19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 30 KASIM 2019 CUMARTESİ EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: BAHADIR AKTAŞ HABER Üzgünüz, Size Ulaşamadıken Loach 83 yaşında, usta bir yö netmen. Her zaman ezilenlerin, se Ksi duyulmayanların, emeğiyle geçin meye çalışan çoğunluğun sorunlarını sinema sanatı aracılığıyla perdeye taşıyor. Perdeye yansıyan emekçilerin hayatı olunca, yerin önemi yok. Doğrudur, Loach büyük oranda Britanya gerçekliğine dokunuyor; ama dünyanın neresine giderseniz gidin, güvencesizlik, gelecek kaygısı, adaletsizlik ve sömürü evrensel birer sorun.  Son filmi “Üzgünüz, Size Ulaşamadık” da böyle. İki çocuklu ve geçim zorluğu yaşayan bir çekirdek aile düşünün. Ev almak istiyorlar, şartlar izin vermiyor. Baba, son yıllarda hızla büyüyen güvencesiz ve esnek çalışmanın motoru haline gelen bir dağıtım, yani kargo işinde çalışmaya başlıyor. Babanın amacı belli: Kira derdinden, “evden çıkın” sözü duyma tedirginliğinden kurtulup bir ev satın alabilmek. Ailesi için. Ama şartlar ağır. Şirket, dağıtım için gereken aracı bile çalışana kirayla veriyor. Bir ihtimal daha var: kendi kargo aracınızı almanız. Baba da bunu yapıyor; yaşlı ve engelli bakımı işinde çalışan, yine güvencesiz ve esnek istihdam şartlarında bir evden diğerine gün içinde sürekli yetişmek zorunda olan eşinin eski aracını satıp üstünü de borçlanarak bir kargo arabası alıyor. Baba günde 14 saatten fazla çalışmaya başlıyor. Adreslere yetişmesi, teslimatları zamanında sisteme işlemesi gerekli. Her şey cezaya tabi çünkü. Sosyal hakları ara ki bulasın! Modern kölelik; neresi modernse! Anne de aynı durumda; gün içinde birbirinden farklı yerlerde bulunan bir dizi eve toplu taşıma araçlarıyla yetişmek zorunda. Anne bir yandan ağır çalışma şartları nedeniyle kendi çocuklarına zaman ayıramazken, diğer yandan çocuklarının ihmal ettiği yaşlı, yalnız anne ve babalara ücretli bakım hizmeti sunmaya çalışıyor. Sistemin paradoksu bundan güzel nasıl ifade edilir? Ve yine de geçinemiyorlar. Bamteli mi? Aile bağları da çözülüyor. Anne ve baba, çocuklarıyla ve birbirleriyle akşamları zar zor bir araya geliyor. Çoğu zaman da yorgunluktan uyuyakalarak. Çocuklar mutsuz; ergenlik sürecindeki abi Seb okuldan uzaklaşıyor, suça yönelmeye başlıyor. Küçük kız kardeşi mutsuz; çoğu zaman annesiyle iletişimi, telefona bırakılan “dolapta makarna var” mesajıyla sınırlı kalıyor. Nitekim bir süre sonra roller değişiyor. Küçük kız Lisa, abisini okula gitmesi için uyandırmaya; abi Seb ise masada telefonla uğraşılmayacağı kuralını anne ve babasına hatırlatmaya başlıyor. Çocuklarının bir sorunu olduğunda ise baba izin alamıyor. Şartı belli: Ceza ödemek. Borç, borcu doğuruyor.  Daha fazla anlatmayayım, film hâlâ gösterimde. Meraklısı izleyecektir. Asıl soru şu: Geçim derdinin olduğu, güvencesiz çalışmanın yayıldığı, sömürünün çalışan çoğunluğun omuzlarına kâbus gibi çöktüğü, borçlanmanın kadere dönüştüğü vahşi kapitalizm şartlarında, aile ya da genel olarak insani bağlar varlığını sürdürebilir mi? Maneviyatçılık aileyi korumaya yeter mi? Niye soruyorum bunu? İngiltere’de de, Türkiye’de de “muhafazakâr” olduğunu iddia eden partiler iktidarda. Muhafazakâr maneviyatçılık, en çok da “ailenin korunması” üstünden kendisini ifade eden bir ideoloji. Kapitalizmle dost muhafazakârlık, ailenin korunmasından kadının giyim kuşamını, çocuk doğurup bakmasını anlıyor sadece. Ancak o hikâye bitti. Tek kişinin bütün evi geçindirebileceği dönemler geçti. Muhafazakâr ideolojide aileyi “maneviyatçılık”la koruma söylemi, gelir adaletsizliğinin, ekonomik sömürünün, işsizliğin ya da aşırı iş yüklemenin örtüsü haline dönüştü. Ken Loach’un filmi gerçek hayattan. Aileyi manevi değerlerin eksikliği mi, yoksa anne ve babayı geçim için sabahın köründen gecenin karanlığına kadar çalışmak zorunda bırakan ekonomik sistem mi çözüyor?  Ağır kriz ve sömürü koşullarında milyonlarca insan, sabahın kör karanlığında uyanıp yollara düşmüyor mu? Milyonlar saatlerce çalışıp en az iki saatini de yollarda geçirip evine bitkin halde dönmüyor mu? Uzadıkça uzayan denetimsiz mesailerde çalışanlar, “ailemi özledim, çocuklarımı görmeliyim” diyebiliyor mu, yoksa işini kaybetmemek için susuyor mu? Geçinemeyenler, borçlarını ödeyemeyenler kendileri intihar ederken bütün ailelerini de ölüme sürüklemiyor mu? Uyuşturucu kullanımı yayılmadı mı? Kadına, çocuğa şiddet hiç olmadığı kadar artmadı mı? Boşanma oranları yükselmedi mi? Suç oranlarındaki yükselişle cezaevleri ilk kez bu denli dolup taşmadı mı? Toplum da, aile de çözülüyor. Aileyi maneviyat eksikliği değil, vahşi kapitalizmin maddiyat hırsı öldürüyor. Sorunu ilki gibi gösterenler, ikincisinin üstünü örtüyor; kendi lükslerini sürdürüyor. Bu vahşi kapitalizmden yararlanan birkaç aile de var çünkü. Bu sistem hiçbir aileyi korumuyor diye de düşünmeyin yani; ama gerisine mutsuzluk, yorgunluk, geçinememe, ev içi geçimsizlik, çocuklarının büyüdüğünü görecek zamandan yoksunluk düşüyor. 2 şirketle işbirliği arayışıKamu bankalarının İBB’ye kredi vermemesi üzerine projeler için finans sorunu çıkmıştı İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, Türkiye’deki kamu bankalarının belediyeye kredi vermediğini açıklamasının ardından İBB’nin finans arayışı sürüyor. İBB’nin, bu süreçte kentsel dönüşüm ve altyapı projeleri için iki önemli yabancı şirketle üst düzey görüşmelere başladığı öğrenildi. İBB’nin görüşmeye başladığı şirketlerden bihazal risi Almanya’nın en büocak yük altyapı firmalarından Mannesmann. Diğeri ise Çinli şirket PowerChina. İBB Başkanı İmamoğlu’nun aralık ayında bu iki önemli şirketin üst düzey yetkilileriyle bir araya geleceği, projeler için olası işbirliği imkânlarını masaya yatıracakları kaydedildi. Bu iki şirketle yapılacak görüşmeler, İBB’nin önümüzdeki dönemde yapacağı yatırımlar için finans bulması konusunda herhangi bir sıkıntıya düşmeyeceğini gösteriyor.  Metro inşaatlarına hız veriliyor İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu, yapımı 2 yıldır duran Çekmeköy–Sancaktepe–Sultanbeyli Metro hattında çalışmalara başlanması için talimat vermişti. İnşaat, Alman De utsche Bank’tan sağlanan 110 milyon Avro’luk kredi ile tekrar başladı. TuzlaPendik metro hattı için de Fransız Kalkınma Ajansı (AFD) kredi vermişti. İmamoğlu ne demişti? İBB’nin finansla ilgili süreci Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu arasında diyaloğa da neden olmuştu. İmamoğlu, Türkiye’deki kamu bankalarının İBB’ye kredi vermediğini belirterek “Kamu bankalarının ne yazık ki kapısı bize kapatılmış durumda. İBB’nin tüm maaş ve işlemlerini de yürüttüğü bankalar, yani cari işlemlerini yönettiği en önemli potansiyele sahip bankalardır devlet bankaları. Ben bu tavır ve davranışı gösteren, akıl tutulması yaşayan yöneticileri de buradan kınıyorum. 5 aydır sabrediyordum, ama bu sefer kınıyorum. Özel ban kalardan olumlu geri dönüşler çok yüksek, iyi ki varlar” demişti.  Erdoğan ne yanıt vermişti? Bunun üzerine Erdoğan, özetle “Devletten alman gereken parayı alıyor musun, alıyorsun. Kredi bulmak, o senin işin. Aynı şey İstanbul için de geçerli. Yapacaksın arkadaş, çözeceksin bu sorunu. ‘Bana borçlanma noktasında Meclis müsaade etmiyor’. Borç yiğidin kamçısıdır. ‘Biz bu işi çözeriz’, bunu görürse Meclis de bu noktada size gerekli desteği verir. Bunu görmüyorsa bu desteği de veremez” açıklamasını yapmıştı. İBB başkanı İmamoğlu: AKP bütün zamları geri alsın ‘Kanal İstanbul’u referanduma götürelim’ İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, gazetecilerin sorularını Saraçhane’deki merkez binada yanıtladı. İmamoğlu, İSKİ’nin yapmak istediği zamların AKP grubu tarafından reddedilmesiyle ilgili soruya, “AK Parti grubunun siyasi üstlerinden talimat almadan hareket etmedikleri ortadadır, nettir bu! İstanbul’u düşünen meclis üyeleri keşke şunu sorsaydı: TBMM’de de AK Parti milletvekilleri çoğunluk. Siz niçin orada milletvekilleri olarak akaryakıt, doğalgaz zammına karşı olmadınız? Milletle alay mı ediyorsunuz? Vatandaşın aklıyla alay etmeyin. Bu zammın yapılmasını istemediniz mi? Hadi o zaman ben de sizi davet ediyorum: AK Parti milletvekillerinize seslenin; bu millet adına, bütün zamları geri alsınlar. Bu bahsettiğim etkin zamları geri alsınlar. Millet de rahatlasın, İSKİ de rahatlasın” yanıtını verdi. İmamoğlu’na, yeniden gündeme gelen “Kanal İstanbul” ile ilgili düşünceleri de soruldu. İmamoğlu, bu soruyu da “Şu anda bu ülkede ekonomik sorunlar var. Her gün travmalar yaşanıyor, işsizlik almış başını gidiyor. 2011’de “çılgın proje” dedikleri iş acaba yine işe yarar mı diye milletin önüne böyle bir şeyi servis etmeye kalkıyorlar. Yanlış bir iştir; karşısındayız. Bütün akademisyenler, yatırım unsurları, ekonomistler, ülkesini seven herkes bu işi tartışsın; ondan sonra da halka soralım” şeklinde yanıtladı. l İSTANBUL/Cumhuriyet Silahtarağa’yı kaçırdılar Şehitler uğurlandı Irak, Şanlıurfa ve Hakkâri’de şehit olan askerler, dün memleketlerinde düzenlenen törenlerin ardından toprağa verildi. Irak’ın kuzeyinde Hakurk bölgesindeki Tepe Üs Bölgesi’ne yıldırım düşmesi sonucu şehit olan Piyade Uzman Onbaşı Bünyamin Çabuk (24) Adana’da son yolculuğa uğurlandı. Geçen yıl göreve başlayan ve bekâr olduğu öğrenilen şehit Çabuk’un, Pençe Harekâtı bölgesinde görev yaptığı için 5 gün önce vefat eden dedesi Ali Çabuk’un cenaze törenine katılamadığı öğrenildi. Hakkâri’de görev yaptığı üs bölgesine yıldırım düşmesi sonucu şehit olan iki askerden biri olan Jandarma Uzman Çavuş Furkan Yılmaz’ın (22) cenazesi, memleketi Bartın’ın Büyükkızılkum köyünde yaklaşık 5 bin kişinin katıldığı törenle toprağa verildi. Şehit Yılmaz’ın cenazesi, cenaze namazının ardından köy mezarlığında defnedildi. Aynı bölgede şehit olan Jandarma Astsubay Çavuş Bünyamin Duymaz (27), memleketi Yozgat’ın Kadışehri ilçesinde son yolculuğuna uğurlandı. Şehidin eşi Hatice Duymaz da 1 yaşındaki kızı Zeynep İkra ile birlikte tabuta sarılarak gözyaşı döktü. Şanlıurfa Akçakale’deki Tekçe Hudut Karakolu’na PKK/YPG’li teröristlerce düzenlenen havanlı saldırıda şehit olan Tankçı Uzman Çavuş Davut Armağan Keskin (28) ise dün memleketi Balıkesir’de gözyaşlarıyla son yolculuğuna uğurlandı. Şehit Davut Armağan Keskin’in eşi Gülçin Keskin, üniformasını giydiği eşini, son yolculuğuna tabutunu öperek uğurladı. Keskin, gözyaşlarıyla Balıkesir Şehitliği’nde toprağa verildi. l Haber Merkezi Dürdane Ö., çıkarıldığı Pazarda yolsuzluktan mahkeme tarafından adli yakındı gözaltına alındıkontrol şartıyla serbest bırakıldı İstanbul’un Çatalca ilçesinde, pazar alışverişi yaparken çıkan tartışmada Cumhurbaşkanı, Recep Tayyip Erdoğan ile AKP’yi eleştiren 63 yaşındaki Dürdane Ö. gözaltına alındı. Mahkemeye sevk edilen Dürdane Ö., adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Dürdane Ö., önceki gün Çatalca’da pazar alışverişi sırasında zamlardan yakınırken pazardakilerle tartıştı. Daha sonra Kabakçı köyünde arkadaşına gi den Dürdane Ö., ihbar üzerine burada jandarma tarafından gözaltına alınarak polise teslim edildi. Dürdane Ö’nün pazarda tartıştığı bir kadına AKP için “yediler yediler doymadılar” dediği iddia edildi. “Halkı kin ve düşmanlığa sevk etmek” ididisıyla gözaltına alındığı öğrenilen Dürdane Ö., savcılıktaki işlemlerinin ardından dün hâkimliğe sevk edildi. Dürdane Ö., ifadesinde “Millet açlıktan ölüyor, utanmadan hâlâ AKP’ye oy veriyor sunuz’ dedim. İddia edildiği üzere kimseye küfretmedim, iftiraya uğradım” dedi. Dürdane Ö., sorgusunun ardından adli kontrolle serbest bırakıldı. Avukat Ozan Büyük, gözaltının hukuka uygun olmadığını söyledi. Dürdane Ö.’nün oğlu Anıl Ö. de “Annem şu anda yanımızda bitkin, yorgun. Dün (önceki) gece kaldığı yer soğukmuş, defalarca söylemesine rağmen kalorifer yakılmamış. Çok üşümüş” diye konuştu. l İSTANBUL ‘KHK FACİADIR’ TARTIŞMASI Bahçeli’den Arınç’a ağır sözler MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, Cumhurbaşkanlığı Yüksek İstişare Kurulu Üyesi Bülent Arınç’ı sert sözlerle eleştirerek “Kuyruk acısı varmış gibi konuşuyor, pompacı olarak vicdan edebiyatı yaptıklarının bir ara bombacı olduğunu unutmuşa benziyor. Arınç ağzını kapatsa iyi olacak” dedi. Bahçeli, partisine yakın bir gazetede gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Bülent Arınç’ın “KHK faciadır” sözlerinin anımsatılarak “FETÖ’yle mücadele sizce nasıl?” yönündeki soruya Bahçe li, “Samimi bir mücadele sürüyor. Bir düşünün, sadece TSK’den 150’si general olmak üzere 17 bin 866 ihraç gerçekleşmiştir. 3 bin 926 hâkim ve savcı meslekten çıkarılmıştır. Kolay bir süreç değil. Bülent Arınç, kuyruk acısı varmış gibi konuşuyor. Fazla konuşması kendisine zarar veriyor. FETÖ’nün bütün uzantıları elbette temizlenecek, ama biraz zaman alacak. Bu arada siyasi ayağı ihmal etmemek gerekiyor” dedi. Bahçeli, ceza indiriminin ise bir an önce kanunlaşmasını istedi. l İç Politika Gaziemir Belediye Başkanı ARDA: Nefret yazısının failleri bulunsun Gaziemir Belediye Başkanı Halil Arda, Yeşil Mahallesi’nde oturan Alevi ailenin evinin duvarına, “Defol Alevi” yazılmasına tepki gösterek faillerin bulunmasını istedi. Evin imar plansız, kaçak olduğunu, aileyle henüz görüşmediğini anlatan Başkan Arda, “Sadece il Emniyet güçleri değil, MİT’in de devreye girdiğini biliyorum. Bu olay Gaziemir Belediyesi’ne mal edilmeye çalışılıyor. Failler ortaya çıkarılırsa bizim de bu olayla ilgimizin olmadığı ortaya çıkacaktır” dedi. Bu olayın ardından çirkin saldırının hedefi olan ailenin bazı suçlamalar yaptığını anımsatan Arda, “Ailenin yaşadığı olayın şokuyla yaptığı açıklamayı da kabul etmemiz mümkün değil. Aleviler candır, canımızdır. Muhtemelen bir kişinin yaptığı bir iştir, organize olduğunu düşünmüyorum” diye konuştu. Evin sahibi Bayram Şanal, kimseyle bir husumetleri olmadığını ancak belediye başkan yardımcısı ile tartışma yaşadıklarını ve oğluyla birlikte darp edildiklerini, karakolda tutanak tutturduklarını açıklamıştı. l İZMİR HAZAL OCAK İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, konum, nitelik ve yüksek maliyet nedeniyle iptal ettiği Silahtarağa İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi proje alanının bir bölümünü de içeren çok sayıda alan, AKP’li Eyüpsultan Belediyesi’ne 10 yıl süreyle bedelsiz tahsis edildi. CHP grubu karara tepki gösterdi. Güngören, Sultangazi, Gaziosmanpaşa, Alibeyköy gibi ilçelerde bulunan İBB’ye ait bazı bina, sosyal tesis ve stadyumlar, CHP’nin tüm itirazlarına karşın AKP’li ilçe belediyelerine bedelsiz verilmişti. Bu kez de İBB’ye bağlı İSKİ’nin mülkiyetindeki parsellerin 10 yıl süreyle bedelsiz tahsisine ilişkin önerge teklifi gündeme geldi. AKP Grup Başkanvekili Tevfik Göksu tarafından hazırlanan önerge teklifinde Eyüpsultan, Alibeyköy ilçesindeki mülkiyeti İSKİ’ye ait toplam 13 parsel ile Düğmeciler Mahallesi’ndeki üzerinde Eyüpsultan belediye binasının bulunduğu arazideki İSKİ’nin yüzde 14.90 hissesinin AKP’li ilçe belediyesine 10 yıl süreyle bedelsiz tahsisi istendi. Arazilerin bir bölümü de iptal edilen Silahtarağa İleri Biyolojik Atık Su Arıtma Tesisi proje alanıydı. CHP, teklife koyduğu muhalefet şerhinde Eyüpsultan belediye binası, nikâh salonu ve sosyal tesisin bulunduğu parsellerin tahsisine ilişkin bir muhalefetlerinin olmadığını ancak diğer parsellerin tahsisinin bir gereklilik olmadığını anlattı. CHP Grup Sözcüsü Tarık Balyalı, İmamoğlu’nun söz konusu bu alanda engelli yurttaşlar için rehabilitasyon merkezi projesi olduğunu söyledi. Teklif, AKP’li meclis üyelerinin oylarıyla kabul edildi. l İSTANBUL ‘Özür dileyin, planları geçirelim’ İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Meclisi’nde, dün Bayrampaşa Sağmacılar Cezaevi’nin yerine yapılan kentsel dönüşüm projesinin imar planları tartışma yarattı. İBB, İsmetpaşa Mahallesi’ndeki binaların 2015’te Sağmalcılar eski cezaevi alanı üzerinde yapılacak yeni binalar ile takas edilmesi için proje çalışmalarına başlamıştı. Önceki dönem CHP ve Şehir Plancıları Odası, bu projeye ilişkin hazırlanan imar planlarına yapı ve nüfus yoğunluğunu artırdığı gerekçesiyle dava açmış, dava sonucunda da imar planları iptal edilmişti. İBB Meclis gündemine gelen yeni planlar, tekrar değerlendirilmek üzere Planlama Müdürlüğü’ne oybirliği ile iade edildi. Oylanma sırasında ilginç bir tartışma yaşandı. AKP’li üyeler iptal davası açan Şehir Plancıları Odası’nın o dönemki başkanı Başkanı Tayfun Kahraman’ın yeni dönemde İBB’nin Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı olduğunu anımsattı. İmar ve Bayındırlık Komisyonu’nun AKP’li başkanı Yüksel Akyol “CHP’liler, AKP grubu ve Bayrampaşa halkından açıkça hata yaptıklarını kabul edip özür dilesinler ve biz de komisyon kararını değiştirip planı kabul edelim. Daire başkanı hem davalı hem davacı. Biz davayı geri çekmelerini bekliyoruz” dedi. CHP Grup Başkanvekili Doğan Subaşı da “Şehir Plancıları Odası adına dava açıldı. Her iptal kararı sonrasında da planlarda olumlu değişimler yapıldı. 10 bin metrekare ticari alan kamuya döndü. 2.5 emsal 2 emsale düşürüldü. Ama siz plansız yere konutlar yaptınız, sattınız. Şimdi oradaki insanları mağdur etmeden bu işi bir plana bağlamak lazım” dedi. CHP’li meclis üyeleri “Siz imar planlarını bu anlayışla mı yapıyorsunuz?” karşılığını verdi. l İSTANBUL
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle