14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 22 Haziran 2018 2 haber EDİTÖR: FİGEN ATALAY TASARIM: ŞÜKRAN İŞCAN Bir garip tatil kitabı! İzmir’deki okullara yollanan tatil kitaplarındaki “AK Parti İzmir Milletvekili Binali Yıldırım’ imzalı başyazı tepki çekti İzmir’deki tüm ilkokullara, okullar kapandıktan 10 gün sonra içinde öğrencilere hitaben “Binali Yıldırım Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı ve AK Parti İzmir Milletvekili’’ imzalı yazının bulunduğu “Tatil Kitapları’’ yollandı. PTT Kargo tarafından getirilen kitaplar, bazı okullarda velilere dağıtıldı, bazı okullarda ise öğretmen ve yöneticiler kitaplarla ilgili hiçbir işlem yapmadı. Eğitimİş İzmir 1 No’lu Şube Başkanı Adem Yıldırım’ın verdiği bilgilere göre, ilkokul 1, 2, 3 ve 4. sınıflar için gönderilen kitaplarda MEB Talim ve Terbiye Kurulu onayı da bulunmuyor, Gençliğe Hitabe ve İstiklal Marşı da. Okullar kapandıktan sonra geldiği ve beraberinde herhangi bir resmi yazı vb. olmadığı için pek çok okulda öylece du ran kitapları bazı okul müdürlerinin Okul Aile Birliği aracılığıyla öğrencilere yolladığı belirtiliyor. Talimatname bile yok Eğitimİş Sendikası’ndan yapılan açıklamada, “AKP’nin eğitimi siyasallaştırma, eğitimcileri siyasi bir baskı altında tutma, öğrenciler üzerinden velilere propaganda yapma uygulamaları, seçime sayılı günler kala daha da pervasızlaşmıştır’’ dendi. Açıklamada, şu sorular soruldu: l 1. sınıflara sadece İzmir’de (yani Yıldırım’ın seçim bölgesinde) dağıtılan bir kitapta neden Başbakan’ın yazısı bulunmaktadır? Kendisi bir eğitimci midir? l Neden Başbakan sıfatının yanında AK Parti milletvekili sıfatı kullanılmaya ihtiyaç duyulmuştur? Bu sıfat, ilkokul 1 öğrenci lerini ve onların velilerini neden ilgilendirmektedir? l Okullarda dağıtılan her kitap/envanter, resmi yazışmalara/talimatnamelere tabiyken, bu kitap nasıl olur da hiçbir yazışma olmadan dağıtılacaktır? Okul müdürlerine “tepeden gelen SMS’ler,” “Yeni Türkiye’de” artık resmi talimatname yerine mi geçmektedir? l Mantıken çocuklara tatile çıkmadan, yani okullar kapanmadan önce dağıtılması gereken bu kitaplar, neden okullar kapandıktan sonra gelmiş ve okul depolarında beklemek durumunda kalmıştır? Bu saçma zamanlama, yazının bulunduğu sayfaya AK Parti milletvekili sıfatının eklenmesi için kitabın tekrar basımından mı kaynaklanmıştır? Tatil kitabının başyazısı Başbakan Binali Yıldırım’a ait. Yazılı sınav da olacakMEB Yönetici Atama Yönetmeliği seçime 3 gün kala değişti Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici Görevlendirme Yönetmeliği, Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Eğitim sendikaları, yönetmeliğin seçime günler kala değiştirilmesine tepki gösterdi. Yeni yönetmeliğe göre, müdür ve müdür yardımcısı olarak ilk defa görevlendirilecekleri belirlemek amacıyla Bakanlık Ölçme, Değerlendirme ve Sınav Hizmetleri Genel Müdürlüğü’nce yazılı sınav yapılacak. Sınavda 100 üzerinden 60 ve üzeri puan alanlar başarılı sayılacak. Yazılı sınav sonucunda en yüksek puan alandan başlamak üzere, eğitim kurumlarının boş bulunan yönetici sayısının üç katı aday sözlü sınava çağırılacak. Yönetmeliği yorumlayan eğitimci Alaaddin Dinçer şunları söyledi: “Bu yönetmelik değişikliğinin seçim öncesi yapılmış olması doğru olmamıştır. Puan hesaplanırken yapılan düzenlemede getirilen sözlü sınavının sonuca etkisinin yüzde 40 olması ‘biz yine sözlü sınavı esas alacağız’ demektir. Üstelik yapılacak sözlü sınavda objektifliği sağlayacak hiçbir tedbir alınmamaktadır. Ne sözlüyü yapacak komisyon üyelerinin yeterliliğine ne de sesli ve görüntülü kamera kaydına dair hiçbir düzenlemeye yönetmelikte yer verilmemiştir. Bir adaya sözlü sınavın alt sınırı olan 60 puanın altında yani 59 puan vererek sistem dışına itmek olasılık dahilinde. Ya da yazılıdan zar zor 60 puan alan birine sözlüde 100 verilerek her türlü avantajlı duruma getirilebilir.’’ Eğitimİş’ten yapılan açıklamada, yönetici görevlendirme sisteminde 16 Eğitim sendikaları atama ve görevlendirme yönetmeliğinde yapılan değişikliklere eylemlerle tepki gösteriyor. yılda yaklaşık 20 değişiklik yapıldığı hatırlatılarak şöyle dendi: “Üstelik uygulaması bir yıl sonra mümkün olacak bir değişiklik yaptı ve seçime 34 gün kala yürürlüğe koydu. ‘Sadece sözlü yetmez, yazılı getiriyoruz’ mesajı vermek isteniyor ama işin aslı o değil. Kaldı ki seçim sonrası bakan, cumhurbaşkanı, hükümet kim olur belli değilken bu zamanda değişiklik yapmak gelecek bakana ya da iktidara da saygısızlıktır. MEB’in zamanlaması manidar bu düzenleme ile yazılı sınav geliyor imajı altında objektiflik mesajı vermeye çalışsa da bunun böyle olmadığını tüm eğitimciler biliyorlar.’’ Seçim sonrası korkusu Eğitim Sen’den yapılan açıklamada da, yapılan değişiklikle şu an yönetici olarak görev yapanları korumayı ve yeniden görevlendirmede ayrıcalıklı olmalarının hedeflendiği be lirtildi. Sendika tarafından Milli Eğitim Bakanlığı’na sorulan sorular şöyle: 4 “Yalnızca 14 ay önce yönetici gö revlendirmelerinde sözlü sınavı tek usul olarak düzenlemişken, seçime 2 gün kala bu yönetmeliğe yazılı sınavı eklemenizdeki amaç nedir? 4 Eğitim emekçilerinin taleplerine, uyarılarına sırtınızı dönüp öğretmenlere performans değerlendirmesi dayatmasındaki ısrarınızı sürdürürken, liyakat ilkesini ayaklar altına alarak sözlü sınavla aldığınız yöneticilerinize neden sınav muafiyeti getirmektesiniz? 4 Var olan yöneticileri yazılı ve sözlü sınavdan muaf tutmanız, ilk defa görevlendirmelerde ise yazılı, sözlü sınav uygulamasını uygulayacağınızı ifade etmeniz eşitlik ilkesine aykırı değil midir? 4 Geçici madde ile yaptığınız düzenleme ile neyi amaçlıyorsunuz? SEÇİM ÖNCESİ PEŞ PEŞE! Milli Eğitim Bakanlığı’nca seçime günler kala pek çok değişikliğe gidilmesi, öğrencileri yakından ilgilendiren konularda yeni açıklamalar yapılması dikkat çekiyor. Örnreğin Liselere Geçiş Sistemi’nde öğrencilere verilecek okul tercih hakkı 15’e çıkarıldı. Bu sayı en başta 5’ti. Bakan İsmet Yılmaz’ın yaptığı son açıklamalara göre, önümüzdeki öğretim yılından itibaren ev ödevi kaldırılacak, her öğrenciye öğle yemeği verilecek, 25 bin yeni öğretmen atanacak. ALES için çözüm YÖK Başkanı Yekta Saraç Twitter hesabından ALES mağdurlarının sorununu çözmek için çalışma yürüttüklerini açıkladı. 2017’deki ALES puanlarının geçerlilik süresinin 5 yıl değil 3 yıl olduğuna hükmeden Danıştay kararından sonra, geçerlilik süresi hâlâ devam ettiği için sınava başvurmayan ile başvurup reddedilen çok sayıda insan mağdur olmuştu. YÖK Başkanı, ‘’Danıştay’ın yürütmeyi durdurma kararı sonrasında, yönetmelik değişikliğindeki sınav geçerlilik süresini dikkate alarak ALES’e girmeyen arkadaşlarımızın mağdur duruma düştüklerine dair şikâyetlerinde haklılık payı olduğunu düşünüyoruz. Bu sorunun çözümüne ilişkin bir çalışma yürüttüğümüzü ifade etmek isterim. Bu konuda gerekli adımı en kısa sürede atarak sizlerle paylaşacağız” dedi. ‘Allah rızası için’ gözetmen aranıyor! ÖSYM Sınav Koordinatörü Prof. Dr. Ahmet Ali Öçal tarafından Ankara’daki okul müdürlerine gönderilen mesajla 30 Haziran’da yapılacak Yükseköğretim Kurumları Sınavı’na (YKS) gözetmen aranıyor. Okul müdürlerinden de öğretmenlere yollanan mesaj şöyle: ‘’30 Haziran 2018 Cumartesi günü yapılacak olan YKS (TYT) oturumunda çok acil olarak görevlilere ihtiyacımız var. Okulunuz öğretmenlerinden hiç görevi olmayan en az 5 (beş) öğretmenimizi yavrularımızın bu kutsal emeğine sahip çıkmak adına Allah rızası için görev almaya ikna ederek [email protected] mail adresine yarın (perşembe) akşamına kadar bildirmenizi rica ediyorum. ’’ Staj zorunlu ama eczane yok! 117 gün sonra: Sıfır noktası Muharrem İnce’nin “Demokrasiye Dönüş” konusunda yakaladığı rüzgârın arkasında iki temel süreç var: Birinci süreç, Erdoğan/AKP iktidarının, Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti’ni yıkan, onu Parti Devleti haline getiren, adaleti perişan eden, başta ifade ve medya özgürlükleri olmak üzere, temel hak ve özgürlükleri yok eden, baskıcı, ceberut, ülkeyi bölen, temel insani değerleri yok eden, insanları birbirine düşmanlaştıran, herkesi azarlayan, kibirli, bilgisiz, güvenilmez, yanlış, her şeye karışan totaliter politikalarından olan bıkkınlık ve bu politikalara olan isyan... İkinci süreç, CHP’nin, bazen biraz pasif olmakla birlikte, sistematik ve tutarlı olarak, Demokratik, Laik ve Sosyal Hukuk Devleti’nden yana olan tutumu, Parlamenter Demokrasi’ye olan bağlılığı ile, bu tutum ve bağlılığı uygulamaya aktarabilecek olan bilgi ve beceri birikimini geliştirmiş olması. Bir başka deyişle, Muharrem İnce’nin geniş kitleleri harekete geçiren büyük kişisel başarısının arkasında hem Erdoğan/AKP iktidarına karşı duyulan isyan, hem de CHP’ye olan güven yatıyor. HHH Muharrem İnce’nin sadece Erdoğan/AKP iktidarını eleştirmekle yetinmeyip, seçilir seçilmez, ilk yüz günde yapacaklarını açıklaması son derece olumlu bir davranış. Unutulmamalı ki, 24 Haziran/8 Temmuz seçimlerinde atılacak oylar, Erdoğan/AKP iktidarına karşı duyulan isyan kadar, seçim sonrasına ilişkin umutlardan da etkilenecek. Gerek İnce, gerekse Kılıçdaroğlu, asıl amaçlarının Türkiye’de yine ve yeniden Demokratik Parlamenter Rejim’in kurulacağını vaat ediyorlar. CHP’nin yıllardır savunduğu ilkeler ve en son Adalet Yürüyüşü bu vaatlerin güvencesi olarak algılanıyor. HHH İnce’nin açıkladığı program, 117 gün sonra, Parlamenter Rejim yeniden kurulmaya başlandığında Türkiye’nin sıfır noktasını, yani işlerin nereden başlayacağını belirtiyor. Bu sıfır noktasının özellikleri şöyle: OHAL yok. Merkez Bankası özerk. Terör örgütleriyle mücadele ediliyor. Passolig yok. Türkiye’nin Şam büyükelçisi var. Yargı bağımsız. Telefonlar dinlenmiyor. Dava açılmayan KHK’liler göreve dönmüş. Kuleli Askeri Lisesi ve askeri kurumlar açık. Medya bağımsız. Cemevleri ibadethane statüsünde. Mezhep, cinsiyet ayrımı yok. Memurlara 3600 ek gösterge verilmiş. Ekonomiyle ilgili kurumlar özerk. AB ile müzakereler yoğunlaştırılmış. Bölünen üniversiteler birleştirilmiş. Okullar ve sınavlar ücretsiz. 24 Kasım’da her öğretmene 1 maaş ikramiye veriliyor. Mülakat yok. Çiftçinin mazotu 3 lira. En düşük emekli maaşı 1500 lira. Çocuk bezinde KDV indirilmiş. Engellilere Marmaris’teki yazlık sarayda tatil. HHH Bu 100 günlük programı kimse küçümsemeye kalkmasın: Bu vaatler, yeniden Parlamenter Rejim’i kuracak olan Türkiye’nin işe başladığı sıfır noktası olacak... Parlamenter Rejim’in yeniden inşası ise, o noktadan sonra, bütün Demokratik Güçlerin katılımıyla, elbirliğiyle, Meclis’te oluşacak “Demokratik İktidar” tarafından gerçekleştirilecek. DİREN DEMOKRASİ: 117 GÜN SONRA PERDE AÇILIYOR! SİBEL BAHÇETEPE Bu yıl mezun olacak yaklaşık 2 bin eczacılık fakültesi öğrencisi, mesleğe başlamadan önce yıllık cirosu 2.5 milyon TL ile 3 milyon 553 bin TL arasındaki bir eczanede, bir yıl boyunca “yardımcı eczacılık” yapıp ancak öyle bir eczane açabilecek. Ancak bu cirolara sahip eczane sayısının ülke genelinde yalnızca 612 olması, geri kalan mezunların ne yapacağı, nerelerde çalışacağı tartışmasını da beraberinde getirdi. İstanbul Eczacı Odası Başkanı Zafer Cenap Sarıalioğlu, devletin bu konuda bir çözüm bulması gerektiğini belirterek “Bu yıl iki bine yakın eczacı mezun olacak ve 612’si bakanlığın belirlediği şartlardaki eczanelerde çalışabilecek. Geri kalan 1400 kadar genç eczacıların nerelerde çalışacağı belirsiz’’ dedi. Yardımcı eczacılık Sarıalioğlu, 2012 yılında 6197 sayılı Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Kanun’da bazı değişikliklere gidildiğini ve 2013’ten itibaren eczacılık fakültesine başlayan ve bu yıl mezun olacak yeni eczacıların, eczacı olabilmesi için bir yıl yardımcı eczacılık yapması uygulamasının getirildiğini anlattı. Yasa değişikliğinden iki yıl sonra ise Sağlık Bakanlığı’nın bir rapor yayımladığını ve raporda eczacılık fakülteleriyle ilgili bazı uyarılarda bulunduğunu anımsatan Sarıalioğlu, “Bakanlık raporunda ‘Eczacılık fakültelerindeki öğrenci alımlarının mevcut haliyle devam etmesi durumunda hedef olan 31 bin 300 eczacıdan yaklaşık 9 bin daha fazlası oluşacak’ uyarısında bulundu. Yeni eczacılık fakültelerinin açılmamasını, mevcut kontenjanların da azaltılarak yürümesini öngörüyordu. Ancak bu uyarılar dikkate alınmıyor” diye konuştu. O zamanlar 27 olan eczacılık fakültesinin sayısının günümüzde 52’lere çıktığını da dile getiren Sarıalioğlu, şöyle devam etti: “AKP iktidara gelmeden önce eczacılık fakültesi sayısı 11’di. Bakanlık 4 yıl önceki raporunda yeni eczacılık fakülteleri açılmamalı derken, YÖK her gün yeni eczacılık fakülteleri açıyor. Öğretim üyesi olmayan eczacılık fakülteleri var. Bu yıl mezun olan eczacılık fakültesi öğrencileri tedirgin, belirsizlik ve kaos ile karşı karşıya. Devlet, yeni mezunlara eczane açabilmek için 1 yıl, bir eczacının yanında yardımcı eczacı olarak çalışması yani bir nevi zorunlu staj yapması gerektiğini söylüyor. Ancak bunu yapabileceği eczacıların sayısı da yetersiz. ” l İSTANBUL C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle