16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 6 Haziran 2018 EDİTÖR: SERKAN OZAN TASARIM: SERPİL ÜNAY Şaka gibi rapor haber 9 Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı (YÖK), kamu görevinden çıkarılan akademisyenle rin üniversiteye öğrenci olarak kabul edilmelerini engellemek için yönet melik değiştiren Ankara Üniversitesi Rektörü Erkan İbiş hakkında akade misyen Cenk Yiğiter’in yaptığı suç du yurusu üzerine başlattığı incelemeyi tamamladı. Yönetmelik değişikliğinin eğitimöğretim hakkının engellenme diği için yapılacak bir işlem bulunmadığı so nucuna varan YÖK De netleme Kurulu, “Eği tim alanlarının güven liği ve eğitim hakkının ALİCAN ULUDAĞ sağlanması için tedbir almadaki menfaat, An kara Üniversitesi’nde eğitim görme menfaatınızdan da ha üstündür” dedi. Yiğiter’in Cebe ci Kampusu’nda öğrencilere palalısa tırlı bir grubun saldırması sonrasında “Biz ihraç edilmişler de kampusa ya nımızda zincir, satır, pala ile gelirsek içeri alınıyoruz öyle mi?” diye paylaş tığı ironi (kara mizah) içeren mesajı na dikkat çekilen raporda, “kampusa öğrenci adı altında olay çıkarmaya ge leceğinizi belirten birçok paylaşımda bulundunuz” denilerek, Yiğiter’in me sajı “ciddiye” alındı. Ankara Üniversitesi, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından yapılan ihraçlar üzerine Ön Lisans ve Lisans Akademisyen Yiğiter’in AÜ Rektörü İbiş hakkında yaptığı suç duyurusuna ilişkin incelemesini tamamlayan YÖK, Yiğiter’in mizahi tweet’lerine de ciddi ciddi yanıt verdi Cenk Yiğiter Eğitim Öğretim Yönetmeliği’nin 5/7 maddesine, “Üniversiteye kayıt hakkı kazanan adayların yükseköğretim kurumundan çıkarma cezası almamış veya herhangi bir nedenle kamu görevinden çıkarılmamış olması gerekir” hükmünü ekledi. Bu yönetmelik ile Ankara Üniversitesi’ndeki kamu görevinden çıkartılan öğretim ela manı ve memurların, üniversiteye öğrenci olarak kabul edilmeleri engellenmiş oldu. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nde araştırma görevlisiyken 6 Ocak 2017’de kamu görevinden çıkarılan Yiğiter, söz konusu yönetmelik nedeniyle kazandığı İletişim Fakültesi Radyo Televizyon Sinema bölümüne kayıt yaptıramadı. Yiğiter, bunun üzerine üniversite Rektörü Erkan İbiş ve Üniversite Senatosu’nu “eğitimöğrenim hakkını engelledikleri” gerekçesiyle şikâyet etti. YÖK sahip çıktı Konuya ilişkin inceleme raporu hazırlayan YÖK Denetleme Kurulu, iddiaların soruşturulmasına gerek olmadığına karar verdi. Raporda, yönetmelik değişikliğinin amacının eğitim öğretim kamu hizmetini etkin ve güvenlikli şekilde gerçekleştirme görevini yerine getirmek olduğu öne sürüldü. Ankara Üniversitesi’nden KHK kapsamında terör iltisakı nedeniyle ihraç edilmiş kişilerin herhangi bir şekilde üniversiteye dönmesinin ve sürekli şekilde üniversitede bulunma sının, eğitim hizmetinin güvenliğini tehlikeye düşürebileceği belirtilen raporda, “Eğitim alanlarının güvenliği ve eğitim hakkının sağlanması için tedbir almadaki menfaat, Ankara Üniversitesi’nde eğitim görme menfaatınızdan daha üstündür” denildi. İronik tweet’ler Raporda, Yiğiter’in ihraç edildikten sonra sistemli bir şekilde sosyal medya aracılığıyla eleştiri sınırlarını aşan paylaşımlarda bulunduğu öne sürülürken “Cebeci Kampusu’nda mutlaka öğrenci olarak ya da hoca olarak geleceğinizi, geldiğinizde hakkınızda kaç soruşturma açılacağına dair tahminleri almak istediğinizi, satırla, palayla gelirseniz kampusa alınacağınızı, Cebeci Kampusu’nu teftiş edeceğinizi, özetle kampusa öğrenci adı altında olay çıkarmaya geleceğinizi belirten birçok paylaşımda bulunduğunuz, hakkınızda verilen ihraç kararını sosyal medyada yoğun olarak kullandığınız, bu şekilde kendinize fan oluşturarak gündemde kalmaya çalıştığınız...” denildi. BARIŞ AKADEMİSYENLERİ Ersanlı ve Çilengir’e hapis cezası Barış İçin Akademisyenler’in, “Bu Suça Ortak Olmayacağız” bildirisi ni imzaladıkları gerekçesiyle “terör ör gütü propagandası” suçlamasıyla yargı lanan Prof. Dr. Büşra Ersanlı ve araştır ma görevlisi Sezen Çilengir’in yargılan dığı dava dün 32. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görüldü. Davada konuşan Ersanlı’nın avukatı Ay nur Tuncel Yazgan, “Anayasamız bize öğ retmektedir ki barış is temek suç olamaz. Bu Büşra Ersanlı nedenle ifade özgürlüğü kapsamında değer lendirilmesi gerekir” diyerek müvekki linin beraatını talep etti. Ersanlı savun masında “Barış istemek anayasal bir haktır. Suçlamayı kabul etmiyorum, be raatımı istiyorum” dedi. Çilengir’in avu katı Ziya Çelik ise Ersanlı hakkında ve rilen hükme karşılık “Biz ne söylersek söyleyelim, ne yaparsak yapalım verilen karar belli değişmiyor. Mahkemenizi ve tüm heyeti reddediyoruz” dedi. Mahke me başkanının salondaki izleyicilere yö nelik “galeyana gelmeye hazır kitle” de mesi salonda gerginlik yarattı. Savun masını yapan Çilengir ise “Küçük de ol sa bir barış çığlığı olur diye bu metne imza attım. Suç teşkil eden herhangi bir eylemde bulunmadım” dedi. Mahkeme sanıkları 1 yıl 3 ay hapis cezasına çarp tırdı. Heyet, hükmün açıklanmasının ge ri bırakılması ve erteleme hükmünün uygulanmamasına karar verdi. Bu arada Boğaziçi Üniversitesi’nden Yrd. Doç. Dr. Emine Fişek’in ikin ci duruşması İstanbul 24. Ağır Ce za Mahkemesi’nde (ACM) görüldü. Boğaziçi Üniversitesi’nden Boğaziçi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ali Kerem Saysel’in ilk duruşması 27. ACM’de gö rüldü. Örgüt üyesi suçlamasıyla cezası istenen Fişek, “Suçlamaları kabul etmi yorum. Barış bildirisinin özünde şidde tin son bulması talebi yatıyor” dedi. Du ruşma 17 Temmuz’a ertelendi. Prof. Dr. Ali Kerem Saysel ise iddianamenin ken disine ulaşmadığını söyleyerek “Barış talebi ile bildiriyi imzaladım. Bildiri ifa de özgürlüğü sınırları içindedir. Beraa tımı talep ediyorum” dedi. Duruşma 1 Kasım’a ertelendi. l İSTANBUL Ezhel’e 10 yıl hapis istemi Bazı şarkılarında uyuşturucu kullanımını özendirdiği iddiasıyla tutuklanan ve “Ezhel” ismiyle tanınan ünlü rapçi Ömer Sercan İpekçioğlu hakkında 5 yıldan 10 yıla kadar hapis istemiyle dava açıldı. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, Başbakanlık İletişim Merkezi’ne Ezhel’in video paylaşım sitesi üzerinden uyuşturucu madde kullanımını özendiren yayınlar yaptığı yönünde ihbarda bulunulduğu belirtildi. İhbar üzerine yapılan araştırmada, bir sosyal paylaşım sitesinde “Ezhel06” ismi ile yapılan bir paylaşımda, şüphelinin uyuşturucu maddelerden hint keneviri bitkisi ile çekilmiş fotoğrafının bulunduğunun belirlendiği öne sürüldü. l İSTANBUL Hamzaoğlu için sahnelenecek oyun öncesi Cağaloğlu’ndaki İstanbul Tabip Odası’nda basın toplantısı düzenlendi. ‘Hamzaoğlu’ sahnede Hekimler ve akademisyenler Prof. Hamzaoğlu için sahneye çıkacak SİBEL BAHÇETEPE İstanbul Tabip Odası ve Barış Akademisyenleri, KHK ile Kocaeli Üniversitesi’ndeki görevinden ihraç edilen ve barış talep eden basın açıklaması nedeniyle 17 Şubat’ta tutuklanan HDK Eş Sözcüsü Prof. Dr. Onur Hamzaoğlu’nun durumuna dikkat çekmek için hazırladıkları “Hamzaoğlu” adlı tiyatroyu 12 Haziran Salı günü Şişli Cemil Candaş Kültür ve Sanat Merkezi’nde saat 20.00’de sahneleyecek. Danışmanlığını Genco Erkal, yönetmenliğini Gülsüm Soydan’ın yaptığı etkinlik herkese açık ve ücretsiz olacak. Cağaloğlu’ndaki İstanbul Tabip Odası’nda dün oyuna ilişkin düzenlenen toplantıda konuşan Barış Akademisyenlerinden Prof. Dr. Ümit Biçer, Hamzaoğlu’nun 116 gündür özgürlüğünden yoksun olduğunu anımsattı. Kamuoyunun Hamzaoğlu’nu, Kocaeli Dilovası’nda sanayinin çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkilerine ilişkin araştırmalarıyla tanıdığını belirten Biçer, “1990’lardan başlayarak bi riktirdikleri, yaptıkları ve paylaştıklarıyla rahatsızlık verdiği halk sağlığı düşmanlarının Hamzaoğlu’nu hedef tahtasına koymaları Dilovası araştırmasını somutlaştırmıştır. Bu tutuklamayı yalnızca muhalefete gözdağı vermek olarak görmek eksik olur. Söz konusu olan aynı zamanda ve her şeyden önce kâr hırsıyla çevre kirliliği ve halk sağlığı sorunlarını görmezden gelenlerin rövanşıdır. Ülkemizin demokratikleşmesi için şart olan insan haklarına, düşünce özgürlüğüne ve akademik özerkliğe saygının yeniden oluşturulması ve güvence altına alınmasını istediğimiz duyurmak için bir kez daha tiyatroya sığınıyoruz. Geride bıraktığımız yıl içinde görevlerinden uzaklaştırılmış olan biz akademisyenler ve İstanbul Tabip Odası, Haldun Taner’in Dostoyevski’nin bir öyküsünden esinlenerek yazmış olduğu bir oyunu, Timsah’ı sahneleyerek bu tutumun düzeltilmesini istemiştik. Arkadaşımız, dostumuz, meslektaşımız Prof. Hamzaoğlu’nun bir an önce serbest bırakılması talebini Prof. Hamzaoğlu’nu konu edinen bir oyun ile dile getiriyoruz. Timsah’ta Hamzaoğlu hepimiz için oynamıştı. Hamzaoğlu’nda hepimiz Onur Hamzaoğlu için oynuyoruz” dedi. Cezaevinde de öğretiyor İstanbul Tabip Odası Genel Sekreteri Dr. Osman Öztürk ise Sincan Cezaevi’nde 19 Temmuz’da ilk duruşması yapılacağını kaydetti. Barış Akademisyenlerinden Yrd. Doç. Özgür Müftüoğlu da Hamzaoğlu’nun simge bir isim olduğunu belirterek “Biz tiyatro oyununa toplumun her kesimini, tüm emekçileri, ezilenleri bu oyuna davet ediyoruz, hep birlikte olalım” dedi. Okuma tiyatrosu anlatıcılarından Dr. Mustafa Sülkü de “Onur’a da bedel ödetiyorlar ama Onur bu bedeli severek, isteyerek, toplum için halkı için ödüyor. Cezaevinde de toplum sağlığı adına çalışmalarını yürüttüğünü ziyaretçilerinden, avukatlarından öğreniyoruz. Cezaevinde Suriyelilere, okuma yazma bilmeyen kişilere okumayazma öğretiyor, bilimin alfabesini öğretiyor. Bize de çok şey öğretti.” CHP’Lİ ŞEKER, BAKIRKÖY CEZAEVİNDE Fermanla talimat veriyor CHP İstanbul Milletvekili Ali Şeker, İzmir’de yaptığı bir konuşma nedeniyle “örgüt propagandası yaptığı” iddiasıyla yargılandığı davada verilen 7.5 aylık hapis cezasının kesinleşmesinin ardından tutuklanan halk müziği sanatçısı Pınar Aydınlar ile tutuklu Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri Esen Deniz Üstündağ, Kübra Sağır, Sevde Öztürk ve Yaren Tuncer’i Bakırköy Kadın Cezaevi’nde önceki gün ziyaret etti. Aydınlar ve öğrencilerle yaklaşık 20’şer dakika görüşen Şeker, görüşmenin ardından gazetemize konuştu. Şeker, sanatçı Aydınlar’ın sağlığının ve moralinin yerinde olduğunu belirterek “Yurtdışında kalmak yerine tutuklanacağını bilerek Türkiye’ye geldiğini, ‘Yurtdışında özgür kalacağıma, ülkemde hapiste kalmayı tercih ederim’ dediğini di le getirdi. Özgürlüğünü talep ediyor” dedi. Bugün Çağlayan Adliyesi’nde davaları görülecek olan tutuklu dört Boğaziçi öğrencisini ziyaret eden Şeker, “Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, ‘Düne kadar türbanlı çocukları okutmuyorlar’ derken, şimde de tutuklanan bu çocuklar için ‘okutmayacağım’ diyor. Fermanla yargıya talimat veriyor” dedi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Kader yoktur ve itiraz vardır T arihe not düşülsün: Şu an burası ülkenin gelmiş geçmiş en iyi karikatüristlerinden Nuri Kurtcebe’nin, çizdiği karikatürle Cumhurbaşkanı’na hakaret etti bahanesiyle... Ülkenin en iyi rap şarkıcılarından Ezhel’in söylediği şarkılarla gençleri uyuşturucu kullanımına özendirdi bahanesiyle... Tutuklandıkları, hapse atıldıkları, yaratmaktan, üretmekten yıldırılmaya çalışıldıkları bir ülke. Muhafazakârlığı yücelten ve sanatın bağımsızlığından ölesiye ürken bir iktidarın ülkesi. Bu iktidarın aklıyla işleyen hukuk, her fırsatta evrensel değerleri değil politik değerleri gözetiyor ve sisteme muhalif herkese gözdağı vermeyi üzerine vazife bilerek işliyor. Üstelik bundan gocunmayacak kadar açık açık, varlığını iktidara bağımlı ifade ediyor. Ortak noktaları özgür düşünmek, sanatın gücüne inanmak, yaratıcılığın bağımsızlık anlamına geldiğini savunmak olan sanatçılar; Yeryüzünde hiçbir zaman yapabilecekleri ve yapamayacakları şeylerin sınırı çizilerek terbiye edilemediler. Hiçbir iktidar ve ceza sistemi sanatın ve sanatçının gözünü korkutamadı. Ve her çağ, susan ya da yılan değil her şeye rağmen gönlünce, fikrince yaratan sanatçıların yaşadıkları üzerinden gerçeğe çok daha yakın gayri resmi bir tarih yazdı. Sanatın ve yaratıcılığın sınırları, ayıpları, zararları olmayacağını... Sanat çerçevesinde yeniden bambaşka şekilleriyle üretilen ahlakın insanlığın türlü hallerine kayıt düşen bir üst akıl olduğunu... Onun dili gibi değerinin de mevcut iktidar akıllarıyla anlaşılamayacağını... Sanatın herhangi bir suç... Sanatçının da herhangi bir suçlu gibi hiçbir koşulda yargılanamayacağını... Hele hele şu bilinç çağında hiç kimsenin ürettiği işler ve savunduğu fikirler yüzünden tutuklanıp hapislere atılamayacağını idrak edemeyen bağnaz düşüncenin tek olumlu yanı... Bu tutumu yüzünden kendi başına gelecekleri de idrak edememesidir. Muhafazakâr kültürün Cumhuriyet döneminde kendi parlak sanatçısını bir türlü yaratamamasının suçunu, çağdaş kültür ortamının kibrine hatta züppeliğine bağlayanlar; Sanatı hakaret olarak ya da suça özendirme olarak okuyabilecek... Ve tıpkı inançsızlığı anlayamadıkları gibi sınırsızlığı da anlayamayacak kadar tık nefesli bir sanat heveslisi olduklarından... Meydan onlara kaldığında da, hâlâ, sanat alanında neden parlak işlere imza atılamadığını anlayamıyorlar. Ahlak sınırlarını kendi dogmatik inanç ve korkularıyla çizen... Muhalefet içeren her türlü ifadeyi hakaret bilen... Yaratıcılık kelimesine sadece ve sadece ulvi bir değer yüklemeyi tercih eden... Tanrısal sıfatların aslen sanatsal sıfatlardan türediğini... İnsanın yaratıcılıkla en başta kendi bünyesinde karşılaştığını... Ve onu anlamlandırma çabası sayesinde çağlara ve coğrafyalara göre değişen Tanrısal kavramlara vara vara felsefe tarihinde yol aldığını kabul etmeyi inatla yadsıyan akılların iktidar hezeyanlarında sanatı ve sanatçıyı hırpalamaları doğaldır. Sanatın bağnazlığa hatırlattıkları... Ve bağnazlığın sanata öğretmeye çalıştıkları arasında çıkan çatışmada... Bağnazlık asla başarılı olamaz. Çünkü seks vardır, uyuşturucu vardır, eşcinsellik vardır, aşk vardır, beden vardır, diktatörlük vardır, dini siyasete alet etmek vardır, yolsuzluk vardır, haksızlık vardır. İşin en kötüsü... Kader yoktur. Ve itiraz vardır. Kadıköy’deki kilise saldırısına dava açıldı Kadıköy’de Surp Takavor Ermeni Kilisesi’nin duvarına ‘Erzurumlu 25 bu vatan bizim Allah’ diye yazan ve çöp konteynerlerindeki çöpü kilisenin önüne döken şüpheli hakkında, ‘ibadethanelere zarar verme’ suçundan 1 yıl 4 aya kadar hapis cezası istemiyle dava açıldı. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı’nca hazırlanan iddianamede, eylemi şüpheli Serdar Kaban’ın gerçekleştirdiğinin tespit edildiği belirtildi. Kaban’ın alınan ifadesinde olaydan birkaç gün önce kilisenin ön tarafına astığı Mustafa Kemal Atatürk posterinin indirildiğini görünce sinirlenerek olayı gerçekleştirdiğini söylediği belirtildi. İddianamede, Kaban’ın cezai sorumluluğunun olmadığı, akıl hastalarına özgü güvenlik tedbirlerinin uygulanmasının uygun olduğu yönünde görüş bildirildiği de ifade edildi. l İSTANBUL / Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle