14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 22 Haziran 2018 EDİTÖR: PELİN ÜNKER TASARIM: SERPİL ÜNAY Sofranın üçte biri boş ekonomi 13 4 Son bir ayda ikiye katlanan patatessoğan 4 Yurttaş geçen yıl sofrasını kurduğu parayla bu fiyatları çok konuşuldu. Ancak yüzde 200300’leri yıl sofranın üçte birini ancak dolduruyor. Sebze bulan fiyat artışı sadece bu ürünlerle sınırlı değil meyvekahvaltılık tüm gıda ürünleri el yakıyor Patatessoğanda ithalata yeşil ışık Fiyatı artan her gıda ve tarım ürününde ithalat yolunu seçen hükümet, bu kez de patates ve soğan ithalatına yeşil ışık yaktı. Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekci, son günlerde fiyatı hızla yükselen soğan ve patateste ithalata izin vereceklerini açıkladı. Hükümetin ‘Milli Tarım’ vurgusuna rağmen Türkiye son yıllarda ithalata boğuldu. Samandan lop ete, canlı hayvandan kuru baklagile kadar tüm tarım ürününde yaşanan ithalat harcaması, 2016’da 15 milyar 637 dolar iken, 2017’de 17 milyar dolara yükseldi. Gübreden mazota, zirai ilaçtan tohuma kadar birçok girdi kaleminde fiyat artışlarını önleyemeyen hükümet, yalnızca tarım ürünleri ithalatını seçmekle kalmamış, 2017’de Resmi Gazete’de art arda yayımlayan sıfır gümrüklü ithalat kararlarıyla tarımdaki ithalatı daha da kolaylaştırma yolunu seçmişti. Bu da ancak çiftçilerin elde ettiği ürünlerin fiyatının baskılanmasına yarıyor. Öte yandan bir ithalat talebi de Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci’den geldi. Tüfenkci “Stokçulara fırsat vermeyeceğiz. Ekonomi Bakanlığımız konuyu değerlendiriyor” dedi. Patates ve soğan fiyatlarındaki yüksek artışlar gündemi meşgul ederken, veriler, ikiye üçe katlanan fiyatların sadece bu ürünlerle sınırlı olmadığını gösteriyor. Her geçen gün fiyatları artan gıda ürünleri tüketi cinin belini bükmeye de vam ediyor. Son bir yılda mutfağa giren tüm kah valtılık ürünlerde yüzde 35’leri aşan fiyat artış GAMZE BAL ları yaşandı. Buna göre yurttaş geçen yıl sofrasını kurduğu parayla bu yıl ancak sofranın üçte birini doldura biliyor. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜ İK) verilerine göre, Haziran 2017’de ki losu 37 TL olan kahvaltılık tereyağı, Haziran 2018’de 50 TL’ye çıktı. Aynı dönemde tulum peyniri 27 liradan 34 liraya, kaşar peyniri 24 liradan 30 li raya, salatalık 1.84 liradan 3.65 liraya, sucuk ise 56 liradan 62 liraya yükseldi. MALİYETLER CEP DELDİHer ürün zamlı SaGbkbsylaHooryıiiieasrllÖtğbiçozıu6yaaşteui.epnoıry39nlaraddyd5ykTnatuüaaaaeyTL’k.znıt3nLndeBi3do,’dsTeaulaybaTeayLnne3nuLl’y,a40dıy’ekpkay.0eüg4tyeaun’ifök1ltyirerbbsay6uoTereiuta.rireL5lstg.dapskoePaoTiişağiç.nrlamLlraaet2ota’ıbnnnayı0şpşiat,eı1raeanbd47ysçtycuuaiıılankktrlilekruaiıfaskrmiyykaafdaelisrıytanoını.am,nbastuutTcoüiukkcilcfaüiamyldrtrarıiüaeşlıasenğtnsyo1rleüaıoil1nrrunyüıeknşouüt5atglnkuüub3örrrçsayruükaeoeiynyerbktaoenlsaeeTsrmüü,rbr.ıaLtzEiniSnfe’nftydıdidornieyva,ienedanmeynkatadbelSiirnaenibmtfürrt,diöaııytyy.efşnayıKüiUkllyeütdzauialrzadauyrfitdliruesleayeteamaıannn3rşl2tıfıu0nçSnll1aaiidüı(oğmrsnEiattllyıdeSskeoşKoüuiKınnynot.ae)ünbrDrmynvzseüüdefieaze ferans fiyatı şubattan itibaren 1.44 TL olarak belirlendi. “Süt üreticisi, sütünü bu fiyatın çok daha altında satmak zorunda kalıyor” diyen Ahmet Atalık, “Çiftçinin süt üretiminden kazandığı para ile 15 kg yem alabilmesi gerekiyor. Çiftçi şu anda sattığı 1 litre süt karşılığında ancak 1 kg yem alabiliyor. Tablo son derece olumsuz” dedi. alıyor. Diğer yandan bu yıl görülen sa taze fasulye fiyatı ise, bu suni şekilde yısta 5.5 TL’ye, haziranda ğanak yağışlar üretimi olumsuz etki Haziran’da 6 TL’yi buldu. Ancak fiyat artışları yal nızca bu ürünlerle sınırlı değil. Gıda ürünlerindeki zammı limon ve havuç fiyatları izliyor. Havucun ki artırıldığını düşünen sektör temsilcileri, diğer illerde hasadın başlaması ve ürünün piyasaya girişinin artmasıyla yaklaşık bir ayda fiyatların 78 TL’ye kadar yükseldi. Kuru soğandaki fiyat artışının sebepleri arasında üreticinin geçen yıl beklediği fiyatı bulamayınca üretim alanını azalt ledi. Bu faktörler maliyetleri yükseltti. Patateste de meterololojik olumsuzluklar nedeniyle yüzde 1 düşüş bekleniyor. TMMOB Ziraat Mühendisleri Odası İstanbul Şube Başkanı Ahmet Atalık, “Fiyat artışı bekleyen bir kısım tüccar losu son bir ayda 2 liradan 5 liraya çıkarken, yıla 4.40 makul seviyelere ineceğini aktardı. ması ve bir kısmının da tarlasını kiraya vermesi yer ürünü piyasaya sürmediği için kuru soğan ve patates fiyatları uçtu” dedi. IMF’de Türkiye alarmıMAĞDURLARAMÜJDE Dumankaya’ya 450 milyon Avro Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu’nun (TMSF) elinde olan Dumankaya Grubu ve Fi Yapı Grubu’na yarım kalan inşaat projelerini bitirmek üzere dört yabancı şirketten 450 milyon Avro tahsis edildi. TMSF tarafından imza töreninde yayımlanan bültende iki şirket Eurabau GmbH, CPB project Development GmbH, DreesSommer ve Flagman Capital’den söz konusu finansmanı temin etti. TMSF’nin elindeki iki şirketin projelerinin tamamlanması için 1.3 milyar lira gerektiği biliniyor. Yapılan açıklamada Dumankaya ve Fi Yapı mağdurlarından ilave bedel istenmeyeceği belirtildi. Bültene göre Dumankaya Mozaik, Modern Vadi, Adres Sancaktepe, Fikirtepe 1 ve Fikirtepe 2 projeleri tamamlanamadı ve toplam 3 bin 28 müşteri ve taşeron mağdur oldu. l Ekonomi Servisi Yatırımcı kaçışı devam ediyor Türkiye’ye uluslararası net doğrudan yatırım girişi, ocaknisan’da geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 21.9 azalarak 3 milyar 97 milyon dolar oldu. Ekonomi Bakanlığı’nın bültenine göre nisan ayında 863 milyon dolarlık uluslararası net doğrudan yatırım girişi yapıldı. Yatırıma gelen şirketlerin çoğu Yakındoğu ve Ortadoğu’dan oldu. l Ekonomi Servisi Şimşek: OHAL için sebep kalmadı Ekonomiden Sorumlu Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek, “OHAL’i bir gün daha istemiyoruz” dedi. Temmuz 2016’dan beri süren OHAL’in kaldırılacak olmasının “muazzam olumlu bir gelişme” olduğunu belirten Şimşek, “Allah cumhurbaşkanımızdan razı olsun, bu taahhüdü verdiler” diye konuştu. Şimşek şöyle devam etti: “Şimdi terör koridoru yıkıldığına ve FETÖ ile mücadele konusunda başarılı olunduğuna göre OHAL için bir sebep kalmadı. Türkiye’de OHAL’in kalkması yatırımları, fon akışını ve algıyı olumlu etkileyecek. Zaten kurdaki değer kaybı önemli ölçüde algı bozulması ve bunun fon akışına olumsuz yansımasından kaynaklanıyor.” l Ekonomi Servisi TL’deki değer kaybı ve yüksek dış borç nedeniyle acil durum grubu oluşturuldu Rüzgâr tersten esiyor Piyasalar, son 16 yıldaki en kötü seçim öncesi dönemini yaşıyor. Kasım 2002’den Haziran 2018’e kadarki süreçte altı farklı seçim döneminde ilk kez hem TL değer kaybederken hem de Borsa İstanbul 100 endeksi düşüş kaydetti. Ünlü ekonomi ajansı Bloomberg, Merkez Bankası’nın olağanüstü çabalarına rağmen son bir ayda TL’nin yaklaşık yüzde 4, Borsa İstanbul (BİST) 100 endeksinin yaklaşık yüzde 7 değer kaybettiğine işaret etti. BİST 100’de son 9 yılın en ucuz seviyelerinin kaydedildiğini hatırlatan ajans, 10 yıllık tahvil faizlerinin son bir ayda 170 baz puan arttığını belirtti. Türk Lirası’ndaki değer kaybı ve yüksek dış borç nedeniyle IMF’nin Türkiye’nin kapısını çalma ihtimaline karşı hazırlık yaptığı öne sürüldü. Washington’da Uluslararası Para Fonu (IMF) bünyesinde bir ekip oluşturularak Türkiye’nin IMF’nin kapısını çalması ihtimali nedeniyle tedbir amaçlı bir senaryo üzerinde çalışılmaya başlandığı öğrenildi. İsmini vermek istemeyen ve IMF yetkilileri ile temas halinde olan konuya yakın bir kaynak DW Türkçe’ye verdiği demeçte “TL’deki devalüasyonun çok dramatik durumda olduğuna” dikkat çekerek “Bu nedenle IMF’nin başı ağrımaya başladı ve IMF içinde Türkiye’nin hızlı bir sermaye kaçışıyla karşılaşabileceği ihtimali karşısında bir acil durum grubu oluşturuldu” dedi. IMF sözcüsü DW Türkçe’nin konu ile ilgili sorularına verdiği yanıtta, “Bütün ülkelerde olduğu gibi, Türkiye üzerinde çalışan sürekli bir ekibimiz var ve gözetim sürecimizin bir parçası olarak yetkililerle düzenli temas halindeyiz. Türkiye hakkındaki görüşlerimiz, son yayımlanan 4. Madde Raporu’na yansıtılmıştır. Türk yetkililerden mali yardım talebi niyetinde olduklarını belirten herhangi bir bildirim almadık” ifadelerini kullandı. 4. Madde Değerlendirme Raporu’nda Türkiye ekonomisinin aşırı ısınma sinyalleri verdiğine dikkat çekilmiş, para politikasının çok gevşek ve güvenilirliğinin düşük olduğu vurgulanmıştı. l Ekonomi Servisi Şişli Belediyesi’nden bir ilk Erkeklere 30 gün doğum izni Şişli Belediyesi ile DİSK/Genelİş Sendikası arasında imzalanan 20182020 dönemi toplu iş sözleşmesinde bir ilke imza atıldı; eşi doğum yapan erkeklere 30 gün izin hakkı tanındı. Şişli Belediye Başkanı H. Hayri İnönü ve DİSK Genel İş Genel Başkanı Remzi Çalışkan tarafından imzalanan sözleşmeye göre ücretlere ilk altı ay yüzde 6, ikinci altı ay yüzde 6, ikinci yıl yüzde 11 zam yapıldı. “Yerel Yaşamda Kadın Erkek Eşitli ği” maddesine göre eşine ve çocuklarına şiddet uygulayan işçinin maaşının yüzde 50’sinin bir yıl süreyle eşine ve çocuğuna ödenmesi sözleşmede yer aldı. Yasaya göre, 4 ay olarak düzenlenen doğum izni yeni toplu iş sözleşmesinde 8 aya çıkarıldı. Sözleşmede “Sosyal Haklar” maddesiyle belediye çalışanlarının, belediyeye ait kreşlerden yüzde 50 indirimle yararlanmaları kararlaştırıldı. l Ekonomi Servisi Doğum parası 500 TL’den 1000 TL’ye çıkarıldı. Şişli Belediyesi’nde çalışan kadınlar 8 Mart Dünya Kadınlar gününde 1 gün izinli. Kadınların bugüne özel aldıkları 600 TL ikramiye 800 TL’ye çıkarıldı. Köylü artık köylü olmak istemiyor Köyler boş, ekili arazi neredeyse yok, hayvancılık desen hepten ölmüş... Neden? 16 yıllık AKP politikalarının sonucu diyeceksiniz şimdi. Doğru ama eksik. Doğru yanıt şu: Köylü istemiyor. Köylü, artık köylü olmak istemiyor, kentli olmak istiyor. Büyük kentlere göç etmek, çocuğunu okutmak, para kazanmak istiyor. Devlet istediği kadar ektiğine biçtiğine teşvik versin, hayvanına prim versin, boş... İstemiyor... Çünkü köyünde hiçbir şey yok. Bunu ne köyün kadını istiyor ne erkeği...Haksız mı? Değil. Herkes değişir; en muhafazakâr topluluklar bile. Hele hele onlarca verinin, bilginin, haberin oluk oluk aktığı, herkesin akıllı cep telefonuna sahip olduğu, en ücra köylerde bile plazma televizyonların bulunduğu bu dijital çağda bu değişim kaçınılmaz. Bunu ülkece yaşıyoruz. Sonuçlarını yakından biliyoruz. Bir yandan köyleşen kentler, gecekondu yaşamlar, öte yanda artan gıda ve et fiyatları.. Erzurum’dan karayolu ile önce Bayburt’a oradan da Kop Dağı’nı geçerek Baksı köyüne ulaşıyoruz. 3 saate yakın bir yolculuk... Yol boyu ve orada kaldığım 2 gün boyunca yöre insanı ile sohbetler hayli düşündürücü. Her iki il de sağın kalelerinden, bu seçimde küçük de olsa bir kırılma yaşanır mı, Muharrem İnce ya da Meral Akşener’e az da olsa bir oy akışı olur mu? Göreceğiz, ama zor görünüyor açıkçası. Ama şurası bir gerçek. Köylü kalmak istemeyen köy insanını yeniden bölgeye çekmenin tek bir yolu var. Onun yaşadığı ortamı değiştirmek. Köyünde ya da yaşadığı kasabada, kent imkânlarını ona verebilmek. Yerelde dönüşüm ancak böyle sağlanabilir. Ve bu ancak ve ancak siyasi bir hedef olarak bütüncül bir politika haline dönüştürülebilirse başarı şansı olabilir... AKP bunu yapmadı, yapmak da istemedi. 24 Haziran umarız bu açıdan da beyaz bir siyasi sayfa açar. Bir dönem Ecevit’in yaşama geçirmek istediği köykent projeleri bu dönüşümün itici gücü olabilir. Baksı Müzesi ve Koçan Bayburt’ta ve ona bağlı Baksı köyünde (yeni adı Bayraktar) bu yerelde dönüşüme karınca kararınca katkıda bulunan 2 kişi var. Prof. Dr. Hüsamettin Koçan ve eşi Oya Koçan. 10 yıl önce kurdukları Baksı Müzesi’ni bir vakıf modeline dönüştürerek etraflarına Baksı dostlarını toplayarak çok güzel çalışmalar yapıyorlar. Köydeki kadınlarla birlikte yöre yemeklerini tanıtma projesinden tutun, ehram denilen kumaşlarla el işi dokumalar yaparak onlara gelir kazandırma bir yana şimdi de Bayburt’ta bir kadın istihdam merkezi kurma hazırlıkları içinde. Koçan 4+4+4 eğitim sisteminin köyden kente göçü daha da artırdığını belirterek “Köy kökenli apartman kadınları oluştu. Bunlar sürekli üretmeye alıştıkları için mutsuzlar. Onlara eğitim vereceğimiz, çeşitli faaliyetleri öğretip yaptıracağımız bir merkez kuruyoruz. Ehram kumaşı için doğal boya atölyesi de var projemizde. İlk aşamada 35 kadını istihdam edeceğiz. Ve onların çocukları için bir kreş de açıyoruz” diyor. QNB Finansbank’ın Erzurum’daki çağrı merkezi QNB Finansbank’ın Erzurum’da 10 yıl önce açtığı ve çoğu kadın 700’ü aşkın genci istindam eden operasyon ve çağrı merkezi de yerelde dönüşümü teşvik edici örneklerden biri. Vardiyalı çalışma sistemi sayesinde bir yandan “üniversite öğrencileri” için istihdam olanağı yaratılırken, gençlerin kurumsal bir yapı içinde profesyonel bankacılar olarak yetiştirilmelerine de katkı sağlanıyor. Çağrı merkezinin çalışanlarının yüzde 64’ü kadın. Abraaj Group, Türkiye fonlarını sattı Dubai merkezli Abraaj Group, Latin Amerika, Sahra Altı Afrika, Kuzey Afrika ve Türkiye’deki fon yönetim faaliyetlerini ABD merkezli yatırım yönetim şirketi Colony Capital’e sattı. Abraaj Group’un internet sitesinde yer alan bilgilere göre fonun Türkiye’de 6 şirkette yatırımı bulunuyor: Biletall, Netlog, Fibabanka, Hepsiburada, Yörsan, Republika. l Ekonomi Servisi Mobilya ve beyaz eşyada talep düşüyor Yılın ilk dört ayında Türkiye’de beyaz eşya satışları yüzde 20 geriledi. Tüketici güven endeksine göre sonraki iki ayda da satışlardaki sert düşüş sürecek. Türkiye Beyaz Eşya Sanayicileri Derneği verilerine göre ilk dört ayda mobilya üretimi yüzde 6.6 azaldı. Sektör temsilcileri son dönemde satışlardaki düşüşün önüne geçmek için KDV indirimi talep ediyor. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle