18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Lana Del Rey’den İsrail eleştirilerine yanıt: Müzik evrenseldir Pop müziğin sevilen ismi Lana Del Rey gelecek hafta İsrail’de vereceği konsere ilişkin kendisine yöneltilen eleştirilere Twitter’dan yanıt verdi. Birçok müzisyen İsrail’i Filinstin halkına karşı sürdürdüğü şiddet yanlısı politika yüzünden boykot ederken, Lana Del Rey’in Tel Aviv’de konser vereceğinin açıklanması şarkıcıya karşı birçok eleştirinin yöneltimesine yol açmıştı. Lana Del Rey’in yanıtı ise şöyle oldu: “Müzik evrenseldir ve bence insanları birleştirmelidir. Tel Aviv’de konser vermek politik bir görüş bildirmek değildir. Kaliforniya’da konser vermemin de şimdiki hükümetimizle aynı çizgide olduğumu göstermeyeceği gibi.” ‘Gezici Bağlama12 EDİTÖR:ÖZNUROĞRAŞÇOLAK TASARIM:BAHADIRAKTAŞ [email protected] Salı 21 Ağustos 2018 Atölyesi’ yollarda Erdal Erzincan, “Gezici Bağlama Atölyesi fikri doğu ile batı arasındaki fırsat eşitsizliğine tepki amaçlı ortaya çıktı. 25 yıllık bir eğitmen olarak bunu uzun zamandır kendime dert edinmiştim. Sanırım bu dert şimdi en doruk noktaya ulaştı ve ilk adım atıldı” diyor Erdal Erzincan Bağlama Kursu’nun düzenlediği “Gezici Bağlama Atölyesi” yola çıkmaya hazırlanıyor. Üç yıllık bir eğitim programını içeren Gezici Bağlama Atölyesi’nde Atölyeye katılacak öğrencilerin yaş aralığı 812 olacak. Sınavlardan sonra oluşturulacak sınıfla 3 yıl ders yapılacak. yetisi gibi koşullar aracak. Ücretsiz olan atölyenin sponsorluğunu Erdal Erzincan Müzik Kursu üstleniyor. Erzincan, “Derslerin sağlıklı bir şekilde devam etmesi için özel bir gayret gösterip uzaktan da tekno ki dersler Erdal Erzin lojik imkânlarla öğrencilerimle de can Müzik Kursu’nda vamlı iletişim halinde olacağım. 3 uygulanan sisteme gö yılın sonunda başarılı öğrencile re gerçekleşecek. Erzu rimle konserler vermeyi he ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK rum, Erzincan ve Tunceli merkezli olarak düşünülen bu çalışma defliyorum” diyor. şehir merkezlerinde ve önceden belirlenmiş uygun çalış ma ortamı olan köylerde yapılacak. Ücretsiz olarak gerçekleşecek atölye için Erzincan ile konuştuk. Erzincan, “Gezici Bağlama Atölyesi fikri doğu ile batı arasındaki fırsat eşitsizliğine tepki amaçlı ortaya çıktı. 25 yıllık bir eğitmen olarak bunu uzun zamandır kendime dert edinmiştim. Sanırım bu dert şimdi en doruk noktaya ulaştı ve ilk adım atıldı” diyor. Atölyeye katılmak isteyen öğrenciler için 78 Eylül’de seçmeler yapılacak. Erzincan, İlk seçmenin kendi doğduğu köyde yapılacağını söy lüyor ve ekliyor: “Yaş aralığı 812 olacak. Sınavlardan sonra oluşturulacak sınıfla 3 yıl ders yapılacak. Dersler için cumartesi ve pazar günlerini değerlendireceğiz. Ayda bir ben derslere katılacağım. Diğer dersler İstanbul’dan yönlendirilecek ve öğretmenler aracılığı ile gerçekleşecek. Dersler için genellikle köyler değerlendirilecek. Her hafta farklı bir köyde dersler yapılacak. Her köyde aynı zamanda derlemeler de yapılacak. Bu derlemeleri öğren cilerle birlikte yapacağız ve bu yolla onların bu anlamda deneyim kazanmalarını da sağlayacağız.” Çalışma için belirlenen köylerin özellikle bağlama geleneğiyle uygunluğu göz önünde bulundurulacak. Bu yöntemle öğrencilerin geleneksel bağlama eğitimiyle yakın bir bağ kurması hedeflenleniyor. Atölyeye katılacak adaylarda belli bir düzeyde müzik kulağı ve bağlamada çalıp söyleme Erdal Erzincan Türkiye’deki Vedat rock müziğin ARIK önemli isimlerinden Turgut Berkes, 65 yaşında hayata gözlerini yumdu. Turgut Berkes’ten erken veda Müzisyen, ressam, yazar ve çevirmen Turgut Berkes dün sabah saatlerinde hayata veda etti. Müzik yazarı ve programcı Güven Erkin Erkan sosyal medya hesabından şu satırlarla duyurdu haberi: “Turgut Berkes aramızdan ayrıldı. Müzik tarihimizin en kıymetli albümlerinden Kara Kutu’yu bize bırakan sanatçıyı bu sabah kaybettik. İlerleyen koah rahatsızlığına rağmen çevireceği kitapların heyecanı içindeydi. Değerli bir müzisyen, yazar, ressam ve ağabey olarak unutulmayacak.” 1953 yılında İzmir’de doğan Turgut Berkes önce TED Ankara Koleji’nde, ardından İngiltere’deki Bournemouth and Poole College of Art’da eğitim aldı. Bir süre radyo programcılığı, kütüphanecilik, gazetecilik ve çevirmenlik yapan Berkes 1989’da Fuat Güner ile birlikte o zamanın en iyi teknolojisine sahip olan FT Kayıt Stüdyosu’nu kurdu. 2000 yılında büyük beğeni toplayan ‘Karakutu’ albümünü çıkaran Berkes, daha sonra ‘Bir şeye yaramaz şarkılar’ı dinleyicileriyle buluşturdu. 2007’den sonra Bodrum’da yaşamaya başlayan Berkes son yıllarında şarkı yazmaya ve çeviri yapmaya devam etti. Yavuz Çetin, Tarkan Gözübüyük, Ozan Tügen gibi müzisyenlerle çalışan Berkes, son olarak Pentagram’ın ‘Apokalips’ klibinde de rol almıştı. Ne Dediler.. Turgut Berkes’in vefatı müzik ve edenbiyat camialarında büyük üzüntü yarattı. İşte onun ardından sosyal medyada yazılanlardan bazıları... u Mabel Matiz: “Yolun ışık olsun Turgut Berkes. Sonsuz ilham için teşekkürler.” Mor ve ötesi: “bir cümleyle dünyaları açıklama kabiliyetine sahip; ressam, müzisyen, çevirmen ve hatta oyuncu olarak ilham veren işler üretmeye hiç ara vermemiş bir ustamızı kaybettik. ışıklar içinde yat turgut abi.” u Harun Tekin: “turgut abi. cümleler. hikayeler. şarkılar. allamei cihan. dünya malında gözü olmamak. dünya vatandaşı olmak. kış neden var turgut abi?” u Aylin Aslım: “Çok kıymetli Turgut Berkes aramızdan ayrılmış. Değerinin anlaşıldığı bir yere gittiğine inanmak isterim... Umutsuzluğa düştüğüm zamanlarda birkaç sözüyle beni merkezime döndürmüşlüğü vardır, uğurlar olsun.” u Ogün Sanlısoy: “Güle güle Turgut, huzur içinde yat..” u Kıvanç Koçak: “turgut berkes ölmüş. başka da bir sürü şey yaptı ama bilhassa “kara kutu” bu memlekette yapılmış en iyi rock albümlerinden biriydi sözleriyle, müziğiyle, duygusuyla. şükran doluyum kendisine” u Serkan Ferat: “Müzisyen, yazar #TurgutBerkes abimiz bugün aramızdan ayrıldı. Kreş’in ilk albümü “Zaman yok”ta beraber çalışmıştık. Bir müzik,kültür ansiklopedisi gibi idi. Şarkı yazarlığı konusunda üzerimde fikirleri ile çok emeği vardır. Huzur içinde uyu abi” Gezginlere Türkiye rehberi Francis Russell’ın “Türkiye’de Görülecek 123 Yer” adlı kitabı Yapı Kredi Yayınları etiketiyle raflardaki yerini aldı. Nurettin Elhüseyni’nin dilimize kazandırdığı ve Özel Bir Büyük Tur alt başlığıyla yayımlanan kitap bayram günlerinde Türkiye’yi gezenler için ayrıntılı bir rehber niteliğinde. “Türkiye’de Görülecek 123 Yer” İstanbul’dan güney kıyılarına, Kapadokya’dan Selçuklu ve Osmanlı uygarlıklarının önemli anıtlarına ve Antikçağ’ın Hellenistik, Roma, Bizans, Ermeni ve Gürcü sit alanlarına, bu büyüleyici coğrafyayı bütün zenginliğiyle tanıtmayı hedefliyor. Türkiye’yi otuz yılı aşkın bir süredir gezmekte olan Russell’ın kitaba aldığı 123 yer arasında Efes, Knidos, Kayaköy, Termessos, Tokmar Kalesi, Binbir Kilise, Göbeklitepe, Ihlara, Çengilli, Şebinkarahisar, Antakya, Akdamar, Labranda, Pergamon, Ksanthos, Anamur, Rabat Kalesi, Kanlıdivane ve Öküzlü de yer alıyor. İçinde bol mitarda renkli fotoğraf da bulunan kitapta gezilecek bölgelerin bazılarına ait haritalar ve kısa bir sözlükçe ile Anadolu’da yaşamış halklar ve hanedanların sıralandığı bir bölüm de var. Adana, Spike Lee filmiyle açılıyor 25. Uluslararası Adana Film Festivali ABD’li usta sinemacı Spike Lee’nin son filmi “BlackKklansman” ile açılacak. İlk gösterimini Cannes Film Festivali’nde yapan film ırkçı ve şiddet yanlısı Ku Klux Klan örgütünün içine sızmayı başaran siyahi bir adamın gerçek yaşamöyküsünü anlatı yor. John David Washington, Alec Baldwin, Adam Driver, Jasper Pääkkönen gibi isimlerin rol aldığı filmin yapımcıları arasında, geçen sene “Get Out” ile En İyi Özgün Senaryo Oscar’ına ulaşan Jordan Peele de yer alıyor. 25. Uluslararası Adana Film Festivali 2230 Eylül tarihleri arasında düzenlenecek. Mısır’daki gizemli lahdin sırrı çözülüyor Mısır’da inşaat çalışması esnasında tesadüfen bulunan ve içinde “hayat iksiri” bulunduğu iddiasıyla uluslararası kamuoyunun ilgisini çeken lahitteki mumyalara ilişkin ilk inceleme tamamlandı. Araştırma sonucu, ilk iskeletin 2025 yaşlarında ve 160164 santimetre boylarında bir kadına, ikinci iskeletin 3035 yaşlarında ve 160165.5 santimetre boylarında bir erkeğe, üçüncü iskeletin de 4044 yaşlarında ve 179185.5 santimetre boylarında bir erkeğe ait olduğunun belirlendiği kaydedildi. Son mumyanın başında 1.7 santimetre çapında yuvarlak delik olduğunun belirlendiği, ölmeden önce uzun süre yaşadığının anlaşıldığı, iskeletin sahibinin beyin ameliyatı geçirdiğinin tahmin edildiği ve lahde iki farklı zamanda defin işlemi gerçekleştirildiğinin düşünüldüğü açıklandı.Uluslararası medyanın ilgisini çeken lahitteki suyun renginin ise sarılı olan mumyaların dokusuyla yeraltı sularının karışması sonucu oluştuğunun düşünüldüğü belirtildi. İskenderiye kentinde geçen ay inşaat çalışması sırasında bulunan 30 tonluk lahdin içindeki suyun “hayat iksiri” veya “kırmızı cıva” olduğu konusunda medyada çeşitli iddialar yer almıştı. l (AA) Frigo Zamanı Yaz sıcakları süregelirken, çok meraklısı olmadığım dondurma düşer oldu aklıma. Ben çocukken dondurma –‘Dondurmam Kaymak!’ filminden de bilindiği gibi sokak satıcıları tarafından satılırdı. Bu tür dondurma genellikle kaymak, çikolata ve vişne çeşitlerinden oluşurdu. Ancak, Kadıköy’de oturuyorsanız, İskele’den Altıyol’a çıkarken sağınıza denk düşen ‘Nefis Pastanesi’nin gerçekten nefis çok çeşit içerendondurması buzlanmış metal kaplar içinde ve yassı kaşıklar eşliğinde önünüze geldiğinde gerçek bir şölene hazırlandığınızı düşünürdünüz (Hele, ondan önce Nefis’in eşsiz ‘tavuklu pilav’ından yemişseniz). Büyüdükçe, sokak dondurmalarının çoğunlukla tatsız tuzsuz olduğunu fark ederdiniz. Nefis’in dondurmasının tadı ise damağınızda hep kalırdı. Bir de annem evde yiyeni de yemeyeni de pişman edeneşsiz lezzette şeftali dondurması yapardı. Annemden daha usta olanlar ise çeşit arttırmakta yarışırlardı. Ama benim Frigo tutkumun yanında bunların hepsi hiç kalır. Frigo çocukluğumun düş yiyeceklerindendir. Özellikle sinemalarda gösterim aralarında yanlış anımsamıyorsam tahta bir tepsi içinde dolaştırılan Frigo’nun satıcısı hiç durmaksızın ‘Frigo buz!’ diye bağırarak müşteri toplardı. Üniformasının onurunu her şeyden üstün tutan subay babam, her türlü abur cuburla aşk yaşayan benim ve kardeşim Ahmet’in, kendisi yanımızdayken sokaktan hiçbir şey alıp yememize izin vermezdi. Yazın sokağa şık şapkalarından biriyle ve ellerinin çirkin olduğu gerekçesiyle kısa kumaş eldivenlerle çıkan ve güzellikten ödün vermektense ölmeyi yeğleyecek olan annemin, bizim sokak oburluklarımıza karşı çıkma gerekçesi ise ‘üstümüzü başımızı batıracağımızdı.’ Eskilerin deyişiyle ‘velhasıl’ sereserpe bir çocukluk yaşayamadık. Herhalde bu durumun yarattığı psikolojik bozukluk sonucunda, sokağa annemsiz ve babamsız her çıkışımda abur cubur dünyasıyla içli dışlı oldum. Dahası, ebeveynimizin bana ve kardeşime yaptığı baskıdan öç alırcasına, kendi kızıma ve oğluma her sokağa çıkışımızda dondurma, pamuk helva, macun, simit, fındık fıstık, mısır yeme önerilerinde bulunmaktan kendimi alamadım. Aksiliğe bakın, onlar da bizimkilere ve de ek olarak babalarına benzemiş oldukları için, benim altın değerindeki önerilerimi ‘şimdi canım istemiyor’ diyerek (sanki sözgelimimısırcı her köşede onları bekliyormuş gibi) geri çevirdiler. Onlar büyürken Frigo da her yerde satılmaz olmuştu... ‘Frigo’yu bilmeyenler için anlatayım. Çikolata ile buz arasında devinen, sanırım nişasta içeren tatlı bir gıdadır. Yaldızlı kâğıtlara sarılmış olarak satılır. Her zaman buzdolabında, en iyisi buzlukta durmalıdır. Satın aldığınızda hemen açıp yemelisiniz. Oysa daha açmaya başlamadan, yaldızlı kâğıttan akan sular dirseğinize inmiştir bile. Frigo’yu beş lokmada bitirmezseniz, zaten eriyip üstünüzü başınızı batıracaktır. İşte o benzersiz beş lokma boyunca bence dünyanın en keyifli lezzetiyle baş başasınızdır... Son Frigo’mu 1996 yılında İstanbul Belediyesi Büyükşehir Şehir Tiyatroları’nın Fatih (Reşat Nuri Güntekin) Sahnesi’nde rahmetli Sevda Şener hocamın şaşkın bakışları altında yemiştim. Çok iyi anımsıyorum, çünkü ‘Silvanlı Kadınlar’ı izliyorduk, başrolü de yirmili yaşlarındaki Dolunay Soysert oynuyordu. Bense kırk beş yaşımdaydım ve kıdemli profesördüm!!! Son zamanlarda televizyon reklamlarında bir ‘frigo’ muhabbetidir gidiyor. Eski Frigo Alaska yerine yeni marka(lar) mı çıkmış? Peşine düşmedim henüz. Biraz da korkuyorum eski lezzeti bulamamaktan. Öyle ya artık çocuk değilim; kırk beş yaşında bile değilim. Ağız tadımı çoktan değişmiştir belki de. Hiç olmazsa anılarda kalsın geçmiş mutluluklar! İyi bayramlar. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle