23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
HabER EDİTÖR: MÜNEVVER OSKAY TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 320 EKİM 2019 PAZAR Parçalı Bulutlu Açık Sağanak Bulutlu Karlı Yağmur Karla K. Yağmur Sisli İstanbul 22/15 Ankara 21/10 İzmir 25/15 Antalya 27/20 Mersin 29/20 Trabzon 20/17 Bursa Adana 230/130 300/1 7 0 Atina Berlin 260/1 8 0 190/1 0 0 TARİHTE BUGÜN Kars 18/0 Artvin 230/130 Çanakkale 270/1 5 0 Balıkesir 250/1 1 0 Girne Londra Moskova 270/2 0 0 140/4 0 170/1 0 0 1927: Atatürk, 15 Ekim’de CHP’nin ikinci kurultayında Diyarbakır 26/10 Sivas Erzurum Eskişehir 210/8 0 180/6 0 220/1 2 0 Paris 140/1 0 0 Madrid 140/9 0 Amsterdam 140/8 0 okumaya başladığı tarihi nutkunu bitirdi. Atatürk, 36 saatte biten nutkun sonunda, Aydın 320/1 6 0 Roma 240/1 4 0 Cumhuriyet’i Türk Gaziantep 230/1 3 0 New York 160/1 0 0 gençliğine emanet Konya 230/1 3 0 Tokyo ?0/? 0 etti. Hâkimin öfkesiHüküm esnasında ayağa kalkmayı unutan avukat hakkında hapis istemi göstergelerini, bel ki de Paris, Lond ra, Berlin, Viyana gibi kentlerin, met ropollerin kapitalist dönüşümün sonu Pistanbul (1) cu olan kentsel örgütlenmeye başladıkları, bu örgütlenmeyi tamam Önümüzdeki dört yazıyı “Suriye Sorunu” kadar (belki de daha) önemli “İstanbul Sorunu”na ayırdım: Tarih Vakfı tarafından yayımlanan İstanbul dergisinin, 1993 yılında, “İstanbul’un gelecekteki rolü” üzerine açtığı “Küresel İstanbul için ne dediler?” başlıklı soruşturmaya o yılın ekim ayında verdiğim yanıtı üç gün okuyacaksınız. Dördüncü yazıda Pistanbul’un sefil ve pejmürde haline değineceğim. lamaya çalıştıkları dönemde bulabiliriz. Metropol kavramını belediyesel “anakent” kavramından kurtulup politik bir kavram olarak algılamaya başladığımız zaman daha kolay anlarız. “Metropol” ve “anavatan” gibi kavramlar sömürgeyle (sömürgelerle) ilintilidir. Anavatan bir devletin sömürgeler dışında kalan kendi toprağıdır, metropol ise bu toprağın büyük kentidir, başkentidir. XVIII. ve XIX. yüzyıllarda bu tür kentler kapitalist örgütlenmeleri Hâkim tarafından duruşma salonundan çıkarıldığını ileri süren avukat Sida Yıldız, “Bir anlık dalgınlıkla ayağı kalkmayı unuttum” dedi. İstanbul 19. İcra Hukuk Mahkemesi’nde görülen bir davada, iddiaya göre bir müvekkilini kaybetmenin üzüntüsünü yaşadığı için dalgın olan avukat Sida Yıldız, hüküm açıklanırken ayağa kalkma yınca hâkim tarafından dışarı çıkarıldı ve hak kında 3 aydan 2 yıla ka dar hapis istemiyle da va açıldı. SEYHAN 14 Aralık 2017’de gö AVŞAR rülen davada hâkim G.T’nin uyarmasıyla avukat Sida Yıldız ayağa kalktı. An cak iddiaya göre hâkim, “Çağdaş ül kelerin hepsinde duruşmalar katı kurallarla son derece saygılı şekilde yürütülür. Yurtdışında, Avrupa’da bu kurallara çok dikkat edilir. Örne ğin, kadın avukatlar inci küpe takar, stiletto giyerler. Ama maalesef kar şımda bu davranışı göremiyorum. Bu bağnazlık değil, ama karşımda çağ daşlık da göremiyorum” dedi. Ardın dan da hâkim ve avukat Yıldız ara sında tartışma yaşandı. ‘Kapıyı gösterdi’ Hâkim, avukatın duruşma salonundan dışarı çıkmasını istedi. Yıldız, dışarı çıktı. Ancak mübaşir İbrahim D., Yıldız’ın duruşma kapısının önünde hâkime “ahlaksız” dediğini öne sürdü. Olayla ilgili tutanak tutan hâkim, avukat hakkında savcılığa ihbarda bulundu. Tutanakta avukat Yıldız’ın hâkime koridorda hakaret ettiğini bunu mübaşirin duyduğu öne sürüldü. Ancak mübaşir İbrahim D., savcılık ifadesinde avukat Yıldız’ın kapıdan çıkarken hakaret ettiğini ileri sürdü. Yürütülen soruşturmanın ardından avukat hakkında, “hâkimin onur, şeref ve saygınlığına saldırı” iddiasıyla 3 aydan 2 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. İstanbul 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada savunma yapan avukat Sida Yıldız, bir anlık dalgınlıkla ayağa kalkmayı unuttuğunu söyledi. ‘Asıl mağdur benim’ Hâkim G.T’nin rencide edici bir tavırla uyardığını, kendisinin ise “kusura bakmayın” diyerek ayağa kalktığını aktaran Yıldız, “Hâkime hanım bana yönelik hakaretlerini sürdürdü. Parmağıyla kapıyı göstererek dışarı çıkmamı istedi” diye konuştu. Yıldız, “Olayda hakarete uğrayan, küçük düşen, asıl mağdur olan benim” ifadelerini kullandı. Duruşma kapısını gören güvenlik kameralarının görüntüsünü isteyen Yıldız, tanık olarak dinlenen mübaşir ve kâtibin, hâkimin emri altındaki memurlar olduğu için tarafsız olamayacağını dile getirdi. l İSTANBUL ‘Korkuyorum’ ‘Emine Bulut gibi ölmek istemiyorum’ Denizli’nin Serinhisar ilçesinde yaşayan 12 yıllık evli, 3 çocuk annesi Ümran K., boşanma davası açtığı eşi Ali Göksel K’den 6 yıldır şiddet gördüğünü, bıçaklandığını ve 18 kez koruma kararı aldırmasına rağmen eşinin sürekli kapısına tüfekle geldiğini belirterek yetkililerden yardım istedi. “Emine Bulut gibi ölmek istemiyorum” Ümran K., “Başvurmadığım kapı kalmadı. Eşim kapıya tüfekle ateş edip kırdığı için cezaevine girdi. Sonrasında tahliye oldu. Beni öldürmesi ve çocuklarıma zarar vermesinden korkuyorum” dedi. l DHA SİVAS Anaokulu öğretmeni olacaktı Sivas’ta halk otobüsüyle otomobilin çarpıştığı kazada yaşamını yitiren üniversite öğrencisi Emel Duruduygu’nun (22) cenazesi dün Kayseri’de toprağa verildi. Emel Duruduygu için düzenlenen cenaze törenine ailesi, sınıf arkadaşları ve Duruduygu çok sayıda yakını katıldı. Cumhuriyet Üniversitesi Eğitim Fakültesi Okulöncesi Öğretmenliği Bölümü 4. sınıf öğrencisi Emel Duruduygu, kaza anında halk otobüsündeydi. l AA NİĞDE Fatma Gül Uzun Kader Karaca İki üniversitelinin korkunç ölümü Niğde’de otomobilin çarptığı 2 üniversite öğrencisi yaşamını yitirdi. Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi öğrencileri Fatma Gül Uzun’a (23) ve Kader Karaca’ya (22) önceki akşam Niğde Bor karayolunda karşıya geçmeye çalışırken bir otomobil çarptı. Sağlık görevlilerince yapılan ilk müdahalelerinin ardından hastaneye kaldırılan üniversite öğrencileri doktorların tüm çabalarına karşın kurtarılamadı. Yapılan otopsi işlemlerinin ardından Kader Karaca’nın cenazesi memleketi Rize’nin Ardeşen ilçesine, Fatma Gül Uzun’un cenazesi ise Bursa’ya gönderildi. Bu arada, kaza anı, çevredeki işyerlerinin güvenlik kamerasına yansıdı. Otomobil sürücüsü Ö.G, ‘taksirle ölüme sebebiyet vermek’ suçundan tutuklandı. l DHA Akkuyu yolunda kaza 2 Rus mühendis öldü Rusya’dan Akkuyu Nükleer Santralı’nda çalışmak için gelen mühendislerin bulunduğu minibüs dün sabah saatlerinde Mersin’in Silifke ilçesinde bir TIR’a arkadan çarptı. Kazada Omsuya Denis Petrpuik ve Andrei Voronov isimli mühendisler yaşamını yitirdi. Minibüs şoförü ile birlikte11 kişi yaralandı. Olay yerine çok sayıda ambulans sevk edilirken yaralılar hastaneye kaldırıldı. l İHA HHH – On yıl sonra İstanbul’un dünyayla ilişkileri itibarıyla bugünkünden farklı bir rolü olabilir mi? Olabilirse bu rolün özellik ve nitelikleri neler olabilir ve bunu temenni eder misiniz?  – Yıllar önce, “Her Türk, Mareşal Fevzi Çakmak’ı, Yavuz zırhlısını ve İstanbul’u severek doğar” diye yazmıştım, yarı ironik, yarı varsayımsal bir düşünce olarak. Biraz da abartmaya başvurarak Türklerin bir zamanlar bu üç sevgiyle ana rahmine düşmüş olduklarını söyleyebiliriz, söyleyebilirdik. 1950 öncesine ait bir düşünce. Şimdi “Türkler”, Mareşal Fevzi Çakmak’ı anımsamıyorlar, Yavuz zırhlısını bilmiyorlar ve İstanbul’un her gün ırzına geçiyorlar. Aslında bakarsanız, İstanbul sevgisi 1950’ye kadar bir tür zorunluluktu, gereksinimdi, çünkü uygar dünya karşısında güya eli yüzü düzgün tek yerleşim yeriydi bu kent. Ben bu değerlendirmenin somut ve gerçek verilere dayandığı kanısında değilim. İstanbul her zaman, “bu” yakınılan ve esef edilen yığışımdı. Bu hasta yığışım Osmanlı döneminde de söz konusuydu. Tarihçiler İstanbul’a göçü engelleyici ya da bazı koşullara bağlayıcı fermanları kolayca anımsarlar. İstanbul’un Bizans dönemindeki yapısı ve dokusu nasıldı? Buna ilişkin bir düşüncem ve bilgim yok. Ancak Paris’le bir karşılaştırma yaparak bir düşünce üretebiliriz: Paris’in bugün en uzun sokaklarından biri olan Rue Saint Jacques, bu kentin Roma kenti Lutetia Parisiorum olduğu dönemden kalmadır. HHH İstanbul ne zaman bir kanser, daha doğrusu kanserli hücreye dönüştü? Yani kent hücresine benzeyen ama gerçekte kent hücresi olmayan hasta hücre yığınına? Bunun ni tamamlamışlardır, bir yerleşim yeri olarak, politik ve kültürel bir merkez olarak. Bu tür kentlerde büyük caddeler ve sokaklar bu dönemde açılmış, kamusal binalar bu dönemde yapılmış, metrolar bu dönemde kazılmış, opera ve tiyatro binaları bu dönemde yükselmiş, borsalar ve bankalar bu dönemde çağcıllaşmış ve modern toplum da bu dönemde ortaya çıkmıştır. Bu dönüşümleri, gerçekte, Rönesans ve dinsel reformlar döneminden başlatabiliriz. Bu dönüşümlerin gerisinde ve önünde hiç kuşkusuz modern devlet ve onun kurum ve yapıları vardır. Devlet hazinesi devleti yöneten hanedan ailesinin değil, devletin hazinesidir; birey artık bir kul ya da bende değil bir vatandaştır. HHH İstanbul bu dönüşümlerin hiçbirini yaşamamış, yaşayamamıştır; caddeler genişlemeden, kentsel altyapı (su, elektrik, PTT, kanalizasyon) gereğince kurulmadan, metrosu kazılmadan kalabalıklaşmaya başlamış ve Anadolu’dan gelen göç dalgaları, bir dostumun tanımlamasıyla, bu varsayımsal kenti İstangonk’a çevirmiştir. Bu kentin operası opera, basını basın, stadyumu stadyum, caddesi cadde, sokağı sokak değildir, kendisi de zaten bir kent değildir. Paris’te bir Parisli, Newyork’ta bir Newyorklu, Londra’da bir Londralı vardır, ama gerçek bir kent olmadığı için İstanbul’da bir İstanbullu yoktur. İstanbul’da İstanbullu bulunmadığı için bu kentin belediyelerini Doğulu, Karadenizli göçmenler yönetmekte ve İstanbul’u geldikleri kentlere ve köylere dönüştürmektedirler. (Sürecek) ÖNEMLİ NOT: Senin ABD ile masaya oturman ve “120 saat” bir hikâyedir. Esad’la masaya oturmadan Suriye belasından asla kurtulamazsın! 179 ‘cep’ valizde Ticaret Bakanlığı Gümrük Muhafaza ekiplerince Sabiha Gökçen Havalimanı’nda yapılan operasyonda, 179 cep telefonu ele geçirildi. Birleşik Arap Emirlikleri’nden Türkiye’ye gelen uçakta seyahat eden Fas uyruklu üç yolcu, xray taramasına sevk edildi. Taramada yolcuların valizleri içinde çok sayıda elektronik eşya olduğu saptandı. Valizlerde179 cep telefonu bulundu. l AA OKUL SERVİS ARAÇLARI 1.7 milyon lira ceza verildi İstanbul Valiliği, 9 Eylül 15 Ekim tarihleri arasında servislerle ilgili denetim verilerini açıkladı. Okulların açılmasından bu yana polis ve jandarmanın 9 bin 436 servis denetimi sonucunda 5 bin 714 araca, 1 milyon 691 bin 293 lira para cezası uygulandı. Açıklamada, “Bu yıl İstanbul’da resmi ve özel 7 bin 60 okulda, 2 milyon 819 bin öğrencimizle eğitim öğretime başladık. İlimizdeki öğrencilerimizin okula ulaşımlarında 18 bin 247 servis aracı hizmet veriyor. Bu denetimler aralıksız devam edecek” denildi. l Haber Merkezi Siz nasıl isterseniz. Braas’ta her tercihe göre bir kiremit var. İster klasik, ister modern. Braas’ın zengin renk ve doku seçenekleri ile çatılarda dilediğiniz görünümü yaratın. www.bmigroup.com/tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle