19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
8 30 KASIM 2019 CUMARTESİ EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: İLKNUR FİLİZ 9 CUMHURİYET ARŞİVİNDEN l Lütfü Çakın l Kemal Buluş l Zafer Temoçin YÜKSEK YERİLİM HATTI Erdinç UTKU Dedikodu ile haber arasındaki farka GAZETECİLİK denir! HHH Haber patlattığını düşünürken, yalan haber elinde patlayan gazetecilere/yazarlara da BASIN NİYAZİSİ MADALYASI verilsin! HHH Fastfood hayatınızı paket mi yapalım yoksa burada mı yaşayacaksınız? HHH Sana “kıllık” yapana “ağdalı” konuş! HHH SEÇİM GÜNÜ: Açılan Sandık sayısı... Oyların partilere göre dağılımı... SEÇİM SONRASI: Açılan ihale sayısı... Yolsuzlukların partilere göre dağılımı... HHH Ne kadar dönersen dön, sonunda kendine varırsın! HHH Güvenilir kaynaklardan aldığımız bir bilgiye göre “ bu devirde kimseye güvenmeyeceksin.”! Güvenilir kaynaklara bile... HHH Memleket nire? Facebook. İçinden mi? ? HHH Batıda sadece “polisiye yazar” var. Bizde “yazar polisi” de... HHH Bir şiirin olmalı hayatta bir şiirin. Gerisi hikaye! HHH Eskiden kendi yağıyla kavrulan bir ülkeydik. Şimdi kendi yağcılığıyla... HHH Etliye sütlüye karışmadığımız için hayatımızın TADI TUZU yok! l Oğuz Gürel Fevzi Çakmak Sokak’ta helva ekmek Günhan AYDIN dir. Erik ağacı yok, tefeci kadın da. Petersburg’da varoluşsal buhran Bakkal Alpay’ın Fevzi Çakmak lar içinde değilim; Fevzi Çakmak Sokak’taki dükkânından yarım ekmek Sokak’ta gazoz içiyorum. İçki alış aldım. Alpay sağ olsun, kırık helvalar kanlığı edinemedim. Bir bira içsem dan yapıştırdı araya, bir de sade gazoz midem bulanır. Evet, kendimden çok açtı. Şimdi dükkânın önünde bir elim sıkılıyorum. de helva ekmek, öbür elimde gazoz, cebimde babadan kalma bir şiir kitabı On iki güzeldir ve kibrit çöpleri, aklımda belirsiz dü Yirmi dört harika bir yaş değil. Yir şünceler, oturuyorum. mi üçten de bir şey beklemeyin. On Bacaklarımın arasında dolanan si iki güzeldir. On ikiye varmak üzere yah bir yavru kedi de var. Yeni dadan olan genç dostlarıma sesleniyorum, dı buralara. Babam küçükken gitmiş. tadına varın. On ikiden sonra hep Kitabı, büfede kahve fincanlarının bayır aşağı… Şişeden cin çıkmaya arkasında bulmuştum yıllar önce. Kib cağını, tepesinden dünyayı sakince rit çöplerine ilişkin en ufak bir fikrim seyredeceğiniz bir erik ağacı falan yok. Ceplerimden ummadığım şeyler vermeyeceğini anladığınızda afallı çıkar: Tarçınlı akide şekeri, şarap mantarı… Geçen sabah anahtar için elimi attığımda, maça papaz çıktı, at nalı çıksa şaşırmayacağım. Bir noktada peşini bırakıyor in san. Yirmi dört yaşındayım. Fakülteyi bitiremiyorum. Sigara kullanmıyorum. Kitabın şairi gibi “doğma büyüme Galatasaraylıyım.” Annem babama benzediğimi, onun gibi alıngan oldu ğumu söylüyor. Hiç tanımadığım birine benziyo rum. Baba sen de konuşur muydun kendi kendine? Elimdeki şişeden cin çıksa, ondan bir erik ağacı isterdim sanıyorum. Hayal gücüm epey kıt. Erik ağaçları şu işe yarıyor… Bilemedim. Ama mesela ona tırmanıp etrafa bakabilirsiniz; bu da az şey değil l Saadet Demir Yalçın yorsunuz, sonra da… Sonrası siyah bir kedi yavrusu ile bakkal önünde helva ekmek. Önemle vurgulanması gereken bir diğer konu da Fizik Mühendisliği kolay bir bölüm değil. Bilhassa geceleri takside çalışmak zorundaysanız. Bazen kafaları bir milyon akranlarımı taşıyorum, adreslerini hatırlamakta zorlandıkları evlerine. Çeneleri de düşük oluyor bazılarının. Az filozof taşımadım şehrin öbür uçlarına. Oğuz Atay okumamı tavsiye eden de oluyor, kendi arabasının özelliklerini anlatanlar da, siyaset duayenleri de. Dün gece Bilkent İngiliz Edebiyatı 1. sınıf öğrencisi sevimli bir hipster delikanlı “Bu millet adam olmaz” dedi, şikâyetle kızgınlık arası bir tonda. “Sen öyle söylüyorsan doğrudur güzel kardeşim” dedim, “Ama iyi ki Atatürk senin gibi düşünmemiş.” “Koşullar çok farklı” dedi koşullara da vâkıf erken dönem Lord Byron; beni biraz aptal ve bilgisiz bulduğunu hissettirerek. Bir şey demedim artık. Bizim meslekte insan tadında bırakmayı öğreniyor. Eve dönerken şu yavru kediyi de koysam mı öbür cebime; yalpalamadan yürümek, dengeyi sağlamak adına. “Anne ben geldim… Kapkara küçük bir arkadaşla.” l Muhittin Köroğlu l Kürşat Zaman Sen de parti kurmak istemez misin Bay Salamon? Hayır... bir parti vurmayı tercih ederim!.. l Cemal Nadir 12 Ağustos 1945 Bir partimiz vardı: “Halk Partisi. Bundan bir ikinci parti çıktı: Demokrat Parti. Şimdi haber alıyoruz ki, Demokrat Parti’den de bir başka parti çıkacakmış. Yani, bir üçüncü parti demek. Sonu Selamet Acaba, bunlar böyle birbirinden çıkarak, ve ister istemez, küçüle küçü le, ufala ufala, parçalana parçalana, günün birinde ortadan tamamiyle yok oluverirler mi dersiniz? Doğan NADİ l 17 Mart 1948 l Şevket Yalaz DAMDAKİ MİZAHÇI Cihan DEMİRCİ Akıl Cepte! Bulunduğum damdan uzunca zamandır teknoyenik haldeki bir şehre bakıyorum… Cebinden her gün çalınanlarla ilişkisini çoktandır kesmiş, tek işlevi gün boyunca akıllı cep telefonunun ekranına gömülmek olan bir halk, azalmış şarjıyla kapsama alanım içinde!.. Aşağıdaki insanların içinde elindeki akıllı cep telefonunun ekranına bakmayan yok gibi... Yakınımdaki vapur iskelesine tüm dikkatimle zum yapıyorum... Şehir hatları vapurunun açıktaki katında oturanları izliyorum. Durum orada da aynı, kimisi sürekli selfi çekiyor, kimisi sürekli cep telefonuyla konuşuyor ya da etrafına bir kez bile bakmadan cep telefonu ekranına gömülüp gidiyor. Akıllar epeydir bu akıllı telefonlara emanet aşağılarda!.. Son yıllarda kulaklıkla konuşmak epeyce yaygınlaştı malumunuz. Kulaklıkla konuşanlar bana uzaktan çok komik geliyor zira kendi kendilerine konuşuyor gibi oluyorlar. Deli ile akıllıyı ayırt etmekte zorlandığımız bir coğrafyada bundan sanırım 67 yıl kadar önceydi, vapurda tam bizlik bir duruma tanıklık etmiş, sonra da bu durumu bir çocuğun ağzından şiir olarak yazmıştım. Vapurda karşımdaki sırada kulaklarında kulaklık, ceplerinde telefon, ellerinde tuttukları mikrofonla pek çok insan yatak odasındaki kadar rahat halde konuşup duruyordu. Mizahçının işi çaktırmadan gözlem yapmaktır. Onca kulaklıkla konuşan insanın arasında biri dik katimi çekti ki, o da konuşuyordu ama kulaklığı filan yoktu, o kendi kendine konuşuyordu ama kendinden ve akıllı cebinden başkasıyla ilişkisi kalmamış bir güruh onu fark etmemişti bile... O zaman şu soruyu sordum içimden: “Karşıdan bakınca aslında herkes kendi kendine konuşuyor, farklı olan biri, peki bunlardan sizce hangisi deli?..” l İbrahim Tuncay l Cem Koç l Mehmet Selçuk l Cemalettin Güzeloğlu l Murat Sayın l Ahmet Öztürklevent CUK’LAR Günel ALTINTAŞ Erotizme şaşı bakanların şaşılık, gözlerinde değil, zihinlerindedir. HHH Tarihi olaylar tarihin konusudur. Hır çıkarmak isteyenler onları siyasetin konusu yapar.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle