16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Çarşamba 6 Haziran 2018 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY Erdoğan borç yorgunu ekonomi 11 Türkiye’de ekonominin Erdoğan’ı zorladığını haberleştiren Financial Times, AKP’lilerin zayıf lira, artan fiyat ve borç nedeniyle oy istemekten kaygı duyduklarını yazdı Financial Times, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve ülkedeki ekonomik belirsizliği haberleştirerek, yüksek borcun ve hızla artan enflasyonun Erdoğan’ı zorladığını yazdı. “Borç yükü ve enflasyon Erdoğan’ı zorluyor” başlıklı haberinde, AKP’li yetkililerin zayıf TL, artan fiyatlar ve ekonomik belirsizlik döneminde seçmenlerden oy istiyor olmaktan kaygı duyduklarını dile getirdi. Gazetenin Ankara muhabiri Laura Pitel’in imzasını taşıyan haberde, “yıpranmış Türk Lirası’nın son iki haftadır görece bir istikrar yaşadığı, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın uluslararası yatırımcılarla arasında uzayan gerilimi tırmandırma politikasının ardından, Merkez Bankası’nın acil faiz artırımı ve üst düzey isimlerden gelen teskin edici açıklamaların sinirleri yatıştırmış gibi göründüğü” belirtildi. Kırılgan hale geldi Financial Times’a konuşan ABD Merkezli düşünce kuruluşu Uluslararası Finans Enstitüsü’nden Uğraş Ülkü, “Büyük resim Türkiye’nin piyasa hassasiyetlerine karşı kırılgan bir hale gelmesi” görüşünü belirtti. Türkiye’nin kırılganlığının Erdoğan’ın neredeyse bir buçuk yıl erkene aldığı parlamento ve Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin sadece üç hafta ötede olmasıyla daha da arttığı dile getirilen haberde, “Son dönemde desteği yıpranan AKP’lilerin liranın zayıf olduğu, fiyatların ve ekonomik belirsizliğin arttığı bir dönemde seçmenlerden oy istemekten kaygılı. Ama seçim kampanyası dönemindeyken sorunun asıl nedenleriyle başa çıkmaları da zor” denildi. Özel korkutuyor Gazete sorunun Erdoğan’ın faiz oranlarına karşı söylediği sözler ve seçimden sonra ekonomideki kontrolünü daha da sıkılaştıracağı yönündeki sözlerinin yatırımcıları korkuttuğunu ve TL’nin düşüşünü hızlandırdığını belirtti. Gazeteye göre, en büyük kaygılardan biri de 295 milyar doları bulan özel sektör borçları. Haberde görüşlerine yer verilen Hollanda bankası ABN Amro’nun gelişmekte olan piyasalar uzmanı Nora Neuteboom “Büyük olasılıkla zirveye ulaştık ve buradan sonra ekonomik büyüme sadece düşebilir. Bu da otomatik olarak enflasyonu ve cari açığı düşürür, dolayısıyla bir anlamda bu bir düzeltme mekanizması” dedi. Neuteboom’a göre, şu anda en büyük kaygı yatırımcıların faiz oranları istediklerinden düşük olduğunda bile bu eksiği kapatıp kapatmak istemeyecekleri. Türkiye’nin üzerinde dolaşan kara bulut bu... l Ekonomi Servisi Türkiye’den 100 marka bir Nike etmedi4BEYŞITLEDABİDREİ ĞEREİRDİİNİN Türkiye’nin en değerli 100 markasının toplam değeri 2018’de 27.5 milyar dolarla 28 milyarlık Nike’a ulaşamadı. En değerli 500’e tek şirket çıkaramayan Türkiye’yi Çin 33’e, Almanya 15’e katlıyor Küresel listede TEK ŞİRKET yok Kuruluşun dünyanın en değerli 500 markasını listelediği Brand Finance Global 500’e ise Türkiye’den tek marka giremedi. En değerli küresel 500 şirketten 66’sı Çin, 38’i Japonya, 24’ü Almanya, 191’i ise ABD menşeili. Küresel değerli şirketlerin son sırasında marka değeri gizli tutulan yatırım şirketi Blackrock bulunuyor. Uluslararası marka değerlendirme kuruluşu sının toplam değeri 2017’de 27 milyar 406 milyon dolardı. Brand Finance’ın yayımladığı Buna göre Türkiye bir yılda “Brand Finance Turkey 100” neredeyse yerinde saydı. çalışmasına göre Türkiye’nin Diğer yandan marka değe en değerli 100 markasının toplam değeri 27.5 milyar dolar oldu. Buna göre PELİN ÜNKER rinin 2013’te 31.2, 2014’te 30.8, 2015’te 34.4, 2016’da 29.3 milyar dolar olduğu Türkiye’nin en değerli 100 markası, görülüyor. Öyle ki son dört yılda 2018’de marka değeri 28 miyar 30 Türkiye’nin en değerli 100 marka milyon dolar olan Nike’ye ulaşama sının toplam değeri 6.9 milyar do dı. Rapor, Türkiye’nin katma değeri lar eridi. Bu, yüzde 20 düşüş anlamı yüksek ürünler üretip küresel bir na geliyor. marka yaratma konusunda oldukça geri kaldığını teyit etti. Değeri düşüyor Kuruluşun dünyanın en değer Brand Finance’ın Anadolu Ajan li 500 markasını listelediği Brand sı ile paylaştığı 2018 raporuna gö Finance Global 500’ün ilk sırasın re ise Türkiye’nin en değerli marka da yer alan Amazon’ın değeri 150.8 sı 2 milyar 42 milyon dolarlık mar milyar doları geçiyor. Amerika’da ka değeriyle THY oldu. Geçen yıl lis ki markaların toplam değeri 2 tril tenin ilk sırasında Türk Telekom yer yon 527.7 milyar dolar iken, Çin alıyordu. Şirket bu yıl 1 milyar 907 911.5 milyar, Almanya 409.4 mil milyon dolar ile ikinci sıraya yerleş yar, Japonya 407 milyar, Fransa ti. Listede üçüncü sırayı ise 1.8 mil 208.2 milyar dolarlık marka değe yar dolarlık marka değeri ile Turk rine sahip. Buna göre marka de cell alırken, Akbank 1 milyar 649 ğerinde ABD Türkiye’yi 92’ye, Çin milyon dolarla dördüncü, Garanti 33’e, Japonya 14.8’e, Almanya 15’e, Bankası 1 milyar 584 milyon dolarla Fransa 7.5’e katlıyor. beşinci oldu. Öte yandan kurlardaki artışla Dünyanın en değerli 50 futbol ku rın da Türkiye’nin önde gelen mar lübü listesine giremeyen Türk kulüp kalarını olumsuz etkilediği görülü lerine bakıldığında ülke sıralamasın yor. Kuruluşun 2017 raporuna göre da Beşiktaş 121 milyon dolarlık mar Türkiye’nin en değerli 100 marka ka değeri ile ilk sırada yer aldı. JPMorgan’a göre temmuz yakacak BBVA’nın ardından JPMorgan da temmuz ayında enflasyonun endeks tarihinin zirvesine çıkacağını öngördü. Mayıs enflasyonunun ardından yabancı kurumların hazırladığı raporlarda zirve beklentisi dikkat çekiyor. JPMorgan, Türkiye’de keskin şekilde değer kaybeden lira ve bozulan enflasyon beklentilerinin fiyatlama dinamikleri üzerinde ‘belirgin hasar oluşturduğunu’ belirtti. Kurum 2018 yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 10.8’den yüzde 11.8’e çıkarırken, enflasyonun temmuzda yüzde 13.8 ile zirve yapacağını öngördü. l Ekonomi Servisi Liranın reel değeri dibi gördü Mayıs ayında reel efektif döviz kuru 77.85 oldu. Böylelikle TL’nin reel değeri Ocak 2003’ten beri en düşük seviyeye geldi. TCMB tarafından yayımlanan endeks yayımlanmaya başladığı Ocak 2003’te 89.55 seviyesini almıştı. Dolar/TL, 23 Mayıs’ta 4.9290 ile tarihi zirvesine yükselmişti. Reel efektif kurun azalışı, Türk mallarının yabancı mallar cinsinden fiyatının düştüğünü gösteriyor. Nominal efektif döviz kuru, Türkiye’nin dış ticaretinde önemli paya sahip ülkelerin para birimlerinden oluşan sepete göre, TL’nin ağırlıklı ortalama değerini işaret ediyor. Reel efektif döviz kuru ise nominal efektif döviz kurundaki nispi fiyat etkileri arındırılarak elde ediliyor. l Ekonomi Servisi Mayıs ayında tüketici fiyatları yüzde 1.62 oranında artarken yıllık enflasyon 1.30 puan yükselerek yüzde 12.15 oldu. Enflasyon kurla arttı Türk kirazı Tayvan yolunda Yaklaşık 8 yıllık çalışmanın ardından geçen yaz ilk kez Çin piyasasına gönderilen Türk kirazının Tayvan pazarında da yer bulması hedefleniyor. Uludağ Yaş Meyve Sebze İhracatçıları Birliği Başkan Yardımcısı Senih Yazgan, gelecek hafta Tayvan’dan bir heyetin geleceğini ve üretim alanlarında ince lemelerde bulunacağını söyledi. Merkez Bankası, mayıs ayı tüketici fiyatları enflasyonuna ilişkin aylık fiyat gelişmeleri raporunda, enflasyonun kur nedeniyle arttığını vurguladı. Merkez Bankası, raporda şunlara dikkat çekti: 4 Enflasyondaki yükseliş alt gruplar geneline yayıldı 4 Gıda enflasyonu işlenmiş gıda fiyatlarındaki ılımlı artışa karşın, işlenmemiş gıda fiyatları kaynaklı olarak yükseldi. 4 TL’deki değer kaybı, başta dayanıklı tüketim malları olmak üzere, temel mal grubu enflasyonunu olumsuz etkiledi. 4 Enerji enflasyonu petrol fiyatları ve döviz kuru gelişmelerine bağlı olarak yukarı yönlü seyrini sürdürdü. 4 Üretici fiyatlarında gözlenen artışta döviz kuru gelişmelerinin yanı sıra başta petrol olmak üzere emtia fiyatlarındaki artışlar belirleyici oldu. 4 Tüketici fiyatları üzerinde üretici fiyatları kaynaklı maliyet baskıları bir önceki aya kıyasla önemli ölçüde artarak güçlü seyrini korudu. l Ekonomi Servisi Hedef yurtdışında 1153 mağaza açmak Franchise sistemiyle ABD’den Çin’e, Rusya’dan Endonezya’ya kadar dünyanın pek çok noktasına yayılan Türkiye markaları, büyümelerini sürdürülebilir kılmak için hedef büyüttü. Kâr marjlarını artırmak ve riski dağıtmak için yurtdışına odaklanan 64 Türk markası, 2018 sonuna kadar farklı ülkelerde 1153 yeni mağaza açmayı hedefliyor. Medyafors Fuarcılık A.Ş Yönetim Kurulu Başkanı Özhan Erem, pek çok markanın kendi mağazalarını açmaktan ziyade franchise vererek büyümeyi tercih ettiğini söyledi. l Ekonomi Servisi Üç bankaya kartel suçlaması Citi, Deutsche Bank ve ANZ, Avustralya’nın rekabet kurumu tarafından kartel kurmakla suçlandı. Kuruma göre bankalar ANZ’nin 2 milyar dolarlık sermaye artırımı sırasında kartel suçu işledi. Üç banka da suçlamaları reddederken, Citigroup açıklamasında “finans sektöründe uzun süredir norm olan uygulamaların suç haline getirilmeye çalışıldığı” öne sürüldü. l Ekonomi Servisi Türkiye ekonomisinin büyümesi sağlıksız niteliktedirürkiye ekonomisi yeni bir kriz tehdidi altında. Peki, bu istikrarsız Tyapının ana kaynağı nedir? Tür kiye ekonomisi niçin potansiyel büyüme hızında süreklilik gösterememektedir? Bu sorunun yanıtı kuşkusuz, ulusal ekonominin büyümesinin ardında yatan niteliksel öğelerde gizlidir: Türkiye ekonomisinin dalgalanmaları doğrudan doğruya uluslararası sermaye akımlarının yönüne bağlı olarak yaşanmaktadır. Dışarıdan (her ne pahasına olursa olsun) sermaye girişi yaşandığında ekonomik aktivite canlanmakta, sadece iç talep değil, ihracat performansı da ithal girdilerin ucuzlaması sayesinde yükselebilmektedir. Sermaye girişlerinin yavaşlaması durumunda ise ulusal ekonomi durgunluğa sürüklenmektedir. Türkiye ekonomisi özellikle 2010 ve sonrasında küresel ekonomideki ucuz kredi bolluğuna dayanarak yeni bir spekülatif büyüme konjonktürüne sürüklenmiştir. Türkiye’nin 1990 sonrası iktisadi tarihçesi bu tür konjonktürel büyüme dalgalarının nasıl hüsranla sonlanmış olduğuna dair örneklerle doludur. Bu tespitler sadece bizler tarafından değil, uluslararası kuruluşlarca da sıklıkla dile getirilmektedir. Örneğin 2012’de IMF tarafından yayımlanan VI. Çerçeve Raporu, daha ikinci paragrafında bu sorunu, “sermaye girişleri bol iken büyüme güçlü seyretmekte; sermaye hareketleri yön değiştirdiğinde ise ekonomi daralmakta, Türkiye’yi genişlemedaralma çevrimlerine mahkum etmektedir” sözleriyle itiraf etmekteydi. HHH 2000’li yıllarda tüketim ve yatırım talebi ithalata bağlı olarak hızlanırken, ulusal sanayi de ithalat baskısı altında gerilemesini sürdürdü. Kalkınma yazınında “olgunlaşmamış sanayisizleşme” (premature deindustrialization) diye anılan istikrarsızlık tehdidi Türkiye’yi de etkilemekteydi. Sanayisizleşme kavramı ile, olgunlaşmış sanayi toplumlarının artık işgücü ve diğer kaynaklarını giderek sanayi sektöründen, inovasyon ve yüksek teknolojili hizmetler sektörlerine kaydırma süreci anlatılmakta. Sanayiden giderek aktarılan işgücü ile birlikte sanayi katma değerinin toplam milli gelir, sanayi istihdamının da toplam istihdam içerisindeki payının azalması kaçınılmaz olduğu için, söz konusu sürecin sanayisizleşme kavramı ile betimlenmesi son derece doğal. Konunun Türkiye benzeri gelişmekte olan ülkelerdeki boyutuna bakacak olursak, taklit ve montaj sanayiilerine dayalı sanayileşme sürecine sürüklenip, ulusal sanayilerde gelişme olgunluğunu tamamlamadan, doğrudan doğruya spekülatif köpüklere dayanan hizmetler sektörlerine (ve Türkiye ve benzer birçok ülkede inşaata) işgücünü aktarmaya başlaması bir dizi yapısal sorunu da beraberinde getirmekte olduğunu görebiliriz. Örneğin, hizmetler sektöründe inovasyon ve yüksek teknolojili ürün üretme kapasitesinin henüz geliştirilememiş olması nedeniyle, söz konusu istihdam güvencesiz ve marjinalleştirilmiş biçimde hipersömürü altında çalışmaya itilmekte; sanayileşme sürecinin getirdiği kazanımlar geciktikçe demokratik bir dizi kurum da oluşturulamadan işlevini yitirmektedir. Türkiye’de istihdamın dönemsel dinamiklerini yakından gözleyebilmek için TÜİK’in yayımlamakta olduğu mevsimsel etkilerden arındırılmış işgücü verilerini inceleyeceğiz. Aşağıdaki grafik son 13 yılın gelişmelerini özetliyor. Sanayinin üretim ve istihdam kaybı Türkiye ekonomisinin son 15 yılını net bir şekilde özetliyor: Türkiye giderek sanayiden uzaklaşan ve taşeron bir hizmet üreticisi olarak bir ithalat cennetine dönüştürülmektedir. Türkiye ekonomisinin büyümesinin sağlıksızlığı burada yatmaktadır. KISA... KISA... l 12 milyar dolarlık kaçış. Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) verilerine göre, mayıs ayında gelişmekte olan piyasalarda görülen yoğun satışlarla, yabancı yatırımcılar toplam 12.3 milyar dolar değerinde tahvil ve hisse senedi sattılar. l Çelik üreticisinden uyarı. Türkiye Çelik Üreticileri Derneği, Türk çelik sektörünün ABD ve AB’nin korumacılık önlemlerinden üretim ve ihracat yönüyle etkilenmesinin muhtemel olduğunu dile getirdi. Dernek, ABD’nin çelik ve alüminyum ithalatına karşı sırasıyla yüzde 25 ve yüzde 10 gümrük vergisi uygulama kararı aldığını hatırlatarak, kararın ardından AB’nin de 26 çelik ürününün ithalatına ilişkin soruşturma başlattığını hatırlattı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle