23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 13 Ağustos 2018 12 Demokrasinin can suyu ve bir soru Demokrasi meleği iki kanatla uçabilir; iktidar ve muhalefet. Yalnız bir siyasal rejime demokrasi denilebilmesi için bunların varlıkları yetmez, parti yapılarının da demokratik olması gerekir. Bugünün Türkiye’sinde ülkeyi yöneten iktidar partisinin yapısı demokratik değildir. Muhalefetin de öyle; üstelik ana muhalefet partisi, iyice yerlerde sürünüyor ki sorum da onunla ilgili. Kendi ağzından Yarın, 17. yıldönümüdür. 14 Ağustos 2001’de, Ankara’da AKP Kurucu Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan tarihi bir basın açıklaması yapıyordu: Aziz Milletimiz... Bugün, önemli bir gün... “Lider oligarşisinin çöktüğü gün” ... “parti içi demokrasi(nin) ... egemen olduğu ... AK Parti’nin doğum günü... (Partide) asla bir “lider diktatoryası” oluşmayacaktır... Parti yönetiminde … her görev için seçim ... Milletvekilliği ve belediye başkanlığı gibi seçimle belirlenen görevler için aday tespitinde bütün üyelerin katılacağı önseçim ve teşkilat yoklaması... Konuşmada çok daha fazla demokrasi söylemi vardı; örneğin, Voltaire’e gönderme yapılarak düşünce ve ifade özgürlüğü kararlılıkla sahipleniliyor; AB tam üyeliğine özenle evet deniliyor; siyasetçilik makamını bir “kolay servet ve imtiyaz aracı olarak görme” hevesine son verileceği belirtiliyordu. Başta önseçim olmak üzere bu sözler tutulmadı. AKP ideolojisi gereği tek kişi egemenliğine doğru evrilirken CHP de iç yapısı demokratik olmadığından önseçim konusunda da AKP’yi zorlayıcı olmadı. Önseçim, AKP’de ve diğer partilerde tümüyle unutuldu. Partilerin üye ve örgütleri işlevsiz kılındı; demokrasinin can suyu kurutuldu. Eğer, 17 yıl önce özenle altı çizilen önseçim olgusu yerleştirilseydi; ülke siyaseti gerçek demokrasiden bu kadar uzaklaşmaz, Erdoğan da geçen hafta sorduğu dün neredeydik sorusunu soramaz; bugün dünya demokrasisinin en iyi örneğiyiz diyemezdi. Dahası, 180 derecelik bu tersine gidişe iç ve dış sermaye kesimleri hiç güven duymuyor; onların doları varsa bizim de halkımız, hakkımız ve Allah’ımız var dediniz mi, TL hızla eriyor; dolar da alıp başını gidiyor! Kılıçdaroğluİnce ikilisine bir soru Önseçim konusunda CHP de büyük ölçüde AKP’nin yolunu izledi. Bu nedenle, son kurultay tartışmaları sırasında İnce ve destekçilerinin parti içi demokrasiden söz etmeleri tam bir kara gülmecedir. İnce, hiçbir seçimde önseçimle aday olmadı. Bu arada çok önemli bir nokta daha var: CHP’nin ikilisi, Genel Başkan Kılıçdaroğlu ve cumhurbaşkanı adayı İnce, son haftalardaki tutumlarıyla partiyi göz göre göre yok ediyor. Bu durumda onları suçlamak artık yetmez; daha derinliğine sorgulamak gerekiyor. Çünkü, Mustafa Kemal Atatürk’ün, iki eserimden biri (öbürü Türkiye Cumhuriyeti’dir) diyerek övündüğü CHP, önce, çağdaşlaşma çizgisinden uzaklaştırılarak sağcılaştırıldı. Şimdi de bu ikili, kimi yandaşlarını yanlarına alarak yaptıklarıyla CHP’yi tamamıyla çalışamaz duruma getirmiş bulunuyor. Türkiye Cumhuriyeti, ideolojisi ya da ruhu ve fiziğiyle AKP iktidarı ve destekçileri tarafından sonlandırılıyor. Yeni rejimle Cumhuriyet, hızla bir siyasal İslam cumhuriyetine dönüştürülüyor. Bu gidişe kararlı bir tutumla karşı çıkmayan Kılıçdaroğluİnce ikilisine sormak gerekiyor: AKP’nin Cumhuriyete yaptıklarını siz yıllardır ekmeğini yediğiniz CHP’ye neden ve nasıl yapıyorsunuz? HHH İnsanın, üreterek özgürleşmesinin eğitim kurumları olan Köy Enstitülerinin güzide ürünü Mahmut Makal’ı yitirdik; anısı önünde saygıyla eğiliyor, sevenlerine başsağlığı diliyorum. 13 AĞUSTOS 2018 SAYI: 33913 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına MEHMET Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Faruk Eren Aykut Küçükkaya Dijital Medya Koordinatörü Bülent Mumay Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Demirören Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04:24 04:14 04:42 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06:04 13:16 17:04 05:51 13:01 16:48 06:17 13:23 17:09 Akşam 20:16 19:58 20:18 Yatsı 21:47 21:27 21:44 Gerçeklerden kaçan gazete, gazeteci olur mu? Olmaz aslında, ama Türkiye’de oluyor! Gazeteciliğin tanımı çok karmaşık değildir. Halkın haber alma, olup biteni öğrenme hakkı vardır; gazete, gazeteci de halka haberi, olup biteni duyurma, iletme görevini üstlenmiştir. Gazeteler ve gazeteciler gerçeği yazmak zorundadırlar. Haberi gizleyenlere bu nedenle gazeteci demek olanaklı değildir. Gazetelerin, gazetecilerin kendilerine özgü yayın çizgileri, dünya görüşleri kuşkusuz olabilir, olaylara bakış, olup biteni yorumlama tarzları farklılıklar gösterebilir, ancak hiçbir koşulda gerçeği eğip bükme, gizleme, orasından burasından çekiştirip deforme etme hakları yoktur. Somut konuşalım; Türkiye, gittikçe derinleşen bir ekonomik kriz içinde. Hiç kimsenin saklayamayacağı bu krizin çarpıcı belirtisi ise Amerikan Doları karşısında TL’nin hızla ve büyük ölçüde değer yitirmesi oldu. Gazeteler bunalımı da, bunalımın bu somut göstergesini de halktan gizleme hakkına sahip değildirler. Peki Türkiye’de medya bu olaya, bu tüm halkı, ekonominin tüm öznelerini yakından ilgilendiren habere, gerçeğe nasıl yaklaştı. Artık bir sır değildir ya da söylemek, dile getirmek ideolojik bir yaklaşım sayılamaz; Türkiye’de medya büyük ölçüde iktidar yanlısıdır, haberleri seçerken, verirken, yorumlarken “hükümetin çıkarları” ölçeği ile vermekte, gizlemekte, saptırmaktadır. Krizle ilgili haberlerde de böyle oldu. İktidar yanlısı, medya toplamının neredeyse yüzde 90’ını oluşturan gazete, radyo, TV kanalı önce krizi ve TL’nin olağanüstü, her yerde manşet olması gereken, değer kaybını görmedi, sakladı, gizledi, ikinci aşama Gazeteciliğin Tanımı Değişmedi, Değişmeyecek da kaçınılmaz olarak hükümet yetkililerinin konu ile ilgili açıklamaları nedeniyle ve onlarla sınırlı kalmak koşuluyla maniple ederek “görmeye” başladı. Türkiye’de gazetecilik bir kere daha öldü. Medyayı onurla, gururla temsil görevi de birkaç gazetenin, zorlukla yayın yapan bir iki TV kanalının oldu. Cumhuriyet’te Kemal Göktaş durumu şu cümlelerle özetledi: “Medya, döviz kurlarındaki korkunç yükselişi bile distopyalara özgü bir karartmayla görmezden geldi. Bu krizde de iktidar ve medyası, bütün farklı görüşleri ‘düşman’ kategorisinde etiketledi.” Yakın zamanda ilginç bir satışla el değiştiren Hürriyet gazetesinin Washington temsilcisi Cansu Çamlıbel’in Türkiye ABD ilişkilerini ele alan, pazarlıkları anlatan yazısı gazetede yer bulamadı, internet sitesinden de hızla kaldırıldı. Reuters, doğru dürüst haber yapması gereken medyanın halini haber yaptı. Örtme, gizleme, çarpıtma çabalarına daha pek çok örnek verilebilir. Kimi zaman haber saklama, haberi tümüyle tersine çevirme gibi komikliklere de dönüştü. “TL karşısında doların zor durumda olduğunu” ciddi ciddi yazanlara, söyleyenlere bile rastladık. Medyada ne yazık ki, ilginç, çarpıcı manşet, başlık peşinde koşma alışkanlığı, gerçek habercilik yapmakta ısrarlı gazete ve TV kanallarını, sosyal medyayı da etkiledi. Bü türden bir çarpıtma demeyelim ama yanlış algılama Korkut Boratav Hoca’nın bir açıklamasının başına geldi. Hükümetin önünde tek bir yol kaldığını, onun da hükümet açısından bile krizi çözmeye yetmeyeceğini açıklayan, krizin yükünün halka bindirilmek istendiğini belirten, çözüm yolu olarak da radikal adımlar atılması gerektiğini söyleyen Boratav’ın açıklaması, “Boratav çıkış yolu olarak IMF’yi önerdi” şeklinde servis edildi. Kimi değerli gazeteciler de “Kokut Hoca hiç böyle bir laf eder mi?” diye sorgulamadan kullanmaktan kendilerini alamadılar. Bu türden yanlış algılamalar ve çarpıcı manşet, başlık ararken ortaya çıkabilecek yanlış bilgi verme talihsizlikleri de umarız artık geride kalacaktır. Gerçekleri duyurma, halkın haber alma hakkının gereklerini yerine getirme görevi Türkiye’de başka tür bir gazeteciliği egemen kılmak isteyenlere rağmen yerine getirilecektir. Gazeteciliğin tanımı değişmedi, değişmeyecektir. Egazeteye ulaşamıyorum Cumhuriyet egazete abonesiyim. Ancak uygulama otomatik olarak güncellendikten sonra son 1 haftadır çalışmıyor, gazeteyi okuyamıyorum. Kaldırıp tekrar kurdum ancak değişen bir şey yok. Yardımcı olursanız sevinirim. Çalıştığı esnada da maalesef çok kullanışsız, kötü bir uygulamaydı. Gazeteyi kâğıttan okumayı severim ve hâlâ bayiden alıyorum. Destek olmak ve bazen de tabletten okumak için abone de oldum. Ancak android uygulaması büyük hayal kırıklığı yarattı bende. Bu kadar başarısız bir uygulama Cumhuriyet’e yakışmamış. Sorunun halledilmesi dileğimle. Teşekkürler.  İyi çalışmalar... Mahmut Öztürk Devrik cümle haber diline yakışmaz AB’den Trump’a isyan bayrağı: İran krizi büyüyor başlıklı haberi okudum. Haber metni tamamen devrik cümlelerden oluşuyor. Bir tane bile kurallı cümleye rastlamak mümkün değil. Haberin bütünüyle çeviriden ibaret olduğu anlaşılıyor ancak Türkçenin cümle kurallarına uyabilecek seviyede çeviri yapılmasını Cum huriyet Gazetesi’nden beklemek hakkımızdır diye düşünüyorum. Haber, okumak istemeyeceğiniz kadar kötü devrik cümlelerle kaleme alınmış. Diplomasi muhabirlerinin İngilizceye aşina oldukları kadar Türkçeye de vakıf olmaları gerekir. Daha düzgün ve kurallı bir diplomasi haberciliği umuduyla... Kolaylıklar dilerim. Volkan Atuk Otomobille çarptıkları astsubaydan dayak Erzurum merkez Yakutiye ilçesindeki Sanayi Sitesi’nde, Vefa Özdemir (47) ile oğlu Kürşat Özdemir (19), otomobil ile geri giderken bir kişinin bacağına çarptı. Çarptıkları kişinin aracın camına yumruk atmasına sinirlenen baba ile oğlu, araçtan inerek bu kişinin üzerine yürüdü. Astsubay olduğu öğrenilen kişi ile yanına gelen 2 arkadaşı id diaya göre, tabancalarını çıkarıp baba ile oğula vurmaya başladı. Aldıkları darbe ile kanlar içinde kalan babaoğul çevredekilerin araya girmesi ile kurtuldu. Cumhuriyet savcılığına suç duyurusunda bulunan Vefa Özdemir, “Oğlumla birlikte fena halde dayak yedik. Üç askerden de davacıyım” dedi. Valilik olayla ilgili soruşturma başlattı. l DHA 2 tonluk mermerin altında can verdi Muğla’nın Seydikemer ilçesi Yayla Gökben Mahallesi’nde bulunan özel sektöre ait bir mermer ocağında çalışan Muammer Bayat (34), mermer taşı keserken, yukarıdan yuvarlanan yaklaşık 2 tonluk bir kaya parçasının altında kalarak feci şekilde can verdi. Olay üzerine jandarma, Muğla Büyükşehir Belediye si Seydikemer İtfaiyesi ile sağlık görevlilerinden yardım istendi. Olay yeri inceleme ekiplerinin ve cumhuriyet savcısının incelemesinin ardından Bayat’ın cesedi itfaiye ekipleri ve iş arkadaşları tarafından kaya parçasının altından çıkartılıp, Fethiye Devlet Hastanesi morguna götürüldü. Olayla ilgili soruşturma sürüyor. l DHA KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] yorumhaber TASARIM: İLKNUR FİLİZ Okurlardan kısa kısa ‘La Guerre’ değil midir? 11.08.2018 Cumhuriyet’te sayfa 7 “Karikatür Basından Kovulmadan Önce” başlıklı, David Low’la ilgili yazının ilk karesinde  “....David Low, Fransızca basılan C’EST LE GUERRE adlı kitabını imzalıyor” diye yazılmıştır. GUERRE kelimesi dişidir, eğer özellikle burada erkek olarak kullanılmamışsa yanlış yazılmıştır. Saygılarımla... İlter K. Akbuğ Kurallar esneyebilir Okurlardan sayın Tarık Konal, “Tek seslemli (hece) bir sözcükte, sonda iki ünsüz varsa (art, üst, ast gibi), bu sözcüklere getirilecek ek, o sözcüğün son ünsüzüyle özdeşse, sözcükteki son ünsüz düşer. Ses düşmesi kuralı gereği sözcüğümüz ‘artır’ biçimine girer” demiş. “Etmek” eylemi için bu kural uygulanırsa, “etirmek” ne denli kulak tırmalayıcı olur, değil mi? Kurallar, esemeye uygun olmalıdır. Esenlikle. Şükrü Kır Yazı karakterleri Bazı yazı karakteri iyi, net, bazıları ise çok çok kötü, okunmasın diye mi tertip ediliyor şaşmak lazım. Bu yaz döneminde internetten okumak istiyorum, büyütmek daha kötü oluyor. Değeri sıfır olan gazetelerin mükemmel bir baskısı var, çok yazık... G. Erkmen Eposta bilgileriniz Öncelikle ne Cumhuriyet Gazetesi’nde ne de Cumhuriyet Portal’da muhabir ve editörlerin eposta bilgileri bulunmuyor. Bu nedenle bu epostayı Güray Öz ve Cumhuriyet Portal editörlüğü aracılığı ile iletmek durumunda kaldım.  10 Ağustos 2018 Cuma Cumhuriyet Gazetesi ve internet bilgisi beni yanıltmıyorsa Cumhuriyet Portal’daki haberin manşetleri farklı. Cumhuriyet Portal’daki haberinin manşeti “Yeni MYK Kimler Olacak?” şeklinde. Manşetin doğrusu “Yeni MYK Kimlerden Oluşacak?” şeklinde olmalı idi çünkü bir kurul gerçek kişilerden oluşur ama tüzelkişiliğe sahiptir. Bu nedenle kişileştirilemez. İyi çalışmalar... Saba Senem Turgut  BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1/ Tuz Gölü’nün batı kıyısı yakınlarında sığ bir göl. 2/ Oyunda cezalı çocuk... Belli bir yere, bölgeye ilişkin olan. 1 F İ FRE EKO 2 AD İ KAS İ S 3 NEKROF İ L İ 4 F SETAR R 5 A L NUR L İ 6 ROBER F E S 7 Bİ T İRİM 8 NUN Z E F İ R 9 OT İ ZM AS A 3/ Parlaklık, göz alıcılık... Japonya’da, 1100’lerde ortaya çıkan tüccar ya da zanaatçı loncalarına verilen ad. 4/ Divan şiirinin, XV. yüzyılda yaşamış ünlü bir temsilcisi. 5/ Birkaç renkli iplikten yapılmış dokuma... Büyük lere özgü söz ve davranışları olan çocuk. 6/ Judoda rakibi bastırarak kazanılan tek nik üstünlük... Güzel sanat. 7/ Bir renk... “İdraki meali bu küçük akla gerekmez / Zira bu o kadar sıkleti çekmez” (Ziya Paşa). 8/ Bitlis ilinde bir göl... Budizmin, Japonya’da büyük önem taşıyan kolu. 9/ Bir nota... Ur ya da siğil. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Orta Karadeniz Bölgesi’nin iç kesimin de bir akarsu. 2/ Nine... Bir dernek ya da kuruluşun üyelerinin buluşmaları için ayrılmış yer. 3/ Tazelik, gençlik... Güney Afrika Cumhuriyeti’nin plaka imi. 4/ “ Cumalı”: Şair ve yazarımız. 5/ Dövülmüş buğday, mercimek ve nohutla yapılan bir tür çorba... Baş çoban. 6/ Yapraklarından kokain elde edilen ağaççık... Hicap. 7/ Halk dilinde ayrana verilen ad... Bir burç adı. 8/ “Kenarın dilberi de olsa nazenin olmaz” (Nabi)... Eski dilde kadın. 9/ Lan tan elementinin simgesi... Isırgan otuna verilen bir başka ad. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle