19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Pazar 30 Eylül 2018 Oscar and the Wolf, Duman ile konser verecek Türkiye’de büyük bir hayran kitlesi bulunan Belçikalı indie pop grubu Oscar and the Wolf, 5 Ekim gecesi, ilk kez İzmir Arena’da İzmirli müzikseverler ile buluşacak. Grup 67 Ekim’de ise Eskişehir’de gerçekleşecek Old Town festivalde ise Duman ile sahne alacak. Oscar and the Wolf, en son “Infinity” isimli albümünü yayımlamıştı. EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: İLKNUR FİLİZ [email protected] 13 Ozgürlük, eşitlik5 KITA, 27 ÜLKE, 70 KADIN YAZARDAN MANİFESTO: kadınlık Fransa’da ‘Frankofon Kadın Yazarlar Parlamentosu’ toplandı. Parlamentoya, oyun yazarımız Sedef Ecer de katıldı 5kıtadan 27 ülkeden 70 kadın yazar bir günlüğüne “parlamenter” oldu. Fransa’nın Orléans şehrinde Franko fon Kadın Yazarlar Parlamentosu toplandı. Frankofon Kadın Yazarlar Parlamentosu’nda bir manifesto yayımlandı. “Özgürlük, eşitlik, kadınlık” vurgusu yapılan manifestoda “Her bilinçli, özgür kadın, dik tatörlükler için bir tehlikedir” denildi. CEREN ÇIPLAK DRILLAT Edebi üretim dili Fransızca olan kadın yazarlar “Biz, dünyanın soyundan olmak istiyo ruz. Savaşlara karşı çıkmak istiyoruz” diye rek “Okumak ve yazmak için her şeyi dene yin” önerisinde bulundu. Parlamentoya ka tılan ve Fransız Tiyatrosunda sesimiz olan oyun yazarı Sedef Ecer’e soru yönelttik. n Öncelikle Frankofon Kadın Yazarlar Parlamentosu fikri nasıl oluştu? Bu fikri Tunuslu gazeteci ve yazar, “Beş Kıta Edebiyat Ödülü” sahibi Faouzia Zoua ri yarattı. Bu projede yanında olmasını iste diği yazarları düşününce aklına ilk gelen iki isim Goncourt Ödülü sahibi Leila Slimani ve ben olmuşuz. Nedenini inanın bilmiyorum, bir kez bir edebiyat festivalinde görüşmüş lüğümüz var. Bazen sanatçılar arasında böy le bir kardeşlik doğuveriyor işte. Ben de fik ri duyunca tam olarak nerede duracağımı bi lemeden hemen evet dedim. Ardından gelen toplantılarda projeyi bize yardımcı olan ku rumların da desteğiyle somutlaştırdık ve he def belirledik: Mümkün olduğunca farklı böl gelerden, edebi üretim dili Fransızca olan kadın yazarları bir araya getirerek dünyanın haline kafa yormak ve eşitsizlikler konusun da elimizden geleni yapmak. n Manifestoda “her bilinçli, özgür ka dın diktatörlükler için bir tehlikedir” de niliyor. Neden? Peki, Türkiye’yi düşünün ce her bilinçli kadın iktidarlar için tehli ke midir? Kadın bedeni ve aklı antik dönemden bu yana tehlike teşkil etmiş. Aristofanes “Sava şı kadınlar yapsaydı adı barış olurdu” diyor. Her ne kadar savaş isteyen, nefret körükle yen ve erkek egemenliğini sürdüren kadın lar her ülkede varsa da. Bunu asla sadece Türkiye’ye has bir olgu olarak düşünmedim, Birçok ülkede olduğu gibi Türkiye de bilinç li ve özgür kadınlardan korkan kadınlar ve adamlar her zaman var oldu. Duyuları bastırılmış çocukluktan beri kar şı cinsi düşman bellemiş erkekler kadın be Kadın yazarlar Fransa’nın Orléans şehrinde bir araya geldi. deninden korkar, savaştan beslenenler kadının barış istemesinden korkar, iktidarını ‘Kadını sessiz kaybettirir diye korkar... Elbette tüm erkekleri bunun içine koymayalım. Tarihçi Mona Chollet ortaçağdan beri var olan cadı avını çok güzel açıklar; rasyonel ol ve dilsiz kılmak istiyorlar’ mayan bir korkudur bu. n Manifestoda “sessizliği kırmak isti ‘İktidar mekânını feminize ettik’ yoruz” deniyor. Hangi sessizliği? Burada sözü edilen tek bir sessizlik de n Bir günlüğüne “parlamenter” olma deneyiminizi özetler misiniz? Aslında komik durumlar da oldu. Biz iktidar kadınları değiliz. Hayal kuran ve hikâye anlatan kadınlarız. O yüzden o iktidar koltuğuna oturma deneyimimiz gayet ilginçti: Faouzia ile sözde seans yöneticisi konumundaydık ama başkan kol ğil, bir çok sessizlik. Kocasından dayak yiyen, yazdıkları yüzünden hapiste olan, çocuk yaşta evlendirilen, okula gitmek için her gün dört saat yürüyen ya da kürek çeken, sel sonrası evsiz kalan, korkudan konuşama tuğunun önündeki düğmeleri kullanma yan, savaşlarda tecavü yı ya da oy verme protokolünü bile bilmi ze uğrayanların ve da yorduk. Ama ne önemi var, neticede hepi ha birçoklarının sessiz mizin arzusu bir araya gelip çözüm üret liğinden söz ettik. mekti. Bir de ilk akşam bir eğlence orga Ben ilk gün açılış ko nize ettim: “Kadın Yazarlar Kabaresi” diye bir şey uydurdum, her yazar mikrofo Sedef Ecer nuşmamı Afife Jale’ye yazdığım bir mektubu na gelip üç dakika içinde bir hikâye an okuyarak bitirdim. Par lattı, kimisi şarkı söyledi, kimisi şiir okudu... lamento sahneye çıkmaya cesaret eden bir Farkettik ki, ciddi ciddi çözüm ararken de Türk bir kadını, 5 kıtadan 70 yazarın alkış metinlerimizi okurken de kadın hassasiyeti diye bir şey var. Mekân neresi olursa olsun. Biz bir iktidar mekânını bile feminize ettik. Ki ben şahsen kadın kadına toplantılardan çok hoşlanan birisi değilim... lamasıyla başladı. Ne yazık ki, bir asır sonra dünya bugün hâlâ kadın bedeninin kamusal alanda görünmesinden rahatsız olan, kadını sessiz ve dilsiz kılmak isteyenlerle dolu. Filmekimi Kapanış ‘Roma’dan İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından bu yıl Birlikte Güzel işbirliğiyle 514 Ekim tarihleri arasında yapılacak olan Filmekimi, kapanışını Meksikalı yönetmen Alfonso Cuarón imzalı “Roma” ile yapacak. Film, Türkiye’de ilk defa izleyici ile buluşacak. Bu filmlere dikkat Filmekimi programında dünya festivallerinde ses getirmiş yapımların çoğunlukta olduğu 48 film yer alıyor. Bu filmlerin büyük bir kısmı sinema sanatının günümüzde geldiği noktayı görmek açısından izlemeye değer elbette ama vakti ve olanakları kısıtlı olanlar için 5 filmlik konsantre bir öneri listesi hazırladık. n ‘Mandy’ (y: Panos Cosmatos) İlk gösterimini Sundance’te, uluslararası prömiyerini Cannes’da yapan “Mandy”, hem 1980’ler estetiğinin hem de aksiyonfantezi türünün sınırlarını zorluyor. Filmde Nicolas Cage’in canlandırdığı Red, Yeni Şafağın Çocukları adlı tuhaf bir tarikat ve cehennem kaçkını yaratıklar tarafından katledilen sevgilisi Mandy’nin intikamının peşine düşüyor. n ‘Şüphe – Burning’ (y: Lee Changdong) Yazar Haruki Murakami’nin öyküsünden sinemaya uyarlanan “Şüphe”, prömiyerini yaptığı Cannes’da büyük beğeni kazandı. Film, vasıfsız bir genç, âşık olduğu güzel kız ile zengin ve küstah bir adam arasındaki aşk üçgeni ekseninde bir öfke ve saplantı hikâyesi anlatıyor. ‘Çifte Hayatlar – Double Vies’ (y: Olivier Assayas) Venedik Film Festivali’nde Altın Aslan için yarışan “Çifte Hayatlar”, dijital ekonomiyle dünyanın hızla değişiminin hayatlarımız üzerindeki etkisini edebiyat üzerinden mizahi ve ironik bir bakışla ele alıyor. n ‘Kefernahum – Capharnaum’ (y: Nadine Labaki) Lübnanlı yönetmen Nadine Labaki’nin son derece dokunaklı son filmi “Kefernahum”, 12 yaşındaki Zain’in kısacık hayat hikâyesini anlatıyor. Ailesinden sadece sevgi gördüğünü, bunun dışında hep ihmal edildiğini söyleyen, nüfusa kayıtlı bile olmayan Zain, Beyrut’un en fakir mahallelerinde bazen tek başına, bazen mülteci bir kadının sıcak kucağında hayat mücadelesini sürdürüyor ve sonunda annebabasını mahkemeye veriyor. n ‘Loro’ (y: Paolo Sorrentino) Her filmiyle olay yaratan, “Muhteşem Güzellik”le Oscar’a, “The Young Pope” ile TV ekranlarına uzanan Paolo Sorrentino, yine ülkesinin entrika dolu dünyasına dönüyor ve kamerasını bu kez eski başbakan Silvio Berlusconi’ye çeviriyor. En iyi Film Ödülü ‘Sibel’e25. ULUSLARARASI ADANA FİLM FESTİVALİ’NDE ÖDÜL TÖRENLERİ DÜZENLENDİ 25.Uluslararası Adana Film Festivali’nde Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması En İyi Film Ödülü Çağla Zecdirci ve Guillaume Giovanetti’nin yönettiği, ‘Sibel’ filmine verildi. Sibel filminden yarımcı rolde en iyi erkek oyuncu ödülü Emin Gürsu’nun, en iyi kadın oyuncu ödülü Damla Sönmez’in oldu. Damla Sönmez, ödülü tüm dışlanmış ve ötekileştirilmişler için aldığını belirterek “Festivalde bu kadar az kadın hikâyesi olması çok üzücü. Kadın filmlerinin artması dileğiyle” dedi. En İyi Film Ödülü: Sibel, En İyi Yönetmen Ödülü: Tolga Karaçelik (Kelebekler), Yılmaz Güney Ödülü: Anons, Adana İzleyici Ödülü: Kelebekler, Jüri Özel Ödülü: Hüseyin Karabey’in yönettiği İçerdekiler, En İyi Senaryo Ödülü: Kelebekler ile Tolga Karaçelik, En İyi Erkek Oyuncu Ödülü: Caner Şahin ve Yiğit Ege Yazar (Kardeşler), En İyi Müzik Ödülü: Mehmet Güreli (Dört Köşeli Üçgen), En İyi Görüntü Yönetmeni Ödülü: Krum Rodriguez, En İyi Sanat Yönetmeni Ödülü: Tuba Erdem (Dört Köşeli Üçgen), En İyi Kurgu Ödülü: Naim Kanat (Gü lararası Kısa Film Yarışması’nda ödül alan filmler ve yönet menler şöyle: Kurmaca dalında en iyi film: “Grand father”, Deneysel Dal da En İyi Film: “If The World Spinned Back wards”, Canlandırma Dalında En İyi Film: “The Voice Over”, Bel Festivalin en iyileri törenle ödüllerini aldı. gesel Dalda En İyi Film: “Memorandum”, vercin Hırsızları), Yardımcı Rolde En Mansiyon Ödülü: “Bitter Sea”. İyi Kadın Oyuncu Ödülü: Gizem Er Adana Kısa Film Yarışması’nda man Soysaldı (İçerdekiler), Türkan ise ödül alan filmler şu şekilde: Or Şoray Umut Veren Genç Kadın Oyun han Kemal Birincilik Ödülü: “Yı cu Ödülü: Gözde Mutluer (Kardeş kık Kentler Senfonisi”, Yaşar Ke ler), Umut Veren Genç Erkek Oyuncu mal İkincilik Ödülü: “Sınıf”, Mu Ödülü: Seyit Nizam Yılmaz (Güvercin zaffer İzgü Üçüncülük Ödülü: Hırsızları), SİYAD En İyi Film Ödülü: “Taşköprü’yü Kim Yaptı”. Banu Sıvacı (Güvercin) Festivalin Ulusal Öğrenci Filmle Törende yönetmen Ferzan ri yarışmasında şu filmler ödüle la Özpetek’e ‘Yaşam Boyu Başarı Ödü yık görüldü: En İyi Kurmaca Film: lü’ verildi. Fransız oyuncu Vincent “Her Şey Yolunda”, En İyi Deneysel Cassel, Macar yönetmen Bela Tarr Film: “Cehman”, En İyi Canlandır ve Türk sinemasının emektar ismi ma Film: “3 Duvar”, En İyi Belgesel Ömer Vargı’ya da onur ödülü verildi. Film: “Kurbağa Avcıları”, Jüri Özel Adana Film Festivali’nin Ulus Ödülü: “Çalıkuşu” ve “Giderayak”. Çankaya’da kitap buluşması Çankaya Belediyesi ve Toplumsal Araştırmalar Kültür ve Sanat İçin Vakıf (TAKSAV) işbirliğiyle gerçekleştirilen 1. Çankaya Kitap Buluşması Çağdaş Sanatlar Merkezi’nde başladı. Çankaya Belediye Başkanı Alper Taşdelen de konuşmasında çölleştirilen bir Ankara gerçeği ile yüz yüze kalındığına vurgu yaparak, “Eskinin kültür kokan, kitap kokan Ankarası, hepimiz için geride kalmış görünüyordu. Bu çölleşmeye karşı Çankaya Belediyesi, her zaman tavrını koymuş, sanat ve kültür dünyasına katkıda bulunmak için çalışmalar yapmıştır” dedi. Etkinlikler 5 Ekim gününe dek imza günleri ve söyleşilerle sürecek. Ödüllü sinemacı tutuklandı ‘Yürüyüş’ filmi ile 2011 yılında Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ‘En İyi Sanat Yönetmeni’ ödülünü alan Giyasettin Şehir, “örgüt üyeliği” iddiasıyla tutuklandı. Şehir, Diyarbakır’daki evine 26 Eylül’de yapılan polis Şehir baskını ile gözaltına alınmıştı. Dün mahkemeye çıkarılan sanatçı, tutuklanarak Diyarbakır D Tipi Cezaevi’ne konuldu. Şehir, “Yürüyüş” (Meş) filmi ile 48. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’nde ‘En İyi Sanat Yönetmeni’ ödülünü almıştı. l Haber Merkezi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle