23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
14 19 OCAK 2019 CUMARTESİ TASARIM: İLKNUR FİLİZ Herkese Bilim Teknoloji Dergisi’nin katkılarıyla hazırlanmıştır. bilim ve teknoloji Şeker tadı veren proteinŞeker çağımızın en büyük zehri, obezitenin tetikleyicisi. Peki ama alternatifi ne olabilir? EN POPÜLER 10 VİDEO SİTESİ 1) YouTube 2) Netflix 3) Wikia 4) Youku 5) Dailymotion 6) Nicovideo.jp 7) Youtu.be 8) Xfinity 9) Vimeo 10) Hulu (Kaynak: Similarweb.com) BUNLARI BİLİYOR MUSUNUZ Aşırı kilo ve obezite, çağımızın en büyük sağlık meselelerinden biri. Öyle ki, 2 milyar insan aşırı kilolu ve bunların 650 milyonu obez. Dünya Sağlık Örgütü (WHO) bu sorunun önüne geçilebileceğini söylüyor. Söz konusu kilo problemlerinin en büyük nedenlerinden biri de şeker. Bu sebeple bilim insanları bugünlerde şekerin muadilini aramakla meşgul. Kimisine göre bu alternatif bal olurken kimisi hindistan cevizi şekeri, kimisi şeker otu olarak da bilinen Stevia’yı, kimisi de Yacon şurubunu öne sürüyor. Ancak bilim insanlarına göre bunlar da yan etkilerden azade değil. ‘Şekerden 16 bin kat daha tatlı’ Alternatif şeker pazarının payının 9 milyar dolar olması, alternatif şekerlerin “sağlıklı” olduğu bilgisinin manipüle edilmiş olabileceği ihtimalini de beraberinde getiriyor olabilir. Bir başka deyişle, yeni ve sağlıklı bir alternatif gerektiği aşikâr. Tel Aviv’de yaşayan bilim insanları, geliştirdikleri Amai adı verilen proteinlerle şekerden binlerce kat daha fazla tat veren protein molekülü yarattı. Bu proteinleri maya gibi mikroorganizmalarda fermente ederek, alternatif şekerler gibi kilo yapma ve kanserojenlik tarzı yan etkileri bulunmayan yepyeni bir şeker ikamesi oluşturdular. En azından iddiaları bu yönde. Şekerin her yıl baruttan daha faz la insan öldürdüğünü ancak bilim insanlarının sadece şekerin neden olduğu hastalıklara odaklanma eğiliminde olduğunu ifade eden biyokimyacı İlan Samish, “Kendimce gıdayı iyileştirme misyonu üstlendim. Burada, doğada bulunan proteinin aynısını üretmiyoruz. Proteini yeniden dizayn ediyoruz” ifadelerini kullandı. Üretilen içeriğin bildiğimiz şekerden ağırlık bazında 16 bin kere daha tatlı olduğunu ve 0.375 miligram tatlı proteinin bir çay kaşığı şeker le eşdeğerde olduğunu ifade eden Samish ve ekibi, geliştirdikleri ürüne “Dünya’nın en tatlı maddesi” yakıştırması yaptı. Kimisine göre bu buluş, şeker ihtiyacımızı karşılamamız için geleceğe doğru sağlıklı ve etkili bir alternatif olabilir. Ancak itirazları da beraberinde getirirse hiç şaşırmayız. Derleyen Batuhan Sarıcan Kaynak: https://medium.com/s/2069/inthefutureyourfoodwillbesweetenedwithproteine7659485731e Göz kapalı, düz yürümek zor n Gözümüz kapalıyken neden dümdüz yürüyemeyiz? Birisi gözünüzü kapatıp dümdüz yürümenizi istediğinde kendinizi hiç tahmin etmediğiniz bir konumda bulabilirsiniz. Bugüne kadar konuyla ilgili yapılan araştırmalarda gözleri kapalı haldeyken düz yürüdüğünü zannedenlerin aslında daireler çizerek ilerlediği görülmüş. Kimi araştırmacıların tahminine göre bunun nedeni yürüdükçe her bir adımda “düz” tanımımıza dair bilişsel algımızda bir sapma olması ve ilerledikçe bu sapmaların birbiri üstüne eklenerek ilerlediğimiz hattın giderek kıvrılmasına yol açması. Vücudumuzda tam olarak nasıl bir mekanizmanın bu sapmaya neden olduğu bilinmiyor, ancak uzmanların tahminine göre mekânsal algı ve denge becerilerimizi yöneten vestibüler sistem ile vücudumuzun ve vücudumuzu oluşturan bölümlerin (kollar, bacaklar, baş gibi) hangi pozisyonda olduğunu anlamamıza yarayan proprioseptif sistem birlikte çalışarak konumumuzu anlamamızı ve düzenli olarak güncellememizi sağlıyor. Görsel ipuçları olmadığında ise iç kulaktaki vestibüler sistemin hata verdiği, bunun da konumumuzla ilgili bizi yanılttığı düşünülüyor. Yürüyen merdivenin hızı n Yürüyen merdivenlerde tırabzanın hızı merdivenlerin hızından farklıdır. Niçin? Merdivenler ve tırabzanlar aynı hızda yol almaları için tasarlanmıştır ve ikisini de aynı elektrik motoru çalıştırır. Motor, merdivenleri çalıştıran bir hareket dişlisine bağlanır. Hareket dişlisinden çıkan bir kayış bir tekerleği, tekerlek de tırabzanı harekete geçirir. Tırabzanların ideal olarak merdivenlerle aynı hızda yol alması gerektiği halde ve ilk üretildiğinde böyle olduğu haldezamanla tırabzanlar eskir ve uzar. Sonuçta hızı değişir. Bilyelerin takılması, düz noktalar veya tırabzanın hareket yüzeyindeki kirler de hızı etkiler. Önce sosyal bir sorun olarak görülüyordu ama artık bir halk sağlığı krizi Yoksa yalnızlığın ilacı mı bulunuyor? Yalnızlık çağımızın belki de en büyük sosyal sorunu. Bu durum, eskiden bu kadar büyük bir sorun olarak algılanmıyordu. Sadece içine fazlasıyla dönük insanların mustdarip olduğu küçük bir sosyal sorun olarak görülüyordu. Son zamanlarda işler biraz değişti. Araştırmacılar, yalnızlığı halk sağlığı krizi olarak görüyor artık. Öyle ki yalnızlığın demans, diyabet, yüksek tansiyon ve hatta kanserin etkilerini daha da artırdığına yönelik çalışmalar var. Uzmanlar, yalnızlığı bir kişinin günlük bir paket sigara içme alışkanlığına sahip olması kadar kötü olarak nitelendiriyor. Ve yalnızlar ordusu büyüyor. Bugün ABD’deki dört kişiden en az biri, insanlara kendilerini yakın hissetmediklerini söylüyor. Ve içinde bulunduğumuz stres çağında bu oranların dünya genelinde artma olasılığı yüksek. Çalışmalar devam ediyor Sorunla ilgili büyüyen bir araştırma grubuna karşın yalnızlığın tedavisi için uğraşılıyor. Davranışsal nörobilim doktoru Moriel Zelikowsky de bunlardan birisi. Caltechıte “yalnız” farelerin beyinlerini inceleyen Zelikowsky, bu yılın başlarında Cell dergisinde, pek bilinmeyen bir ilacın onlara nasıl yardımcı olabileceğini gösteren bir bildiri yayımladı. Medium’a konuşan nörobilimci, sosyal medyayla birlikte iletişim ağları Davranışsal nörobilim doktoru Moriel Zelikowsky yalnızlığın tedavisi için araştırma yapan bilim insanlarından biri. mızın genişlemesine rağmen yalnızlık duygusunda artış olduğunu ve buna bir tedavi bulmak için fare davranışları üzerinde uzun süredir çalıştığını ifade etti. Zelikowsky’nin geliştirdiği ilaç, beyindeki bazı reseptörleri bloke ediyor. Bu sayede, izole edilmiş bir ortamda ilacın verildiği fareler, “sosyal” ortama yeniden girdiklerinde daha az agresif oluyor. Zelikowsky, normalde bu tarz bir durumda farelerin daha agresif davranışlar sergileyeceğini ifade ediyor. İlacın insanlar üzerinde denenmesi için kat etmesi gereken bir hayli yol olduğu da aşikâr. Ancak Zelikowsky yine de umutlu. Derleyen: Batuhan Sarıcan Kaynak: https://medium.com/s/story/whatlonelyhumanscanlearnfromlonelymice1c412f5b1d81 Beyni büyük olan kazanırDaha büyük beyne sahip memelilerin problemleri daha iyi çözebildikleri kanıtlandı Uzun bir süredir tahmin ediliyorduysa da kesin kanıtlar bulunmuyordu. Amerika’da gerçekleştirilen araştırma, daha büyük beyne sahip memelilerin problemleri daha iyi çözebildiklerini kanıtladı. Araştırmacılar Kuzey Amerika’daki çeşitli hayvanat bahçelerinde yaşayan 39 yırtıcı hayvan türünü test etti. Deneyler sırasında hayvanlar kendi boylarındaki bir kutuyu açarak içindeki yiyeceğe ulaşmaya çalıştı. PNAS dergisindeki yazıya göre, başarıda, hayvanların bedenleriyle orantılı olan büyük beyinleri etkili olmuş. Test edilen 140 hayvandan ortalama yüzde 35’i yiyeceğe ulaşabildiyse de, farklı sonuçlar çıkmış ortaya. En büyük başarıyı ayılar (Ursidae) elde etmiş. Ayıların yüzde yetmişi yiyeceğe ulaşırken, rakungiller (Procyonidae) gibi küçük ayıların sadece yüzde elli dördü başarılı olmuş. Peki karmaşık problemler? Mirket ve kuyruksürenin de dahil kuyruksürengiller (Herpestidae) familyası ise en başarısız olanı. Bu hayvanlardan hiçbiri kutuyu açamamış. Sonuçların beyin büyüklüğü ve sorun çözme yetisi arasındaki ilişkiyi gösterdiğini söyleyen bilim insanları, karmaşık problemler için de aynı şeyin geçerli olduğu konusunda hemfikir değiller. Sosyal beyin Fakat sonuçlar diğer yandan zekânın gelişimiyle ilgili yaygın bir görüşü çürüttü. “Sosyal beyin” hipotezine göre büyük gruplar halinde yaşayan hayvanlar deneylerde daha başarılı oluyorlar. Fakat son araştırma çerçevesinde gerçekleştirilen deneyler, sürüler halinde yaşayan hayvanların, yalnız yaşayanlardan daha başarılı olmadıklarını gösterdi. Ayrıca uzuvların becerisi de daha iyi problem çözmeyle alakalı değil, diyor uzmanlar. Evinizde 500 farklı böcekle yaşadığınızı biliyor musunuz? Evlerimizin hijyenik ortamlar olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz. North Carolina Eyalet Üniversitesi’nden Matt Bertone ve ekibi, Raleigh kenti ve çevresindeki 50 boş evde saptadıkları eklem bacaklıları (Arthropoda) incelemiş. Bu büyük omurgasız hayvan şubesine dahil olan böcekler, kırkayaklar, yengeçler ve örümceklerden incelenen evlerde toplamda 304 farklı familyadan 579 farklı tür saptanmış. Bertone, evlerimizin hijyenik ortamlar olduğunu düşündüğümüzü oysa sandığımızdan çok daha fazla böcek biyoçeşitliliğine sahip olduğunu söylüyor. Örneğin Theridiidae örümcek familyası evlerin tümünde ve odaların üçte ikisinde bulunmuş. Her evde var Deri böcekleri, gal sinekleri (Cecidomyiidae) ve karıncalar her evde; kitap biti ve mantar sinekleri ise hemen hemen her evde tespit edilmiş. Hatta bitki zararlıları (Cicadellidae) bile görülmüş. Bulunan türlerin hepsi devamlı içeride yaşamıyor. Çoğunun, örneğin Gal sinekleri gibi içeri çiçek demetleri ile taşındığı düşünülüyor. Daha ender olarak görülen zararlılar arasında ise kahverengi karafatma (Periplaneta fuliginosa) ve Amerikan karafatması (Periplaneta americana) gibi çeşitli hamamböcekleri yer almakta. Söz konusu omurgasız canlılar evlerin dörtte üçünde bulunmuş. Termitler (yüzde 28), pireler (yüzde 10) ve Alman hamamböceği (Blattela germanica, yüzde 6) de daha ender olarak görülen türlerden. Eklem bacaklılar Her ne kadar toz akarları, gümüşçün veya güve gibi rahatsız edici böcekler de evlerin çoğunda bulunmuş olsa da, eklem bacaklıların çoğu aslında zararlı değildir ve şaşırtıcı olarak araştırmacılar tahtakurusuna bu evlerde rastlamamışlar. Eklem bacaklılar tüm dünyada yaygın ve yüzyıllar boyu insanlarla birlikte yolculuk ediyorlar. Araştırmaya katılan Michelle Trautwein ise çalışmanın devamında mikrobiyal organizmalar için birer konak olan bu canlıların sağlığımız üzerindeki olumlu ve olumsuz etkilerini araştıracak. Çalışmada yer alan uzmanlar Orta Avrupa’daki evlerde de durumun benzer olduğunu düşünüyorlar. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle