22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 17 EKİM 2019 PERŞEMBE gorus@cumhuriyet.com.tr TASARIM: SERPİL ÜNAY OLAYLAR VE GÖRÜŞLER CHP’nin iki köklü çınarı ALEV COŞKUN İki gün içinde CHP’nin iki köklü çınarını, iki büyük simgesini kaybettik. Ali Topuz ve ardından Orhan Birgit. Her ikisi de CHP’nin köklerinden geliyordu. Her ikisi de gerçek CHP’li, gerçek Atatürkçüydü. Birisi Orhan Ağabey, ötekisi kardeşim, mücadele arkadaşım Ali’ydi. Her ikisiyle de gerek partide gerekse parlementoda çok yakın olarak çalıştım. 1960 öncesi zor günlerde Orhan Birgit, efsane KİM dergisinin yazı işleri müdürü ve yazarıydı. İstanbul Üniversitesi gençliği, DP’nin otoriter yönetimine karşı geliyordu. O fırtınalı günlerde CHP İstanbul İl Gençlik Kolu Başkanlığı’na seçilmiştim. Arka plandaki stratejist Orhan Ağabey, bir süre sonra CHP Beyazıt İlçe Başkanlığı’na seçildi. Yakın çalışma düzenimiz böylece başladı. O günden bugüne tam 60 yıldır hiç kesilmeden sürdü. Orhan Birgit, Atatürk’e ve İnönü’ye bağlıydı. 1960 öncesi zor günlerde, Uşak’ta İnönü’nün başına taş atılırken onun tam yanındaydı. Ardından Topkapı’da İnönü’ye taşlar ve sopalarla linç girişimi yapılırken olaylara bizzat tanıklık ediyordu. İnönü’yü içtenlikli severdi. CHP’nin gelişme CHP’nin köklerinden gelen Orhan Birgit ve Ali Topuz unutulamaz. Onların partiye ve devlet hayatına katkıları daima saygı ile anılacaktır. Orhan Birgit si ve iktidara gelmesi yolunda Ecevit’in önünün açılması gerektiğine inandı ve Ecevit’in yanında yer aldı. Demokratik sol hareketin gelişmesinde sadece Ecevit’in çok yakın ve sadık çalışma arkadaşı, hareketin basın sözcüsü değil, arka plandaki stratejistlerinden birisiydi. Bilinmeyen detay 1974 Kıbrıs Barış Harekâtı’na karar veren hükümetin Turizm ve Tanıtma Bakanı ve Hükümet Sözcüsü’ydü. Orhan Ağabey’le her gün kesintisiz telefonla görüşür, bilgi alışverişinde bulunurduk. Onun haber konusunda bir genç gazeteci ruhuyla heyecanlanmasını takdirle karşılardım. Son günlere kadar siyasal gelişmeleri, ayrıntılarıyla izlemesi Ali Topuz ne hayranlık duyardım. Cumhuriyet Vakfı seçimleri nin yenilenmesi için açılan hukuk davasının Yargıtay kararı ile sonuçlanması sürecinde konuyu her gün yakından izlemiş, destek ve yardımlarını esirgememişti. Cumhuriyet gazetesinin eski çizgisine oturması nedeniyle son derece mutluydu. Cumhuriyet’in Atatürkçü çizgisinin Türk siyasal yaşamındaki önemini vurgular ve duayen bir gazeteci olarak önerilerini her an yazardı. Son yıllarda yayımladığı kitaplar; Evvel Zaman İçinde (2005), Kalbur Saman İçinde (2012), Ayağa Kalk CHP (2015) ve Her Şey Çok Güzel Olacak (2019) bize ondan armağanlardır. Ali Topuz’u 1973 seçimlerinde tanıtım, 45 yılı aşkın bir dostluk ve mücadele arkadaşlığım var. 1973’te seçimleri yönetmek üzere, Ecevit tarafından İzmir İl Başkanlığı’na getirilmiştim. Ortanın Solu hareketinin efsane İstanbul İl Başkanı Ali Topuz, CHP İstanbul milletvekili adayı idi. Çok yakın temas içindeydik. Her ikimizin de ağabeyi Orhan Eyüpoğlu genel sekreterimizdi. CHP’nin 1974 Kurultayı’nda ikimiz Parti Meclisi’ne, ardından Merkez Yönetim Kurulu’na seçildik. Parti çalışmalarında aynı ideolojik paralelde yürüdük. Ecevit’in 1978 hükümetinde birlikte çalıştık. 1980 askeri darbesini birlikte yaşadık. Mücadele yaşamımız 1980’den sonra da birlikte sürdü. Ali Topuz çok etkili ve yetenekli bir örgütçü, çok ciddi bir siyasal analizciydi. Unutulmayacaklar Son yıllarda anılarını kitaplaştırdı. Önce Hikmet Bila’nın gerçekleştirdiği söyleşi Değişimi Yaşamak (19321972), Düzeni Değiştirmek (19721980) kitapları yayımlandı. Daha sonra Çağdaş Kimliğimiz İçin Direniş (2017) kitabı yayımlandı. CHP’nin köklerinden gelen Orhan Birgit ve Ali Topuz unutulamaz. Onların partiye ve devlet hayatına katkıları daima saygı ile anılacaktır. Orhan Ağabey ve sevgili Ali nurlar içinde uyuyun... Ali Topuz ve Orhan Birgit’i uğurlarken GÜLSÜN BILGEHAN İnönü Vakfı Başkan Yardımcısı Cumhuriyet Halk Partisi, parti ve Cumhuriyet tarihine tanıklık etmiş iki dev çınarı, bilge siyasetçisini aynı gün kaybetti. Yıllarca CHP örgütünde yöneticilik yapan, TBMM’de önemli görevler üstlenen, hükümetlerde bakan olarak yer alan Ali Topuz ve Orhan Birgit’i aynı gönül bağında buluşturan koşulsuz Atatürk ve İnönü sevgileriydi. 4 Haziran 1998’de, İnönü Vakfı için anılarını anlattığı ve yakında yayımlanacak görsel söyleşide Ali Topuz bu bağlılığı şöyle vurgulamıştı: “Türkiye’nin çok önemli bir şansı var. Türk milletinin Atatürk gibi, İnönü gibi liderler yetiştirmiş olması önemli bir şansıdır. Ben çok sıkıştığım zaman veya ülkeyi çok sıkıntılı bir dönemde gördüğüm zaman aklıma ilk gelen bir şey vardır. İsmet Paşa olsa ne yapardı diye kendi kendime sorarım, bunu ne yapardı, diye. İnanınız, bu sorunun karşılığını vermek için, insan bir kere İsmet Paşa olsaydı ne yapardı diye düşünmeye başladığı zaman, bir kere kendinizi bütün alışkanlıklarınızdan ve kendi saplantılarınızdan kurtarıyorsunuz. Objektif bakıyorsunuz ve bir çıkış yolu buluyorsunuz.” Koşulları kavrayamadık “Türkiye’deki siyaset kadrosunun, siyasetçi kadrosunun çok büyük bir bölümü, belki tamamına yakını tarih bilgisinden yoksun siyaset yaptıkları için, geçmişteki tarihi ayrıntılarıyla incelemedikleri için, oradan yararlanacak noktaları bulamıyorlar.” “Benim, partinin il başkanı olduğum dönem, partinin yeni bir hamle yaptığı, sol hareketlerin geliştiği ve elbette İsmet Paşa’nın bütün gücüyle o hareketleri desteklediği Yıllarca CHP örgütünde yöneticilik yapan, TBMM’de önemli görevler üstlenen, hükümetlerde bakan olarak yer alan Ali Topuz ve Orhan Birgit’i aynı gönül bağında buluşturan koşulsuz Atatürk ve İnönü sevgileriydi. günlerdi. Fakat o hareket sonrasında öyle bir noktaya geldi ki, İsmet Paşa ile karşı karşıya geldik. Bizim için zor bir durumdu, ancak İsmet Paşa ile böyle olumsuz ilişkilerimiz sırasında bile, Paşa hiçbir zaman bizi kıracak davranışta bulunmamıştır. Örneğin il başkanı olarak birkaç kez çağırmış ve kendi düşüncelerini bana anlatmıştır. Kendisine o konuda yardımcı olmamı ima etmiştir. Ecevit’le olan çelişkilerini, Ecevit’in istifasından sonraki dönemlerde de ben her defasında düşüncelerimi Paşa’ya açıkça ifade edebilmiş, farklı düşündüğümü söylemiş, ama o kesinlikle beni kıracak davranışta bulunmamıştır. O dönemlerde söylediği bazı gerçekleri, o dönemin koşulları içerisinde yeteri kadar kavrayamamıştık. Sonradan o günlerde anlatmak istediklerini ‘keşke o zaman anlayabilmiş olsaydık’ dediğim olmuştur. Kalbi ülkesi ve CHP için attı Beraber çalıştığımız her zaman kendisine karşı cesaretle düşüncemi söyleme ortamını bulabildim. Oysa bugün hiçbir genel başkanla bu ölçüde konuşulamıyor.” İsmet İnönü, Ali Topuz’u 1970 yılında genç İstanbul İl Başkanı olarak tanıdığında “Seni inşallah benim yaşımda görürüm!” demiş. “Bu benim için çok önemli bir an, bir saptamaydı, beraber bir hesap yaptık. İsmet Paşa’nın yaşama ne kadar bağlı olduğunu, uzun süre yaşayacağını konuştuk. Sanırım o günlerde 86 yaşlarındaydı.” Ali Topuz, 87 yaşında aramızdan ayrıldı. Son anına kadar kalbi ülke ve CHP için çarptı. Çok partili demokratik yaşamımızın ikinci seçimi olan 1950 seçiminden birkaç gün önce, İsmet İnönü Cumhurbaşkanı olarak İstanbul’a son kez geldiğinde kendisini garda genç gazeteci, Ulus muhabiri Orhan Birgit karşılamıştı. Yıllar sonra, 1989 yılında, deneyimli siyasetçi Orhan Birgit, bu ilk karşılaşmayı İnönü Vakfı’na şöyle anlatmış, tarihe tanıklık etmişti: Çarpıcı gözlem “Ulus gazetesinin İstanbul muhabirliğini yapıyor, henüz 23 yaşında, partinin basın bürosunu yönetiyordum. Cumhuriyet Halk Partisi’nin, Demokrat Parti karşısında girdiği 1950 seçimi öncesi, İsmet Paşa’nın İstanbul’a gelişinde Adapazarı’nın Geyve ilçesi yakınlarında ünlü Cumhurbaşkanlığı Beyaz Treni’ne bindiğimde, karşımda ansızın devletin kurucusunu, kurucularının iki numarası Cumhurbaşkanı İsmet İnönü’yü gördüm. Trende kâh parti genel başkanı, kâh Cumhurbaşkanı olarak görev yapıyor; valilere, kaymakamlara, idari amirlere seçimin kesinlikle yansız yönetilmesi gerektiği talimatını veriyor, parti başkanlarından partinin durumuyla ilgili bilgi alıyor, onlara moral vermeye çalışıyordu. Ama anladığım kadarıyla ve sonraları da iyi değerlendirdiğimde, seçim sonucuna ilişkin kendisi bir yargıya varmıştı. Seçim sonucunun Türkiye’nin kendi ülkesinin, devletinin ve hatta partisinin geleceği bakımından daha yararlı olacağını varsayıyordu.” Orhan Birgit’in, 14 Mayıs 1950 ak şamı gözlemleri ise daha da çarpıcıdır: “14 Mayıs akşamı oy sandıkla rı açılmaya başladığında, gelen sonuçlar CHP bakımından hiç yüz ağartıcı değildi. Seçim sonuçlarını CHP İl Merkezi binasında izlerken telefon çaldı, açtım. Sadi Irmak Beyefendi’yi CHP Parti Müfettişi Birinci Ordu’dan arıyorlardı. Sadi Bey’in, Birinci Ordu Komutanı ile konuşurken ses tonundan ve yüzündeki anlatımdan heyecanlandığı belli oluyordu; telefonu kapattı. Bana, “Söyleyin, bana Cumhurbaşkanı’nı bulsunlar” dedi. Santral Cumhurbaşkanı’na bağlanırken Sadi Bey kendisine iletilen olayı anlattı. İki bilge kişi İstanbul Sıkıyönetim ve Birinci Ordu Komutanı, komünistlerin sandığa müdahale ederek seçime fesat karıştırdıklarına ilişkin birtakım belgelerin ellerinde olduğunu söyleyerek harekete geçmek için Cumhurbaşkanı’ndan talimat bekliyordu. İsmet Paşa, “evet” derse hemen düğmeye basılacak ve belki de Türkiye tarihinde bir değişiklik olacaktı. Yaveri Cevdet Tolgay telefonu açtı, Sadi Bey bilgiyi iletti; Cumhurbaşkanı’na haber verildiği bildirildi. Yanıt için aradan geçen süre sanki çok uzun bir zaman gibi geliyor, kimse konuşmuyor, Sadi Bey, telefon ahizesi elinde bekliyordu. Sonunda yanıt geldi: “Cumhurbaşkanı gözlerinizden öpüyor, ordu komutanına da sevgilerini sunuyor. Milli irade gerçekleşmiştir. Halkın istediği şekilde iktidar devredilecektir. Bunu herkes içine sindirmelidir.” İşte, böyle devlet adamları, siyasetçiler, gazeteciler... Aktardıklarından dersler çıkarmalıyız! Demokrasi tarihimizin iki bilge kişisi, Ali Topuz ve Orhan Birgit’i saygıyla anıyorum. Neler dendi, neredeyiz? Türkiye’de iktidar adına, bazıları sorumlularca, bazıları da taraftarlar ve dalkavuklarca, çok kişi tarafından çok şey söylendi... Pek çok söz bir slogan niteliği bile kazandı... Hemen aklıma gelenleri aşağıda sıraladım. HHH Demokrasi bir tramvaydır, gittiğimiz yere kadar gider, orada ineriz... Demokrasi amaç değil, araçtır... Silivri davalarının savcısıyız... Türkiye bağırsaklarını temizliyor... Üstünlerin hukuku değil, hukukun üstünlüğü... İleri Demokrasi... Türkiye’deki medya özgürlüğü ABD’de yok... Stratejik derinlik... Komşularla sıfır sorun... NATO’nun ne işi var Libya’da... NATO tespit için Libya’ya girmelidir... BOP Eşbaşkanı... Arap Baharı... Rabia... Model ülke... Türk ve İslam Âlemi’nin lideriyiz... Müttefiklerimizin ve dost bildiğimiz ülkelerin türlü ayak oyunlarına şahit olduk... AB’ye girdik... AB kendi işine baksın... ABD stratejik ortak... Haddini bil ABD... İstanbul’a ihanet ettik... Kimsenin hayat tarzına müdahale etmedik... Bir defadan bir şey olmaz... Münferit olay... Sezaryen cinayettir... Cebimizden beş para çıkmadan köprü ve yol yapıyoruz... Kürt sorununun çözümü için Barış sürecini başlattık... Ülkemizde sadece terör örgütünün bir sözde siyasi organizması var... Milliyetçiliği ayaklar altına aldık... Tek Millet, Tek Bayrak, Tek Vatan, Tek Devlet... Bitsin artık bu hasret... Ne istediler de vermedik... Zamanında gerçek yüzlerini görememişiz... Rabbim de milletim de bizi affetsin... Yargı altın devrini yaşıyor... Meclisi güçlendiriyoruz... Türkiye uçacak... Türkiye çağ atladı... HHH Peki neredeyiz? “AB’ye girdik” dendi: Ama Suriye üzerinden Ortadoğu’ya girdik... “Türkiye’de Kürt sorununu çözüyoruz” dendi: Ama çözüm sürecini rafa kaldırdık ve üstelik “sınır ötesi harekât” konusunda derdimizi iyi anlatamadığımız veya “müttefiklerimizi ve dostlarımızı” ikna edemediğimiz için bütün dünya bizi Suriye’de Kürtlere saldırmakla suçluyor... “Komşularla sıfır sorun” dendi: Ama bırakın komşuları, bütün dünyayı karşımıza aldık... Eğitim, adalet, siyaset, medya, istihdam, gelir adaleti gibi konularda ise çağ atladığımız doğrudur: Geçmişe doğru bir çağ geri atladık! ’vearan Dünya çapında performansı kanıtlanmış bütünleşik TPO membran sistemi: BMI EverGuard Dünya çapında kanıtlanmış performansı ile BMI EverGuard TPO membran sistemi, aksesuar ve detay çözümleri, ısı yalıtımı, buhar kesici ve sabitleme elemanları ile geniş kapsamlı bütünleşik bir çözüm sunar. Havaalanları, salon ve stadyumlar, ticari yapılar, okul ve üniversiteler, hastane ve sağlık kurumları, sanayi yapıları ve lojistik depoları, alışveriş merkezi gibi tüm iş, yapı ve çatı tipleri için ideal, su geçirimsizlikte en akılcı çözümdür. Detaylı bilgi için hemen iletişime geçin! info.tr@bmigroup.com BMI Türkiye www.bmigroup.com/tr
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle