23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
2 5 OCAK 2019 CUMARTESİ cengiz.yıldırım@cumhuriyet.com.tr TASARIM: BAHADIR AKTAŞ OLAYLAR VE GÖRÜŞLER Softaların hedefindeki Hiç olmazsa bu yıl... ilahiyatçı: Prof. Öztürk İsmail Özcan / Eğitimci Bu sıralarda dindar/ muhafazakâr camiada en önemli tartışma konusu Marmara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi Mustafa Öztürk’ün şahsı ve Kuran’ın lafzıyla ilgili düşünce ve kanaati. Mustafa Öztürk’ün iki sene kadar önce bir sempozyumda yaptığı bir konuşmada Kuran’ın manen Allah’ın vahyi, lafzen Hz. Muhammed’in ifadesi olduğu yönündeki (birkaç gün önce de Karar gazetesinde tekrarladığı) düşünce ve kanaati, şimdilerde basının muhafazakâr kanadında, aynı görüşteki internet sitelerinde ve sosyal medya kullanıcıları arasında çok yoğun bir tartışmaya, çok ağır hakaret ve suçlamalara konu oluyor. Kimileri de hızını alamıyor, resmen linç yapıyor. Cübbeli’si falan da idam fermanları çıkarıyor. Kuranı anlama Tefsir (Kur’an’ın açıklanması ve yorumu bilimi) dalında öğretim üyesi olan Öztürk, alanında önemli çalışmalar yapmış, tefsir vadisinin geçmişini ve günümüzü ilgilendiren her sorununu kurca Zamanımız Müslümanları hemen her alanda gelişmiş ülkelere muhtaç olmaktan kurtulup az çok kendi ayakları üzerinde durmak istiyorlarsa, ilk aşmaları gereken engel softalıktır. Müslümanların bundan büyük düşmanı yoktur. lamış ve bunlarla ilgili bir düzine kadar kitap yazmıştır. Kuran’ı anlamada geleneksel bilgi ve birikimi ve onun tarihsel arka planını da göz ardı etmeden büyük bir ehliyetle değerlendirirken aklı ve müspet bilgileri ve yaşanan çağı da her zaman referans yapmıştır. İşte onun Kuran’ı anlamadaki bu yaklaşımı, kendisini öteden beri bağnaz çevrelerin hedefinde tutuyordu. Son olay linç arzusunun açığa çıkıp zirveye taşınmasıydı. En anlaşılır Kuran Ben, Türkçeyi Mustafa Öztürk kadar liyakat ve ustalıkla kullanan ikinci bir ilahiyatçı akademisyen tanımıyorum. Dilimizin bütün imkânlarından üst düzede yararlanıyor, maksadını çok açık seçik ifade ediyor. Bu yüzden hazırladığı “Kuranı Kerim MealiAnlam ve Yorum Merkezli Çeviri” adındaki eseri, Türkçede bugüne kadar yapılmış en anlaşılır ve en rahat okunan Kuran çevirisidir. Birçoklarının yaptığı gibi eski ve yeni baş ka çevirilerin kelime ve cümleleriyle oynayarak, işin kolayına kaçarak yapılmış bir çeviri değil, tam anlamıyla emek ürünü, tam anlamıyla orijinal bir Kuran çevirisidir. Dilimizde yapılmış iyi bir Kuran çevirisi arayana gönül rahatlığıyla tavsiye edilebilecek tek çeviri budur. Yeniçeri zihniyeti Tefsir ilminin sorunları üzerine yazdığı eserleri okuyunca insan onun nasıl bir hafızaya, nasıl bir ihata gücüne, nasıl bir kapasiteye sahip olduğuna şaşırmadan edemiyor. Mevcut ilahiyatçı akademisyenler arasında Mustafa Öztürk gücünde, birikiminde bir kişi daha olduğunu düşünmüyorum. Mustafa Öztürk, sahip olduğu müthiş kabiliyete, muazzam birikime rağmen hiç tevazudan ayrılmamış, en önemlisi de bütün bu ayrıcalıklarını birçoklarının yaptığı gibi çıkar sağlamak amacıyla kullanmamıştır. Bugün kendisini eleştiren ve lince kalkışanların pek çoğundan daha samimi, daha dürüst ve daha müstağni bir mümindir. Müslümanların kahir ekseriyeti gibi Kuran’ın hem manen hem de lafzen vahiy ürünü olduğuna inanan biriyim. Öztürk’ün sözünü ettiğim görüş ve kanaatine katılmıyorum. Ama ne kadar aykırı, ne kadar kışkırtıcı olursa olsun farklı görüş ve kanaatlerin ifadeye konması karşısında lince kalkışacak olursak tarihte olduğu gibi günümüzde de düşünce çölü bir ülke ve toplum olmaktan kurtulamayız. Bu durumda, bir yeniçeri geleneği ve zihniyeti olan ve egemen olduğu toplumda özgür düşünce adına ot bile yeşermesine izin vermeyen “söyletmen vurun!” linç kültürünü 21. yüzyıla taşımaktan başka bir şey yapmış olmayız. Zamanımız Müslümanları hemen her alanda gelişmiş ülkelere muhtaç olmaktan kurtulup az çok kendi ayakları üzerinde durmak istiyorlarsa, ilk aşmaları gereken engel softalıktır. Müslümanların bundan büyük düşmanı yoktur. ABD’nin Suriye satrancı Daver Darende Emekli DiplomatYazar ABD Başkanı Trump’ın özel temsilcisi, ABD’nin eki Ankara büyükelçilerinden James Jeffrey Washington’daki Atlantik Konseyi panelinde ABD’nin terör örgütü PYD/YPG/PKK ile ilişkileri ne değinerek bu ilişkinin “taktiksel” olduğunu “daimi” olmadığını öne sürdü. “Biz onlara belirli bir amaç için destek sağlıyoruz; bu da IŞİD’in yenilgiye uğratılmasıdır. Uzun dönemde askeri ve siyasi bir destekten bahsediyorsanız böyle bir politikamız yok.” Terör örgütü PYD/YPG yeri ne “Suriye Demokratik Güçleri” (SDG) ifadesini kullanan Jeffrey ardından şöyle konuştu: “Hedefimiz SDG’nin değişen Suriye toplumunun bir parçası olmasıdır.” Fırat’ın doğusunda Türkiye tarafından yapılması öngörülen askeri harekâta ilişkin bir soruyu Jeffrey şöyle yanıtlamıştır: “Suriye’nin kuzeydoğusuna yapılacak operasyonun kötü bir fikir olduğunu düşünüyoruz.” İlginç olan sözde müttefikimiz ABD’nin özel temsilcisi James Jeffrey’in bu konuşmasını Atlantik Konseyi gibi NATO destek örgütlerinin en güçlülerinden birisinde yapmış olmasıdır. Unutulmama lıdır ki Atlantik Konseyi dünyaya yön veren, kapalı toplantılarıyla ünlenen Dış İlişkiler Konseyi (Council on Foreign Relations) ve onun ikiz kardeşi sayılan Bilderberg’in güdümünde faaliyet gösteren bir düşünce kuruluşudur. “Kürt Açılımı” projesinin en büyük mimarlarından biri sayılan David Phillips, Türkiye karşıtı 2007 ve 2009 tarihli raporlarını Atlantik Konseyi için hazırlamıştır. Trump’ın kararı James Jeffrey’in bu konuşmasından kısa bir süre sonra ABD Başkanı Trump’ın Suriye’den asker çekeceğine ilişkin kararı başta Türkiye de olmak üzere dünyada büyük heyecan yaratmıştır. Trump’ın bu kararı Irak’ta 5 bin asker bulunduran ABD’nin Suriye’den tümüyle çekileceği, bölge politikasını değiştireceği anlamına gelmemektedir. ABD’nin YPG’ye olan desteği devam edecek, Suriye satrancında “var olduğunu” her zaman hissettirecektir. ABD’nin bu kararına karşın 1991 yılından beri PKK’yi destekleyen, bugün PYD/YPG’ye yani PKK’ye bir müttefik gözüyle bakan ABD Suriye’nin kuzeyinde “Kürdistan Devletinin Kurulması Projesi”ni desteklemeye devam edecektir. “Büyük Plan”ın aşama aşama uygulanması ABD’nin vazgeçmeyeceği bir hedeftir. Türkiye, ulusal güvenliğimizi ve bütünlüğümüzü tehdit eden bu sorun karşısında çok dikkatli ve ihtiyatlı hareket etmek zorundadır. Erbil Tuşalp halk için özgürlüğün “düş” Hiç olmazsa bu yıl dünyanın 70, 71, 72, 73, 74, 75, tutsaklığın “gerçek” olduğu korkmadan anlatılsa. Duymayan, görmeyen, konuşmayan, 76 ve de 77 yaşındaki tüm sormayan, yazmayan halkla gençleri birleşse. Kızılmasa, rın demokrasi arayışını sür susulmasa, küsülmese. Öz düremediklerine ilişkin dün gürlük şarkıları söylense. Ge ya örnekleri sıralansa. ride kalan yılların erken unu Türkiye’de yükselen toplum tulan tarihi sayfa sayfa açıl sal mücadelenin önce 1980 son sa. Acıların uzun sürdüğü, be ra 2016 darbecilerinin akıl ve delin kolay unutulduğu anım ahlakdışı yönelişleriyle engel satılsa.Dahası, hiç kimse ya lendiği unutturulmasa. rın ödenecek bedelin çok da Hiç olmazsa bu yıl dünya ha ağır olacağını söylemekten nın 70,71,72,73,74,75,76 ve kaçınmasa.Hiç kimse hırsıza de 77 yaşındaki tüm gençle hırsız, arsıza arsız, katile katil ri birleşse. demekten korkmasa. Eylül anayasasının, Erge Hiç olmazsa bu yıl dünya nekon kumpasının, Temmuz nın 70,71,72,73,74,75,76 ve darbesinin “kaymağını kimle de 77 yaşındaki tüm gençle rin nasıl yediği” açık açık an ri birleşse. latılsa. Rejimi meşruiyetten “Ne olacak” sorusuyla de uzaklaştıran anayasa ve yasa ğil “Ne oldu?” gerçeğiyle yüz değişikliklerinin siyaset vur leşilse. Ülkenin bir kez da gunu olduğu açıklansa. “İs ha intikam ve iha lamı hayat tarzı net burcuna girdiği söylense. Tarihsel kinlerin öfkey Cumhuriyet karşıtlarının görmek isteyen.. Cumhuriyet bitmiştir diyen.. ciha le karılıp nasıl in üstündeki örtü dı özleyen... kıya tikama dönüştüğü; koltukparamal hırslarının kibirle harmanlanıp neden ihanete ev artık kaldırılsa; yalanı yalanla yaşatmanın, zulmü yalanla mı bekleyen” siyaset erbabına emperyalizmin tuzaklarına ne uğruna boyun eğdikleri rildiği; kimin eli sürdürmenin, sorulsa. nin kimin cebinde kini yalanla Temel hak ve öz olduğu anlatılsa. “Oluk oluk kan akmaya, akıttığı kanla duş yap beslemenin, temel hak ve özgürlükleri gürlüklerin korku ve hakaret donanımlı polis copu, asker cipi, maya ”sevdalı eli yalanla imam takkesi, yar kanlı sokak eşki çürütmenin gıç cüppesiyle yok yasının “ar damarı çatlayan” siyasette kazandığı et olanaksız olduğu artık anlaşılsa. sayıldığı; üniversitenin, bürokrasinin, memurun, öğ kinlik sergilense. retmenin türbanla Hiç olmazsa bu yıl dün tesettürle paketlendiği; hırsızı yanın 70, 71, 72, 73, 74, 75, arsızı, soygunu vurgunu, rüş 76 ve de 77 yaşındaki tüm veti, zimmeti yazmayan med gençleri birleşse. yanın ödüllendirildiği; yaza O yılların siyaset ortamını nın, konuşanın cezalandırıldı anımsamanın yararına deği ğı ortaya çıkarılsa. nilse. O yılların karanlığının Hiç olmazsa bu yıl dün bugüne taşınmasının perde yanın 70, 71, 72, 73, 74, 75, arkası aralansa. 60’ların orta 76 ve de 77 yaşındaki tüm larından 70’li yılların başına, gençleri birleşse. 80’lerden 90’lara, 2000’lere “Türkiye İslam Cumhuriye ve de bugüne uzanan gerekçe ti” özleminin biriktirdiği kin lerle; ya “uçurumun kıyısı...” ve öfkenin Sivas’ta diri diri in ya da “devletin bekası...” gi san yakmaya dönüştürüldüğü bi tehditlerle oluşturulan bü günden bu yana emperyaliz yük yalan yüzlerine vurulsa. min, pusuda bekleyen dini si Küresel güçlerin kuyruğun yasi bir güç olarak kullandığı da savaşa katılma merakının örnekleri sıralansa. sonucu bu ülkenin çocukları Adil düzen, AB’siz dış politi nı Bağdat’tan Katar’a dağ tepe ka, faizsiz ekonomi..” gibi ter çöl koşturan “Stratejik Derin cihlerle başlatılan model ara lik” tahrikçilerinin “Değerli yışının, askerden, polisten, Yalnızlık” alkışçılarının cema yargıdan, medyadan, ilkokul ziyülevvelleri anlatılsa. dan üniversiteye eğitim ku Cebelitarık’tan Malaka’ya rumlarından devşirilen Cum savaş düşü kuranların; bir ya huriyet karşıtlarının üstünde tırıp üç kazanma peşinde ko ki örtü artık kaldırılsa. şanların; “savaş” olmazsa “iç Yalanı yalanla yaşatmanın, savaşa” razı olanların tahrik zulmü yalanla sürdürmenin, olup “tahrip” ederek, tahrik kini yalanla beslemenin, te olup “tahrif” ederek, tahrik mel hak ve özgürlükleri ya olup “tehdit” ederek emperya lanla çürütmenin olanaksız ol lizme başkaldırıp kurtuluşa duğu artık anlaşılsa. ulaşan bir halkın ahtapotun Gerçekle aramızdaki du kollarına nasıl taşındığı soru var kalksa tarihten günümüze suna yanıt aransa. uzanan siyasi serpintinin ka Hiç olmazsa bu yıl dün ranlığına değinilse: yanın 70, 71, 72, 73, 74, 75, “Finans kapitalin tam des 76 ve de 77 yaşındaki tüm teğindeki İslam sermayesi gençleri birleşse. nin, Türk, Kürt, Arap ırkçılı Bedeli ödenmiş o yılların ğıyla birlikte hareket eden en pişmanlıklarıyla tüketilmiş gerici, en ümmetçi, en şoven zamanı bir kez daha tüketen kesimleriyle kucaklaşanların ler uyarılsa. Yargıcı, savcısı, Türkiye Cumhuriyeti’nin Tür avukatı, askeri, polisi, üniver kiye İslam Cumhuriyeti ’ne sitesi, öğretmeni, doktoru, ay evrilmesi projesini her gün bi dını, sanatçısı, işçisi, emekçi raz daha kirleterek 2019’a ta siyle “geleceksizlik korkusu şıdığını sergilemekten artık na” teslim olmuş görünen bir korkulmasa? Turgut Ünlü Her yılbaşı geldiğinde bir tartış Yılbaşı selbireyci değil. “Babalık” bir simge isimdir. Devletten bağımsızdır, si ma, gerici ama bilinçsiz bir iti vildir. Gerçi sonradan yozlaşarak raz yükselir. Yazılı, sesli ve gör tarikatlara dönüşmüştür... sel medyada abartılı kutlamalar Ayrıca “Noel Baba” Hıristiyan tepki görür. lık kültüründe de veren, doyu Ancak bu arada esas “bilinme ran, dağıtan birisidir. Unutulma si gerekenler” unutulur. malı ki Hz. İsa da Kuran’ın pey Öncelikle belirtmek gerekir ki; gamberidir. Yılbaşı kutlamalarına Yılbaşı 1 Ocak, gelince... “Yılbaşı”; insanların eğ Noel 25 Aralık, lendiği gecedir. Eğlenen, gülen, Mekke’nin fetih tarihi ise 11 mutlu olan insanlar tablosu gü Ocak’tır (630 yılı). zel bir şeydir. Çevreye zarar ver Tam da yılbaşı gecesi medikçe kimseye karışılamaz. “Mekke’nin Fetih Yıldönümü”’nü “Ben eğlenmiyorum, başkaları kutlamak tarihen yanlıştır. da eğlenmesin” düşüncesi “duy “Noel Baba’ya gelince... Ana gusallık sapması”’dır. “Eğlenir dolumuz; (Anatolia= Güneşin ken günah işliyorlar” düşüncesi doğduğu yer, ayağa kalkınan ne ise “Sana ne!” derler. yer) babalar, analar yurdudur. Toplum olarak bunları aşmalı, “Noel Baba’da bunlardan biridir. bilim ile, fen ile donanmalı, üret Asıl anayurdu Anadolu’dur. “Ba meli, paylaşmalı, olaylara insan ba” eve rızık getiren, veren, pay cıl yaklaşımla geniş bir perspek laşan, koruyan, doyuran, insan tifle bakmalıyız. ların dertlerine çare olandır. Mutlu, sağlıklı bir “yeni yıl” di “Baba”, toplumsaldır, birey leğiyle... C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle