri ve zihinleri üzerinden verilen mevzi savaşları olmuştur. Bugünkü yönetim de iktidar yolunda aynı yöntemden yararlanmıştır ve yararlanmaktadır. Dolayısıyla, öyle ya da böyle demokrasinin geçerli olduğu koşullarda, mevzi savaşları iktidar için uzun dönemde de olsa sonuç veren bir yöntemdir. ‘Modern Prens’ Daha eşitlikçi ve özgürlükçü bir yapının sivil toplum kapsamında nasıl oluşturulabileceğini ve bu bağlamda alt ve orta kesimde yaşayan insanların zihinsel ve kültürel değişimlerinin hangi koşullarda gerçekleştirilebileceğini araştıran düşünürlerden Antonio Gramsci, Machiavelli’den esinlenerek yazdığı “Modern Prens” isimli eserinde bunun pratikte ancak bir siyasal önderlikle, yani, günümüz koşullarının “modern prens”i (kolektif iradenin somut temsilcisi) olarak nitelendirilebilecek bir siyasal parti aracılığıyla olabileceğini öne sürmüştür. Muhalif kesimlerin ortak iradesi ancak böyle bir parti ile sağlanabilecektir. Sivil toplumun muhalif kesimlerini temsil edecek bu parti, toplumu yöneten iktidarın uygulama larından hoşnut olmayan tüm kesimleri, örneğin, köylü ya da şehirli küçük üretici ve tüccarları, esnafı, işçileri, memurları, emeklileri, yoksulları, kısaca, alt ve orta kesimlerin en geniş ittifakına dayanmak ve onların hepsini kavramak zorundadır. Bu yolda, parti, kendi içinden geliştirdiği aydınlar aracılığıyla, söz konusu kişilerin mevcut ve gelecekle ilgili düşlerinde ve tasarılarında yer almanın bir şekilde yolunu bulmalı, onların zihin ve kültürel dünyalarını işgal edecek söylemler geliştirmelidir. Uzun dönemli bu süreç, mahalleleri, sendikaları, odaları, dernekleri, kadın ve gençlik örgütlerini, öğrenci yurtlarını, dershaneleri, üniversiteleri, sanatçıları, yazılı ve görsel medyayı, kahvelerdeki sohbet toplantılarını ve diğer etkinlikleri ve gösteri yürüyüşlerini kapsamalıdır. Bu bakımdan, gazete, radyo ve televizyon kurulması, eşitlikçi ve özgürlükçü düşüncelerin yaygın ve etkin bir şekilde ülkenin her yanına ulaştırılabilmeleri yönünden son derece önemlidir. İşte, böylesi zorlu koşullarda “modern prens”in yani önderliğe soyunmuş muhalif partinin işi hiç de kolay değildir. Her türlü ekonomik, sosyal ve hukuki sorunlarla ilgili toplantı ve gösterileri sahipleneceği gibi, şimdiye kadar üzerinde yeterince durulmayan günümüz çevre ve iklim sorunları, insan hakları, cinsel ayrımcılık, kadınlara uygulanan şiddet ve çocuk evliliği vb. sorunla ra karşı da duyarlı davranmalıdır. Dolayısıyla, modern prensin uğraş vermesi ve kazanması gereken mevzi sayısı eskisinden daha çoktur. Bu nedenle, biraz önce değinilen her sorun üzerinde odaklaşan mevziler için kitlenin ilgisinin sağlanması şarttır. Sonuç Mevzi savaşları, ekonomik, sosyal ve hukuki konularda yalnızca bildiri dağıtmak, afiş asmak, arada bir orada burada konuşmak, çağdaş iletişim araçları Facebook, Instagram ve Twitter üzerinden yazışarak değil, mevcut yönetimden mağdur olan kesimleri seferber ederek mevzilere girmelerini ve buralarda aktif görevlerde bulunabilmelerini sağlamak ve mücadeleyi de “pasif devrim” şeklinde yavaş yavaş, sabırla, bazen ileri, bazen geri adımlar atarak vermektir. Yakalanan her fırsatı, bir adım daha ileriye gitmek, bir mevzi daha kazanmak için kullanmaktır. Unutmamak gerekir ki, mevzi savaşlarının esası, iktidar hegemonyasına ait kalelerin muhalif parti tarafından tek tek ele geçirilmesidir. Böylece, zorlu koşullarla baş etme yetkinliğine kavuşacak olan kadrolar, iktidara geldiklerinde karşılaşacakları yönetim güçlüklerini de kolayca aşabileceklerdir. 1 Hegemonya: Bir kişinin, bir grubun ya da bir partinin, diğerleri üzerinde kendi değerlerini kabul ettirmesi, yaygınlaştırması ve böylece ortak bir duygunun inşa edilmesidir (Antonio Gramsci). Milletvekili yakınlarına tedavide kaymaklı ekmek kadayıfı MAHMUT ESEN EMEKLI MÜLKIYE BAŞMÜFETTIŞI Ülkemizde 2006 yılında sosyal güvenlik ve sosyal sigortalar alanında reform niteliğinde yasal düzenlemeler yapılmıştır. Bu bağlamda tüm ülke nüfusunu kapsayan zorunlu genel sağlık sigortası (GSS) kurulmuş, sağlık hizmetlerinin SGK aracılığıyla verilmesi kabul edilmiş, bu düzenlemelere aykırı tüm yasalar (Milletvekilleri ile ilgili olan 3671/4 md. hariç) yürürlükten kaldırılmıştır. Milletvekilleri/emeklileri, ülke nüfusunun tamamına yakınını kapsayan GSS sistemine dahil edilmemiştir. Milletvekilleri ve bakmakla yükümlü oldukları kimselere yapılacak tedavi yardımının usul ve esasları, herhangi bir sınırlama olmaksızın, TBMM Başkanlık Divanı’nca çıkarılan yönetmeliğe (takdirlerine) bırakılmıştır. Yetirmediler Yönetmelikle milletvekillerine, SGK aracılığıyla, halkımıza verilenlerle kıyaslanamayacak oranda, onların hayal bile edemeyeceği, tedavi yardımları sağlanmıştır. Son yıllarda yüksek yargı organlarının başkan ve üyeleri, üst düzey askeri yetkililer de kapsama dahil edilmiş, onların tedavi giderleri de aynı yöntemle milletvekilleri gibi ödenmeye başlanmıştır. Yukarıda açıklanan “kıyakla” yetinilmemiştir. AKP milletvekillerince; 18.11.2019 tarihinde, 2/2368 Esas sayı ile, TBMM verilmiş bir teklif ile, milletvekilleri üzerinden tedavi yardımından yararlanacak olan kimselerin Başkanlık Divanınca belirlenmesi istenmiştir. Önemli hatırlatma Bu Teklif; muhalefet milletvekillerinin de kayda değer itirazları olmadan, jet hızı ile, 5.12.2019 günlü birleşimde, saat 03.00 sularında 233 kabul, 29 ret oyu ile kabul edilerek oy çokluğu ile yasalaşmıştır. Böylelikle 82,8 milyon vatandaşımızı kapsayan, asgari 70 yıldır yürürlükte olan ve sigortalıların bakmakla yükümlü oldukları kişileri belirleyen kadim/yerleşik yasal düzenlemeler milletvekilleri için bay/pay edilmiş, 14.000 kişi için süper ayrıcalık getirilmiştir. Milletvekillerinin sigortalı (çalışan, iş kadını/iş adamı ) olan eşi; oğlu, kızı, anası, babası için TBMM bütçesinden tedavi yardımı almalarının önü açılmıştır. Ancak nedense milletvekili torunları unutulmuştur! Son söz: Adaletin mülkün (devletin) temeli olduğu unutulmamalıdır. yeni yılda sevdiklerinize en güzel hediye! ö el tas ımZ c Kupal ı ve F e Altlığı www.cumhuriyetkitap.com.tr ‘ de! 2020 Masa Takvimi hediye! Satış Noktaları İstanbul Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sok. No: 2 Şişli • 0212 343 72 74 Ankara Güvenevler Mah. Güneş Cad. No:8/1 Kavaklıdere • 0312 442 30 50
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle