18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KÜLTÜR EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 1313 ARALIK 2019 CUMA Geçti popun modası; şimdi isyan zamanı, kulaklarda hip hop ile rap, dudaklarda itiraz! Türk popu yeniden öldü Pop müzik, 50’lerin ortalarında İngilizce konuşulan ülkerde ortaya çıktı. 50’lerde rock and roll (Chuck Berry, Bo Diddley ve Little Ric hard) ve rockabilly (Elvis Presley ve Buddy Holly) ile tanındı sevildi. Popüler olmak için yazılmış her müziğe pop de niyor aslında. Günümüzde rock, elektronik dans mü ziği ile kuşkusuz hip hop da bu deyim içerisinde de MUSTAFA K. ERDEMOL ğerlendirilebilecek türler. Bizim popla tanışıklığımız 1960’larda yabancı müzik lere yazılan Türkçe sözlerle başladı. Pop müzik, 70’lerde emekledi, 80’lerde geliş ti, 90’larda “patlama” yaptı ve orada kal dı! Bugün artık bitti mi bitmedi diye tar tışması gündemde. Hande Yener’in, po pun hip hop olmak üzere diğer alterna tif müzik karşısında gerilemesinden ya kınarak “pop bitti” açıklaması tartışma yı alevlendirdi. Hande Yener’in “Mes lektaşlarım üretemiyor, iğrenç mü zikler yapılıyor. Benim yapamadığımı rap’çiler yaptı ve çok güzel bir temizlik oldu. Rap’çiler, pop müziği yendi” söz leri doğru mu? Müzikteki gelişmeleri yakından izleyen gazeteci Ertuğrul Öz kök, Paris’ten konuştu. Müzik yazarı, psikolog Cem Erdem ile Hande Yener de tartışmaya katıldı. Özkök: Pop ölmedi, ana damar değişti “Türk popu ölmedi. Bunun en güzel cevabı Alex Marshall’ın New York Times’ın Avrupa baskılarının 1. sayfasında Gaye Su Akyol hakkında yazdığı yazıdır. Marshall, Akyol’u “Türk psychedelic rock” müziğinin yeni ve güçlü örneği olarak değerlendiriyor. 70’lerde Barış Manço, Erkin Koray ve Moğollar’la başlayan müzik damarının devamı diyor. Türk popu Mustafa Sandal’lar, Harun Kolçaklar’la 90’ların başında atılım yaptı. Bence Türk popunun ana damarı hip hop’tur. Türk popu deyince aklımıza Kenan Doğulu’lar geliyordu ama Cenk Erdem Hande Yener şimdi ana damar değişti. Bu damar, son yerel seçimlerle meydana gelen değişimin de taşıyıcı güçlerinden biri. Sosyolojik etkenler değiştiği için pop bir anlamda yeniden doğdu. Dünyada popülist liderleri delirtecek bir muhalefet var. Artık bir itiraz kültürü var. O nedenle ben umutluyum. Marshall ‘Akyol’un konserini başörtülü kızlar da izledi’ diye yazıyor. Artık Türk popunda belirleyici olan Hande Yener değil bunlar. Ankara kökenli Rock da gayet iyi gidiyor.” Erdem: Popumuz kendini tekrar ediyor Aynı zamanda müzik yazarı da olan DJ Psikolog Cenk Erdem de popta egemenliğin el değiştirdiğini ileri sürüyor. “Dünyadaki popüler trendlere baktığımızda hip hop ve R&B hâkimiyetinin olduğunu görüyoruz. Eskiden en beğeni len parçaları kulüplerde ve radyolarda çalınma sıklıklarından ve fiziksel satışlardan Nielsen gibi şirketlerin araştırmalarıyla görüyorduk, şimdi dijital plat formlardan aldığımız datalarla en çok beğenilenleri milyonlarca kullanıcıların dinleme sıklıklarıyla anlayabiliyoruz. Yüzde yüz doğruyu yansıttığı söylenemez ama bu verilere göre Hip Hop ve R&B tüm dünyada yaygın dinleniyor. Hip hop 90’lar da rap türüne daha yakındı, son zamanlarda elektronik müzikle de birleşti, artık melez türlerden söz edebiliriz. Saf pop etkisini yitiriyor. 70’lerin altyapısını, 80’lerin melodilerini ara sıra kullansalar da hip hop hep önde. Türkiye bu alandaki gelişmeleri geriden takip ediyor. Aslında hep çok iyi rap işleri vardı ama ana akıma geçmesi zaman aldı. Bizde, son üç yılda ana akımda popü Ertuğrul Özkök ler oldu rap. Bu gelişmenin konjoktürle de ilgisi var, dünyada herkes isyan halinde. Rap ve hip hop’un arkasında da isyan ögeleri var, gençlere bu daha cazip geliyor. Pop müziğimiz kendisini tekrar ediyor. On yıldır Hande Yener ve Demet Akalın dinliyoruz, şimdi rap daha eğlenceli. Ama Türk popunun sonu geldiği anlamına gelmez bu. Genel olarak pop değil, melez müzik ve rap dinleniyor. Yener: Müzik özgürlüktür, eski tarz bitti “Pop müzik ölmedi, sadece kabuk değiştirdi. Yeni tarzlara ve hiphop kalıplara yönelmeye başladı herkes. Eski tarz pop yapanlar da dinleyenler de tamamen bitti. O tarz üretim de bitti. Bitmesi de gerekiyordu. Çok kısır bir tarzla uzun zaman mücadele edildi. Müzik özgürlüktür. Ben de müzik aşkımdan ötürü dinleyicime her zaman yenilik sundum.” PEN yazarları Eskişehir’de TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım AŞ tara fından Türkiye Yayın cılar Birliği ve Eskişe hir Ticaret Odası iş birliği, Eskişehir Va liliği ve Eskişehir Bü yükşehir Belediyesi desteği ile düzenle nen Eskişehir 2. Kitap Fuarı, PEN Yazarlar Derneği’ni ziyaretçi Zeynep Oral lerle buluşturuyor. Cumhuriyet yazarı ve PEN Başkanı Zey nep Oral’ın “O Güzel ve Büyülü İnsanlar” adlı söyleşisi, bugün 16.00’da Konferans Salonu I’de başlayacak. PEN’in “Eskişiir Eskişehir” adlı paneli ise, yarın 18.00’de aynı salonda yapılacak. Moderatörlüğü nü Haydar Ergülen’in üstleneceği panel de Ali Lidar, Emel İrtem ve Rahmi Emeç konuşmacı olarak yer alacak. MFÖ Cumhurbaşkanlığı kültür ve sanat ödülleri verildi Cumhurbaşkanlığı Kültür Sanat Büyük Ödülleri, düzenlenen törenle sahiplerine verildi. Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenen törende konuşan Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Bosna’daki Srebrenitsa Soykırımı’nı inkâr eden Peter Handke’ye Nobel Edebiyat Ödülü verilmesine tepkisini sürdürdü. Erdoğan “Müslüman Boşnakları alçakça katledenleri göklere çıkaran, kaleminden kan ve nefret damlayan birine Nobel Edebiyat Ödülü verildi. Bir avuç insan dışında kimse buna ses çıkarmadı. Acaba aynı sessiz tasdik, mesela 100 bin İngilizi, Almanı, Fransızı, İtalyanı, Norveçliyi katleden birini öven kişiye Nobel verilse yine tekrarlanır mıydı? Hiç sanmıyorum” dedi. Bu yıl “Sosyal Bilimler” alanında Prof. Dr. Ahmet Yaşar Ocak, “Sinema” alanında Mesut Uçakan, “Müzik” alanında Mazhar Alanson, Fuat Güner ve Özkan Uğur (MFÖ), “Sanat” alanında Devrim Erbil, “Geleneksel Sanatlar” alanında Fuat Başar ödüllerini Erdoğan’dan aldı. “Mimarlık” alanında ödüle layık görülen Prof. Dr. Doğan Kuban’ın ödülü Prof. Dr. Murat Gül’e, “Edebiyat” dalında ödüle değer görülen ancak ekim ayında hayatını kaybeden Nuri Pakdil’in ödülü Necip Evlice’ye ve ağustosta geçirdiği trafik kazasında hayatını kaybeden eski Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Ahmet Haluk Dursun’un “Vefa” alanındaki ödülü, kızı Nilay Dursun’a verildi. l ANKARA Napoliten şarkılardan Sabahattin Ali’ye anlamlı bir yolculuk Ferhat Göçer, Ezel Akay ve müzisyenler Filiz Ali’yi de sahneye davet ederek seyirciyi selamladılar. YAZGÜLÜ ALDOĞAN Gösteri bittikten sonra Ferhat Göçer’i kutlamaya kulise geçiyoruz. Kocaman sarılıyoruz birbirimize, ikimizin de ağzından aynı anda aynı sözler dökülüyor: “Nereden nereye değil mi?” Ferhat Göçer’in müzikal yolculuğunu başladığı andan beri izledim. Önce napoliten şarkılar ve aryalar. Sonra pop müzik, sonra sinema şarkıları, ardından kendi besteleri, o bu derken Sabahattin Ali’nin yaşamöyküsünde şairi canlandırmak ve onun şiirlerini besteleyerek okuduğu bir müzikli oyun yapmak! Bravo Ezel Akay, iyi ki böyle bir proje için Ferhat Göçer’e gelmiş, iyi ki o da sadece şarkı söylemek olmaz, bunu müzikal oyun yapa lım demiş. İyi ki Ezel Akay, o dertli yaşam öyküsünü, çok keyifli bir dille yazmış, iyi ki Ferhat o şiirleri tekrar yorumlamış, bazılarını yeniden bestelemiş, iyi ki Filiz Ali izin vermiş, iyi ki oyun sahnelendi ve iyi ki biz Türk şairinin, hikâyeciliğinin büyük ustası, ülkemizde en çok satan ve okunan kitabın, Kürk Mantolu Madonna’nın yazarı bir aydınımızı, öğretmenimizi, halkına sahip çıkıyor diye nasıl hapishane hapishane gezdirdiğimizi, o güzelim şiirlerin ne acılar çekilerek, ne yalnızlıklar pahasına yazıldığını bire bir gördük. Ve onu elinde kitabı, ormanın içinde kahpe kurşunlarla nasıl yok ettiğimizin öyküsünü dinlerken gözyaşlarına boğulduk. Ve biz aydınlarının kıymetini ancak yitip gittikten sonra anlayan, onların yitip gitmesi için de elinden geleni yapan yönetimlerin elinde ancak onların şiirlerini, kitaplarını okuyarak, şarkılarını hep bir ağızdan söyleyerek teselli bulduk! Gençlerimiz de “Aldırma Gönül Aldırma’dan tutun da, “Melankoli’ye, Eşkıya Dünyaya Hükümdar olmaz şarkılarının sadece rakı masalarında meze değil, Sinop Cezaevi’nde dalgaların sesini dinleyerek, denizi hayal eden bir şairin dizeleri olduğunu böylece öğrenmiş olur. Dinlerken de söylerken de daha bir içten söyler, saygıyla eğilir, anısına! Ferhat Göçer’in müzikal yolculuğunda böyle bir evrenin olmasına ne kadar sevindim anlatamam. Filizim, seni en iyi anlayacaklardan biri de benim, biz babasını ağaç altında yitiren küçük kızlardan biri olarak... Feminist yazar Sabancı Üniversitesi Toplumsal Cinsiyet ve Kadın Çalışmaları Mükemmeliyet Merkezi (SU Gender), Enloe’dan toplumsal cinsiyet çalışmaları alanında tanınmış isimleri ağırlamaya devam ediyor. Mimar Sinan Güzel Sa ‘MeeToo’ natlar Üniversitesi Kadın Araştırmaları Uygulama ve Araştırma Merkezi işbirliği ile bugün 17.00’de Clark hareketi University’den Cynthia Enloe’yu ağırlayacak. Toplumsal cinsiyet ve militarizmle ilgili çalışmalarıyla ve semineri feminist uluslararası ilişkiler alanına yaptığı katkılarla bilinen feminist yazar, kuramcı ve profesör Enloe, Karaköy Minerva Palas’ta düzenlenecek seminerde MeToo Ulusal Bir Güvenlik Meselesi midir?: Feminist İpuçları” başlıklı bir konuşma yapacak. ABD’li aktris Alyssa Milano’nun 15 Ekim 2017’de sosyal medya hesabından ‘’Cinsel tacize uğradıysanız bu tweet’e cevap olarak “me too / ben de’ yazın’’ satırları yazmasıyla flört, taciz ya da cinsel saldırıların ifşasını içeren çığlığa dönüşen “MeToo’’ (Ben de) hareketi 100 gün boyunca Twitter’da güncelliğini koruyarak dünya çapında bir tepki hareketine dönüşmüştü. Kedi sinirlendi! Ferhat Göçer’in Sabahattin Ali’nin şiirlerinden oluşan müzikli oyununun galasına kimler gelmiş, merak ettiğim için tabii ki içeri sızdım. İlk gelenlerden biri Hülya Koçyiğit oldu, doğrusu vavvvv, miyav dedim. Bu Âkil Hanımefendi, Cumhurbaşkanlığı Kültür şeyinde de değil miydi? İyi ya işte, kültür diye gelmiş mi demeyeceksiniz di mi! Sabahattin Ali’nin hikâyesini, memleketin bütün cezaevlerinden süründürülen bir muhalif olduğunu biliyorsanız demeyeceksiniz! Şarkılara herkes eşlik etmek istedi ama biraz zorlandık tabii. Ali Kocatepe mesela bestelerinin kullanımına izin vermemiş, yeniden bestelemişler, biraz değişmiş o yüzden. Kıskandı mı ne? Gösteriyi en önde izleyen Filiz Ali, herkesten çok duygulanmıştır, babasının hikâyesine, ama pek cool’du! Sahneye çağrıldığında da sanatçıları tek tek kutladı, kimsenin önünde gözyaşı dökmedi. Ferhat Göçer, Filiz Hanım’ı davet ediyorum deyince bazı gençler Filiz Akın gelmiş sandı iyi mi? Bre cahiller, Filiz Akın gelmiş olsa bile, sahneye niye çağrılsın ki? İki saattir adam kızım Filizim diye şarkı söylüyor, oradan da mı uyanmadınız? Ah ah... Balerin Balerini ilk önce, on altı yaşlarımda Diyarbakır Orduevi’nde gösterime giren “Kırmızı Pabuçlar” adlı bir Amerikan filminde tanıdım. Gencecik bir balerin, büyük bestecilerin müziği eşliğinde, kuş hafifliğindeki bedenini sahnelerde uçurarak salonlarda alkış estiriyordu. Filmin ortalarına doğru rolünde aksamalar başlamıştı. Gösteri sonrasında kırmızı pabuçlarından çıkardığı ayakları kızıl kan içindeydi. Başvurduğu doktoru tanısını koydu: “Artık bale yapamazsın!” Ağır hastalıkların, insanı can evinden vurduğu, o filmde kazınmıştı beynime... Yaşlı balerin Prof. Dr. Ahmet Taner Kışlalı’nın Kültür Bakanlığı döneminde yayımlar dairesi başkanıydım. Bakan, o dönemdeki adıyla Sovyetler Birliği’ne yapılan ilk resmi ziyaretine müsteşarı Prof. Dr. Şerafettin Turan’la beni de katmıştı. Bir akşam Bolşoy Tiyatrosu’nda Shakespeare’in Romeo ve Juliet adlı oyununun, bestesini 1935 yılında Prokoyef’in yaptığı bale uyarlamasına bizi de davet etmişlerdi. Oyunun bitiminde bale sanatçılarıyla tanıştırıldık. Sahnede, daha yirmisinde olmayan Juliet’i, yüzünde derin çizgiler oluşan 52 yaşındaki bir sanatçının oynadığını öğrenince sanatın yüceliğini yüreğimde duymuştum. Kadının gücü Kadın, canında can yaratandır. Yaşama incelikler katan da odur. En iyi danteller, örgüler, halı dokumaları, cam desenleri onun parmaklarının ürünüdür. Bedeniyle ilgilenmesi, takılar takması, giyimi kişiliğinin parçası kılması incelikli ruhunun dışavurumudur. Evin içindeki varlığı bile ortamın sevgiyle donatılmasına yeter. Töre diye dayatılan baskılara karşı çıkan da odur. Tek sözüyle, dünyayı düzelteceğini sanan hangi bilinç yoksunu uydurmuş, “Elinin hamuruyla erkeğin işine karışma!” atasözünü? Bir atölyede araba lastiğini, eskiyen balataları yenileyen 17 yaşındaki bir kızın ustalığı karşısında sevinç duymuştum. Gelişmemiş toplumlarda, erkek aklıyla, kadın duygusuyla anılır. Çevrenize bir göz atın; üniversiteler, basınyayın dünyası, ince iş üreten fabrikalar kadınla ayakta duruyor. Bedenini biçimleme sanatında daha becerilidir kadın. Örneğin “Kuğu Gölü” balesinde balerinlerin gösterdiği bedensel ipilemeyi, hiçbir baletin gösterebileceğine inanmıyorum. Avrupa Birliği başkanının kadın olması, Finlandiya kabinesinde başbakanla birlikte altı kadının bulunması mucize sayılmamalı. Kadın eylemli kılınarak çağımızda bir yeniden doğuş (Rönesans) yaşanmaktadır. Rebnetko/Ceren Ünlü sopranolardan Anna Rebnetko’nun Scala’da “Toska”yı canlandırmasıyla Ceren Özdemir’in öldürülmesi aynı günlerde oldu. Yaşamlarında örtüşen yanlar var. Yeterlik sertifikasını alan opera sahnelerinin gelecekteki yıldızı Rebnetko, Neva kentindeki ünlü konservatuvarda öğrenci olmayı başarmıştı. Her şeyin pahalı olduğu bu kentte çalışmadan yaşayamazdı. Mariinsky Tiyatrosu’nun binalarının temizlenmesinde çalışarak sürdürebildi öğrenimini. Kurs ustasının anlattığına göre Ceren Özdemir, Ordu Üniversitesi’nde okurken 2017 yılında balede usta öğretici belgesi almıştı. Baleyi çok seviyordu. Boş zamanlarında bile ders aldığı ustasının yanından ayrılmıyordu. Ustası, “Ceren ileride belki Türkiye’yi yurtdışında temsil edecekti” diyordu. Rebnetko, amacını gerçekleştirme yolunda temizlik işçiliğine katlanmış, Ceren de okurken bir yandan da çocuklara bale öğreterek sanatını geliştirmiştir. Rebnetko doruklara varıyor. Ceren ise aşağılık bir yaratığın kalbine sapladığı bıçakla can veriyor... Neden, kör talihte değil, eğitimin, çağdaş insan yetiştirecek düzeyi tutturulamayışında aranmalıdır...
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle