14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 22 Haziran 2018 EDİTÖR: TAMER KAYAŞ / HAKAN AKARSU TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN 7 Akşener, vatandaşlara para verilerek mühürlü pusula dağıtıldığını söyledi 500 liraya AKP pusulası İYİParti Genel Başkanı ve Cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener, seçime iki gün kala ilk defa seçim sonuçlarına ilişkin sayısal veri ve rerek, “Kazanma odak lı yürüyorum. Millet İt tifakı açısından söylüyo rum, ikinci tura kalaca OZAN ÇEPNİ ğımıza inanıyorum. Tayyip Bey birinci turu geçemez ikinci tura kala cak. Kendisini ikinci tura alıştırdı” de di. AKP mühürlü oy pusulalarının va tandaşlara dağıtıldığı bilgisinin ken disine geldiğini belirten Akşener, “AK Partili insanlar gelmişler, ellerinde AK Parti’ye basılmış mühürlü bir pusulay la demişler ki ‘Bunu at sandığa boşunu da getir. 500 lira para.’ Yıllardır yapılır bu. Bunu engellemeye çalışacağız şim di” diye konuştu. Akşener’in sorulara verdiği yanıtlar ana başlıklarıyla şöyle: l Kazanma odaklı yürüyorum (İkin ci tura Akşener ve Erdoğan’ın kal ma ihtimali): Bu iddianız olmasa çalı şamazsınız. Başka arkadaşımızın, me sela sayın İnce’nin kalması halinde en başından beri çalışacağımı söyledim. l Seçmen söyleyemiyor: Genç bir adam 10 yaşındaki kızıyla geldi. Gözü doldu ve bana dedi ki, ‘Meral abla, kı zım diyor ki, biz niye İYİ Partili oldu ğumuzu söyleyemiyoruz. Ben bu kıza ne diyeceğim’ dedi. Bir babanın düştü ğü durumdu bu. Sessiz kitle İYİ Partili. l Provokasyon olasılığı: Şu an da beklemiyorum. İkinci tura kalınır sa Erdoğan bir sarsılacaktır. Alıştırdı ikinci tura kalmayı. Artık bu işe kafası yattı. Rüyalarında beni her halde satır kıyması yapıyorlardır. l 500 liraya AKP mühürlü oy: Bu gün bir kadın arkadaşım geldi. İl yö netim kurulu üyesi. AK Partili insan lar gelmişler, ellerinde AK Parti’ye ba sılmış mühürlü bir pusulayla demişler ki ‘Bunu at sandığa boşunu da getir. 500 lira para.’ Yıllardır yapılır bu. ‘Be nim partili olduğumu anlayınca hemen jet hızıyla gittiler’ dedi. Kayıt falan ya pamamış. Bunu engellemeye çalışaca ğız şimdi. Sandık korunmasına ilişkin Millet İttifakı olarak ayrı bir komisyo numuz var bizim, her partinin de ay rı. Biz 16 Nisan’da sandıkları koru duk aslında, Bu dayanışma sebebiyle. Biz YSK’yı hesaplayamamıştık. Şimdi YSK’yi da öğrendik. Şimdi Muharrem Bey sandalye koymayı söyleyince ‘ladi es first’ (önce bayanlar) denilir ama bu sefer ‘man first’ olabilir. l 100 vekilin altına düşmeyiz: Tay yip Bey birinci turu geçemez ikinci tu ra kalacak. İkinci turda da Allah’ın iz niyle nasıl çalıştığımı görüyorsunuz bu işi alacağız. Biz 100 milletvekilinin altına düşmeyiz. l Meclis Başkanı krizi yaşanır mı?: Yaşanmaz. Daha bir şey konuşmadık. l Doktora görünmeli: Durduğu yer den sabah başka konuşuyor, akşam başka konuşuyor. İnsanlar yorgun luktan yer yurt karıştırabilir. Ona bir şey diyemem ama bugün ak dediğine, öbür gün kara, öbür gün beyaz son ra da gri diyor. Bir panik duygusu his sediyorum. Onun için de patalojik bir durum bu. Bir doktora görünmekte fayda var. l ERZURUM Vedat ARIK Akşener: KorkuyorlarBayrampaşa Demirkapı Caddesi’nde düzenlenen mitingde yurttaşlar Meral Akşener’i ellerinde Türk bayraklarıyla dinledi. HAZAL OCAK İYİParti Lideri ve cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener dün İstanbul Bayrampaşa’da yurttaşlara seslendi. Yüzlerce yurttaşlar ellerinde Türk bayraklarıyla Bayrampaşa Demirkapı Caddesi üzerine geldi. Burada yurttaşlara seslenen Akşener “Seçim kararını aldılar, her şey istedikleri gibi gitmedi şimdi mızıklaşıyorlar. Madem her şey iyi niye seçime gidiyorsun? Madem her şey kötü niye bir daha seni seçelim?” diye sorarak sözlerine başladı. Beylikdüzü’nden bir arkadaşıyla olan telefon konuşmasını anlatan Akşener “Beylikdüzü’nde inşaat halindeki binayı milletvekili arkadaşımız benim ve kendi resimlerimle binayı süslemiş. İlçe Seçim Kurulu kararıyla ve polisin devreye girmesiyle kâğıt gelmiş, resmi indirtmişler. Aradan 2 gün geçtikten sonra Erdoğan’ın resimlerini asmışlar aynı binaya. Buradan anlıyoruz ki Meral Akşener’den İYİ Parti korkusundan akılları uçmuş” dedi. Mimar Sinan Güzel Sa natlar Üniversitesi (MSGSÜ) İstanbul Devlet Konservatuvarı’nın tahliye edilmesine ilişkin de Akşener “Mimar Sinan Üniversitesi’ne yazı yollamışlar. Denilmiş ki, ‘Erdoğan’ın Dolmabahçe’deki ofisi yükseltilecek. 26’sına kadar çıkın oradan’ Bu nasıl bir gözü doymazlıktır? Bin yüz elli odalı saray yaptın doymadın, binlerce ağaç kestin doymadın... Şimdi devlet okulundaki çocukları yer göstermeden, okulundan atmak nasıl bir olaydır? Ben Cumhurbaşkanı olduğum gün, bu talan bitecek. Bunun adı ihanettir” dedi. İş vermek zorundalar Akşener Türkiye’deki tarım politikalarına ilişkin de “Tarımın bu hale geldiğini ilk defa görüyorum. Bütün araziler boş. Türkiye’de gayri safi milli hasıladaki tarımın payı üçte bir düşürülmüş. 1 milyon insan işsiz kalmış. Türkiye, Fransa’nın süt hayvanı diye yetiştirdiği, içine antibiyotik bastığı hayvanları yiyor” dedi. “İstanbul gibi bir şehirde kendi çocukları trilyonlarla oynarken bizim 4 yıllık üniversite mezunu gençlerimiz fakirliğe mahkum edilmişse bu düzen değişmelidir. Bir devlet gencine iş vermek zorundadır” diyen Akşener şöyle devam etti: “65 milyar dolar para harcanacak. Bu 65 milyar doları yatırdıktan sonra yıllık Türkiye’ye Kanalistanbul’un getirisi ne olacak? Okluk Koyu’nda 50 bin ağaç kestiler. Bir devlet büyük projeleri kendi yapar. İstanbul 2 köprüyü bilir. Birini Özal, birini Demirel yaptı. Siz öbür köprüleri devlet yaptı millet için. O köprülerden kaç liraya geçiyorsunuz? Şehir hastanelerinde müşteri garantisi. Ya hasta olacaksınız hasta olmazsanız parasını ödeyeceksiniz. Siz parasını ödüyorsunuz yandan müteahhit...”. Akşener konuşmasını şöyle sürdürdü: “TİKA meselesinin Erdoğan tarafından neden dile getirildiğini anlamadım. TİKA’yı inceledik yıllık 8 milyar dolar para harcıyor. Ne yapmış söyleyeyim. Kolombiya’da okul yapmış. Ergene Çayı kokuyor. Sudan’ın bilmem ne adasını restore ediyor. 8 milyar dolar 36 milyar Türk lirası yapıyor. Allah’ın izniyle hepsini düzeltmek boynumuzun borcu olsun” l İSTANBUL SP mitingine AKP engeli SİNAN TARTANOĞLU Saadet Partisi Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Temel Karamollaoğlu’nun Milli Görüş’ün kalesi Konya’daki mitingi AKP engelleri ile karşılaştı. Miting alanı önceden AKP’ye tahsis edildiği için miting planlanandan geç başladı. Karamollaoğlu, patates ve soğan çuvallarının bulunduğu kürsüde konuştu. Karamollaoğlu, AKP için “Tüm yanlışlıklara rağmen onları kardeş olarak görürüz. Ama onlardan da mertlik bekleriz” dedi. Karamollaoğlu’nun seçimlere 4 gün kala, sahneden verdiği mesajlar şöyle: l Mertlik bekleriz: Evet birlikte siyaset yaptık, dostluğumuz var. Tüm yanlışlıklara rağmen onları kardeş olarak görürüz. Dost acı söyler. Ama onlardan da mertlik bekleriz. l Her babayiğit soğana muhtaç edemez: Dolar kuru ile soğan kuru karışınca, sıra soğan ithalatına geldi. Memleketi soğana muhtaç hale her babayiğit getiremez. Bu kolay iş değil. l Adaleti samanlıkta bile tesis ederiz: Saraylar inşa ederek ülke zenginleşmez. İstanbul’da yeni adalet sarayının önünden geçersiniz. En büyük adalet sarayı. Ama içinde adalet zor bulunuyor. Yeri geldiği zaman adaleti samanlıkta bile tesis ederiz. l KONYA Atanmış bürokrat da seçilmiş AKP’li başkan da TRT’nin adaletsiz yayın yaptığına karar verdi RTÜK bile dayanamadı Toplumsal Uyanış Seçim kampanyalarını izlerken geçip gitmiş yılları düşünmenin yararı var. 60’lı yıllara kadar sosyalizmden söz etmek yasaktı, ünlü 141142. maddeler “sos” diyene çullanıyor, “ne dedim ki ben” demeye kalmadan kendinizi Sansaryan’da ya da Ankara’nın ünlü Hilton’unda buluyordunuz. Sonra kökleri eski zamanlarda olan cesur yürekler ortaya çıktılar. Özellikle üniversitelerde yanan ateşi, hatırlayan var mı bilmiyorum, 1961 Saraçhane mitingi ile işçiler büyüttü. Aynı yıl Türkiye İşçi Partisi’nin, DİSK’in kuruluşu ile hava da, söylem de değişti. HHH Amacım nostaljik takılmak değil, bugün siyaset alanında sağdan soldan söz söyleyenlerin o yılların söylemini yinelemelerinin anlamı üzerine düşünmek. Sosyalist mücadeleden geriye hiçbir şey kalmadığını söyleyenlere toplumsal hafızanın, belleğin o kadar da unutkan olmadığını hatırlatmak istiyorum. Uzun, zor, insan yaşamını hiçe sayan saldırılara karşın kazanılmış bir bellektir. Onun çekirdeğinde hep işçi sınıfının dünya görüşü vardı, itici güç hep o olmuştur. HHH Son yılların çok okunan sosyologlarından Zygmunt Bauman, Kuşatılmış Toplum (Ayrıntı Yayınları) kitabında toplumun yeniden canlanmasını, topluluk içinde olmanın yeniden anlam kazanmasını tartışırken, “uçaktaki yolcular” metaforunu kullanıyor. Özeti, “Ara sıra başka insanlarca yapılan veya onların başına gelen şeylerin bir şekilde bizim yaşamlarımıza ve istediğimiz gibi yaşama şansımıza etki ettiğini duyduğumuzdan dolayı, hepimizin aynı kocaman uçakta seyahat ediyor olduğumuzu tahmin edebiliyoruz. Bilmediğimiz şey pilot kabininde kimin oturduğudur.” sf.75 HHH Uçak metaforunun başka bağlamlarda olumsuz anlamda çaresizlik aşılamak için kullanıldığını hatırlıyorum. Bauman öyle yapmıyor: “Görünüşte yitip giden şey... üyelerden her birinin yaptığı ya da yapmaktan çekindiği şeylerin bir bütün olarak topluma ve tüm üyelerine etki ettiği inancı; ‘biz bunu yapabiliriz’, beraber yapılabileceğini düşündüğümüz şeyleri ortak bir şekilde yapabilir, tamamlayabilir ve sonuçlarını izleyebiliriz güveni ve tek gerçek farkı bunu yapıp yapmamanın yarattığı kanaatidir.” sf.75 Sonra soruyor Bauman; “Özgüvene sahip canlı bir agoraya dönüş mümkün mü?” sf.77 HHH Geçen yıl öldü Bauman, yaşasaydı, bizim seçimleri izleseydi belki de “mümkünmüş” diyecekti. Çok da umutsuz olmadığını gösteren tanıklarından birisi Hitler’e boyun eğmiş bir “filozofla” duygusal ilişkisi nedeniyle kendisine biraz haksızlık edilmiş Hannah Arendt’tir. Arendt, “Teoriler ve kavramlardan ziyade belirsiz, titreşen ve çoğunlukla cılız bir ışık içinde, bazı erkek ve kadınların yaşamları ve eserleriyle, koşullar ve onlara yeryüzünde verilen zaman aralığı ne olursa olsun bir ateşin fitilini ateşleyebileceklerini” en karanlık zamanlarda bile bekleme hakkına sahip olduğumuz kanısındadır. sf.78 HHH Biz ise beklemiyor, toplumun belleğinde yer etmiş sosyalist mücadelenin 1960’lı yılların havasının nasıl etkili olduğunu izliyor, onu kat kat aşan bir bilincin yığınları sarabileceğinin işaretlerini görüyoruz. Türkiye tarihinde, baskı, zorbalık hiç eksik olmadı, ama bugünkü kadar sinsi, zorba olanını, 12 Eylül’ün çok can alan faşizmi dahil, görmedi. Ama baskı, zorbalık ne kadar yoğunsa karşılığı da o kadar yoğun, o kadar inatçı. HHH Seçim kampanyalarındaki canlılığı küçümsemeyiniz. Toplumsal bir uyanışın işaretidir, üstelik bir üst düzeyde, diyalektik spiralin niteliksel fark vaat eden yükselişine denk düşmektedir. Seçimlerden sonra da sürecektir. Bu uyanışın geçici olduğunu, söneceğini düşünenler yanılıyorlar... SİNAN TARTANOĞLU 24Haziran Cumhurbaşkanlığı ve milletvekili seçimleri dönemi, kamu yayıncısı TRT ve özel radyo ve televizyon kanallarının muhalefte partileri ve cumhurbaşkanı adaylarına karşı adaletsiz yayın politikaları tartışmaları ile geçti. RTÜK, kanalları anayasal bir kurum olan YSK’nın talimatları uyarınca denetlemeye uzun süre sonra başladı. TRT Haber kanalına yönelik inceleme 814 Haziran tarihleri arasındaki 7 gün boyunca 24 saatlik yayını kapsadı. Sözkonusu tarihler içerisinde hükümet faaliyetleri hariç, sadece seçimlere ilişkin yayınlar dikkate alındı. Seçime yönelik yayınlar, “söz ve yorum programları”, “haberler”, “miting, kapalı salon toplantısı, basın toplantısı” başlıkları altında tarih, saat, süre ve içerik belirtilerek tek tek raporlandı. 3 üst kurul uzmanının hazırladığı izleme ve değerlendirme raporunda, 3 saat YAYIN fırsatmış 7günlük TRT Haber yayınında yer alan haber bültenlerinde; AKP’ye toplamda 10 saat 4 dakika 37 saniye, MHP’ye 1 saat 10 dakika 51 saniye yer verildiği belirlendi. Rapora göre CHP’ye 3 saat 16 dakika 39 saniye, İYİ Parti’ye 1 saat 35 dakika 46 saniye, Vatan Partisi’ne 20 dakika 36 saniye, Saadet Partisi’ne ise 15 dakika 6 saniye yer ayrıldı. Raporda, bu tablo için “siyasi partilere mümkün olduğu kadar fırsat tanınmaya çalışıldığı” değerlendirmesi yapıldı. TRT Haber’de yayımlanan söz ve yorum programları için, “AK Parti temsilcilerinin konuk olarak alındığı; ancak seçime katılacak diğer siyasi parti temsilcilerine yer verilmediği” tespiti yapıldı. Raporun sonuç bölümünde, “Dolayısıyla YSK’nin seçime ilişkin tarafsızlık ilkesine aykırı yayın yapıldığı değerlendirilmiştir” ifadeleri kullanıldı. RTÜK’ün 3 izleme uzmanının TRT Haber’in taraflı yayın yaptığına ilişkin raporu, Üst Kurul gündemine getirilmek üzere İzleme ve Değerlendirme Daire Başkanlığı’na sunuldu. Hem rapor hem de TRT Haber’in yayın kaydı daire tarafından incelendi. RTÜK’ün bürokrat yöneticisi, İzleme ve Değerlendirme Daire Başkanvekili Yaşar Uğurlu, RTÜK Başkanı İlhan Yerlikaya’ya “Rapor hakkında karar alınmasını teminen yazımızın ve eklerinin üst kurula havalesini, takdir ve tensiplerine arz ederim” ifadelerinin olduğu imzalı yazısını gönderdi. RTÜK’ün AKP kontenjanından seçilen Yerlikaya da TRT Haber’in adaletsiz yayın yaptığına ilişkin ayrıntıların sunulduğu rapora “olur” vererek, üst kurul gündemine havale etti. l ANKARA C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle