24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 7 Ağustos 2018 2 AMELİYATTA UNUTTULAR 1.8 kilo gazlı bezle 3 yıl yaşadı Başkentte özel bir hastanede yaklaşık 3 yıl önce sezaryen ile doğum yapmasının ardından karnında gazlı bez unutulduğu tespit edilen Sibel Kol’un (38) BİMER’e yaptığı başvuruyla başlatılan soruşturma sonucunda hastane ile ameliyatı gerçekleştiren doktor suçlu bulundu. Karnında gazlı bez unutulan, yaklaşık 3 yıl boyunca ağrı çeken Kol, başka bir hastaneye gittiğinde büyük bir şok yaşadı. Çekilen MR sonucu karnında kist olduğu belirtilen kadının hemen ameliyat olmasına karar verildi. Yapılan operasyonda Kol’un karnındakilerin, doğum sırasında unutulan bir kavanoz dolusu gazlı bez olduğu ortaya çıktı. sHuaçsltuabneulvuendduoktor Soruşturma sonucunda, İl Sağlık Müdürlüğü, hastane ve doktorun suçlu olduğunu tespit etti. Sibel Kol’un eşi Erhan Kol, “En son gittiğimiz hastanede eşimin karın bölgesinde 2 kist tespit edildi. Daha sonra ameliyat kararı alındı. Bize kanser içerikli olabileceği söylendi. Eşimin rahminin de alınabileceği söylendi. Ameliyat sonucu, bunların kist olmadığı, bir önceki ameliyatı yani sezaryen ameliyatında unutulan yaklaşık 1 kilo 800 gram ağırlığında gazlı bezler olduğu ortaya çıktı” ifadelerini kullandı. Kol, eşinin ağrıları nedeniyle annelik görevini yapamadığı ve psikolojik sorunlar yaşadığını anlattı. Ankara İl Sağlık Müdürlüğü’nün raporunda “Sezaryan ameliyatını yapan Op. Dr. A.C’nin kusurlu olduğu kanaatine varıldığı belirtilip, ‘idari ve disiplin yönünden konunun Türk Tabipleri Birliği’ne gönderilmesi, tazmin yönünden ise konuya maruz kalan müşteki veya yakınlarının hukuki yollara başvuru yapabilecekleri’ netice ve kanaati bildirilmiştir” denildi. l İHA EMZİRME HAFTASI Anne sütü hayat kurtarıyor Uluslararası araştırmalar ve incelemeler doğumdan sonra emzirmenin, anne sütü alan bebeğe ve emziren anneye büyük fayda sağladığını ortaya koymaya devam ediyor. 17 Ağustos Dünya Emzirme Haftası olarak kutlanıyor. DSÖ’nün (Dünya Sağlık Örgütü) son dönemde yayımladığı çalışmalar, emzirmeyle birlikte her yıl beş yaş altı 820 bin çocuğun ölümünün engellenebileceğini gösteriyor. İlk altı ay sadece anne sütü alan bebekler sindirim sistemi ile ilgili enfeksiyonlardan korunurken emzirilmeyen bebeklerin ishal ve benzeri hastalıkları kapma ve bununla gelen hayat kaybı riski artıyor. Anne sütü aynı zamanda 623 ay arasında bebeğin temel enerji ve gıda ihtiyacını karşılıyor. Özellikle hastalık dönemlerinde ve eksik beslenmeyle karşı karşıya olan bebeklerde anne sütü, yine temel enerji ve gıda kaynağı olarak ölüm oranlarını düşürüyor. Araştırmalar, bebekliğinde anne sütü alan çocuklar ve ergenlerin aşırı kilolu ya da obez olma riskinin azaldığını gösteriyor. l AA haber EDİTÖR: ELİF TOKBAY / münevver oskay TASARIM: ilknur filiz Hkoaşsutapniestdienen Ayak cerrahisi uzmanı Muğrabi, artık profesyonel bir koşucu. Haftada 30 kilometre koşan Muğrabi’yi bu spora yönelten ise bir hastası Ayak ve ayak bileği cerrahisi uzmanı Op. Dr. Selim Muğrabi (48), hekimlik hayatı boyun ca çok sayıda spor yaralanmasını teda vi etti. Bir maraton koşucusu hastası sayesinde 40’ından sonra da maratona merak sardı, Türkiye’de ve dünyada çeşitli mara tonlara katıldı. Haftada 30 km koştuğunu anla tan Muğrabi, “New York maratonu ve Londra yarı SİBEL BAHÇETEPE maratonu, Türkiye’de iki kez Antalya yarı mara tonu, birer kez Bozcaada ve Avrasya yarı maratonunda koştum. Zaman zaman sosyal sorumluluk pro jeleri için de koşuyorum. Tabii ki ben de sakatlıklar yaşadım” diyor. Muğrabi ile koşuya başlayacak kişile re tavsiyeleri üzerine bir söyleşi yaptık. 40’ımdan sonra... Koşu sırasında yaşadığı ra hatsızlık nedeniyle kendisine başvuran ve bir daha koşamayacağı endişesi taşıyan bir hastasından esinlenerek koşmaya başladığını anlatan Selim Muğrabi, “Onun koşuya bu denli bağlı olması beni etkiledi. Azmi, hevesi bana değişik bir şeyler yapabilme heyecanını getirdi. Ben de beş yıl önce koşmaya başladım. 40’ımdan sonra koşu sporuna merak sardım” diyor. Doktor kontrolleri önemli n Koşmadan önce nelere dikkat etmeliyiz? Önce bir dahiliye uzmanıyla görüşmek gerekiyor. Koşmaya engel herhangi bir kardiyolojik probleminizin olup olmadığını anlamak için. Ardından bir ortopedi uzmanıyla görüşülmeli. Bunun sonrasında yapılacak tempo ve beklenen tempoya göre belki bir fizik tedavi uzmanıyla kas güçlendirme programının düzene sokulması. Koşucuların rutin bir şekilde D vitaminlerinin seviyelerine baktırmaları şart. Haftada 45 gün koşma antrenmanları yaparken muhakkak 2 gün buna eşlik eden bir egzersiz programı olmalı. Haftada 1 gün de dinlenmeli. n Bunlara dikkat edilmemesi durumunda ne gibi sorunlarla karşı karşıya kalınır? Koşan kişilerde sakatlanmaların nedenlerini iki ana gruba ayırıyoruz: Birincisi kişinin kas gruplarını normalden fazla kullanmasından dolayı ortaya çıkan ‘overuse’ diye adlandırılan rahatsızlıklar var. Bu rahatsızlıklar içinde tendon problemleri öne çıkıyor. Koşucularda en sık ortaya çıkan rahatsızlık aşil tendonunun iltihaplanmasıdır. Bu rahatsızlık kişinin normalin üstünde bir tempoyla bu kasları kullanması sonucu oluşur. İkincisi ise germe egzersizleri iyi yapılmazsa ortaya çıkan sorundur. Koşucularda sık görülen ‘cor’ dediğimiz karın ön duvarı egzersizinin iyi yapılmaması soruna yol açar. n Yanlış yürüyüş veya koşu nedeniyle hangi sorunlar ortaya çıkabilir? Metabolik sorunları olan, D vitamini eksikliği sonucunda stres kırıklarıyla karşılaşan hastalar, zorlama sonucunda ortaya çıkan kısalmış kaslara bağlı yaralanmalar var. Tüm koşucuların zaman zaman D vitamini seviyelerine baktırması gerekir. Maraton koşmak Önce ürü üniçin 7 öneri y y sonra hızlanın Op. Dr. Muğrabi 5 km. maraton koşabilmek için şu bilgile 1ri veriyor: Muayene olun: Eğer 40 yaşın üzerindeyseniz ya da ailenizde kalp hastalığı ya da başka bir sağlık problemi varsa düzenli bir egzersiz programına başlamadan önce doktorunu 2za gözükün. Yürüyün, sonra koşun: Yürüyüş rahat koşmak için gereken sıklığı geliştirmenin en etkili yolu. Yürüyüş tıpkı koşuda olduğu gibi bacaklarınızın ve kollarınızın aynı hareket düzenine girmesini sağlar ama kemik ve eklemlerinizde aynı etkiyi sağlamaz. 3Yürüyüş canlı olmalı.  Yavaş başlayın: 15 dakikalık yürüyüşle başlayın. Ertesi gün yine aynısını yapın. Eğer daha güçlü hissediyorsanız, 5 ya da 10 dakika daha ekleyin. Haftanın sonuna kadar süreyi 435 dakikaya çıkarın. Gelişiminizi takip edin: Her egzersizde ne kadar sürede ne kadar uzağa gittiğinizi ve yoldayken nasıl hissettiğinizi not alın. Çalışmalarınızın artışını görünce özgüveniniz artacaktır ve ertesi günkü egzersiz, ne kadarını tamamladığınızı gördüğünüz 5zaman, göz korkutucu olmayacaktır. Doğru giyinin: Eskimiş ayakkabılar yaralanmaya neden olur. Birinin size gerekli ayakkabıyı verebileceği özel bir spor mağazasına gidin.  Bu yüzden fazla parayla, modaya uygun ya da cesur vaatlerle alışveriş yapmayın. Bu, terin vücudunuzdan emilmesini, böylece yazın daha serin kalmanızı, kışın daha az üşümenizi sağlar. Kotondan yapılan her şey nemi tıpkı bir sünger gibi emer ve sizi se 6rin tutar. Zaman ayırın: Hayatınızın ritmini yaratacak olan egzersiz rutininizi ayarlayın. Günün hangi saatlerinde daha rahat egzersiz yapabileceğinizi he 7saplayın.   Plan yapın: İdman yapmaya ihtiyaç duymadığınız bir anda çalışma planınız size devam etmeniz ve hedefinize ulaşmanız için yardımcı olur. aUgröztmrıeşaıknkilolaonrtarol haaariellksıtnsmkınımyaatoraetrzdıyshaaoevrmi Obezite meme kanserini tetikliyor Genel Cerrahi Uzmanı Yrd. Doç. Dr. Tuna Bilecik, obezitenin özellikle menopoz sonrasında görülen meme kanserleri için önemli bir risk faktörü olduğunu belirterek, Türkiye’deki kadınların yaklaşık 4’te 1’inde görülen obezitenin kontrol altına alınmasının çok büyük bir önem taşıdığını vurguladı. Bilecik, çok sayıda çalışmada obezitenin diyabet, hipertansiyon, dislipidemi (kan yağlarının fazlalığı), kalpdamar hastalıkları, kasiskelet sistemi ve kanser gibi birçok kronik hastalığa yol açtığının belirlendiğini belirtti. Türkiye İstatistik Kurumu’nun Sağlık Verileri Araştırması’na göre ülkemizde obezite, yetişkinlerin yaklaşık yüzde 20’sinde görülmekte, cinsiyet ayırımı incelendiğinde 2016 yılında erkeklerin yüzde 15.2’sinin, kadınların ise yüzde 23.9’unun obez olduğu gö rülmektedir” diye konuştu. Olumsuz etkiliyor Obezitenin kadınlarda menopoz sonrası dönemde görülen meme kanseri için bir risk faktörü olduğunu vurgulayan Bilecik, menopoz sonrası beden kitle indeksinde görülen her 5 kg’lik artışın meme kanseri riskinde 12 kat artışa yol açtığını belirterek şöyle devam etti: “Obez meme kanseri olan kadınlarda hasta lığın normal kilolu meme kanseri olan kadınlara göre daha kötü seyirli olduğu bulunmuştur. Obez kadınlarda hastalığın normal kilolu kadınlara göre tekrarlama veya hastalığa bağlı ölüm riskinin yüzde 30 daha fazla olduğu gösterilmiştir. Kemoterapi ve radyoterapi alması gereken hastalarda obeziteye bağlı, hayatı tehdit eden olumsuz durumlar ortaya çıkabilmektedir.” l İSTANBUL/ Cumhuriyet Erdal İnönü başarabilir miydi? Umut 20 A rtık kazananın da kaybedeceği trajik bir rekabet haline gelmiş olan CHP içindeki kurultay savaşını, bireyler yerine sosyal politikalar/ideolojiler bağlamında irdelemek için sorduğum dört sorunun sonuncusuna geldik: 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nden sonra, Erdal İnönü, üzerinden buldozerle geçilmiş olan solu birleştirebilir, Kürt sorununu çözebilir, Demokrasiyi işletebilir miydi? HHH 12 Eylül 1980 Askeri Darbesi’nin Demokrasi ve Sol üzerindeki ezici etkisini telâfi etmek için eski CHP’liler, Bülent Ecevit’in CHP mirasını reddetmesi üzerine, Erdal İnönü’yü, çok büyük bir ısrarla siyasete sokmuşlar ve SODEP’i kurdurmuşlardı. Askerler ise, bütün öteki siyasal partilerle birlikte kapattıkları CHP’nin mirasını yönlendirmek için kendilerine Başbakanlık Müsteşarı olarak hizmet etmiş olan Necdet Calp’a Halkçı Parti, HP’yi kurdurmuşlar ve 1983 seçimlerinde, onun önünü açmak için büyük bir skandala imza atarak Erdal İnönü’nün adaylığını veto etmişlerdi. Daha sonra, Aydın Güven Gürkan, HP Genel Başkanı seçilmiş ve büyük bir fedakârlıkla, Genel Başkanlık koltuğunu yitirme bahasına, SODEP ile birleşmiş, Erdal İnönü’nün Genel Başkanlığında Sosyal Demokrat Halkçı Parti, SHP ortaya çıkmıştı. SHP, 1989 yerel seçimlerinde, hem üç büyük kenti kazanmış hem de Ecevit’in yüzde 9 oy almış olmasına karşın, yüzde 28.7 oyla birinci parti olmuştu. Ne yazık ki, 1991 Genel Seçimlerinde bu başarıyı sürdüremedi; yüzde 20.8 ile, DYP ve ANAP’ın arkasından üçüncülüğe düştü. Bu büyük oy kaybının arkasında, Baykal’ın İnönü’ye karşı başlattığı ve sürekli yenildiği kurultaylar zincirinden dolayı, SHP’nin kamuoyunda “Kurultaylar Partisi” olarak prestij kaybetmesi, Doğu’da Kürt politikacılara kendi listelerinde yer verdiği için Batı’da oy kaybetmesi, büyük kent belediyelerinde yaşanan bazı iletişim sorunları ve Ecevit’in soldan gelen sert eleştirileri vardı. Daha önce politikaya SHP’de devam edecekleri sözünü veren Kürt politikacılar da seçimlerden sonra, hem Meclis’te Kürtçe yemin krizini yaratmışlar hem de SHP’den istifa etmişlerdi. Sonuç olarak Erdal İnönü, Halkçı Parti ile birleşerek, Sol’un bütünleştirilmesinde önemli bir adım atmış ama Ecevit’in dışarda kalmasıyla bu adımı sonuçlandıramamış, Kürt politikacıları kendi listesinden Meclis’e taşıyarak, Kürt sorununun barışçı yollarla Meclis’te çözümü için önemli bir girişimde bulunmuş ama bu girişimi de Kürtlerin destek vermemesi sonucunda amacına ulaştıramamıştı. Erdal İnönü, büyük bir kültür ve bilgi birikimi ile Demokrasiyi sadece beyniyle değil, yüreğiyle de özümlemiş bir bilim insanı/politikacıydı; önerdiği çözümler de doğruydu. Ama toplumsal/siyasal koşulların ve politikacı egolarının izin vermemesinden dolayı, Türkiye’yi düze çıkaracak olan her iki siyasal misyonu da tamamlayamadı. Bu bağlamda, CHP içindeki bugünkü çatışma, bireyler arasındaki sandalye kavgası olmasının dışında, hangi politika farklılıklarına göre yapılıyor, bilen var mı? Perşembeye 21. ve son yazı: Kılıçdaroğluİnce çatışmasının bu çerçevede değerlendirilmesi. ÖNCE DEMOKRASİ, SONRA SOSYAL DEMOKRASİ: DİREN ATATÜRKÇÜ DEMOKRATİK CUMHURİYET! GAüşneışreıçıykaerkemn deikkkat çarpabilir Deniz ve tatil mevsiminin başlaması ile beraber acil servislere güneş çarpması şikâyeti ile başvuran hasta sayısında artış olduğuna dikkat çeken uzmanlar, sıcak havalarda aşırı yemekten kaçınılması gerektiğine dikkat çekti. Aşırı yemenin güneş çarpmasını tetiklediğini vurgulayan Medicana Kadıköy Hastanesi Acil Servis hekimi Dr. Firdavs Ahmedov, “Yüksek sıcaklıklarda fazla alkol tüketmek, kalın giyinmek ve aşırı besin tüketmek de güneş çarpmasını tetikleyebilir. Güneş çarpması durumunda hastaya kesinlikle alkol koklatmayınız, bilinci yerinde değilse su içirmeyiniz. Bunun yanında yiyecekler çok tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Bu nedenle kesinlikle vermeyiniz” diye uyardı. l Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle