23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 6 Ağustos 2018 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: SERPİL ÜNAY Kredi yapılandırmaları herkese zarar veriyor Öztürk Grup ve Opet Yönetim Kurulu Kurucu Başkanı Öztürk: Büyük kredi yapılandırmalarında iyi niyet olduğunu düşünmüyorum, yapanlar cezalandırılsın ŞEHRİBAN KIRAÇ cak oteller olmalı. Öztürk Grup ve Opet Yönetim Kurulu Kurucu Başkanı Fikret Öztürk, n Turizmde gelecek görüyor musunuz? Şu anda en risksiz sektörü turizm olarak görüyorum. Çün “Akaryakıt fiyatları nereye gi kü turizmde kendinize güveni der biz de kestiremiyoruz” di yorsanız yaptığınızın karşılığını yerek, bundan sonraki süreçte alırsınız. Bir de devletin müda devletin fiyata müdahale etme hale etmediği bir sektör. Fiyatı diği turizm sektöründe büyü na müdahale etmiyor. Diğer sek yeceklerini söyledi. törlerde de yine ne kadar ser Holdinglerin kredi yapı best piyasa ekonomisi olsa da landırmalarını eleştiren Öz yerine göre elektrikte, akarya türk, “Büyük yapılandırmala kıtta zaman zaman diyor ki bu rın Türk ticaretine Türk iş insanlarına küçükten büyüğüne hepsine zarar oldu. Özellikle yurtdışına yatırım yapıp da Türk bankalarından kredi kul fiyatı geçme. Zam yapma diyor. Birikim turizme n Turizmde yeni bir yatırım bütçeniz var mı? Ufuk Öztürk Şehriban Kıraç Fikret Öztürk Nurten Öztürk lanma işini benim kabullen Önce mevcutlarla gidecek. mem mümkün değil. Yapanla Antalya’da iki otelimiz var bi rın da cezalandırılması gere ri eski onu 35 yıl içinde yıkıp kir” ifadesini kullandı. Öztürk yeniden yapmayı düşünüyoruz. Grup ve Opet Yönetim Kuru Ondan sonra da imkânlara gö lu Kurucu Başkanı Fikret Öztürk ile akaryakıt sektörünü, yeni yatırımlarını Türkiye ekonomisini ve çıkış yollarını konuştuk. re, birikimimiz turizme aktarmak istiyoruz. Şu anda grubun kârlılığının yüzde 50’si turizmden diğeri akaryakıttan geliyor. n Akaryakıt tarafında sürek Turizme ağırlık veren grup Türkiye genelinde 1150 Opet ve 450 Sunpet bayisine ulaştı. Nereye gitti bu paralar? n Sizi Opet’le tanıyoruz bun li zamlar geliyor, sektör nere dan sonra turizm daha mı ağırlıklı olacak? Opet ana iş olarak devam edecek. Ama ikinci iş olarak turizme başladık ve burada yatırımlarımıza devam ediyoruz. Turizmde amacımız önce Türkiye’de daha sonra yurtdışında uluslararası bir marka olmak. Avrupa’da değişik ülkelere açılmak istiyoruz. Şu anda Antalya ve Bodrum’da Regnum markasıyla otellerimiz var. Yurtdışında Karadağ’a baktık. Resort mantığıyla Antalya’nın devamı olacak oteller yapacağız. Hem yurtiçinde hem yurtdışında sadece golf üzerine otel yapmak mantıklı değil. 12 ay çalışa Opet’te hedef yurtdışı yatırımı n Opet’te yurtdışına açılma ve şirket olma planınız vardı, bir gelişme var mı? Bir iki yerle görüşüyoruz. Hırvatistan ile görüştük belli bir yere gittik ama o işi durdurduk. Önümüze cazip bir ülke gelirse elbet zaman içinde Opet olarak görüşüp yatırım yapmaya hazırız. Madeni çalİıçşapniylaarsdayikakatmyrm5smkkBkşdyrpvabdkşynalllrdsdıaeıaıaiıürmeiaiaaeıiuioaeiumyrrnsntüüyonauntrpnnhdnnphrkbinieıooalgdasgimdAO.mnulseşaadueianeünlrtAaıosfiıiaBrıutaisrlur,ktnsuimtrlddkinaernlrehryeaklereinıuükuenradğaçoneüiorılırydakalvuesayrdçn5mışnâaulpruilnıtbtlkabaatypdnvyurnieokuroefledövzypairaadşaaiyreeoedyliprbtirzrey?atıoseielıyınkröcrraa?oeedllsüeyskrbğaışyldo2sieulrıgmkğrknnigdöeoiayvtıeâtadulleğb.yötiltzirekuıder3eyüirğmaüalıidfnlaasStoalrslrr.mnariaeğıke,reımkyanusyrimsuremgsYernlnuıivzşyğeiöimüyaznza,neiyz5mlaiüıamülnüıy.tsezuenhşrndksaavuıtrriazlzsoleasrSiayıikleöaletja.tzegdmnvuedbaıınıdmseörorrirB,.nmieeniiesaeıtr.drşBzryiı,llber6ekazdeel9a.eiueek.rryk5oârM5drşsılar’dioünaitvealblrürçmaedbrrnıiıarüşzanıblunamobaaryeıdizBiapnkaylnuğüagyakaeğadcı.tpdönzlnıirânımölekslayadealılernaaatİrkyotaskyşerlelemnrıym.ıaeia.ürnnhkıatE,eygBnrrrodıemeamOaazbaüğdıöuçsezlr.snyÜipaimsdtreikaşçipraeğzPipüaaıloenııueyıulrilinlgsekğülnüıntınbrkaşsynlreezüizştmfıedstçayÖglaaniıoutoçiearrshrBrtlraoreönyuYtütltzpkaenakmirieraeüaaırrsz.llmaeeöiisnlUiaalrşl,bkıyrnvoyüTkkidyşılıpyfatinmnniifalreeaıaçzeüyilrnülamoiıaykbueaıylsaednoskzlkrlnanaeiızkkriacköahtremırbrelnr.keyıisöiştiiymaepn.çenyylmÖşBohiaılglirazyaezknGerivreeeedmirbnü.köoyloonolzdlireratçskeKıktÖeetülrllitdjrereeranariieçsdokumüyuül.lytdyv.mıdezitneşluliloDzkrngçriüayeeıüedmçenlcşuekraebodarriaakonrurlsltkes.g:allspailrzhoiiauamkrnbitağkEüıarkylkıkirssaalhnrıyeilnaudngerzeecırufdlhanadarğmıiıandaiezakkaöenslyıribakdzyçdgaukazagtaçminuu.ıiçüaaııkpzenrodGbnyzimkoPptyhbnonailüzfdkil?omleaaeeraaaiidrouraşobrblprybrnleıürğ,salaukYeıi?aimllsıanbkyşyytraaunSmdyytlıtımumabfoedmnednırcloaaıyıabpaarikiAdraarltldreııdannmtüasçeladdarnlsariınaiı1,ımıtıymkorrlmy.rnıinuaıydrrçyıeakyöç0anşlııoaoYmlTksdanaıradmnnueaçeazıeylrzrıksbaptnıürgddıutdrlednnmausaraınpkibilaeuatadriruilynımezdalnpmidamstreemkkr.raüaysa,naaı.ıııtaınuaeln.t ödeyemeyeceğim... İki yıl ödeyemeyeceğim ondan sonra da, 5 yılda öderim 10 yılda öderim. Bunlar yanlış şeyler. Bunların yaplmaması gerekir. Yapanların da cezandırılması lazım. Açık ve net söylüyorum. Çünkü bu işin bütün Türkiye’deki küçüklü büyüklü iş insanlarına zararı var. Haksız rekabet oluyor. Bankalar sütten ağzı yanınca yoğurdu üfleyerek içmeye başlıyor. Diyor ki en güvenilir en büyük firma bana bunu yaptı o zaman küçük firmalara kredi verirken 1 kere düşüneceğine 10 kere düşünüyor. Büyük yapılandırmaların Türk ticaretine Türk iş insanlarına küçükten büyüğüne hepsine zararı oldu. Özellikle yurtdışına yatırım yapıp da Türk bankalarından kredi kullanma işini benim kabullenmem mümkün değil. Aldığın kredi nereye gitti kardeşim. Aldın krediyi nerde peki yol yaptın otel yaptın fabrika yaptın. Ülkene yatırdıysan tamam. Ülkede kriz var yapılandırdın gayet doğaldır. Ama aldın paraları kardeşim senin de paran vardı nereye gitti bu paralar? 3 5 paran vardı, 5 de kredi aldın 10’nu da yurtdışına götürdün. Böyle bir şey olmaz. Kriz Türkiye’de sen Türkiye’de kazanmıyorsun ki yurtdışında kazanıyorsun. Yurtdışında da öyle bir kriz yok. Dolarsa dolar Avro ise Avro kazanıyorsun. Ee para nereye gitti? n Siz yatırımlarınızın ne kadarını öz sermaye ile yapıyorsunuz? Mümkün olduğu kadar özsermaye kullanıyoruz. yağda 20 ülkeye ihracat yapıyoruz. n Faizlerin, dövizin, enflasyonun, işsizliğin tavan yaptığı bir dönemdeyiz, nasıl Borçta çizmeyi aşmamalı değerlendiriyorsunuz ekonomik gidişatı? 2016’da nasıl terör tavana vurduysa ve içinden çıkıldıysa, ekonomi de geçmiş yıllardan daha iyi olur diye düşünüyorum. Çünkü ekonomi bu şekilde gitmez. n Yatırımlara frene basma sözkonusu mu? E tabii ki o Türkiye’de var. Petrol işinde devam ediyoruz yolumuza. Turizmde de bakıyoruz yapılan yatırım kaç senede geri döner geri dönüş mantıklı olursa yaparsınız. Yoksa yapmazsınız. Fikret Öztürk n Siz aslında fizik öğretmenisiniz, sıfır sermaye ile başladınız ama Opet’te Koç Holding’le ortak oldunuz, bu noktaya nasıl geldiniz, bir işe başlamak için sermaye ne kadar önemli? Önemli olan az sermayeyle büyük işler yapmak. Küçük başlayıp garanti gördüğünüz yerlerde ileriye gitme lisiniz. Ama bu borçlanma işinde çizmeyi aşmamalı. Öngörülebilir riskler almak lazım. Ben ticarete başladığım günden bu yana hep alacak verecek dengesine bakarım. Buna bakkal hesabı derim. Alacak verecek dengesini hep sağlamak lazım. İmkânına göre yatırımını yapacaksın harcamanı da ona göre ayarlayacaksın. Biz ticarete başladığımız günden bu yana böyle devam ederiz. n Başarının sırrı ne? İşin içinde olacaksınız. Ben fizik okudum ama petrolcü değildim. Şu anda Türkiye’nin petrol dağıtım işini en iyi bilenlerden biriyim. İşin içine girmeniz lazım. İçinde olmadığınız bir işte başarılı olmanız büyük oranda mümkün değil. İş bü yük çaplı olduğunda da emin ellere profesyonellere bırakılmalı. Büyük hatalar yaparsanız zaten bu sizi iflasa götürür. n İş hayatında aldığınız en büyük risk neydi? Her zaman altından kalkabileceğiniz işlere girmeniz gerekiyor. İkinci üçüncü adımlarınızın olması gerekiyor. 1978’den bu yana hep banka borcumuz olmuştur. Belki bir iki yıl borçsuz gitmişimdir. Onun dışında hep banka borcuyla gittik. Artık alıştık ama bu borçlarda tabii sınırı aşmamak lazım. Bankada paran olduğu zaman tüm bankalar etrafında dolanır. Senin ihtiyacın olduğu zaman bu sefer senden uzaklaşmaya çalışırlar. O yüzden bu dengeyi iyi kurmak lazım. Teşvikler sadeleştirilsin Erol Bilecik Türk Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (TÜSİAD) Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, ihracat hamlesi getirecek, büyümeye ve enflasyon hedeflerine katkı sağla yacak, katma değerli üretim ortaya koyacak projelere özgü teşviklerin daha doğru olduğunu söyledi. Bilecik, bugün herhangi bir firmanın herhangi bir teşvikten faydalanmak istediğinde ilk yaptığı işin bir danışmanlık firmasından destek almak olduğunu belirterek, “Düşünün her bakanlığın veya ilgili yapının toplamda ortaya koyduğu yüzlerce, neredeyse binlere yakın teşvik var. Teşvik sistemi konusunda hakikaten müthiş bir adet zenginliği var. Bunların sadeleştirilmesi gerek. Topyekun kaldırılsın demiyorum ama bunlar geride bıraktığımız şeyler olmalı. Hatta birçoğu var ki yıllardır gündemde ama çalışmıyor. Bunların etki analizlerinin yapılması, hakikaten faydalı değilse de ya durdurulması ya da güncellenmesi gerekiyor” dedi. l Ekonomi Servisi Tekfen vites büyüttü Uluslararası müteahhitlik, tarımsal sanayi, limancılık ve gayrimenkul geliştirme alanlarında 63 yıldır faaliyetlerini sürdüren Tekfen Holding, 2018’in ilk ya rısında konsolide bazda 5.103 milyon TL ciro, 593 milyon TL faiz, vergi, amortisman öncesi kâr (FAVÖK) ve 520 milyon Osman Birgili TL net kâr elde etti. Tekfen’in, aktif büyüklüğü 10.610 milyon TL’ye, özkaynak büyüklüğü ise 3.434 milyon TL’ye ulaştı. Tekfen Grup Şirketler Başkanı Osman Birgili, “Geçen yıllarda gösterdiğimiz kararlı duruşu, 2018 yılı ilk döneminde de sürdürdük ve yıl sonu hedeflerimizi yukarı yönde revize ettik. Görünen o ki büyük bir aksilik olmazsa tüm hedeflerimizi gerçekleştirip, ciroda yüzde 10, net kârda ise yüzde 21’e yakın hedeflerimizin üstüne çıkabiliriz” dedi. Holdingin taahhüt grubunun 2018 ilk 6 aylık cirosu 3.598 milyon TL, net kârı ise 279 milyon TL oldu. l Ekonomi Servisi ekonomi 11 AKP ve Türkiye kapitalizmi A KP’de temsil edilen siyasal İslamın devleti yöneten (iktidardaki) sınıfının çıkarları ile Türkiye kapitalizmin çıkarları gittikçe daha fazla çatışıyor. Toplumun dağılmaya başlaması gerçek bir olasılıktır. Türkiye kapitalizmi (1) Türkiye kapitalizmi uluslararası sermayenin mal ve finans devrelerinin değerlenme alanı olarak (yerli sermaye sınıfları da bunların birikim yaparak var olmaya devam etme koşulları buna uygun olarak) şekillenmiştir. Sermaye birikim sürecinin devam edebilmesi için üretimin ve tüketimin sürmesi bunun için de dış kaynak (finans sermayesinin) girişinin devam etmesi gerekir. (2) Bu şekillenme belli bir tüketim kültürü, eğitim biçimi ve düzeyi, alışkanlıklarıyla, arzularıyla, kendisine uygun bir insan tipi gerektirir. Kültür endüstrisi de bu insanı üretecek, medya da siyaseti (egemen kapitalist sınıfın öncelikleri temelinde) denetleyebilecek oranda “serbest” olmalıdır. (3) Türkiye kapitalistemperyalist sisteme bağımlı (uluslararası sermayenin kullanımına açık) bir ülkedir. İktidardaki sınıfların görevi, bu bağımlılığı ve düzeni korumak, yeniden üretmektir. Başaramazlarsa ülke çok ciddi bir toplumsal (ekonomik, siyasi, kültürel) krize, dağılma sürecine girmeye başlar. Kısaca ekonomi... AKP’de temsil edilen siyasal İslamın rantiye ve talancı ahbap çavuş kapitalizmi, her konuda karar sahibi olan, ekonomik süreçlere sürekli müdahale eden lider modeli, 1. maddede vurguladığım koşullarla uyumlu değildir: Bu model, neoliberalizmin serbestlikler (sermayenin serbestçe çalışma koşulları –piyasa devleti vb... ) ve özel mülkiyet güvencesi gibi koşullarını ihlal etmekte, toplumsal artıkdeğerin gittikçe artan parçasına, üyeleri arasında dağıtmak üzere el koymaktadır. Karşımızda sermaye birikim sürecinin içkin kriz eğilimlerini yönetmek yerine, kaynakları emerek ağırlaştıran asalak bir sınıfın yönetimi var. Döviz kurları, sermaye hareketleri, enflasyon ve ekonomik daralma (stagflasyon) eğilimleri Türkiye kapitalizminin çok sert bir krize girmeye başladığını, bu iktidarın bu krizi yönetmeyeceğini gösteriyor. İktidardaki sınıfın elinde tekelleştiğinden, denetleme kapasitesini tamamen kaybeden medya, yolsuzluklara/talana, ekonomik krize, toplumsal dağılmaya ilişkin haberleri yayımlayamıyor. ...kültür ve devlet Uluslararası kapitalizmle bütünleşmiş Türkiye kapitalizminin üretim ve yeniden üretim koşulları, öncelikle üretimteknoloji ve finansal hareketler alanında, dolayısıyla ölçme hesaplama, (matematik, fizik, kimya), iletişim, bilgi işlem alanlarında belli bir düzeyde eğitilmiş, duyarlılıkları uluslararası sermayenin, kültür endüstrisinin ürettiği tüketim normlarına uygun insanlar gerektirir. Bu iktidar, 16 yıldır izlediği, eğitim sistemini dincileştirerek, kendi iktidarını kalıcılaştıracağını düşündüğü insanı üretmeye çalışıyor. Bu çabalar, Türkiye kapitalizminin gereksinimi olan insanı üreten kurumları, bu yılın yerleştirme sınavlarının sonuçlarının açıkça sergilediği gibi, yıkıyor. İmam hatipler ise bu sınıfın arzuladığı işlevi, ilgiyi göremiyor. Ortada eğitimsiz ve işsiz, patlamaya hazır bir genç nüfus birikiyor. Bir duyarlılıklar (laik, rasyonalist, hedonist, cinsel) sistemini yıkarken, yerine aynı işlevleri üstlenecek yeni bir sistem koyamamak, eğitim sistemindeki erozyon, kendini, toplumda günlük yaşamın dokusu içinde, özellikle kadına ve çocuklara (6 yıl gibi kısa bir sürede 100 binden fazla çocuğun kaybolması gibi), hatta hayvanlara yönelik şiddetin, silahlanmanın, cinayetlerin dayanılamaz düzeye ulaşması olarak gösteriyor. Ülkenin yetişmiş gençlerinin, hatta kapitalist sınıfın üyelerinin ülkeden kaçışı hızlanıyor. Böylece toplumun dokusu giderek çözülüyor. Türkiye kapitalizmi, toplumsal zeminini hızla kaybediyor. Bağımlı devlet dinamiğine (3) gelince kendi sınıf çıkarlarını koruyabilmek telaşıyla içeride, giderek rıza alma kapasitesi zayıflarken (kendi insanını üretemiyor, “pasta küçülüyor” iç çelişkileri derinleşiyor), simgesel ve fiziki şiddete daha çok başvurmak zorunda kalan totaliter bir devlet şekilleniyor. Dışarda birbirini, izleyen fiyaskolar, Türkiye kapitalizminin uluslararası ilişkilerini bozuyor, kaynak akışını etkiliyor. Hem laik, cumhuriyetçidemokratik, hem de antikapitalist muhalefet için, fark yaratmak açısından koşular çok uygun. Ne yazık ki bu koşuları değerlendirebilecek iradeler ortada yok. Altın hesaplarında rekor Bu yılın haziran ayı itibarıyla bankalardaki altın hesaplarının büyüklüğü 180.8 tonu, değeri ise 33 milyar lirayı aşarak rekor tazeledi. Mudilerin bankalardaki altın hesapları 6 ayda 9.2 milyar lira artış kaydederken, bu rakamın miktarsal karşılığı 27.3 ton oldu. Altına olan talebin artmasında, ABD ile Çin arasındaki ticari gerilim, döviz kurları ile tahvil faizlerindeki yükseliş, jeopolitik riskler ve gelişmiş ülke merkez bankalarının para politikalarındaki normalleşme adımlarının hızlanması gibi nedenler etkili oldu. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle