24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 13 ARALIK 2019 CUMA gorus@cumhuriyet.com.tr OLAYLAR VE GÖRÜŞLER 84. DOĞUM GÜNÜNDE Türkan Saylan’a mektup AV. HÜSEYİN KARATAŞ “Dokunulmazlara dokunan” Sevgili hocamız Prof. Dr. Türkan Saylan. 13 Aralık 2019, 84. doğum günün kutlu olsun. “Kimsenin dokunamadığı” dokunduklarınızın yüreklerinde yaşayan sevgi ile anıyoruz sizi. Eğitim olanağı bulamayan çocuklara, berdel verilmek isteyen ama okuyacağım, diyen kız çocuklarına dokunduğunuz Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği genel kurulunda kızınız gibi kabul ettiğiniz, haksız uyduruk gerekçelerle Ergenekon sanığı yapılan ve tutuklanan, beraat eden Ayşe Yüksel, Genel Başkan seçildi ve sizin görevinizi devraldı. Türkiye Halk Sağlığı Uzmanları Derneği’nin 27 Kasım’da Antalya’da düzenlediği Uluslararası Halk Sağlığı Kongresi’ne, Cüzzamla Savaş Derneği’nin de başkanı Ayşe Yüksel, Yönetim Kurulu üyesi sıfatıyla ben ve yine kardeşiniz gibi yakınınızda olan Dr. Ümmühan Kaya ile birlikte katıldık. Cüzzamın yok edilmesi için dokunuşlarınızı anlattık. ÇYDD’de eğitim, Cüzzamla Savaş Derneği’nde sağlık için büyük bir gayretle çalışıyoruz. Bütün eğitim çalışmalarımıza rağmen, İçişleri Bakanlığı açıklamalarına göre son bir yılda 299 kadın cinayeti işlenmiş. Kadına şiddet utanılacak bir şey değil, marifet artık neredeyse. Ötekileştirme ve dışlama politikalarının zihinsel tekrarları nedeniyle Çorum, Sivas Madımak Oteli, Kahraman Maraş olayları öncesi olduğu gibi evlerin üzerlerine “Alevi defol” yazanlar var. Ekonomik sıkıntılar had safhada. Artık tahammül edilemez hale gelmiş sıkıntılar yüzünden siyanür içerek intiharlar oldu. Gerekçesini ortadan kaldırmak yerine, siyanür satışlarına kısıtlama getirdiler. Dünyanın birçok ülkesinde halk sokaklarda. Fransa’dan İspanya’ya, Bolivya’dan Şili’ye, Hong Kong’dan Pakistan’a, Lübnan’dan Irak’a çok sayıda ülkede halk, artık yönetimlere ve yolsuzluklara karşı gösteriler yapıyor. Erki elinde tutan iktidarlar da doğal gördükleri şiddet ile karşılık veriyor. Onlarca insan yaşamını kaybediyor. Yaşam biçimleri ve farkındalıklar bizde de dünyada da değişiyor. Yerel seçimler öncesi, muhalefetten başkan ve yardımcılarının da katıldığı bir toplantıda anlatmıştım. “Yüksek Seçim Kurulu ile ilgili yasal düzenleme şarttır. Yüksek Seçim Kurulu önümüzdeki seçimlerde muhalefet partilerine verilmiş her üç oyun ikisi iktidar partisine verilmiş sayılır diye bir karar verirse ne yapacaksınız?” Bir gün bile gündeme alınmadı. Ama söylediklerim neredeyse aynen yaşandı. 2019 yılında 31 Mart tarihinde yerel seçimler vardı. Birçok ilde Büyükşehir Belediye Başkanlığı iktidar partisinden ana muhalefet partisine geçti. İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı’nı da ana muhalefet partisi kazanınca Türk hukuk tarihine “hukuksuzluk örneği olarak” geçecek bir “hiçbir şey olmamış olsa bile bir şeyler olmuştur” gerekçesi ile aynı zarf içerisindeki diğer oylar geçerli sayılarak sadece Büyükşehir Belediye Başkanlığı seçimi iptal edildi. Bu kanunsuzluk ve haksızlık, seçmen kararında değişiklik yarattı ve 23 Haziran tarihinde yenilenen seçimde bu kez 800 bin üzerinde oy farkı ile seçimi kaybetti iktidar partisi. Bunu iki şekilde açıklayabiliriz. İlki; Aristidis kompleksi. İkincisi; hukuksuzluğa karşı vicdani karşı çıkış. Hatırlarsınız Aristidis Kompleksi denen bir anı vardır tarihte. Eski Roma’da hâkimleri halk seçerdi. Bir hâkim var, adı Aristidis ve her seçimi kazanıyor. Aristidis, bir seçim günü oy kullanmaya giderken bir köylü yolunu kesiyor ve; n Benim okumam yazmam yok. Şu midye kabuğu üzerine bir hâkim ismi yazar mısınız? Aristidis gururla soruyor kendisini tanımayan köylüye, n Hangi hâkimin adını yazayım? Köylü; n Aristidis yazma da kimi yazarsan yaz. Aristidis çok şaşırır. n Neden? Köylü; n Hep Aristidis, hep Aristidis. Bıktım. İşte metal yorgunluğu denen tarihi süreç budur. Ülkemizde geçmiş dönemlerde siyasetçilerin gündeme getirdiği yolsuzluk vs. gibi kötü yönetim deneyimlerini bir kenara bırakırsak, Aristidis kompleksi bile açıklamakta yaşananları. İkincisi; seçimin iptali kararının hukuksal temelden yoksun olması da ayrı bir vicdani ret yarattı anlaşılan. Bir de sizi gülümsetecek bir haber vereyim. İktidar partisi, grup kararı alarak termik santrallara filtre takılmasını erteledi. Yani insanlara zehir soluma ek süresi verdi. Partili Cumhurbaşkanı, kendi partisinin vekillerinin teklifi ve oylarıyla Meclis’ten geçen bu yasal düzenlemeyi veto etti. İnanmayacaksınız ama o düzenleme için olumlu oy kullanan milletvekilleri ona teşekkür sırasına girdi. Sosyal medyada insanlar soruyor. Veto edene müteşekkir isen, bu insan yaşamına kasteden düzenlemeye neden olumlu oy kullandın? Hukukun olmadığı, kişilerin takdirinin hukukun önünde tutulduğu yerde demokrasi ve insan hakları olmaz. İyi ki doğdunuz. İyi ki eğitim için yüreklere dokundunuz. Hukuksuzlukların değil, hukukun hatırlanacağı bir 2020 yılı olsun dileklerimle. 2019’da tek kişi yönetiminin iflası Bütçe görüşmeleri ve bütçenin kabulü, bir ülkenin en önemli siyasal eylemi, iktidara güvenoyu da içerdiği için, Parlamentonun en önemli işlevidir. Bu nedenle de her mali yıl başında iktidarın en sorumlu kişisi, yani lideri bütçeyi sunar. Ama biliyorsunuz, 16 Nisan 2017’de meşruluğu ve sonuçları tartışmalı bir halkoylaması ile rejim zorla değiştirildi ve bu yıl bütçeyi seçilmiş değil, atanmış biri, AKP’li Cumhurbaşkanı’nın tek başına atadığı yardımcısı Fuat Oktay sundu. Kılıçdaroğlu iyi hazırlanmış bütçe konuşmasını, “Tek Kişi Yönetimi”ni eleştirerek sundu. Aşağıda bazı satırbaşlarını özetledim. HHH İktidarın bütçesini bir devlet memuru sundu. Normalde Meclis’e cumhurbaşkanının gelmesi lazımdı. Bu davranış Parlamento’ya saygısızlıktır. HHH Rejimi değişti, Cumhurbaşkanı yokken onu TBMM’de bir memur temsil ediyor. Bu da yanlış. Nerede milli irade? HHH Partili cumhurbaşkanı bir garabettir. Bütün vatandaşlara, siyasi partilere eşit davranması lazım. Oysa, sabah, öğle, akşam, bir öfke, bir kin, bir saldırganlık... HHH Yargı bağımsız değildir. Sayın Erdoğan dedi ki: “Bu can bu bedende olduğu sürece o teröristi alamaz.” Can duruyor, ten de duruyor, bakan da duruyor... Brunson nerede? Şimdi siz bana “Türkiye Cumhuriyeti’nde yargı bağımsızdır” mı diyeceksiniz? Bir parti genel başkanı hâkim tayin ediyorsa o hâkime farklı gözle bakılır. HHH Anayasa Mahkemesi Barış Bildirisi için “İfade özgürlüğüdür” dedi ve imzacılar beraat etti. Şimdi yürütme organı bunları görevlerine iade etmiyor. HHH Kayyım atamaları demokrasiye ve hukuka aykırıdır. Belediye Başkan adayı, savcılıktan iyi hal kâğıdı alıyor, Yüksek Seçim Kurulu da “Tamam, hiçbir engel yok” diyor. Seçimi kazanıyor; ertesi gün görevden alınıyor; yerine kayyım atanıyor. Olmaz. HHH Ülkede yoksulluk egemen. 2 milyon 136 bin kişi asgari ücretin, 2 bin 20 liranın altında ücret almakta. 847 bin 643 kişi, bin TL’nin altında dul ve yetim aylığı alıyor. İşsizlik gittikçe artıyor. Emeklilikte Yaşa Takılanlara haksızlık yapılıyor. Kaynaklar, dış borç faizlerine, tefecilere harcandı: Türkiye’nin 20022019 yılları arasında yabancılara ödediği faiz 173 milyar 55 milyon dolar. Londra’da bir avuç tefeciye verilen faiz, saniyede 596 dolar. HHH Erdoğan’ın avukatlarının mal varlıkları araştırılmalıdır. FETÖ borsası var. Mahkemeden parayla adam kurtarmalar var, bu avukatlar hâkim tayin ediyorlar. Nasıl olur da bir avukat başsavcıya “Şu kül tablasını getirir misin?” der ve başsavcı koşa koşa gidip alıp gelir. Bu mudur düzen, adalet? Buna isyan ediyoruz. HHH Sayıştay, 2018 yılında 63 milyar 295 milyon 717 bin 486 TL ödenek üstü harcama tespit etmiş. Diyor ki “Ben ceza veremiyorum, takdiri size bırakıyorum.” Siz, “Yürütme organı bizim irademizi yok sayıyor” demeyecek misiniz? HHH Şehitler için toplanan paralar ne oldu? HHH Trump’ın yazdığı mektup kabul edilemez. Hemen ya da büyükelçi çağırılıp iade edilmeliydi.. HHH Hazine garantili ihaleler ve uluslararası tahkim yanlıştır. Şehir hastanelerinin maliyeti bilinmiyor. Halk hazine garantisi ile borçlandırılıyor. Hazine garantisi ile iş yapan müteahhitler iktidarın gidici olduğunu bildikleri için, anlaşmalara uluslararası mahkemelerin hakemliğini koyduruyorlar. HHH Sevgili okurlarım, konuşmanın aslı çok uzun ve ayrıntılı. Ben ancak kısa bir özet yapabildim. Bence https://www.chp.org.tr/gundem adresinden CHP’nin resmi sitesine girip konuşmanın tümünü okusanız iyi olur. Bu konuşma esas olarak, ülkenin “Tek Kişi Yönetimi” ile 2023’e kadar götürülemeyeceğini açıkça ortaya koyuyor diyebilirim. SEDAT SİMAVİ ÖDÜLLERİ SAHİPLERİNİ BULDU Cumhuriyet’e 3 büyük ödül EREN CAN KEMAN Türkiye Gazeteciler Cemiyeti’nin (TGC) kurucu başkanı Sedat Simavi adına 43 yıldır verilen “Sedat Simavi Ödülleri” sahiplerini buldu. Yapı Kredi Plaza’da önceki gün akşam saatlerinde düzenlenen ödül törenine basın, bilim ve ekonomi dünyasından çok sayıda davetli katıldı. “Orman Yangınlarının Perde Arkası ve Türk Hava Kurumu Uçakları Neden Uçurulmadı” başlıklı haber ve yazılarıyla Gazetecilik Ödülü’nü kazanan Cumhuriyet Ege Bölge Temsilcisi Tuncay Mollaveisoğlu’na ödülünü Seçici Kurul Başkanı Prof. Dr. Yasemin Giritli İnceoğlu takdim etti. Mollaveisoğ lu, “Bu ödül mesleğimizin en önemli ödülü. Cumhuriyet ailesine de teşekkür ederim. Uğur Mumcu’nun da dediği gibi, ‘Ben Atatürkçü’yüm, cumhuriyetçiyim, laikim’” dedi. Gazetemizde yayımlanan çizgileriyle karikatür dalında ödül kazanan çizerimiz Zafer Temoçin’e ödülünü Seçici Kurul Başkanı Nuray Çiftçi verdi. Temoçin, Simavi’yi örnek aldığını belirterek “Bu ödüle layık görülmek benim için onurdur” dedi. Sosyal Bilimler Övgü Ödülü ise “Ben Leyla GencerLa Diva Turca” adlı eseriyle gazetemiz yazarı Evin İlyasoğlu’na verildi. İlyasoğlu “Bu ödülü büyük sanatçı Leyla Gencer’e adıyorum” dedi. Törende, “Gazetecilik Övgü Ödülü” BirGün gazetesinden Uğur Şahin’e veril di. “Televizyon Haber Ödülü”nü ise FOX TV’den muhabir Nazlı Yerebasmaz ve kameraman Çağlar Güner aldı. “Televizyon Haber Övgü Ödülü” ise muhabir Damla Turgutlu Soybaş, kameramanlar Bülent Akdeniz, Hakan Tarhan ve Gökhan Köşetaş’tan oluşan Haber Global ekibine verildi. “Televizyon Belgesel Ödülü”, “Umudun Toprağı” belgeseline gitti. “Televizyon Belgesel Övgü Ödülü”nü “Troya Hazineleri Asırlık Hasret” belgeseline verildi. “Spor Ödülü”nü, dünya şampiyonu tekvandocu İrem Yaman kazanırken, “Spor Övgü Ödülü”, Dünya Paralimpik Yüzme Şampiyonası’nda ikinci olan Sümeyye Boyacı’ya verdi. YAZARLARIMIZ, ESKİŞEHİR KİTAP FUARI’NDA OKURLARIYLA BULUŞUYOR CUMHURİYET KİTAPLARI YILLAR SONRA ESKİŞEHİR’DE! Son dönemde yayımladığı kitaplarıyla yeniden dikkatleri üzerine çeken Cumhuriyet Kitapları, imza günleri ve söyleşilerle Alev Coşkun Barış Terkoğlu Işık Kansu Mine Kırıkkanat Mustafa Balbay Zeynep Oral Eskişehir’de okuyucularıyla buluşuyor. 1015 Aralık 2019 tarihleri arasında gerçekleşmekte olan Eskişehir TÜYAP Kitap fuarında, Cumhuriyet gazetesi yazarları Alev Coşkun, Barış Terkoğlu, Işık Kansu, Mine Kırıkkanat, Yazarların imza günleri şu şekilde: 13 Aralık 2019 Cuma Saat 14.00 Zeynep Oral 14 Aralık 2019 Cumartesi Saat 14.00 Alev Coşkun, Barış Terkoğlu, Işık Kansu, Mine Kırıkkanat 15 Aralık 2019 Pazar Saat 14.00 Mustafa Balbay Söyleşi ve panel tapseverlerle paylaşacak. Cumhuriyet yazarlarının söyleşi ve panel etkinlikleri ise şöyle: 14 Aralık 2019 Cumartesi Saat: 13.00 Konu: Milli Mücadele’nin 100. Yılında Kadın, Adalet ve Aydınlanma Oturum Yöneticisi: Alev Coşkun Konuşmacılar: Mine Kırıkkanat, Işık Kansu, Mustafa Balbay ve Zeynep Oral, Cumhuriyet standında okurlarına ki Barış Terkoğlu kitapseverlerle buluşuyor. 2. taplarını imzalayacak olan yazarlar, 15 Aralık 2019 Pazar Saat: 12.00 salonda bulunan Cumhuriyet Türkiye’nin içinden geçtiği kritik günlerle Konu: Türkiye Nereye Gidiyor Kitapları’nın stant numarası 402. ilgili görüşlerini de söyleşi ve panellerle ki Konuşmacı: Mustafa Balbay
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle