18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 30 Temmuz 2018 12 Muhalefetsiz! Başkanlık ya da tek kişi yönetimi, ideolojisi, kurumları ve kadroları tam anlamıyla yerleştiriliyor. Tam da bu sırada muhalefetin biri ana muhalefet olmak üzere iki partisi, üst yönetimleri tarafından neredeyse dağılma noktasına getiriliyor. Önceleri de çok yetersiz olan muhalefet, en çok gerekli olduğu bugünlerde tamamıyla kayıplara karışıyor. Rejim, muhalefetsiz oluşuyor. Ya sonrası? Dağılan muhalefet 24 Haziran seçimlerine gidilirken muhalefet iki ayaklıydı; biri Millet İttifakı diğeri de HDP. Seçim sandıkları kapanır kapanmaz Millet İttifakı dağıldı. İttifakın iki önde gelen partisi CHP ve İYİ Parti de iç sorunlarının çukurunda yaşam savaşı veriyor. Kurultay yapılsın ya da yapılmasın acı gerçek şudur ki CHP, iki siyaset yeteneksizi, Kılıçdaroğlu ve İnce tarafından tam ortasından ikiye bölünmüş; haftalarca yıpratılmış ve muhalefet yapamaz bir duruma getirilmiş bulunuyor. Günlerdir CHP’ye yaşatılanlar, ne yazık ki, bu partinin önce yerel seçimlerde başarılı olması sonra da merkezi yönetime karşı etkili bir muhalefet sergilemesi olanağını çok büyük ölçüde ortadan kaldırıyor. Merkez sağ siyaseti toparlayacağı beklentisiyle yola çıkan ve CHP’den de büyük destek gören İYİ Parti de kendi içinde genel başkanlık kaynaklı çalkantılar yaşıyor. Aslında merkez sağ siyaset, 2007 seçimlerine gidilirken Anavatan ve Doğru Yol partilerinin genel başkanları tarafından dağıtıldı ve AKP’nin içinde eritildi. İYİ Parti ya da bir başka yapılanma içinde de olsa merkez sağın yeniden canlandırılması ve bedenini kaptırdığı AKP’ye karşı çıkması çok ama çok zor görünüyor. Kısaca yeni rejim muhalefetsiz oluşuyor. HDP’nin gizilgücü 24 Haziran sürecinde HDP, devlet gücü kullanılarak baskı altına alındı; Demirtaş’ın yasalara uygun olarak sağlanan adaylığını sorgulayan Erdoğan, üstelik HDP sandığa gömülecek emrini verdi. Yetmedi, HDP diğer partilerin yaptığı iki ittifak tarafından da dışlandı ve diğer partilerden farklı olarak yüzde 10 seçim barajı sorunuyla karşı karşıya kaldı. Bunlara karşın HDP, yanız Doğu ve Güneydoğu’dan değil ülkenin her tarafından aldığı oylarla yüzde 10 barajını aşmayı ve Meclis’e üçüncü büyük parti olarak girmeyi başardı. Denilebilir ki egemen siyasetin HDP karşıtlığı bir bakıma kendi çelişkisini yarattı. 24 Haziran’a gidilirken yaşanan baskı ve dışlama süreci karşısında HDP’nin elde ettiği başarı, bu parti bağlamında, bir siyasal gizilgücün varlığına işaret ediyor. Erdoğan Başkan olduktan sonra da 24 Haziran’da altı milyona yakın oy almış olan HDP’yi terörist olarak düşmanlaştırmaya devam ediyor. Ancak diğer taraftan da HDP ile özdeş gösterilmeye çalışılan PKK’nin eski gücünden çok şey yitirdiği görülüyor. Kısaca PKK zayıfladıkça ve HDP tüm toplum kesimlerini kucaklayarak güçlendikçe bu partiye yönelik AKPMHP kaynaklı terörist suçlaması da zayıflayacak ve giderek anlamını kaybedecektir. Onca olumsuz koşullara karşın seçimlerin muhalefet tarafının gerçek kazananı olmayı başaran HDP, bugün de, tek kişi rejimi karşısında demokrat toplum kesimlerini birleştirerek gerçek anlamda muhalefet olmayı başarabilir. Temel soru şudur: HDP, düşünce ve ifade özgürlüğü, parlamenter demokrasi ve barış üçlüsünün üzerinde yükselecek olan yarının Türkiye’sine giden yolun açılmasının işaret fişeği olabilir mi? Bu soruyu olumluya çevirecek olan, dahası, var olan koşullarda bunu yapması gereken HDP’dir. Siyasetin çıplak gerçeği şudur: İktidar muhalefetsiz kurulsa da muhalefetsiz kalmaz. Hele bu iktidara karşı tez elden güçlü bir muhalefet partisi gerekiyor. Hayvan Hakları konusu medyada ne yazık ki yalnızca magazin boyutuyla ele alınıyor. Oysa konu ciddi ve yaşamsal. Durumu gözden geçirelim. Bir türlü yasalaşamayan teklife göre Hayvanları Koruma Kanunu’nda yapılması planlanan değişiklikler özetle şöyle: “Sahipli veya sahipsiz hayvana acımasız ve zalimce muamelede bulunan veya eziyet eden ya da haklı bir neden olmaksızın öldürene 4 aydan 3 yıla kadar hapis cezası verilecek. Birden çok hayvana karşı bu suçu işleyenin cezası yarı oranında artırılarak 6 aydan 4.5 yıla çıkacak. Nesli yok olma tehlikesi altında olan bir hayvanı öldürene 3 yıldan 7 yıla kadar hapis cezası verilecek. Birden çok hayvana karşı bu suçu işleyenin cezası yarı oranında artırılarak 4.5 yıldan 10.5 yıla kadar hapis olacak. Hayvanları birbirlerine zarar verecek şekilde dövüştürenler 2 aydan 2 yıla kadar hapisle cezalandırılacak. Sahipli hayvana karşı işlenen suçlar sahibinin şikâyetine, sahipsiz hayvanlara karşı işlenen suçlar ise Orman ve Su İşleri Bakanlığı’nın başsavcılığa yazılı başvurusuna bağlandı. Bakanlık bu görevi bölge müdürlükleri ile il ve ilçelerdeki taşra teşkilatları aracılığıyla yerine getirecek.” Taslak Yetersiz ve Hatalı Evrensel gazetesinin haberine göre, Türkiye Barolar Birliği ve baroların hayvan hakları komisyonları, yaşam hakkı savunucularıyla birlikte geçtiğimiz hafta 17 ilde hayvanlara dönük şiddete karşı açıklama yaptı. Yeni yasanın Hayvan Haklarına Ne Oldu? hazırlanmasında Türkiye Barolar Birliği ve baroların hayvan hakları komisyonlarına yetki verilmesi istenen açıklamada, “Hayvan hakkı ihlallerine ilişkin davalarda doğrudan ve zorunlu müdahillik hakkı temin edilmelidir” denildi.  Bu taslak beklentileri karşılıyor mu? Hayır. Önceki günlerde konuyla yakından ilgili kişilerle Birgün gazetesi kapsamlı görüşmeler yaptı. Yerimiz ölçüsünde arkadaşlarımızın konunun can alıcı noktalarına değinen görüşlerini okurlarıma duyurmak istiyorum, Hayvanlara Adalet Derneği Yönetimi Kurulu Üyesi ve Aydın Barosu Hayvan Hakları Komisyonu Başkanı Ilgın İstenç Yalçınkaya, tasarıda yer alan 4 ay alt sınırı yetersiz bulduklarını açıkladı. “Hayvana yönelen şiddet eylemlerine alt sınır olarak en az 2 yıl hapis cezası öngörülmelidir” diyen Yalçınkaya’ya göre “aksi takdirde verilen adli hapis cezaları para cezasına çevrilebiliyor, ertelenebiliyor ya da hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı verilebiliyor. Dolayısıyla iki yılın altında verilecek cezalar caydırıcılık bakımından yetersiz kalacaktır”. Yalçınkaya, tasarıda hayvana tecavüzün fiili ceza kapsamına alınmadığını hatırlatarak, fiilin mutlaka alt sınırı 2 yıldan az olmayacak şekilde cezai müeyyideye bağlanması gerektirdiğini aktardı. Konunun cumhuriyet savcılıkları tarafından resen soruşturulması gerektiğini belirten Yalçınkaya, yaralama, öldürme, eziyet ve cinsel saldırı ile hayvanları dövüştürme eylemlerinin tasarıda ayrı ayrı düzenlenmesi gerektiğini savunuyor. Hayvan hakları savunucusu ve gazeteci Zülal Kalkandelen de taslakta yer alan sahipli/ sahipsiz hayvan ayrımının uygulamada birtakım sorunlara yol açabileceğini savunuyor. Hapis cezalarının ertelemesiz verilmesi şartının olması gerektiğini aktaran Kalkandelen, “Erteleme yapıldığı takdirde caydırıcılığı azalır. Bu suçların hayvanlarla ilgili görevlerde çalışanlarca işlenmesi halinde cezaların yarı oranında artırılması lazım. Petshop’larda tüm hayvanların satışının her şekilde yasaklanması gerekli. Bir ara ilgili Bakanlık katalogdan hayvan satışını öneriyordu. Bu da kesinlikle söz konusu olmamalı” diyor. Genetik hastalıklar da işlenseydi keşke Merhabalar sevgili Sibel Bahçetepe. Engelli ailelerin sorunlarını yazıyor olmanız bizi çok sevindirdi, biz sizi sürekli takip ediyoruz, ama gönül isterdi ki bu yazı dizisinde Genetik Hastalıklar da işlensin ve bizim gibi 4 yıldır medyada avazı çıktığı kadar bağıran engelli ailelerinin düşünceleri alınsın, amaç, çaba ve sonuç ilişkileri anlatılsın ve sorun neredeyse açıklansın isterdik. Biz yüzde yüz bir engelli ailesi olarak temas etmediğimiz ne bir siyasetçi, ne bir spor adamı, ne bir sanatçı, ne bir medya kuruluşu, ne bir holding ne de bir devlet yöneticisi kaldı; eğer Google’a Azra Cunduz  diye yazarsanız ve sonrasında bizi ararsanız bizi daha iyi anlar, amacımıza daha net ulaşır ve biz engelli  ailelerine tam destek vermiş olursunuz. Sizlere  anlatacak günler dolusu yaşanmışlıklarımız var... Anne Derya Cunduz, Baba Mehmet Cunduz Okur Temsilcisinin notu: Arkadaşlarımızın konunun bu yönünü de ele alacaklarından eminim. Sizinle ilişki kurmaları için iletişim bilgilerini ilettim. Selamlar, saygılar. Kanser ilaçları bedava falan değil Kanser ilaçlarının bedava olduğu aldatmacası haberinizden dolayı, haberi yapan Sn. Şeyma Paşayiğit ve gazetenize çok teşekkür ederim. Hasta yakını olarak sesimizi ne bakanlığa, ne Cimer’e, ne de vatandaşlara duyurabiliyoruz. Çevremiz, yakınlarımız bile bize inanmıyor, olur mu kanser ilaçları ücretsiz, Erdoğan televizyonda söyledi, diyorlar. Halbuki biz hasta ve hasta yakınları böyle olmadığını biliyoruz, yaşıyoruz. En basiti Cisplatin isimli ilacın kutusu 31 TL, eczaneden bulursanız alabiliyorsunuz. Bakanlık ilaç firması ile yaşadığı sorun nedeni ile ilacın dağıtımını durdurmuş, hastanenin söylediği gidin eczanelerden bulun, bize gelmiyor. 15 gün önce 31 TL’lik ilaç için dolaşmadığım eczane kalmadı. Daha önce kullanımına izin verdikleri Altuzan isimli ilacı yeterince kullandınız diyerek ödemeyi durdurdular. Hangi vicdan hastaya ilacı yeterince kullandın diyebilir, zevk için yeme değil içme değil. Bu ilacın tek kullanımı 3.400 TL, nasıl para bulacaksınız, hastanıza yeter artık ölebilir muamelesi... Doktor bu ilacın olumlu etki yaptığını, kesildiğinde kötüye gittiğini rapor edip 2 defa talep etmesine rağmen kabul etmiyorlar. Cimer’e defalarca yazdım, gelen cevaplar aynı yönde ama kamuoyuna bedava deniyor. Bu esnada Yargıtay kararlarının olduğunu, dava açıldığında emsal kararlara istinaden hastaların davaları kazanabileceğini öğrendim. Tek çare bıraktılar, bedava dedikleri ilaçları mahkeme kararları ile almak. Haberinizin takipçisi olup, destek vermenizi rica ediyorum. Haberiniz için tekrar teşekkür ederim. Saygılarımla. Fuat Bora KİM KİME DUM DUMA BEHİÇ AK [email protected] 30 TEMMUZ 2018 SAYI: 33899 İmtiyaz Sahibi: CUMHURİYET VAKFI adına MEHMET Orhan Erİnç İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay Genel Yayın Yönetmeni MURAT SABUNCU Yazıişleri Müdürü Bülent Özdoğan Yazıişleri Müdürü (Sorumlu) Haber Koordinatörü Faruk Eren Aykut Küçükkaya Dijital Medya Koordinatörü Bülent Mumay Reklam Direktörü Deniz Tufan Rezervasyon ve Planlama Koordinatörü Bülent Gürel l Görsel Yönetmen: Hakan Akarsu l Ekonomi: Olcay Büyüktaş l Dış Haberler: Mine Esen l Spor: Arif Kızılyalın l Gece: Ayça Bilgin Demir l Yurt Haberler: Selin Görgüner l Fotoğraf: Uğur Demir l Kültür Sanat: Emrah Kolukısa l Düzeltme: Mustafa Çolak Ankara Temsilcisi: Erdem Gül Güvenevler Mah. Güneş Cad. No: 8/1 Çankaya 06690 Ankara Tel: (0312) 442 30 50 İzmir Reklam Tel: (0232) 441 12 20 0530 430 74 17 Okur Temsilcisi: Güray Öz [email protected] Yayın Kurulu: Orhan Erinç (Başkan), Güray Öz (Bşk. Yrd.), Ali Sirmen, Hikmet Çetinkaya, Emre Kongar, Şükran Soner, Hakan Kara. l Muhasebe Müdürü: Günseli Özaltay l Satış Dağıtım Müdürü: Tunca Çinkaya Yayımlayan ve Yönetim Yeri: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 343 72 64 eposta: [email protected] Reklam Yönetimi: Yenigün Haber Ajansı Basın ve Yayıncılık AŞ. Prof. Nurettin Mazhar Öktel Sk. No: 2 34381 Şişli/İstanbul Tel: (0212) 343 72 74 (20 hat) Faks: (0212) 251 98 68 eposta: [email protected] Yaygın süreli yayın Baskı: DPC Baskı Tesisleri Hoşdere Yolu 34850 Esenyurt/İstanbul Dağıtım: Demirören Dağıtım Satış Pazarlama Matbaacılık Ödeme Aracılık ve Tahsilat Sistemleri AŞ Esenyurt/İstanbul Cumhuriyet’te yer alan haber, yazı ve fotoğrafların yeniden yayım hakkı saklı tutulmuştur. İzin alınmadan ve kaynak göstermeksizin yayımlamak Basın Kanunu gereğince hukuki ve cezai yaptırıma tabidir. İstanbul Ankara İzmir İmsak 04:57 04:44 05:11 NAMAZ VAKİTLERİ Güneş Öğle İkindi 06:27 13:12 16:50 06:12 12:56 16:34 06:36 13:19 16:56 Akşam 19:45 19:28 19:49 Yatsı 21:09 20:50 21:09 ÇİZGİLİK KAMİL MASARACI [email protected] yorum TASARIM: İLKNUR FİLİZ Hayvanlar da ölüyor öldürülüyor, ‘telef’ olmuyor Son olarak http://www. cumhuriyet.com.tr/haber/ turkiye/1037192/Burdurda sokakkedilerininzehirlendigi iddiasi.html haberinde kullanılan ve hayvanlarla ilgili ölümle ilgili her haberde tanım için seçilen telef olmak fiilinin, hayvanların yaşam haklarının zaten oldukça sınırlı olduğu Türkiye’de kötü ve gerici bir söylem yarattığı çok açık. Ek olarak habercilik / gazetecilik açısından güvenilecek bir avuç mecranın kaldığı bir ortamda Cumhuriyet’in de bu söylemi devam ettirmesi daha da kötü bir durum yaratıyor. Cumhuriyet’ten beklediğim, türcülük kültürünün diliyle, canlı yaşamını sınıflandırarak değerini kategorize eden bir söylemi destekleyecek her tür davranışın sadece karşısında olmak değil, aynı zamanda olumlu bir ahlaki örnek oluşturmasıdır. Her canlının yaşamı kutsaldır ve bu nedenle her ölüm de aynı saygınlığı söylem olarak da hak eder. Herhangi bir hayvanın ölümüne hak ettiği değerin verilmesi, bunun söylem olarak da kamuoyunda bilgi olarak yayılış aracı olan basın tarafından da doğru bir dille desteklenmesini gerektiriyor. Ölümün değersizleştirilmesi yaşamın da değersizleştirilmesine yol açıyor. Zaten ayrımsız her tür desteğe ihtiyaç duyulan hayvan haklarının iyileştirilmesi için daha üstün ve gelişmiş ahlaki ilkeler etrafında ortaklık, tüm bileşenleriyle dünyanın daha iyiye gitmesini sağlayacak bir destek olarak Cumhuriyet’ten beklentim, ve eminim sadece benim kişisel beklentim değil. Bu ve benzeri ilkelerin oluşturulabilmesi, kültürel çürümüşlüğün yayıldığı bu dönemde aynı zamanda herkes için de çeşitli destek noktaları oluşturacaktır diye düşünüyorum. Bu nedenle bundan sonraki haberlerinizde telef olmak ve benzeri fiillerin Cumhuriyet tarafından kullanılmaması konusunda okur temsilcisi olarak ilginizi ve desteğinizi bekliyorum. Saygılarımla. İyi çalışmalar. Taci Karan Okur Temsilcisinin notu: Tümüyle size katılıyorum. Telef olmak tümüyle dilimizden insanlar için ya da hayvanlar için olsun çıkartılmalı. Ne yazık ki zaman zaman insanlar için bile “telef oldu” denilebiliyor. Arkadaşlarımdan bu konuda daha dikkatli olmalarını rica ediyorum. BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SAĞA: 1 ÜÇÜRDÜM B 1/ 2 N İ N E L İ L A Trabzon’un 3 İ T Z A G R E B Akçaabat ilçesinde bir yayla. 2/ Osmanlılarda gece bekçisi... “Panzehir 4 SELENE B İ 5 EN İ N NA İ L 6 K DEV SS 7 SPA AK İ TA 8 AK İ VADES 9 KL İ P REST taşı” da deni len bir mineral. 3/ Kırık ya da çıkık... Büyük erkek kardeş. 4/ Yeşilırmak’ın antik dönemlerdeki adı... Satrançta bir taş. 5/ Mobilya kasası... Resim ve heykel sanatlarında varlıkların biçimi. 6/ Rütbesiz asker... Kuran’da adı geçen sekiz cennetten dördüncüsünün adı. 7/ AleviBektaşi törenlerine verilen ad... Bir bilgisayar oyunu. 8/ Kendisine ina nılan, sır verilen kimse... Erden çavuşa kadar olan askerlere verilen ad. 9/ Sarı taneli bir üzüm cinsi. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Osmanlı toprak düzeninde yıllık geliri yüz bin akçeden yukarı olan dirlik... Gerekli, lüzumlu. 2/ Hararet... Spor salonları ve stadyumlar için kulla nılan bir sözcük. 3/ “En güzel henüz gidilmemiş olandır” (Nâzım Hikmet)... Eski dilde ay. 4/ Fırında ekmek, börek, çörek çevirmeye yarayan bir tür kü rek... Bir nota. 5/ İlgi eki... Bir haber ajansının kısa yazılışı. 6/ Japon lirik dramı... Bal ve zencefilden yapılan bir Rus içkisi. 7/ Eskrimde kullanılan üç silahtan biri... İpucu. 8/ Şekeri çok bir tür yerelması... Tanrı. 9/ Mesaj... İtici neden, güdü. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle