19 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Garou, ilk kez İstanbul’da konser verecek Kanadalı şarkıcı ve oyuncu Garou, 2 Kasım’da ilk kez İstanbul’da konser verecek. Sanatçının kariyerinin 20. yılını kutladığı turnesi “Garou 20 years” kapsamındaki konser, Volkswagen Arena’da gerçek leşecek. Konserin avantajlı bilet satışları 3 Ekim’de sona erecek. “Belle”, “Gitan”, “Sous le vent” ve “Seul” gibi şarkılarıyla tanınan Garou, kariyeri boyunca yayımladığı tüm hit şarkıları konserde seslendirecek. Perşembe 27 Eylül 2018 ‘Çalışmayı sevmeden çok çalışıyoruz’ Belgesel serisinin bir bölümü de Jet Fadıl’ı konu ediniyor. 140 Journos’un yeni belgesel serisi ‘Parayı Vuranlar’ 90’lı yılların büyük paralar getiren fırsatları üzerinden ilginç bir Türkiye panoraması sunuyor Yaşı tutanlar hatırlayacaktır muhakkak, 900’lü hatlar henüz internetin olmadığı yıllarda en ciddi bilgi ve eğlence kaynaklarımızdan bi riydi. Bu hatlar sa yesinde günlük fa lını, hava duru munu, ya da kimi tıbbi sorunlarının EMRAH KOLUKISA çözümlerini öğreniyordu insanlar. Ya da Küçük Emrah’la sohbet ediyor, Sisi’nin maceralarını dinliyor, bilumumu ünlünün sesini duyup mutlu olu yordu. İşin arkasında büyük pa ralar kazanan birileri vardı as lında ama telefonun bu ucunda kiler bunu anlayana kadar kaba rıp şişen faturalar nice evde kav galar, ayrılıklar yaşanmasına yetti de arttı. Aynı yıllarda yine bir başka para kazanma fırsatı da saadet zinciri olarak adlandı rılan ve en çok da Titan’la özdeş leşen piramit sistemiydi. Yılmaz Erdoğan’ın “Neşeli Hayat” fil minde de gördüğümüz bu sistem büyük paralar kazanıp köşeyi dönme umutlarıyla yaşayan ni ce fakir fukaranın umudu olmuş ama köşeyi dönmek kimselere pek nasip olamamıştı. İşte 90’la rın bu hızlı zengin olma pratikle ri üzerine 140 Journos ekibinin çektiği bir belgesel şu sıralar Blu Tv’de izleyicisini bekliyor. “Para yı Vuranlar” adlı bu belgesel seri hakkında 140 Journos’tan Engin Önder ile konuştuk. ‘Bu insanları incelemeli' n Parayı Vuranlar 90’ları anlatıyor ama hâlâ bu mesele çok canlı, biraz farklı yöntemler çıkmış olsa da. Günümüzü de anlatacak mısınız ileride? İlk yaptığımız üç bölüm 90’lar özelinde bir şeydi, 90’ların kontrolsüz günleri... Modern zamanlara geldiğinizde çok daha farklı şeyler var. Şimdi işte Çiftlik Bank vs... “Parayı Vuranlar” konsepti devam edecekse malzeme çok. Yeni saadet zincirleri var, Çiftlik Bank gibi her türlü, Biz de bazı şeyleri yolda öğ hem Jet Fadıl’ın yöntemlerini rendik aslında. Saadet zinci hem saadet zincirinin yöntemle ri böyle oldu bizim için. Adam rini kullanan yapılar var... Yani bilmem kaç bin kişiyi dolan öyle bir ekonomi ki aslında, çok dırmış diye yola çıktık, medya doğurgan bir konu. Şöyle bir nın varsayımıyla, sonra adam örnek var beni çok şaşırtıyor: la konuşmaya başladık, araş Türkiye’de geçen yıl 100 milyon tırdık, çıkardığı belgelere bak dolar yatırım yapılmış. Ekosis tık, anladık ki meğerse zaman tem denen şeyin maddi yatırım lama yanlış... 90’lar bugün gibi karşılığı bir yılda 100 milyon değil. Türkiye daha dünyaya ye dolar. Sadece Çiftlik Bank 2.5 ni açılmış, döviz çok az. Küçü milyar TL para kaldırdı. Yani in cük bir ekonomi, ve en ufak bir sanların parası var, belki doğru para hareketliliği şüphe çeki iletişim kuramıyoruz. Bu insan yor. Hop kardeşim, sen kimsin, ları incelemek gerekiyor, çünkü kimdensin, kimcisin? Saadet 2.5 milyar liralık bir ekonomiyi zincirindeki Kenan Şeranoğlu, yaratan bir tane tosuncuk var, Almanya’dan gelmiş gurbetçi bunu mesela işlemek çok önem bir adam. Titan’ın sahibinin de li. İnsanların hâlâ neye kandığı zorlamasıyla biraz, Türkiye’ye nı, ne umutlarla... Pi geliyor, burada da zinciri yango bileti al kuruyor, çok da bü makla aynı şey yük para kazanı bence. Bu yor, vergi ödü paraya yak yor, hatta vergi laşma his rekortmeni olu siyatı, kö yor ama net şeyi dö work marke neceğim ting (doğru bir gün dan pazarla de ve ha ma), ortada bir yatım boyunca çalışmak zorunda kalmaya Engin Önder (sağda), Cem Aydoğdu / 140journos Kurucu Ortakları üretim olmadığı için, kesin dolandırıcılık bu diyorlar. Kavram cağım hissiya ların içinde kay tı hep hâkim olmuş. Bakarsanız boluyor, kaybediliyor adam ve OECD raporunda en çok çalışan, çok uzun süre, 10 yıl, hapis ya saat olarak biziz. Açık ara. İkin tıyor. Ama bu dolandırıcılık de ci ile iki katı fark var aramızda. ğil. 900’lü hatlar da dolandırıcı Ama üretim yok, bir şey yok, in lık değil. Arama kardeşim, mec sanlar işini sevmiyor. Çalışmak bur musun? Asıl büyük mağdu istemediği için çok uzun çalışı riyet Jet Fadıl hadisesinde var. yor aslında. Yoksa 95 yerleşik Kenan Şeranoğlu’nda ise asıl bir sistem var dünyada. Onu iyi mağdur kendisi. yapmıyoruz... Kısa yoldan para kazanmak istiyor herkes. ‘Jet Fadıl geri geliyor’ n İlk bölüm Jet Fadıl üze n Jet Fadıl olayında ilginç rine. Jet Fadıl tam bir dolan olan da insanların bu dolandı dırıcı. Ama ikinci bölümdeki rıcılığa tekrar tekrar prim ver 900’lü hatlarda öyle bir şey mesi, değil mi? yok. Saadet zinciri de bam Jet Fadıl’ın yeni projesi var başka bir şey aslında... Do bu arada, geri geliyor. Hatta 15 landırıcılık değil ama tam da Temmuz’da Sabah gazetesinde hiç çalışmadan para bulmaya ilanı çıktı, işte “Yeni projemiz yatkın bir yapı. de 15 Temmuz’un şerefine, 15 bin lira ver...” vs diye kampanya yapmış. Şu an tabii bu semboller o kadar önemli ki, bütün sistem o semboller üzerine işliyor. Siyasi mekanizma da öyle, insanların algısı da... Toplum sembolleri seviyor ve sembollerden nefret ediyor, Jet Fadıl da bunu çok iyi biliyor. Jet Fadıl hazırlıklarını yapıyor şu anda. Her şeyi denedi, Cumhurbaşkanı’na “Ben Fetö mağduruyum” dedi, “Kandırıldım” dedi, “Ben devam edecektim de bilmem ne oldu” dedi... Davaları da bahane ediyor çok fazla. Çok da iyi bir demagog, çok iyi bir hatip ve ünlü kullanımında da çok iyi gerçekten. Şimdi bakalım ne yapacak insanlar, merakla bekliyoruz. ‘Günde 3 saat uyuduk' n Çekimlerden bahsedelim biraz da. Ne kadar sürede çektiniz bölümleri? Bizim Blu TV ile ilk anlaştığımızda aklımızda şu vardı: Süre olarak kompakt, sayı olarak daha fazla ve daha sık üretimlerde bulunmak. Yani biz bunu haftalık bir takvime getirebilir miyiz? Bence 140 Journos gibi alternatif bir mecra için haftalık düzeyde bir programın TV’de yayımlanması çok büyük bir operasyon. Bu üç bölüm bizim için de kilometre taşı oldu. Blu TV’ye bunları yaptıktan sonra YouTube’da çıkan yeni 140 Journos videolarına bakarsanız çok ciddi bir mantalite değişimi görürsünüz. Bizim için okul gibi oldu. Kendimizi biraz zora koşmuş olduk, çok dar bir süre içerisinde, şehir içi şehir dışı çekimler yaptık ve neredeyse her gün sabahladık, 3 saat 5 saat uyuduk. Her şey üç ayda çıktı, hatta 2.5 ay. Üç bölüm belgesel, ön araştırması, saha çekimleri, gittisi geldisi, post prodüksiyonu, ki bizde en uzun süren şey post prodüksiyon, onaylanması yayına alınması falan 3 aya yakın. Güzel bir pratik ve öngörü kazandık endüstri içinde çalışırken. San SebastIan’dan Onur Ödülü’nü alan JudI Dench: İş bulamam diye korkuyorum ESİN KÜÇÜKTEPEPINAR Oscar ödüllü ve İngiliz Kraliyeti’nden ‘dame’ unvanlı 83 yaşındaki Judi Dench, önceki akşam 66. San Sebastian Film Festivali’nin Onur Ödülü’nü alırken “Bu heyecan hiç bitmiyor, takdir edilmek her an, her yaşta insana iyi geliyor” dedi. Altın İstiridye yarışmasının jüri başkanı Amerikalı yönetmen Alexandre Payne’in önünde eğilerek sunduğu ödülü alırken minnettarlığını tekrarlayan Dench, ertesi gün festivaldeki “Red Joan” vesilesiyle de dünya medyasıyla bir araya geldiğinde gördüğü kalabalık karşısında şaşkınlığını gizleyemedi. Gerçekten de festivalin devasa basın toplantısı salonu bu yıl Ryan Gosling gibi Amerikalı starlarda dahi bu denli tıka basa dolmamıştı. Ufak tefek, enerjisi yüksek, genizden gelen bildik boğuk ve güvenli sesiyle çelişen samimi itiraflarıyla hepimizi anında etkisi altına aldı. “Oyunculukta el ayak titremesi hiç bitmiyor” sözleriyle bu yılın diğer Onur Ödüllü aktörü Danny de Vito’yu hatırlatan Judi Dench, “Hâlâ işten işe koşuyorum, gelen her tek Jüri başkanı Alexandre Payne, Dench’e ödülünü önünde eğilerek sundu. lifi değerlendirmek istiyorum. Eğer reddedersem bir daha kimse bana rol vermez endişesi yaşıyorum. 61 yıldır oyuncu olmak inanın size derin bir güven vermiyor, ilk günden bu yana pek bir şey değişmedi” sözleriyle şaşırttı. Ünlü İngiliz tiyatro geleneğinden sinemaya geçen efsane oyuncu “Aslında dekoratör olmak istiyordum ama Stratford’daki ‘Kral Lear’ oyunundaki sahneyi görünce bu kadar şahane bir şeyi aşamayacağımı anladım ve oyunculukta karar kıldım” dedi. “Aşık Şekspir”deki se kiz ama müthiş etkileyiciyi rolüyle en iyi yardımcı kadın oyuncu dalında Oscar ödülü kazanmasını “Yanlışlıkla verdiler sandım” sözleriyle geçiştiren Dench sinemayı sonradan öğrenmiş, “Pek bilgim yoktu, bolca film izledim, oyuncu arkadaşlarımı gözlemledim” dedi. Sekiz ayrı 007 filminde Bond’un patronu M rolünde çok eğlenmiş. Bond karakteri gibi bolca egzotik ülkelere gitmek, olmadı dış setlerde gezmek istediğini söylediğinde yönetmenin onu stüdyodan çıkarıp Londra’nın bir mahallesindeki dış çekime götürmesini espriyle hatırlayan oyuncu bizleri de güldürdü. Spacey’ye haksızlık Uzun kariyerinde edindiği dostlukları hatırlayan Judi Dench, en çok “Shipping News”deki rol arkadaşı Kevin Spacey’nin dostluğuna minnettar kalmış: “Tam eşim öldükten sonra sete gelmiştim ve kederimden ölüyordum. Kevin’in dostluğu ve desteğiyle ayakta kaldım. Beni hiç eleştirmedi bilakis hatamı yüzüme vurmadan hep övgüler düzdü, şakalar yaptı, güldürdü.” Dolayısıyla cinsel taciz suçlamarından mustarip olan Kevin Spacey’nin “All the Money in the World” filmindeki rolü kesilerek Christopher Plummer’a verilmesi sorusu gecikmedi. Judi Dench’in yanıtı ise “Bence hiç doğru bir hareket değildi. Her suçlananı veya suçluyu kesip atacak mıyız, hemen dışlayacak mıyız, bu doğru bir şey mi sizce? Bilemiyorum” oldu. Cinsel tacizlere karşı duran, kadınlara eşit hak talep eden “#Metoo” hareketini desteklediğini söyleyen oyuncu “Yine de çok yol almamız gerek, daha işin başındayız” dedi. EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN [email protected] 13 Genç öykücüler ödüllendirildi Türkiye’nin genç öykü belleğinde iz bırakan Zeynep Cemali Öykü Yarışması’nın 2018 sonuçları açıklandı. Usta öykücü Zeynep Cemali’nin anısını yaşatmak amacıyla 2011’den beri düzenlenen ve gençlerin her yıl daha fazla ilgi gösterdiği Zeynep Cemali Öykü Yarışması’na bu yıl 50’den fazla ilden, 500’ün üzerinde öğrenci katıldı. Yarışmanın 2018 yılı teması “kararlılık”tı. Zeynep Cemali’nin Öykü Öykü Gezen Kedi adlı kitabından alıntılanan “Keçi inadı tutan çocuğa laf geçiremeyeceğini anlayınca sustu” cümlesinin kılavuzluk ettiği öyküleri; Çiğdem Sezer, Fadime Uslu, Semih Gümüş, Turgay Fişekçi ve Proje Başkanı Dr. Müren Beykan’dan oluşan seçici kurul değerlendirdi. Ülkenin her köşesindeki devlet okullarından ve özel okullardan Günışığı Kitaplığı’na ulaşan yüzlerce öykünün arasından 3 genç öykücünün eseri ödüle değer görüldü. Ankara’dan “Kara İncir” öyküsüyle Ali Onur Özkan (7. sınıf), Konya’dan “Görüşürüz” öyküsüyle Duygu Hatipoğlu (8. sınıf) ve yine Ankara’dan “Özel Çocuk” öyküsüyle Kaan Bayri (6. sınıf) 2018’in ödüllü genç öykücüleri oldu. Yarışmada dereceye giren öykülerle birlikte, Eskişehir, İstanbul, Manisa, Mersin ve Muğla’dan seçilen 7 “Okumalık Öykü” de Zeynep Cemali Öykü Yarışması 2018 Ödüllü Öyküler Kitapçığı’nda yayımlanmaya değer görüldü. ‘Barış için edebiyat silahtan güçlüdür’ TÜYAP 6. Diyarbakır Kitap Fuarı’nda PEN’in “Edebiyatın Gücü ve Barış” panelinde konuşmacılar “Barış için edebiyat silahtan güçlüdür” ortak görüşünde buluştular. PEN Yazarlar Derneği İkinci Başkanı Halil İbrahim Özcan’ın yönetimindeki panelde şair ve yazar Ahmet Çakmak, “Son 5 bin 600 yılda yalnız 260 yılın savaşsız geçtiğini” vurguladı; “Edebiyatı yaratan yazarlar, savaşın yarattığı travmaları, göçleri işledi, bununla empati yaratarak insanları barış ve kardeşliğe davet etti” diye konuştu. Celâl İnal çağının tanığı olan edebiyatçının barış içinde bir arada yaşama düşüncesine ürünleriyle sunduğu desteğe dikkat çekti. Oturumun yöneticisi Özcan ise özetle şunları söyledi: “Türkiye PEN Merkezi olarak bu yılın eylül ayını barışa ayırdık. Ülkenin üç büyük kentinde, İzmir, Ankara ve Diyarbakır’da gerçekleştirdiğimiz etkinliklerin ana teması barış oldu.” İlk Roman Yarışması bu yıl birinci seçmedi Everest Yayınları’nın 2006 yılında, genç yazar adaylarına şans vermek ve Türk edebiyatına yeni isimler kazandırmak amacıyla başlattığı “İlk Roman Yarışması”nda bu yıl hiçbir eser “birinciliğe layık” görülmedi. Sabitfikir.com’un haberine göre karar sosyal medyada tartışmalara neden olurken, Everest Yayınları, yaptığı açıklamada, 2008 ve 2014 yıllarında olduğu gibi bu yıl da “birinciliğe layık” bir eser seçilmediğini ve seçici kuru lun Türk edebiyatına katkı sunma bilinci ve sorumluluğu içinde, gelen dosyaları titizlikle değerlendirdiğini vurguladı. Bu yılki seçici kurul Cemil Kavukçu, Müge İplikçi, Handan İnci, Selim İleri ve Semih Gümüş gibi edebiyat dünyamızın deneyimli isimlerinden oluşuyordu. Daha önce hiçbir edebi türde kitabı yayımlanmamış yazarların ilk romanlarıyla katılabilecekleri bu yarışmada birincilik elde eden dosyalar Everest Yayınları etiketiyle yayımlanıyor. El Morabba3, Türkiye’deki ilk konserini verecek Ürdünlü grup El Morabba3, Türkiye’deki ilk konserini 56 Ekim’de Salon İKSV’de verecek. El Morabba3; siyaset, din, yolsuzluk ve adaletsizlik gibi konuları temel alan şarkılarıyla sı nırlamalara karşı mücadele veriyor. Grup, 2009 yılında bir araya geldi. Grup üyeleri, müziklerini “Biraz ha yalci, kimi zaman enerjik kimi zaman sert ve gürültülü” diyerek tanım larken, “Müziğimizin hiçbir sınırı, kısıtlaması yok” şeklinde konu şuyor. Grup, hitap ettikleri kesimi ise “Sanırım biz en çok, huzursuz bir coğ rafyada yaşayan ve onların duygularına tercüman olan bir jenerasyona hitap ediyoruz” sözleriyle açıklıyor. Grduupblelüasyhrtoepe(lgegecrriir()tukit,:aüprEMros)yl,myiudaZohdpeanaeryHm)it,,da,bmBmkMaaaedsassdy,eümesvkAlis/oNt(bseök(aydlraoen)al.k,utvthrui,’ld,perno C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle