18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 20 Temmuz 2018 EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN OHAL eğitimi vurdu haber 7 Eğitim Sen’in hazırladığı ‘Eğitimde ve Yükseköğretimde OHAL’ raporuna göre kapatılan 2 bin 274 eğitim kurumu yüzünden 22 bin kişi mağdur oldu Eğitim Sen, OHAL’in eğitim alanında açtığı yaraları raporlaştırdı. İşte rapordan öne çıkan çarpıcı veriler: l 1065’i özel okul, 361’i diğer özel öğretim kurumu ve 848’i özel öğrenci yurdu olmak üzere toplam 2 bin 274 kurum kapatıldı. l Kapatılan anaokulu, ilkokul, ortaokul ve lise, kurs ve öğrenci yurtlarındaki çalışanların çalışma lisansları iptal edildi ve herhangi bir eğitim kurumunda görev almaları yasaklandı. Bu mağduriyeti tam 22 bin 474 kişi yaşadı. l 15 vakıf üniversitesi kapatıldı. 1176’sı devlet, 401’i vakıf üniversitesinde olmak üzere 1577 dekanın görevden istifası istendi. l KHK’ler ile kamudan ihraç edilenlerin 41 bin 705’i (yüzde 30.86) eğitim ve yükseköğretim kurumlarından oldu. KHK’ler ile MEB’den 34 bin 393 kişi, yükseköğretim kurumlarından 7 bin 312 kişi (5 bin 904 akademisyen, 1408 idari personel) ihraç edildi. Eli silahlıdan çok l Raporda ilginç bir karşılaştırma da var. Bugüne kadar darbe girişimi sürecinde suçlu kabul edilerek ihraç edilen asker sayısı 15 bin 584, polis sayısı ise 32 bin 93. Ancak benzer suçlamalardan dolayı eğitimde yaşanan toplam ihraçların sayısının 41 bin 705. Raporda bu durum “İktidarın ihraç mantığına göre 15 Temmuz darbe girişimini eli silahlı asker ve polisten çok, eğitim emekçileri ve akademisyenler gerçekleştirmiştir. İktidara göre asıl suçlu ülkenin eğitimcileri ve akademisyenleridir” diye yorumlanıyor. l OHAL KHK’leri ile kamudan ihraç edilen eğitimcilerin sadece 1600’ü, başka bir ifade ile yüzde 3,84’ü Eğitim Sen üyesi. Eğitim Sen üyesi 1221 öğretmen, 358 akademisyen ve 21yükseköğretim idari personeli OHAL KHK’leri ile ihraç edildi. 1190 Eğitim Sen üyesi ise sürgün edildi. l 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında hakkında işlem yapılan öğretmen sayısı 3 bin 854 iken bu rakam iki yıllık OHAL süresince 60 bini aştı. 2017 Yılı MEB Faaliyet Raporu’na göre MEB bünyesinde yapılan inceleme ve soruşturma sayısı 17 bin 113 kişi. 2017 yılı içinde 133 kişiye uyarma, 374 kişiye kınama, 7 bin 298 kişiye aylıktan kesme, 680 kişiye kademe ilerlemesinin durdurulması, 47 kişiye devlet memurluğundan çıkarma, 51 kişiye adli teklif, 8 bin 530 kişiye disiplin yönünden idari ceza teklifi getirildi. Güvence kalmadı l Rapora göre, eğitimde mülakata dayalı sözleşmeli istihdam ile iş güvencesinin altı boşaltıldı. l 15 Temmuz darbe girişiminden yalnızca 12 gün sonra 668 sayılı KHK ile getirilen mülakata dayalı ‘sözleşmeli öğretmenlik’ uygulaması, liyakati ortadan kaldırdı. Mülakatlar sonucunda 39 bin 300 sözleşmeli öğretmenin ataması yapıldı. 2018 yılı başında ücretli öğretmenler arasından yapılan 5 bin atama ile birlikte toplam sayı 44 bin 300’e çıkarken, 2018’de ataması yapılacak olan 20 bin yeni sözleşmeli öğretmenle birlikte, eğitimde güvencesiz olarak istihdam edilen sözleşmeli öğretmen sayısı 64 bin 300’e çıkacak. l 15 Temmuz darbe girişimi öncesinde emeklilik dilekçesi vermiş olan öğretmen sayısı 9 bin 943 olmasına rağmen, darbe girişimi sonrası ilan edilen OHAL ve peş peşe çıkarılan KHK’lerin de etkisiyle, 2017 yılında yüzde 68 gibi yüksek bir oranda artarak 14 bin 548’e çıktı. l Rapor, OHAL süresince eğitim alanında sürekli sınav sistemi değişikliği yapıldığını ve bunun da bir mağduriyet kara deliği oluşturduğunu ortaya koydu. l OHAL, akademiyi de ağır vurdu. OHAL KHK’leri ile 5 bin 904 akademisyen, 1408 idari personel olmak üzere toplam 7 bin 312 kişi üniversitelerden ihraç edildi. İş yok, sömürü varsyımMünezıerzdsıunleenı8nkl0aal’irilsaıtençısnılnidıka OZAN ÇEPNİ Milli Eğitim Bakanlığı’nın meslek liselerine yönelik raporu, bu okullardan mezun olan gençlere yönelik sömürüyü de gözler önüne serdi. Bakanlığın raporuna göre, meslek liselerinden son 10 yılda mezun olanların sadece yüzde 22’sinin bir işi olduğu, iş bulabilenlerin ise yüzde 80’inin asgari ücret ve altında ücret karşılığında çalıştırıldığı ortaya çıktı. MEB Mesleki ve Teknik Eğitim Genel Müdürlüğü son 10 yılda meslek liselerinden mezun olanların katıldığı ve okul sonrası yaşanan sürece ilişkin raporunu açıkladı. Bakanlığın 20072008 ile 20152016 yılları arasında meslek liselerinden mezun olan gençler ve 81 ildeki işletme yöneticilerin içinden 33 bine yakın mezun ile yaptığı araştırma sonuçları, eğitimin ardından gençlerin sürüklendiği sömürü sistemini gözler önüne serdi. Bakanlığın raporuna göre, öğrencilerin yüzde 70’i aldıkları eğitimden memnun olsa da iş hayatına girebilme oranlarındaki düşüklük ve aldıkları ücretler dikkat çekti. Koşullar ağır Rapora göre, mezunların yüzde 85’i kendi bölümlerini başkalarına tavsiye edebileceklerini belirtse de “tavsiye etmem” diyen mezunların gerekçele ri yaşanılan sorunları anlattı. Mezunlar eğitim sonrasına ilişkin “sektörde yeterli ücretin verilmemesi, çalışma şartlarının ağır olması, sosyal statünün düşük olması, bulunulan bölgede alana yönelik iş imkânının olmaması ve mesleki yeterlilik kazandırılamaması” gibi sorunlar sıraladı. Meslek lisesi mezunlarının üniversite ile ilişkilerine bakıldığında ise herhangi bir yükseköğretim programı ile ilişki kurmayanların oranı yüzde 35 olarak belirlendi. Mezunların yüzde 40’a yakını eğitim aldığı alanla ilgili bir 2 yıllık yüksekokula sınavsız ge Meslek liselerinden son 10 yılda mezun olanların sadece yüzde 22’si iş bulmuş. çişle devam ederken, 4 yıllık bir öğretim programına girenlerin oranı sadece yüzde 15’te kaldı. Bakanlığın araştırma raporuna göre, meslek lisesi mezunlarının çalışma durumları incelendiğinde ise gençlerin yüzde 55’inin “hiç çalışmadım” yanıtı, bu liselerden mezun olanların işsizlikle karşı karşıya olduğunu da ortaya çıkardı. Gençlerin yüzde 22’si “çalıştım” yanıtı vererek mezuniyetlerinin ardından bir dönem işte yer aldıklarını belirtse de MEB’in araştırmasında halen çalışan meslek lisesi mezunu oranı yüzde 22’de kal dı. Raporun en dikkat çekici yanını meslek lisesi mezunlarına yönelik ücret politikaları oluşturdu. Her fırsatta işverenler ile protokoller imzalayan MEB’in raporuna göre, mezunların yüzde 80’inin asgari ücret ve altında çalıştığı ortaya çıktı. Bakanlık ise raporda mezunların açlık sınırı altında çalıştırılmasını “manidar” olarak değerlendirirken, meslek liselerine yönelik sömürü politikası ise “Bu durum bireylerin işsiz kalmama uğruna bu şartlarda çalışmayı kabul ettiklerini de göstermektedir” denilerek itiraf edildi. Meslek lisesi mezunlarının yüzde 15’inin 16003 bin lira arasında çalıştırıldıkları ve sadece yüzde 6’sının 3 bin TL’nin üzerinde ücret alabilmesi dikkat çekti. İş bulabilen azınlıktaki mezunların yüzde 37’si tanıdıkları aracılığıyla, yüzde 21’i bireysel başvuru yaparak iş bulduklarını belirtirken İŞKUR aracılığıyla iş bulabilenlerin oranı yüzde 5, KPSS ile işe alınanların oranı da yüzde 6’da kaldı. Bakanlık, ‘‘tanıdık yolu ile iş bulma’’ durumunu “dikkat çekici” bulurken, İŞKUR ile iş bulma oranlarındaki düşüklüğü ise “incelenmesi gerekir” olarak değerlendirdi. Mezunların sadece yüzde 13’ü kamuda iş bulabildi. Yüzde 50’den çoğu küçük işletmelerde çalışırken “kendi hesabıma çalışıyorum” diyenlerin oranı da yüzde 8’de kaldı. l ANKARA CHP mülakat krizini Meclis’e taşıdı CHP Ankara Milletvekili Yıldırım Kaya, Danıştay’ın öğretmen adaylarının mülakat puanlarının KPSS puanına yakın olacağına dair verdiği karara uyulmamasına ilişkin, Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından yanıtlanması istemiyle TBMM Başkanlığı’na soru önergesi verdi. Kaya, KPSS’den yüksek puan alıp mülakatla elenen öğretmenlerin haklarının iade edilmesi için bir girişimde bulunulup bulunulmayacağını sordu. Mülakatta geçer not almasına rağmen KHK ile ihraç edilen yakını bulunan adayların güvenlik soruşturmasında elendiğini belirten Kaya, suç ve cezanın şahsiliği ilkesinin göz ardı edildiğine dikkat çekti. Çok sayıda öğretmenin mağduriyetlerinin giderilmesi için yargı yoluna başvurduğunu söyleyen Kaya, Bakan Selçuk’a “Hakkında olumsuz yargı kararı bulunmayan öğretmenlere ‘suçlu’ muamelesi yapılmaktan vazgeçilecek mi” diye sordu. l ANKARA /Cumhuriyet Bağışlar bu ay TED’e Türkiye’de bireysel bağış ve sivil toplum farkındalığını artırmayı amaçlayan Sosyal Bağış Hareketi’nde bu ay tüm destekler Türk Eğitim Derneği için toplanıyor. Türk Eğitim Derneği, başarılı ama maddi olanaksızlıklar nedeniyle nitelikli bir eğitime erişeme yen öğrencilere burs sağlıyor. Bugüne kadar 48 binden çok öğrenciye burs veren ve 2003 yılında Tam Eğitim Bursu sistemini hayata geçiren Türk Eğitim Derneği’nin burslarından ve TED Okulları başarı burslarından şu an 3 bin 816 öğrenci faydalanıyor. Kulaçlar otizmli çocuklara Tohum Otizm Vakfı ve Adım Adım Platformu gönüllü yüzücüleriyle 30. Samsung Boğaziçi Kıtalararası Yüzme Yarışı’nda yer alacak. 22 Temmuz’da yapılacak yarışta isteyen yüzücüler Tohum Otizm Vakfı için yüzerek hem otizme dikkat çekecek, hem de otizmli çocukların eğitimine katkı sağlayacak. Farklı firmaları temsil edenlerle bireysel yüzücüler, kulaçlarını hem otizme farkındalık yaratmak için atacak, hem de otizmli çocuklar için kampanya açarak yarışın öncesinden 5 Ağustos’a kadar bağış toplayacak. Açıkları Kim Kapatacak ya da Meclis’in İşlevi T ürkiye, Avrupa Konseyi’nin kurucu üyesi. Konsey’le de Parlamenterler Meclisi ile de arası iyi değil, AKPM Türkiye’yi altında imzası bulunan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne uymamakla suçluyor. Ama gerek AK’nin gerek AKPM’nin ve kuşkusuz Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM)’nin hazmetme kapasitelerinin en az Birleşmiş Milletler’in alt kuruluşları, örneğin ILO gibi uluslararası örgütler kadar yüksek olduğunu söylemek gerekir. Hazmedebiliyorlar. HHH Bu kuruluşların nalıncı keserine benzeyen davranışlarının nedeni biraz Batı’nın içi boş gururu, ama asıl olarak emperyal dünya düzeninin çerçeveleridir. Medyada sık sık dile getirilen “beklentilerin” “uluslararası hukuk”a yani kurulu dünya düzeninin hukukuna çarpıp geri dönmesinin nedenlerini bilmekte yarar vardır. Genellikle bu örgütler, güncel gereksinimlerinin ışığında, örneğin şu sıralarda göçmenler, göç sorunu uluslararası politik duruma ve bu çerçevede Türkiye’nin konumuna, işe yarayıp yaramadığına bakarlar. HHH Bütün bunları neden yazdım? Sözü OHAL’e getireceğim de ondan. AK Genel Sekreteri sözcüsü aracılığı ile yaptığı açıklamada OHAL’in kaldırılmasından duydukları memnuniyeti dile getirmiş. Sözcü Holtgen, “Genel Sekreter Thorbjorn Jagland, bu çerçevede düzenlenen tüm mevzuatın Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’yle uyumlu olması gerektiğini kaydetmektedir” diye konuşmuş. Ne anladınız? “Hadi geçmişi unutalım, bundan sonra sözleşmeye uyan yasalar yapın olmaz mı canlarım” demiş. HHH Genel Sekreter’in Türkiye’de olup bitenlerden haberdar olmadığı anlaşılıyor. Yasama, yürütme, yargının nasıl tekleştiğini, OHAL kalksa da hükümlerinin geçerliliğini koruduğunu, onun yerine 3 yıl geçerli olmak üzere, demek ki 3 yılda bir uzatmayı düşünüyorlar! temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan bir yasanın onaylanmak üzere olduğunu duymamış mı? Hayır daha duymamış, posta gelmiş, ama zarfı açmamış mazrufa bakmamış daha. HHH Ne zaman bakacak? Büyük bir olasılıkla yasa çıktıktan sonra. Türkiye politikası çerçevesinde “yok bu olmamış, ilişkilerimiz şimdi olduğu gibi şeker renk kalsın, bakalım, bekleyelim, icraatı görelim” diyecek. O icraatı görecek, biz icraatı yaşayacağız. Avrupa’nın genel politikası, Türkiye’yi olabildiğince dışarıda tutmak, eleştirmek ama zinhar geçerli kurallara, örneğin iç hukuka üstünlüğü anayasa hükmü olan Sözleşme’ye uymaya zorlamamak, bu konudan mümkün olduğunca kaçmaktır. HHH AİHM’nin de elindeki dosyalara bakmadığı biliyoruz; “iç hukuk yolları tükenmeden olmuyor ki efendim” diyorlar. İç hukukun en yüksek mahkemesinin, AYM’nin kararlarına ilk derece mahkemelerinin uymadığını, bu kararları elinin tersiyle iten bir mahkeme başkanının, Cumhuriyet davasına bakan ağır ceza reisinin Yargıtay’a üye seçildiğini bilmiyor olabilirler mi? Olabilirler, posta daha yeni geldi. zarfı açmadılar, mazrufa vâkıf değiller daha. HHH OHAL kalktı. Bundan böyle Cumhurbaşkanlığı’nın, yine kanun hükmünde kararnameleri ile, CK ile yönetileceğiz. Meclis’in ilk işi de temel hak ve özgürlükleri kısıtlayan bir yasa çıkarmak olacak. Hazırlıklar çok önceden yapıldı, tasarı komisyona geldi. Malumunuzdur, temel hak ve özgürlükler gibi konularda şimdilik CB kararnamesi çıkarılamıyor. Ne olacak o zaman? Açık, hızla kapatılacak. Kimdi o Meclis işlevsiz diyenler, gördünüz mü şimdi neymiş işlevi? HHH Bunca laf ettin, “bu uluslararası kuruluşları ciddiye almayın kendi göbeğinizi kendiniz kesin” demeye getirdin. Yok, öyle der miyim hiç. Demem, onlar da çalışsınlar çabalasınlar. Ama yine de iyidir kendi göbeğini kesen çocuklardan olmak. Değil midir? Engellilik Güz Okulu Boğaziçi Üniversitesi Sosyal Politika Forumu ve Raoul Wallenberg Enstitüsü ortaklığında lisansüstü düzeyde engellilik çalışmaları alanında araştırma yürüten ya da yürütmeyi planlayan öğrencilere yönelik olarak düzenlenen Engellilik Çalışmaları Güz Okulu, 202122 Eylül 2018 tarihlerinde gerçekleşecek. Engellilik alanında lisansüstü düzeyde akademik araştırma yapmaya istekli, yüksek lisans/doktora öğrencisi ya da yüksek lisans mezunu adayları için son başvuru tarihi 23 Temmuz 2018. Güz Okulu’nda katılımcıların; hukuk, eğitim bilimleri, sosyal politika, siyaset bilimi, sosyoloji, mimarlık ve tıp gibi engellilik çalışmaları açısından önemli disiplinlerin engelliliğe yaklaşımlarına ilişkin perspektif kazanması hedefleniyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle