28 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 18 Haziran 2018 EDİTÖR: ŞEHRİBAN KIRAÇ TASARIM: BAHADIR AKTAŞ varkenGkeimlesceeekvkaaylmgaıszıyükİozlkdnçeuet6ys.r7ae2tkışatlezaarıldı Coldwell Banker Türkiye Ülke Başkanı Gökhan Taş’a göre insan yuvasını geleceğe dönük umudu, güveni varsa değiştirmeye daha istekli bakıyor ŞEHRİBAN KIRAÇ Türkiye’nin konut sektörüyle ilgili son veriler, sektördeki olası bir daralmanın ekonomiye nasıl yansıyacağına dair soru işaretleri doğurdu. Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) son verilerine göre konut satışları nisan ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 9.9 oranında azaldı. 2018 yılı 1. çeyreğinde, geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 6.72 oranında bir azalma kaydedildi. ABD merkezli emlak danışmanlık şirketi Coldwell Banker Türkiye Ülke Başkanı Gökhan Taş’a göre, ticari alanlar da dahil 2.4 milyon adet gayrimenkul stoku var. “İnsanların kolu kopmuş, acayip bir kanama var, kanı durdurmak için dönem dönem tapmonlar konuyor ama bunlar da işe yaramıyor. Gayrimenkul almak ve satmak, özellikle almak insanların yuvalarını taşımak demek. İnsan yuvasını geleceğe dönük umudu güveni varsa değiştirmeye daha istekli bakıyor. Şu anda zaten bir belirsizlik ve Kanal İstanbul canlandırmadı n Şu anda satışta hangi bölgelerde sorun var? Bağdat Caddesi en çok sorun yaşanılan bölgeler arasında. Talep az satış zor. Kartal Maltepe bölgesinde plazalarda sorun var. Ankara Çayyolu bölgesinde sıkıntı var. Önceden bir altyapı yatırımı gelecekse piyasa o bölgede hareketlenirdi. Şu an bu da yok. Kanal İstanbul açıklandı mesela, yıllar önce Kanal İstanbul açıklandığında o bölgeden herkes ABD’de altına hücum eder gibi ne buluyorsa almaya çalışıyordu, ama şimdi o dönem alanlar en son işlem gören fiyatlara dahi satış yapamadı. geleceğin ne olacağına dair sorun varken kimse borç altına girip ev almak istemiyor.” Gökhan Taş ile emlak piyasasındaki durgunluğu ve çıkış yollarını konuştuk. n Konut satışları düşüyor, şu anda emlak piyasasını nasıl görüyorsunuz? İnsanların kolu kopmuş. Aslında acayip bir kanama var dönem dönem onu durdurmak için tamponlar konuyor o kanı durdurmak için. Halihazırda açıklanan teşvikler işe yaramıyor gibi. Tapu harcının 4’ten 3’e inmesi insanları etkilemedi. Konut kredisi faizleri indi ama hiçbir banka 0.98’den kredi vermiyor. KDV’de de maalesef harekete geçirecek bir indirim açıklanmadı. Fiyatlar hâlâ insanların ev alabileceği seviyede değil. Sektörde geçen yıl pazarlığa açıklık vardı nispeten, bu sene o da yok. Satış trendinde ciddi bir artış eğilimi maalesef yok. Borçlanmak istemiyor nBunu neye bağlıyorsunuz? Birinci sebebi gayrimenkulde gelecek değer analizi diye bir şey var. Vatandaş 800 bin liraya alırsam bir yıl sonra ne olur da fiyat düşmez diyor? Yaptığında da olumlu bir sonuç çıkaramıyor. İkincisi insanlar yuvasını kurarken, daha iyi bir ülke hayal ediyorsa o geçişi sağlıyor. Yurttaş yeni ya da büyük bir ev için ilave borca girmek istemiyor. İşinin, geleceğinin ne olacağıyla ilgili kaygısı var. n Gayrimenkul’de yurtdışına yönelen var mı? Türklerin yurtdışı göç anlamında Portekiz, İspanya, Karadağ, Yunanistan, ABD halen yoğun devam ediyor. Ama TL’nin değer kaybı bunu biraz frenleyecek. İnsanların alternatif ülke arayışları devam ediyor. Bunu fiiliyata geçiren kişi sayısı artıyor. Bizde halen konutta 2227 yıl kira çarpanı varken, oralarda kira çarpanı 912 yıla düşmüş durumda. KDV ve faiz inmeli Gökhan Taş, Şehriban Kıraç’ın sorularını yanıtladı. n Seçim sonrası piyasada canlanma olması için ne tür adımlar atılmalı? Her seçimde olduğu gibi seçim tarihinden iki ay önce ihtiyaçlarını beklemeye alanlar var, bu iki aylık ihtiyaç birikimi harekete geçer. 2.4 milyon adetlik stokun erimesi için KDV’nin net şekilde yüzde 1’e inmesi, faizlerin yüzde 1’in altına inmesi ve tapu harcının 1’in altında olması gerekiyor. İlk gayrimekulünü alacak insanları devletin sübvanse etmesi lazım. Tİcari gayrimenkul tarafında da düzenleme şart. 2.4 milyon adetlik stok n Stoklar ne durumda? 2018 başı itibarıyla iskânı alınmış devri yapılmamış 410 bin gayrimenkul var. Yine 1.6 milyon ruhsatı alınmış konut var. Bu sadece konut. 400 bin ticari alanı da eklersek 2.4 milyon toplam stoktan bahsediyoruz. n Birçok teşvik verildi, kampanyalar yapıldı neden hâlâ erimiyor stoklar? Bir tek arsa üretebilen TOKİ var. Bu arsaları yüksek fiyatlı ihalelerle verdi. O ihaleyi alan firma, kâr edebilmek için piyasada olanın üstüne fiyat verdi, satışta da olan fiyatın üstüne eğilim oldu. Bu trend 2015’e kadar devam etti. Fiyatlar yüksel di. Özellikle orta sınıf ve or ta üstü sınıfın ciddi kredibilitesi vardı. 400 binlik evin 700 bin olduğunu gördüler. Akabinde 34 daire aldılar. Ortada sürekli fiyat yükselmesinden kaynaklı yatırımcı güruhu oluştu. Bunlar projelerin lansmandan önce yüzde 3040’ını alıyorlardı. Fakat proje sahipleri 2015 sonrası ise kâr edememeye başladılar, 2 sene sonra satamamaya başlayınca, burada bir sıkışma olmaya başladı. İhtiyaç sahibi insanlar şunu gördü, proje lansmanında 800 bin olan sonrasında 1 milyon TL’ye çıkmış gayrimenkuller, satılamayınca, fiyatın 700 bine düştüğünü gördüler, dolayısıyla lansmandan almaktansa bitişte alma eğilimi oldu. 10 bin TL’de sorun var n Ya indirim kampanyaları niye işe yaramadı? Metrekaresini 15 bin TL’ye satmaya çalıştığınızda fiyatı 12 bine düşürseniz de insanlar bir anda kapıya yığılmaz. O grubun kredibilitesi dolmuş durumda. Finansmanla ilgili ciddi sı kıntı yaşıyorlar. Orada talebin çok üzerinde bir arz oldu. 5 bin liralık konut çıkarın kampanyaya gerek yok. İkinci el için söylüyorum, metrekaresi 10 bin TL’yi aşan yerlerde sorun var, orada alıcı talebi cılızlaştı. n Tas¸ınmaz Ticareti Yönetmeliği yürürlügˆe girdi, sektörü nasıl etkiler? Özellikle hizmet bedellerinde gidilen kesinti sebebiyle kurumsal firmaların güçlü satıs¸ performansına ket vurulacak. Türkiye’de banka kredili konut satıs¸ı yüzde 29’a geriledi. Sektör daha çok ikinci el konut satıs¸ı ile dönüyordu. Bu yönetmelik ikinci el konut satıs¸larını olumsuz etkileyecek. S¸u an 500 bin TL’lik bir evin satıs¸ında emlakçıya satıcı KDV hariç 12 bin 712 TL ödüyordu. Emlakçı elde ettigˆi bu paranın yüzde 22’ sini kurumlar vergisi olarak yine devlete ödüyordu. Yönetmeligˆe göre örnekledigˆimiz kazanç yüzde 33 azalmıs¸ oldu. Yönetmeliğin iptali için mahkemeye başvuracağız. 88 otel için 1.46 milyar TL yatırım Türkiye konaklama sek törü 2018 yılı 4 aylık dönemde 88 proje için yatırım teşvik belgesi aldı. Ekonomi Bakanlığı’ndan, ocaknisan döneminde, 64 adedi yeni tesis olmak üzere 88 adet proje için 1.46 milyar TL bütçeli yatırım teşvik belgesi verildi. Bunun 1.22 milyarı yeni otellerin inşasında kullanılacak. Yenilemeler için de 234 milyon TL harcanacak. Turizmdatabank’ın derlediği verilere göre; ocaknisan döneminde alınan teşviklerle, 10 bin 663 adet yeni yatak yapılacak. 15 bin 799 adet otel yatağı da yenilenecek. Harcanacak bütçe ağırlıklarına göre, 4 aylık dönemde, yeni otel projelerinin merkezleri; İstanbul, Afyon, Antalya, İzmir olurken onları; Mersin, Samsun, Gaziantep, Bursa ve Nevşehir izledi. l Ekonomi Servisi Şirketler dövize koştu Türkiye’de bireysel milyonerler en çok altın, kurumlar ise döviz aldı İstanbul eğlence merkezi Ödeme teknolojileri öncüsü Mastercard, 9 yıldır yayımladığı ve dünya genelinde en çok ziyaret edilen şehirleri ve ziyaret sebeplerini ortaya koyan “Hedef Şehirler Endeksi” raporunun bir devamı olarak, eğlence tutkunlarının seyahat için dünya genelinde hangi şehirleri tercih ettiğini açıkladı. Rapora göre global listede 9. sıradaki İstanbul ve 11. sıradaki Antalya, turistlerin eğlen ce amaçlı seyahat ettiği şehirler arasında yer alıyor. Listede Dominik Cumhuriyeti’nden Punta Cana ilk sırada yer alıyor. Onu Peru’da bulunan Cusco takip ediyor. Hedef Şehirler Endeksi’nde global listede 9’uncu, Avrupa listesinde 3. sırada olan İstanbul’u ziyaret eden her 10 turistten 9’u eğlence amaçlı geliyor. İstanbul’a en çok Rus turistler gelirken, onları İran, Almanya, Irak ve Suudi Arabistan’dan turistler takip ediyor. Alman turist sayısında son yıllarda hızlı bir düşüş olduğu da göze çarpıyor. Ortalama 6 gün kalan ve günde ortalama 108 dolarlık harcama yapan turistler en çok yeme içme ve alışverişe para harcıyorlar. Türkiye’deki milyonerlerin hesabında bu yılın nisan ayı itibarıyla 3.6 milyar liralık altın bulunuyor. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu verilerine göre, Nisan 2018 itibarıyla Türkiye’de hesabında 1 milyon lira ve üzeri bakiye olan 136 bin 139 kişi bulunuyor. Bunların bankalardaki toplam mevduatı TL bazında 907 milyar 986 milyon lira. Milyoner mudilerin bankalardaki mevduatının dağılımına bakıldığında, bunun 458 milyar 36 milyon lirasını yerel para cinsinden mevduat, 446 milyar 344 milyon lirasını döviz tevdiat hesabı, 3 milyar 606 milyon lirasını da kıymetli maden depo hesapları oluşturuyor. Bireyler altın aldı Nisan itibarıyla, altın milyoneri olan gerçek kişilerin hesabında 2 milyar 786 milyon liralık altın bulunurken, bu rakam ticari ve diğer kuruluşlarda 820 milyon lira düzeyinde kaldı. Milyoner olan ticari ve diğer kuruluşların hesabında yaklaşık 269 milyar 277 milyon lira karşılığında döviz bulunuyor. Bu rakam gerçek kişilerde 171 milyar 55 milyon lira olarak hesaplanıyor. l Ekonomi Servisi ekonomi 9 Bu sırada Ürdün’de Hemen, “Ne alakası var” demeyin, AKP liderinin Niğde mitinginde meydandakilere çıkıştığı gibi... Suruç’ta yaşananlara bakıp, “hadi yine başlıyor” gibi bir şey yazmaya hazırlanıyordum ki, gözüm Ürdün ile ilgili haberlere takıldı. Biraz daha yakından bakınca ayırdına vardım ki bir alakası var. O yüzden, Suruç’ta yaşananlarla ilgili yazıyı, gelişmeleri beklemek üzere, erteledim. IMF yine sahnede... Zaten, Suriyeli göçmenlerin yükünü göğüslemeye çalışan Ürdün ekonomisi iki yıl önce dış borçlarını ödemekte zorlanmaya başlayarak bir borç krizine girmiş, IMF’den yardım istemek zorunda kalmış. IMF 2016 yılında Ürdün’e çeşitli ürünlere devlet desteğinin azaltılması, vergilerin indirilmesi gibi mali önlemlerle, ekonominin yabancı yatımcılara daha cazip hale getirilmesi, kaynakların, yerel gereksinimlerden alınarak, borç ödemeye yönlendirilmesi koşuluyla altı yıl vadeli 723 milyon dolarlık bir kredi açmayı kabul etmiş. Hükümet bu önlemleri devreye sokmaya, ekmek, elektrik gibi birçok temel tüketim malının fiyatı hızla artmaya başlayınca, Ürdün halkı ve sendikalar sokaklara dökülmüşler. Associated Press’e konuşan, eczacı Halit Hilmi “Benden bir sürü vergi istiyorlar, doğru dürüst devlet hizmeti vermiyorlar ama meclistekilere yüksek maaşlar veriyorlar, bakanlıklara Mercedes otomobiller alıyorlar, faturayı halk ödüyor” diyor. Geçen ay, Başbakan Hani Mülki, IMF’nin önerdiği vergi indirimi reformunu devreye sokmaya kalkınca, bu reform esas olarak işçi sınıfını ve orta sınıfları vurduğundan protesto eylemleri giderek yoğunlaştı. Mayıs sonundan bu yana öfkeli kitleler her gün Başbakanlık ofisi önünde toplanıp “maanaş” (bizde yok) diye bağırıyor. Eczacıları, doktorları, mühendisleri de kapsayan 17 sendikayı temsil eden konfederasyon sık sık biriki günlük uyarı grevleri düzenliyor. Göstericiler sokaklarda “ekmek, özgürlük, toplumsal adalet”, “hükümet istifa” sloganları atıyorlar. Sonunda, Kral, Mulki’yi görevinden aldı, yerine eğitim bakanı, Harvard, MIT mezunu ekonomist Omar Razzaz’ı hükümeti kurmakla görevlendirdi. İlk konuşmasında, “Elimde sihirli değnek yok, sorunlar ağır, önümüzde uzun ve zor bir yol var” diyen Razzaz’ın, son vergi yasasını yumuşatmanın ötesinde, IMF programına sadık kalmaktan başka çaresi yok gibi görünüyor. Bu yüzden, sendikalar tatmin olmadı. Parlamentonun önde gelen üyelerinde, 1960’ta öldürülen ünlü politikacı Barakat alMajali’nin oğlu Amjad Hazaa alMajali’ye göre “Bu protestolar son vergi reformuna değil, esas olarak ülkenin yönetimini ele geçirmiş, yabancıları temsil eden, liberal elitin yönetimine karşı” diyor. Alakası şöyle... Türkiye ekonomisi bir borç krizinin eşiğinde duruyor. Kimi analistlere göre kriz başladı bile. Prof. Acemoğlu, temkinli bir dil kullanarak “Şu anda ekonominin negatife girmesi engellenemez boyutta” diyor.  Prof. Gürkaynak’a göre de “artık idare edilemez bir noktaya geldik”, “yatırım yapılmamasının nedeni yüksek faizler değil, memleketin yaşanılmaz hale gelmesi”... “Canımızın acıyacağı kesin.” Boratav Hocamız da geçen hafta, Birgün’deki yazısında, IMF’nin son Türkiye raporuna atıfla, eğer bir borç kriziyle IMF’ye el açacak olursak, canımızın nasıl yanacağını anlatıyordu. IMF ekonominin daraltılmasını, kamu maliyesinin disiplin altına alınmasını, böylece yaratılacak kaynakların borçların ödenmesine yönlendirilmesini isteyecek: Daha fazla işsizlik, yoksulluk, hatta iflas dalgası... Siyasal İslamın ahbap çavuş kapitalizminin, dışardan düşük faizle alıp içerde, yarın yokmuş gibi paylaştığı kaynaklar da ekonomi daraltılarak, sosyal harcamalar kısılarak, yeni vergi ve fiyat artışları devreye sokularak, kısacası, halkın daha da yoksullaştırılması pahasına ödenmeye çalışılacak. Hem de petrol fiyatlarının ve uluslararası piyasalarda borçlanma maliyetinin artmaya başladığı bir dönemde. Sandığa giderken bizi buraya kimin, nasıl getirdiğini unutmayalım. Ne demişler, “yaptıkları yapacaklarının göstergesidir”. Bunlar iktidarda kalırsa, krize eşlik edecek, yalan, baskı ve zulüm de cabası. Hazine: Banka emeklileri kanun kapsamında değil Banka emeklilerinin, 1000 TL’lik bayram ikramiyesinden yararlanamaması ile ilgili Hazine Müsteşarlığı açıklama yaptı. Müsteşarlığın, gazetemize yolladığı açıklamada, banka emeklilerinin ilgili torba kanun kapsamında yer almadığı ifade edildi. Haberimizde de sandık emeklileri torba kanun kapsamında yer almadığı için Hazine’nin bankalara ödeme yapmadığı belirtilmişti. Yapılan açıklamada “Müsteşarlığın hak sahiplerine doğrudan emekli ikramiyesi ya da maaşı ödemek gibi bir görev, yetki ve sorumluluğu bulunmamaktadır” denildi. l Ekonomi Servisi C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle