23 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA ‘RUS İŞİ OLDUĞUNU İSPATLAYAMADIK’ Eski Rus çifte ajan Sergey Skripal ve kızı Yulia’yı Salisbury’de zehirleyen sinir gazıyla ilgili Britanya’daki askeri araştırma merkezinden Rusya’yı rahatlatan bir açıklama geldi. Savunma Bilimi ve Teknolojisi Laboratuvarı’nın şefi Gary Aitkenhead, Rusya’nın suçlandığı suikast girişiminde kullanılan, Noviçok adı verilen sinir gazının Rus menşeli olduğunu ispatlayamadıklarını söyle di. Sky News’e konuşan araştırmacı, kaynağı tespit edemeseler de Britanya hükümetine gazla ilgili bilgiler verdiklerini açıkladı. Londra hükümeti, 4 Mart’ta Salisbury’de gerçekleşen olayla ilgili Rusya’yı suçlamış, Britanya dahil 25 ülke olay nedeniyle 130’dan fazla Rus diplomatı sınır dışı etmişti. Öte yandan CNN International, ismini vermediği bir üst düzey Dışişleri Bakanlığı yetkilisine dayandırdığı haberinde, Skripal krizi nedeniyle sınır dışı edilen diplomatların yerine ABD ve Rusya’nın karşılıklı yeni diplomatlar gönderebilecekleri iddia edildi. Çipras’tan sert çıkışÇarşamba4Nisan2018 [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 7 Yunanistan Başbakanı, Türkiye’yi ilişkileri zora sokmakla suçladı Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras dün Ankara’ya ağır suçlamalarda bulunurken bir yandan da “iyi niyet göstergesi” olarak Türkiye’de tutuklu iki Yunan askerinin iade edilmesi çağrısını yineledi. Çipras dün Bakanlar Kurulu toplantısı sırasında televizyondan da yayımlanan açıklamasında, Türkiye’yi “ilişkileri zora sokmak, son dönemde provokasyonları artırmakla” suçladı. Türkiye’de geçen ay sınırı geçen, as keri casuslukla suçlanan iki Yunan askerin serbest bırakılması konusu da ana gündem maddesiydi. ‘Geçmişte biz iade ettik’ “Komşularımızın sözlü saldırıları bırakıp Edirne’de tutuklu bulunan iki Yunan askerinin iade edilmesini ‘iyi niyet jesti’ olarak hızlandırmaları konusunda ilerlemelerini bekliyoruz” diye konuştu. Çipras, ayrıca “komşu larımızı bu çıkmaz, gerilimi yüksetme söylemine son vermeye çağırıyoruz” diye de ekledi. Yunan askerlerin “haksız yere tutulduğu” iddiasını dile getirdi. Geçmişte devriye sırasında Yunan sınırına geçen Türk askerlerinin kendilerince iade edildiğini söyleyen Çipras, “Şimdi aynı şeyi Türkiye Cumhurbaşkanı’ndan bekliyorum” ifadesini kullandı. AtinaAnkara arasındaki ilişkiler Türk tarafına yanlışlıkla geçtiklerini belirten ancak “askeri casusluğa teşebbüs” ve “askeri yasak bölgeye girmek” suçlarından tutuklanıp mahkemeye çıkarılan iki Yunan askerin durumu, 15 Temmuz darbe girişimi sonrası Yunanistan’a kaçan Türk subayların iade edilmemesi nedeniyle gergin. Ayrıca Doğu Akdeniz’deki Güney Kıbrıs’ın enerji, sondaj hamlelerine Ankara’nın geçit vermemesi de Atina ile ilişkilerde tansiyonu yükselten bir diğer unsur. PuIgdemont davası Savcı ‘iade edilsin’ dedi Tek taraflı bağımsızlık ilanı nedeniyle Madrid mahkemelerince hakkında tutuklama kararı bulunan, Almanya’da gözaltında bulunan Katalonya’nın eski Başkanı Carles Puigdemont için Alman savcılar İspanya’ya iade talebinde bulundu. Finlandiya’dan, tutuklanma endişesi nedeniyle yaşamını sürdürdüğü Belçika’ya geçerken 25 Mart’ta Almanya’da gözaltına alınan Puigdemont hakkında SchleswigHolstein eyaleti başsavcılığı Eyalet Yüksek Mahkemesi’ne İspanya’ya iade başvurusunda bulundu. Madrid Yüksek Mahkemesi’nin 1 Ekim’deki referandumu gerekçe göstererek “isyana teşvik” ve “kamu gelirlerini kötüye kullanma” suçlamalarıyla diğer 24 Katalan siyasetçiyle birlikte 23 Mart’ta hakkında yakalama kararı çıkardığı Puigdemont için Alman savcılar, mahkeme kararına kadar tutukluluğun devamını istiyor. Karşılığı ‘ihanet’ Eyalet Yüksek Mahkemesi’nin Pu igdemont için, gözaltına alındıktan sonra 60 gün içerisinde karar ver mesi gerekiyor. Mahkemenin kara rını ne zaman açıklayacağına iliş kin bir detay ise paylaşılmadı. Pu igdemont, Katalonya’nın İspanya’dan bağımsızlığı için 1 Ekim’de yapılan referandumda şiddet olayları meydana gel mediği için “isyan” ile suçlanamayacağını sa vunuyor. Alman medyasın Carles Puigdemont da ise, ia de talebi ne ilişkin soru işaretleri bulunuyor. Puigdemont’un iade edilebilmesi için kendisine isnat edilen “isyan” suçu nun Alman yasalarında bulunmadı ğını iddia eden yorumlar karşısın da Alman savcıların tezi ise, anaya sal olmayan bir bağımsızlık referan dumu ilan etmenin Alman yasaların daki “ihanet” suçuna karşılık geldiği yönünde. Puigdemont’un avukatı Ja ume AlonsoCuevillas savcıların tale bini, “İade için bastırmasalardı şaşı rırdım” sözleriyle yorumladı. “Siyasi tutuklu” olarak tanımladığı müvek kilinin kaderinin artık mahkemele rin elinde olduğunu belirten avukat, devam eden davanın siyasi yansıma ları nedeniyle büyük önem taşıdığı nı, “İspanya devletinin en temel in san haklarını ihlal ettiğini kanıtlaya caklarını” savundu. Puigdemont’un Almanya’da alıkonması geçen hafta sonu Barselona ve Berlin sokakların da protesto edilmişti. Medrese hedef oldu Hükümetle Taliban arasında barış müzakereleri sinyalleri nedeniyle gözlerin çevrili olduğu Afganistan’da sivilleri etkileyen şiddet olaylarının arkası kesilmiyor. Birleşmiş Milletler (BM) Afganistan Yardım Misyonu, pazartesi günü Afgan hava kuvvetleri tarafından Taliban kontrolündeki Kunduz bölgesindeki bir medreseye yapılan hava saldırısında çok sayıda sivilin hayatını kaybettiğine ilişkin “rahatsız edici” raporlar geldiğini duyurdu. AFP’nin konuştuğu yerel güvenlik kaynakları, bir dini tören sırasında yapılan saldırıda aralarında onlarca çocuğun olduğu en az 59 kişinin yaşamını yitirdiğini belirtti. TMAINKBVİİÇY’EESAİ SBÜDRÜYOR Suriye’de Türkiye’nin Afrin operasyonuyla birlikte dikkatlerin çevrildiği Mınbiç’e yönelik ABD’nin “kalıcıyız” mesajları sürüyor. Ankara’nın terör örgütü gördüğü YPG’ye sahada destek veren ABD’nin, Mınbiç’e önceki gün de askeri sevkıyatını sürdürdüğü haberleri basına yansıdı. Son MGK toplantısından Ankara’dan, Mınbiç’teki YPG varlığının bir an önce bölgeden çıkarılması, aksi takdirde Türkiye’nin buraya yöne lik operasyon yapacağı mesajı çıkmıştı. Önceki gün objektiflere de yansıyan görüntülerle birlikte yaklaşık bir kilometre uzunluğunda konvoy oluşturan TIR’ların üzerinde ABD’ye ait yakıt tankerleri, askeri araçlar ve beton bariyerlerinin bulunduğu görüldü. DHA, konvoyun, Kamışlı’dan çıkarak Suriye’nin batısı ve Mınbiç’e doğru hareket ettiğini aktardı. Ayrıca ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun, Trump, Suriye’den çıkmakta ısrarlı ABD Başkanı Trump, Beyaz Saray’da Litvanya Cumhurbaşkanı Dalia Grybauskaite, Letonya Cumhurbaşkanı Raimonds Vejonis ve Estonya Cumhurbaşkanı Kersti Kaljulaid ile düzenlediği ortak basın toplantısında, Suriye planı hakkında açıklamalarda bulundu. Trump, “Suriye’de olmamızın ana nedeni DEAŞ’tan kurtulmaktı ve bu görevi hemen hemen tamamladık. Şimdi çok kısa süre içinde bölge ülkeleriyle koordinasyon içinde kararımızı vereceğiz” ifadesini kullandı. Suriye’den çekilmeyi ciddi şekilde düşündüğünü belirteren Trump, “Çıkma planı üzerinde çalışıyoruz. Suudi Arabistan bizim Suriye’de kalmamızı istiyorsa parasını ödemesi gerekecek” dedi. Öte yandan CENTCOM Komutanı Joseph Votel, Suriye’deki ABD varlığıyla ilgili olarak, “Halen IŞİD’in faaliyet gösterdiği alanlar var ve operasyonlara devam etmemiz gerekir’ açıklamasında bulundu. Mınbiç’e yeni bir üs kurduğu iddiası da dikkat çekti. Üssün Mınbiç’te bulunan koalisyona ait 3’üncü üs olduğu savunuldu. DHA, Suriye’deki Kürt internet sitelerine dayandırdığı haberinde, kurulan üssün çevresinde koalisyona ait çok sayıda zırhlı aracın olduğunu, bina üzerinde ABD bayrağının dalgalandığı iddiasını aktardı. Trump yönetiminin “Suriye’den yakında çıkacağız” söyleminin ardından üs haberinin gelmesi de dikkat çekti. Bibi’den U dönüşü İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu, ülkede bulunan yaklaşık 40 bin Afrikalı sığınmacıyla ilgili Birleşmiş Milletler’le (BM) varılan uzlaşmadan geri adım attı. Ülkede yoğun protestolara neden olan, yaklaşık yarısı çocuk olan Afrikalı sığınmacıların geldikleri ülkelere zorla sınır dışı edilme kararı hakkında İsrail hükümeti ile BM arasında anlaşmaya varıldığı duyurulmuş, sığınmacıların önemli bir kısmının iade edilmeyeceği, üçte birlik bölümünün ise Batılı ülkelere gönderileceği açıklanmıştı. BM ve İşçi Partisi tepkili “Bibi” lakaplı Başbakan Netanyahu, önceki gece Twitter hesabından yaptığı ilk açıklamada, “Tel Aviv’in güneyinden gelen tepkiler üzerine anlaşmayı askıya aldığını” söyledi. Bu ilk açıklamadan kısa bir süre sonra bir tweet daha atan Netanyahu, “Anlaşmayı iptal etmeye karar verdik. Yasal kısıtlamalara ve uluslararası baskılara rağmen ülkeye kaçak girenlere karşı kararlıca ha Sığınmacı gruplar ve onları destekleyenler, İsrail yönetiminin sınır dışı hamlelerine yönelik sık sık protestolar yapıyor. reket etmeyi sürdüreceğiz” ifadelerini kullandı. İsrail hükümeti, çoğunlukla Sudan ve Eritre’den gelen sığınmacılara şubat ayında 2 ay içinde bir başka Afrika ülkesine gitmedikleri takdirde süresiz hapis cezası alacakları yönünde uyarı bildirimleri göndermişti. Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği, İsrail’i kararını gözden geçirmeye davet ederken İşçi Patisi lideri Avi Gabbay da Netanyahu’yu anketlere ve sosyal medya yorumlarına göre hareket etmekle suçladı. Prens, İsrail’e göz kırptı İSRAİL ATEŞİ YİNE CAN ALDI Gazze’de geçen cuma günü “Toprak Günü” çerçevesinde binlerce Filistinlinin katıldığı yürüyüşe İsrail ordusunun, en az 17 kişinin yaşamını yitirmesi yüzlerce kişinin yaralanmasıyla sonuçlanan kanlı müdahalesinin ardından, bölgede gerilim yüksek. Protestolar dün de sürerken Gazze sınırında İsrail’in açtığı ateşte bir Filistinlinin daha yaşamını yitirdiği duyuruldu. İsrail’le ilişkilerinde altın dönemlerinden birini yaşayan Suudi Arabistan’da, Veliaht Prens Muhammed bin Selman’dan “İsrail’in varlığına karşı dini bir itirazımız yok” mesajı geldi. ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanımasının ardından pasif kalmakla eleştirilen ve İran’a karşı İsrail ve ABD’yle yakın politika izleyen Prens Selman, The Atlantic dergisine verdiği mülakatta “hem Filistinlilerin hem de İsraillilerin kendi ülkelerine sahip olma hakkı var” ifadesini kullandı. Selman’ın bu sözleri, İsrail’i resmi olarak tanımayan Suudi Arabistan’ın politika değişikliğine gidebileceği yorumlarına neden oldu. Ülkesinin İsrail’le pek çok ortak çıkarı olduğunu vurgulayan Selman, Körfez İşbirliği Konseyi üyesi Mısır ve Ürdün’ün de ekonomik çıkarlarının benzer olduğunu belirtti. Bölge istikra rı içinse Filistin’le İsrail arasında bir barış anlaşmasının şart olduğunu sözlerine ekledi. Kendileri için dini hassasiyet konularının Kudüs’teki Mescidi Aksa ve Filistinlilerin hakları olduğunu söyleyen Selman’a göre “başka bir halkın ülkesiyle ilgili ise din kaynaklı bir itirazları olamaz”. İran’ın dini lideri Ali Hamaney’e de sert çıkarak “Hitler Avrupa’yı fethetmeye çalışıyordu, İran ise tüm dünyayı” dedi. Kral’dan denge çabası Veliaht Prens’in açıklamalarının tepkilere neden olmasının ardından Suudi Arabistan Kralı Selman bin Abdülaziz’den açıklama geldi. Suudi ajansı SPA’ya konuşan Kral Selman, “Filistinlilerin başkenti Kudüs olan bağımsız bir devlet kurma yönündeki meşru haklarına sahip çıkmaya devam ettiklerini” söyledi. Amerika’nın monarkı A merikalılar iki haftadır ‘jeopolitik’ ağırlığı yüklü bir konuk ağırlıyor. 21’inci yüzyılda hâlâ mutlak monarşi kalabilen Vahhabi krallığı Suudi Arabistan’ın 33 yaşındaki veliaht prensi Muhammed bin Salman’ı... MbS kısaltmasıyla anılan bu monark, ‘genç reformcu’ pazarlaması eşliğinde ABD’deki halkla ilişkiler turunda pek ‘sükse yaptı’. Malum Amerika’nın ‘diktatörü’ olmak ayrıcalık. HHH Petrodoların gözü kör olsun. MbS’ı, hayretlerle izlediğim turunda kimler ağırlamadı ki! Trump yönetiminin üst düzeyinden, Henry Kissinger’a, Hillary Clinton’dan Barack Obama’ya, Bill Gates’ten Elon Musk’a, Lockheed Martin’den Walt Disney’e, Harvard’dan MIT’ye ve hatta Hollywood yıldızlarına uzanan bir kalabalık... Tabii Amerikalılara, ‘İslamı güncelleyip reforme edecek lider’, ‘ülkesinin büyük modernleştiricisi’ diye sunuldu. ABD medyasına söyleşiler ‘saçtı’. Doğrusu bunların, Yemen’le ilgili üç beş kırık eleştiriden öte zorlayıcı yanı yokken, MbS’ın zekâ seviyesini gösterdi. Yine de faydalıydı. HHH Örneğin ABD yönetimlerinin Soğuk Savaş’ta ektirdiği ‘gericilik tohumlarını’ sayesinde teyit ettik. Vahhabi Selefiliği Müslüman dünyada Sovyetler’e karşı Batı istediği için yaydıklarını söyleyiverdi. Bunu en iyi The Atlantic’te Jeffrey Goldberg’le söyleşisinde somutladı: “1979’dan önce fonlamak derken, Soğuk Savaş’tan bahsediyorsunuz. Komünizm her yere yayılıyordu, Birleşik Devletler, Avrupa ve bizi tehdit ediyordu. Mısır bu çeşit bir rejime dönmüştü. Komünizmden kurtulmak için kimi bulduysak onunla çalıştık. Bunlar arasında Müslüman Kardeşler de (İhvan) var. Onları finanse ettik. ABD de finanse etti.” Tabii MbS bugün artık İhvan’ı kendine ‘şeytan üçgeninin’ parçası bellemiş; ruhani liderini ‘Hitler’e benzettiği İran ile Sünni terör gruplarının yanında İhvan’ı da koyuyor. Şu saptama ile: “Demokratik sistemi kullanarak ülkeleri ele geçirip sonra da her yerde gölge halifelik inşa etmeye çalışıyorlar ve bu yolla hakiki Müslüman imparatorluğu kuracaklar.” HHH Diğer yandan ‘uyanık’ prens, ‘İslamı güncelleyecek’ fakat Goldberg’in Vahhabizm sorusuna “Öncelikle bu Vahhabizim lütfen bunu tanımlayın. Aşina değiliz. Bilmiyoruz” diyor. Zaten ‘mutlak monarşi’ sorulunca “Mutlak monarşi hiçbir ülkeye tehdit değildir. Siz bunu ‘tehditmiş’ gibi söylüyorsunuz. Eğer mutlak monarşi olmasaydı, Birleşik Devletler olmazdı. Fransa’daki mutlak monarşi Birleşik Devletler’in yaratılmasına yardım etti. Mutlak monarşi Birleşik Devletler’in düşmanı değildir. Çok uzun zamandır müttefikidir” dâhiyane yanıtını yapıştırmış! Daha isabetli laf edemezdi. HHH MbS’nin ABD’ye gezisiyle biraz daha aydınlandık. Suriye’yi gericiliği fonlayayıp enkaza çeviren, Yemen’i görev süresi zaten dolmuş bir kuklayı koltuğuna oturtacak diye üç senedir yıkan bu mutlak monark, 21’inci yüzyılda kadınlara direksiyona geçme, konser izleme hakkı veriyor diye gözümüze sokuluyor. Oysa Goldberg’e kadınerkek eşitliği için “Farklı formlarda eşitlik vardır” demiş işte. Zaten o ‘eşitlikle’, Suudi kadınları değil ama elin Batılıları Arabistan’daki yeni şehirlerde bikinileriyle arzı endam edecekler. HHH Tabii posttruth âlemin ‘enayisi’ çokken, MbS’nin sırtı yere gelmez. ABD siyasi gelenekleri ve kurumsal yapısını sarsan damat Jared Kushner boşuna ‘kankası’ değil. Zengin işadamları ve rakip prensleri ‘yolsuzluk’ gerekçesiyle bir otele tıkıp işkencelerle ‘varlıklarına çökülür’ ama Amerika’nın ‘diktatörü’ olma ayrıcalığı vardır. Hem Fransa’nın güneyinde beğenip aldığı 450 milyon dolarlık Serene yatı anasının ak sütü gibi helal. Daha 2030 vizyonuyla ekonomiyi çeşitlendirip ABD yönetimine fırsatlar sunacak. Dev petrol şirketi Aramco’nun halka arzında bu turun ardından Londra ve Hong Kong yerine New York’u seçerse, ballı börek. HHH Taa 20’nci yüzyılda bağımsızlık savaşları eşliğinde modernleşme devrimlerini yapmış, laikliği anayasalarına koymuş cumhuriyet yönetimleri, ABD emperyalizminin ‘demokrasi sopasıyla’ karşıdevrimin membaı kılınmış olabilir. Ama akıl sağlığından şüphe edilen (Alzheimer deniliyor) 82 yaşındaki babasının tahtına oturacak MbS üç vakte kadar ‘ılımlı demokratik İslamın prensi’ olacak. Yerseniz... BM, Yemen için devrede Üç yılı aşkın süredir başta İran ve Suudi Arabistan olmak üzere uluslararası aktörlerin de müdahil olduğu iç savaşla boğuşan Yemen için barış çağrıları art arda geliyor. Cenevre’de açıklamalarda bulunan BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, çatışmaların sona ermesi için tarafları siyasi uzlaşmaya çağırdı. İnsani yardımların ülkeye girişinin sağlanması gerektiğini vurguladı. Cenevre’de Yemen için yapılan bağış toplantısında konuşan Guterres, 2018 için toplanan miktarın 2 milyar doları aştığını duyurdu. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle