24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 3 KASIM 2019 PAZAR EDİTÖR: ÖZGÜR ÖZKÜ TASARIM: EMİNE BİLGET HABER / yorum Yeniden Altın Portakal Özellikle gencecik kızlar sevinç çığlıkları atarak sahneye fırlıyorlar. Çok heyecanlılar, bu heyecan onları nasıl da sevimli kılıyor. Aylarca çalıştılar, kimi bir belgeselin ilk karelerini çekti, kimi uzun metraj bir filmin mekân çalışmalarını bitirdi, kimi sabahlara kadar uyumayıp bir senaryonun matematiğini çalıştı. Şimdi sahnede ufacık da olsa başladıkları güzelim işlerin bitirilmesi için gerekli para ve lojistik desteği aldıklarını öğreniyorlar. Heyecan bundan! Peki, bu işler nerede oluyor, ben neredeyim? Efendim, iki yıl eziyet çektikten sonra yeniden adına kavuşan (İki yıl önce Altın Portakal Film Festivali adı Antalya Film Festivali olarak değiştirildi ve festivali festival yapan Ulusal Film Yarışması kaldırıldı, Cannes’e özendiler, olmadı) evet nerede kalmıştık! Bendeniz 56. Uluslararası Altın Portakal Film Festivali’ndeyim. Ve benim de şimdiye dek pek haberim olmayan, bu yıl 6’ncısı yapılan Forum bölümünün ödül törenindeyim. Forum’u biraz anlatmak istiyorum, orada ne işin var diyebilirsiniz, 150 bin liralık Sümer Tilmaç senaryo ödülünün jürisindeydim. Yönetmen Ömür Atay, Antalya Film Destek Fonu yürütücüsü, senaryo yazarı Burak Göral’la birlikte ön jürinin bize yolladığı beş senaryonun yapımcıları ve yönetmenleriyle buluştuk, onlar filmi nasıl çekeceklerini, mekânlarını,oyuncularını anlattılar, biz de sorular sorduk, önerilerde bulunduk, sonunda gönül rahatlığıyla, neşeli ve bu toprakların insanlarını anlatan yönetmen Soner Caner, yapımcı Bilal Bağcı’nın GÖNÜL adlı senaryosuna ödülü verdik. Yönetmen adını değiştireceğine söz verdi. Forum’un belgesel ve kurmaca film bölümleri var. Dünyanın her yerinden gelen işin uzmanı kişiler, seçilmiş yapım aşamasındaki belgesel ve kurmaca filmlerin yönetmenleri, yapımcılarıyla atölyeler yapıyorlar. Bu atölyelerde yönetmenlere, görüntü yönetmenlerine, yapımcılara çok değerli katkılarda bulunuyorlar. Sonunda kazanan az da olsa bir para yardımı alıyor. Ayrıca bu yıl kazanan yapımlara çeşitli yapım şirketleri postprodüksiyon katkısında bulunacaklar. Gençlere sesleniyorum, bugünden başlayıp yeni projelerle, yeni belgesellerle Forum’a hazırlanın! Şimdi biraz beni allak bullak eden bir rastlantıdan söz edeceğim. Forum bölümünün ödül töreninde TRT ödülünü kazanan yapım aşamasındaki bir belgeseli görünce donup kaldım. Belgeselin adı “Ali Arif Ersen Ms WINK”, bu Ali bizim Ali. Tango kralı, caz delisi, yerinde duramayan Ali. Ama Ali, 15 yıldır dans edemiyor, sadece yatağından kımıldamadan yatıyor. O kendi bedeni içinde saklı. Sadece gözleriyle derdini anlatıyor. Nasıl da pes etmiyor, kitap yazıyor, radyoda müzik programı yapıyor. İki gencecik kahraman kadın yönetmen Selin Şendöken ve yapımcı İpek Tugay Ali’nin rüyasını anlatmak için yola çıkmışlar, yolları açık olsun. Artık Forum bölümünden çıkıp festivalin diğer bölümlerinde dolaşalım. Baştan söyledim, son iki yıl bir festivali festival yapan Ulusal Yarışma bölümü kaldırılmıştı, sinemacılar da o yıllarda çekilen filmlerin bir kısmıyla kendi yarışmalarını yaptılar ve ödüller verdiler. İşte bu yıl 55. ve 54 ödülleri (20182017) bir törenle yeniden verildi. Onur Saylak’ın Daha filmi ve oyuncularının hak ettikleri ödülü almaları beni çok sevindirdi. Hakan Gürday’ın DAHA adlı romanından uyarlanan bu filmi, mutlaka bir yerlerden bulup izleyin. Açılıştan da söz etmem gerekiyor. Kocaman bir spor salonundayız, ama mekân o kadar başarılı bir biçimde giydirilmiş ki, herkes kendini muhteşem bir salonda çok ayrıcalıklı hissediyor. On bin kişilik spor salonu tıklım tıklım, merdivenlere oturanlar, ayakta hiç yorulmadan orada oldukları için gururlananlar... Ve tören başlıyor. Türk sinemasının idolü Türkan Şoray her zamanki heyecanıyla seyirciye teşekkür ediyor. Onur ödüllerini alanlar Selma Güneri ve Ahmet Mekin Cumhuriyetin kurucusu Atatürk’ü andıklarında iki gün sonra Cumhuriyet Bayramı’ydı, salon inanılmaz bir sevgi sesiyle doluyor. Antalya bu festivali özlemiş, hem de çok özlemiş, salonlar da tıklım tıklım dolu. Eh bize de mutlu olmak düşüyor. Bu arada bu yıl Yıldırım Önal Anı Ödülü’nü alan Can Kolukısa’ya ödülünü elimizde büyüyen oğlu gazetemizin çalışanı Emrah Kolukısa’nın vermesi doğrusu benim gözlerimi yaşarttı. Not: Ödülleri ve çalışmaları festivalin çok başarılı internet sayfasından izleyebilirsiniz. 3 KASIM 2019 SAYI: 34360 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça (Sorumlu) Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Genel Müdürü Ayla Atamer Törün l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Ekonomi: Şehriban Kıraç l İç Politika: Ali Açar l Gece: Ayça Bilgin Demir l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 l Ege Bölge Temsilcisi: Tuncay Mollaveisoğlu Halit Ziya Bulvarı 1352 sok. 2/3 Pasaport İzmir. Tel: (0232) 441 12 20 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur, Ataol Behramoğlu. l Mali ve İdari İşler Müdürü: Osman Selçuk Özer Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: İleri Basım Mat. Amb. Reklam Tanıtım Yay. ve Teknik Hiz. Tic. A.Ş. Yenibosna Mah. 29 Ekim Cad. No:11A/41 Bahçelievler İstanbul Tel: (0212) 454 32 55 Dağıtım: Turkuvaz Dağıtım Pazarlama A.Ş. Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. NAMAZ VAKİTLERİ İmsak Güneş Öğle İkindi Akşam Yatsı İstanbul 06:03 07:30 12:53 15:39 18:06 19:27 Ankara 05:47 07:12 12:37 15:26 17:52 19:12 İzmir 06:10 07:32 13:00 15:52 18:18 19:35 Macar asıllı Baron Wolfgang von Kempelen, Avusturya Kraliçesi Maria Theresa’nın maiyetinde bir dâhiydi. 1769 yılında Fransız bir sihirbaz, mekanik sat ranç gösterisiyle saray erkânının hayranlığını kazanınca dudak bü küp “Ben daha iyisini yapa rım!” dedi. Türk’ün Şah’ı ve Mat’ıBaron Kempelen’in bir yıl sonra Viyana sarayında kra liçeye takdim ettiği makine, kaftanı ve sarığıyla gerçek boyutlarda bir Osmanlı robotu olup satranç oynuyordu! “Türk” adıyla vaftiz edilen zamane robotu, satranç bilgisayarlarının atası, Deep Blue’nun ağababasıydı. Üstelik Türk, ustası Baron Kempelen’in içine yerleştirdiği bir mekanizma sayesinde birkaç kelime de konuşabiliyordu, ama Almanca. Örneğin, oyunu bitiren son hamlesini yaparken “Şah!” Şahtı şahbaz oldu Kempelen’in 1804 yılında ölümünden sonra, Türk’ü Johann Nepomuk Maenzel adlı gezgin gösterici aldı ve Avrupa’daki panayırlardan sonra Amerika’ya götürdü. Satranç şampiyonu Türk’ün ABD’deki ilk gösterisi, 1825 yılında Broadway’de yapıldı. 1840 yılından sonra kendisine duyulan ilgi 1 dolara inince, Philadelphia’daki Çin Müzesi’nde korumaya alın değil de “Schach!” diyordu. dı ve 1845 yılında müzede çıkan yan Ulusumuzun adını taşıyan ta gına “mat” oldu. rihin ilk satranç robotu, 1807 yı 70 yıllık ömründe robot Türk’ün sat lında Avusturya’yı savaş meyda ranç masasında yendiği ünlüler ara nında dize getiren Fransız Napol sında, Benjamin Franklin ve Edgar yon Bonapart’ı, Viyana sarayın Allan Poe da vardı. daki satranç masasında, Almanca Satranç şampiyonu robotu yeniden “Schach!” çekerek yendi. yaratmak fikri ise Padernborn’daki Heinz Wolfgang von Kempelen, satranç Nixdorf Müzesi küratörü Stefan Stein’da robotu Türk’le Viyana sarayını fethet bir buçuk yüzyıl sonra hasıl oldu ve mü tikten sonra Avrupa turnesine çık ze restoratörü Bernard Fromme’la bir tı. Münih, Paris ve Londra’da satranç likte Türk’ün sırrını çözdüler, tıpkısının turnuvaları tertipledi. Rakip dayan aynısını yaptılar. mayan Türk’ün nasıl çalıştığını kimse Deep Blue’nun atası Türk, mekanik çözemiyordu. Kapağını kaldıran çet aksamı elbette olağanüstü başarılı bir refil bir mekanizma, kaftanın altına otomat, ama müthiş bir hilekârdı. bakan çarklarla işleyen mekanik bir Hilesini çözmek, Stein ve From aksamdan başka şey bulamıyordu. me ikilisinin 18 ayını aldı: Türk’ün için Türk’ün doğaüstü güçlerle çalıştığını de gerçek bir satranç oyuncusu gizle düşünen bile vardı! niyordu. İlk zamanlar bu oyuncu dâhi Baron Kempelen’den başkası değildi. Daha sonra yardımcısı Anthon ve başkaları... Gizli oyuncuyu doğru yerde, yani masanın içinde arayanlar kapağı açınca, kapakla birlikte çalışan mekanizmayla alt bölmeye kaydırılıyordu. Gizli oyuncu, masanın içindeki manyetik sistem sayesinde rakibin hamlelerini görebiliyor ve otomat Türk’ün elini kolunu çalıştırarak karşı hamleyi yapıyordu. At binen yok ki Şah’a gidelim! HNF müzesi yetkilileri, bu hilenin Türk’ün otomat önemini azaltmadığını, çünkü kullanılan mekanik tekniğin zamanın koşulları için olağanüstü, hatta bugün için bile şaşırtıcı olduğunu vurguluyorlar. Bence çok da şaşırtıcı değil. Birkaç kelimelik Almancasıyla Napolyon Bonapart’a, Benjamin Franklin’e “Schach!” çeken otomat, elbette Türk olamazdı. 21. yüzyılda bırakın robotunu, otomatını, satranç oynamayı bilen bir Türk var mı ki Trump’a, hele hele Putin’e “Şah!” çekebilsin! Ama sürü sepet satranç masası var; içinde de ya Amerikalı, ya Rus ya da başka hilebazlar. Masanın başına diktikleri otomata, istediklerini söyletip oynatıyorlar.* *Y.N. Bu haftayı tümüyle torunuma ayırdığımdan, siz değerli okurlarıma “Umudun Kırık Kanatlarında” (Destek Yayınevi, 2011) başlıklı kitabımdan bir bölüm sunuyorum. Tatilde sayınız, bağışlayınız. IŞİD üyesi iki kadın sınır dışı edilecek Suriye’den yasadışı yollarla Türkiye’ye giren ve başvurdukları Hollanda Büyükelçiliği’nin ihbarı üzerine Ankara’da Terörle Mücadele Şubesi ekiplerince gözaltına alınan IŞİD üyesi iki Hollanda vatandaşı kadının Emniyet’teki işlemleri sürüyor. Kadınların sınır dışı işlemleri için Göç İdaresi Genel Müdürlüğü’ne teslim edileceği öğrenildi. Hollanda’da yaşayan Kaoutar S. ve Fatima H.’nin, 2013’te internet üzerinden tanıştıkları iki IŞİD üyesiyle evlenmek için Türkiye üzerinden Suriye’ye geçtiği, orada evlenen Kaoutar S’nin iki, Fatima H’nin bir çocuğu olduğu öğrenildi. Hollanda basınına göre, Hollanda hükümeti, Fatima H’nin ülkeye dönüşünü engellemek amacıyla “vatandaşlıktan çıkarma” süreci başlattı. l ANKARA / Cumhuriyet 6. kattan düşen işçi yaşamını yitirdi İstanbul Beyoğlu İstiklal Caddesi üzerinde bulunan 7 katlı bir binanın onarımında çalışan işçi Cihan Boz (35) dün sabah saatlerinde dengesini kaybederk 6. kattan aşağıya düştü. İhbar üzerine olay yerine sevk edilen sağlık ekipleri yaptıkları ilk müdahalede Boz’un hayatını kaybettiğini tespit etti. Polis, olayla ilgili soruşturma başlattı. l İHA Zonguldak’ta göçük: Bir ölü Zonguldak’ın Kilimli ilçesine bağlı Gelik beldesinde özel bir firmaya ait kömür ocağında göçük meydana geldi. Dün öğle saatlerinde tavanın göçmesi sonucu madende çalışan işçilerden Servet Gökay’ın (40) başına taş isabet etti. Ağır yaralanan Gökay, mesai arkadaşları tarafından ocaktan çıkarılarak Zonguldak Atatürk Devlet Hastanesi’ne götürüldü, ancak doktorların tüm çabasına rağmen kurtarılamadı. Evli ve iki çocuk babası olduğu öğrenilen Servet Gökay’ın cenazesinin bugün öğle namazının ardından toprağa verileceği açıklandı. l Haber Merkezi KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK behicak@yahoo.com.tr ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI kamilmasaraci@gmail.com Bugün 3 Kasım.. Evet, başımıza gelişinin yıldönümü. (18. yıla giriyoruz!) “Başa gelen çekilir!” az buz laf değil! Bin odalı Saray’da, Mülkiye Marşı’nın çalınması da az buz bir hadise değil. Cumhuriyet kabul törenine, (ne tür, nasıl kabul ise artık) Cumhuriyet’ten kimse kabul edilmedi. İyi de edildi. Ama içeriye Reyiz’in günahı kadar sevmediği Mülkiye’den birileri sızmış ki orkestraya Mülkiye Marşı çaldırdı: “Başka bir aşk istemez. Aşkınla çarpar kalbimiz. Ey vatan gözyaşların dinsin Yetiştik çünkü biz! Gül ki sen neş’enle gülsün ay güneş toprak deniz. Ey vatan gözyaşların dinsin yetiştik çünkü biz!” HHH Aslında Mülkiye Marşı, lafzı ve ruhu ile ve gözlerini sile sile, tam Reyiz’e göredir. Ama artık çok geç. Anası ağlayan vatanın gözyaşlarını Reyiz bile silemez. Önümüzdeki 4 Aralık’ta 160. kuruluş yılını kutlayacak olan “fakültemiz”, bu iktidarın fıtratına çok aykırıydı. Bu da dünya âlemin malumu: “Devlete yöneticiler, hukuk adamları, siyasiler ve anayasaları oluşturan kadrolar yetiştiren Mülkiye bir fakülteden daha fazlası. Adeta Türk devletinin kendisi idi.. Ancak, AKP bu bağı 2004’ten itibaren kopardı. Kendi adamlarıyla bürokrasiye egemen oldu.” (25.07.2019 New York Times) Mülkiye husumeti bu kadar malum iken, Saray’da marşının çalınması işin içinde bir iş akla getiriyor. Peki, ama o iş ne? HHH Teşbihte hata olmaz. Acaba bu da mı bir nereden nereye hikâyesi? HHH Başbakan Adnan Menderes o gün Meclis kürsüsünden İsmet İnönü’ye dönerek “Sen değil misin bu memlekette Takriri Sükun Kanunu çıkartan, sen değil misin İstiklal Mahkemeleri’ni kurdurtan” der. Elbette bunun üzerinde DP sıralarından alkış kıyamet. Sonra da İnönü söz alıyor: “Adnan Bey çok doğru söylüyor. Evet o kanunu çıkartan benim. Ve evet benim İstiklal Mahkemeleri’ni kurdurtan. Ama ben oradan buraya geldim. Sen ise buradan oraya gidiyorsun!” HHH Reyiz, Dışişleri’nden, İçişleri’nden, Maliye’den, tüm kamu bürokrasisinden Mülkiye’yi sildikten sonra, yerleştirdiği kadroların kofluğunu gördü de acaba Mülkiye’ye mi yöneliyor? “Külliyeden Mülkiye açılımı!” Neden olmasın? HHH Darbe dönemlerinde bizde fıkra patlaması yaşanırdı. Biri şöyleydi: “Bir insan kirpi üzerine oturabilir mi?” Üç şarttan birisi yerine getirilirse oturur! Nedir onlar? Şayet oturacak kişi başkası ise..   Şayet kirpi iyice tıraş edilmiş ise..   Şayet lider emretmiş ise.. HHH Tarih boyunca işbaşındaki liderler her türlü emri vermişlerdir. Liderliğin gereği de budur. Ama hiçbir lider çevresine “Zengin olun!” demez, dememiştir. Liderlerin de kendilerine göre bir kibarlığı vardır. Yakınlarını zora sokmazlar.   Hepsini bizzat kendi elleriyle, kendi çıkardıkları mevzuatla zengin ederler. Dünyada bir eşi olmayan coğrafi ve tarihsel değeri, anlamı tartışmasız olan İstanbul’un simgesi iki tren garı kısmen, sivil birine devredildi. Kirpinin üstüne oturmasına gerek yok. Zaten kirpinin oklarından da korkusu yok. Okçular Vakfı yöneticisi imiş. Sırada Boğaziçi’nin iki yakası var. Onun için de KHK çıkarıldı. Kirpiler tıraş edildi, Boğaz’ın ön görünüm bölgelerine salındı. Oturacak popolar bekleniyor. T.C. MALKARA ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ADINA KAMULAŞTIRMA İLANI 1Aşağıda esas numaraları yazılı dosyalarında; davalı maliki, bulunduğu yer, mülkiyet kamulaştırması yapılacak alanbelirtilen tapulu taşınmazlarla ilgili MalkaraTürkiye Elektirik İletişim A.Ş Genel Müdürlüğü tarafından projelendirilen 154 KV Şadıllı RES TMKeşan TM Enerji İletişim Hattına ilişkin olarak yönetim kurulunca 26/02/2014 tarihli ve 349 sayılı kararı ile kamu yararı kararı alınmış olup bu karar Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığının 10/03/2014 tarih ve 57053 sayılı kararı ile onandığı söz konusu güzergahında kalan ve daimi irtifak hakkı tesis etmek üzere kamulaştırma işlemi nedeniyle TEİAŞ Genel Müdürlüğü tarafından aşağıda adı yazılı şahsın/şahısların da hissedarı olduğu Tekirdağ İline bağlı aşağıdaki Köy/Mahallelerdeki taşınmazlarda kamulaştırma bedelinin tespiti ve dava konusu taşınmazların kamulaştırılan kısımlarının idare adına tesciline karar verilmesi istemi ile dava alınmıştır. 2İlgililerin 4650 Sayılı Yasa ile değişik 2942 Sayılı Yasanın 10. maddesi gereğince tebligat veya ilan tarihinden itibaren 30 (Otuz) gün içinde kamulaştırma işlemine karşı idari yargıda iptal ve maddi hatalara karşı da adli yargıda düzeltim davası açabilecekleri; Dava açılmadığı veya belgelendirilmediği taktirde kamulaştırmanın kesinleşeceği,mahkememizce tespit edilecek bedelin hak sahiplerine ödeneceği ve taşınmazın kamulaştırılan kısımlarının davacı idare adına tesciline karar verileceği,3Açılacak davalarda husumetin TEİAŞ Genel Müdürlüğüne yöneltilmesi gerektiği ve adresinin Merkez/Ankara olduğu, 4Mahkememizce tespit edilecek kamulaştırma bedelinin Tekirdağ İli, Malkara İlçesi Şubesinde bulunan herhangi bir bankanın açılacak mevduat hesabına,karar verildiğinde hak sahiplerine ödenmek üzere yatırılacağı, 5İlgililerin konuya ve taşınmazın değerine ilişkin tüm savunma ve delillerini tebliğ tarihinden itibaren 10 (On) gün içinde mahkememize yazılı olarak bildirmeleri gerektiği, 6Tapuda kayıtlı olmayan taşınmazlarda, hak sahiplerinin ilan tarihinden itibaren 1 (Bir) ay içinde itiraz etmedikleri taktirde, kamulaştırma bedelinin tespit olunan zilyet veya hissedarlarına ödeneceği,7Konuya ve taşınmaz malın değerine ilişkin tüm savunma ve delillerinizi ilan tarihinden itibaren 10 gün içerisinde mahkememize yazılı olarak bildirmeniz gerektiği Kamulaştırma bedelinin Tekirdağ İli, Malkara İlçesinde bulunan herhangi bir banka şubesine yatırılacağı duruşmanın19/12/2019 gününden itibaren yapılacağı; duruşmaya gelmezseniz ya da kendinizi bir vekil ile temsil ettirmezseniz yargılamanın yokluğunuzda yapılacağı hususları 2942 Sayılı Yasa’nın 4650 Sayılı Yasa ile Değişik Kamulaştırma Kanunu 10. maddesi, 7201 Sayılı Tebligat Kanununun 28 ile 31. maddeleri uyarınca İLAN OLUNUR. Sıra No Esas No Köy/Mah. Duruşma Günü Ada Parsel Cinsi Malik, Zilyed,Hissedarlar(Davalılar) Daimi İrtifak Hakkı Pilon yeri 1 2018/483 Deveci 19/12/2019 611 1131 Tarla Fatma Ak 611 Parsel 125,36 m² 1131 Parsel 958,95 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 1076504)
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle