18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 25 Temmuz 2018 EDİTÖR: ELİF TOKBAY TASARIM: EMİNE BİLGET haber 3 KENTSEL 300/2 1 0 330/2 5 0 330/1 9 0 290/2 0 0 290/1 9 0 320/1 4 0 300/1 2 0 280/1 9 0 330/2 2 0 340/2 3 0 320/1 8 0 310/2 4 0 320/1 8 0 290/2 5 0 300/1 8 0 290/1 9 0 320/1 9 0 340/1 7 0 290/1 7 0 300/1 9 0 250/2 3 0 300/2 5 0 TARİHTE BUGÜN 1950: Hükümet, Türk askerlerinin Kore’ye gönderilmesine karar verdi. İlk birlik 17 Ekim’de Kore’ye ulaştı. 1951: Nâzım Hikmet, Türk vatandaşlığından çıkarıldı. 1974: Kıbrıs ateşkes görüşmeleri Cenevre’de başladı. ÇÖKÜŞ İstanbul’da temeli boşlukta kalan 4 katlı bir bina çöktü. Binada oturanlar yandaki inşaatı suçluyor: Şikâyet ettik, yeter artık dedik ama dinletemedik ALTI BOŞALAN BİNA ÇÖKTÜ İSTİNAT DUVARI yıkıldı İstanbul dün bir faciayı ucuz atlattı. Yan arsasında inşaatın sürdüğü 4 katlı bir apartman sağanak yağışın da etkisiyle yıkıldı. Binanın önceden boşaltılması nedeniyle can kaybı yaşanmadı. Sütlüce İmrahor Caddesi üzerinde bulanan bir temel açma çalışmasının istinat duvarı dün aşırı yağışların ardından yıkıldı. İstinat duvarının yıkılmasıyla birlikte Fuadiye Sokak’taki bir binanın altında toprak kayması yaşandı. Temeli boşlukta kalan 4 katlı bina büyük bir gürültüyle çöktü. Binanın önceden tahliye edilmesi nedeniyle olayda can kaybı ve yaralanma yaşanmadı. Çevredeki apartmanlar da tedbir amacıyla bo şaltıldı. Bölge sakinleri tarafından çökmeye neden olan inşaatın arazisinin ise futbolcu Arda Turan’a ait olduğu iddia edildi. Turan yaptığı açıklamada inşaatın kendisine ait olduğunu doğrulayarak “Benim bütün ruhsatım ve izinlerim var. Yaşanan olayın benimle bir ilgisi yok” yanıtı verdi. Yan binada yaşayan Tuncay Atuğ ise, “İnşaat Arda Turan’ın kardeşi vasıtasıyla yapılıyor. Önlem alınmadan yapılıyor. 2 buçuk ay boyunca buranın sorumlusuyla konuşmaya çalıştık. Ted GERİYE ENKAZ KALDI bir alınması gerektiğini, binanın nasıl yapıldığını, nasıl kayacağını her gün anlattık. Mimarlar odasından geldiler, ölçtüler ama bir şey yapılmadı” diye konuştu. Yeter inmeyin dedik Binada yaşayan vatandaşlardan Mürsel Cihanan, “Burası 8 aydır böyle, savcılığa ve belediyeye başvurduk. Burada 18 daire, can var. Sabah elbiseleri dışarıda giydik. Kimse umursamadı, burada inşaat var aşağıya 3 kat iniyorlar. İnmeyin yeter dedik, dilekçe verdik belediyeye indirmeyin dedik. Hiç kimse dinlemedi, yine yaptılar. Herkes mağdur, bugün pantolonumu sokakta giydim. Burası 8 yıllık bina, temel açmadan dolayı böyle oldu. Binanın altı kaya, burada binalar var” dedi. Beyoğlu Belediye Başkanı Ahmet Misbah Demircan ise binanın kaçak olduğunu söyledi. Bir mahalle sakini ise “Çatlaklar için uyardık. Belediyeye şikâyet ettik. Dilekçe verdik. Kimse oralı olmadı. dedi. Demircan, çöken binada oturanlarla bir toplantı yaparak mağduriyetlerinin giderileceğini de söyledi. l İSTANBUL / Cumhuriyet İSTANBULLULAR SABAHA KARŞI ŞİMŞEK VE SAĞANAKLA UYANDI EFLIRETKITNRAİKSI Marmara çevresinde son 24 saat içinde 43 bin 388 yıldırım ve şimşek tespit edildi. Uzmanlar hava olayını bir çeşit “elektrik fırtınası” olarak adlandırıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Meteoroloji Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Mikdat Kadıoğlu, “‘Fırtına’ deyince sadece ‘rüzgâr’ ile ilgili sanılıyor. Oysa ki rüzgârın yanında başka etkenler de var. Örneğin rüzgârsa önemli olan, ‘rüzgâr fırtınası’ diyoruz. Gök gürültüsüyse, yıldırımsa önemli olan, ‘elektrik fırtınası’ diyebiliriz” dedi. Prof. Dr. Kadıoğlu, elektrik fırtınasının zararlı olup olmadığına ilişkin, dikkatli olmak gerekir. Ancak bu tür doğa şölenleri bizde çok nadir oluyor. Bakıp seyretmek, tadını çıkarmak lazım” dedi. Şehirler ısı adası İstanbul’da sabaha karşı şimşek ve yıldırımlarla birlikte bastıran sağanak korkuttu. Aşırı yağış nedeniyle Maltepe’de yol çöktü, elektirik yüklü bulutlar nedeniyle uçaklar piste pas geçti. TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası 2. Başkanı Ahmet Kö se yaptığı açıklamada, “Küresel ısınma ve iklim değişikliği sonucu sel, taşkın, fırtına, kuraklık gibi olayların yanı sıra yıldırım, şimşek, hortum gibi olaylarda da artışlar görülmektedir. Bu durum ne ilk ne de son olacak” dedi. TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası Başkanı Fırat Çukurçayır da aşırı şehirleşmenin ve yapılaşmanın yaşam alanlarını ‘Isı Adası’ haline getirdiğini söyledi. Çukurçayır, “Gökdelenler, yerleşim alanlarının rüzgâr yapısını bozuyor. Rüzgâr yapısı bo zulan yerleşim alanlarında öncelikle hava kalitesi ve yaşam konforu azalıyor. Gökdelenlerin yapısal maddeleri gelen güneş ışınlarını standartların dışındaki değerlerle yansıtıyor. Bu nedenle gökdelenler, yerleşim alanlarında daha sıcak noktaların oluşmasına sebep oluyor” ifadelerini kullandı. Kesilen her ağaç... Şehir plancısı Ayşe Yıkıcı da kent içindeki gökdelenlerin, yapı yoğunluğunun yüksek olduğu bölgelerde yapılarak beton oranını arttırdığını ve yeryüzünün ısıyı absorbe etme kapasitesini zorladığına dikkat çekerek, “Yeryüzünde sadece beton olduğu için zemin ısınma ve ısıyı emme gücünü kaybediyor. Dolayısıyla sıcak hava dalgası belirli bölgelerde yoğunlaşıyor” dedi. l İSTANBUL/Cumhuriyet KORUNMA YOLLARI Yıldırımda 30/30 kuralı HER TEKNE ATIK SİSTEMİ OLMAYAN BİR EVDİR. Biz Eau Thermal Avène olarak, koylarımızın temiz kalması için DenizTemiz Derneği/TURMEPA’nın atık toplama teknesine sponsor olduk. TMMOB Meteoroloji Mühendisleri Odası 2. Başkanı Ahmet Köse: “Yıldırımdan korunmak için 30/30 kuralına uyulmalı. Yani, şimşek çaktıktan veya yıldırım düştükten sonra 30 saniyeden daha az bir süre içinde gök gürültüsü duyulursa, ışık görüldüğü andan itibaren, en son gök gürültüsünden 30 dakika geçene kadar yıldırım tehlikesi var demektir. Su üzerinde ise derhal karaya çıkmaya çalışılmalıdır. Şemsiye gibi sivri metal içeren eşyalar kullanılmamalı, elektrikli eşyalar fişlerinden çekilmeli ve mümkün olduğunca kullanılmamalı, özellikle evde telefonla konuşulmamalıdır. Lastik tabanlı ayakkabılar ve lastik tekerlekler yıldırımdan korunmayı sağlar. Yıldırım riski olan havalarda ağaç, bayrak ve telefon direkleri gibi yüksek objelerden, metalik eşyalardan uzak durulmalıdır. Açık arazide yere çömelerek oturulmalı, kesinlikle yere yatılmamalı, ayakların bitişik olmasına dikkat edilmeli ve gruplar halinde durulmamalıdır.” Orta ve Doğu Avrupa’yı gezerken Orta ve Doğu Avrupa’nın en büyük edebiyat festivali, 2000 senesinden bu yana düzenleniyor. 60’a yakın yazarın, beş günde dört ülke ve beş şehir gezerek eserlerinden bölümler okuduğu festival bir ay sürüyor. Yazarların Okuma Ayı diye anılan bu etkinliğin düzenleyicisi Çekya, Slovakya, Polonya ve Ukraynalı yayıncılar. Her sene bir ülke onur konuğu seçiliyor. 2018’de bu unvan Türkiye’de. O sebeple ülkemizden 30 yazar, temmuz ayı boyunca bu ülkeleri gezerek kitaplarından bölümler okuyor. Türkiye’de pek alışık olmadığımız bir yöntem uygulanıyor. Yazarlar metinlerini Türkçe okurken, arkadaki ekranda bulunulan ülkenin dilinde aynı metnin tercümesi yansıtılıyor. Sonrasında Türkoloji bölümlerinin öğretim görevlileri ve öğrencileri hem sorularıyla hem de izleyicilerin soru ve yorumlarını tercüme ederek sohbetin sürdürülmesini mümkün kılıyor. Festival, organizasyonu düzenleyen ülkelerin ilk akla gelen şehirlerinde değil çoğu insanın ziyaret listesinde ilk sıralarda yer almayan şehirlerde gerçekleşmekte. Benim de Barış Makinesi romanı sebebiyle davet edildiğim etkinlik, sırasıyla Brno, Wroclaw, Ostrava, Kosice ve Lviv şehirlerinden geçiyor. Şehirler arasında yolculuk bazen 78 saati buluyor. Bu sayede Orta ve Doğu Avrupa’yı tren ve karayoluyla keşfetme fırsatı bulmak, hakikaten etkileyici bir tecrübe. Şehirleri her Türk yazar, festivali düzenleyen ülkelerden başka bir yazarla geziyor. Ben, bu tren ve araba yolculuklarını Ukraynalı şair Dimitro Lazutkin’le yaptım. Kendisi ülkesinde tanınan bir şair olmakla beraber aynı zamanda kick boks’ta dünya üçüncülüğüne sahip. Bir müzik grubu da bulunan Lazutkin, Ukrayna televizyonlarının dövüş sporlarında aranan yorumcusu. Haliyle seyahatler, insanın pek bilmediği dünyaları öğrenmesini de sağlıyor. Ancak, bu seyahatler aynı zamanda bütün bu sevimli şehirleri gezerken insanın gayet iyi bildiği bir dünyayı da tekrar tekrar görmesini de sağlamakta. İzleyicilerin sorularının yarısı yazarların kitaplarıyla ilgiliyse diğer yarısı Türkiye’nin siyasetiyle ilgili. Önce bunun Cumhuriyet’te köşe yazarlığı yapmamdan kaynaklandığını zannettiysem de daha sonra konuştuğum yazarlar kendilerinin de aynı durumla karşılaştığını söyledi. Dünyada yükselen otoriter ve baskıcı rejim dalgası, Orta ve Doğu Avrupa’yı da olanca kuvvetiyle sarsmakta. Türkiye ise bu konuda en birikimli ülkelerden biri olarak değerlendiriliyor. Bu gurur duyulacak bir şey mi bilmiyorum elbette, ancak demokrasinin can çekişerek ölmesinden kaygılı birçok insan Türkiye’de buna karşı neler yaptığımızı soruyor. Ülkemizde rejime muhalif kesimlerde yaygın endişeli ruh halinin çok uzağımızda bulunmayan bu ülkelerde de çeşitli boyutlarda kendini gösterdiğini söylemek mümkün. Türkiye’de demokrasinin kurulmasından yana olanların önemli bir sorumluluğu var. Dünyada çoğulcu demokrasiden ve özgürlüklerden yana kesimler, ülkemizin demokrasi mücadelesini yakından takip etmekte. Son seçimde, dünyadaki karanlık gidişten çıkış umudunu vermek ve böylece gerçek anlamıyla bir model ülke olma fırsatını kaçırdık. Gel gelelim, bu yılgınlığa kapılmanın değil ancak daha kararlı bir mücadeleyi yürütmenin sebebi olmalı. Böyle bir devirde bir adamı değil bir ülkeyi güçlendirmek için demokrasi idealinden asla vazgeçmemek gereği ortada. Bir ülkenin otoriter yönetimlere değil, özgürlükçü demokrasiye model olmasının getireceği uluslararası itibarın ülkeyi nasıl güçlendireceği de. 3.5 YAŞINDAKİ EVRİM HÂLÂ BULUNAMADI Anne babanın ifadesi çelişkili Tokat’ın Turhal ilçesinde, 10 Temmuz’da yaylada kaybolan 3.5 buçuk yaşındaki Evrim Atış’ın tutuklanan anne ve babası çelişkili ifadeler verdi. Baba Burhan Atış’ın 5 gün önceki ifadesinde, “Kızım traktörden düşüp öldü, ben de onu babamın mezarına gömdüm” dediği öğrenildi. Ekipler bunun üzerine, Evrim’in 1 yıl önce yaşamını yitiren dedesi Sadık Atış’ın mezarını kazdı. Ancak babanın verdiği ifadenin aksine Evrim’e dair bir bulguya rastlanmadı. Bir kez daha ifadesi alınan Burhan Atış’ın bu kez farklı yerler söylediği, daha sonra da ifadesini geri çekerek kızının nerede olduğunu bilmediğini söylediği belirtildi. Dilek Atış’ın da ifadesindeki beyanları için yemin etmediği öğrenildi. Evrim’i arama çalışmaları ise bölgede yeniden başladı. l DHA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle