24 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 6 Ağustos 2018 12 Karadeniz’in… Karadeniz anlatılamaz; yaşanır. Ancak Karadeniz yaşanmaz kılınıyor. Bölgenin tarımsal yaşamı ve olağanüstü doğal güzelliği gerçek bir vampir saldırısı ile yok olmaktadır. Geçen hafta Rize’de yaşanan sel olayı da doğayı yok edişin bir başka boyutunu oluşturuyor. Ölüm ‘kelebeği’? Doğu Karadeniz Bölgesi yıllardır bitkilerin özsuyunu içerek yaşayan, halk arasında yalancı kelebek ya da canavar denilen bir zararlı böceğin saldırısı altında yaşıyor. Zararlı, başta halkın ana geçim kaynağı fındık ve çay olmak üzere tüm meyve ve sebzelerin yapraklarının özsuyu ile besleniyor; yapraklar delik deşik oluyor; meyveler daha olgunlaşmadan bozuluyor; dahası canavarın insana da saldıracağından korkuluyor. Geçen hafta Hürriyet’te (3 Ağustos) Kardelen Koldaş olayı, Vampir Kelebek İstilası…şimdi İstanbul’da üst başlığıyla ve oldukça ayrıntılı olarak haberleştirdi. Koldaş’ın da uzmanlarına dayanarak yazdığı gibi Latince adı Ricania Japonica ya da Ricania Simulans. Zararlının ülkemize Uzak Doğu ülkelerinden, İstanbul’a da 2010’da Rize’den paketlenmek üzere taşınan çaylarla ulaştığı ve önlem alınmazsa çok daha büyük bir tehlike oluşturacağı da iki bilim insanı tarafından vurgulanıyor. Haberdeki uzman ve bakanlık açıklamalarından anlaşılıyor ki vampire karşı etkin bir mücadele söz konusu değil. Yeni adıyla Tarım ve Orman Bakanlığı ..kimyasal mücadele önermiyor; zararlının yumurta bıraktığı bitkilerin temizliği ve imha edilmesi öneriliyor. Bu öneri tam bir deli saçması, Karadeniz, yeşil demek; insanlar bitkilerin üzerinde vampir yumurtası arayacak ve onları yok edecek; öyle mi? Cumhurbaşkanı tarafından geçen hafta açıklanan Tıkır Tıkır İşleyen Bir Türkiye için 100 gün içinde gerçekleştirilecek projeler arasında bu zararlı ile savaş yer almıyor. Cumhurbaşkanının en yüksek oranda oy aldığı yörelerden birinin bu yaşamsal sorunu, yeni demokrasinin (!) bir özelliği olmalı ki, onun gündemine gelmiyor! Sel değil, insan! Aslında Karadeniz’in vampirleri sadece zararlı kelebekler değil; asıl vampirler bazı insanlar. Geçen hafta Rize’nin Muradiye ve Salarha yörelerinde yaşanan sel felaketi, tamamıyla insan yapımı. Rize çok engebeli; derler ya, ütülenirse Konya kadar arazisi olur. Rize’nin o güzelim vadileri ve dere yatakları, yıllardır, çok katlı beton yığınından başka bir şey olmayan çarpık yapılarla dolup taşıyor. Yine biri geçen hafta olduğu gibi belirli aralıklarla çıkarılan, barış kavramıyla hiçbir ilgisinin olmamasına karşın adı imar barışı olan, adıyla affı, yasaları ve düşük faiz uygulamalarıyla, yayladan yalıya kalıcılaştırılan çarpık yapılaşma sonucu yağmur suyunun yolları kapanıyor. Seller de vampire dönüşüyor. Sorun o kadar ağır ki, kimin izin verdiği; kimin ne kadar rüşvet aldığı gibi konular anlamsız ayrıntılar olarak kalıyor! Yıllardır Artvin halkının doğaya sahip çıkışı baskılandı; Yeşil Yol’a karşı, kadını ve erkeğiyle Hemşin halkının direnişi görmezlikten gelindi. Doğa kıyımının kamuoyunca en çok bilinen örnekleri Uzungöl ve Ayder’dir. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan son gelişinde; Ayder’i rezil ettik diye açıklama yapmıştı. Bu yıl orada yaşanmakta olanlar o rezilliğin katlandığını kanıtlıyor. Gelinen noktaya bakar mısınız? Sıradan bir yurttaş değil, Rize’nin Muradiye Belde Belediye Başkanı sellerin içinden Allah’ım yardım et, batıyoruz diye çığlık atıyor. Kısaca, Doğu Karadeniz, vampir kelebek ve çarpık yapılaşma kıskacında; artık çırpınamıyor; can çekişiyor. 6 AĞUSTOS 2018 SAYI: 33906 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına MEHMET Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Faruk Eren Aykut Küçükkaya Dijital Medya Koordinatörü Bülent Mumay Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Demirören Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04:16 04:05 04:35 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 05:58 13:16 17:08 05:44 13:01 16:51 06:11 13:23 17:12 Akşam 20:23 20:05 20:24 Yatsı 21:57 21:37 21:53 yorum TASARIM: SERPİL ÜNAY Geçtiğimiz haftalarda gazetecilerin gündemlerinde fazla yer tutmasa da tartıştıkları konulardan birisi “çözüm odaklı gazetecilik” oldu. Cumhuriyet’te sevgili Melis Alphan ABD’de katıldığı bir meslek gezisinde gündeme gelen konuyu aktardı. Bu konuda çalışan Solution Journalism adlı girişimin çabalarını özetledi. Birgün’de de sevgili meslektaşımız Ümit Alan konuyu bir köşe yazısında gündeme taşıdı. Bu tür gazeteciliğin övgüsüne girişenlerin örneğin Melis’in aktardığı Solution Journalism grubunun gerekçesi şöyle: “2008’de AP’nin yaptığı bir çalışmaya göre, ‘kan varsa reyting / tık alır’ zihniyeti sorunlara, felaketlere ve krizlere o kadar odaklandı ki, okurlar –özellikle de gençler haber okumaz, izlemez oldular. 7’den 70’e herkes haber yorgunu. Bu ‘haber yorgunluğu’ insanları öğrenilmiş çaresizliğe itiyor. Bunu fark eden ABD’li üç gazeteci (Pulitzer ödüllü Tina Rosenberg, David Bornstein ve Courtney E. Martin) insanların üstüne karabasan gibi çöken bu haber yorgunluğunu beslemek yerine, dünyada iyi giden şeyleri yazmaya karar verdiler. 2013 yılında bir araya gelerek Çözüm Odaklı Gazetecilik Ağı’nı (The Solutions Journalism Network) kurdular.” Çarpıcı, iyi niyetli, çekici görünüyor. Savunanların niyetlerinden bağımsız olarak söylemeliyim ki, bana gazetecilik açısından büyük bir tuzak gibi geliyor. Böyle bir gazetecilik anlayışının büyük tehlikeler içerdiğini, gazeteciliğin gerçek Gazetecinin İşi görevlerinden uzaklaşmasına yol açacağını düşünüyorum. Önce ilkeyi saptayalım, gazetecinin işi iyi gitmeyeni göstermek, durumu eleştirmek, halkı da durumdan haberdar etmektir. Çözüm önerisi, önerileri, çözüme zorlayıcı baskı yapma hakkı, duruma itiraz edenlerin, doğrudan ya da dolaylı zarar görenlerin, kitle örgütlerinin, sivil toplum kuruluşlarının, çözüm ise en küçük birimden, haydi mahalle diyelim, ya da eleştirilen özne, kişi, kurum, yukarıya kadar, parti, bakan, hükümet her kimse sorunun kaynağına, sorumlusuna aittir. Gazeteci haberinde neyin iyi gitmediğini aktarırken, muhtemel çözüm önerilerini dile getirenlerin açıklamalarına kuşkusuz öncelikle yer verecektir. Ama çözümün odağı olan sorumlularla birlikte sorunu çözmeye kalkışmayacaktır. Tuzak nerede? Tuzak işte tam bu noktadadır. “Çözüm odaklı gazetecilik” sorunun kaynağı ile gazeteciyi birlikte çalışmaya, doğal olarak birlikte çözüm aramaya gerçekte sorunun üstünü örtmeye zorlar. Dünya Bankası kaynaklı ve yaygınlaşması için yoğun çaba harcanmış, DB literatüründe baş köseye oturtulmuş “yönetişim” kavramına çok benziyor. İtiraz edeni plazadaki donatılmış lüks masaya oturtmaya ve sanki çözüm önerileri ondan geliyormuş izlenimi vererek, istenen sonucu elde etmeye dayanan sistemdir. Melis Alphan, haberinde konunun risklerine de değiniyor: “Dikkatli olmak gerek tabii. Zira çözüm odaklı gazetecilik ‘temize çekme’ riski de taşıyor. Siyasetçiler, şirketler ve STK’ler ‘olumlu’ haberlere ‘yardım etmekten’ hep memnundurlar. Burada biz gazeteciler uyanık olmalı ve kandırılmamalıyız.” Bu türden iyi niyetli bir itirazın yani “çözüm odaklı gazetecilik” diye bir gazetecilik türünün olabileceği fikrine destek çıkarak risklerinden söz etmenin de yanıltıcı olacağı kanısındayım. Gazeteciler haber yaparken doğal olarak yapacakları işlerin esasının değil bir bölümünün sistematikleştirilerek bir gazetecilik türü olarak piyasaya sürülmesi karşısında gerçekten dikkatli olmak zorundadırlar. Gazetecinin işi, işinin odağı, nesnel olmaya, gerçekleri yazmaya, aktarmaya özen göstererek eleştirmektir. KISA KISA Arttırdı değil artırdı İyi günler dilerim. Dün gazetemin ekonomi okuntusunda “Nef Sermaye Arttırdı” denmiş. Kaç kez anlattım, doğrusu “artırdı”dır... Tek seslemli (hece) bir sözcükte, sonda iki ünsüz varsa (art, üst, ast gibi), bu sözcüklere getirilecek ek, o sözcüğün son ünsüzüyle özdeşse, sözcükteki son ünsüz düşer. Yazarın arttırdı biçiminde yanlış yazdığı sözcüğün kökü “art”; alacağı ek tır ekidir. Ses düşmesi kuralı gereği sözcüğümüz “artır” biçimine girer. Bir yazar da “meşhur zeytinyağı kadar ünlü” demiş, ben ona ne diyeyim? Tarık Konal Daha yararlı olabilirdi 03 Ağustos 2018 Cuma, 21.25 tarih ve saatinde yayımladığınız “YÖK’ten son dakika baraj kararı” başlıklı haberinizin sonunda başarı sıralaması sınırları tablosu bulunmamaktadır. Haberiniz: <http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/egitim/1045426/YOKten sondakikabarajkarari.html>   Baraj sınırları tablosunun haberinize eklenmesi veya <http://yok.gov.tr/barajlardagenisletilme> linkinin verilmesi iyi olurdu diye düşünüyorum. İyi çalışmalar. Mehmet Altay Bermuda Şeytan Üçgeni haberiniz http://www.cumhuriyet.com.tr/haber/yasam/1045101/BermudaSeytanUcgeninin sirriaciklandi.html Haberinizde sırrın çözüldüğünü ancak uçakların neden kaybolduğuna dair bir  bilgi yazmamışsınız, haber yetersiz geldi bana, okurlarınızı biraz daha ciddiye almanızı rica ediyorum teşekkürler kolay gelsin. Ahmet Ahmet Android’de sorun var Merhabalar, Cumhuriyet’in android uygulamasında aynı haber bildirimi birkaç kez geliyor ve bildirimler kapatılamıyor. Bunun yanı sıra eski tasarım çok daha kullanışlıydı. Şu anki tasarımda aksaklıklar var. Fazla yavaş ve uygulamadan çıkmak bile fazlasıyla zor. Güvenerek okuduğumuz gazetenin android uygulamasındaki bu eksiklik ve aksaklıkların bir an önce düzeltilip uygulamanın güncellenmesini rica ediyorum. İyi günler dilerim. Gökberk Yalçıner Olaylar ve GOrUSler EDİTÖR: NAZAN ÖZCAN [email protected] Baktıkça yüzünüz acıyor! FİLİZ KERESTECİOĞLU HDP Milletvekili Gerçekten merak ediyorum: Daha ne istiyorsunuz? Cevabı biliyorum! Yok olalım istiyorsunuz. Bütün hırslarınızın ve kifayetsizliklerinizin aynasıyız! Gerçek ne biliyor musunuz? Aynayız biz! Yüzünüz acıyor bize baktıkça! Hırsınız artıyor. Bu ülkenin özgür olma ihtimalinden ödünüz kopuyor. Korkuyla sınamak istiyorsunuz herkesi... Yetmiyor; çoluğuyla, çocuğuyla hatta! Hâlâ korkmayanlar hırsınızı daha da büyütüyor! Savaşla olmuyor, bu işin sonu yok diyoruz yıllardır. Ama yıllardır aynı hataları yapanlar başkalarıymış gibi, yıllardır bu hatalarla binlerce genç hayatını kaybetmemiş gibi aynı çıkmaz yola sapıp yine bize hırslanıyorsunuz! Her yerde çocuklar ölüyor. Zırhlı araç eziyor, ölüyor. Yola konan bomba patlıyor ölüyor. Sokakta oynarken eline aldığı cisim patlıyor, ölüyor. Ölüyor, ölüyor, ölüyor... Diyoruz ki buna bin kere de terör terör terör deseniz çözülmüyor. Bütün ülke bunun acısını her açıdan yaşıyor. Yine hırslanıyor “Kınıyo musun kınamıyo musun” nakaratına başlıyorsunuz! Sonra nice canlar gidiyor! “Kınıyoruz, kabul etmiyoruz, şiddet istemiyoruz” diyoruz... Bu sefer de eski Türk filmi repliklerine geçip “yalan söylüyorsunuz yalaaan” diye bağırıyorsunuz! Sorun çözememek sizlere mahsus olsa da, kınamak da sadece sizlere mahsus! Bize karşı ise her durumda hırslanmak serbest, atış serbest, nasılsa epeyce tutan ve yutan var! Milli direniş nerdee! Yolsuzlukların bini bir para olmuşken, ortaya saçılanları hâlâ toplayamayıp “al papazı ver papazı” gibi düzeysiz sözler ve gizli pazarlıklar yürütürken “dostlarını” kızdırmış ve ekonomiyi hepten batağa sürüklerken yine hırslanıyorsunuz! Kime? Sebep olanlar, müsebbipleri dışındaki herkese... Yastık üstü her türlü ihtişamı büyütüp beslerken, olmayanlardan yastık altındakileri isteyip, bir de alamayınca yine hırslanıyorsunuz! “Milli direniş nerdeeee!” Daha ne istiyorsunuz Ha bu arada her türlü Amerika şu bu işbirliği memlekette yıllardır gırla giderken, antiemperyalist ve devrimci olanlar bizlerken de hırslanıyorsunuz! Hırsla, üsleri veren, milyar dolarlarca dış borç yapan siz değil de, sanki antiemperyalist olan sizmişsiniz gibi yine bize çıkışıyorsunuz: “Ülke ne halde hainleeer!” Gerçekten merak ediyorum: Daha ne istiyorsunuz! Mevkidaşına omuz atıp sırıtan “ergen” bakanlar sizde! Hukuk dışına çıkılabilir diyen vekiller sizde! Asla tutuklanmayan mafyatikler sizde! Görgüsüzlüğün Nirvana’sına ulaşmış inşaat şirketi sahipleri sizde! Biatın zirvesinde yargı sistemi sizde! Sözünüze söz katan, o da yetmeyip olmayanı bile yazan basın sizde! Her türlüsü çeşit çe şit mevcut. Siz kim misiniz? Bazen İttihat Terakki, bazen Yassıada, bazen 12 Eylül, bazen... Gerçekten merak ediyorum: Daha ne is tiyorsunuz? Cevabı biliyorum! Yok olalım istiyorsunuz. Bütün hırslarınızın ve kifayetsizliklerinizin aynasıyız! Savaşların, soykırımların, istismarların, yolsuzlukların, kabalıkların aynasıyla yüzleşmek zordur. Yılların geleneğiyle hep aynı usulü sürdürdüğünüz ve buna hep ayna olduğumuz için yok olalım istiyorsunuz! Baktıkça yüzünüz acıyor! BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] 7 8 9 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] SOLDAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SAĞA: 1 SALAŞPUR 1/ Yusuf 2 AŞ I USKUR Atılgan’ın “Ana 3 K I Ğ I İ D A yurt Oteli” adlı 4 U T R A K E T romanının baş kişisi. 2/ Aynı ahır adına koşan yarış atlarına verilen ad... Aç olmayan. 3/ Ege ve Akde 5 6 7 8 9 L SAKO İ M TAT I L I CA AY İ N ORAK A LON J NE ALO L İ P İ T niz kıyılarımız daki küçük koylara verilen ad... Sabanın tarla sü rülürken açtığı çizgi. 4/ Rütbesiz asker... Osmanlı Devleti’nde taşradaki nüfuzlu ailelere verilen ad. 5/ Uyma, boyun eğme... Akım şiddeti birimi kiloamperin kısa yazılışı. 6/ İşsizlik, tembellik. 7/ Dişi eşek... Alban Berg’in bir operası. 8/ Sık gözlü ağ... Bir cins köpekbalığı. 9/ Kırklareli’nin Vize ilçesinde, “tabiatı koruma alanı” kapsamına alınan bir orman ve körfez. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Sarı renkte ve cam parlaklığında, doğal demir ve magnezyum silikat. 2/ Birbirinden hiç ayrıl mayan sıkı arkadaşlar... Jokeylerin giydiği kenar sız başlık. 3/ Ovada ya da dere kıyısında çalı ve diken topluluğu... Toprak, kum ve saman elemeye yarayan iri delikli kalbur. 4/ Kahraman, yiğit... Sapanca Gölü’nün eski adı. 5/ Saygı gösterme, iti bar etme... Orhan Pamuk’un, “Kar” adlı romanı nın baş kişisi. 6/ Kullanılmaz durumda olma. 7/ Doğalgazın önemli bir bileşeni olan gaz... Uzun tüylü bir süs köpeği. 8/ Burulmak suretiyle es neklik sınırı ve dayanımı yükseltilmiş özel beton demiri... Kertenkeleye verilen bir başka ad. 9/ Tüfeğin namlusu ucuna takılan küçük kılıç. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle