19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 30 KASIM 2019 CUMARTESİ TASARIM: İLKNUR FİLİZ HABER Korkut Boratav, emekten, insandan yana, emperyalistliberal sistemin yarattığı haksızlıklara Bağımsız Sosyalbilimcikarşı savaşımla, ödetilen bedellerle, toplumsal yaşam savaşımının içinde her daim var... Korkut Boratav’la yüz yüze paylaşımlarımız Cumhuriyet gazetesinde yayımlanmış söyleşileri, köşe yazılarının öncesine dayanıyor. Türk Sosyal Bilimler Derneği, Ekonomik Toplumsal Tarih Vakfı çalışmaları yana yana dairelerde, Korkut Hoca, bilge bilim adamlığının yanında, toplumsal sorumlulukların her alanına dönük çalışmaların içinde.. Ülkemizin, Cumhuriyet dönemlerinin sol hareketlerinin tarihi belgelerinin nerede ise tümünün, en önemlileriyle Hollanda’daki merkeze satılmış olmasının tepkisi ile de, söyleyecek sözü, karşı duruşu var. Yönetimlerde üzerine düşen görevleri almakla kalmıyor, alan çalışmalarında da yerini alıyor. Yaşamöyküsüne ilişkin söyleşilerde de yer aldığı üzere öne çıkan algı, “Bağımsız, her daim Sezar’ın hakkını Sezar’a veren, bilimsel çalışmalarının değerinin, gerek ülke gerekse dünya ölçekleri içinde iktidarı ellerinde tutan erklerin de teslim etmek zorunda kalmaları..” oluyor. Korkut Hoca’nın söz konusu yıllarda da, yani “tek kutuplu dünya, küreselleşme” ideolojisinin dünya çapında en parlak gelişmelerini yaşadığı süreçlerde de, yılın birçok ayında Amerika’ya, üniversitelere davet edilerek “alternatif, karşıt derslerinin, görüşlerinin..” saygınlıkla, ciddiyetle ele alınıp dinlendiğini biliyorum. Kendisine kimilerini anımsattığımda da, Sosyal Bilimler Derneği’nin düzenlediği 2123 Kasım 2001 tarihli 7. Ulusal Kongre’nin birinci gününde Bağımsız Sosyal Bilimcilerİktisat Grubu olarak yaptıkları açıklamanın tam metnini bir kez daha okumamı öneriyor... 21 Kasım 2001 manifestosu Dört sayfalık bir tür manifesto içerikli metni elbette bu köşeden paylaşamam. Büyük deprem sonrasındaki Türkiye ekonomisini derinden sarsan kriz irdelenirken, 1989’da dış sermaye hareketlerini tümüyle serbestleştirilmesinin sonrasında istikrarsız seyrin altı çiziliyor. Ülkemizde 2000 döviz kanaması şoku, şubat 2001 finansal bunalımının piyasaları sarsma, giderek kalıcı etkileri sıralanıyor. Nisan 2001’de Derviş geliyor, bakan olarak, Türkiye’yi bunalımdan çıkaracak, güçlü ekonomiye geçiş reçetesi irdeleniyor. Madde madde sonuçlarının değerlendirilmesine geçiliyor. Söz konusu sayısal hedeflere daha 7 ay sonrasında bile varılamamasından, olumsuz sonuçlarının irdelenmesine geçiliyor. Kısa sürede varılmış noktada kamu iç borçlarının sorunsuz devredilerek sürdürülmesinin mümkün olamayacağı saptamasıyla, uygulama öncelikleri sıralanıyor. Aksi halde topluma daha büyük bedellerin ödetileceği gerçeği anımsatılıyor. Ülkenin ulusal sermaye, bilgi ve insan gücü birikimiyle, yerli ve yabancı finans çevrelerinin istedikleri ağır bedelleri ödemeden çıkabileceği, çıkması gerektiğinin altı çiziliyor. Korkut Hoca’nın bağımsız bilim insanı, hukukçu ama avukatlık yapamadan ekonomi eğitimi almasına konu olan yaşam geçmişi içindeki olumlu, olumsuz etkilerin sonuç olarak kimlik kazanımlarına etkisini özel anılarıyla paylaşma şansımız elbette yok. Kimi kendisinin siyah başlıkla altını çizdiği başlıklarla ancak tadımlık aktarabiliriz.. Babaannemin, “Hanım sen de hep komünist doğrmuşsun” diyen nöbetçi subaya, “Sen halt etmişsin, ben hep aslan yavruları doğurdum” dediği anlatılır. “Ünlü büyük Pertev Hoca/Dil Tarih’ten çıkmam diyor.” 1980 sonrası Almanya’nın Bielefeld kentindeki “Üniversite Tasviyeleri” konulu toplantıya ben 12 Eylül tasviyelerini, babam daha önceki tasviyeleri temsilen katıldık. Behice Boran’ın “açık memur”luğuna, Kore Savaşı’na karşı çıkan derneği kurduğu için, Niyazi Berkes’in de “yabancıyla evlendiği” için son verildi, yarım maaşları da kesildi. Korkut Hoca’nın gülümseyerek, filozofça değerlendirdiği anıların bütünlüğünde, gerek babası, gerekse kendisine yönelik dönemin cezalandırılmaları mantığının kimi boyutları ile acımasızlığına karşın yine de Cumhuriyet kuruluş döneminin eğitim seferberliği kapsamı içindeki uygulamalarıyla, sık sık tutucu kafaların izlerini taşıyan sağcı operasyonların, sonuç olarak var olan pek çok kuralı geçersiz kılamamasının Anlatımlarına dayanılarak hazırlanan yaşamöyküsüne ilişkin kitapta, babası büyük akademisyen, kültür, düşünce insanı Pertev Naili Boratav ve ailesinin derin izleri var. Bilge iktisatçı olmanın çok ötesinde, ülkemiz odaklı, dünya gelişmeleri ile bağlantıları çok sıkı ilişkilerin, bağımsızlıkçı, dönemlerinin en sağlam bilimcilerinin bilimsel süzgeçlerinden de geçirilmiş sonuçları var. Bilge iktisatçı Boratav, iktisadi düşüncelerden yaşamın gerçeklerine geçiş yaparken, günümüzde karşı karşıya kalınan sorunlar nedeniyle makro iktisatta sağcı akımların itibarının da düştüğünün altını çiziyor. Ancak siyasal düzlemde sola değil, neofaşist hareketlere dönüşüm gündemde. Gerek dünya gerekse ülkemiz için panzehirin sadece sosyalizm olabileceğini söylüyor. Baba oğul Boratavlar, İlhan Selçuk, Tarık Zafer Tunaya. Çiğdem Korkut Boratav ile birlikte mutluluk içinde. sonuçları olarak gerek babası gerekse na geçişte, “1961 Anayasası’nın Cum kendisinin yaşamında sonuçta ufukları huriyet tarihimizin demokratik anaya nı açan değişimlere de katkıları olduğu sası olduğu” saptamasını yapıyor. nu anımsatıyor. Yaşamlarında pek çok 12 Mart öncesi şiddetin, soldan çok, yararlı olumlu geri dönüşlerden örnek karanlık gizli güçler, derin devletin kul leri anılar söyleşilerinin içinde ayrıntı landığı ajanlar ve faşistler tarafından larıyla anlatıyor. Unutulmazlar arasın başlatıldığını söylüyor. da elbette çok sevdiği eşi ile zorunlu gö Sonraki yılların zikzaklı gelişmele revlendirmeyle tanışması da var. Baba rini bire bir tanıklıklarla anlatırken sının annesi ile zorunlu gurbette mek CHP’nin iyi zamanlarını, halktan ya tuplaşmalarının ürünü olarak, annesi na desteklerle 1974 ve 7879 yılların nin karnında iken ila da iktidar olması nı aşk duygularının nı, DP geleneğin paylaşıldığı mektupla den gelen partile rın içeriğini okuyabil rin önüne geçmesi me şansı da var. Mut olarak anımsatıyor. lu mutlu, olumsuz ce 12 Mart ile 12 Ey zalandırmalardan, öde lül arasındaki süreci tilen bedelerden çok, Türkiye siyasetinde mutluluk kapılarının adeta kaçırılmış bir açılmasına yol açanla ikinci fırsat olarak rı “Kaç kişi böylesine güzel bir şansı yakalamıştır ki..” sorgulama Korkut Boratav, babasının fotoğrafının olduğu köşede. da görülebileceğini söylüyor. Düzen değişimi talepleriyle larıyla noktalıyor.. iktidar olunabilece Sonuç gibi yine altını siyah harflerle ğinin gerçeğine parmak basıyor.. çizdiği saptamada, “Atatürk devrimleri 12 Eylül çok kötü bir dönüm nokta nin gerçekleştiği dönemin aynı zaman sı. Sonraki dönemlerde dinci akımların da yüksek hızda büyüme dönemi olma güçlendiği Türkiye’de de, İslam dünya sı, tutucu muhalefetin kitle tabanı ka sının şablonlarından bağımsız akımla zanmasını sınırladı” sonucuna ulaşıyor. rın güç kazanması zorlaşıyor. Sovyetler “Kemalist rejim, 1930 sonrası çok Birliği’nin çöküşü, gelişmiş ülkeler ile doğru bir iktisat politikasına yöneldi, gelişmekte olan ülkeler arasındaki iliş bu politika, ekonomiyi büyük buhranın kilerin değişimleri nasıl roller oynuyor. etkilerinden korudu. Gelişmiş ülkelerin gelişmekte olan ül Küçük burjuva radikalizminin izleri kelere ikiyüzlü çağrıları, hızla tükenen Mustafa Kemal’de vardır. İnönü de tu kaynaklar ne olacak sorgulamalarına tucu bünyesine karşın bu izleri gösterir. yeni boyutlar getiriyor.. Kemalist devrimlerinin tamamlanmamış, eksik kalmış bir demokratik devrimin Kuçuradi’nin uyarısı kazanımlarını taşıdığını düşünüyorum. İoanna Kuçuradi’nin “insanlık silke Devletçiliğin sınırını eskiden ‘kamu lenmedikçe, karanlık çağa sürüklenili yararı’ belirlerdi, sonradan bu ‘özel sek yor” uyarısı. törün yapamadığı işler’ olarak çizildi.” Korkut Hoca, günümüzün gelişmele Altı çizili söz konusu saptamalar rine ekonomik, toplumsal bakışına iliş 1950’lere uzanan gelişmelere kadarki kin tehditler uyarılarına, aralıksız çalış yılların akışı içinde yer alıyorlar. Kor malarıyla sansürsüz, soluksuz devam kut Hoca, bir yandan da bu değişimin ediyor. Ne yorgunluk ne karamsarlık ardındaki dış etkenleri de sorguluyor. ne de bağımsız değerlendirmeler titiz Amerika’daki antikomünizm olgusu liğinden ödün söz konusu. Birden fazla nun 1945’ler sonrası, 50’lere kadar güç söyleşisi gazetemizde de yer aldığı için lendiğinin vurgusunu da yapıyor. Savaş ayrıntılarına girmeden, sık sık görüşle yıllarında Nazi etkisinin yadsınamaya rinin gündem içerikli alınmasında çok cağının da altını çiziyor. 1960 sonrası büyük yararlar olduğu ortada. Son buluşmamızdan birkaç gün önce, felsefecilerin manifestosu olarak yayımlanan İoanna Kuçuradi’nin “İnsanlık silkelenmedikçe, karanlık çağa sürükleniyor” uyarısını gönülden paylaşıyor. Kendisine düşen görevleri de, elbette ekonomi ve toplumsal bakış açıları bilim süzgecinden geçirilmiş, bağımsız değerlendirmeler çabası olarak özetliyor. Öncelikli sorgulaması neoliberal doktrinin, dünya ekonomisinin egemen gücü olan büyük sermayenin öncelikleri doğrultusundaki işleyiş kurallarının altın çağının 1970’li yıllarına bakıyor. “Bugünkü neoliberal kurallarla alakası olmayan bir dünya gözlersiniz” sonucunu çıkarıyor. Cennetin anahtarları efsanesinin sorgulanmasından yola çıkıyor. 1945 ile 70 arasındaki yüksek büyümenin çökmesini sorgulanmasına geçiş yapıyor. İktisadi hayatın gerçeklerinden yola çıkıldığında Amerikan tekelinin kırılması sonrası benimsenmiş neoklasik doktrinin de sarsıldığını açıklıyor. Ancak küreselleşmeye karşıtlığın siyasal düzlemde sola değil, neofaşist bir harekete dönüşmesi gerçeğini sorguluyor. Yani neoliberalizmin öncesi olan refah devletine dönüşün hedeflenmediğini söylüyor. “Çünkü sermaye hâkimiyeti kargaşa içindedir, burjuvazinin farklı kanatları ağlaşıp duruyorlar” diyor. Ayrıntılarıyla Amerika, Batı dünyasında izlenen politikalardaki neofaşist savrulmalardan örnekler veriyor. Kargaşanın ne Amerika ne de Avrupa’yı çözüme götürebileceğini belirterek “Panzehiri sadece sosyalizm olabilir” diyor. Gelişmekte olan ülkelere dışardan müdahalelerle yürütülen acımasız çatışmacılıklar siyasetlerinde, İslam dünyası da içinde, ağırlıklı olarak dünyanın paramparça oluşunun sonuçlarını sıralıyor. Türkiye’deki gelişmeler de dönük olarak daha iyimser bir tablonun çizilebilmesinin söz konusu olamadığını çarpıcı verilerle açıklıyor. “Sahte cennetin anahtarlarının atılması” önerisinden başkaca bir çıkış yolu olamayacağını belirtiyor. “Kapkaççı devletçiliğin, istediğini kayır, istemediğini cezalandır” uygulamalarıyla işlerin daha da sarpa sardırıldığını söylüyor.. Çankaya’da Alman bilim ve sanat insanlarının izleri Balıkesir 1938 Korkut Hoca’nın anılarına, önceliklerine göz gezdirdiğinizde, ister söyleşiler içinden alıntılar, isterse son birlikte aldığımız notlara göz attığımızda babası Pertev Naili Boratav ve ailesinin, Cumhuriyet’in ilk kuşak tanıklıkları, yaşanmışlıklarını okumamak olanaksız. Bizimle son söyleşisinde fizik olarak da çok benzeştikleri babasının çerçeveli fotoğrafının önünde, söz dönemin eğitim seferberliğinde, Hitler Nazizminden kaçırılan bilim insanlarının kendi alanlarına dönük katkılarından yararlanmadan açılıyor.. Babasının kültürel yaşamında katkılarıyla yer etmiş Prof. Albert Eckste’in yaşamı ve Anadolu izlenimleri Çankaya Belediyesi’nin 818 Ekim 2019 tarihleri arasında düzenlenen bir sergi, açıkoturum ve çok değerli kitap yayınına konu olmuş. Almanya’da madalya almış çocuk hekimi ülkesini terk ettikten sonra 1935 yılında Ankara Numune Hastahanesi’nde çalışmaya başlıyor. Dönemin Sağlık Bakanı Refik Saydam, Anadolu’daki çocuk sağlı Selçuk Aydın 1937 Amasya 1937 Prof. Dr. Albert Eckstein Yaşamı ve Anadolu İzlenimleri ğı ve hastalıkları hakkında bir rapor hazırlamasını istiyor. Yine çocuk doktoru olan eşiyle birlikte 25 ilde yüzü aşkın köyü ziyaret ederek söz konusu raporu hazırlıyor. Sergi kendisinin çektiği fotoğraflardan oluşuyor.. Korkut Boratav Hoca da katılmış. Çankaya’da Alman bilim ve sanat insanlarının izleri konferans ve serginin, kitabın kapsamı içinde dönemin çok değerli, kendilerinin çektiği fotoğrafları yanında, isim isim katkılarıyla da anlatımları var. Korkut Hoca kendisi için en değerli katkıları veren Alman vatadaşı bilim insanının Ernest Hirsch olduğunun altını çiziyor, 1946 Hasan Âli Yücel’in dönemine, Köy Enstitüleri fikrine yönelik katkılarının değerinin en çok altının çizilmesi gerektiğini söylüyor. AYM’den kritik kararlar OHAL düzenlemesi iptal edildi ALİCAN ULUDAĞ Anayasa Mahkemesi, memurluk ve kamuya girişlerde güvenlik ve arşiv soruşturması şartı getiren yasa maddesini anayasaya aykırı bularak iptal etti. Kararın gerekçesinde, iptal edilen yasa maddesinde “güvenlik soruşturması veya arşiv araştırmasına konu edilecek bilgi ve belgelerin neler olduğuna, bu bilgilerin ne şekilde kullanılacağına, hangi mercilerin soruşturma ve araştırmayı yapacağına ilişkin herhangi bir düzenleme yapılmadığı” ifade edildi. AYM, CHP’nin, 7070 sayılı Olağanüstü Hal Kapsamında Düzenlemeler Yapılması Hakkındaki Kanun’un bazı maddelerinin iptali için yaptığı başvuruyu karara bağladı. Yüksek Mahkeme, kanunun, kamu görevi ve memuriyete girişte “güvenlik soruşturması ve arşiv araştırması şartı” arayan düzenlemesinin iptaline hükmetti. Yüksek Mahkeme, “terör suçlarından hükümlü bulunup başka suçtan tutuklu halde olanların” cezaevinde avukatları ile yaptıkları görüşmelerin kayıt altına alınması, birbirlerine verdikleri belgelere el konulması ve görüşmelerin sınırlandırılmasına ilişkin düzenlemelerin de iptaline karar verdi. İptal kararının gerekçesinde, söz konusu kuralla, devam eden soruşturma ve davalar bakımından müdafi yardımından yararlanma hakkına kısıtlama getirildiği vurgulandı. ‘Avukatlara men’ iptal AYM ayrıca, terör suçları ile ilgili soruşturulan müvekkilleriyle aynı suçtan soruşturma ya da kovuşturma geçiren avukatların 1 yıl boyunca müdafilikten men edilmesine ilişkin düzenlemeyi de iptal etti. Sağlık Bakanlığı’na personel alımında sözlü sınav ve yerleştirmelerle ilgili esasların Sağlık Bakanlığı’nca belirlenmesi yönündeki kanun maddesinin de iptaline hükmeden Yüksek Mahkeme, iptal kararlarının 9 ay sonra yürürlüğe girmesini de hüküm altına aldı. l ANKARA Kerimoğlu İmamoğlu Kerimoğlu’nun acı günü Bakırköy Belediye Başkanı Bülent Kerimoğlu’nun babası Celal Kerimoğlu geçirdiği kalp krizi sonucu İstanbul’da yaşamını yitirdi. Kerimoğlu için dün Esenyurt Erenler Cem Evi’nde düzenlenen cenaze törenine İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, CHP Genel Başkan Yardımcısı Seyit Torun, CHP İstanbul İl Başkanı Canan Kaftancıoğlu, Büyükçekmece Belediye Başkanı Hasan Akgün, Küçükçekmece Belediye Başkanı Kemal Çebi, Maltepe Belediye Başkanı Ali Kılıç, Avcılar Belediye Başkanı Turan Hançerli, eski İBB Başkanı Nurettin Sözen ile ailesi ve yakınları katıldı. Cenazesi bugün Kars’taki aile mezarlığına defnedilecek. l İç Politika Öğretmenler ek ders ücreti alacak Yeni uygulamaya geçen “ara tatil” uygu lamasının yürürlükte yer almaması dolayısıyla ortaya çıkan, öğretmenlerin ek ders alamama durumu, Cumhurbaşkanlığı kararı ile ortadan kaldırıldı. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu yıl uygulamaya başladığı ara tatil uygulaması ile, bir öğretim yılında 4 defaya çıkan tatiller karşısında öğretmenlerin ek ders ücreti alamama ihtimali bulunuyordu. Yapılan düzenlemeyle sınır, iki haftadan dört haftaya çıkarıldı. Düzenlemede, “Öğretmenlere, ilgili mevzuatına göre yaptıkları meslekle ilgili çalışma sürelerinde bir öğretim yılında dört haftayı geçmemek üzere ve fiilen görev yapmaları kaydıyla haftada 15 saat ek ders ücreti ödenir” ifadelerine yer verildi. l ANKARA/Cumhuriyet 900 bin kişilik Fransızca ordusu Uluslararası Fransızca Öğretmenleri Federasyonu’nca (FIPF) ilk kez ilan edilen “28 Kasım Uluslararası Fransızca Öğretmenleri Günü”, dün İstanbul Fransız Sarayı’nda verilen bir davetle kutlandı. Ev sahipliğini Fransa’nın İstanbul Başkonsolosu Bertrand Buchwalter, Institut Français Türkiye Genel Müdürü ve Kültür Etkinlikleri ve İşbirliği Müsteşarı JeanJacques Victor’un yaptığı davete, Milli Eğitim Bakanlığı Öğretmen Yetiştirme ve Geliştirme Genel Müdürü Doç. Dr. Adnan Boyacı ile üniversitelerin Fransızca bölüm başkanları ile çok sayıda öğretmen katıldı. Buchwalter tüm dünyada 900 bin Fransızca öğretmeninin 132 milyon öğrenciye ulaştığını belirterek bu dili, yabancı dil olarak değil, kültürel çeşitliliğe, ortak değerlere ve özgürlüğe doğru ufuklar açan bir dil olarak gördüklerini söyledi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle