18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 11 Temmuz 2018 EDİTÖR: HAKAN AKARSU / ASLAN YILDIZ TASARIM: İLKNUR FİLİZ ‘Ali İsmail yaşayacak’ haber 9 Gezi Direnişi sırasında katledilen Korkmaz ölümünün 5. yıldönümünde anıldı HRANT DİNK DAVASI ‘Hayal kullanıldı’ CANAN COŞKUN İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen 8’i tutuklu 85 sanıklı davanın 75. duruşmasına tutuklu yargılanan dönemin Trabzon Jandarma Komutanı Ali Öz ve tutuksuz yargılanan azmettirici Erhan Tuncel’in aralarında bulunduğu 10 sanık katıldı. Duruşmada tutuksuz yargılanan dönemin Mülkiye Başmüfettişi Mehmet Ali Özkılınç, hakkında Samsun’da suçluyu kayırma suçlamasıyla ek iddianame hazırlandığı için yeniden savunma yaptı. Duruşmada Dink’in Bakırköy’deki evinin kapıcılığını yapan Mithat Alkan ve azmettirici Yasin Hayal’in eniştesi Coşkun İğci tanık olarak dinlendi. Alkan, Dink öldürülmeden 34 ay önce kendilerini polis olarak tanıtan maskeli kişilerin geldiğini, kimlik sorduğunda da silah gösterdiklerini söyledi. Alkan, gelen kişilerin Dink’e “Akıllı olsun” gibi şeyler söylediğini aktararak, “Dink’e anlattığımda ‘kendine dikkat et’ dedim. ‘Alnımıza ne yazıldıysa o olur’ dedi” diye konuştu. Ardından Hayal’in eniştesi Coşkun İğci dinlendi. İğci, sanıklardan dönemin Trabzon Jandarma İstihbarat görevlisi Veysel Şahin ile geçmişe dayanan arkadaşlıkları olduğunu söyledi. İğci, “Temmuz 2006’da Yasin Hayal’den Dink’i öldüreceğini duyunca bu arkadaşlara bilgi verdim. Yasin çok net konuşan biriydi, dediğini yapardı. Olaydan bir gün sonra arkadaşlar yanıma geldiler. Konuştuk, bana bu olayın aramızda kalmasını söylediler. Tehdit edildim” ifadelerini kullandı. İğci, Veysel Şahin ve Okan Şimşek gibi istihbaratçı jandarma Gazi Günay’ın kendisini jandarmayı işin içine katmaması konusunda telkinde bulunduğunu belirtti. İğci’ye Dink ailesi avukatlarından Hakan Bakırcıoğlu da soru sordu. Bakırcıoğlu, Dink’in vurulmasından sonraki planlarının ne olduğunu söyleyip söylemediğini sordu. İğci, olay yerinden uzaklaşmak şeklindeki planından bahsederek, “Tek istediğim Yasin’in bu cinayette kullanılmamasıydı” dedi. l İSTANBUL Gezi Direnişi’nde Eskişehir’de 2 Haziran 2013’te polis ve eli sopalı esnaf tarafından dövüldükten sonra beyin kanaması geçiren ve 10 Temmuz’da yaşamını yitiren 19 yaşındaki üniversite öğrencisi Ali İsmail Korkmaz, ölümünün 5. yıldönümünde anıldı. Sanatçılardan video Sanatçılar hazırlanan bir videoyla Ali İsmail’i andı. ALİKEV’in sosyal medya hesaplarından paylaşılan videoda yönetmen Nebil Özgentürk, “Ali İsmail yaşayacak”, oyuncu Tülin Özen “Senin hayallerini gerçekleştirme gücü bulan ailene, bu gücü bizimle paylaşan ailene çok teşekkür ediyorum”, sanatçı Jehan Barbur “Bugün ve her gün tekrar sarılıyorum. Ve duruşuna sarılıyorum. Sen dediğim nerdesin bilmiyorum ama içimde olduğundan eminim” mesajını paylaştı. Şair Sunay Akın ise Nâzım Hikmet’in “Yapraklarım ellerimdir/ tam yüz bin ilimdir/ yüz bin elle dokunurum sana İstanbulum” dizelerini okuyarak “Nâzım Hikmet’in dizelerin de olduğu gibi Ali İsmail Kormaz’ın da bugün yüz bin, yüz binlerce eli var. Ali İsmail Korkmaz o ellerle dokunuyor hayata, İstanbul’a” mesajını paylaştı. Eskişehir’in Tepe başı Belediye Başkanı CHP’li Ahmet Ataç, “Özgür düşüncenin hâkim olduğu bir Ali İsmail Korkmaz gelecek için çıktık ‘Seni çok özledim’ Antakya’da Ekinciler Mahallesi Mezarlığı’ndaki anma törenine Ali İsmail’in annesi Emel, babası Şahap, ablaları Melike ve Aylin, abisi Gürkan Korkmaz katıldı. Törene katılan CHP Hatay Milletvekili Mehmet Güzelmansur Ali İsmail’in mezarı başında Kuranıkerim okudu. Oğlunun mezarına dokunarak gözyaşı döken anne Emel Korkmaz, “Seni çok özledim annem. Gün geçtikçe daha çok özlüyorum” dedi. Baba ları yolda yaşamını yitiren tüm gençlerimizi bir kez daha saygı ve rahmetle anıyorum” dedi. Odunpazarı Belediye Başkanı CHP’li Kazım Kurt da, “Ali İsmail Korkmaz Eskişehir’de zulme karşı kenetlenmenin adı oldu” dedi. Kılıçdaroğlu’ndan mesaj CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, Korkmaz’ın ölüm yıldönümünde bir me Şahap Korkmaz ise “Oğlum ölmedi o yaşıyor. Biz yaşatıyoruz. O kötü bir şey, utanılacak şey yapmadı. Onu öldürenler utansın” dedi. Ali İsmail’in abisi Gürkan Korkmaz da “İyi ki varsınız, bir aradasınız. Biz, siz varsınız diye 5 yıldır bu acıya katlanıyoruz” dedi. Törene katılanlar Ali İsmail’in hayallerini gerçekleştireceklerini ifade etti. Daha sonra Sümerler Amfi tiyatroda anma gecesi düzenlendi. l AKIN BODUR saj paylaştı. Kılıçdaroğlu Twitter’dan paylaştığı mesajda “5 yıl oldu! Acısı hala yüreğimizde taze... Ali İsmail Korkmaz, inşa edilen nefret rejiminin kurbanlarındandır. Dünyanın hiçbir sarayı, hiçbir makamı #AliİsmailKorkmaz’ın gülümsemesinden ve hayatından değerli değildir! Nefret rejimine karşı mücadele etmek benim namus borcumdur!” ifadelerini kullandı. l Yurt Haberleri Sendika ve meslek örgütleri, ihraç edilenlere sahip çıktı BAKAN SEEHOFER AÇIKLADI ‘Almanyalı Osmanlılar’ yasaklandı Almanya, AKP’li Metin Külünk’ün para verdiği iddia edilen “Almanyalı Osmanlılar” çetesinin faaliyetlerine yasak getirdi. Almanya İçişleri Bakanı Horst Seehofer, ‘Almanyalı Osmanlılar’ (Osmanen Germania) çetesinin tüm faaliyetlerine yasak getirildiğini açıkladı. İçişleri Bakanlığı’ndan yapılan açıklamada, Almanyalı Osmanlılar’ın ‘bireysel haklar ve kamuya ciddi bir tehlike teşkil ettiği’ vurgusu yapıldı. Yasağın organize suçla mücadele kapsamında getirildiği belirtilen açıklamada “Tabii ki bu yasak, üyeleri ciddi suçlar işleyen Almanyalı Osmanlılar gibi motorcu grupları da kapsıyor. Hukukun üstünlüğünü göz ardı edenler bizden hoşgörü beklememeli” ifadeleri kullanıldı. DW Türkçe’nin aktardığına göre de Almanyalı Osmanlılar üyelerine yönelik olarak dün RheinlandPfalz, BadenWürrtemberg, Bavyera ve Hessen eyaletlerinde aramalar yapıldı. AKP’li Külünk’ün para verdiği iddia edilen Almanyalı Osmanlılar çetesinin olası yurtdışı bağlantısına dair soruşturma açılmıştı. l Haber Merkezi ‘Akademisyenler onurumuzdur’ Dokuz Eylül Üniversitesi’ndeki görevlerinden 701 sayılı KHK ile ihraç edilen barış imzacısı akademisyenler için rektörlük önünde açıklama yapıldı. KESK İzmir Şubeler Platformu, TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu ve Türk Tabipleri Birliği, ihraç edilen barış imzacısı akademisyenlerle ilgili açıklama yaptı. Rektörlük binası önündeki eylemde “Umut İhraç Edilemez. Barış Akademisyenleri Onurumuzdur” pankartı açarken “Akademi Biat Etmeyecek” ve “KHK’ler Gidecek Biz Kalacağız” sloganları atıldı. Basın metnini okuyan KESK İzmir Şubeler Platformu Sözcüsü Şenay Akyol, 24 Haziran seçimlerinden sonra çıkarılan uyum KHK’leri ile de tek adam rejimi yasal hale getirildiğini belirtti. Barış bildirisinin imzalanması ile birlikte üniversitelerde bir “cadı avı”nın başlatıldığını hatırlatan Akyol, “İhraç edilen arkadaşlarının su gibi berrak olduğunu ve ülkenin yüz akları olduğunu söyledi. Akyol, şunları söyledi: “Onlar; Dünya literatürüne giren bilim insanlarıdır. Uluslararası meslek derneği başkanlarıdır. Onlarca kitaba, makaleye, projeye emek verenlerdir.” l Haber Merkezi ODTÜ’lülere tutuklama talebi ‘Tayyipler Âlemi’ karikatürü pankartından dolayı 5 kişi mahkemeye sevk edildi ODTÜ diploma töreninde “Tayyipler Âlemi” karikatürü pankartından dolayı “Cumhurbaşkanı Erdoğan’a hakaret” suçlamasıyla gözaltına alınan 4 ODTÜ öğrencisi ve 1 baskıevi çalışanı tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edildi. Törende “Tayyipler Âlemi” karikatürünü pankart olarak taşıyan 3 öğrenci, 7 Temmuz günü gözaltına alındı. 8 Temmuz’da da pankartı hazırlattığı belirtilen bir öğrenci ile pankartı bastığı söylenen baskıevi çalışanı Ankara Emniyet Müdürlüğü ekiplerince gözaltına alındı. İşlemleri tamamlanan 5 kişi, tutuklama istemiyle nöbetçi mahkemeye sevk edildi. Gözaltına alınan ODTÜ’lülerin avukatlarından Erinç Sağkan, ortada büyük bir hukuksuzluk olduğunu ve öğrencilere hukuk yoluyla gözdağı verildiğini vurguladı. ‘Hakaret taşımıyor’ Gazetemiz çizeri Musa Kart’ın dönemin başbakanı Erdoğan’ı ipliklere dolanmış bir kedi olarak çizdikten sonra yargılanmasının ardından Penguen çizerleri tarafından çizilen Tayyipler Âlemi, derginin kapağı olarak 24 Şubat 2005’te yayımlanmıştı. Erdoğan’ın 40 bin TL tazminat talebiyle açtığı dava, 2006 yılında Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi tarafından reddedilmişti. Mahkeme gerekçeli kararında “Yargı ve hâkim siyasi bir düşünceye göre hareket etmemeli, kişiye ve zamana göre hüküm kurmamalıdır. Toplumu etkileme ve ileriye götürme gücünü sahip olan davacının, sahip oldukları güç nispetinde eleştiriye açık olması ve katlanması gerekir. Bu nedenle karikatürlerin hakaret amacı taşımadığı, kişilik haklarını ihlal etmediği kanaatine varıldığı...” ifadesine yer vermişti. l ANKARA/Cumhuriyet Tek adam ve iki dudak Hani bir zamanlar meşum bir soru vardı: Birileri çığlık çığlığa “Tehlikenin farkında mısınız” diye sorarlardı. İşte o ısrarla görmezden gelinen, küçümsenen, kulak tıkanan tehlike buydu. Yıllardır yaklaşmakta olan bu tehlikeyi işaret edenlerle alay edenler... Korkuları, endişeleri yersiz bulanlar... Erdoğan’ın hızla yükselişine karşı çıkanlara dudak bükenler... Onun bu ülkeye herhangi bir sağ iktidardan daha fazla zarar veremeyeceğini savunanlar... Erdoğan’a tepki gösterenleri din düşmanı olarak mimleyenler... “Korkmayın herkesin kafasını kapatmayacaklar” diye endişeyi küçümseyenler... Onunla kol kola yürümeyi ezilenin yanında olmak zannedenler... Bugün olanlara neden şaşırıyorlar, anlamak mümkün değil. Başkanlık sisteminin aslında hiç de fena bir fikir olmadığını... Dünyada bu sistemle yönetilen ülkelerin parlamenter sistemle yönetilenlerden daha hızlı yol aldığını... Sırf Erdoğan karşıtlığı nedeniyle sisteme dil uzatmanın akılsızlık olduğunu harıl harıl savunanlar... Erdoğan tek adam olarak iktidara geldiğinde ne yapacak sanıyorlardı? Başkanlık törenini dualar ve mehter marşı değil de enternasyonal marşı eşliğinde mi yapacaktı? Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın başına Hasan Ali Toptaş’ı mı atayacaktı? Prof. Onur Hamzaoğlu’nu hapisten çıkartıp Sağlık Bakanı mı yapacaktı? Milli Eğitim Bakanı olarak bir barış akademisyenini mi seçecekti? Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nı tutup Ömer Madra’ya mı verecekti? Maliye Bakanlığı için Ali Koç’u mu münasip görecekti? Bundan sonra bin nasihatten daha evla olan bir musibetle baş başayız. Bu ülkede tek adam rejimi neden tehlikelidir; Ve eğer tüm yetkileri elinde tutan bir insan etkisiz bir Meclis’le birlikte başa geçerse başımıza neler gelir, hepsini yaşayarak görmeye hemen başladık. İktidarın bu başarısı tarihe her koşulda bu ülkenin başarısızlığı olarak kazınacak ama bir gün bir şekilde fabrika ayarlarına geri dönülse bile bu zorlu deneyimden büyük bir zarar ve yıkımla çıkılacak. Kimin gazeteci sayılacağına, kimin sayılamayacağına... Kimin sanatçı olacağına, kimin olamayacağına... Kimin terörist, kimin vatansever olarak etiketleneceğine... Hangi düşüncelerin ifade edilebilip, hangilerinin edilemeyeceğine... Neyin özgürlük sayılıp, neyin sayılamayacağına... Hukukun kimler için işleyip, kimler için işlemeyeceğine... Basının hangi haberleri yapıp hangilerini yapamayacağına... Hakaret kriterlerinin neye göre belirleneceğine... Neye darbe denilip neye denilemeyeceğine... Neye sevinmek neye üzülmek gerektiğine... Neyi alkışlamak neyi yuhalamak icap ettiğine... Yani bu diyarlardan anamızı da alıp gitmemiz gerekip gerekmediğine karar verecek tek bir insanın sınırsız ve özgür iradesine mahkumuz artık. O insanın bugüne kadar yaptıkları bundan sonra yapacaklarının teminatı. Ve bu halkın bugüne kadar ona karşı gösterdiği zaaf da... Bundan sonraki zaaflarının teminatı. ETS TUR’un sahibinden Kültür ve Turizm Bakanı... Medipol hastanelerinin sahibinden Sağlık Bakanı... Maya okullarının sahibinden Milli Eğitim Bakanı... Emlak Konut (TOKİ) müdüründen Çevre ve Şehircilik Bakanı yaratan... Ve hazinenin sorumluluğunu da damadına verdiği Hazine ve Maliye Bakanlığı’yla aile içinde halletme kararı alan bir tek adamın iki dudağı arasında şekillenecek bu yeni sistemde... Artık resmen ve hukuken ve cidden tehlikedesiniz. ‘YUNAN ANNELERİ’NDEN EYLEM ‘İki askeri bırakın’ ‘Yunan Anneler’ isimli bir grup kadın, Türkiye’nin Selanik Başkonsolosluğu’nun önünde toplanarak, iki Yunan askerinin serbest bırakılması için “Anneler Ankara’ya” çağrısında bulundu. Duvar’da yer alan habere göre, Kendilerine ‘Yunan Anneler’ diyen ve iki askerin anneleri ile dayanışma için internetten örgütlenen bir grup kadın, 1 Mart’tan bu yana tutuklu olan Dimitris Kouklatzis ve Aggelos Mitretodis’in fotoğrafları ile Türkiye’nin Selanik Başkonsolosluğu’nun önünde eylem yaptı. Anneler ellerinde “Çocuklarımıza özgürlük” yazılı pankartlar taşıdı. Annelerin Başkonsolos Yalman Okan ile görüşme talebi reddedildi. l Haber Merkezi ‘Hukuk yetmezliği yaşanıyor’ ZEHRA ÖZDİLEK Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne dün yapılan resmi törenle geçilmesinin ardından, 10 Temmuz Dünya Hukuk Günü dolayısıyla baro başkanları gazetemize konuşarak yeni düzenleme ve yurttaşların hukuka güveni olmadığını söyledi. İstanbul Barosu Başkanı avukat Mehmet Durakoğlu, Türkiye’nin Dünya Hukuk Günü’nü hukuk açısından pek çok sıkıntının ve eksikliklerin yaşandığı bir dönemde karşıladığını belirterek, “Türkiye’nin evrensel temelde hukuk devleti olabilmesini sağlayabilecek olan pek çok argümandan yoksunuz. Ancak buna rağmen mücadele gücümüzü yitirmeden Türkiye’nin yargının bağımsız olmasını sağlayacak temellerde örgütlen me savaşımızı vermeye devam edeceğiz” dedi. Diyarbakır Barosu Başkanı Ahmet Özmen ise 1967 tarihli bir bakanlar kurulu kararıyla böyle bir günün ilan edilmiş olmasının önemli bir olay olduğuna değinerek, “Son yıllarda tüm hukuk kurumlarının baroların hukukçuların toplumun tamamının adalete, hukuka olan güven açısından düşüş söz konusu. Bizim Türkiye toplumu olarak bir gelecek inşa edebilmemizin huzur, barış ve adil bir düzen yaratabilmemizin temel yolu hukukuğun üstünlüğüdür. Yeni sisteme geçiş yapıldı. Bizim hukuk kurumu olarak temel talebimiz hukuğun üstünlüğünü sağlandığı ve insan hak ve özgürlüklerine dayalı, adalete olan güvenin sağlandığı yeni bir düzen için çalışılmasıdır” diye konuştu. l İSTANBUL Hastaneden cezaevine CANAN COŞKUN Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nce İbrahim Koçer, Aralık 2015’te Batman’da sokağa çıkma ya onandı ve cezanın infazı için yakalama kararı çıkarıldı. Yargıtay’ın onama kararı saklarını protesto etmek için ya nın ardından Koçer, Çorlu’da pılan yürüyüşte gözaltına alın motosiklet kazası geçirdi. Be dı. Savcılık sorgusunda elinde yin kanaması geçiren Koçer, taş olan bir fotoğrafı gösterildi. 49 gün boyunca yoğun bakım Taşı polisin müdahalesi sırasın da tutuldu. Toplamda 8 ameli da panikle aldığını ancak kim yat geçiren Koçer’in boğazın seye atmadığını söyleyen Koçer İbrahim Koçer da açılan delik 15 gün önce serbest bırakıldı ancak hakkında geçirdiği son ameliyatla kapa dava açıldı. Örgüte yardım, örgüt propagan tıldı. Dün hastaneden tabur dası yapmak ve kanuna aykırı yapıldığı iddia cu edilen Koçer, ailesinin yardımıyla Bakır edilen yürüyüşten ihtara rağmen dağılmadı köy Adliyesi’ne götürüldü. Adliyeden Metris ğı suçlamasıyla Batman’da yargılanan Koçer, Cezaevi’ne gönderildi. Koçer’in avukatı Meh yargılama sonunda 4 yıl 7 ay hapis cezasına met Ekici, müvekkilinin acele bir şekilde ta mahkum edildi. Mahkeme cezaya gerekçe burcu edilmesinde sorumluluğu bulunan olarak Koçer’in elindeki taşı ve yaptığı zafer doktorlarla ilgili suç duyurusunda bulunaca işaretini gösterdi. Karar 11 Nisan 2018’de ğını da kaydetti. l İSTANBUL C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle