28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Cüneyt Arkın’ın sağlık durumu iyiye gidiyor Yeşilçam’ın usta ismi 81 yaşındaki Cüneyt Arkın’ın önceki gece Silivri’de rahatsızlanarak hastaneye kaldırılması sonrası durumunun iyiye gittiği açıklandı. Arkın’ın sağlık durumuna ilişkin bilgi veren Dr. Hayati Arkaz, “Koah hastası Cü neyt Bey. Hem kalp hem akciğer yetersizliği var. İlk müdahalenin ardından yoğun bakıma alındı. Büyük ihtimalle birkaç gün içinde normal servise alacağız. 24 saatte beklemediğim şekilde tedavisinde düzelme oldu” diye konuştu. Salı 7 Ağustos 2018 kultur@cumhuriyet.com.tr EDİTÖR: ORHUN ATMIŞ TASARIM: FUNDA YAŞAR ER 13 ‘Yeni Türkiye’nin Şair Yücel Kayıran ödül alan kitap ve şiirini yeni muhalif şiiri’anlattı. 2018 Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü kazanan Yücel Kayıran ile konuştuk. Ödül töreni bu akşam saat 19.00’da Şişli Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde ‘3 bin dize tek bir şiir’ n Cumartesi Anneleri’nin acısını da yansıtmışsınız. Siyasal hayatınıza dair birkaç şiiriniz daha var kitapta, onların hikâyeleri nedir? “Efsus’a Yolculuk”, üç bin dizeyi geçen, bölümsüz tek şiirden oluşuyor. Kitap yayımlandığında ilgiyle karşılandı, kitap çevresinde bir tartışma da yaşandı. Haydar Ergülen, Halim Şafak, Enver Topaloğlu, Oğuz Demiralp, Mustafa Günay, Fahri Öz, Nilay Özer, Ali Galip Yener, Yaşar Güneş, Bilal Kolbüken, Soner Demirbaş, Ersun Çıplak, Halil Ünal, İsmet Yüce, Canan Aktaş, Cemal Karakuş tarafından, metnin yapısının tartışıldığı ve benim için çok değerli olan yazılar kaleme alındı. Her bir yazara ayrı ayrı teşekkür ediyorum. Sorunun yanıtına gelince... Yaşar Güneş’in Birikim dergisinde yayımlanan yazısında dile getirdiği bir ayrım vardı. Aşağı yukarı şöyle söylüyordu Güneş: “Bugün yeni bir Türkiye’den söz ediliyor ise ‘Efsus’a Yolculuk’, yeni Türkiye’nin yeni muhalif şiirini oluşturmaktadır.” ORHUN ATMIŞ Şair Yücel Kayıran, “Efsus’a Yolculuk” isimli kitabıyla 73. Yunus Nadi Ödülleri’nde Şiir ödülünü, küçük İskender ile paylaştı. Kayıran, kitabında ardışık dizelerden oluşan tek bir şiirle “yolculuğa” çıkarıyor okuyucularını. n Efsus’a Yolculuk’un ön kapağında resim, arka kapağında da yazı yok. Neden böyle bir tercih yapıldı? Şiir kitaplarının ön veya arka kapaklarında aslında söze pek yer yok. 60’lı ve 70’li yıllarda yayımlanan şiir kitaplarında sadelik esastı, hatta 80’li yıllarda yayınlanan şiir kitapları da böyleydi. Ama 90’lara doğru durum değişti. Şairin fotoğrafı, kimi şiir kitaplarının ana figürü haline geldi. Tabii bu, yayınevinin tasarrufuyla da ilgili bir durum. Kimi yayınevleri, şiir kitaplarını farklı bir dizi formunda yayınlıyor. Son üç şiir kitabım, “Çalgın”, “Son Akşam Yemeği” ve “Efsus’a Yolculuk”un kapak tasarımları. Metis Yayınları, bir şairin kitaplarını aynı kapak tasarımıyla yayımlıyor ama kitabını yayımladığı her şaire de farklı bir kapak tasarımı oluşturuyor. Şiir kitaplarımın kapak tasarımını ve renklerini severim. Ben sadelikten yanayım. Şiir ile okur arasına şair girmemelidir. Şiir kitabının kapağını açtığında, okurun, yüz yüze geleceği durum bir aporia (çıkışsızlık, geçitsizlik) durumudur, güneşli bir vadi değil. n Nasıl çıktı “Efsus’a Yolculuk” fikri? Fikirden hareketle de şiir yazılabilir. Ama fikir, oluşumu bakımından içsel değil dışsaldır. Şiirin dışsal olandan çok, sizde mevcut olana dayanması gerektiği inancındayım ben. Şairin kendi varlığını idrak etmesi gerekir. Şiir fikirden hareketle değil, insanın yüz yüze geldiği aporia durumundan hareketle yazılıyor. Benim her kitabımda bir sonraki kitabın izleri mevcuttur. Tabii bu durumu sonradan fark ettim. “Efsus’a Yolculuk”un emarelerini “Son Akşam Yemeği”nde görmek mümkündür söz gelimi. n Kitabı bitiren bir okuyucu ne tür sorgulamalar yapsa sizi mutlu eder? Bir şairi veya bir yazarı mutlu kılan, böyle bir mutluluk durumu var ise eğer, bu, okuyucunun yapıta ilişkin bir sorgulama yapması değil, yapıtı okumasıdır. Bir yazar veya bir şairin, yapıtının okunmasını dilemek dışında, okurdan bir talepte bulunmaya hakkının olduğunu sanmıyorum. Metnin diyalektik motoru, okunmaya başladığında işlemeye başlar. Gerçekleşmiyorsa, metin gerçekleştirilememiş demektir. n Yunus Nadi Şiir Ödülü’nü kazanmak nasıl hissettirdi? Yunus Nadi Ödülü’ne katılan her şair, bu ödüle layık görülmeyi umar. Yunus Nadi Şiir Ödülü’nün poetik bir ödül olmasının yanı sıra siyasal, kültürel bir boyutu da var. Yunus Nadi Şiir Ödülü, bir Cumhuriyet ödülüdür aynı zamanda. Bana bu onuru hissetme imkânı verdikleri için, jürinin her bir üyesine saygılarımı sunarım. ÖDÜL TÖRENİ BUGÜN Cumhuriyet Vakfı tarafından düzenlenen 2018 Yunus Nadi Ödülleri, bugün saat 19.00’da Şişli Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’ndeki törenle sahiplerine sunulacak. Ebru Erkekli’nin sunuculuğunu yapacağı, bu yıl 73’üncüsü gerçekleştirilen ödül töreninde 4 dalda 5 ödül verilecek. Öykü Ödülü’nü “Öteki Düşler” isimli kitabıyla Yiğit Bener, Roman Ödülü’nü “Göl Yazı” kitabıyla Enis Batur kazanırken Şiir Ödülü’nü “Ölen Sevgilimin Şiir Defteri” ile küçük İskender, “Efsus’a Yolculuk” ile Yücel Kayıran paylaştı. Sosyal Bilimler ve Araştırma kategorisindeki ödülün sahibi ise “Öncesi ve Sonrasıyla Çifteler Köy Enstitüsü” kitabıyla İlyas Küçükcan oldu. İstanbul Modern’de Fazıl Say büyülediyenibirçocukatölyesi ‘Tuhaflıklar Defteri’ İstanbul Modern’in “Tuhaflıklar Defteri” atölyesinde çocuklar abartılı hatta tuhaf figürler tasarlarken, insanoğlunun tarih boyunca ürettiği figürleri keşfediyor. Gerçeklik ve gerçek üstü arasındaki ince çizgiyi onlar için özel olarak tasarlanmış bir defter ile deneyimleyen çocuklar, parçalara bölünmüş sayfalarla yepyeni gerçeklikler yaratıyor. Mükemmelin değil, özgün olanın peşinde keşfe çıkarken, hayvan, insan ve bitki gövdelerini bu parçalı sayfalarda birleştirip değişen görüntülerle defterlerini tamamlıyor. 710 yaş grubu etkinlik tarih ve saati: 11 Ağustos 13.0014.00. Tiyatro Festivali başladı Genco Erkal Kadıköy Belediyesi Tiyatro Festivali başladı. Festivalde14 oyun ücretsiz sahnelenecek ve yoğun ilgi nedeniyle davetiyeli olarak izlenecek. Bu yıl 16’ncısı düzenlenen, 2 Ağustos’ta Selamiçeşme Özgürlük Parkı Amfi Tiyatro’da başlayan festival 15 Ağustos’ta sona erecek. Festivalde 14 gün boyunca yoğun ilgi gören oyunlar saat 21.00’de seyirciyle buluşacak. Genco Erkal’la açtı Tiyatro Festivali’nin açılışı, Genco Erkal’ın 50’inci Sanat Yılı kapsamında yönetip oynadığı “Bir Delinin Hatıra Defte ri” oyunu ile yapıldı. 15 Ağustos’ta Taşra Kabare’nin “Düşperest” oyunuyla sona erecek festivalde klasiklerden yeni oyunlara büyük beğeni alan 14 oyun tiyatro seyircisi ile buluşacak. Oyun davetiyeleri, her oyunun etkinlik günü 13.00 18.00 saatleri arasında, Kadıköy Belediyesi’nin Caddebostan Kültür Merkezi, Kozyatağı Kültür Merkezi, Süreyya Operası ve Halis Kurtça Çocuk Kültür Merkezi gişelerinden alınabilecek. Beşikçioğlu, Ege Turnesi’nde Erdal Beşikçioğlu’nun sahnelediği “Bir Delinin Hatıra Defteri”, 1320 Ağustos tarihleri arasında Ege turnesine çıkıyor. Gogol’un unutulmaz eserini, Beşikçioğlu’nun performansıyla buluşturan “Bir Delinin Hatıra Defteri”, turne kapsamında 13 Ağustos akşamı Marmaris Amfitiyatro’da, 14 Ağustos akşamı Denizli Açıkhava Tiyatrosu’nda, 16 Ağustos akşamı Datça Açıkhava Tiyatrosu’nda, 17 Ağustos akşamı Kuşadası AVM Amfitiyatro’da, 18 Ağustos akşamı Çeşme Açıkhava Tiyatrosu’nda, 20 Ağustos akşamı ise Ayvalık Amfitiyatro’da sahnelenecek. Erdal Beşikçioğlu 14. Bodrum Müzik Festivali kapsamında sahne alan dünyaca ünlü piyanistimiz Fazıl Say, “Yürüyen Köşk” resitaliyle DMarin Turgutreis Turkcell Sahnesi’nde yaklaşık 5 bin müzikseverle buluştu. 25 yılı aşkın bir süredir klasik müzik dünyasında yer alan Fazıl Say, resitalinin ilk yarısına Chopin’e özgü bir tür olan “gece müzikleri” Noktürn’lerle başladı. Ardından Beethoven’ın en sevdiği sonatı olan Opus 57 “Appassionata” ile devam etti. Konserin ikinci yarısında ise Say, solo piyano için bestelediği “Kara Toprak op.8” ve Atatürk’e ithaf ettiği “Opus 72 Yürüyen Köşk” adlı yapıtlarını seslendirdi. Konseri; Türkan Sabancı, Hüsnü Özyeğin, Ayşegül Dinçkök, Hasat Arat, İlker Başbuğ gibi iş ve cemiyet hayatından isimler izledi. TÜYAP, ARTİST 2018’e hazırlanıyor TÜYAP Tüm Fuarcılık Yapım AŞ tarafından hazırlanan ARTİST 2018 / 28. İstanbul Sanat Fuarı, 1018 Kasım’da TÜYAP Fuar ve Kongre Merkezi’nde düzenlenecek. Bu yıl ARTİST / İstanbul Sanat Fuarı’nın, zorlu ve zengin bir kavram olan “Deneyim”i ele alacağı açıklandı. ARTİST 2018, katılımcılarını estetiğin, etiğin, emeğin, bilimin, teknolojinin, tarihin, çoklu perspektifinden “deneyim” kavramını tartışmaya davet ediyor. ‘İroni’den anlamak Y eri geldi, Gülşen Karakadıoğlu arkadaşımla tiyatrodaki ‘dramatik ironi’ olgusunu bir süredir tartışır olduk. Türkçe karşılığı ‘tersinleme’ olan bu kavramın felsefeyle de kucaklaşan karmaşık boyutlarına uzanmak için DTCF Tiyatro Bölümü’nden KHK ile ihraç edilen Prof. Dr. Beliz Güçbilmez’in ‘İroni ve Dram Sanatı’ başlıklı yapıtına başvurmak gerekli. ‘İroni’, katı yargıları ‘ters’ten bakarak zayıflatıp ‘yıkmak’ gibi ‘muhalif’ bir çizgide konuşlanıyor. Gücünü, yargıları tersine çevirirken ‘ince alay’ı da içeren soğukkanlı bir tutum yansıtmasından alıyor. ‘İroni’ kavramının çıkışı insanlık tarihinin ‘en parlak zekâ’larından Sokrates’in o çok özel, ‘konuşarak tartışma’ yöntemine bağlanmış. ‘İroni’, Platon ve Aristoteles’ten geçerek günümüze gelirken, dram sanatının da vazgeçilmezleri arasına girmiş. ‘Komik ironi’, seyircinin ve kimi oyun kişilerinin bildiği bir gerçeği, oyun kişisinin bilmeyişi nedeniyle içine düştüğü güldürücü durum olarak açıklanmış. Genellikle Antik Yunan’ın büyük yazarı Sophokles’in tragedyalarından örnekler getirilerek açıklanan ‘dramatik ironi’ ise hem sözel düzeyde, hem de durum ve olaylar dizisi bağlamında ozanın tüm yapıtlarının belkemiğini oluşturuyor. ‘Kral Oidipus’ oyunu her boyuttaki ‘dramatik ironi’nin temel örneğidir. Bilmeden babasını öldürüp annesiyle evlenen Oidipus’un içinde bulunduğu ‘ironik’ durumu, bu ünlü ‘mitos’un yabancısı olmayan seyirci en baştan beri biliyor. Oyunu ‘ne anlatacak’ diye değil, ‘bilineni nasıl anlatacak’ diye izliyor. Oidipus, bir önceki kral Laios’un katili bulunamadığı için ölümcül bir salgınla kırılan Tebai kentini kurtarmak için kör kâhin Teresias’i çağırtınca, seyirci gibi gerçeği bilen kâhin susmayı yeğler. Ne ki, öfkeli kahramanın onu kışkırtmasıyla her şeyi açıklar. Oidipus kâhine inanmaz: Güngör Dilmen’in Türkçesiyle, “Senin kulağın, usun, gözün özürlü” der. Kâhinin doğruyu söyleyip söylemediğini o sırada öteki oyun kişileri de bilmemektedir. Antik Yunan trajedisinde ‘kamuoyunun sesi’ olarak işlev taşıyan ‘koro’ bile... (Ama oyunun gelişimi içinde hem koro hem de kimi başka oyun kişileri Oidipus’tan öncegerçeğe ulaşacaktır.) Kullanılan ‘dramatik ironi’nin derinliği, sonunda Oidipus’un da gerçeği öğrenip kendi gözlerini kör edince ortaya çıkar. ‘Tersinleme’ tamamlanmıştır: Kahraman, gözlerinin görmesine karşın zamanında göremediği gerçeğe, kendisi de Teresias gibi kör olunca ulaşmıştır... Dönelim Sokrates’e. Sokrates, katılaşmış yargılara tutsak kişilere olan ‘muhalif’ tutumunu gizleyerek ve konuyu bilmiyormuş gibi yaparak sorular sorma süreciyle o kişilerin düşüncelerini ‘ters bakış açısı’ndan sorgularmış. Günümüzde bu tür ‘tersten okuma’lar yazı dilinde yapılıyor. 5 Ağustos’ta gazetemizde çıkan iki köşe yazısından örnekleri aşağıda alıntılıyorum. Işıl Özgentürk, ‘Ters Yazı’ başlıklı metninde ekonomide yansıyan ‘olumsuz’ oluşumları ‘iyimser’ bakış açısıyla irdeleyerek alaya almış: “Eh artık yandaşların vergileri affedilmez hale gelecek. (...) yandaş müteahhitlerinizin elindeki gayrimenkuller iki üç yıl içinde, içlerinde insan olmadığı ve kötü yapıldığı için birer ikişer, ölü yatırımlar haline dönüşecek. Kısaca AKP iktidarı artık çok övündüğü mega projeleri yapamayacak duruma gelecek. (...) Bu ülke mucizeler ülkesidir ve krizlere alışık olduğundan (...) yeni gelen krizi de atlatacaktır ama artık kandırma sona erecektir.” Zeynep Oral’ın ‘Korkuyorum, Korkuyorsun, Korkuyor’ başlıklı yazısı da ‘ironi’yi, toplumun yaşadığı karabasana pembe gözlüklerle bakarak parlatıyor: “Hak var, hukuk var... Adalet mis gibi... Vicdanın daniskası var... Ekonomimiz parlak... Sanayimiz muhteşem... Tarım fevkalade... Emekçinin durumu şahane (...) Eğitim düzeyimiz fazlasıyla yüksek... Doğaya saygımız sonsuz... Toplumsal ilişkilerimiz uyumlu mu uyumlu... Farklılıklarımız huzurlu mu huzurlu...” İroni ustamız Aziz Nesin, Zeynep Oral’ı bu tür bir ‘tersinleyici’ yazısından dolayı uyarmış bir gün: “Böyle şakalar yapma, sahi sanırlar.” Hey gidi Sokrates, hey gidi Aziz Nesin! Edinburgh’a renkli açılış Performans sanatları alanında dünyanın en önemli etkinliklerinden biri olan Uluslararası Edinburgh Festivali görkemli bir gösteriyle başladı. Neon ışıkları ve Anna Meredith’in bestelediği müzikleriyle büyük ilgi gören “Five Telegrams” (Beş Telgraf) adlı halka açık bir açıkhava gösterisiyle başlayan festivalde yine çok sayıda tiyatro oyunu, dans gösterisi ve performans yer alıyor. Festival 27 Ağustos’a dek devam edecek. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle