24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Salı 17 Temmuz 2018 4 haber EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: İLKNUR FİLİZ ‘12 Eylül yetkileri’ Kim kimi uyuttu? 15Temmuz darbe girişiminin akim kalmasının ikinci yıldönümü törenlerle kutlandı. Daha iki hafta önce, zor geçeceği öngörülen seçimleri zaferle kapatmış olan iktidar ve yandaşları, 15 Temmuz 2016’yı “demokrasinin zaferi” olarak nitelediler ve bunun onurunu da kendilerine mal ettiler. 15 Temmuz 2016’yı doğru okumalıyız. O gece bir kısım demokrasi karşıtlarının bütün vatandaşlara rahat nefes aldıran bir bozguna duçar oldukları kimsenin yadsıyamayacağı bir gerçektir. Ama, darbenin akim kalmasındaki ana etken TSK mensuplarının olduğu kadar Türk halkının çoğunluğunun da girişimin azimle karşısında yer almasıdır. Ayrıca belirtmek gerekir ki bir kısım demokrasi karşıtlarının bozguna uğramalarına karşın, demokrasinin zaferinden söz etmek pek mümkün değildir. Öyle bir şeyi söyleyebilmek için 14 Temmuz 2016 günü Türkiye’de demokrasinin var olması veya 15 Temmuz akim girişiminden sonra demokrasinin gelmiş olması gerekirdi ki bunların ikisi de söz konusu değildir. 14 Temmuz 2016’da Türkiye’de yine kuvvetler ayrılığı ve bağımsız yargı yoktu, yine gazeteciler, aydınlar, sanatçılar yani düşünce suçuyla suçlananlar hapishaneleri doldurmakta, adaletin yerine zulüm kaim olmaktaydı. 15 Temmuz’un akabinde ise darbe girişiminden yararlanılarak, temel hak ve özgürlüklerin askıya alındığı OHAL rejimi yürürlüğe konulmuş, tutuklamalar, hapse tıkmalar, işten atmalar, 12 Mart ve 12 Eylül iki askeri rejim döneminin toplamını aşmıştır. Karşılaştırmalı rakamlar için Güray Öz’ün dünkü Cumhuriyet’teki “Okur Köşesi”ne bakalabilirsiniz. HHH 15 Temmuz’u izleyen iki yıl içinde devlet kadroları hallaç pamuğu gibi atılmıştır. 2018 nisan ayı itibarı ile, yargı kararı olmaksızın işinden atılmış insan sayısı 107 bin 194’ü bulmuştur. Aradan geçen zaman içinde yeni atılanlar ve son KHK’de yer alan 18 bin 632 kişilik liste de göz önünde bulundurulunca bu rakamın 125 bini geçtiği görülür. Devlet kadrolarından atılanlar arasında yüksek komutanlar, Emniyet mensupları, valiler, yüksek yargı üyeleri de vardır. Devlet kadrolarından atılan ve tutuklanan 2 bin 134 adliye mensubu arasında, kamuoyunu yıllarca işgal etmiş önemli davaların yargıç ve savcılarının yanı sıra 104 Yargıtay, 41 Danıştay, 3 HSYK ve 1 Anayasa Mahkemesi üyesi bulunmaktadır. 23 de Vali atılmıştır. Ordudan atılan general sayısı ise 130’dur. HHH Atılmalarına karşı yargı yolu kapatılmış olan bu kişilerin çoğu kendilerine haksızlık yapıldığını ileri sürmektedirler. Eğer onlar haklılarsa demokrasiden söz etmek mümkün değildir. Eğer onlar değil de, bu ihraçların doğru olduğunu ileri süren iktidar haklı ise o zaman da ortaya başka bir soru çıkıyor. Bütün bu insanların, devletten bir destek bir yardım olmadan böyle makamlara bu kadar çok sayıda ve rahatça sızmaları mümkün olmadığına göre, iktidarda buna müzahir olan ortakları olması kaçınılmazdır. Bu durumun devletteki sorumluları kim? Bu soru ortaya atılınca son on, on beş yıldır devletin yönetiminde kim olduğuna bakmak gerekiyor. Bu sorunun yanıtı ise AKP’dir. Evet, durum açık ve nettir. Eğer ihraçlar haksız ise AKP demokrasi masalıyla bütün ülkeyi ve dünyayı uyutmaktadır. Eğer ihraçlar haklıysa, o zaman da son yıllarda devletin erklerini ellerinde tutanlar yıllar boyunca devletin içinde demokrasi karşıtlarının odaklanmasına yol açacak bir gaflet, dalalet, hatta ihanet içinde olmuşlardır. Görülüyor ki ya birileri bizi demokrasi karşıtı eylemlerini terörle mücadele diyerek uyutmaktadırlar, ya da geçmişte demokrasi düşmanlarının devlet içinde çöreklenmeleri eyleminde işbirliği yaparken bizi uyutmuşlardı. Şurası gerçektir ki hangi ihtimal doğru olursa olsun, sorumlular aynıdır. Şimdi söyleyin bakalım, kim kimi, nasıl uyutuyormuş? İSRAİL YARGILADI TİKA çalışanına 9 yıl hapis cezası İsrail mahkemesi, Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı’nın (TİKA) Gazze Şeridi’ndeki çalışanı Filistin uyruklu Muhammed Murteca’ya Hamas’ın silahlı kanadı İzzeddin elKassam Tugaylarına üyelik ve Hamas unsurlarına mali kaynak aktarma suçlamalarından 9 yıl hapis cezası verdi. Murteca’nın avukatı Halid Zabarka, İsrail mahkemesinin, işkence ve baskıyla alınan ifadelere dayanarak Murteca’yı mahkum ettiğini söyledi. İsrail makamları geçen ağustos ayında, Birleşmiş Milletler’in Gazze’deki Filistinli çalışanı Vahid Abdullah elBurş’u da “Hamas’a yardım ettiği” iddiasıyla gözaltına alarak yargılamıştı. DDK düzenlemesine tepkiler büyüyor. Denge ve fren mekanizmasının tamamen kalktığını kaydeden sendika ve meslek örgütü yöneticileri, OHAL’in örtülü olarak süreceğini söylüyor Pazar günü yayımlanan Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi’yle yeni görevleri tanımlanan Devlet Denetleme Kurulu’nun (DDK), kamu kurumu niteliğinde olan meslek kuruluşlarında, her dü zeydeki işçi ve işveren meslek kuruluşlarında, MUSTAFA kamuya yararlı dernek ÇAKIR lerle vakıflarda da, her türlü idari soruşturma, inceleme, araştırma ve denetleme ya pabilmesine olanak tanındı. Kararna me ile denetim ve soruşturma grupları nın başkanlığını yürüten kurul üyesine (grup başkanı) yeni yetkiler de verildi. Grup başkanı denetlemeler sırasında “denetimi güçleştiren veya engelleyen davranışlarda bulunan, görevde kalma sı halinde kamu zararını artıracağı an laşılan, suç delillerini karartacağı an laşılan, kamu hizmetinin gerekleri yö nünden görevi başında kalmasında sa kınca görülen”, her kademe ve rütbede ki görevliler hakkında, görevden uzak laştırma tedbiri uygulayabilecek. Uzak laştırma gerekçesinin ortadan kalkma sı, suç işlendiğinin belirlenememesi veya disiplin yönünden başka bir ceza önerilmesi halinde ise görevden uzak laştırılan kişi, atamaya yetkili amir ta rafından derhal görevine başlatılacak. Sendikalar ve meslek örgütlerinin bu konudaki değerlendirmeleri şöyle: DİSK Başkanı Arzu Çerkezoğlu: DDK’ye tanınan yetkiler sendikal hakların tırpanlanmasına neden olabilir. DDK’ye 12 Eylül yetkileri verildi. Sendikalar, meslek örgütleri ve dernekler Cumhurbaşkanlığı vesayeti altına alınıyor. Cumhurbaşkanlığı Kararnamesiyle (CBK) DDK’ye demokratik hukuk devletiyle bağdaşmayacak keyfi yetkiler tanındı. Sendikalar, meslek örgütleri, dernekler ve vakıflar adeta Cumhurbaşkanlığı bürolarına dönüşebilecek, sendikaların her türlü belge ve bilgileri hiçbir sınırlama olmaksızın idari bir birim olan ve yargısal niteliği olmayan DDK tarafından denetlenecek ve sendikalar ile meslek örgütlerinin seçilmiş yöneticileri görevlerinden uzaklaştırılabilecektir. DDK’ye verilen yetkiler anayasaya, ILO sözleşmelerine ve 6356 sayılı Sendikalar ve Toplu İş Sözleşmesi Kanunu’na aykırıdır. 5 Nu maralı CBK ile adeta yetki gaspı yapılmış ve TBMM’nin yetkisi Cumhurbaşkanı tarafından keyfi olarak kullanılmıştır. Anayasanın 51. maddesine göre sendika kurma hakkı ancak kanunla düzenlenebilir. Sendikaların denetimi, sendikaların denetim kurulları ve yeminli mali müşavirler tarafından yapılır. Sendikalar 5 numaralı CBK ile düzenlenen DDK’nin yetki alanından derhal çıkarılmalıdır. Türk Mühendis ve Mimar Odaları Birliği (TMMOB) Başkanı Emin Koramaz: Bu şekilde çıkarılmış kararnamenin, özellikle OHAL döneminde son iki yılda tesis edilen baskıcı ortam düşünüldüğünde meslek kuruluşları, dernekler ve sendikalar üzerinde sürekli baskı tesis etmenin, yıldırmanın, sin dirmenin bir aracı olarak kullanılmasından endişe ediyorum. Anayasa değişikliği ile yargının ve Meclis’in büyük ölçüde etkinliğini yitirmesi, güçler ayrılığı ilkesinin büyük ölçüde ortadan kaldırılması ile birlikte düşünüldüğünde rejimde denge, fren mekanizmalarının tamamen ortadan kaldırıldığını görüyoruz. Kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları, kamu yararına, kendi uzmanlık alanlarıyla ilgili mesleki girişimlerde ve mesleki denetimlerde bulunmak için anayasanın 135. maddesiyle yetkilendirilmişlerdir. Bu kurumların anayasal görevlerini yapamaz noktaya getirilmesi, özellikle teknik projelerde kamunun uğradığı zararların artmasına neden olacaktır. ‘Örtülü OHAL’ Türk Tabipleri Birliği (TTB) Başkanı Sinan Adıyaman: 18 Temmuz akşamı OHAL kalkacak. OHAL’in kaldırılmasının ardından OHAL uygulaması belirsiz yetkilendirme ile DDK eliyle sürdürülecek. ‘OHAL kaldırılıyor’ deniliyor ama OHAL anayasa ve uluslararası sözleşmelere aykırı olmasına karşın DDK ile devam edecek. Buna karşı bir itiraz mercii de yok. Dolayısıyla OHAL gizli şekilde, örtülü şekilde devam edecek. Bunların da özellikle demokratik muhalefet hakkını kullanan demokratik kitle örgütleri, meslek örgütleri üzerinde baskı aracı olarak kullanılabileceğini düşünüyoruz. l ANKARA Gizli ödeneğin tek sahibi oldu Örtülü ödeneği, Cumhurbaşkanı tek başına yönetecek. Birinci Meclis binası ve tüm tarihi saraylar, köşk ve kasırlar da Erdoğan’ın himayesine girdi Parlamenter sistemde Başbakanlık’ın kontrolünde bu lunan örtülü ödenek, artık Cumhur başkanlığı tarafından idare edilecek. Gizli hizmet giderleri nin kullanım yeri, gide rin kim tarafından yapı lacağı, hesapların tutul ma ve kapatılma yönte SİNAN TARTANOĞLU mi gibi ayrıntılar, Başbakan tarafından değil Cumhurbaşkanlığı’nca “gizli” olarak belirlene cek. Cumhurbaşkanlığı’nın örtülü öde nekte tek söz sahibi olmasına giden süreç uyum KHK’si veya Cumhurbaş kanlığı kararnameleri ile değil 2015 yılında çıkarılan torba yasa ile başladı. Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Yasası’nın örtülü ödeneği düzenleyen maddesinde 2015 yılında yapılan deği şiklikle Cumhurbaşkanlığı, örtülü öde neğe Başbakanlık ile birlikte ortak ol du. Erdoğan’ın Başbakanlık’tan sonra Cumhurbaşkanlığı’na da seçilmesinin ardından yapılan düzenleme ile örtü lü ödeneğin Başbakanlık bütçesine ko nulacağına ilişkin düzenleme Cumhur başkanlığı ve Başbakanlık bütçelerine konulmasını sağlayacak şekilde değiş tirildi. Buna göre Başbakan ile birlikte Cumhurbaşkanı’na bu ödenek; “kapa lı istihbarat ve kapalı savunma hizmet leri, devletin milli güvenliği ve yüksek menfaatleri ile devlet itibarının gerek leri; siyasi, sosyal ve kültürel amaçlar ve olağanüstü hizmetlerle ilgili devlet ve hükümet icapları için kullanılmak üzere” ayırıldı. Düzenle me, “kapalı istihbarat ve savunma hizmet Özelleştirmede YETKİ BEŞTEPE’DE Pazar günü yayımlanan “Bakanlıklara Bağlı, İlgili, İlişkili Kurum ve Kuruluşlar ile Diğer Kurum ve Kuruluşların Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi” ile Özelleştirme İdaresi Başkanlığı da (ÖİB) yeniden düzenlendi, idareye yeni görevler verildi. Bundan böyle idare, Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Yasa kapsamında Cumhurbaşkanı veya Hazine ve Maliye Bakanı tarafından alınan kararları da uygulayacak, her ikisinin verdiği görev ve yetkilerle ilgili konularda karar verecek. Eski mevzuatta idarenin görevleri arasında “Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun kararlarını uygulamak ile Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından verilen görev ve yetkilerle ilgili konularda karar vermek ve gerekli işlemleri yürütmek” vardı. Özelleştirme Yüksek Kurulu’nun başkanı ise başbakandı. Şimdi ise kurula da gerek kalmadan, doğrudan Cumhurbaşkanı tarafından verilen görevleri de yapacak. Kararname ile SGK de yeniden yapılandırıldı. Bundan böyle SGK Başkanı, kurumu anayasa ve yasaların yanı sıra Cumhurbaşkanı’nca belirlenen politika ve stratejilere uygun olarak yönetmekle de görevli olacak. l MUSTAFA ÇAKIR lerinin” Cumhurbaşkanı’nın anayasada tanımlanan görevleri arasında yer almadığı gerekçesiyle “Cumhurbaşkanı istihbaratçı mı, MİT’çi mi” sözleriyle eleştirilmişti. Kat kat artırdı Cumhurbaşkanlığı’nın ortak olması ile birlikte örtülü ödenek yıldan yıla katlandı. 2014’te 1 milyar 78 milyon TL olan örtülü ödenek toplamı, Cumhurbaşkanlığı’nın ortak olduğu 2015 yılında 1 milyar 773 milyon liraya çıktı. 2016 yılında 1 milyar 616 milyon lira örtülü ödenekten harcandı. 2017 yılında ise 1.9 milyar liralık harcama “örtüldü.” 2 Temmuz’daki uyum KHK’si ile örtülü ödenek düzenlemesi de yeni sisteme “uyduruldu.” Örtülü ödeneğin sadece Cumhurbaş kanlığı bütçesine konulması benimsendi. Ödeneğin kullanım yeri, giderin kimin tarafından yapılacağı, hesapların tutulma ve kapatılma yöntemi gibi teknik ayrıntıların da sadece Cumhurbaşkanı tarafından belirlenmesinin önü açıldı. Örtülü ödenekten ne kadar harcama yapıldığı, harcama yapıldıktan sonra açıklanıyor. Yasaya göre örtülü ödenek tutarının genel bütçeye konulan başlangıç ödeneğinin toplamının binde 5’ini geçmemesi gerekiyor. Cumhurbaşkanlığı bütçesine konulacak “gizli hizmet gideri” adı altındaki örtülü ödenekten MİT, Emniyet Genel Müdürlüğü, İçişleri Bakanlığı, Milli Savunma Bakanlığı, Milli Güvenlik Kurulu ve Ticaret Bakanlığı da harcama yapabiliyor. l ANKARA Saraylar da Saray’ın Cumhurbaşkanlığı dün Devlet Ar şivleri Başkanlığı ve Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı hakkında iki kararname daha yayımladı. Böylece Cumhurbaşkanlığı’nın yeni sistemde yayımladığı kararname sayısı 12’ye çıktı. Kararname ile daha önce TBMM Genel Sekreterliği’nin görevleri arasında yer alan; saray, müze, köşk ve kasırlar ile bunlara bağlı tüm taşınır ve taşınmaz kültür varlıklarının yönetimi ve tanıtımı için Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Milli Saraylar İdaresi Başkanlığı kuruldu. Erdoğan’ın sadece kendisine karşı sorumlu olan bakanlardan oluşan kabinesi ile ilk toplantısını yaptığı 2. Meclis binasına Cumhurbaşkanlığı forsunun dikilmesinin tartışma yaratmasının ardından, dün yayımlanan kararname ile de Cumhuriyet’in ilan edildiği Birinci Türkiye Büyük Millet Meclisi binasının tüm müzecilik hizmetlerini Saray’ın yürütmesi karara bağlandı. Ayrıca Dolmabahçe Sarayı, Beylerbeyi Sarayı, Küçüksu Kasrı, Ihlamur Kasırları, Beykoz Mecidiye Kasrı, Yıldız Şale Köşkü, Aynalıkavak Kasrı, Maslak Kasırları, Florya Atatürk Deniz Köşkü, Yalova Atatürk köşkleri, Dolmabahçe Sanat Müzesi, Beykoz Cam Müzesi, Saray Koleksiyonları Müzesi, Hereke Halı ve İpekli Dokuma Fabrikası, Yıldız Sarayı’nın içindeki Yıldız Çini Fabrikai Humayunu da Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nın yönetiminde olacak. Saray; bünyesindeki tüm tarihi yapıları restore edebilecek. Köşk, kasır ve müzelerden sağlanan her türlü gelir bir kamu bankasında açılacak hesaba yatırılacak. Ancak hesapta toplanan paradan sadece bakım, onarım, muhafaza ve işletme için harcama yapılabilecek. 20 yılın ün yayımlanan kararname ile Baş Dbakanlık Devlet Arşivleri Genel üzerindeki Müdürlüğü kapatılarak Cumhurbaşkanlığı bünyesinde Devlet Arşivleri Baş askeri arşiv kanlığı da kuruldu. Başkanlığın amacı, “arşiv hizmet ve faaliyetlerini düzenle Saray’da mek ve kamuda belge yönetimini sağ lamak” olarak tanımlandı. Yeni sistem den önce Başbakanlık kontrolünde ki bu hizmetin Cumhurbaşkanlığı yetki sine alınması ile Genelkurmay Başkan lığı ve bağlı olduğu Milli Savunma Ba kanlığı ve İçişleri şivleri sistemine gBiarkdai.nDlığeıvdleCatdAeMrvşlievYltearirB Başkanlığı sadece MİT ve Meclis arşivlerini yönetemeyecek. Bir belgenin arşiv olarak kabul edilmesi için son işlem tarihinin üzerinden geçmesi gereken 30 yıl koşulu 20 yıla indirildi. Başkanlık bünyesinde Devlet Arşiv Ağı ve Devlet Arşiv Veri Merkezi kurulacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle