18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 24 Temmuz 2018 4 ‘Cüzdani ret’ tamam, ya vicdani ret? “H er Türk asker doğar!.. Her Türk asker doğar!..” 12 Eylül döneminin kahır günlerinde, Metris Askeri Cezaevi’nin koridorlarında erler bu sloganı atarak, koşar adım geçerlerken, koğuş parmaklıklarına da coplarını sürterek içerdekilerin özgürlük rüyalarını bölerlerdi. O gecelerde düşünürdüm, bu koridorlarda uygun adım koşanlar bir gün hapse düştüklerinde burada yaptıklarını hatırlayacaklar mı, diye. Hapislikle birlikte her Türk’ün alın yazısı olan askerlik, anayasanın 72. maddesinde şöyle yer alır: “Vatan hizmeti her Türk’ün hakkı ve ödevidir. Bu hizmetin silahlı kuvvetlerde veya kamu kesiminde ne şekilde yerine getirilmiş sayılacağı kanunla düzenlenir.” HHH Vatan hizmetinde eşitlik esastır. Daha doğrusu öyle olması gerekir. Ama başlangıçta istisna iken artık olağanlaşan “bedelli askerlik” düzenlemeleriyle bu ilke işlemez oldu. Son bedelli askerlikle ilgili düzenleme dün TBMM’de komisyona geldi. İktidar kanadının bütünüyle desteklediği öneri, muhalefetten de karşı çıkan olmayınca sorunsuz Genel Kurul’a inip kabul edilecek görünüyor. Şu anda tartışılan sadece 28 günlük eğitim olsun mu olmasın mı? “Cüzdanına güvenen borazancıbaşı” diye de özetleyebileceğimiz, belirli bir parayı verenin askerlik hizmetinden yırtmasını öngören bedelli askerlik tabii ki eşitlik ilkesine aykırıdır. Geçen yıllarda kamuoyunda çok tartışılan ve derin yaralar açılmasına neden olan bedelli askerliğin, her gün bir şehit haberinin geldiği bir dönemde siyaset sahnesinde ve kamuoyunda bu kadar kolaylıkla kabul görmesinin nedeni, dünyanın büyük bir bölümünde artık profesyonel ordulara geçilmeye başlandığı dönemde, zorunlu askerlik görevinin tarihe karışmakta olmasıdır. Artık teröre karşı profesyonellerin kullanıldığı bu dönemde, “cüzdani” nedenlerle askerliği reddedenlere o kadar tepki gösterilmiyor. Ama bu “cüzdani retçiler”in yanı sıra bir de “vicdani retçiler” var. Onlar ne olacak? Vicdani ret, kişinin dini inanışları veya siyasi görüşlerini ileri sürerek, askere gitmeyi reddetmesidir. Çağımızdaki en çarpıcı vicdani ret olayı, unutulmaz boksör ve zenci hakları savunucusu Muhammed Ali’nin 1967 yılında Vietnam Savaşı’na gitmeyi reddetmesidir. “Benim Vietnamlılar ile bir sorunum yok. Onlar beni zenci diye aşağılamadılar, benim düşmanım değiller, düşmanım olanlar zencileri aşağılayanlardır” diyerek askerlik hizmetini reddeden Muhammed Ali’nin unvanı ile birlikte lisansı elinden alındı. Kendisi bir trafik suçundan hapis ve para cezalarına çarptırıldı. Neyse ki 1970 yılında Yüksek Mahkeme, Muhammed Ali’nin vicdani reddini haklı buldu, kararı bozdu. Zaten artık bütün dünyada da vicdanı ret olayı, düşünce ve inanç özgürlüğü çerçevesinde ele alınıyor. Birleşmiş Milletler İnsan Hakları Komisyonu, 1987?/46 sayılı kararıyla devletlerin bu hakkı tanımaları ve cezalandırmaktan kaçınmaları çağrısını yapmıştır. Medeni ve Siyasi Haklara İlişkin Uluslararası Sözleşme’nin 18. maddesinde tanımlanan özgürlük çerçevesinde sayılmıştır vicdani ret. AİHM’nin, vicdani retçilerin cezalandırılmalarını AİHS’nin ihlali olarak gören birden çok kararı var. Fakat Türkiye’de bu noktada herhangi bir açıklık yok. Vicdani ret, ülkemizde insan hakları çerçevesinde ele alınmıyor. İnsan öldürme fiilini, bunun için örgütlenmeyi, bunun eğitimini almayı reddetmeyi bir insan hakkı olarak görmeyen Türkiye’de vicdani retçilere karşı uygulamada da bir istikrar yok. Bunlar kâh 1632 sayılı Askeri Ceza Yasası’nın 87. maddesine göre cezalandırılıyor, kâh halkı askerlikten soğutmayı veya itaatsizliğe teşviki cezalandıran TCK 317 ve 318. maddelerinden. Eğilim bütün dünyada zorunlu askerliğin kaldırılması yönünde olmasına karşın, Türkiye’de daha o noktaya gelmemize çok olduğuna göre, hiç değilse cüzdani retçilerin durumunu düzenlerken, vicdani ret kurumunun da düzenlenmesi fena mı olurdu? Biliyorum dönem vicdan dönemi değil, cüzdan dönemi ama... CHP’li Erol YDK’ye savunma verdi 24 Haziran seçimlerinden sonra alınan sonucu eleştiren ve eyleme çağrı yaptığı gerekçesiyle kesin ihraç talebiyle disipline sevkedilen CHP Elazığı Milletvekili Gürsel Erol, dün Yüksek Disiplin Kurulu’na (YDK) savunmasını verdi. 41 yıl sonra Elazığ’dan milletvekili seçilen Erol, seçim sonuçları nedeniyle Kılıçdaroğlu’na istifa ve oturma eylemi çağrısı yapmıştı. Tüzük gereği istifa çağrısından ceza almayan Erol, eylem çağrısı nedeniyle “kesin ihraç istemiyle” istemiyle YDK’ye sevk edilmişti. l ANKARA/Cumhuriyet haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ CHP’den Berberoğlu eylem planı CHP MYK, Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu başkanlığında toplan dı. Yaklaşık 4 saat süren toplantıda İs tanbul milletvekili Enis Berberoğlu’na iliş kin kararı ve buna kar şı yapılacaklar, olağanüs tü kurultayda imza süre ci ve OHAL’in olağanlaş tırılmasına yol açacak uy gulamalar masaya yatırıl İKLİM ÖNGEL dı. Toplantıda Berberoğlu kararıyla birlikte anayasayı askıya alan tüm sü recin bir bütün olarak değerlendirime si gerektiği belirtildi, Anayasa Mahke mesi, Yargıtay, Maltepe Cezaevi önün de oturma ve nöbet tutma eylemleri ile Türkiye genelinde imza eylemi gibi öne riler gündeme getirildi. Bir üst mahkeme olan 17. Ceza Dairesi’ne yapılan itirazın sonucunun beklenmesi ve ona göre ha reket edilmesi kararı alınan MYK’de, kararın olumsuz olması durumunda birçok eylem dizisi yapılması da konuşuldu. Konuyla ilgili “Hukuku yok sayan bir düzen var bu düzene karşı mümkün olan bütün yolları deneyeceğiz’’ dediği öğrenilen Kılıçdaroğlu’nun da eylemlere katılacağı belirtiliyor. Yargıtay’ın Berberoğlu kararı ile birlikte anayasanın, hukukun, millet iradesinin askıya alınması konularını görüşmek üzere Kılıçdaroğlu’nun Meclis Başkanı Binali Yıldırım’ı da bu hafta ziyaret edeceği öğrenildi. Kılıçdaroğlu’nun ziyaretinde Meclis’in devre dışı bırakıldığı,, Meclis Başkanı olarak Yıldırım’ın buna engel olması gerektiği yönünde bir konuşma yapacağı kaydedildi. Muhalefetin olağanüstü kurultay isteğine ve imza toplanmasına ilişkin de Kılıçdaroğlu, yeterli sayıda imza toplanırsa kurultayın toplanacağını ama asıl önem li olanın Türkiye’nin sorunlarına odak lanmak olduğunu söyledi. OHAL’in ‘sü rekli OHAL’e dönüştürülmesinde de Kılıçdaroğlu’nun kurmaylarına “Parla mentoda tüm etkin muhalefet yöntemle rini kullanın. Bunun yasallaşmaması için mücade edin” talimatı verdiği öğ renildi. Bakanların komisyon toplantılarına katılmaları nın da eleştirildiği MYK’de Kılıçdaroğlu’nun parti yö netimine “Bürokratlar TBMM’de komisyon top lantılarına gelebilir ama ba kanlar olmaz, bu sisteme de aykırı. Bakanların ko misyonlara katılma ması için tüm giri şimleri yapın” de diği öğrenildi. l ANKARA Enis Berberoğlu Çakırözer’den Yıldırım’a çağrı Meclis Genel Kurulu’nda konuşan CHP Eskişehir Milletvekili Utku Çakırözer, 405 gündür tutuklu Berberoğlu için Meclis Başkanı Binali Yıldırım’a çağrıda bulundu. Çakırözer, “Meclis Başkanı iradesini ortaya koymalı ve 405 gündür tutuklu milletvekilimiz Enis Berberoğlu özgürlüğüne kavuşmalı. Meclisimiz 2 tutuklu milletvekilinin durumu nedeniyle eksiklidir, demokrasimiz ayıplıdır. Dönemin Anayasa Komisyonu Başkanı sıfatıyla şahsınız, ‘Tekrar seçim olması durumunda seçilenler dokunulmazlıklarını yeniden kazanacaktır’ şeklinde beyanatınız vardı. Meclis Başkanlığınızı bu eksikli, ayıplı durum konusunda girişim yapmaya davet ediyoruz” ifadelerini kullandı. l ANKARA/Cumhuriyet ‘Millet iradesine en sistematik saldırı’ Yargıtay’ın Berberoğlu kararı için, ‘Hukuk ayıbının giderilmesini bekliyoruz’ diyen Tezcan, egemenliğin milletten alınıp Saray’a verilmesine karşı mücadele edeceklerini söyledi CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan MYK devam ederken basın toplantısı düzenledi. Tezcan’ın konuşmasından satırbaşları şöyle: n Egemenliği Saray’a verme hesabı: Erzurum Kongresi’nin toplanışının 99 yılı. 99 yıl önce milli iradeyi hâkim kılma konusunda yakılan ateş, milli mücadelenin başarılması, egemenliğin saraydan alınıp milletin iradesini temsil eden Meclis’e verilmesiye sonuçlandı. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulması milli iradenin taçlanmasının ifadesiydi. Aradan geçen süre içinde sanıyorum milli iradeye yönelik en sistematik saldırının yapıldığı günlerden geçiyoruz. Egemenliği milletten Saray’a verme hesabı yürüse de buna karşı TBMM üyeleri olarak milli iradeyi hakim kılma konusunda mücadeleye devam edeceğiz. n Yargı kararı, ipotek ve kelepçedir: Saray rejimi altında hukukun, kuvveter ayrılığının, anayasının olmadığı bir Türkiye’de yaşıyoruz. Böyle bir tablo içinde hiç kimse kendisi Bülent Tezcan ‘Bütün adımları atacağız” Toplantının ardından gazetecilerin sorularını da yanıtlayan Tezcan, “Berberoğlu’nun durumu için CHP’nin bir eylem planı var mı” sorusuna, “Sorun sa dece Berberoğlu’nun tahliye sorunu değil. Türkiye’de hukuku, adaleti, demokrasiyi ve anayasayı hâkim kılma sorunudur. Sorunun çapı çok daha büyüktür. Bu istikrarlı ve sürekli bir demokrasi mücadelesini gerektiren bir süreçtir. Bu demokrasi mücadelesinde atılması gereken bütün adımları kararlılıkla atacağız. Bu konuda önümüzdeki süreçte adım adım ne yapacağımızı hep beraber izleyeceğiz” yanıtı verdi. ki kurmasını beklemek mümkün değildir. Düzenleme ile kamuda çalışanların sorgusuz sualsiz ihraç edilme yetkileri kanuna konuluyor. Valilere şehri kapatma yetkisi veriyor. 81 ilde 81 Deli Dumrul yaratma teklifi bu. TMSF’ye, şirketlere üç yıl içerisinde el koyma ve kayyım atama yetkisi getiriyor. Türkiye’nin bu süreçte sermaye güvenliğini sağlaması mümkün değil. Türkiye Cumhuriyeti’ni çadır devletinden daha geriye taşıyan bir düzenleme ile karşı karşıyayız. Bu vatan bunu hak etmiyor. n Madem bedelli, temel eğitim kalksın: Yaklaşımımız çok net. Eşitsizlik ve ayrımları ortadan kaldıracak ve soruna geçici önlemlerle değil, kesin çözümlerle yaklaşacak bir tutum alma zamanı gelmiş de geçiyor. Bedelli askerlik teklifine destek vereceğiz ancak düzeltilmesi gereken hususlar var. 21 güne indirmişler temel eğitim süresini. Bunun bir anlamı yoktur, temel eğitimin de kalkması gerekir. Bir başka önemli nokta buradan elde edilecek gelirlerin harcama usulüdür. Birinci ni güvende hissedemiyor. En çarpı si yoksul asker ailelerine ve o askerle cı örneğini en son Yargıtay 16. Ceza sınız” der. Mahkeme buna uymamak 17. Ceza Dairesi’nden bu hukuk ayıbı re ödenmelidir. İkincisi şehit yakınla Dairesi’nin İstanbul milletvekilimiz la, yasama organının iradesine de ipo nı gidermesini bekliyoruz. Yasama or rı ve gazilere harcanmalıdır. Bir başka Enis Berberoğlu ile ilgili verdiği karar tek koymuştur. da gördük. Karar, siyasetin talimatı al n Kalıcı adaletsizlik düzeni: ganının iradesine konulan bu ipoteği teklifimiz; parası olmayan ne olacak? ve kelepçeyi çözmesini bekliyoruz. Bir Şunu mu diyeceğiz, “Parası olana tez tında verilmiş bir karardır. Hiçbir hukukçu böyle bir kararın altına imza atamaz. O kararın altındaki muhalefet şerhinde imzası olan hâkim, hukukun Türkiye’de kalıcı adaletsizlik düzeni kuruldu. Bir benzeri uygulama PM üyemiz Eren Erdem’le ilgili. Yargı eliyle rehin alınmaların sürdüğü bir dö hukuk ayıbını yine başka bir yargı organının çözmesini bekliyoruz. n Deli Dumrul yaratma düzeni: Türkiye sürekli OHAL rejimi al kere, parası olmayan askere.” Bu doğru bir yaklaşım değildir. Soruna köklü bir çözüm bulmak zorundayız. Bu nedenle; daha önce ifade etmiştik, asker vicdanını savunmuştur. Ancak karar nemden geçiyoruz. Demokrasiyi ve tında yaşamaya mahkum ediliyor. bütünüyle anayasayı yok sayan, huku hukuku buna karşı kararlı şekilde sa TBMM Adalet Komisyonu’ndan ge lik süresinin kısaltılması, belli dönemlerde kamuya hizmet ederek ya da yaz ku askıya alan bir karardır. Anayasa, vunacağız. Adı yeni olan ama kendisi “Bir kişi davası sürerken yeniden mil tarihin çöplüğünden alınmış olan bir çen, terörle mücadele bahanesi ile çıkarılan yasa teklifi, aslında hukuk döneminde öğrencilerin askerlik yapmasını sağlayacak yöntemlerle soruna letvekili seçilirse dokunulmazlığını ye diktatörlük düzeniyle karşı karşıyayız. suzluğu yerleştiren bir yasa teklifidir. köklü çözümler bulmak durumundaniden kazanır” diyor. Bunu sıradan bir Biz huhukun üstünlüğüne inanan, ce Bu teklifin TBMM’de derhal reddedil yız. Öyle olursa bu askerlik meselesi vatandaşa “Yeniden sözü neyi ifade ediyor” diye sorduğunuzda, “Salacak saretli yargıçların tamamen tükendiğini düşünmüyoruz. İtirazı görüşecek mesi gerekir. Böyle bir düzenleme ile Türkiye’nin dünya ile itibarlı bir iliş siyasi rant aracı olmaktan da çıkarılmış olur. l ANKARA/Cumhuriyet Imzada son gün 30 Temmuz CHP’de muhaliflerin olağanüstü kurultay için imzaları 30 Temmuz’a kadar tamamlaması gerekiyor. Yeterli sayıda imza bulunursa muhalefet kurultay tarihi olarak 9 Eylül’ü istiyor İKLİM ÖNGEL CHP’de imza maratonunda son haftaya girildi. Muhalefetin önünde imzayı tamamlamak için 30 Temmuz saat 17.00’ye kadar süre bulunuyor. Muhalefetin, dün gerçekleşen MYK’den imzalar beklenmeden kurultay çağrısı yapılabileceği beklentisi gerçekleşmedi. Genel merkezin geçen cuma “604’ü getirin gereğini yapalım” açıklamasını reddeden muhalefetin, artık gerekli sayıda imza toplamaktan başka şansının kalmadığı belirtiliyor. ‘İmza 618 oldu’ Noter onaylı imzaların Ankara’ya ulaştırılmasında yoğun bir çalışma devam ederken, muhalifler, Muharrem İnce’nin ofisine dün Manisa’dan 18’de 18 imza geldiği bilgisini paylaştı. Ga ye Usluer de toplanan imza sayısını sosyal medya hesabından açıkladı. Usluer, “Sayı vermeyelim dedik ama sabırsızlandığınızı da görüyoruz. Madem öyle bugünkü rakamı açıklayalım; tam 618 delegemiz noter tasdikli imzalarını ulaştırdılar” dedi. Yeterli imzanın bulunması durumunda muhalefet kurultay tarihi olarak, İzmir’in kurtuluşu olan 9 Eylül gününü içine alacak bir takvim istiyor. CHP Genel Başkan Yardımcısı ve Parti Sözcüsü Bülent Tezcan, MYK toplantısı sırasında yaptığı basın toplantısında, “Olağanüstü kurultay tartışmaları ve genel merkez yönetiminin imza veren delegelere baskı yaptığı iddialarını” yalanlayarak “Bu iddiaları ifade etmenin partiye yararı da yoktur, zararı vardır. Zaten baskı iddiasını haklı kılacak bir tablo da yoktur” dedi. l ANKARA ŞEKER, HABERİMİZİ MECLİS’E TAŞIDI Kanser tedavisini sordu Gazetemizin dün yayımladığı hükümetin “kanser tedavisinin ücretsiz” açıkla masının gerçeği yansıtmadığına ilişkin haber üzerine CHP konuyu Meclis gündemine taşı dı. CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanlığı’na so ru önergesi verdi. AKP iktidarı nın sağlık alanında yarattığı tah ribatların başında sağlık hizme tinin ticarileşmesi ve halkın ni telikli sağlık hizmetine erişimi nin zorlaşması geldiğini be lirten Şeker, “AKP de özellikle seçim dö nemleri öncesin de sıklıkla ‘ücret siz kanser teda visi’ başlataca ğı yönünde va Ali Şeker atlerde bu lunmaktadır. Ancak hukuki mevzuat ve sağlık hizmetlerinde yaşanan aksamalar, ilaçlara erişimde karşılaşılan sıkıntılar bu vaatlerin gerçeğe dönüşemediğini göstermektedir” dedi. Kanser tedavisinden tümüyle ücretsiz olarak yararlanabilmek için uyulması gereken kriterlerin neler olduğunu soran Şeker, “Bu kriterler hangi kişi/kişiler ya da birim tarafından belirlenmektedir? Kanser tedavisi ücretlerinin karşılanması için gerekli tedbirlerin SGK bünyesindeki Geri Ödeme Komisyonu’nca karara bağlanması gerektiği, ancak güncel kanser ilaçlarının önemli bir kısmının bu kapsam dışında tutulduğu iddiaları doğru mudur? Temmuz 2018 itibarıyla Türkiye’de kanser tedavisi için ruhsat alan ilaçlar hangileridir? Bu ilaçlardan SGK tarafından ödemesi yapılanlar hangileridir? SGK ödeme kapsamına dahil edilmeyen ilaçların, kapsam dışı tutulmalarının gerekçesi nedir” diye sordu. l ANKARA /Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle