Katalog

Çarşamba 18 Temmuz 2018 6 haber EDİTÖR: BURAK YURTTAŞ 138 kilometreyeCHP, 24 kişinin hayatına mal olan ÇORLU’DAKİ tren kazasında yeni bilgilere ulaştı 1 kontrol memuru Kazanın olduğu bölgede görevli tek kişi, hafta sonları çalışmıyor. Türkiye genelinde ise 1200 kontrol memuru olması gerekirken mevcut sayı 39 CHP, Tekirdağ Çorlu’da 24 kişinin yaşamını yitirdiği tren kazasına ilişkin ih malleri ortaya koyan yeni bilgile re ulaştı. CHP Tekirdağ Milletveki li İlhami Özcan Aygun, bölgede sadece 1 tane yol ve geçit kontrol me murunun görev yaptı ğına, onun da cumar MUSTAFA ÇAKIR tesipazar çalışmadığı için bölgedeki soru nun belirlenemediğine dikkat çek ti. Aygun’un tespitine göre Türki ye çapında 11 bin km uzunluğun daki demiryolu hattında da sadece 39 yol ve geçit kont rol memuru görev yapıyor. Oysa 1200 kontrol memuru olması gerekiyor. Rapor açıklanacak KURTULUŞ ARI ‘Kazalar tesadüf değil’rev yapamamıştır. Kazanın olduğu 8 Temmuz günü, aşırı yağış olunca Edirne Uzunköprüİstanbul Halkalı seferini yapan trenin Tekirdağ ÇorluBalabanlı arasındaki bölgede, Sarılar köyünde 8 Temmuz’da devrilmesi sonucu 24 yurttaş yaşamını yitirdi, 318 yurttaş da yaralandı. Tren faciasının yaşandığı HalkalıMuratlı hattında menfez bakım ve taş duvar yapım işleri için de TCDD tarafından 2018 yılında ihaleye çıkıldığını, bu ihaleye 7 Haziran 2018 tarihinde onay verildiğini belirten Aygun, ancak ihalenin ödenek tahsisi yapılmadığı için 20 Haziran’da iptal edildiğini de vurguladı. TCDD’nin 2016’da TCDD İşletmesi Genel Müdürlüğü ve TCDD Taşımacılık AŞ şeklinde ikiye bölünmesinin, demiryolu güvenliğini hiç olmadığı kadar yok ettiğine işaret eden Aygun, “AKP iktidarında yaşanan Pamukova, Tavşancıl, Kütahya ve Çorlu kazaları tesadüf değildir. Kuruma yatırım yapmak yerine vitrine dönük gereksiz harcamalar, kazalara davetiye çıkarmaktadır” ifadelerini kullandı. CHP Genel Başkanı Ke leri” görevine devam eder mal Kılıçdaroğlu bugün tren kazasının yaşandı Aygun ken yenilerinin alınmadığına, emekli olanların yeri ğı bölgeye giderek CHP’nin ih ne atamalar yapılmadığına işaret malleri ortaya koyan raporunu eden Aygun, “Türkiye’de şu anda açıklayacak. Kazaya ilişkin dik 39 tane yol geçit kontrol memuru kat çekici bilgilere ulaşan Tekir (yol bekçisi) bulunmaktadır. Ül dağ Milletvekili Aygun, Ulaştırma kemizin 11 bin 394 km konvan ve Altyapı Bakanı Mehmet Cahit siyonel demiryolu ağına sahip ol Turhan’ın yanıtlaması istemiyle duğu düşünüldüğünde 1200 ci verdiği soru önergesi ile konuyu varında yol bekçisine ihtiyaç bu Meclis gündemine taşıdı. Aygun, lunmaktadır. Geçmişte yol bekçi AKP iktidarında “yol bekçiliği ve leri 10 ila 11 km’lik mıntıkalar yol çavuşluğu” gibi önemli unvan da, hasar gören bölgeyi sırt çan ların kaldırılarak “hat bakım ve tasında taşıdığı ekipmanla tamir onarım memuru” unvanı adı altın eder, daha büyük onarım isteyen da, pek çok alanda hizmeti kap işlerde ise üstlerine bilgi vere sayan yeni unvanlar icat edildiği rek, arızanın giderilmesini sağlar ne dikkat çekti. Bu yeni politika dı” dedi. Bu 39 yol geçit bekçisin ya bağlı olarak mevcut “yol bekçi den 5’inin tren trafiğinin en yo ğun olduğu İstanbul 1. Bölge’de, 2’sinin İzmitSakarya’da, 2’sinin Halkalı’da, 1’inin de son tren kazasının yaşandığı Çerkezköy’de görev yaptığına dikkat çeken Aygun, yeni getirilen sistemdeki “hat bakım ve onarım memurlarının” ise geniş iş tanımları nedeniyle bu ihtiyacı karşılayamadıklarını vurguladı. ‘4 yol bekçisi eksik’ Çorlu’daki kazanın olduğu bölgede 138 kilometrelik mıntıkada 5 yerine sadece 1 yol bekçisinin görev yaptığını kaydeden Aygun, “Yani bu mıntıkada 4 yol bekçisi eksiği bulunmaktadır. Tek yol bekçisinin görev yaptığı bölgede, kaza olan hafta cumartesipazar kimse gö menfezdeki sıkıntı tespit edilememiş ve bu elim tren kazası yaşanmıştır” dedi. Aygun, TCDD, SirkeciUzunköprü hattında belirli kilometrelerde köprü ve menfezlerde çeşitli imalatlar yapmak üzere 2013 yılında ihaleye çıkıldığını, İstanbul, Tekirdağ, Kırklareli ve Edirne’yi kapsayan bu hattın kazanın gerçekleştiği 164+590’uncu kilometresinin bu onarımın dışında tutulmasının nasıl açıklandığını da sordu. “Kaza olan bölümün apar topar tamir edilerek seferlerin yeniden başlatılması doğru mudur” diye soran Aygun, “Can korkusu nedeniyle 12 Temmuz’da sefer yapan trende sadece 2 yolcunun bulunması, vatandaşın devlete güvenmediğini ortaya koymaktadır” dedi. l ANKARA BEDELLİ ASKERLİK Yaş 25, 15 bin TLMECLİS’TE ‘Rütbeleri sökülsün’ 12 Eylül davası avukatları iki darbeci general Evren ve Şahinkaya için Yargıtay’a başvurdu HAKAN DİRİK 12Eylül davasının avukatlarından Arif Ali Cangı ile Ömer Kavili, Yargıtay Cumhuriyet Savcısı Mücahit Erdoğan’ın tebliğnamesi doğrultusunda iki darbeci general Kenan Evren ve Tahsin Şahinkaya’nın rütbelerinin sökülmesi için Yargıtay 16. Ceza Dairesi Başkanlığı’na başvurdu. 12 Eylül davasının yerel mahkemenin verdiği kararla kapatılamayacak kadar önemli bir dava olduğu belirtilen dilekçede, Yargıtay’ın kararı “düzelterek onaması” istendi. Dilekçede, “Ankara 10. Mahkemesi’nin verdiği kararın bozularak, davanın daha fazla uzamaması için rütbelerinin sökülmesini gerektiren 1632 sayılı Askeri Ceza Kanunu’nun 30 ve 31. mad delerinin her iki sanık yönünden ayrı ayrı uygulanmasını talep ediyoruz” denildi. 12 Eylül davasında Ankara 10. Ağır Ceza Mahkemesi, Evren ve Şahinkaya’nın ölümü nedeniyle davanın düşmesine karar vermiş, rütbelerin sökülmesi istemini de reddetmişti. Geçen hafta ise Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı tebliğnamesinde kararın bozulması istenmişti. ‘Darbe mahkum olmalı’ Bu dava sayesinde Türkiye’nin ilk kez başarılı olmuş bir darbeyi yargılama fırsatı yakaladığına işaret eden Avukat Cangı şunları söyledi: “Fırsat heba edilmemelidir. Rütbelerin sökülmesi, bundan doğan menfaatlerın mirasçılardan geri alınması, demokrasi dışı davranacak yöneticilere de ders niteliğinde olacaktır.” l İZMİR Bedelli askerlik düzenlemesi, Meclis’ten torba yasayla çıkarılacak. AKP’nin yasa önerisine göre 25 günlük askerlik süresi ve 15 bin TL bedel öngörülüyor. Bedelli askerlikten 31 Aralık 1993’ten önce doğanlar faydalanabilecek. AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan, dün Meclis’te düzenlediği basın toplantısında, bedelli askerlikle ilgili düzenlemenin Meclis tatile girmeden çıkarılacağını açıkladı. Turan, bazı bakanlıkların da yasa taleple ri olduğunu, bunlarla ilgili hazırlanacak torba yasa önerisine bedelli askerlik düzenlemesinin eklene ceğini söyledi. Önerinin bu hafta komisyonlarda görüşülmesi durumunda gelecek hafta Genel Kurul gündemine gelebileceğini anlatan Turan, “İstiyoruz ki bu, Türkiye’de profesyonel askerliğe geçişin adımı olsun. Zaman içerisinde kendi içerisinde yürüyen bir sistem olsun” dedi. Yaş sınırı ve ücretin sorulması üzerine Turan, “25 yaş ve 15 bin TL öngörüsüyle beraber 25 günlük askerlik hizmeti öngörülüyor” diye konuştu. Turan’ın açıklamaları sonrasında ise askerlik süresinin 28 gün olmasının planlandığı haberi medyaya yansıdı. Kanal İstanbul da torbada Öte yandan HaberTürk’ün haberine göre; torba yasaya 3 madde eklendi. Habere göre; Kanal İstanbul yapişletdevret yöntemiyle ihaleye çıkarılabilecek, Spor Toto’nun ikramiye oranları artacak ve sağlık personeline 60 günlük yıpranma hakkı verilecek. l ANKARA /Cumhuriyet T.C. KÜÇÜKÇEKMECE 5. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2018/161 KARAR NO: 2018/263 Davacı BEHİYE ÖZDEMİR aleyhine mahkememizde açılan ismin düzeltilmesi davasının yapılan açık yargılaması sonunda; HÜKÜM: Davanın KABULÜ ile; Bartın İli, Ulus İlçesi, Kadı Köyü, C.No: 48, H.No: 23, BSN 94’te nüfusa kayıtlı, 49270863694 T.C. kimlik numaralı BEHİYE ÖZDEMİR’in, BEHİYE olan isminin NİHAL olarak DEĞİŞTİRİLMESİNE, karar verildiği ilan olunur. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 838943) T.C. İSTANBUL 22. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN ESAS NO: 2018/202 Esas KARAR NO: 2018/286 Mahkememizin 2018/202 Esas 2018/286 Karar sayılı 03/07/2018 tarihli kararı ile “DAVANIN KABULÜ İLE, Ankara ili, Çamlıdere ilcesi, Buğralar Mahallesi, cilt no:14, Hane no:138’de nüfusa kayıtlı Davut ve Hanim kızı, 01/08/1989 doğumlu, 14917740980 T.C kimlik numaralı Anakız Aydemir’in isminin “AYNUR” olarak değiştirilmesine,” karar verildi. Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 839025) T.C. KÜÇÜKÇEKMECE 6. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ’NDEN DOSYA NO: 2018/7 Esas K.çekmece 6. As. Huk. Mah. 2018/737 K. Sayılı ilam ile Em Yüksel’in Yüksel olan soyadı AKIN olarak düzeltilmiştir. İlan olunur. 13/7/2018 Resmi ilanlar: www.ilan.gov.tr’de (Basın: 838937) DBP Eş Genel Başkanı Arslan için tahliye talebine ret Afrin’e yönelik Zeytin Dalı Harekâtı’na ilişkin açıklamaları nedeniyle 8 Şubat’ta tutuklanan DBP Eş Genel Başkanı Mehmet Arslan hakkında 20 yıla kadar hapis istemiyle açılan davanın ikinci duruşması, Diyarbakır 10. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Duruşmaya, tutuklu bulunduğu Rize L Tipi Cezaevi’nden SEGBİS ile katılan Arslan için mahkeme, kuvvetli suç şüphesi, adli kontrol tedbirlerinin yetersiz kalacağı gerekçesiyle tutukluluk halinin devamına karar vererek, davayı 21 Eylül’e erteledi. l DİYARBAKIR/ Cumhuriyet HDP’li vekillere soruşturma Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı, kırmızı listede aranan PKK’nin “Karadeniz bölge sorumlusu”, “Zeynel” kod adlı Mehmet Yakışır’ın cenazesine katılan HDP Milletvekilleri Musa Farisoğulları ve Remziye Tosun hakkında “terör örgütü propagandası yapmak” suçundan soruşturma başlattı. Yakışır’ın 15 yaşındaki Eren Bülbül’ü şehit eden PKK’liler arasında yer aldığı açıklanmıştı. l DHA Meşihat makamı 15Temmuz anma etkinlikleri çerçevesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan pazar günü saat 13.00’da Saray’da Millet Camisi’nde düzenlenen hatim törenine katıldı ve orada Kur’an okudu. Giderek yanından ayırmaz olduğu Diyanet İşleri Başkanı Ali Erbaş’tan hiç aşağı kalmayan bir performans sergileyen Erdoğan’a Erbaş da okuduğu dua ile eşlik etti. Tam bir “dinü devlet” tablosu!.. Aynı tablo akşam 21.00’da bu defa Köprü üzerindeki etkinlikte gözlerimizin önündeydi. Erdoğan yine yanı başına oturttuğu Diyanet Başkanı’nın okuduğu Kur’an’ı eşi ve torunları ile birlikte dinledi, dualara âmin dedi. Ancak kadrajda yer alan bir ayrıntı üzerinde durulmadı. Diyanet Başkanı’nın sol yanında da mühim bir şahsiyet vardı: Türkiye tarihinde din ve siyaset dendiğinde ilk akla gelen, ancak yakın dönemde hayli irtifa kaybetmiş İskenderpaşa Nakşibendi çevresinin halihazırda öne çıkmış isimlerinden Prof. Cevat Akşit. Akşit, İskenderpaşa’nın Erbakan’dan Özal’a kadar dinîmuhafazakâr siyasetin öncü isimlerine irşatta bulunmuş kült şeyhi Mehmet Zahid Kotku’nun ölümü (1980) sonrası, onun damadı Esat Coşan’ın “post”a oturmasını en baştan itibaren kabul etmeyen bir isim. Çünkü, kendisinin Kotku’dan “hilafet” aldığını iddia etmekte... Ve aynen onun gibi Coşan ile astüst (müritmürşit) ilişkisine girmeyip eşit pozisyon (ve “mesafe”) almış Erbakan’ın yanında oldu. Esat Coşan’ın ölümünden sonra biraz da oldubittiye getirilerek “post”a oturtulan oğul Nurettin Coşan döneminde ise İskenderpaşa çevresi tam anlamıyla bir dağılma sürecine girdi. Olgun müritlerce “çocuk” sayılan Nurettin’in yol açtığı çöküşten İskenderpaşa çevresini toparlayacak kişi, dolayısıyla “postnişin”i hak eden isim olarak da Akşit zikredildi hep. HHH Şimdi ise biz, 1970’ten itibaren İslamcılığın Erbakan’la partileşme sürecinde “manevi mimar”ı sayılabilecek Şeyh Kotku’nun İskenderpaşa çevresinin bugünkü temsilcisi “Cevat Hoca”nın dinîsiyaset nezdinde nerede, ne konumda olduğunu görüp her şeyin nasıl da değiştiğini düşünüyoruz!.. Aşağıdaki fotoğrafa bakın ve kimin tabloya hâkim, kimin ikincil ya da “kıyıda” olduğuna dikkat edin: Azametle merkezde konumlanmış Tayyip Erdoğan; ona tabi şekilde “kırâ’at eden” Diyanet Reisi Ali Erbaş ve onun yanında da tabiri caizse “büzülmüş” vaziyette Nakşibendi postnişîni… 15 Temmuz anma etkinliğinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, D. İşleri Başkanı Ali Erbaş ve Nakşibendiliğin önde gelen ismi Cevat Akşit (en sağda). HHH Bu, “Yeni Türkiye”deki değişmenin sadece laik toplum kesimleri açısından değil, tarikat çevreleri açısından da “yakıcı” etki göstereceğini düşünmeye el verir bir tablo. Soralım mesela, tablodaki zat Şeyh Kotku olsaydı ne Erbakan, ne Erdoğan, ne de Erbaş onu bu şekilde ağırlayabilir, konumlayabilir miydi?.. Esat Coşan bile kendisini hiçe sayan Erbakan’la zıtlaşmadan kaçınmamış, hatta neredeyse ayrı bir parti kurma noktasına dahi gelmişti. İlk defa Türkiye’de Nakşi meşâyihin önde gelen bir şahsiyeti, dindarmuhafazakâr iktidar sahibi karşısında hiyerarşik olarak bu kadar “minimal” konumda karşımıza çıkıyor. Demek ki tarikatlar, laiklik hassasiyetinin alabildiğine güçlü olduğu o eski rejim zamanında bile sürdürdükleri ehemmiyeti asıl şimdi, “Reis’in Türkiyesi”nde yitiriyorlar. Bu, bir bitişin resmidir. HHH 2015 yaz başında bu gazete için hazırladığım “Parti Tarikat Cemaat” yazı dizimde görüştüğüm bazı tarikat ehli isimler, bugünlerin geleceğini o zamandan söylüyordu. Mesela biri diyordu ki artık bu ülkede tarikata da cemaate de ihtiyaç kalmadı, çünkü Erdoğan’ın kendisi “cemaat” haline geldi; bir şeyh dedirtmediği kaldı kendine… Bir başkası, Erdoğan var olduğu sürece artık tarikat ve cemaatlerin siyasette bir etki gücü olamaz dedikten sonra şöyle tamamlıyordu sözünü: “O, meşihat makamı artık.” “Meşihat”, tasavvufta şeyhlik, mürşitlik yerine kullanılan bir tabir. Şeyhülislamlık anlamı da var Osmanlı döneminde… HHH Erdoğan liderliğindeki AKP 2002’de iktidara geldikten sonra, tarikatcemaat çevrelerinin önünü açtı; sadece bir siyasi ittifak içine girdiği, sonra da terör örgütü dediği o malum yapı değil, irili ufaklı hepsinin önünü açtı. Onlara nice imkânlar bahşetti; özellikle maddi olarak “yol alma”ları noktasında… Böylece “takva”nın değil, ticaretin “tarik”leri (yolları) oldu onlar… Zahitlikten, “Bir dost bir post” düsturundan, “Bir lokma bir hırka” tutumundan dem vuran manevi ekoller olmaktan çıkıp maddi mi maddi holdinglere dönüştüler. Ve esas o zaman bittiler. Çünkü “yalan dünya” (tasavvufî tabirle “masiva”) ile bu kadar haşir neşirseniz, manevi ağırlığınızı kaybedersiniz; dahası “kârzarar” hesabı üzerinden istismar, suiistimal kaçınılmaz olarak hayatınızın bir parçası olur. O yüzden bugün hepsinin ipleri iktidarın, daha doğrusu bir muktedirin elinde. Ve kendilerine bu yeni durumda biçilen yer ya da rol de işte “meşihat makamı” görüntüsündeki o muktedire memur “ulemai rüsum”un yanına iliştirilmişlikten ibaret gibi… Geçmiş olsun!.. C MY B