14 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Pazartesi 18 Haziran 2018 6 EDİTÖR: HAKAN AKARSU TASARIM: EMİNE BİLGET AKP’de 2. tur hesabıYalnızca muhalefet değil, artık iktidar da seçimin birinci turda bitmeyeceğini dile getiriyor Millet İttifakı ve HDP’nin oluşturduğu muhalefet, seçimin ikinci tura kalacağına kesin gözüyle bakıyor. İktidar blokunda ise başlangıçtaki yüzde 55 çıtası son haftaya girerken düşmeye başladı. Mikrofonlara olmasa da ilk kez ikinci tur sesleri çıkmaya başladı. Batı’nın öngörüsü ise seçimin ERDEM GÜL ikinci tura kalacağı, parlamento seçimlerinde da muhalefetin çoğunluğu ele geçireceği yolunda Hızlandırılmış takvimi nedeniyle tarihe “baskın se çim” olarak da geçen 24 Haziran se çimleri için son haftaya iktidar ve mu halefet blokları, “bıçak sırtı” tahminiy le girdi. Muhalefet başından beri seçi min ilk turda bitmeyeceği öngörüsüy le ikinci tur stratejilerine hazırlık ya parken, iktidar cephesinde ise ikin ci tur ihtimalleri ilk kez dile getirilme ye başlandı. Seçimlerin son haftasına, iktidar da muhalefet de son kozlarını oynamak için girdi. Ancak her iki cephede de oy nanacak son kozlar, kafalardaki seçim ler “ilk turda bitecek mi ikinci tura mı kalacak” tahmin ve öngörülerine gö re şekilleniyor. Yüzde 51.5 yüzde 48.5 Erken seçim kararı alındığında ilk turdan emin görünen AKP’liler İnce’nin tablosuyla biten 16 Nisan 2017’deki performansı karşısında ikinci tur hesapları yapmaya başladı. referandumun bir devamı niteliğinde BatıAB bakışıgörülmesi nedeniyle de nefes nefese ve fetin ikinci tur umudunu yükselti lırken, ilk anketler sonrası çıta yüz heyecanla geçecek son haftaya girilirken muhalefet, iktidar ve seçimleri yakından izleyen Batı ve AB ülkelerinin 24 Haziran seçimleri Batı ülkeleri tarafından da çok yakında iz yor. Bizzat MHP lideri Devlet Bahçe de 55’lere konuldu. Ancak son haftali ve AKP sözcüleri arasında partilerin ya girilirken iktidar blokundaki dealacakları oy ve çıkaracakları sandal ğerlendirmeler “ayakların suya erdi çektiği son fotoğraflar şöyle: leniyor. Türkiye ile ilişkilerdeki has ye sayısına ilişkin tartışmalar, muha ğini” gösteriyor. AKP’deki değerlen Muhalefet bloku l AKP mutsuzlarını ikna edemedi: Millet İttifakı’yla, seçime tek başına giren HDP’nin oluşturduğu muhalefet bloku, Cumhurbaşkanlığı seçiminin ilk turda bitmeyeceği, ikinci turda cumhurbaşkanının değiştirileceği stratejisiyle hareket ediyor. Muhalefet, son haftaya bu beklentisini daha da yükselterek girdi. 16 Nisan referandumundaki kafa kafaya sonuçlar, muhalefetin ikinci tura kalınacağı öngörüsünün en güçlü hesabını oluşturu sasiyet nedeniyle, tahminleri konusunda en ketum kesimleri de Batı ve AB ülkeleri oluşturuyor. Ancak kulislerde ağırlıklı tahminler, “İlk turda muhalefetle iktidar arasında kafa kafaya bir yarış var, ilk turda yüzde 50+1’in bulunamaması yüksek bir olasılık, ikinci tura doğru bir gidiş görülüyor” şeklinde ifade ediliyor. Batı ve AB ülkelerinde parlamento seçimleri için de “kafa kafaya yarış” gözlendiği, az da olsa muhalefetin sandalye sayısında öne geçebileceği tahminleri yapıldığı belirtiliyor. lefete “iktidar içinde erime” tespitleri yaptırdı. Muhalefete göre, iktidar içindeki bu çekişme, “Kendi partimize oy veririz ama cumhurbaşkanı seçiminde Erdoğan’a oy vermeyiz” tavrındaki MHP’li seçmen sayısını artıracak. l İktidar yorgunu: Muhalefete göre iktidar ittifakı, Erdoğan’ın tanımladığı “metal yorgunluğu” içinde bir kampanya süreci yaşadı. Muhalefette, Erdoğan’ın partisini bir türlü ayağa kaldıramadığı, kampanya süresince her seçimde en önemli avantajı olan psikolojik ve gündem üstünlüğü dirmelerde, cumhurbaşkanı seçimlerinde “az farkla da olsa” ilk turda sonuç alınacağı ifade edilmeye başlandı. Erdoğan’ın referandumdaki sonuçlara yakın oranda kıl payı bir şekilde ilk turda cumhurbaşkanı seçileceği ifade ediliyor. l İkinci tur sesleri: İktidar blokunda başlangıçtaki çıta yüksekliğinden düşüşle birlikte mikrofonlara olmasa da ilk kez ikinci tur sesleri de duyulmaya başlandı. İktidar bloku içinde daha önce ikinci tur hiç telaffuz edilmezdi. Ancak artık sessiz yor. Çünkü muhalefete göre AKP refe nü ele geçiremediği, mitinglerinin es de olsa “ikinci tur hazırlıklarıyla” ilgi randumda “kentli muhafazakâr genç lerine ve Erdoğan’a oy vermeyip “boş ki enerjikliği göstermediği gözlemle li cümleler duyuluyor. İktidar blokun seçmen” olarak tanımlanan seçmeni oy” tercihi yapabilecekleri tahmin edi ri ifade ediliyor. Muhalefete göre tüm da ikinci tura kalınması durumunda ne “evet” oyu verdirememişti. Yapı liyor. Muhalefet, tercihini ifade etme bu görüntüler, cumhurbaşkanı seçimi bile Erdoğan’ın seçimi kaybetmesinin lan araştırmalarda AKP’nin kendisin yen yüksek orandaki seçmen grubu nin ikinci tura kalmasını kesinleştir mümkün olmadığı görüşlerine, muha den uzaklaşan ve “mutsuz seçmen” nun da AKP’ye oy veren seçmenler ol di. Muhalefet, parlamento seçimlerin lefetin tek aday etrafında birleşmesi olarak tanımlanan grubu ikna edeme duğu gerçeğiyle, seçimin ikinci tu de de çoğunluğu sağlayacağından yo nin mümkün olmadığı tespitleri daya diği görülüyor. Muhalefette, bu neden ra kalacağına neredeyse kesin gözüy la çıkarak, bunun da 8 Temmuz’daki nak oluşturuyor. Özellikle HDP’nin ba le “16 Nisan’dan bu yana hayır oylarında bir kayıp yok ama evet tavrın le bakıyor. l MHP fireleri: Son haftaya giri ikinci turda muhalefet adayının cum raj altı kalacağı hesaplarının boşa çıhurbaşkanı seçilmesine katkı sağlaya kacağına ilişkin araştırmalar, AKP’de dan hayır tavrına geçiş var” tespitleri lirken AKP ile MHP arasında yaşayapılıyor. Evet’ten hayır tercihine ge nan gerilim ve MHP seçmeni içinde cağını hesaplıyor. parlamento çoğunluğunun da kaybedi l Çıta aşağı indi: İktidar blokunda lebileceği kaygılarını artırıyor. çen AKP seçmenlerinin kendi parti ki “itaatsiz seçmen” grubu, muhale başlangıçta hedef yüzde 60’lardan açı l ANKARA Akşener, Sultanahmet’teki programın engellenmesine tepki gösterdi: Korktuğunuzu bu kadar belli etmeyin İYİ Parti Genel Başkanı ve cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener’in, Halk TV’de Uğur Dündar’la Sultanahmet Meydanı’nda yapılması planlanan programı Fatih İlçe Seçim Kurulu’nun engellemesinden dolayı Sultanahmet Meydanı yerine dün akşam Büyükçekmece Kültür Park’ında yapıldı. Programda engelenmesi ile ilgili, “Sadece dört kez televizyona çıkabildim. Sayın Erdoğan İstanbul işgal altındayken, Halide Edip Sultanahmet Mitingini yaptı. Siz nasıl bir yöneticisiniz ki, toplantıyı son dakika iptal ediyorsunuz! Korktuğunuzu biliyorum ama bu kadar belli etmeyin be kardeşim!” dedi. Tansu Çiller’in AKP’ye desteğinin bilindiğini belirten Akşener dip dalga ile ilgili şunları söyledi: “Anket yapan arkadaşların tamamı şunu söylüyor: Eskiden 80 eve giderdik şu kadarı cevap verilirdi. Şimdi 140 eve gidiyoruz şu kadarı cevap verilmediği için, kendileri açısından da yarın mutlaka bir anlatma ihtiyacı doğacak. Diyecekler ki, bir dip dalga vardı, seçmen sessizdi, biz göremedik. O yüzden dip dalga geliyor, diyorum.” Bu arada Akşener, dün Bursa’da en kalabalık mitinglerinden birini yaptı. Akşener, “16 yıldır toplam 2 trilyon dolar para girdi devletin kasasına. Yandaşlar zengin edildi. İlk defa bu ülke bir cumhurbaşkanının, millete müşteri gözüyle baktığını gördü” dedi. Akşener ardından Bileciklilere seslendi. Akşener, “İlker Başbuğ’u cezaevine atıp, Öcalan’a bilge lider dediler. Habur’u unuttuk mu? Oslo’yu unuttuk mu? Ana kuzuları bunların hatalarını kanıyla, canıyla ödüyor. Bir ülke yöneticisi 7 kere üst üste kandırılır mı?” dedi. Aydın, TRT’de TRT’yi eleştirdi Öte yandan İYİ Parti Genel Başkan Yardımcısı Koray Aydın, TRT Haber’de partisinin propaganda konuşmasını gerçekleştirdi. TRT’yi sert sözlerle eleştiren Aydın, “İyi ve cesur insanların dik duruşu karşısında afallayan iktidar, bu sefer de partimize karşı medya karartması uygulamaya başladı. Bu medya karartmasının en acısı ise TRT’de yaşadığımız karartmadır. Belki de İYİ Parti’yi TRT ekranlarında ilk kez bu kadar uzun görüyorsunuz. Maalesef ki milletimizin vergileri ile ayakta duran bu kurumda ancak bir yasal zorunluluk yerine getirildiği için yer bulabiliyoruz” dedi. l Haber Merkezi Son düzlük notları n Son haftaya girerken sonuçlar hâlâ “bıçak sırtı” sayılabilir mi? Hemen bütün taraflar, siyasi sözcüler seçim sonuçlarına ilişkin benzer şeyler söylüyor. Kimi açıktan, kimi kapalı kapılar ardında sürprizlere açık ve risklerle örülü bir son düzlükten bahsediyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan, partisinin mahalle başkanlarıyla yaptığı kapalı toplantıda, “olay garanti değil, onu da söyleyeyim” diyerek uyarıyor ve oy verilmeden sonuç almanın yollarını gösteriyor. Muhalefet partileri ve sivil toplum kuruluşları sandık güvenliği ve seçim provokasyonları konusunda kaygılarını söylüyor. Daha önceki seçimlerde de, çeşitli taktik mülahazalarla sonuçlara ilişkin belirsizliklerden bahsedildiği olurdu, seçmen tabanı gevşemesin diye durum “garanti değil” açıklamaları yapılırdı ama galiba bu sefer her şey daha sahici. Yani gerçekten kimse sonucu tam kestiremiyor. Sahiden olayın bıçak sırtı olduğuna inanıyor. Çok güçlü oy hareketleri tespit edememiş olan araştırmacılar, defalarca tekrar ettikleri, yeniden yeniden kontrol ettikleri anketlerinin ölçtüğünden, seçmenin söylediğinden emin olamıyor. n Seçmende gizli bir dip dalga ve saklanan bir “şamar” var mı? Bu yüksek belirsizlik durumu, ilgisizlik kılığındaki yüksek teyakkuz ve aşırı durgunluğun ardındaki hareketlilik potansiyeli, seçmenin gizli bir örgütlenme veya şakacı bir çıkış hazırlığından kaynaklanmıyor. Sorulduğunda kararını söyleyen ama o kararını uygulayıp uygulamayacağı belirsiz olan seçmenin ağırlığı, ölçme zorlukları yaratıyor. Kimilerinin dip dalga, bazılarının korku beyanı, kimilerinin ders verme hevesi diye değerlendirdiği bu kapalılık, oy tercihi değişikliği olarak ölçülemiyor. Sonuçları oy tercihinden çok, oy verme motivasyonunun belirleyecek olması, anketlere değil, daha önce gerçekleşmiş seçim sonuçlarına göre değerlendirmeyi daha açıklayıcı hale getiriyor: Çoğu ekonomik bütün göstergeler 7 Haziran seçimlerindeki seviyelere çok yakın seyrediyor. İktidar, seçimi 1 Kasım’a çevirme girişimlerinde ciddi karşılıklar bulamadı ve 16 Nisan referandumundaki desteğin üzerine çıkabilecek bir atılım yaratamadı. “Hep kazandı” gerekçesine, kaybettiği örnekler cevap veriyor. n 24 Haziran’ı 1 Kasım’a çevirme girişimleri sonuçları etkileyebilir mi? Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ve bütün AKP’lilerin kapalı toplantılarda HDP’nin barajın altında kalması için formüller önerdikleri sır değil. Erdoğan “markaj” diyor, üzerinden birkaç gün geçmeden AKP’liler Suruç’ta otomotik silahlı seçmen ziyareti yapıyor. Seçimden önce medyada yapılan yol temizliğinin ve seçimde bağımsız İçişleri Bakanı uygulamasının kaldırılmasının ne işe yaradığı, yaşanan olayların nasıl çarpıtılarak aktarıldığıyla anlaşılıyor. Afrin ve Kandil operasyonları, Demirtaş ve HDP hakkında yeniden tedavüle sokulan kriminalizasyon ve yalnızlaştırma kampanyaları şimdiye kadar iktidarın istediği sonuçları vermedi. İşte bu yüzden, daha tehlikeli provokasyon ihtimallerinden herkes korkuyor. Fakat asıl sorun, bu kadar yıldır göstere göstere yapılan provokasyonlardan, gündem belirleme hamlelerinden ve açık çarpıtmalarla sonuç alınmasından endişe edilmeye devam edilmesi, bunların boşa çıkacağına olan inançsızlık; bu inançsızlıkla hâlâ canlı kalan imkân. n Muhalefet seçmeni ve sözcülerinin performansı ne gösteriyor? İnce’nin yüksek motivasyon ve tabanından aldığı yoğun destekle sürdürdüğü kampanyası, Temel Karamollaoğlu’nun AKP’nin blok siyasetini kıran etkisi ve Demirtaş’ın hapishaneden yürüttüğü propaganda ile Akşener’in ivmesi düşse bile özellikle MHP’yi sıkıştıran tarzı, tıp kı referandumda olduğu gibi toplam bir etki yaratıyor. İktidarın zorladığı ama başarısız olarak vazgeçtiği yan yana gelme suçlaması muhalefet tabanında karşılık bulmuyor. Yerelde muhalefet partilerindeki beklenti yükselirken, hemen her yerde genel havadan memnuniyetsizlik bir türlü aşılamıyor. Kendilerinden emin olanlar bile, bir başka şehirde, bir başka bölgede veya bir başka partinin seçmenlerinde fire olup olmayacağı endişesine cevap bulmaya çalışıyor. Medya yetersizliği yüzünden tatmin edici cevaplar bulamıyor. Anketlerde rahatlatıcı bir kopuş görülmeyişi, sandık endişeleri ve provokasyon ihtimalleri gündemden hiç düşmüyor, kaygıyı da motivasyonu da tetikliyor. n Erdoğan’ın İstanbul mitingi seçim sonucuyla ilgili ne söylüyor? Referandum sonuçlarına ve anketlere göre Cumhur İttifakı’nın en zayıf noktalarından biri İstanbul. Erdoğan kendi siyasi kariyerinin de başlangıcı olan İstanbul’a büyük önem veriyor. Daha önceki seçimlerde ve özellikle de 15 Temmuz sonrasında Yenikapı’da toplanan kalabalıklar da iktidar gücünün sembolü haline getirildi. 2014 yılında yapılan mitingde 2 milyon kişinin toplandığı iddia edilmiş ve ardından Erdoğan cumhurbaşkanı seçilmişti. Ancak bir yıl sonra yapılan 7 Haziran seçimlerinde AKP’nin yüzde on oy kaybına uğradığı görüldü. Seçmenin yüzde yirmisini barındıran İstanbul’u, belediye başkanlığı dönemiyle ikna etmeyi deneyen Erdoğan, siyaseti sadece yönetsel bir mesele olarak algılıyor. Yaptıklarını anlatmanın ve 16 yıl için skor vermenin, simülasyon videoları göstermenin oy desteğine yeteceğini düşünüyor. İstanbul mitingi de bu açıdan, Çiller takviyesi ve “Bay Muharrem” seslenişinde bir rekor oluşturması dışında bir farklılık içermiyordu. Kendi seçmeni içinde de emareleri görülen sorun ve rahatsızlıklar konusunda bir şey söylemeyen Erdoğan, 24 Haziran’da bu “özgüvenin” ve seçmende olduğuna inandığı seçeneksizliğin ne kadar güvenilir olduğunu ölçmüş olacak. AKP’nin en güçlü seçmen kalesi, yarattığı yeni orta sınıf  AKP’yi destekler konuşmalar yapan bir gazeteciyazar ile yol boyu söyleşiyoruz.. Ekran yok, mikrofon yok, dinleme yok... Yani özgür bir ortam. Adaleti becerdi mi iktidar, evet diyor. Yoksulluğu ortadan kaldırabildi mi, eşitsizlik katsayısı Gini’ye göre Türkiye en yüksek gelir eşitsizliğinin sürdüğü (0.40 üzeri) ülkeler arasında mı, hayır diyor. Yargıyı yönetiyor ve haksız kararlar vermesini sağlıyor mu, evet diyor. Bir sürü şeye daha, evet hayır gidiyoruz... Devam ediyorum: AKP ekonomik olarak yeni bir orta sınıf yarattı. Ülkemizde bir kesimin daha ileri bir gelir düzeyine kavuşarak orta sınıfa yükselmesine itiraz edecek değilim, neticede onlar da bu ülkenin insanları, daha iyi hayat koşullarında yaşıyor olmaları, sınıf atlamaları şüphesiz ki sevinilecek bir şey... Fakat 16 yıl boyunca iktidarın fiili desteği ile yükseldiler, daha doğrusu yükseltildiler.. İktidarın en büyük çekirdek destekçisi bu sınıf, diyorum. Çünkü büyük şükran borçları var, ayrıca ayrıcalıklı konumlarının devamı da bu iktidarın sürmesine bağlı... Onaylıyor. Sürdürüyorum: Fakat eski orta sınıf köleleşmedi tabii ki, belki daha çok zenginleşmedi, fakat büyük bir güvensizlik içinde, yarınlarını göremiyorlar; basına yansıdı, son iki üç yıl içinde yurtdışına 5 milyar dolarlık emlak yatırımı yapıldı, tanıdıklarım var içlerinde.. Söze karışıyor: Sizin bahsettiğiniz, AK Parti’ye gönül ve oy veren yeni orta sınıf içinde de yurtdışına emlak yatırımı yapan önemli bir kitle var. Bu hiç bilinmiyor, bunlar da gelecek belirsizliği içinde kazanımlarını güvence altına almak peşindeler... Hiç bilmediğim ve tahmin etmediğim bir bilgi bu... Başka bir sahne Üniversite yöneticilerimizden biriyle sohbet ediyoruz. Bu konuyu açıyorum, kolay elde edilmiş bir orta sınıf üyeliği diyorum... Yanıt veriyor: Hem de çok kolay, liyakat yok, emeğe, yeteneğe dayalı bir yükseliş değil. Bu nedenle bu sınıfın bir kısmı kolay yükseldiği için kolay da iner. Ama bunlar sekülerleşecektir. Sekülerleşmektedir. Maddi kazançlarına uygun harcama yapacak, dünyanın keyfini çıkarmaya bakacaktır. Bu kaçınılmaz bir gelişme, ben ülkenin giderek dindarlaşacağına inanmıyorum. Böylece iktidarın iyi para kazandırdığı yeni orta sınıfın bir kısmının da neden güvence aradığı ve ülke dışına yatırıma yöneldiği daha iyi anlaşılıyor. Şunu da düşünenler vardır: Bizim iktidar sürgit olmayacak. Mesela ihaleler ve kolay para kazanma ortamı kalmayacak... Kaç milyon bu orta sınıf? Derim ki 10 milyon kadar. Bu sınıf sekülerleştikçe, AKP’ye de mesafe koyar mı? Bu sınıf, tamamen iktidarın ve belediyelerinin ihale dağıtma politikalarıyla, şantiye politikalarıyla, belediyelerin tüm işlerini kolayca ve üstelik epey pahalıya alarak büyük marjlarıyla ucuz ve kolay para kazanmasıyla oluştu. Bakanlıkların ihalelerini hiç yabana atmayın. Kılıçdaroğlu çok önemli bir rakam paylaştı: “79 yılda görev yapan bütün Cumhuriyet hükümetleri toplam 713 milyar dolar harcadı, AK Parti hükümeti ise 14 yılda 2 trilyon 94 milyar dolar harcadı. Peki 2 trilyon dolar nereye gitti?” Türkiye Cumhuriyeti tarihinde görülmemiş bir para girdi ülkeye.. Bu para yağma edilmeyip iyi yönetilseydi, Türkiye çağ atlardı! Evet 2 trilyon nereye gitti sorusunun yanıtını, bu parayı kullanıp önemli kazançlar elde ederek orta sınıflaşan ve zenginleşen iktidar destekçilerinde aramak gerekir. Tabii, önemli bir payın da bizzat bu mekanizmayı kuran ve yöneten iktidar ve siyasetçilerinin kasalarına aktığını söylemeye gerek bile yok. Not: Yeniden gazetecilik mi?  Dünkü yazıma bir ek yapmak istiyorum. AKP’nin baskı altında tuttuğu TV’lerin muhalif partilere açtığı ekranlara ve naklen yayınlara baktıkça, RTE’nin yeniden seçilmeme olasılığının ciddi bir şekilde arttığını gördüklerini düşünüyorum... Yeniden gazetecilik döneminin kapısı mı aralanacak? C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle