24 Kasım 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
KULTUR 16 İKHAD 28. yılını sahnede kutluyor İstanbul Kafkas Halk Dansları Kültür ve Araştırma Derneği(İKHAD), 1990 yılında kuruluşundan bu yana 25 senedir, 20 senedir, 10 senedir, 5 senedir dans etmeyen dansçılarını bir araya getirdi. İKHAD’nin köklü tarihini yansıtan Kafkas Halk Dansları gösterisi 25 Haziran Pazartesi günü saat 21.00’de ilk başladıkları Kadıköy Halk Eğitim Merkezi’ nde gerçekleşecek. EDİTÖR: EMRAH KOLUKISA TASARIM: BAHADIR AKTAŞ kultur@cumhuriyet.com.tr Cuma 22 Haziran 2018 ‘Kapımıza dayansınlar,İstanbul Devlet Konservatuvarı’na tahliye emri çıkmayacağız’MibsitSneGansSeıÜniçiRknoeknkotsöneurrüvşattutau:hvliayresi İstanbul Devlet Konservatuvarı’nın Beşiktaş’taki binasının tahliye kararı, halen devam eden hukuki sürece rağmen üniversite yönetimine tebliğ edildi ve okulun 26 Haziran salı günü boşaltılması istendi. Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi rektörlüğü konuyla ilgili bir açıklama yaparak kararın anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdü. Boşaltılan binanın ise Dolmabahçe’deki Başbakanlık Ofisi’ne eklemleneceği ileri sürüldü. ‘Hukuka aykırı’ MSGSÜ Rektörlüğü’nden yapılan açıklamada şu ifadeler yer aldı: “Üniversitemize bağlı İstanbul Devlet Konservatuvarı’nın, T.B.M.M. Başkanlık Divanı kararına binaen, Türkiye Büyük Millet Meclis Başkanlığı’na bağlı Müzecilik ve Tanıtım Başkanlığı’nın 05/07/2017 tarih, 61534870756.01107711 sayılı tahsis Protokolü’nün (18/10/1984 tarih ve 33 sayılı Protokol), iptaline ilişkin yazı ile tahliye edilmesi kararı tebliğ edilmiştir. Doğal olarak, hukuka aykırı bir şekilde alınan bu karar ile ve üstelik herhangi bir yer gösterilmeden, nereye ve nasıl olacağı meçhul bir şekilde, Meclis Genel Sekreteri başta olmak üzere, Müzecilik Tanıtım Daire Başkanlığı ve kimi diğer bürokratların keyfi projelerinin uygulanması adına, İstanbul Devlet Konservatuvarı’nın tahliye edilmesi kabul edilebilecek bir şey değildir. Bu süreç zarfında, hukuka aykırı alınan bu karara karşı, ivedilikle sorun devletin en üst kademeleri ile paylaşılmış ve idari süreç başlatılmıştır. Ancak, yargı sürecinin devam etmesine ve hakkımızda açılmış herhangi bir tahliye davası kara rı mevcut olmamasına rağmen, T.C. BEŞİKTAŞ KAYMAKAMLIĞI 12/06/2018 tarih ve 25266420215.02E.2711 sayılı yazı ile Konservatuvar’ımızın 26/06/2018 Salı günü saat 13.30’da tahliyesinin yapılacağını tebliğ etmiştir. Bu tebligat üzerine ivedilikle, üniversitemiz tarafından idari mahkemede yeni bir hukuki süreç başlatmıştır. 6 yaşından 25 yaşına kadar, ilköğretimden yüksek öğretime dek, eğitim gören ve gerek ulusal gerekse uluslararası yarışmalarda sayısız başarılara sahip, Ülkemiz ve Üniversitemizin göz bebeği olan 1400 öğrencimizin, öğretim elemanlarının ve konserva tuvar çalışanlarının, sokağa atılması ve söz konusu binanın boşaltması, eğitim ve öğretimin sağlıklı bir şekilde yürütülebileceği yeni bir yerleşke gösterilmeden asla kabul edilemez. Böylesi bir işleme tevessül edenler açıkça Anayasa’nın 42’nci Maddesi’ni ihlal etmiş olurlar. Üniversitemizin tüm kademelerinde görev yapan yöneticilerin ve öğretim üyelerimizin, öğrencilerimizden ve onların geleceklerinden sorumlu olduğu ve bu hususta geri adım atmanın asla söz konusu olamayacağı açık ve nettir. Üniversitemiz Senatosu’nun, İstanbul Devlet Konservatuvarı’nda 26 Haziran 2018 Salı günü saat 12.00’de yapacağı toplantının ardından, tüm öğrenci ve öğretim üyelerimize konu ve gelişmeler hakkında, üniversitemiz İstanbul Devlet Konservatuvarı Yerleşkesi’nde bilgi verilecektir.” Sözcü gazetesine konuşan Rektör Prof. Yalçın Karayağız “Bu keyfiliği kabul edemeyiz. Siyasiler orayı çok istiyorsa bize yer göstersin. Orası Türkiye’nin en çağdaş eğitim kurumlarından birisi. Binadan çokmayacağız gelsinler kapımıza dayansınlar” dedi. Yazarla kışkırtıcı gencin çatışmasıHgeafntçalniğıninfeilmdai ‘iAr tsöaplytea’mgüanlaürdmaübzuFlruannusyızor Fransız öğrencilerle göçmen çocuklarının aynı sıralara oturduğu bir dershanede geçen, Altın Palmiyeli “Sınıf” (Entre les Murs, 2008) filmiyle ünlenen Fransız yönetmen Laurent Cantet ile geçen yıl Cannes’da sürpriz bir Altın Palmiye kazanan “Kalp Atışı Dakikada 120”yle çıkış yapmış senaristyönetmen Robin Campillo işbirliğinin ürünü “L’atelierAtölye”, Marsilya dolaylarındaki küçük La Ciotat kentinde, Paris’ten çağrılmış Olivia Dejazet adındaki (Marina Fois) ünlü bir kadın yazarın eğitmenliğinde, yaz mevsiminde düzenlenmiş bir yaratıcı yazarlık atölyesinde ve kollektif bir polisiye roman yazacak olan yeniyetme katılımcıları arasında geçiyor. 2017’de Cannes’ın Belirli Bir Bakış bölümüne seçilip ödül almasa da beğenilmiş olan “Atölye”, farklı etnik, ideolojik, dinsel köken ve kültürlerden gelen, yazar adayı, 5’i erkek 2’si kadın toplam 7 gençle tanınmış romancı Olivia’nın ilişkilerine odaklanırken zamane gençliğinin aslında içler acısı durumunu akla getirerek, ifade özgürlüğünün genişletilmesine, toplumsal kaynaşmanın gerekliliğine de değinen, yer yer seyirciyi de düşün celere gark ederek temelde ‘zamanımızın ruhunu’ estiren, bol diyaloglu, ilginç ve sürükleyici bir dram. İyimser dozda bir son Konusunun, vaktiyle binlerce işçinin çalıştığı ama çeyrek asır önce kapatılmış büyük bir tersaneyle ortadan yok oluvermiş emekçilerinin bulunduğu kentin geçmişini ve zamanla değişmiş sınıfsal yapısını kapsayan yakın tarihiyle de ilişkilendirilebilecek bir kara dizisuç romanı olması kararlaştırılıyor. Yazar Olivia’nın rehberliğinde bir araya gelip habire tartışarak ortaya tasarladıkları polisiye romandan metinler sunan Antoine (Matthieu Lucci), Etienne (Florian Beaujean), Boubacar (Mamadou Doumbia), Benjamin (Julien Souve), Fadi (Issam Talbi), Lola(Melissa Guilbert) ve Cezayir asıllı Malika’dan (Warda Rammach), bolca kanşiddetsapıklık içeren taslak romanındaki katille özdeşleşen, saldır gan, asabi tavırları ve kışkırtıcı, ırkçı düşünceleriyle grupta gerilim yaratan, yaptıkları eski tersane gezisinde de tekil takılan Antoine en çok ilgisini çekiyor rehber (ya da bir çeşit moderatör konumundaki) Olivia’nın. Yaptıkları atış talimlerinde herkes ıskalarken tam hedefi bulan Antoine kim içinden birini öldürmeyi geçirmez ki der. Cezayir asıllı Malika’ysa vaktiyle tersanede çalışmış olan dedesinden duyduklarını, bir tankerin denize indirilişinde meydana gelen felaketi anlatır. Olivia, aşırı sivri sözleridavranışları nedeniyle atölyeden kovduğu, kafası suç, şiddet, terör işlerine iyi çalışan Antoine’ı gidip evinde ziyaret eder, aslında yazdığı son romanındaki ana karakterini daha iyi betimlemek amacıyla ondan fikir almak içindir bu ziyaret. Sonrasındaysa meraktan nefrete ve arzulamaya giden dürtülerle zaten seksi bir kadın olan Olivia’yı röntgenci gibi izleyip kaydeden Antoine’ımızın ge ce vakti dolunayda silah zoruyla evinden kaçırıp kadını ölümüne korkuttuğu, silahını da aya sıkarak işi heyecanlı bir gerilim filmine çevirdiği bölüm geliyor. Yönetmen Cantet’nin iyimser dozda bir sonu yeğlediği finaldeyse habis düşüncelerinden sıyrılıp bir tankere tayfa yazılarak şiddete eğilimli, ırkçı görüşlü beyaz alt sınıftan Fransız gencinden yeni ufuklara doğru yol almakta olan yeni bir Antoine’ı görüyoruz güvertede çalışırken.. Günümüzde Avrupada özellikle göçmenlere yönelik yabancı düşmanlığından beslenerek gitgide yükselen ırkçılıkmilliyetçilik dalgasına karşı, bildik radikal dinci terör örgütlerinin Paris’te Charlie Hebdo dergisine ya da Bataclan diskotekine saldırıları gibi terörizmin doruğa çıktığı, kanlı toplukıyım eylemlerinin gölgesinde yaşamakta olan Fransız gençlerinin şiddetterör yanlısı (ya da karşıtı) eğilimlerine dair gözlemlerle saptamalarla süregelen atölyedeki kolektif polisiye roman yazma çabaları ekseninde yaklaşık 110 dakikaya yayılan bu “Atölye”, kameraman Pierre Molin’in görüntüleri, Edouard PonsBedis Tır ikilisinin müzikleri, (Marina Fois dışında) tümüyle amatör oyuncularının azimli, şevkli, içten performansları ve düşündürücü diyaloglarıyla, özene bezene yazılıp çekilmiş ve meraklısının kesinlikle kaçırmayacağı cinsten Fransız yapımı, sıradışı bir toplumsal gerilim seyirliğine dönüşüyor sonuçta. Kısa Film Yarışması’nın teması: Ayrımcılık Sabancı Vakfı tarafından toplumsal sorunlara sanat aracılığıyla dikkat çekmek amacıyla düzenlenen Kısa Film Yarışması’nın bu yıl ki teması “Ayrımcılık” olarak belirlendi. Üçüncü yılında da hem Türkiye’nin hem de dünyanın önemli sorunlardan birine odaklanan yarışmaya başvurular 16 Kasım tarihine kadar yapılabilecek. Kısa Film Yarışması ile her yıl farklı bir toplumsal sorunu gündeme taşımayı ve o soruna dair far kındalık oluşturmayı hedeflediklerini belirten Sabancı Vakfı Başkan Yardımcısı Zerrin Koyunsağan şunları ifade etti: “Ayrımcılık çok boyutlu bir sorun ve maalesef tüm toplumlar farklı alanlarda da olsa bu sorunla karşı karşıya kalıyor. İstihdamdan eğitime, kamu hizmetlerine erişimden toplumsal hayata katılıma kadar pek çok alanda cinsiyet, etnik köken, dil, din gibi farklı unsurlara dayalı ayrımcılık yaşanabiliyor... Bu nedenle bu yıl Kısa Film Yarışması’nda genç sinemacıların kameraları ayrımcılığa odaklanacak. Biz de onların yaratıcı bakış açısı sayesinde bu sorunun gündeme gelmesine ve bu alanda farkındalık oluşmasına katkıda bulunacağız.” Yarışmaya başvuran eserlerin yönetmen (eser sahibi) ve / veya yapımcısından en az birisinin T.C. veya K.K.T.C. vatandaşı olması gerekiyor. Bir kişinin birden fazla eser ile başvurabileceği yarış maya daha önce herhangi bir yerde gösterilmemiş ve ödül almamış eserler kabul edilecek. Eser sahiplerinin bugüne kadar çekmiş olduğu herhangi bir uzun metraj filmi bulunmaması gerekiyor. Ayrımcılık sorununu en iyi şekilde sunan, kriterlere uyan, akılda kalıcı ve yaratıcı bulunan eserlerin birincisine 15 bin TL, ikincisine 10 bin TL, üçüncüsüne 5 bin TL verilecek. Yarışmaya www.kisafilmuzunetki.org adresinden başvurulabiliyor. 43. İsmet Küntay Ödülleri açıklandı Yılın en iyi oyunu ‘Hababam Sınıfı’ Gazeteci, Yazar ve Eleştirmen Hayati Asılyazıcı’nın ‘Seçici Kurul Başkanlığı’nı sürdürdüğü, Nilgün Serimoğlu, Oya Gökberk, Şerif Köyan, Turgay Oğuz, Emine Şahinkaya dan oluşan ‘İsmet Küntay Tiyatro Ödülleri Seçici Kurulu’, 20172018 tiyatro döneminde sahnelenen ve öncelikli olarak Türk yazarlar tarafından yazılan oyunlar arasında yaptığı değerlendirme sonucunda kazananlarını belirledi. TOonpuurzÖvdeüNlleurtiku’ya İsmet Küntay Onur Ödülü, tarihsel gerçekleri, özenli dokunuşlarla değerlendirerek, Türk edebiyatına belgesel niteliğinde yapıtlar kazandırmış, sanat ve edebiyat dünyasını zenginleştirerek, kültür dünyamızın simge isimlerinden biri olmayı başarmış, duayen kültür insanı Hıfzı Topuz’a verilirken; Hayati Asılyazıcı Tiyatro Özel Ödülü Türk tiyatrosunun yapı taşı olma misyonunu; sanatçı, yazar, eleştirmen ve akademisyen olarak sürdüren, zamanın tanığı Prof. Dr. Özdemir Nutku’ya layık bulundu. Nadide Küntay Emek Ödülü ise Sanat yaşamı boyunca; Türk Tiyatrosu ve Türk Sinemasına kalıcı izler bırakarak kırk yıllık bir emek ortaya koyan Zuhal Olcay’a verildi. Tüm ödüller İsmet Küntay Tiyatro Özel Ödülü: Pervin Bağdat, Kürklü Venüs Yolcu Tiyatro İ.K. Tiyatro Özel Ödülü: Çehov Kabare | Tiyatro Sahnekârlar İ.K. Seçici Kurul Özel Ödülü: KATS Sahne, Sanat ve Eğlence Merkezi İ.K. Yerel Tiyatro Ödülü: “0482 Romeo ve Juliet” | Tiyatral Mardin Topluluğu (TİMAT) İ.K. Türk Dili ve Türk Tiyatrosunu Uluslararası Alanda Tanıtım Ödülü: Kamil Kellecioğlu, Tiyatro Frankfurt Genel Sanat Yönetmeni | Frankfurt Türk Tiyatro Festivali En İyi Oyun Yazarı Ödülü: Hüseyin Köroğlu (“Kanatsız Güvercinler” | Tiyatro Aşhk) En İyi Yapım Ödülü: “Hababam Sınıfı” | BKM Tiyatro En İyi Yönetmen Ödülü: Okday Korunan (“Hiç Kimsenin Öyküsü” | Konya Devlet Ti yatrosu) En İyi Kadın Oyuncu Ödülü: Gülsüm Soydan (“Bu Anlamlı Günde” | Karma Drama) En İyi Erkek Oyuncu Ödülü: Mustafa Şen (“Sandalım Kıyıya Bağlı” | İzmir Devlet Tiyatrosu) İsmet Küntay Özendirme Ödülü: ODTÜ Müzikal Topluluğu | The Company Musicals En İyi Dramaturg Ödülü: Eren Aysan En İyi Sahne Tasarımı Ödülü: Behlüldane Tor (“Bayrak” | İstanbul Devlet Tiyatrosu) En İyi Giysi Tasarımı Ödülü: Medina Yavuz Almaç (“Romeo ve Juliet” | İstanbul Devlet Tiyatrosu) En İyi Işık Ödülü: Mustafa Bal (“Woyzeck Masalı” Tatbikat Sahnesi) En İyi Müzik Ödülü: Alper Maral (“Elektra” | İstanbul Devlet Tiyatrosu) En İyi Çocuk Oyunu Ödülü: “Otobüs Durağında Üç Bencil” Bakırköy Belediye Tiyatroları Türk filmlerini Kore şirketi dağıtacak Güney Kore’nin en önemli stüdyolarından CJ E&M, Türkiye’den BKM ve TAFF ile işbirliğine gitmek üzere anlaşma sağladığını ve önümüzdeki yıl 25 Türk filminin dağıtımını üstleneceklerini duyurdu. Güney Koreli şirketin dağıtıma sokacağı ilk filmse BKM yapımı “Yol Arkadaşım 2” olacak. Aralık ayında TAFF yapımı “Çakallarla Dans 5” ve ocak ayında da Yılmaz Erdoğan’ın yöneteceği “Organize İşler 2” yine CJ E&M tarafından vizyona sokulacak. CJ E&M’in uluslararası bölümünün direktörü olan Go Kyungbum, “İki önemli yapım şirketi tarafından çeki len filmleri hem Türkiye içinde hem de dışında dağıtarak büyük bir başarı kazanmayı hedefliyoruz” diye konuştu. CJ E&M’in kardeş şirketi CJCGV de 2016’da Türkiye’nin en büyük sinema zinciri olan Mars Entertainment’ı satın almış ve geçen yıl da CJ Entertainment Turkey adı altında bir yatırımyapımdağıtım birimi kurulmuştu. Oscar aldı ama Akademi’ye alınmadı Geçen yıl Kısa Animasyon dalında Oscar kaza Bryant’ın üyelik başvurusu daha üst bir kurul tarafından geri nan eski NBA yıldızı Kobe Bryant’ın Akademi üyeliği içih yapılan başvu çevrildi. Bryant geçen yıl Glen Keane ile birlikte yaptıkları “Dear Basketball” ad ru reddedildi. Sine lı filmle Oscar kazanmış ma Sanatları ve Bilimleri Akademisi (AMPAS) Kı tı. Variety dergisinin haberine Bryant her ne kadar Oscar ödülünü sa ve Animas almış olsa da Aka yon Filmler kolu tarafından üyeli demi onun üyeliğe kabul edilebilmesi için sinema kari ğe aday yerinin daha geliş gösterilen Kobe miş olması gerektiğine karar verdi. Kobe Bryant C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle