18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 6 Ağustos 2018 haber EDİTÖR: SERKAN OZAN 9 SEGBİS dayatması GEREKÇE,AYM’NİNİŞYÜKÜ Tutuklu avukatlar, yargılandıkları davaya götürülmeyecek Farklı cezaevlerinde 10 ayı aşkın süredir tutuklu bulunan Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Ay şegül Çağatay ve Aycan Çiçek ile aynı dosyadan tutuklu öğrenci Ulaş İnci, gazetemize mek tup göndererek haklarında ki iddiaları cevapladı ve 10 Eylül’de başlayacak duruş ZEHRA ÖZDİLEK malarına çağrı yaptı. Düzce T Tipi Hapishanesi’nde mektup gönderen Çağatay ve Çiçek, “Aklımıza Mussolini’nin sözleri geliyor sık sık ‘Avukatlar olmasa bu ülke yi nasıl güzel yönetirdim!’ Sanırım mese le buradan kaynaklanıyor” dedi. Halkın Hukuk Bürosu avukatlarından Ayşegül Çağatay, kendi imzasıyla gönder diği mektupta, avukat Aycan Çiçek ile Düz ce T Tipi Hapishanesi’ne gönderildiklerini belirterek diğer arkadaşlarının da memle ketin 10 farklı hapishanesinde tutulduğu nu bildirdi. Çağatay, avukatlık biçimleri ve savundukları kişilerin iktidarı rahatsız et tiklerine değinerek şöyle devam etti: Biraz olsun ciddiyet “Nerede halka yönelik bir suç işlese bizi buluyordu karşısında. OHAL koşullarında direnen tek bir kişi, itiraz eden tek bir ses duymak istemiyordu. Bizde fazlasıyla zorluyorduk iktidarı. Bizi tutsak ederek asıl olarak savunduğumuz insanlara gözdağı vermeye onları savunmasız bırakmaya çalıştılar ama ne onlar tek bir geri adım attı ne de avukatlar onları bir kez olsun yalnız bıraktı. Şimdi incelediğimiz iddianame bir müvekkile değil bizzat kendimize ait. Biraz olsun özen biraz olsun ciddiyet beklerdik. Minareye kılıf uydurulmasını beklerdik.” Avukatların yeri duruşma salonu Avukatlarla aynı dosyadan tutuklu olan ve Şakran 2 Nolu T Tipi Hapishanesi’nde tutulan Ulaş İnci de gazetemize mektup gönderdi. İnci, mektubunda arkası dönük “Savunmanı alalım. Cızzz...” diyen mahkeme heyeti ve bu yüzden ‘Bu koşullarda nasıl savunma yapabilirim?’ diyen bir sanığı resmetti. İnci, “Avukatlar tutukluluğundan tam bir yıl sonra görülecek ilk duruşmalarına götürülmüyor. SEGBİS dayatılıyor. Savunma yeri duruşma salonudur” dedi. ‘Savcı yıldız falına bakar gibi yorumlamış’ Dosyalarında yalnızca kendini kurtarmak adına iftiralarda bulunan bir tanık ve onun rüya tabiri tadında yorumları olduğunu belirten Çağatay, “Dosya savcısı iftiracı tanığın beyanını yeterli bulmamış olacak ki yıldız falına bakar gibi yahut rüya yorumlar gibi hakkımızda yorumlar yaptırmış, bu yorumlarda ‘delil’ olarak dosyamıza konulmuş iddianamede de açık açık (iftiracı) tanık B.E’nin yorumları şeklinde yazılmış” dedi. ‘Duruşmaya götürmüyorlar’ Dosyalarında tutsak olup iddianamede adı bile geçmeyen arkadaşlarının olduğunu dile getiren Çağatay, “ İddianame daha fazla anlatmak demek belgeyi hazırlayanları iyice incitmek demek olacak. Çünkü hukuk fakültesini bitiren bir kişinin elinden çıkmış olduğunu düşünmüyorum. Bu iddianame olduğu iddia edilen belge ile bizi ancak bir yıl tutsak edebilirler. Bu onlar için yeterli olmasa gerek. Çünkü şimdi de bizi duruşmamıza götürmemek niyetindeler. Başta belirttiğim gibi bizleri on ayrı hapishaneye sürgün ettiler ve dosyada tutsak bulunan 17 avukattan 15’i İstanbul dışında mahkemeye yalnızca İstanbul içindeki bir hapishanede tutuklu bulundukları için avukat Selçuk Kozağaçlı ve Yaprak Türkmen’in duruşmada hazır edilmesi, kalan 15 avukatın ise SEGBİS aracılığı ile duruşmaya katılması yönünde bir karar verdi” ifadelerini kullandı. Erzurum’da linç girişimi Erzurum’un Yakutiye ilçesine bağlı Uzunyayla köyünde huzursuzluk çıkardığı iddia edilen iki ailenin bireylerine yönelik linç girişimini, jandarma güçlükle önledi. Girişçıkışların kontrollü yapıldığı köyde istenmeyen iki ailenin fertleri, jandarma tarafından bölgeden çıkarıldı. Kent merkezine 25 kilometre uzaklıktaki Uzunyayla köyüne 4 yıl önce yerleşen iki aile ile köylüler arasında bir süre sonra sorunlar yaşanmaya başladı. Önceki gün iki genç arasında yaşanan bıçaklı kavga, bardağı taşıran son damla oldu. Z.K’nin oğlu M.K. (18), arazi yüzünden tartıştığı Hasan Cindilli’yi (19) bıçakladı. Ağır yaralanan Cindilli, Bölge Eğitim ve Araştırma Hastanesi yoğun bakım servisinde tedaviye alındı. M.K. ise tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bıçaklı kavga sonrası köylüler, meydanda toplandı. İhbar üzerine köye jandarma ekipleri sevk edildi. Ellerinde sopalarla ‘Dişe diş, kana kan, intikam’, ‘Huzuru bozanları köyde istemiyoruz’ diye slogan atan köylüler, E.Ç. ve M.K.’nin evine doğru yürümeye başladı. Önlem alan jandarma, kalabalık grubu köyün ileri gelenleriyle birlikte güçlükle durdurabildi. Aileleri linç etmeye giden köylüler, okulun bahçesine götürüldü ve kapısı kapatıldı. Köyün gençleriyle burada konuşan Jandarma Komutanı, onlardan sakin olmalarını ve gereğinin yapılacağını söyledi. Gerilimin devam ettiği köye giriş çıkışları kontrol altına alan jandarma, öfkelerin odağındaki E.Ç ve Z.K. ile aileleri ni askeri araçla köyden çıkardı. 450 nüfuslu Uzunyayla Köyü Muh tarı Ahmet Nuri Kutan, tek isteklerinin huzur olduğunu, bu huzuru bozan iki aileyi köylerinde görmek istemediklerini belirtti. Kutan, şunları söyledi: “Bu adamlar, bizim köyümüzde 4 senedir devamlı sıkıntı çıkarıyorlar, huzursuzluk yaratıyorlar. Başkasının arazisinde hayvan otlatıyorlar. Bıçaklama olayı da bu sebeple yaşandı. Bu aile, hayvanlarını yine başkasının arazisinde otlatıyormuş. Bu yüzden tartışma çıkmış. Komşularımız köyde böyle insanların yaşamasını istemiyor.” Köy halkı ellerindeki sopaları istenmeyen ailelerin hayvanları da köyden gidene kadar bırakmayacağını söylerken jandarma gece ve gündüz köyde nöbet tutuyor. l DHA Uzun tutukluluk itirazlarına Adalet Bakanlığı bakacak AYM’de bekleyen 10 bin bireysel başvuru, Bakanlık tarafından değerlendirilecek. Uzun yargılama süreleriyle ilgili Anayasa Mahkemesi’ne yapılan başvuruların, yeni düzenlemeyle, Adalet Bakanlığı tarafından değerlendirilmesi karara bağlandı Yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı, mahkeme kararlarının geç, eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediği gerekçesiyle AYM’ye yapılan yaklaşık 10 bin bireysel başvurunun, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu’na gelmesi bekleniyor. Resmi Gazete’de 31 Temmuz’da yayımlanarak yürürlüğe giren, terörle mücadelede yeni düzenlemeleri kapsayan “Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”da Anayasa Mahkemesi’nin iş yükünün azaltılmasına yönelik hüküm yer almıştı. Bu konudaki düzenleme Cumhurbaşkanlığı’nın 100 Günlük İcraat Programı’na da girdi. 31 Temmuz öncesi başvuruları kapsayacak Yeni düzenlemeyle, kanunun yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla, ceza hukuku çerçevesindeki soruşturma ve kovuşturmalar ile özel hukuk ve idare hukuku kapsamındaki yargılamaların makul sürede sonuçlandırılmadığı, mahkeme kararlarının geç veya eksik icra edildiği ya da hiç icra edilmediğine ilişkin yapılan ve Yüksek Mahkeme’de derdest olan bireysel başvurular, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu’nca incelenecek. Kanunun yürürlüğe girdiği 31 Temmuz 2018 sonrasındaki başvurular bu kapsama dahil olmayacak. Bu çerçevede yaklaşık 10 bin dosya, Anayasa Mahkemesi’nin söz konusu başvurulara yönelik kısa süre içerisinde vermesi beklenen “başvuru yollarının tüketilmemesi nedeniyle kabul edilemezlik” kararlarının ardından Komisyon’a devredilecek. AYM’nin iş yükü azalacak Düzenlemenin gerekçesi olarak, bireysel başvuru hakkının uygulanmaya başladığı 23 Eylül 2012’den bu yana 191 bin 371 kez kapısı çalınan, halen karar bekleyen 41 bin 758 dosyası bulunan Anayasa Mahkemesi’nin iş yükü gösterildi ve düzenlemenin Yüksek Mahkeme’nin etkinliğinin artırılmasına da katkı sunacağı savunuldu. İnsan Hakları Tazminat Komisyonu, Adalet Bakanlığı bünyesinde 2013’te, “Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine Yapılmış Bazı Başvuruların Tazminat Ödenmek Suretiyle Çözümüne Dair Kanun” ile kurulmuştu. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), uzun yargılamalar ve mahkeme kararlarının icra edilmemesi nedeniyle yapılan 10 binden fazla başvuruyu, Komisyon’u adres göstererek reddetmiş ve Komisyon’u etkili bir iç hukuk yolu olarak kabul etmişti. l Haber Merkezi Suçlular korunuyor, cinayetler sürüyor İş cinayetlerinde yakınlarını kaybedenlerin iş cinayetlerini gündemde tutmak için bir araya geldiği “Adalet Arayan İşçi Aileleri” her ayın ilk pazar günü düzenledikleri Adalet ve Vicdan Nöbeti’ni dün 74. kez gerçekleştirdi. Aileler, “Suçluların ceza almasını engellediğiniz sürece iş cinayetleri devam edecek” dedi. Galatasaray Lisesi önünde bir araya gelen aileler adına basın açıklamasını 2008 yılında 21 kişinin yaşamını yitirdiği Davutpaşa patlamasın da eşini kaybeden İdris Çabuk okudu. 2018 yılında en az bin 103 işçinin iş cinayeti sonucu yaşamını yitirdiği belirtilen açıklamada, buna meslek hastalıkları sonucu gerçekleşen ölümlerin dahil olmadığı ifade edildi. İş cinayeti davalarında verilen kararların önemli olduğu vurgulanan açıklama, 28 Nisan’ın İş Cinayetlerinde Hayatını Kaybedenleri Anma ve Yas Günü ilan edilmesi istemiyle sona erdi. Çabuk, “Başımıza gelen bu mağ duriyeti başkaları yaşamasın diye uğraşıyoruz. Uğraşmaya da devam edeceğiz. Bilirkişi, savcı, onlar suçlu olsalar bile devlet kurumunda çalışan insanları korumaya çalışıyorlar. Parası ve gücü olanları korumayı seçiyorlar. Bu yol seçildiği sürece de insanlar çalışırken hayatlarını kaybetmeye devam edecek. ne kadar sorumlu suçlu kişilerin ceza almasını engellerseniz iş cinayetleri olmaya devam eder” diye konuştu. l İSTANBUL / Cumhuriyet ‘Dilek Dayar’ın katili taşeron sistemi’ Sirkeci’de tarihi Büyük Postane binasının restorasyonunda, restoratör olarak çalışan 23 yaşındaki Dilek Dayar’ın iskeleden düşerek hayatını kaybetmesi protesto edildi. KESK Kültür Sanat Sen ve Turizm Emekçileri Sendikası, Kesk Haber Sen, Dev Yapı İş, İnşaat İş ve Limter İş üyeleri tarafından Sirkeci Büyük Postane binası önünde eylem gerçekleştirildi. Kültür Sanat Sen üyesi Buket Kafadar Son “İş sağlığı ve güvenliği yönetmeliğinde ‘çalışanların sağlık ve güvenliklerini olumsuz etkileyebilecek hava koşullarından korunması sağlanır, kuvvetli rüzgâr alan işyerlerinde gerekli güvenlik tedbirleri alınmadan çalışma yapılması’ yasaklanmıştır. Ancak bir günlük çalışmanın durma zorunluluğu, patronların üç kuruşluk kâr etme kaygısı yüzünden hayata geçirilememiş ve bunun sonucunda korumacı meslektaşımız hayatını kaybetmiştir” dedi. DİSK Genel Başkanı Arzu Çerkezoğlu da “Taşeron çalıştırma başta olmak üzere tüm güvencesiz çalıştırma biçimleri yasaklanmalıdır” ifadelerini kullandı. HDP Mardin Milletvekili Tuma Çelik ise “Bizim ülkemizde insanın değeri bir kilometre yol ya da bir köprü kadar değil. Bu yaşananlar iş kazası deniliyor ama bunların hepsi önlenebilir cinayetlerdir” diye konuştu. Basın açıklaması sırasında polis geniş güvenlik önlemleri aldı. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle