16 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR Nur Yoldaş’ın ‘Masal’ına Hollywood’dan ödül Geçen yıl Arpej Yapım etiketiyle yayımlanan, sözmüzik ve orkestrasyonu Tunç Devrim Yoldaş’a ait, ülkemizin güçlü seslerinden Nur Yoldaş tarafından seslendirilen “Masal / Fa iry Tale” adlı şarkı Tale Hollywood Songwriting Competition’da World Music kategorisinde dünya birincisi oldu. Yoldaş’ın rakipleri arasında Indian Summer grubu da bulunuyordu. 14 EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: BAHADIR AKTAŞ [email protected] Vapurdan çıkan ‘hikâye’ Çarşamba 6 Haziran 2018 Dans sanatçısı Mercan Selçuk’un kurduğu topluluk izleyiciyle buluşuyor Koreograf ve dans sanatçısı Mercan Selçuk, kendi adını verdiği dans topluluğu ile ya Benim aslında bu işe başlarken böyle bir hedefim yoktu bir dans topluluğu kurayım diye. Bu gerçekten rın saat 20.30’da Baba Sahne’de “Bi bir anda BeşiktaşKadıköy vapur yol zim Hikâyemiz” ad culuğu sırasında “Hadi bakalım ya” lı gösterisini sahnele diyerek ve “Böyle bir şey yapabilir yecek. Münir Nuret miyiz” dedikten sonra birden bire 30 tin Selçuk’un torunu, kişilik çocuk ve yetişkinden oluşan Timur Selçuk’un kızı bir kadroya dönüştü. Ben de şöyle an ORHUN ATMIŞ olan başarılı sanatçıyla baleyi konuştuk. n Türkiye’de bale nin tarihi 70 yıla dayanıyor. Bu sü re yeterli mi sizce? Bana göre süreden çok toplumun latmayı hedefledim ilk eserde, “Bizim Hikâyemiz” dedik. Bir dans sanatçısının çocukluktan olgunluğa bu yolda neler yaşadığı... Hayat hikâyesi, ilişkileri, zaman zaman özgüvenini kırılması, bale sanatı çok zor bir sanat. buna alışması, kültürünün içinde ol Bütün bunları anlatan. Konservatuar ması, bunlar önemli diye düşünü öğrencileri de var, üniversite öğrenci yorum. 70 yıl aslında bayağı bir za leri de. Dolayısıyla hepsi kendilerini man. Ama yine de baktığımızda Türkiye çok karışık kültürleri içinde barındıran bir ülke. Dolayısıyla buldular bu hikâyede. n Baleye başladığınızda sizin bir idolünüz var mıydı? bu belki Avrupa’nın, Batı’nın sana Hülya Aksular... Yani Hülya Aksu tı ama bence bizde de bunu çok gü lar benim için gerçekten çok önem zel bir şekilde icra eden insanlar ol li bir insandır. Bu mesleği seçmemde muş. İlgi olduğunu düşünüyorum. çok önemli bir yeri var. Özellikle de kız çocuklarında. Bizim burada, Yıldız Dans Akademi’de gü ‘En büyük anılarım’ zel bir talep olduğunu düşünüyorum. Kız çocukları için söylüyorum tabii, erkekler hâlâ alışmadı bu mesleğe yönlendirilme açısından. n Timur Selçuk’la bir sahne paylaşmış, dans etmişsiniz. 98’den beri paylaşıyoruz. İlk olarak 15 yaşında paylaşmıştım. Çok ‘Erkekler azınlık’ n Dünyada da erkekler azınlık mı? Değil. Ben yurtdışında da okuma şansını yakaladığım için oranın mesela öğrenci sınavlarında bayağı 100’ler, 1000’ler başvuruyor. Burada biz baktığımızda tam zamanlı bu işi meslek olarak seçmek istedikleri zaman 25 kişi başvuruyor, içlerinden 5 tanesinin fiziği uygunsa bu işi yapmaya ne âlâ... 4 kişiyle sınıf açıyoruz biz. Çünkü sonunu düşünüyor insanlar. Kadro yok, nasıl para kazanacak, herkes çok başarılı olamayabiliyor. Bir de bizim toplumda “Erkek dans eder mi” gibi, toplumsal cinsiyet rolleri, bunlar var... Ben bir okulda bale dersi veriyordum. Fiziksel olarak bu ‘Çocuklar Billy Elliot’u izlesin’ n Çocuklara baleyi sevdirecek, baleye yönlendirecek filmler önerebilir misiniz? “Billy Elliot” var. Bir erkek çocuğu bu. Gittiği okulda bale öğretmeni keşfediyor. Kızlarla bale yapılırken, son derece gelişmemiş bir köyde aslında. Kızla rı izliyor, yavaş yavaş onlara katılmaya başlıyor. Sonra babası bunu öğrenince kıyameti koparıyor. Öğretmeni de onu Royal Academy of Dance’e hazırlıyor. Kazanıyor. Babası göndermiyor falan, aslında bu çok güzel bir film. Ülkemize uyabilecek bir film. işi yapmak donanımlı olmanız gerekiyor, tepeden tırnağa dediğimiz şekilde; çocuk yıldız doğmuş, bu iş için doğmuş. Okulu alarma geçirdim, aileyi buldular, konuştum. “Bir düşü nelim” dediler, babayla konuşunca... Hatta sonra aldılar çocuğu baleden renkli gömlekler giyiyoruz diye. n Mercan Dans Topluluğu’unun amacı nedir? heyecanlanmıştım. Sonra da 2001, Harbiye Açık Hava’da... Orada senfoni orkestrası arkamda kocaman... İlk çok kalabalığa çıkışım oydu. Lise sondaydım ve kendim hazırlamıştım koreografiyi. Sahneye çıktım, Allah’tan tek başımayım, gitti yani. Bir ay çalıştığım koreografiden hiçbir şey hatırlamıyorum. Karşımda 2 bin 500 kişi... Sonra da konserlerin dansçı kadrosunda yer aldım, her konserde vardım. Çok mutlu bir an bizim için o. “Beyaz Güvercin” şarkısında, sanki bir kuğu gibi çıkıp onun omzuna dokunup... Oradaki babakız paylaşımı muazzam bir duygu. Gerçekten çok kıymetli. Bizim en büyük anılarımız da odur. ‘Vardiya’ için söyleşi 26Mayıs’ta kapılarını açan, dünyanın önde gelen mimarlık etkinliklerinden Venedik Bienali 16. Uluslararası Mimarlık Sergisi Türkiye Pavyonu’nda yer alan “Vardiya” projesi kapsamında yayımlanan Vardiya kitabı yarın Beyoğlu’ndaki Yapı Kredi Kültür Sanat’ta düzenlenecek bir sohbetle tanıtılacak. Küratöryel ekipten Kerem Piker, Cansu Cürgen ve Nizam Onur Sönmez; Venedik Mimarlık Bienali Türkiye Pavyonu Seçici Kurul üyeleri Prof. Dr. Arzu Erdem, Prof. Dr. Suha Özkan ve Prof. Dr. Uğur Tanyeli; Vardiya projesinin ve kitabın görsel tasarım ekibinden Okay Karadayılar ve Türkiye Pavyonu’nun koordinasyonunu yürüten İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) Yurtdışı Projeler Yöneticisi Tuna Ortaylı Kazıcı’nın katılımıyla gerçekleşecek sohbet saat 18.30’da başlayacak. ‘Ahlat Ağacı’ndan gişede güçlü açılış Nuri Bilge Ceylan’ın yeni filmi “Ahlat Ağacı” gösterime girdiği ilk hafta sonunda 46.868 izleyici toplayarak güçlü bir açılış yaptı. Bu hafta vizyona giren filmler içinde en yüksek hasılatı toplayan film genel sırlamada da “Deadpool2”nin ardından ikinci sıraya yerleşti. “Ahlat Ağacı” bir hafta önce vizyona giren “Han Solo: Bir Star Wars Hikâyesi” adlı filmi büyük farkla geride bırakarak “İzleyici festival filmi izlemiyor” yönündeki görüşü de büyük ölçüde yıkmış oldu. SSM Koleksiyonu’nda yer alan, Osman Hamdi DerinlemesineBey’e ait 6 tablonun konservasyon ve bilimsel araştırma Osman Hamdiçalışmaları tamamlandı Sabancı Üniversitesi Sakıp Sabancı Müzesi Resim Koleksiyonu’nda yer alan, Osman Hamdi Bey’e ait 6 tablonun 2016’da başlayan bilimsel araştırma ve konservasyon çalışmaları tamamlandı. Bank of America Merrill Lynch’in dünya çapında yürüttüğü “Sanatı Koruma Projesi” kapsamında gerçekleştirilen ve Türkiye’de Osman Hamdi Bey tabloları üzerine konservasyon ve bilimsel araştırmalar alanında yapılmış en ayrıntılı çalışma olan projenin süreçleri, Atlı Köşk’te “Görünenin Ötesinde Osman Hamdi Bey” isimli sergiyle sanatseverlerle buluşuyor. Türk sanat tarihinin en önemli isimlerinden Osman Hamdi Bey’in resim tekniğinden, eserlerinin geçirmiş olduğu restorasyon çalışmalarına kadar, sanatçının üretimi ve eserlerine dair her detayın bilimsel yöntemlerle ortaya çıkarıldığı proje kapsamında, Osman Hamdi Bey’in “Vazoda Çiçekler”, “Kuran Okuyan “Kokona Despina” tablosunun Xışını ile çekilen röntgeni eserin geçirdiği değişimleri de gösteriyor Hoca”, “Kokona Despina”, “Naile Hanım Portresi”, “Arzuhalci” ve “Cami” adlı tabloları karşılaştırmalı olarak incelendi. “Görünenin Ötesinde Osman Hamdi Bey” sergisi, Osman Hamdi Bey’in üretim süreci ni gözler önüne sermesinin yanı sıra sanatta konservasyon çalışmalarına dair ayrıntılı bir anlatı ve gelecek projeler için de bir yol haritası niteliği taşıyor. Analizler nasıl yapıldı? “Kuran Okuyan Hoca” tablosunun üzerinde yapılan çalışmalar Osman Hamdi’nin çalışma teknikleri ve kullandığı renk pigmentleri hakkında önemli bilgilere ulaşılmasında büyük rol oynuyor. Eserlerin bilimsel analizlerine kapsamlı bir bakış sunan projede ilk olarak Xışını görüntüleme tekniğiyle, tablolarda uygulanan eski restorasyon işlemleri, ağır metal içeren boyaların yerleri ve çıplak gözle görülmeyen alt katmanlardaki bulgular incelendi. Osman Hamdi Bey’in, eserlerine boyayı uygulamadan önce karakalemle yaptığı eskizler, boyama teknikleri, eserlerin geçirdiği dönüşüm bu süreçte ortaya çıktı. Bu adımın ardından sanatçının kullandığı malzemelerin yapısını, rengini, boya katmanlarını ve dokusunu incelemek üzere kimyasal analiz çalışmaları yürütüldü. Altı tablonun tuval bezlerinin organik yapıları, kızılötesi spektroskopisi (FTIR) ile incelendi ve veriler, temel bileşenler analizi (PCA) metoduyla sınıflandırılarak özellikleri belirlendi. Maisky’ye başarı ödülü Çellist Mischa Maisky’ye festivalin bu yılki “Yaşamboyu Başarı Ödülü” verildi. 1948’de Riga/Litvanya’da dünyaya gelmiş, Leningrad’daki eğitiminden sonra Moskova’da Rostropoviç’in öğrencisi olmuş. 1966’da Çaykovski Yarışması’nda altıncılık almış. 1970’te Rusya’da altı ayını tutsak kampında geçirmiş, ardından İsrail’e göç etmiş. Sonra, ikinci yaşamım dediği Amerika’daki hayatı başlamış; Los Angeles’da ünlü çellist, Piatigorsky ile çalışmaya koyulmuş. 1992’de Altın Gramofon ödülü almış ve Bach’ın çello yapıtlarının tümünü kayda alan ilk çellist olarak tarihe geçmiş. İlk evliliğinden Lily (1987) adlı piyanist kızı ve Sacha (1989) adlı kemancı oğulu var. İstanbul’daki oda müziği konserini onlarla yapıyor. Yeni eşinden de iki oğulu var: Maxim (12), Manuel (8). Bugünün yetenekli müzikçisi eskiye göre çok şanslı: Vakıflardan tarihi çalgıları var. Ajanlar onları kovalıyor. Eskisi gibi ömürlerini kapalı odalarda saatlerce çalışarak geçirmiyorlar, her şeyin tadına varıyorlar, aşkları yaşıyorlar, elektronik ortamda rakiplerini duyuyorlar, ustaları dinliyorlar. Ünlü etiketlerle kayıt yapıyorlar. Evet, bu kuşakların inanılmaz fırsatları var. Ama madalyonun öbür yüzündeki tehlike, önceliğin ne olduğunu unutmaları. Onlar için öncelik, çalgısını kolaylıkla çalabilmek ve benzerleriyle olan yarışı önde götürmek. Oysa çalgı ancak bir araçtır. En yüce amaç güzel müziğe ulaşmaktır. Acaba kaçı kendi sesini yaratabiliyor, kaçı gerçekten “güzel müzik” yapabiliyor. Ben çok şanslıydım, büyük çellistlerle çalışabilmek olağanüstü bir şeydi. Rostropoviç ve Piatigorsky hocam olmaktan öte yaşamıma girdiler. Örneğin 18 yaşımda babam ölünce Rostropoviç ikinci bir baba gibi davrandı. Kendi en büyük rüyası ismini devam ettirecek bir oğlu olmasıydı, oysa iki kızı vardı. Oğlum Sacha dünyaya geldiğinde çok sevindi, ama keman çalmasını hiç hazmedemedi, gelenek devam etmeli, benim oğlum da çello çalmalıydı. Oysa ben ailede çocukların babalarından farklı çalgılar çalmalarını savunurum. Sonra Piatigorsky ikinci babam oldu. Yaşam deneyimini, imge gücünü paylaşmama izin veriyordu. Bir sünger gibi her şeyi emiyordum. Hocalar yalnız formal ders aldığın kişiler değildir. Ders ortamının dışında zevkini geliştirmelisin. Örneğin canlı konserleri ve kayıtları dinlemelisin. Hangi çellistlerden etkilendiniz? Sovyetler Birligi’ndeki günlerimde Natalia Gutman’dan, Jacqueline du Pré’den derin etkilenmiştim. Ölmeden iki ay önce Casals ile tanışmak; Pierre Fournier, Tortolierre gibi çellistleri, Amerika’da Rose ve Starker gibileri tanımak bana zenginlik kattı. Solistler kadar, orkestra şeflerinden ve özellikle oda müzikçilerinden çok şey öğrendim. Piyanist Rado Lupu veya Rudolf Serkin, gibi. Yakın dostum Argerich’le her çaldığımda kendime bir şeyler kattığımı hissederim. Siz ne hocalık yapıyorsunuz, ne de şeflik. Hep solist olarak mı devam ettireceksiniz mesleğinizi? Ben hep nicelik değil nitelikten yana oldum. Çok işi bir arada yürüteyim derken solistik niteliklerinizi kurban etmemelisiniz. İnsan doğrudan değilse değişik yollarla da hocalık yapabilir: Bazen konserlerimden sonra genç müzikçiler gelip, ders vermiyor musunuz, diye sorarlar. Ben de, işte biraz önce verdim ya, derim. Genç yorumcuları izleyebiliyor musunuz? Elimden geldiğince onların konserlerine gidiyorum, yeni çıkan kayıtları dinliyorum. Gençlerin her birinden öğrenilecek şeyler var. Yaptıkları hatalardan bile... BBT’ye Ukrayna’dan ödül Bakırköy Belediye Tiyatroları’nın (BBT), “Lena, Leyla ve Ötekiler” isimli oyunu Ukrayna’nın en büyük tiyatro festivallerinden olan 20. Melpomene Tavria Uluslararası Tiyatro Festivali’nden onur ödülüyle döndü. Zehra İpşiroglu’nun yazdığı oyunu Ayla Algan yönetiyor. Tek kişilik oyunda Cihan Bıkmaz sahne alıyor. Üç yıl önce BBT tarafından sahnelenmeye başlayan oyunda; Sovyet Rusya döneminde çocukluğunu ve ilk gençlik yıllarını yaşamış bir kadının yaşadığı aşkın peşinden Türkiye’ye gelişi ve kendini kültürel uyumlanma çabası ile burada var etmeye çalışması anlatılıyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle