25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 7 Ağustos 2018 6 ByLock’lu telefonuDAOBDKUTOLLRAUHCGAÜNLE’ÜRN: Cumhurbaşkanlığı verdi! Abdullah Gül’ün doktoru, FETÖ tutuklusu Caner, Gül’ün İpek’in otelinde tatil yaptığını, ByLock yüklü telefonun da Cumhurbaşkanlığı’ndan verildiğini söyledi Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanlığı döneminde, Çankaya Köşkü’nde doktorluğunu yapan Sedat Caner, FETÖ’nün Ga zi Üniversitesi yapılanmasına yö nelik geçen hafta gerçekleştirilen operasyonda gözaltına alındı ve 2 Ağustos’ta tutuklan dı. Bank Asya’da pa ra arttırımı yapmak ve ByLock kullanmak la suçlanan Caner’in FETÖ’nün tepe yö ALİCAN ULUDAĞ netimiyle irtibatları olduğu iddia edildi. Cumhuriyet’in ulaştı ğı ifadeye göre Sedat Caner, savcılık sorgusunda şunları anlattı: “Ben Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün doktoru olmam nedeniyle bu yapının tepe yönetiminde yer alan Tuncay Delibaş ile mecburen temas ettim. Köşk’teki görevime başladı ğımda Tuncay Delibaş, Sağlık Ko ordinasyon Kurulu’nda görevliydi. Kendisiyle tıbbi konularda görüşür düm. Aynı zamanda asistan olarak görev yaptığımda Tuncay Delibaş, Numune Hastanesi’nde bölüm baş kanıydı. Ben de o dönemde herkes gibi kendisini tanıdım. Zaman za man bir araya geldiğimiz oldu. Tun cay Delibaş, beni ürküten bir insan 11. Cumhurbaşkanı Gül’ün, görev süresinde doktoru olan Caner’in ifadesi, bir zamanlar AKP ve cemaat arasındaki ilişkiyi ortaya koydu. dı. Bundan dolayı zorunlu temasım dışında uzak duruyordum.” Sedat Caner, İngiltere’de firari olan Hamdi Akın İpek’le irtibatını ise şöyle açıkladı: “Marmaris’te Abdullah Gül’ün Cumhurbaşkanı olduğu dönemde tatil için 23 günlüğüne gidilmişti. Ben de heyetteydim. Akın İpek de orada Cumhurbaşkanımızı karşıladı. Cumhurbaşkanı Gül ve ai lesi, Akın İpek’e ait olan Akın İpek Angel/S Peninsula isimli otelinde tatil için bulunuyordu. Hep beraber orada ta til yaptık. Akın İpek’in yatları vardı. Bu yatlardan biriyle Sisam Adası’na bir tur yaptık. Teknede ben, koru malar, Akın İpek, Tekin İpek, Cumhurbaşkanı Gül ve ailesi vardı. Akın İpek’i ben, o tatil ve teknede kaldığımız bu süreçte tanıdım. Kendisi bize hitaben ne iş yaptığımızı sordu. Biz de Cumhurbaşkanı’nın doktoru olduğumuzu söyledik. Lobi barda alkolsüz içkilerden tükettik. Akın İpek Ankara’ya döndükten sonra İpek ailesi üyeleriyle resepsiyonlarda bir araya geldik ve kendisi ile özel dini ve benzeri günlerde mesajlaşma şeklinde temasımız oldu. ” İlginç ByLock iddiası Sedat Caner, örgütün gizli haberleşme programı ByLock’u kullandığı iddiasını reddetti. Cumhurbaşkanı doktoru olduğu dönemde Köşk’ün bilgi işlem müdürlüğünden kendilerine kullanmaları için telefon veril diğini söyleyen Caner, “Bana verilen telefonda birçok uygulama yüklüydü. Hatta EDİS Başkanı ile görüştüğümüzde neden bu kadar uygulama var telefonu muzda diye sorduğumuzda bunlar gerekli uygulamalar dedi. Köşk’ten ayrıldıktan sonra bu telefonu kendi özel hattımı takarak kullandım” diye konuştu. l ANKARA Ankara Garı yerleşkesi bakana mı tahsis edildi? Alana kurulacak üniversite hastanesinin Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın kurduğu Medipol Üniversitesi’ne verileceği iddia edildi Ankara Garı yerleşkesinin 49 bin 267 metrekarelik arazisinin üzerindeki taşınmazlarla birlikte önce Maliye Bakanlığı’na daha sonra yeni kurulan Hacı Bayram Veli Üniversitesi’ne devredileceği açıklandı. Ancak önceki hafta Çevre ve Şehircilik Bakanlığı İl Müdürlüğü tarafından yayımlanan plan değişikliğiyle Hazine’ye devredilen Ankara Gar yerleşkesi alanı, özel üniversite olarak ilan edildi. Mimarlar Odası Ankara Şubesi Tezcan Karakuş Candan alanın, yeni kurulacak Medipol Üniversitesi’ne verileceğini iddia etti. Medipol Üniversitesi’nin kurucuları arasında Sağlık Bakanı Fahrettin Koca da bulunuyor. Mimarlar Odası Ankara Şubesi ve Birleşik Taşımacılık Çalışanları Sendikası (BTS) yaşananlara tepki gösterdi. Gar çevresinde 1,5 2 kilometre uzaklıkta 10 hastane olduğunu be lirten Candan, bölgenin bir hastaneye ya da tıp fakültesine ihtiyacı olmadığını söyledi. Hükümetin birçok hastaneyi Bilkent ve Etlik Şehir Hastaneleri’ne taşıyarak hastane ihtiyacını yok saydığını anımsatan Candan, “Bu ihtiyaçlar demek ki kişisel beklentiler ve başka tür ilişkiler üzerinden şekillenen ihtiyaçlar. Eğer bu alan Sağlık Bakanı’nın üniversitesine verilmiş ise vahim bir durum. Plan notları bu bakış açısını güçlendiriyor” diye konuştu. Medipol Üniversitesi’ne verileceği iddia edilen alanın içerisindeki 13 tescilli yapının da vakfa teslim edileceğini vurgulayan Candan, “Ankara Gar Yerleşkesi’nin varlığı mekânsal olarak ordan şekillenen ve kendisini merkeze koyan Cumhuriyet ideolojisinin kalbi konumundaydı. Proje Ankara’yı içinden çıkılamaz bir trafik organizasyonuyla da başbaşa bıraka cak” dedi. İmar planında 2500 metrekarelik genişletilebilir ibadet alanıyla, 2324 bin metrekarelik bir ticaret alanı yer aldığını da belirten Candan, şehircilik esaslarına ve kamu yararına aykırı olduğu için plana karşı dava açacaklarını söyledi. BTS Başkanı İsmail Özdemir de Ankara Garı’nın iktidarın talanıyla karşı karşıya olduğunu belirterek “Bu Kayseri ve İstanbul garlarında da böyle olmuştu. Kayseri’de dava açtık ve hukuki yoldan bunun kazanımını sağladık. Mücadelemizle bu yanlıştan geri döndüreceğiz” ifadelerini kullandı. Bakanlık: İlgimiz yok Sağlık Bakanlığı yetkilileri, Ankara Gar Yerleşkesi’nin Medipol Üniversite’ne verileceği yönündeki iddialara ilişkin Bakanlık ile ilgisi olmadığını belirtip açıklama yapmaktan kaçındı. l ANKARA /Cumhuriyet Yazıcı: İdam için kaliteli yargı lazım BBP Genel Başkanı Mustafa Destici’nin “idam cezası için yasa teklifi vereceğine” yönelik açıklamasına AKP Genel Başkan Yardımcısı Hayati Yazıcı’dan NTV canlı yayınında yanıt geldi. Yazıcı, “Bu tür düzenlemenin bir yasayla olmasının mümkün olmadığını, anayasa değişikliği gerektiğini, anayasa değişikliği için de 401 milletvekilinin ‘evet’ oyu vermesinin zorunlu olduğunu” anımsattı. Yazıcı, “Bizim sayımız yeterli değil. Diğer partiler ne der, bunları zaman içerisinde gö receğiz. AB müzakere sürecimiz var. AİHS imzalamışız. Ayrıca BM üye ülkelerinin imzaladığı Siyasi Haklar Sözleşmesi var. Ama ne olursa olsun yasalar yerlidir, millidir. Yasaların kaynağı toplumdaki kurallardır. Onu saygın hale getiren toplumdaki algıdır. Toplumda talep varsa, siyaset duyarsız kalamaz” dedi. Yazıcı, ‘ idam cezasının uygulandığı ülkenin yargılama faaliyetlerinin de çok özgür ve çok kaliteli olması gerektiğine’ dikkat çekti. l ANKARA /Cumhuriyet Darbe girişimi terfilere yansıdı SERTAÇ EŞ Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında yapılan yeni dönemin ilk Yüksek Askeri Şura (YAŞ) toplantısında daha önce gerçekleşmeyen ilkler yaşandı. FETÖ’nün Türk Silahlı Kuvvetleri’ne (TSK) yoğun olarak sızdığı yıllarda Harbiye’den mezun olanlardan çok az kişi terfi alabildi. TSK’ye 1990 öncesi katılan personelin rütbelerinde ise yükselmeler dikkat çekti. Tümgeneral ve 1985 devreli olan Kemal Yeni, 30 Ağustos itibarıyla korgeneralliğe yükseltildi. Yeni’nin devresi olan yine 1985’li Piyade Albay Aydın Cihan Uzun ile Hava Savunma Kurmay Albay Faruk Metin de aynı tarih itibarıyla tuğgenerallik rütbesine terfi ettiler. Diğer 1985’li Tuğgeneral Mustafa Oğuz ise tümgeneralliğe yükseltildi. FETÖ’nün TSK’ye özellikle 1989’dan sonra kapsamlı bir şekilde sızmaya başladığı değerlendirmesinden yola çıkan YAŞ’ın bu nedenle 1990 öncesi kurum saflarına katılan personele yöneldiği öğrenildi. l ANKARA İstihbarat’ın da kalbine girmişler FETÖ’nün Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’ndaki yapılanmasına ilişkin soruşturma tamamlandı. Aralarında Gürsel Aktepe, Lokman Kırcılı gibi eski istihbarat şube müdürlerinin de yer aldığı 36 sanık hakkında, “darbeye teşebbüs, silahlı terör örgütüne üye olma, siyasal ve askeri casusluk” gibi suçlardan ceza istendi. İddianamede, FETÖ’nün, 19 Haziran 2014’te başkanlık bilgisayarlarına kayıt dışı sunucu kurduğu, bu yolla istihbari verileri sistemde iz bırakmasızın dışarı çıkardığı belirtildi. İstihbaratta görevli bir bilgisayar mühendisinin telefonundan 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin Eagle konuşmaları çıktı. Şüphelilerin, darbe gecesi tüm Türkiye’deki emniyet istihbarat sistemlerine erişimi sağlayan ve haberleşme ağının omurgasını oluşturan Backbone cihazını engellemeye çalıştığı anlaşıldı. İddianameye göre, Emniyet İstihbarat’ın bahçesine casus yazılım kurdular, 400 terabayt veri çalındı. 15 Temmuz’da Emniyet’in sistemini kilitlemeye çalıştılar. İddianamede, Emniyet İstihbarat Daire Başkanlığı’nın 24 Ocak 2017 tarihli yazısına da yer verildi. 15 Temmuz gecesi gözaltına alınan 2 bilgisayar mühendisinin ifadelerine göre, Y (Bilişim Teknolojileri) Şube Müdürlüğü emrinde görevli FETÖ mensubu oldukları anlaşılan mühendisler, veri depolama ünitelerine erişebilmeleri için kayıt dışı sunucu kurdu. l ANKARA / Cumhuriyet haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: ECE KURTULUŞ Yılda 12 bin çocuğun kaybolması kimin umurunda Bu yazıyı, “3 çocuk yetmeeeez, en az 5 çocuk” korosu eşliğinde düşünüp okuyun lütfen.  Cumhuriyet’te yayımlanan haberi okuyunca bir süre önce gündemi oluşturan “kaçırılan çocuk haberleri”nin peşine takılan Türkiye’deki sıradan ve yüzeysel gündem akla geldi. Kimse “kapısının önünde” bir çocuğun nasıl kaçırıldığını sorgulamadı. Yani, “ulan ana baba doğurdun sokağa saldın, küçük çocuğunu gözden nasıl kaçırırsın, küçük çocuk sokağa tek başına salınır mı” diye sormadı. Ayrıca “yahu bu da bir şey mi, 1 değil, 2 değil, 3 değil, 12 bin çocuk kayboluyor ülkede yılda” diyen olmadı. Son 10 yılda kayıp çocuk sayısı ise toplam 116.94. Ama bu sayı vakayi adiyeden. Büyük olasılıkla ana babanın “eşeği saldım çağıra, otlaya karnı doyura” anlayışına uygun bir davranış içinde olan köy kökenliliğin umursamazlığı ve alışkanlığı söz konusu. Ülkenin ve siyasetin başı için önemli olan 5 çocuk. Ama bu 5 çocuktan kim öle, kim kala. Kimlere yem ola, kurda kuşa kaptırıla... Okur mu, tarlada mı çalışır, biraz büyüyünce madende mi kaybolur gider, inşaattan mı düşer, çocuk mafyasına mı kaptırılır, tinere mi kaptırır kendini, bonzaiye alıştırılıp kafayı mı yer... Zerresi kimin umurunda. Niceliği önemli kılan bir iktidar için sayı önemli tabii. Niteliksiz, işsiz güçsüz kalabalıklar bu tür iktidarlara hep gereklidir. Liderlere de... Onlar ucuz emek sömürü için gerekli.. kışkırtmak için gerekli.. sandık için gerekli... kandırılmak için gerekli.. Yeter ki doğur, gerisini boş ver sen. Bak tüm ülke mesela küçük Ayşe için ayağa kalkıyor, bu şan şöhret sana yeter!  116 bin çocuk, yarısı kız CHP’li Gamze Akkuş İlgezdi, TÜİK verilerine dayanarak hakkında resmi kayıp müracaatı yapılan ve güvenlik birimleri ve vatandaş tarafından bulunarak güvenlik birimlerine getirilen kaybolan çocuk sayısını 11.563 olarak açıkladı. Bakın şimdi: l    2008’de 4.517, l    2009’da 5.081, l    2010’da 8.081, l    2011’de 10.067, l    2012: 12.474, l    2013: 16.218 l    2014: 18.696, l    2015: 17.706, l    2016: 11.691, l    2017: 11 bin 563 çocuk kaybolmuş. Yani son 10 yılda toplam 116.94 çocuk. Yaklaşık yarısı kız, yarısı erkek. En azından 2017 rakamları öyle: Kız 5.756, yüzde 72’si 15 17 yaşında... Kayıplarda İstanbul, Bursa, Gaziantep önde geliyor. Kayıp çocukların üçte biri uyuşturucu kullanıyor. Doğurun, doğurun, doğurun... Sonra salın çayıra.. kapitalizmin salyaları, katiller, mafyalar, çocuk tacirleri, çocuk cinsel sapkınları onları bekliyor. Çeşitli sapkın cemaatler, çeşitli vakıf, eğitim, yurt vb adı altında açtıkları tuzaklarda bekliyorlar. Hepsinin gözü kulağı çocuklarda. Çocuklarına bakamayan, sokağa salan utanmaz ana babalar, okutamayıp ne idüğü belirsiz yurtlara teslim eden ana babalar doğurun, doğurun, aç kurtlar sizi bekliyor. Cumhuriyet kimsesizlerin kimsesi değil artık. Bugünkü Cumhuriyet, çocukları peşkeş çeken bir anlayışta. Ülkenin derdini, çözmesi için yamyamlara emanet eden. Türkiye bir insan yiyen makine... Yetenekleri yiyip bitiren. 40 matematik sorusundan 3.5’ini ancak çözen çocuklar yetiştiren bir makine. Yılda 70 bin lira ödeyen ailelerin çocuklarını iyi yetiştiren, yeteneklerini ortaya çıkaran okullar da bu kaymak tabakayı kendi ülkelerine göndermenin taşlarını döşüyor. O bir dünya vatandaşı! Bakın: Son birkaç yıldır, bu okullarda okuyanları bir kenara bırakın, iyi okullarda okuyup kendine güvenen yetenekli gençler kapağı yurtdışına atıyorlar. Burada önlerine gelecek olarak idamı koyan bir iktidarın hüküm sürdüğü bir ülkede ne yapsın, niye kalsın. Haklı olarak önünde bir başka seçenek duruyor: Dünya vatandaşlığı! Diyor ki: İdam yasası senin olsun, al başına çal! C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle