25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 17 Eylül 2018 haber 10 TASARIM: SERPİL ÜNAY Polisi kurtarma yarışı Eğitim2018: Curcuna İlk ve orta dereceli okullarda yeni ders yılı bugün başlıyor. Ekonomik koşulların çok ağırlaştığı bir ortamda milyonlar bir büyük uğraşa giriyor. Ancak girdikleri yapı hiç de düzgün işlemiyor; eğitimde tam anlamıyla bir kargaşa yaşanıyor. Örneğin öğrenci, gerekli sınavı kazanmış olmasına karşın istediği liseye yerleştirilmiyor. Bir genç için bundan daha büyük yıkım olabilir mi? Birkaç gün önce Milli Eğitim Bakanlığı, orta dereceli okullarda karma olmayan eğitimin önünü açan bir yönetmelik yayımlandı; ertesi gün, üstelik Cumhurbaşkanlığı sözcüsü bunu yalanladı; sonra da Bakanlığın, karma olmayan, tekli eğitim hedefini yalanlamak isterken doğruladığı açıklaması geldi. Eğitim, sanayi devrimini gerçekleştirerek kapitalistleşemeyen bu ülkede, özellikle Cumhuriyetin ilk çeyrek yüzyılında, bireyin toplumsal yükselmesinin neredeyse tek yoluydu. A’dan Z’ye bilimsel bilginin yol göstericiliğinde kurumlaştırılan; ilkokuldan sonra, başta Köy Enstitüleri olmak üzere devletin parasız yatılı uygulamasıyla, çobanın çocuğu ile bakanın çocuğunu aynı toplumsal konuma taşıyan tek olanaktı eğitim. İkinci Dünya Savaşı’ndan sonrasının yanlış eğitim politikalarının birikimli sonuçları, özellikle de AKP iktidarlarının ve onunla birlikte davranan dinsel tarikat, vakıf ve cemaatlerin oyun alanına dönüşmesi sonucu eğitim, yeni ders yılına, yine, çok ağır sorunlarla giriyor. Arayış? Başkanlık rejimine tam geçiş sürecinde atanan Milli Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ziya Selçuk, geçen hafta sonu katıldığı 2023’e Doğru Türk Eğitim Sistemi ‘Bulma Konferansı’nda şöyle diyor: “Tanzimat’tan beri kendi eğitim sistemimizi arıyoruz. Gelin hep beraber muhafaza ettiklerimizin zehrini akıtalım. Deli gömleklerimizden kurtulalım. Ezber ve taklidi bir kenara bırakıp tahkikata geçmeliyiz. Türkiye’nin eğitimde kıyameti koparması lazım” ( 9 Eylül, basın). Önce, Bakan haksızlık ediyor. Bu ülke, 1930’lu yılların ikinci yarısında çok güçlü, taklit değil, tümüyle özgün bir çağdaş eğitim düzeni oluşturmayı başarmıştı. Tahkikata, ya da araştırmaya geçmeliyiz diyen Bakan, öncelikle o dönemi doğru değerlendirmeli ve eğer kendisine olanak sağlanırsa, ki bu hiç olası değil, o dönemin niteliklerini 2020’lerin bilimsel gelişmelerinin ışığında Türkiye’nin eğitimine taşımalıdır. Sonra, AKP eğitim düzeni ezbere dayanır; çocuğun ve gencin yaratıcı yeteneklerini özgür düşünce ortamında geliştirmesini, nesnel olarak ve niteliği gereği benimseyemez. AKP ideolojisi özünde özgür düşünceyi dışlar. Aynı nedenle Bakan’ın istediği sivri akıllılar çıkmasının vazgeçilmez bir önkoşulu vardır: düşünce özgürlüğü. Bu ülkede yıllardır, Türkiye’nin de imzacısı olduğu uluslararası sözleşmelerde yer alan düşünce özgürlüğünden eser yoktur. Ekimde yeni bir paradigma (değerler dizisi) hazırlayacaklarını açıklayan Bakan, aynı konuşmasında, teneffüs övgüsü yapıyor ki, bu yaklaşım, tıpkı karma eğitim gibi zorunlu eğitimin tartışılmasına kapı aralayabilir. Anlaşılan eğitimde yaşanan curcuna daha da derinleşecek ve bu yakından izlenmeyi gerektiriyor! Zorunlu bir açıklama: Cumhuriyet’teki yönetim değişikliği sürecinde ben de ‘orada ne işin var’ türünden iletiler alıyorum. Önceleri, arada bir yazdığım Cumhuriyet’te, İlhan Selçuk’un isteğiyle 1992’den bu yana düzenli yazıyorum. Yer aldığım tüm kurumlarda olduğu gibi Cumhuriyet’te de yönetimlerin iç işlerine hiç karışmadım. Virgülüne dokunulmayan yazılarımın karşılığında para da almıyorum. Sürekli savunduğum ve sizin de bildiğiniz değerlerin daha da güçlenmesi için Cumhuriyet’te yazmayı sürdüreceğim. Cumhuriyet yaşamalı! 17 EYLÜL 2018 SAYI: 33948 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına ALEV COŞKUN Genel Yayın Yönetmeni Aykut Küçükkaya Yazıişleri Müdürleri Serkan Ozan / Olcay Büyüktaş Akça Sorumlu Müdür Ozan Alper Yurtoğlu Görsel Yönetmen Hakan Akarsu Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Haber Merkezi: Murat Hantaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Sertaç Eş Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Yayın Kurulu: Alev Coşkun (Başkan), Ali Sirmen (Bşk. Yrd.), Aykut Küçükkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Kemal Işık Kansu, Orhan Bursalı, Mine Kırıkkanat, Miyase İlknur. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: posta@cumhuriyet.com.tr Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: reklam@cumhuriyet.com.tr Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Demirören Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 05:13 04:59 05:25 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06:39 13:05 16:33 06:24 12:49 16:18 06:47 13:12 16:41 Akşam 19:18 19:03 19:25 Yatsı 20:39 20:22 20:42 Üniversite öğrencisi Feray Şahin, erkek şiddetiyle hayattan koparılmıştı. Ailesi bir yıldır bu acıyla başetmeye çalışıyor. Çarşamba günü Feray’ın birinci ölüm yıldönümü Toros Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü son sınıf öğrencisi Feray Şahin, ge çen yıl, Özel Harekât Polisi Fatih Burak Aykul’un silahından çıkan kurşunla yaşamını yitirdi. Aykul, Feray’ın elinden almak isterken silahın patladığını, olayın kaza olduğunu söyledi. İfadeleri çeliş kilerle dolu. Dosyadaki raporlar da sanığı kurtar ma derdinde. Da va, müebbet hapis istemiyle açılmış tı. Duruşma sav cısı, sanığın, 9 yı HİLAL la kadar hapisle KÖSE cezalandırılması nı istiyor. Yarınki duruşmada karar çıkabilir. Aile, adaletin yerini bulması için des tek bekliyor. Feray Şahin, vurulduğunda 23 yaşındaydı. Mersin Mezit li Belediyesi’nde staj yapıyordu. 26 yaşındaki Aykul ise bir yıllık polis memuru olarak İstanbul’da görev yapıyordu. Sanık, Feray’la polis olmadan önce Mersin’de ka fede çalışırken tanıştığını, arka daş olarak ara sıra görüştükleri ni ancak ilişkilerinin son iki ay da evlilik boyutunda ilerlediğini söyledi. Ne ailesi, ne de Feray’ın yakın arkadaşları bu ilişkiyi bili yordu. HTS kayıtlarına göre son bir ayda yalnızca 5 kez görüş müşler. Feray, ailesine göre, evli lik değil kariyer planı yapıyordu, iş kurmak istiyordu. Birden patladı Sanık, cinayet günü öğleden sonra Feray’ın yalnız yaşadığı eve gitti. Yaklaşık beş buçuk saat orada kaldı. Feray, 21:30 sıralarında vuruldu. Sanık, Feray’ın vurulma anını şöyle anlattı. “Feray, silahla doldur boşalt yapmak istedi. Şarjörü silahtan ayırdım, Feray’a verdim. Ardından ‘bugünlük yeter’ dedim, silahı aldım, şarjörü taktım, doldurmadan sehpanın üzerine bıraktım. Feray, yine tabancayı eline aldı. Sağa sola, doğrulttu. Ayakta duruyordu. Bir anda tabancayı doldurdu, bana doğrulttu. Ben de bir anda ayağa kalktım, yaklaştım, bir elimle namluyu tutup kıvırarak, diğer elimle ise kabzadan tutarak ters yöne çevirmek kaydı ile silahı almak istedim. Ben hareketi yaptığımda silah Feray’ın vücuduna yöneldi, bu esnada tabanca ateş aldı. Muhtemelen tabanca benim elimdeyken parmaklarım tetiğe gitti ve patladı. Ona silahın dolu olduğunu söylemek aklıma gelmedi.” Mersin 5. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dava, 5 Aralık 2017’de başladı. Sanık, duruşmada, “Sol elimle silahı yana çevirip, sağ elimle kabzayı kavrayacak şekilde Feray’ın bileğini çevirince, silah Feray’ın tarafına döndü ve birden patladı” dedi. Sorulunca, “Tetik hâkimiyeti ne bende ne Feray’daydı” yanıtını verdi. Rapor şoku Olay yerinde, 3 Ocak’ta mahkemenin isteği üzerine keşif yapıldı. Keşfe katılan iki polis memuru, bilirkişi raporu hazırladı. Hiçbir teknik bilginin olmadığı rapor, kendi kendini çürütüyor: “Tatbikat esnasında, şüpheli, silahın ateş alma anından, tam ve net bir açıdan bahsedemedi. Hareket halindeyken tabancanın ateş aldığını beyan etti. Bu sırada maktülenin ayakta mı yoksa kol Acılı baba: “Kızımın silaha ilgisi yoktu, pırıl pırıl, hayatı seven, insanlara yardım etmeyi seven biriydi. Dava örnek kararla bitsin, başka Feraylar ölmesin...” ‘Atış mesafesi silaha göre değişir’ Adli Tıp uzmanı Cafer Uysal’ın atış mesafesine ilişkin değerlendirmesi şöyle: “Savcı, mütalaada uzak atış mesafesini 40 cm’den başlatıyor. Namlunun uzunluğunu da koyarsanız, atış mesafesi silaha göre değişir. Aynı silahla atış tatbikatı yapıp bunu tespit etmek mümkün. Atış mesafesi 60 cm çıkarsa, silahın Feray’ın elinde olmadığı ispatlanmış olur. Feray’ın avuçlarındaki atış artığı, silahı tuttuğundan ziyade, elinin silaha yakın (bir iki santim olabilir) olduğunu gösteriyor.” tukta mı oturduğu tam ve kesin olarak değerlendirilemez. Duvarda ve koltukta, mermi giriş çıkış deliği olduğu ve koltuk üzerinde herhangi bir kan birikintisi olmadığı tespit edildiğinden, tabancanın ateş aldığı anda, maktulenin koltukta oturma olasılığının (yüzde 10) çok düşük, ayakta olma olasılığının (yüzde 90) çok yüksek olduğu görüş ve düşüncesiyle takdir yüce mahkemenindir.” Oysaki, koltuğun üzerinde, şömineye yakın tarafında, damlalar halinde kan lekesi, o lekeyi izleyen, koltuğun hemen önünde yoğun bir şekilde damlalar halinde kan birikintisi olduğu mahkeme tarafından keşifte görülmüştü. Raporda, merminin koltuğa girişi ile duvara saplanma yüksekliğinin aynı olduğu da es geçildi. Rapor, sanığın savunması olan ‘koltukta vurulsaydı, koltukta kan olurdu’ sözleriyle örtüşecek şekilde hazırlandı. Merminin açısı Sanığın boyu yaklaşık 1.85, Feray’ın boyu 1.63. Mermi Feray’ın göğsünden girmiş, sırtından iki üç santim aşağıdan çıkmış, koltuğu yerden 70 cm yükseklikten delmiş, duvara da 70 cm yükseklikten girmiş. Baba Bekir Şahin, “Bize göre Feray kol KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK tukta otururken vuruldu. Çünkü merminin koltuğa giriş yeri, kişinin oturur pozisyonda sırtını koltuğa dayandığı yere denk geliyor. Sanık keşif sırasında bahsettiği silah kapma hareketini yapamadı. Namluyu Feray’ın vurulduğu yere denk getiremedi” diyor. Adana Kriminal Polis Labaratuvarı Müdürlüğü, “Feray’ın tişörtünde atış artığına rastlanmadığı için atış mesafesi hakkında herhangi bir fikir ve kanaate varılamamıştır’ dedi. Feray’ın avuç içlerinde atış artığına rastlandı. Sanığın elinde ise yoktu. Sanık, olaydan sonra Feray’ın telefonundan 112’yi aradı. Ambulans olay yerine 21.40’ta ulaştı. 112 ile yapılan görüşmelerde, sanığa, “Temiz bir bez bulabilir misin?” diye soruluyor. Sanık, “Elimle bastırıyorum şu an sadece” diyor. “Tamam bastır ya da tişörtünü çıkar bastır tişörtünle” denilince, sanık, kendi tişörtü yerine, Feray’ın tişörtünü çıkarıp yaraya bastırıyor. Böylece, tişörtteki atış artıkları da yok oldu. Adli Tıp ‘uzak atış’ dedi Adli Tıp raporunda, atışın uzak atış mesafesinden yapılmış olduğu bildirildi. Rapordaki şu ifade dikkat çekti: “Atış yapılan silahın yön tayinin yapılamayacağı, olayın tarafınızca adli tahkikatla aydınlatılmasının daha uygun olacağı oybirliğiyle mütalaa olunur.” Adli Tıp, sanığın “Feray’la şarap içtik” ifadesini de yalanladı. Feray’ın kanında alkole rastlanmadığı raporla teyit edildi. Evde bitirilmiş bir şarap şişesi vardı. Sanığın beden muayenesi de alkol muayenesi de yapılmadı. Feray’ın tırnağının arasında sanığa ait DNA örneği bulundu. behicak@yahoo.com.tr Kızımız, planlı ve kasıtlı öldürüldü Baba Bekir Şahin’in araştırılmasını istediği pek çok karanlık nokta var. Şahin, “Anahtarımızı 25 gün sonra cinayet bürodan aldık. Uzun süre ‘bizde yok’ dediler. Adli emanette katilin üzerinden çıktığını öğrendiğimiz anahtarların bizim anahtar olduğunu iddia ediyoruz. Katilin, kapıyı kapatıp, kızımızı içeride rehin aldığını düşünüyoruz. Sanık olay sonrası polis çevresini arıyor, taktik alıyor. Bu konuşmalar sorgulanmadı” dedi. Dosyadaki Whatsapp yazışmalarına ilişkin de şöyle konuştu: “Şifresini bilmediğimiz için kızımızın telefonunu açamadık. Mahkeme, İphone’ye yazı yazdı. Savcının bahsettiği yazışmaları sanık dosyaya sundu. Olay gününe ait seçilip sunulmuş yazışmalar. Sanığın babası da emekli polis. Cinayet büroda bana ‘babası iyi bir insandır’ diye bahsetmişlerdi. Mütalaa, sanık polisi korumaya dönük. En ağır cezayı almasını istiyoruz. Planlı ve kasıtlı olduğunu düşünüyoruz.” Sesi tedirgindi FbrdHmsGusalikeearTölrıoeuazafSayFcnonıştedçnelkleueucneırırklavaanşdauar0lyuytcalriyda1lkıu’rmee.tv’ır0aluanmlaıreahpal0.“sdar.bHaakKöıynuSsnistııarayznızğeattrltpıliııeaaumsekmkıgrmnlsnttdaltöıaıeieazunoraimrm:ınılmnnneeoö“sıadOyurliyğtsmldmhaanaroaraekgrhdaenürMıfemeaduanımaiğkmecmıdrktğıksarekneaie,sıküadar,ddsoik.aşnnı”zsakiıertırz’aöDteatdgmıssaavmyteoiıouylnneeleğsegllnalaraiyrssidekarllşçodataeaikçtğevıyvnikiırpiarykilcalr”tedgoryaoııaldgd.fiieılkğlokkniSieiısrrt.itıcnnolnezdluTaeeadeıinirerr.k.at Savcı, ‘kasıt için delil yok’ dedi... İddianamede, şüphelinin atış artıklarını yok ettiğine dikkat çekilerek, “Özel harekât polisi olan, silah kullanmada deneyimli olan bir kişinin silah hâkimiyetini eline aldıktan sonra silahın ateş almasının ve şüphelinin savunmalarının hayatın olağan akışına aykırı olduğu” vurgulanmıştı. Duruşma Savcısı ise subjektif bir yorumla ve dosyadaki raporlara dayanarak, sanığın daha az ceza alması gerektiğini savundu. Savcı, sanık ile maktul arasında, olay öncesinde bir kavga olduğuna dair delil bulunmadığını, olayın hemen öncesine ait Whatsapp görüşmelerinde, maktülün sanığa sevgi içerikli hitaplarda bulunduğunu söyleyerek, “Sanığın maktulü öldürmesini gerektirir bir sebep yok” yorumunu yaptı. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SAĞA: 1 İ SKENDER 1/ Elazığ yöresinde, evlerde 2 SAAT ETEK 3 KAB İ L AŞ I düzenlenen 4 ET İ KET İ L müzikli dost 5 N L E V A N T toplantılarına verilen ad. 2/ Kuran’da bir sure... Balede kullanılan 6 DE TAKA Ç 7 E T A NAML I 8 REŞ İ T LAR 9 K I L Ç I RA bir dans figürü. 3/ “Misket limonu” da denilen, acı sulu küçük limon cinsi... Özbek mutfağına özgü bir tür tatlı. 4/ Bir gıda maddesi... Izgara. 5/ Küba’nın para birimi... Denizfilinin dişlerin den yapılan değerli bir tespih. 6/ Türk halk şairlerinin etkisinde yetişen Ermeni asıllı âşıklara verilen ad... Meslek. 7/ Yozgat’ın Akdağmadeni ilçesinde bir yayla... Yaşanmış olayların anlatıldığı yazı türü. 8/ Kuru so ğuk... Buyurucu. 9/ Müziği Ferit Tüzün’e ait olan ilk Türk balesi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Büyük iplik çilesi... Hükümdar başlığı. 2/ Bir kümenin her elemanı... Bir topluluğu oluş turan bireylerden her biri. 3/ Boyun eğen, kendini başkasının buyruğuna bırakan... Seb ze, meyve satmak için kurulmuş derme çatma dükkân. 4/ Samaryum elementinin simgesi... Aşırı siyasal çözüm yollarını ve ani devrim eylemlerini öngören solculuk anlayışı. 5/ Önü hendekli siper... Öğütülmüş tahıl. 6/ Kuzey Amerika’yı Asya’dan ayıran boğaz... Eski dil de su. 7/ Bir pamuk cinsi... Gözleri görmeyen. 8/ Suriye’nin başkenti... Marangozlukta tahta üzerine boydan boya açılan kanal. 9/ Karak ter... “Ben toprak oldum yoluna / Sen göze tirsin” (Yunus Emre). C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle