18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 20 Nisan 2018 16 kültür EDİTÖR: ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK TASARIM: EMİNE BİLGET TELEVİZYON Yönetmen ve oyuncu Engin Alkan ile tiyatroyu ve siyaseti konuştuk ‘Siyasetin hırçın diliyle saflara bölünüyoruz’ Hiç durmayan üretmeyi seven bir yönetmen. Sahnede hayranlıkla seyrettiğimiz bir oyuncu... Sahnele diği oyunlarda kullan dığı müziklerin beste lerini yapan bir müzis yen. Onun oyunlarının bir ritmi var. Eğlenceli ÖZNUR OĞRAŞ ÇOLAK işler yapmayı seven Engin Alkan bir zamanlar televizyonda yayımla nan “Yedi Numara’’ adlı diziyle de hafı zalara kazınmış bir oyuncu. Şu sıralar provalarını tamamlamak üzere olduğu “Cadı Avı” adlı bir müzikal proje üzeri ne çalışan Alkan ile tiyatro ve siyaset üzerine hoş bir sohbet gerçekleştirdik. n Anımsayacağınız üzere geçen günlerde Türkiye Büyük Millet Mec lisi’ndeki (TBMM) “Çanakkale An ması” etkinliğinde TBMM Başkanı İsmail Kahraman’ın talimatıyla ka dın oyuncuların sahneye çıkmaları engellenmişti. Siz bu konu da ne söy lemek istersiniz? Meclis Başkanı Kahraman’ın konuy la ilgili iddiaları reddeden bir açıkla masını okumuştum. Bu açıklamay la aslında Meclis’in çatısı altında böy le bir ötekileştirmenin resmi olarak ka bul edilemeyeceğini anlıyorum. İster sahnede, ister sokakta ya da işyerinde kadının hâlâ rüştünü ispat etmeye ça lışmasının kabul edilebilecek bir tarafı yoktur. Doğusu, Batısı fark etmeksizin erkek egemen toplumlarda siyasi ikti darların inatla kadının toplumsal rolü nü yeni söylemlerle biçimleyerek cin siyetler arasındaki eşitsizliği derinleş tirme çabası çağımızın en önemli ideo lojik sorunlarından biridir. Her ne ka dar anayasalar kadına ve erkeğe eşit haklar tanısa da, dünyanın en gelişmiş medeniyetlerinde bile kadınlar hakla rı için sokaklara dökülüyorsa, bura da siyasi ideolojilerin eşit kılmaya çalıştığı “kadın” modelinde bir so run vardır. Erkek egemen siya setin özendirmeye çalıştığı pasif ve itaatkâr kadın modeline kar şın, sorun yaratan erkeğin ira de gücüne denk, özgürleşmiş kadın modelidir. Simone de Beauvoir’ın dediği gibi erkek ‘Cadı Avı’ Ekim’de sahnelenecek n Şu sıralar “Cadı Avı” adlı bir oyun üzerine çalışıyorsunuz, son durum nedir? Evet, provalarını tamamlamak üzere olduğum ‘Cadı Avı’ isimli bir müzikal proje üzerine çalışmaktayım. Shakespeare’in Venüs ve Adonis uzun şiirinden ve sonelerinden yola çıkarak yazdığım oyunun Küskün Müzikal’de olduğu gibi müziklerini de ben besteledim. Savaş tanrısı Mars’ın aşkın simgesi Adonis’i katledişiyle bozulan evrensel dengenin üç ana tanrıça tarafından hikaye edildiği yapım Kadıköy Emek Sahnesi tarafından Ekim ayında sahnelenecek. egemen ideolojiler toplumda kendi eşitini değil, tamamlayıcısını inşa etmek ister. n Hükümetin sanatla bir derdi mi var, sorusu ister istemez yaşananlardan dolayı akla geliyor. Son olarak buna kadınlar da eklendi. Daha neler bekliyor bizi bilmiyoruz. Neden bu kadar çok sanattan, kadından ve tiyatrodan korkuyorlar sizce? Siyasi tercihleri korkuyla açıklamak büyük resmi görmede engel teşkil edebilir sanıyorum. Tüm dünyada siyasi rejimler var oluşlarını ilişkilendirdikleri taban üzerinden bir toplum mühendisliği yapmaya çalışır. Özellikle siyasetin muhafazakâr kanadı geleneksel toplum dinamikleri bakımından görece azınlık olarak varsaydığı herhangi bir toplumsal olguya karşı benzer refleksler içerisindedir. Günümüzün modern toplumlarında iktidar olgusu 19. yy’da olduğu gibi sadece hiyerarşik baskılarla, sınırlama ya da yasaklamalarla kendini gerçekleştirmez. Daha karmaşık bir yapıya sahip tir. Kendini her şey ve herkes olarak çoğaltan iktidar olgusu, karşımıza sadece devletin kolluk kuvvetleriyle, hapishane ya da kışlalarla çıkmaz, en sıradan insan deneyimine indirgenebilecek her ilişkide kendini var eder. Gelenekçi bakışın yöntemi en geniş tabandaki aidiyet hissiyle birbirine uyumlu bireylerden oluşan bir şebeke yaratarak, kendini meşru kılacak dinamikleri en mikro örnekten ilerleyerek makro bir örgütleme biçimine çevirmektir. Siyasi iktidarlar karşıt bireyler arasındaki çelişkileri yeniden ve yeniden düzenleyerek savunduğu tek tip aklın dışında kalan tüm ötekileri yola getirmek, olmazsa tecrit etmek için çalışır. Sanat ve özellikle tiyatro var oluşu gereği genel kabullerin ötesini sorgulayan muhalif bir örgütlenme biçimi öngördüğünden, yüzlerce yıldır süregeldiği gibi, her zaman iktidarların hedef tahtası olarak kalacaktır. ‘Karşıtlıklar sanatın özüdür’ n “Müzeyyen”, “Kürk Mantolu Madonna”yı yönettiniz. Beklediğiniz ilgi ve tepki ile karşılaştınız mı? Her iki yapım da şık ve ilgi uyandıran işler oldu. Kürk Mantolu Madonna’nın adaptasyonu ve rejisi ile ilgili çok yüksek övgüler alıyorum ama sahne eseri birçok bileşkeden oluşan bir bütün. Her işte olduğu gibi önyargı ile sahneyi tutuşturanlar da var, tüm önyargısına rağmen hayranlıklarını ifade edenler de. Oyuncuların sahnedeki ayak seslerini fazla bulup laf eden de oldu, oyunun dünya ölçeğinde bir başyapıt olduğunu söyleyenler de. Bu çatışkılardan doğan ısıyı severim çünkü karşıtlıklar sanatın özüdür. ‘Benim oyunlarım partizan söylemlerle ilgilenmez...’ n Politik bir oyun sahnelemeyi düşünüyor musunuz? Politik Tiyatro’yu bir tiyatro türü olarak ele alırsak hayır, o türde örnekler vermek gibi özel bir arzum yok. Ancak Politik Tiyatro ile bir eserin politik altyapısını birbirine karıştırmamak lazım. Benim oyunlarım partizan söylemlerle ilgilenmez ancak insani çelişkilere bakış açısı ve düşünsel altyapıları bakımından politiktir. En basit anlatımla, en şatafatlı, en marjinal politik söylemleri bile sanat kendi diline evirip, bir estetik ifade yaratamıyorsa kurulan cümlenin derinliği ne olursa olsun, yüzeysellikten kurtulamayacağını ve seyircinin ihtiyaçları bakımından gündelik bir kendini olumlama ilişkisinden öteye gidemeyeceğini düşünürüm. Popüler olmakla popülist olmanın ince sınırlarında her nüans izleyicinin algısında derin bir fark yaratır. Kurduğunuz cümlenin illaki sürmanşet olması gibi bir zorunluluk yoktur. Sekiz yıl kapalı gişe oynayan İstanbul Efendisi kocaman bir şenliğin eşliğinde çokkültürlülüğü taçlandıran bir birlikte yaşama olgusunu ilham etmeye çalışırdı. Şark Dişçisi etnik milliyetçiliğin çığırından çıktığı bir zaman diliminde “öteki” olanın sesiyle büyük kitleleri güle oynaya buluşturuyordu. Şekerpare halka zulmeden, açgözlü ve tehlikeli bir iktidar idolünün hikâyesinin mizahi anlatımıydı. Küskün Müzikal toplumsal bir histerinin kendinden olmayana karşı yönelen yok edici faşizmine tanıklık etmeye çağırıyordu. Örnek olarak verdiğim bu oyunlar, şamatalı ve çok eğlendiriciydiler ancak doğru taraftan bakıyorsanız, aynı zamanda da politiktiler. ‘Muhsin Ertuğrul yıkılmadan gözyaşları içinde sahneyi öptüm’ n AKM yıkılıyor. Son olarak Cumhurbaşkanı AKM için de çok bağırdı, Geziciler, istediğiniz kadar bağırın çatlayın patlayın yıktık” açıklamasında bulundu. Siz bu konuda ne söylemek istersiniz? İktidarından muhalefetine fark etmeksizin toplumdaki kültürel, inançsal ve ideolojik çelişkileri derinleştirerek düşmanlar yaratmaktan çekinmeyen bir siyaset üslubuyla karşı karşıyayız. Esasen meselenin ne AKM, ne Gezi Parkı ne de başka bir yer olduğunu düşünüyorum. Siyasetin hırçın diliyle önce saflara bölünüyoruz, sonra o safları en nizami biçimde kurmamız isteniyor. Çok büyük kitleler düşmanları tarafından avlanacağı düşüncesiyle, paranoyalar ve komplo teorileriyle bir akıl tutulmasına doğru itiliyor. Kim bilir belki böylelikle en akıldışı icraatları, icatları ve söylemleri kabul eder hale gelebiliyoruz. Harbiye Muhsin Ertuğrul Sahnesi yıkılmadan önceki son seansta Keşanlı Ali rolünde gözyaşları içinde sahneyi son kez öptüğümde yıkılanın bir kentin kültür belleği ve anılarım olduğunu düşünmüştüm. Çok daha fazlasıymış; kongre vadisi içinde tali bir varlıktan öte gidemeyen, güvenlik nedeniyle seans iptallerini artık kanıksadığımız, kimi zaman perde açabilmek için saatlerce polis barikatlarının önünde bekletildiğimiz bu yeni yapı, dayatılan granitten imgesiyle mesleğimizden çok daha fazlasını koparıp götürdü. ‘Yarının Kadın Yıldızları’ belirlendi 46. İstanbul Müzik Festivali kapsamında, TSKB (Türkiye Sınai Kalkınma Bankası) işbirliğiyle hayata geçirilen “Yarının Kadın Yıldızları” destek fonundan faydalanmaya hak kazanan 14 genç kadın müzisyen belirlendi. Klasik müziğin farklı alanlarından üstün yetenekli kadın müzisyenlere destek olmayı amaçlayan projenin tüm bilet gelirlerinin de aktarılacağı destek fonu dinleyicilerinin de katkılarıyla oluşturulacak. Seçici kurul tarafından desteğe değer bulunan adaylardan bazılarının yer alacağı konser, 28 Mayıs Pazartesi akşamı Boğaziçi Üniversitesi Albert Long Hall’da gerçekleştirilecek. Yarının Kadın Yıldızları projesinin ilk yılında kanaat önderi olarak, Türkiye’nin ilk “harika çocuğu” İdil Biret de sahnede genç lerle olacak. Konserden önce düzenlenecek “Kon sere Doğru” söyleşisi kapsamında ise yazar Yekta Kopan moderatörlüğünde, Trakya Tıp Fakültesi öğrencisi ve kök hücre araştırmacısı İnci Kadribegiç ile Yale öğrencisi ve Nobel’e İlk Adım Fizik Ödülü sahibi Zeynep Karacan kişisel başarı hikâyelerini anlatacak. Destek almaya hak kazanan müzisyenler: Alara Acar, Arp / Aslı Su Kurtuluş, Flüt / Deniz Ayşe Birdal, Viyolonsel / Deniz Su Polat, Viyola / Ezgi Göktürk, Piyano / Ezgi Sarıkçıoğlu, Keman / Ezgi Su Apaydın, Keman / Gizem Sözeri, Kontrbas / Gülin Ataklı, Obua / Güneş Hızlılar, Arp / İdil Yunkuş, Keman / Ramona Kemmer, Piyano / Sesim Bezdüz, Keman / Ülker Tümer, Viyolonsel. Çeliker’den yeni albüm konseri Rewşan Çeliker, kısa bir süre önce yayımlanan “Ax Lê Wesê” albümünün lansmanından sonra İstanbul’daki ilk konserini yarın saat 20.00’de Şişli Nâzım Hikmet Kültür ve Sanat Evi’nde gerçekleştirecek. Konserde ağırlıklı olarak albümdeki şarkılara yer verilecek. Sanatçı Çeliker albümünde beş Kürtçe, üç de Ermenice şarkı yorumlamıştı. Bir dönem Horizon grubu ile Hayal Kahvesi’nde akustik performanslar sergileyen sanatçı, müzikal hayatına Vartkes Keşiş (gitar), Hazal Akkerman (viyolonsel), Hakan Gürbüz (bas) ve Hakan Kaya (drum) ile devam ediyor. 08.45 Günün Ekonomisi 10.00 Bugün 12.00 Haber Bülteni 13.00 Bugün 15.30 Hızlı Karar 17.00 Günlük 18.00 Ana Haber 20.30 Eğrisi Doğrusu  22.00 Türkiye’nin Gündemi 01.00 Haber 07.30 Semra Topçu ile Güne Başlarken 11.00 Ayşenur Arslan ile Medya Mahallesi 12.00 Elif ŞentürkHaber Masası  13.30 EkonomiCüneyt Akman 16.00 Haber Kritik 17.00 Bizim Avukat 18.00 Ana Haber 21.00 Uğur Dündar ile Halk Arenası 09.15 Geri Sayım 10.00 Haber Merkezi 13.00 Öğle Bülteni 15.15 Hafta Biterken 16.15 Piyasa Ekranı 18.50 Piyasa Ekranı 20.00 Ana Haber 20.50 Spor 20.50 Piyasa Ekranı 22.15 Ruhun Doysun 23.50 Piyasa Ekranı 24.00 Gece Bülteni 06.45 Kanal D ile Günaydın Türkiye 09.45 Dizi: Çocuklar Duymasın 12.45 Gelinim Mutfakta 16.30 Arka Sokaklar 18.45 Ana Haber 20.00 Arka Sokaklar 23.45 Beyaz Show 01.45 Yabancı Film: Örümcek İstilası  04.00 TV’de Dizi 06.45 Bugün 07.30 Beni Affet 09.45 Adını Sen Koy 11.00 Duymayan Kalmasın 13.00 Balçiçek İlter ile Olay Yeri 15.30 Beni Affet 17.15 Adını Sen Koy 19.00 Star Haber 20.00 İstanbullu Gelin 00.15 Bir Hülya Avşar Sohbeti 07.15 İsmail Küçükkaya ile Çalar Saat 10.00 Dizi: Yasak Elma 12.45 Sizi Böyle Alalım 13.45 Dizi: Kadın 16.45 Dizi: Şevkat Yerimdar 19.00 Ana Haber 20.00 Bir Mucize Olsun 23.45 Yasak Elma 02.00 Yabancı Film: Kılıç Kardeşliği BULMACA SEDAT YAŞAYAN 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 2 3 4 5 6 7 8 9 SOLDAN SAĞA: 1/ Düğünde gelin ya da damada kılavuzluk eden kimse... Kenar süsü. 2/ Rey... Cinsel zevkleri çağrıştıran, 1 2 3 4 5 6 7 8 9 1 P A V LONYA 2 OL E SAUNA 3 N İ Z AM L I Ğ cinsel istek 4 S A N D A R A K uyandıran. 3/ Gereksiz, anlamsız, boş söz. 4/ Mürekkep hokkalarına 5 EĞE NEF S 6 TA ECE SA 7 Y AT I LGAN 8 ANZ AK ÖĞE 9 L A P B L UM konan ham ipek... Evrensel alıcı olan kan grubu. 5/ Asya ile Avrupa’yı ayıran dağ sırası... Gemi enkazı, batık. 6/ Yumurtasını atarak zayıflamış uskumru balığı ve bunun kurutulmuşu... Doğal ve tarihsel özelliklerinden dolayı ko ruma altına alınan alan. 7/ Japon lirik dra mı... Önemli tarihsel olgu. 8/ Naylondan yapılmış olta ipi... Bağışlama. 9/ Bir gıda maddesi... Dişlerin dış yüzeylerine estetik amaçla uygulanan çok ince kaplama. YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/ Anadolu’nun bazı yörelerinde, damada ya da sünnet olacak çocuğun babasına yar dımcı olan kimseye verilen ad... Kuzu sesi. 2/ Avuç içi... Burun iltihabı. 3/ İzmir’in Menderes ilçesinde antik bir kent. 4/ Doğu ve Güneydoğu Anadolu’ya özgü bir halk oyunu... Vilayet. 5/ Uzak... Deride sinirler boyunca birtakım ağrılı fiskelerin dökül mesiyle beliren hastalık. 6/ Savaşlarda giyilen zırh... Arap abecesinde bir harf. 7/ Uzaklık anlatmakta kullanılan söz... Yürür ken dayanmak için kullanılan kalın sopa. 8/ Bir nota... Tevfik Fikret’in, şimdi müze olarak kullanılan evinin adı. 9/ Öbür dün yada verilecek olan ceza... Bir nota. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle