22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
10 5 Ocak 2019 CUMARTESİ EDİTÖR: GÜRER MUT TASARIM: İLKNUR FİLİZ hafta sonu ‘Bu kocaman şehirde kültürümüzle büyüdük’ Neşe Demir halk müziğine gönül vermiş genç kuşak bir sanatçı. Demir, “Türk halk müziğini yani ustalarımızın emanetini bizden sonraki nesile doğru şekilde aktarmak önemli bir vazife” diyor. Halk müziği yüzyıllar boyunca toplumların kendi öz kültürlerini yansıtan, süreklili zik yolculuğum çok küçük yaşlarda başladı. Ben aslen Ardahanlıyım. Bizler bü ği olan geleneksel bir müzik türü. yük şehirlerde doğmuş, ye Acıyı, sevinci, hasreti, gurbeti, insanlar yüzyıllardır kuşaktan kuşa ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK tişmiş, memleketimizin havasından suyundan mah ğa, ustadan çırağa türkülerle an rum çocuklar olarak büyü latmış ve aktarmış. müş olsakda, koca bir şehirde ken Neşe Demir de halk müziğine gö di kültürüyle yetişmiş nül vermiş genç kuşak bir sanat çocuklar olmayı ba çı. Kendisinin deyişiyle, kendini sü şarabilmiştik. Bu rekli yetiştirmeye, öğrendiklerinin nu da bizi yetiştiren üzerine bir yenisini katmaya çaba ve bunu bize aşıla layarak ustalarının yolundan ilerle yan aileme borçlu meye çalışan bir solist. “Ustalarımı yum tabii. Mem zın emanetini bizden sonraki nesile leketimin tüm doğru şekilde aktarmak önemli bir sosyal ve kül vazife” diyen Demir ile Türk halk türel aktivitele müziği üzerine konuştuk. rinde çok küçük Aileme çok şey borçluyum yaşlarda sahneye çıkıp türkü n Müzikle tanışmanız nasıl ol ler söylemeye du? başladım. Li Müzik kabiliyeti keşfedilen her seye başladı çocukta olduğu gibi benim de mü ğım sene ay nı zamanda İstanbul Üniversitesi Devlet Konservatuarı Yarı Zamanlı Türk Müziği Bölümü yetenek sınavını kazanarak müzikte profesyonelleşmek için ilk adımı atmış bulundum. Lise eğitiminden sonra İstanbul Teknik Üniversitesi Türk Musikisi Devlet Konservatuvarı Ses Eğitim Bölümü’nü kazanarak yakın sürelerle her iki üniversitende de mezun oldum. Halk müziğini gelecek nesillere aktaracağız n Ülkemizde Türk Halk Müziği sizce hak ettiği noktada mı? Bugün dijital çağın hızlı gelişimi ile popüler kültürün baskın oluşu halk müziğinin dinlenmediği algısına sebep olmakta. Radyo ve televizyonlarda çok az sayıda halk müziğine yer verilmesine rağmen kalıcılığı ve sürekliliğinden dolayı halk yine olması gereken yerde tutuyor müziğimizi. Ait olduğu yeri, yeni nesil, ustalarından aldıkları bilgi ve birikimine bir yenisini ekleyerek, üreterek, gelecek nesillere aktaracak, muhafaza edecektir. Bu sebeple görsel ve işitsel medyaya kültürümüzün geri planda kalmaması ve daha geniş kitlelere ulaşması açısından büyük görev düşüyor. Sosyal medyadan etkinliklerimi paylaşıyorum n Sizin konser takviminiz oldukça yoğun oluyor. Yeni yılda tarihler belli oldu mu? Evet, konser takvimimiz oldukça yoğun. Yeni konserlerimizin tarihleri yeni yıl itibarıyla daha netleşmedi. Sosyal medya hesaplarımdan katıldığım tüm etkinlikleri dinleyicilerimizle paylaşıyorum. Bizlere ulaşmak isteyenler bu sayede konserlerimizden haberdar oluyorlar. Yeni proje çalışmalarımız başladı n Bildiğim kadarıyla Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Devlet Türk Halk Müziği Korosu’nda solist olarak devam ediyorsunuz. Bunun dışında bu aralar neler yapıyorsunuz? 2016 yılında Güman isimli bir albüm çalışması yaptım. Geleneksel ve modern düzenleme ve altyapılarla hazırlanan bir çalışma oldu. Şimdi yeni bir proje için çalışmalarımıza başladık. Evet aynı zamanda Kültür ve Turizm Bakanlığı İstanbul Devlet Türk Halk Müziği Korosu’da ses sanatçısı olarak görev yapıyorum. Ayrıca kendi bireysel çalışmalarıma yurtiçi ve yurtdışı konserleri ile devam ediyorum. n Yakın zamanda yeni bir albüm çalışmanız var mı? Tabii ki var. Yeni yılda yeni bir çalışma ile üç yıl aradan sonra yeniden dinleyiciyle buluşmayı hedefliyorum. hafta sonu EDİTÖR: GÜRER MUT TASARIM: İLKNUR FİLİZ 115 Ocak 2019 CUMARTESİ ‘Hayal, düşünceden daha kesin’ŞairFERRUHTUNÇiledünyahaliüzerine… Şair Ferruh Tunç ile aynı kuşaktanız. Coşkun umut kımıltıları nı, serdengeçti isyancılığı, hınca hınç seslenmeyi paylaşmıştır o ku şak. Kırılmış aynalara benzer düş kırıklıklarını, gönül üzünçlerini ve uğursuz cebelleşmele ri de. En paydaş yanıysa, beklediği günden hiç vazgeçmemektir. Yur IŞIK KANSU dunda ve dünyada kardeşçe bir düzen istencin de, direncinde kararlıdır. Ferruh Tunç ile, iki kuşaktaş, bu günü ve geleceği konuştuk Cumhuri yet okurları için: Yeni bir fay kırılması n 1968 ve ardılı kuşağın beklediği, istediği, önerdiği dünyaya kavuşabilecek miyiz? 68 idealleri tümüyle yürürlüktedir. Ama bizi oyalayan bir 68 nostaljisi yürürlükten kalkmıştır. 68 ideallerinin neoliberal küreselcilik iyimserliğine dönüştürülerek sunulması ise, açık bir kanuna karşı hiledir! 68 kuşağı ve ardılı olan benim dahil olduğum 78 kuşağı; kırımdan kurtulabilmiş, tuzaktan çıkabilmiş olan oldukça sınırlı gen ve gelenek taşıyıcıları dışında, artık tarih yapıcı olarak canlılığını yitirmiştir düşüncesindeyim. Buna karşın, bize göre daha az kuramla fakat daha çok yaşamla ilgili, bizim kadar şairane olmasa da sezgi ve duyguya yaşamlarında çok büyük bir yer açan, ideolojik kalıplara kolayca sığmayan, seçimlerin de esnek davranabilen, temel insani hak ve değerlerin yaşama geçirilmesi için eyleme geçebilme cesaretine sahip, bu sırada yaşam alanlarında somut kazanımlar edinebilmiş olmayı önemseyen, ülkede ve dünyada bir iklim değişikliği yaratacak potansiyelde yeni kuşakların olgunlaşmakta olduğunu seziyorum. Bu yeni bir fay kırığı bize göre, çatlaklar yeniden, inceden inceye paralel, belki bazı açılardan daha geriden, belki hayli önceden ama başlayacak. Bu nedenle, kendi ömrümüzle sınırlı ol Hayal kurma yetisi kaybedildi n Şiire açılan kapıdan girsek gelecek ne gösteriyor bize? Siyasal dünyamızın içinde bulunduğu olumsuzluğu; sanatsal sezgisini, hayal kurma yetisini kaybetmiş olmasında görüyorum. Oysa, mistik ve Tanrısal yanları bir kenarda bırakarak sanatla eğitilmiş sezgimizi politik eylemimize katmalı, onu kullanmalı ve reel siyasetin göremediği ayrıntıları hayallerimizle doldurmalıyız; tıpkı, bir resmin bütün unsurlarını tanıyıp ortaya çıkaramadan önce, bu resmi büyük ölçüde zihnimizde kurduğumuz gibi... Çünkü, bir hayal, yalnızca düşünceden daha hızlı değil, aynı zamanda daha kesin ve daha ikna edicidir. Hayalin ebesi olmadığı düşünce, ne düşünen ne de seslendiği için yeterli bir ifade gücüne sahiptir; aksine böyle bir düşünce, çoğunlukla, dile getirilmek istenen şeylerin yaklaşık ve yetersiz bir anlatımı kertesinde kalır. Bugün gerçek şiirin her alışverişin dışında kalmış paha biçilemez hali, sanatsal sezgimizi yeniden kazanmamızın ve hayal kurma yetimizi canlandırmamızın biricik dayanağıdır. madan, onların ömrüyle de sınırlı olmadan, 68 ve ardılı kuşağın trajik haklılığının izi yaşamsal bir gerçeğe dönüşmek üzere sürülecek inancındayım. Onların ideallerindeki dünyaya, onların tasarladığı biçemle olmasa da öz olarak kavuşulacağına güçlü bir şekilde inanıyorum. Neoliberal küreselleşme kaosa sürükleyecek n Bize dayatılan resmi ideoloji küreselleşme tek çare mi? Başka bir seçeneğimiz yok mu? Küreselleşme, kapitalizmin kendi bunalımlarına yeni ‘çareler’, ‘çözümler’ üretebilme dizisinin sonuncusunun adı. 70’li yıllarda Bretton Woods düzeninin sona ermesinden başlayıp, iki kutuplu dünyanın sona ermesi ile doruğuna ulaşan, fakat çok geçmeden 2008 Lehman krizi ile yeniden bir soruna dönüştüğü apaçık ortaya çıkan ve son on yılda kendini içinde bulduğu sorunlar denizinde sörf yapan bir konjonktürün adı bu. Bugün, seçeneğimizin ne olduğundan daha çok, ne olmadığı oldukça açık: Neo liberal kü reselleşme! Kapitalist sistem bu konjonktürde de ya şapkadan yeni bir tavşan çıkaracak, ya dünyayı sonucu kestirilemeyen bir kaosa sürükleyecek ya da dünyada daha iyimser olabileceğimiz yeni bir dengelenmeye doğru ilerleyeceğiz. Bu sırada, şapkadan çıkması muhtemel tavşana oldukça dikkat etmeli, sosyalist sistemin çöküşünün düş kırıklığı ile küreselleşme karşısında yaşadığımız illüzyonun benzerini bir daha yaşamamalıyız. 68’lilerin idealleri hâlâ geçerli Hatırlayalım: neoliberal globalizm, kendi alternatiflerini de deforme eden, onları ileri ya da karşı hamleden alıkoyup savunmaya sıkıştıran, kurucu dil yerine savunmacı dile ve konuma hapseden ve daha da ileri giderek karşıtının dilini ve kavrayışını ele geçirerek kendisine mal edebilen, eski muhaliflerinden yaygın bir akıncı devşirebilen bir sistemdi. Dolayısıyla, 68’lilerin hâlâ geçerli olan ideallerinin özü; bizi çok kutuplu, daha dengeli bir dünyayı savunmaya, bütün iç çelişkilerine karşın (onları emperyal manipülasyonlara prim vermeden çözme gayretine ve mücadelesine sıkı sıkıya bağlı kalarak) ulusal devletleri savunmaya, asıl kaynağı emperyal merkezler olan yetersizlikler ve adaletsizlikleri münhasıran çevre ülkelere yamayarak onları tu kaka ederken, asıl sistemi temize çıkarma, “küçük iktidarımın düşmanı büyük iktidar dostumdur” tuzaklarına düşmemeye çağırıyor. C MY B C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle