19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
4 3 KASIM 2019 PAZAR EDİTÖR: CAFER KURT TASARIM: EMİNE BİLGET HABER Sömürüye karşı isyanın öncüsü, direnişin sesi: Veganizm 1Kasım’da Dünya Vegan Günü’nü kutladık. The Economist dergisi, 2019’u Vegan Yılı ilan etse de, bu gezegende azınlığız.  Adı döner ve kebap ile özdeşleşmiş bir ülkede hayvan özgürlüğünü savunmak, çoğu zaman bir tür “Don Kişot’luk” olarak görülür. İdeallerinin peşinde yel değirmenlerine karşı mücadele eden kahramanın gerçek ile hayal, erdem ile yozlaşma temalarını birbirine geçiren maceraları, Don Kişot’un dünyayı daha iyi bir hale getirme arzusunu yansıtır.  Veganlığı “Don Kişot’luk” diye tanımlamak, bir açıdan doğrudur; çünkü onların da daha iyi ve barışçıl bir dünya idealleri vardır. Bu uğurda, yüzyıllardır yaşam pratiği haline gelen yerleşmiş alışkanlıkların çevrelediği sisteme karşı çıkarlar.  Ancak Cervantes’in kahramanı Don Kişot (Alonso Quijano) ile veganlar arasında önemli bir fark var. Don Kişot, olan biteni kendi hayal dünyasında yaşarken, veganların karşı durduğu acımasız sistem, ne yazık ki gerçektir.  Bu gezegende hayvanlar her gün mezbahalarda öldürülür;  Sütlerine insanlar el koysun diye anneler yavrularından zorla ayrılır;  Bedenleri için alınıp satılır,  Üzerlerinde deneyler yapılır,  Eğlence sektöründe ticaret için kullanılır;  Erkek civcivler, beslenmeleri kârlı bulunmadığından, ya canlı canlı ya rendelenir ya da bir torbaya konarak boğulur; Kısacası mal ya da eşya gibi görülür, köle gibi eziyet çeker, çöp gibi atılırlar... Sözler yerine getirilsinİmamoğlu, Boğaziçi’ndeki yetkinin İBB’den alınma girişimlerine tepkisini sürdürdü İki ay önce Cumhurbaşkanı ile toplantı yaptıklarını anımsatan İmamoğlu, “WhatsApp grubu kurulsun diye biz oraya gitmedik. Sayın Cumhurbaşkanı söz verdi, talimat verdi, davet bekliyoruz” dedi. İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, İBB’nin Boğaz köprülerinden elde edilen yüzde 10’luk gelirden mahrum bırakılacağı yönündeki iddialara ilişkin “Ben duyumlara takılmıyorum. Cumhurbaşkanı söz verdi. Önce verilmiş olan sözün tutulması lazım” dedi. 38. Uluslararası İstanbul Kitap Fuarı’nın açılışında gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, Çevre Bakanı Murat Kurum’un “Boğaziçi ile ilgili yetkinin İBB’de olmadığı” yönündeki sözlerinin anımsatılması üzerine, “Çok talihsiz bir açıklama. Çünkü İBB’nin Boğaziçi İmar Müdürlüğü var. Boğaziçi İmar Müdürlüğümüz bu rada yapılaşmayla ilgili olarak denetçi, gözlemci, ruhsatlandıran, yanlış ve aykırı uygulamaların yıkımını yapan ve yıllardır bu şekilde hizmet eden bir kurum. İBB kurumunu Sayın Bakan ya unuttu ya da unutturdular. Boğazların her iki yakasını koruyan bir İBB yönetimi var. Çok titiz, çok kararlıyız. İstanbul halkı 16 milyon insan, bize yetki verdi, dedi ki: Boğazları siz koruyacaksınız. Dolayısıyla biz bu korumanın ya da bu sürecin en emin noktasıyız. Yanlıştan dönmelerini öneriyorum” yanıtını verdi. ‘Duyumlara takılmam’ İmamoğlu, gazetecilerin “Boğazlardan elde edilen yüz de 10’luk gelirin de İBB’den kesileceği söyleniyor” sözleri üzerine “Ben, duyumlara çok takılmıyorum, ama şuna takılıyorum: Biz iki ay önce, sayın Cumhurbaşkanı’nın davetiyle, 30 büyükşehir belediye başkanı olarak Ankara’daydık. Sayın Cumhurbaşkanı, ki biz öneriyi vermiştik, bir komisyon kurulması, 3 CHP’li, 3 AKP’li, hatta içinde 6 bakanımız vardı. Sayın Fuat Oktay’ı bu konuda görevli kıldı. ‘Bir toplantı yapın’ dedi. Tam iki ay önce. Bir tane WhatsApp grubu kuruldu. WhatsApp grubu kurulsun diye biz oraya gitmedik. İki ay önce verilen bu sözün yerine gelmesini istiyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı söz verdi, talimat verdi, muhatabını kıldı. Biz davet bekliyoruz. Hazırlıklarımız var. Masada oturup konuşacağız. Kesinti mi yapılıyor? Belediyelerin kesintilere değil, ilave kaynağa ihtiyacı var. İlave kaynaklar, ilave düzenlemeler adamakıllı yapılırsa, Türkiye’nin yerel demokrasisi düzelmiş olur. Önce verilmiş olan sözün tutulması lazım” dedi. l İç Politika iğneli fırça zafer temoçin ‘Bilgi ve İletişim Çağı’nın devrimcileri Hayvan özgürlüğü mücadelesinin veganizm ile bütünleşerek 21. yüzyılda hız kazanması, asla rastlantı değildir.  İnsan nüfusu aşırı artmış;  Teknolojinin gelişimiyle sanayi tipi üretimin boyutları çok büyümüş;  Rant hırsı yoğunlaşınca kapitalist sömürü her yere yayılmış;  Bunların sonucu olarak dünyada 6. yok oluş ile birlikte iklim krizi başlamış ve hayvan katliamı dehşet verici boyutlara ulaşmıştır.  Fakat aynı zamanda, “Bilgi ve İletişim Çağı”nda sömürünün boyutlarını ortaya çıkarmayı sağlayacak araçlar ve iletişim olanakları da gelişmiştir.  Buna bağlı olarak giderek artan bilinçlenme, hayvan özgürlüğü hareketini de doğal olarak güçlendirdi. Bir zamanlar insanlar arasındaki köle ticaretini normal kabul edenlerin zaman içinde bu haksızlığı sorgulayıp karşı çıkması gibi, gerçeklerin ortaya çıkmasıyla hayvan köleliğine isyan edenler de çoğaldı.  Baskıya, zulme, sömürüye hayır! Veganizm, insan gibi bilinç sahibi duyarlı canlı oldukları bilim tarafından kanıtlanan hayvanlara uygulanan zulmü reddediştir.  Sisteme karşı direniştir.  Hayvan köleliğine isyanın öncüsüdür. Yaşam hakkını savunan özgürleştirici bir etik tutumdur. Bu mücadele, öncelikle mezbahalarda, süt, yumurta ve deri üretim tesislerinde deney laboratuvarlarında, fabrikalarda, hayvanat bahçelerinde, akvaryum parklarında, sirklerde, atlı faytonlarda, yaşamın her alanında insanlar tarafından esir edilip çalıştırılan, işkenceden geçirilen ve gaddarca katledilerek yaşam hakları ellerinden alınan milyarlarca hayvan içindir! İnsan, hayvan ve gezegen için ortak mücadele Ancak hayvan özgürlüğü savunusu, elbette insanın esareti demek değildir; aksine dayandığı etik devrim, insana ve gezegene yönelik sömürüye karşı olmayı da gerektirir.  İnsan sağlığı ve çevre sorunlarına getirdiği çözüm önerileriyle, bütüncül bir adalet mücadelesinin asgari gereğidir veganlık. Hiçbir ayırım yapmadan bütün hayvanların zulümden uzak bir şekilde yaşama hakkına saygı duyan,  Her türlü baskıyı ve türcülüğü sorgulayan,  Dünyayı insan olan ve insan dışı hayvanlarla birlikte yaşanabilir bir gezegen olarak korumayı amaç edinen,  Adalet ve özgürlük talebini insanla sınırlı tutmayıp hayvanlar ve yeryüzü için de sesini yükselten,  Çağımızın en ilerici devrimine omuz veren veganlara selam olsun! HDP milletvekilleri polis ablukasında bildiri dağıttı HDP milletvekilleri Zeynel Özen, Garo Paylan, İmam Taşçıer, Erol Katırcıoğlu ve Ali Kenanoğlu, dün Taksim İstiklal Caddesi’nde bugün Küçükçekmece’de yapılacak olan İstanbul İl Kongresi’ne çağrı bildirileri dağıttı. Aralarında milletvekillerinin de bulunduğu HDP’liler, İHD İstanbul Şubesi önünde bir araya gelerek buradan İstiklal Caddesi’ne çıkmak istedi. Ancak partililerin önü, cadde girişin de polislerce kesildi. Polis amirleri, kitlesel şekilde bildiri dağıtımına izin verilmeyeceğini, sadece milletvekillerinin bildiri dağıtabileceğini belirtti. Polis, daha sonra milletvekillerinin yanındaki HDP’lileri kalkanlarıyla uzaklaştırdı. Milletvekilleri ise etraflarında polis kordonu ile cadde boyunca yürüyürek bildiri dağıttı. Polis eşliğinde bildiri dağıtan HDP’liler, “Sizleri kongreye davet ediyoruz. Barışı savunan herkesi davet ediyoruz” çağrısında bulundu. İstanbul milletvekili Ali Kenanoğlu, “Tüm dünya bunu görsün. Bu uygulamalar, bu ülkede demokrasi, barış ve özgürlük olmadığının göstergesidir. Bugünlerin geçeceğini biliyoruz. Bugün bu hukuksuzlukları yapanlar yarın hesap verecekler. Halkla buluşmamızdan korkuyorlar” dedi. Bildiri dağıtma eylemi, HDP İstanbul İl binası önünde son buldu. l İç Politika ÇAKIRÖZER, CUMHURBAŞKANLIĞI’NIN SAVUNMASINI MECLİS’E TAŞIDI İktidarın gazeteci çelişkisine tepki CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, Çağdaş Gaze ifadelerini eleştirdi. Bugüne kadar “Tutuklu gazetecilerin sade teciler Derneği’nin Basın Kartı ce 2 tanesinin basın kartı sahi Yönetmeliği’ne karşı açtığı davada, bi olduğunun” açıklandığını an Cumhurbaşkanlığı’nın Danıştay’a cak Cumhurbaşkanlığı’nın “Ga gönderdiği savunma metnine tep zetecilik yapmak için basın kartı ki gösterdi. nın şart olmadığı” yönünde fikir Çakırözer, Cumhurbaşkanlığı’nın metnindeki “Gazetecilik faaliyetin Çakırözer değiştirdiğini belirten Çakırözer, “Cezaevindekiler söz konusu ol de bulunmak için basın kartı sahibi duğunda gazetecilik için geçerli olma zorunluluğu bulunmamaktadır. Ki bir kıstas olarak kabul edilen basın kar şiler, basın kartı sahibi olmaksızın da ga tı, nasıl oluyor da konu mahkemeye be zetecilik yapabilir, fikirlerini ifade edebi yan vermek olunca şart olmaktan çıkarı lirler. Nitekim basın kartı sahibi olmayan lıyor?” dedi. AKP’nin gazetecilik ve tutuk pek çok basın mensubu bulunmaktadır” lu gazeteciler konularında çelişkili dav randığını kaydeden Çakırözer, “Daha düne kadar cezaevindeki onlarca gazetecinin gazetecilikleri yok sayıldı” dedi. Çakırözer, Cumhurbaşkanlığı’nın Danıştay’a sunduğu savunma metnindeki çelişkiyi ayrıca TBMM gündemine de taşıdı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay’ın yanıtlaması istemiyle önerge hazırlayan Çakırözer, “Cezaevinde kaç gazeteci vardır? Cezaevinde gazetecilerin kaçı basın kartı sahibidir? Türkiye’de kaç basın kartı sahibi vardır? Basın yayın kuruluşlarında çalışan kaç kişi vardır, bunlardan kaçı basın kartı sahibi değildir”sorularını yöneltti. l İç Politika Manisa’yı sarsan iddialara sansür Manisa 1. Sulh Ceza Hâkimliği, AKP’nin Manisa İl Başkanlığı’na, “iş için gelen kadınların fuhuş batağına sürüklendiği” iddialarına ilişkin haberlere, erişimin engellenmesine karar verdi. Manisa’nın yerel gazeteleri Manisa Son Haber ve Türkiye Havadis’in internet sitelerinde yayımlanan yazılarda, “Manisa AKP İl Başkanlığı’na iş bulmak amacıyla gidenlerin fuhuşa bulaştırıldığı” iddia edilmişti. Yekta Yaktı tarafından yazılan yazıda, eski milletvekili Tevfik Diker’in, “İş arayan çaresiz kızlarla kadınları iş vaadiyle kandırıp yatıyorlar. Yatma teklifini kabul etmeyenlere ise yaşama hakkı tanımıyorlar” açıklamasına yer verildi. Haber, Manisa’da tartışma yaratırken, AKP Manisa İl Başkanlığı önlem olarak mahkemeye başvurdu. Manisa 1. Sulh Ceza Hâkimliği, her iki habere ilişkin linklere erişimin engellenmesine karar verdi. Kararın gerekçesinde haberlerin “başvurucu parti tüzel kişiliğinin kişilik haklarını ihlal eder nitelikte olduğu” savunuldu. l ANKARA/Cumhuriyet Akşener: Parlamenter sistem için İstanbul iradesi ortaya konulacak LEYLA KILIÇ İYİ Parti, kuruluşunun ikinci yılını Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin eksilerinin anlatıldığı bir panelle kutladı. Haliç Kongre Merkezi’nde düzenlenen panelde konuşan İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu, “Parlamentomuz milletin kendi iradesini gösterebildiği yerdir. Bu iradenin karşısında olanlar bizi karşılarında bulacaklardır” dedi. Panelin ardından kürsüye İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu ile birlikte gelen İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener, partililere seslenerek “Size sevgili İmamoğlu’nu getirdim. 23 Haziran’da destan yazıldı. Tüm İstanbullular haksızlığa karşı ortaya büyük bir itiraz koydu. Türkiye’de değişmez zannedilen her bir noktanın değiştirilme iradesinin seçmende olduğunu ispatladık. Nasıl İstanbul iradesini ortaya koyduysa, parlamenter sisteme geçiş konusunda da aynı iradeyi ortaya koyacak. 31 Mart ve 23 Haziran’da tüm İstanbullulara İmamoğlu’nun şahsında teşekkür ediyorum” dedi. Meral Akşener, ardından partililer ve İmamoğlu ile birlikte İYİ Parti’nin kuruluş hikâyesinin anlatıldığı fotoğraf sergisinin açılışını yaptı. l İSTANBUL MIZRAKLI, YILMAZ VE NAZLIER Başkanlara kelepçeli 10 saatlik sevk Görevden alınan ve tutuklanan Diyarbakır Büyükşehir Belediye Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı, Kayapınar Belediyesi Eşbaşkanı Keziban Yılmaz ve Kocaköy Belediyesi Eşbaşkanı Rojda Nazlıer’in Diyarbakır’dan Kayseri’ye, cezaevi ring aracıyla, elleri kelepçeli şekilde 10 saatlik bir yolculukla sevk edildiği ortaya çıktı. Özgürlük İçin Hukukçular Derneği’ne (ÖHD) üye üç avukat, Kayseri Cezaevi’ne giderek görevden alınan üç eşbaşkanla görüştü. Görüşmeye ilişkin bilgi veren avukatlar; Mızraklı, Yılmaz ve Nazlıer’in Diyarbakır’dan Kayseri’ye sevk edilmesini şöyle anlattı: “Geçen cumartesi günü, gece saat 04.00’te, infaz koruma memurları koğuşlara gelmiş. Selçuk Mızraklı, sevk edileceğini önceden biliyormuş. Ancak nereye olduğunu bilmiyormuş. Rojda ve Keziban Hanım’a ise hiçbir bilgi verilmemiş. Alıp rink aracına koymuşlar. Araçta herkesi ayrı ayrı hücrelere yerleştirip ellerini kelepçelemişler. Rojda Hanım’ın boyu uzun olduğu için ayaklarını hareket dahi ettirememiş. Bu nedenle ayakları uyuşmuş. İnfaz koruma memurları, nereye gittiklerini söylememiş, sadece yolculuğun 2 saat olacağı söylenmiş. Onlar da Elazığ’a götürüleceklerini düşünmüş. Ancak yolculuk 10 saat sürmüş. Bu sürede sadece bir kez 5 dakika, bir jandarma karakolunda mola verilmiş. Onun dışında herhangi bir yemek veya ihtiyaç molası verilmemiş. Bu durum açıkça eziyet ve işkencedir.” ÖHD üyesi avukat, başkanların sevk edildiği Kayseri Cezaevi’nde ise kitap sorunu yaşandığını belirterek “Biz iki tane kitap vermek istedik. İnfaz koruma memurları dışarıdan kitap alamayacaklarını belirterek direnmek istedi. Israr edince, müdür beye sorup öyle verebiliriz” dedi. l ANKARA / Cumhuriyet Saray ilçesine kayyım Van’ın Saray Belediye Başkanı HDP’li Caziye Duman’ın gözaltına alınmasının ardından ilçe kaymakamı Mehmet Halis Aydın, kayyım olarak atandı. Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın yürüttüğü soruşturma kapsamında önceki gün aralarında Saray Belediye Başkanı Caziye Duman’ın da bulunduğu 15 kişi gözaltına alındı. Gözaltına alınanların işlemleri sürerken, Van Valiliği’nden Saray Kaymakamı Mehmet Halis Aydın’ın belediye başkan vekili olarak görevlendirildiği açıklandı. l İç Politika Pervin Buldan’dan Eren Keskin’e ziyaret HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, HDP Grup Başkanvekili Fatma Kurtulan, HDP milletvekilleri Oya Ersoy, Zeynel Özen, Ali Kenanoğlu, dün İHD Eş Genel Başkanı Eren Keskin’i İHD İstanbul Şubesi’nde ziyaret etti. Burada konuşan Buldan, Keskin’in insan hakları mücadelesine destek verdi. Eski HDP Hakkâri Milletvekili Abdullah Zeydan’ın tahliye edildiğini anımsatan Buldan, “Fakat Saray’a bağlı savcılar tarafından bu karara itiraz edildi. Bu itiraz çerçevesinde Zeydan’a bir kez daha ceza verildi, tutukluluğuna devam edilmesi kararı alındı. Bugün ülkenin bu durumuna itiraz edenler ülkede demokrasiyi, barışı isteyenler her zaman bir şekilde cezalandırılıyor. Zeydan da bunlardan biri oldu. Bu ülkede kadın, Kürt, demokrat olmak, barışı savunmak zor gerçekten” dedi. l İç Politika
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle