18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Protestolara rağmen Sarkisyan başbakan Ermenistan’da binlerce kişinin sokaklarda başbakanlığına karşı çıktığı eski Devlet Başkanı Serj Sarkisyan, parlamento tarafından başbakanlığa getirildi. İki dönem devlet başkanlığı yapan Sarkisyan, daha sonra istifa ederek görevi Armen Sarkissian’a devretmişti. Sarkisyan’a karşı sokakları dolduran muhaliflerin başkent Erivan’da yargı binalarını ablukaya almaya hazırlandığı bildirildi. Aylar sonra ilk buluşma sonuçsuz kaldı Kıbrıs sorununun çözümü için yapılan görüşmelerin sonuçsuz kalmasının ardından 9 ay sonra ilk kez bir araya gelen KKTC Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı ve Kıbrıs Rum Kesimi lideri Nikos Anastasiadis’in görüşmesinden olumlu bir sonuç çıkmadığı bildirildi. Akıncı, son dönemde Rum Kesimi’nin Akdeniz’de doğalgaz keşif çalışmaları konusunda da Rum lidere uyarılarda bulunduğununu söyledi. Bu kez Körfez planıÇarşamba18Nisan2018 [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 13 Suriye’nin Fransız mandasından kurtulduğu 17 Nisan 1946’nın yıldönümü ülkede Bağımsızlık Günü olarak kutlanıyor. İsrail işgalindeki Golan Tepeleri’nde yaşayan Dürziler ellerinde Suriye bayraklarıyla kutlama yaptı. KSYÖ ekibi Duma’da Doğu Guta’nın Duma semtinde 7 Nisan’da Suriye ordusu tarafından düzenlendiği iddia edilen kimyasal saldırıyla ilgili incelemelerde bulunmak üzere Şam’da bulunan Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü heyetinin çalışmalarına başlamak üzere dün bölgeye giriş yaptığı bildirildi. Geçen cumartesi gününden bu yana Şam’da bulunan heyetin, BM belgelerinde eksiklik olduğu belirtilerek Duma’ya geçişine izin verilmemişti. Rusya’dan da dün uzmanların Duma’daki çalışmaların bugün başlayacağı açıklaması geldi. KSYÖ’deki ABD temsilcisi, Rusya’nın bu süreçte delillerle oynayabileceği uyarısında bulunmuştu. Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise “Rusya’nın kanıtlarla oynamayacağını garanti ederim” demişti. Fransız Dışişleri Bakanlığı da dün yaptığı açıklamada, bölgeye heyet girmeden kanıtların “büyük ihtimalle yok edileceğini” öne sürdü. FIsk, Duma’ya gitti ‘Kimyasal gaz değil, toz’ Britanya gazetesi Independent’ın deneyimli Ortadoğu muhabiri Robert Fisk, kimyasal saldırı iddialarının merkezindeki Duma’ya gitti. Duma’da 7 Nisan akşamı düzenlenen bombardımanın ardından yaralıların kaldırıldığı hastaneyi ziyaret eden Fisk, bir doktorun hastaneye hastaların gaz zehirlenmesi değil oksijen yetersizliği şikayetiyle geldikleri iddiasını aktardı. Doktor Assim Rahaibani’ye göre hastalar, yoğun hava saldırısının olduğu, toz fırtınasına yol açan rüzgârlı gecede, yaşadıkları çöp dolu tünellerde ve bodrum katlarında gazdan değil oksijen eksikliğinden o belirtileri gösterdiler. “Oksijen yetmezliği sorunu yaşayan insanlar kliniğe gelmeye başladılar. Daha sonra kapıda Beyaz Bereliler grubundan biri ‘gaz’ diye bağırdı ve panik başladı. İnsanlar birbirlerine su atmaya başladılar” dedi. Arabuluculuğa Berlin talip Duma’da kimyasal saldırı iddiala rı nedeniyle ABD, Fransa ve Britanya tarafından Suriye’ye düzenlenen hava operasyonuna katılmasa da destek açıklayan Almanya’nın Başbakanı Angela Merkel ile Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin dün bir telefon görüşmesi yaptı. Görüşmede Suriye’deki durumun yanı sıra Kuzey Akım2 doğalgaz boru hattının da gündeme geldiği bildirildi. Kremlin, liderlerin Suriye’de siyasi sürecin devam etmesi konusunda mutabık kaldıklarını, Putin’in ise Suriye’ye yönelik hava saldırısının hukuka aykırı olduğunu söylediğini aktardı. Merkel ise dün bir basın toplantısında “Suriye hükümetiyle ittifak halinde olan Rusya’nın da kimyasal saldırıdan sorumlu olduğunu ancak Putin’le diyalog kapısının açık kalacağını” belirtti. SDG komutasında Sınır Güvenlik Gücü oluşturma planı tepki çeken ABD’nin şimdi de Arap ülkeleriyle bir askeri seçenek peşinde olduğu iddia edildi Suriye’deki askeri varlığının geleceğine ilişkin ikircikli mesajlar gelen ABD’nin Suriye’nin kuzeyi için “güvenilir partner” arayışı devam ediyor. PYD/YPG’nin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) komutasında 60 bin kişilik Sınır Güvenlik Gücü kurma planı Ankara’nın yoğun tepkisine neden olan ABD’nin bu kez de Körfez ülkeleriyle bir askeri seçenek üzerinde çalıştığı iddia edildi. Wall Street Journal gazetesinde yer alan bir habere göre, Beyaz Saray’ın yeni Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Mısır İstihbarat Başkanı Abbas Kamil’den Suriye’nin kuzeyinde IŞİD sonrası istikrarın sağlanması için sürdürülen askeri çabalara Kahire’nin destek olmasını istedi. Washington’ın Mısır’ın yanı sıra Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri ve Katar’la da benzer bir müza kere yürüttüğü öne sürüldü. Gazetenin konuştuğu bir Ulusal Güvenlik Konseyi yetkilisi, Riyad, Abu Dabi ve Doha’nın “mali destek ve daha ötesi” için yeşil ışık yaktığını aktardı. ‘Asker gönderebiliriz’ ABD Başkanı Donald Trump ay başında yaptığı bir konuşmada Suriye’den çekileceklerini söylemiş ancak takvim vermemişti. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Nikki Haley ise geçen günlerde “Suriye’de işlerinin bitmediğini” söylemişti. Uzmanlar, halihazırda Yemen’de aktif bir savaşın içinde olan Arap ülkelerinin Suriye’nin kuzeyi gibi oldukça karmaşık ve tansiyonun yüksek olduğu bir coğrafyaya, askeri güç göndermekte isteksiz olabile ceklerini belirtti. Suudi Ara bistan Dışişleri Bakanı Adil el Cubeyr, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres ile görüşmesinin ardından daha geniş bir koalisyon oluşturulması durumunda Suudi Arabistan’ın Suriye’ye asker göndermeye hazır olduğunu söyledi. ABD Başkanı Donald Trump bu ay Suriye’de silahlı gruplara destek veren ancak bölge politikalarında ihtilafı bulunan Suudi Arabistan’ın Veliaht Prensi Muhammed bin Selman ve Katar’ın emiri Katar Emiri Şeyh Temim bin Hamed ile ayrı ayrı görüşmelerde bulunmuştu. Bu arada, ABD Dışişleri Bakanlığı’na vekâlet eden John Sullivan ile Mısır Dışişleri Bakanı Semih Şükri’nin önceki gün telefonda Suriye’deki gelişmeleri değerlendirdiği bildirildi. PENTAGON BÜTÇE PEŞİNDE ABD Savunma Bakanlığı, 2019 mali yılı için Kongreye sunduğu savunma büt çesinde, Suriye’de IŞİD karşıtı mücadele kapsamında işbirliği yaptığı grupla ra 300 milyon dolarlık silah, sınır güvenliği için ise 250 milyon dolar bütçe desteği istemişti. Suriye’nin kuzeyinde SDG denetiminde 6065 bin kişilik Sınır Güvenlik Gücü kurulacağı yönünde IŞİD karşıtı koalisyonun sözcüsünün geçen ocak ayında yaptığı açıklama, ABD Dışişleri Bakanlığı tarafından “konvansiyonel ordu değil yerel güçlere eğitim verilecek” şeklinde düzeltilmişti. SURİYE’DEN ELİNİZİ ÇEKİN Suriye’ye yönelik ABD, Britanya ve Fransa’nın geçen hafta gerçekleştirdiği ortak hava saldırısının ardından bu ülkelerde savaş karşıtlarının protestoları sürüyor. Londra’da önceki gün parlamento binası önünde toplanan kalabalık “Suriye’ye bombardıman dursun, emperyalist savaşa hayır” yazılı pankartlar taşıdı. Fransa Cumhurbaşkanı Macron ise dün Avrupa Parlamentosu’nda konuşurken bazı delegelerin protestolarının hedefindeydi. Kimi vekil, üzerinde “Suriye’deki savaşı durdurun” ve “Elinizi Suriye’den çekin” yazan pankart ve dövizleri kaldırarak tepki gösterdi. Avrupa iç savaştaMacron, AP’deki konuşmasında otoriterleşmeye karşı uyardı: Göreve geldiği geçen mayıs ayından beri popülaritesi giderek düşen ve kamu çalışanlarının grevi nedeniyle zor günler geçiren Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron, Avrupa Birliği hedefleriyle ilgili yeni projelerini Strazburg’daki Avrupa Parlamentosu’nda (AP) anlattı. Avrupa’da aşırı sağın yükselişinin korku ikliminde AP’deki ilk konuşmasında Macron hem AB ülkeleri içinde hem de dünyada “otoriterlik” uyarısı yaptı, “Liberal demokrasi ile artan otoriterlik arasında Avrupa’nın bir çeşit iç savaşta olduğunu” söylerken birliğe demokrasiyi koruma çağrısında bulundu. Macron, “Otoriterliği her yerde görüyoruz. Buna yanıt otoriterliğin demokrasisi değil demokrasinin otoritesidir” dedi. “Bağnazlığa hayranlığın giderek arttığına”, milliyetçilik tehdidine dikkat çeken Macron,”Uyurgezerlerin, kendi geçmişini unutanların jenerasyonuna dahil olmak istemiyorum. Avrupa’nın bağımsızlığını savunacak bir jenerasyona dahil olmak istiyorum çünkü bunu kazanmak için savaş verdik. Gelecekte ideallerimizi korumak için mücadele etmeliyiz” ifadelerini kullandı. Avro bölgesi ve ekono mik birliğinde reform için Avrupalıların bir yol haritası üzerinde acil mutabakat çağrısı yapan Macron, gerekirse AB bütçesine daha fazla katkıda bulunabileceklerini de belirtti. Türkiye’ye mesajlar Macron konuşmasında, ortak sorulara ortak çözümler üretilebileceğini vurguladı ve sığınmacı ağırlayan toplumlar için bir fon ayrılmasını önerdi. Fransa Cumhurbaşkanı Macron göreve gelmesinin ardından ilk kez AP’de vekillere seslendi. ESAD’DAN MADALYAYI İSTEYECEK Paris’te önceki gün sivil toplum kuruluşlarının yöneticileri ile bir araya gelen Macron, Fransa’nın Suriye’ye insani yardım çerçevesinde 50 milyon Avro katkıda bulunacağını söyledi. Bu arada Fransa’nın, Suriye lideri Beşşar Esad’a, dönemin Cumhurbaşkanı Jacques Chirac tarafından 2001’de verilen Legion d’Honneur devlet nişanının geri alınması için harekete geçtiği açıklandı. Fransa Cumhurbaşkanı “Batı Balkanların Rusya veya Türkiye’ye yüzünü dönme riski olduğunu” söyledi. Macron ayrıca, “Türkiye’nin Ege’de Yunanistan’a karşı provokasyonda bulunduğunu’ iddia eden bir parlamenterin sorusu üzerine Ege ve Akdeniz’deki anlaşmazlıklarda Yunanistan ve Güney Kıbrıs’ın yanında olduklarını” söyledi. ‘Fransa geri döndü’ Avrupa Birliği (AB) Komisyonu Başkanı JeanClaude Juncker, Macron’un konuşmasının ardından “Gerçek Fransa geri döndü” yorumunu yaptı. Macron AP’deki konuşmasında ABD ve Britanya ile katıldıkları Suriye’ye yönelik geçen hafta düzenlenen saldırıya da değindi. “Bu bir şeyi çözmeyecek ama haklı tarafın zayıf taraf haline geldiği sistemi bitirecek. Üç ülke müdahale etti ve dürüst olmam gerekirse bu uluslararası kamuoyunun onuru içindi” dedi. Sputnik’in haberine göre önceki gün Kanada Başbakanı Justin Trudeau ile Paris’te yaptıkları görüşmenin ardından düzenlenen ortak basın toplantısında Macron, Rusya ve Türkiye’nin Suriye’deki insani yardım inisiyatifine destek vermesini umduklarını söyledi. Küba’da seçim zamanı Küba’nın efsane lideri Fidel Castro, ülkede sosyalizmin ilanının 57. yıldönümünde anıldı. Küba’da efsane lider Fidel Castro ile başlayan kardeşi Raul Castro ile devam eden yaklaşık 60 yıllık Castro dönemi yarın “fiziksel” olarak sona eriyor. Ulusal Meclis, yeni devlet başkanının belirlenmesi amacıyla yarın gerçekleşecek oylama öncesinde bugün toplanıyor. Oylamayı ise 2013’ten beri Raul Castro’nun (86) sağ kolu olan, Birinci Devlet Başkan Yardımcısı Miguel DiazCanel’in (57) ka zanması bekleniyor. ABD’ye karşı direnişin, Latin Amerika’da solun kalesi olarak görülen Küba’da kardeş Castro, devlet başkanlığı koltuğunu 2008 yılında sağlık durumu nedeniyle Fidel Castro’dan devralmıştı. Raul Castro’nun 2021’deki kongreye kadar Komünist Parti’nin başında kalmaya devam edeceği belirtildi. AFP’nin konuştuğu 24 yaşındaki Kübalı Ariel Ortiz, “Hüküme ti değiştiriyorlar ama her zaman Castroların etkisi altında olacak” derken 79 yaşındaki emekli Raul Garcia da şu görüşünü dile getiriyor: “Raul’un devlet başkanlığını bırakacağını ve yerine daha genç birinin geleceğini söylüyorlar. Bu mantıklı. Ama Raul ayrılmıyor, her zaman bizimle olacak, tıpki Fidel gibi.” Fidel Castro 25 Kasım 2016’da yaşamını yitirmişti. ‘False flag’ (yanıltma operasyonu) A BD, Britanya ve Fransa koalisyonunun, artık moda tabirle FUKUS’un Suriye saldırısı, bir şeyi net olarak ortaya koydu: Emperyalist cephede ‘militarist kaslar’ yerli yerinde sayılır, fakat ‘beyinsel faaliyetler’ iflas etmeye yüz tutmakta.   Suriye saldırısı; El Kaide’nin topladığı veriler üzerinden hüküm kesilmiş Han Şeyhun vakasından bir sene sonra, yine kimyasal silah kullanımı iddiasıyla, bu kez sahte kanıt yaratmaya dahi ihtiyaç duymaksızın, sahnelenmiş görüntüler üzerinden, “Ama biz inanıyoruz” söylemiyle pazarladı. Yalanlar ayyuka çıkmışken aklı başında kimseyi ikna etmedi. Tarihe de ‘false flag’ yani ‘yanıltma operasyonu’ olarak geçeceğine şüphe yok. HHH ‘Tek seferlik’ diye sunulan saldırının, müttefikini savunacağını söylemiş Rusya’nın ‘karizmasını çizildiği’ aşikâr. Diğer yandan Moskova’nın uluslararası hukukun açık ihlali olan bu militarist saldırganlık karşısında Üçüncü Dünya Savaşı’na girişmeye geçit vermeyecek şekilde kırmızı çizgilerini kabul ettirmiş olduğu, saldırının boyutlarının sınırlandırılmasından belli. Taraflar bir ‘deneme’ yaptı. Suriye sahasında değişiklik yaratmadı. Başarısı tartışmalı. Saldırgan cephe dağınık. Birleşik cephe tesisi için Suriye yangınının dinmesine izin vermeyecekleri ise açık. HHH Dolayısıyla jeopolitik hedefleri için yeni ‘şeytanlaştırmalar’ eşliğinde yeni ‘false flag’ beklemek gerçekçi. Sorun şu ki, geçmişte yutturulmuş olanların internet çağında pazarlanması sıkıntılı. Yine de yenilerine maruz kalacağımız için beyinleri tazelemekte fayda çok. Gizlilik örtüleri kalkmış birkaç örnek: n 1960’larda John F. Kennedy’ye takılmış olan Guantanamo Körfezi’nde kendi botlarını havaya uçurup Miami’yi bombalayıp suçu Castro’ya atmaya ve Küba’ya müdahale zemini yaratmaya yönelik Northwoods operasyonu. n 1964’te Kuzey Vietnam hücumbotlarını sahte radyo sinyalleri ve radar görüntüleriyle USS Maddox’a saldırmış gibi gösterip tekrarlandığı iddiasıyla ABD’yi 55 bin askeri ve 3 milyon Güney Asyalının can verdiği tarihinin en feci çatışmasına sokmuş olan Tonkin Körfezi komplosu. n 1990’da Kuveyt savaşının insani cephesini Amerikan halkına PR şirketi Hill and Knowlton’un sponsorluğunda “Irak askerleri inkübatörlerden çıkardıkları bebekleri yere atıyorlar” söylemiyle açmış büyükelçinin 15 yaşındaki kızı Neyire. n 1998’de Bill Clinton Amerikası’nın Sudan’da “El Kaideciler vardı” diye pazarlayarak vurduğu El Şifa ilaç fabrikası faciası. n 2003’te Bush yönetiminin kitle imha silahları yalanıyla giriştiği Irak işgali. n 2011’de Libya lideri Kaddafi’nin orduya “Sivillere sakın ateş açmayın” dediği ses kaydını çarpıtıp ‘ateş açma emri verdiği’ iddiası üzerinden NATO eşliğinde ‘insani müdahale’. HHH Suriye zincirin en son ve yüze göze bulaştırılarak en uzun süren halkası. ‘Bahar ve demokrasi taşıma’, ‘ılımlı İslam pazarlaması’, ‘IŞİD markası’ derken hortlatılan teröre, müttefiklerinin desteğiyle ‘yaşam hakkı için’ direnen ülkeyi vurmak için iki ana tema var: “Esad bir manyak. Savaşı kazanıyor olsa bile durup durup sivilleri gazlıyor.” Rusya deseniz mimli, payına “Sibirya ve Gulag ülkesi, şeytan” olmak düşüyor. İran zaten tersinden ‘büyük şeytan’. Batı’nın kellifelli uzmanları sosyal medya eşliğinde bunları yayıyorlar. Sorgulayan akademisyenler ve bağımsız gazetecilere cadı avı yürütüyorlar. Atlantik Konseyi’nin bir uzmanı Esad için ‘gaz bağımlısı’ derin tespitini bile yaptı! Son dönemde iki yazıda işlediğim Skripal vakasını anlamak yerine Rusya’ya ‘sallayanlardan’ geçilmez oldu. İnsan aklına mütemadiyen hakaretler... HHH Liberal özgürlükçü Batı âlemi ve onu kıble belleyenlerin ‘false flag’ işler eşliğinde düştükleri vaziyet bu. Aslında bu yemi yutan, başkalarına yutturmaya çalışanların hali, bizim hükümet üyelerinin CHP’yi ‘MarxistLeninist’ ilan etmesinden farksız. İçinde yaşadıkları sistem patlamakta. Kendilerini ‘şeytanlaştırdıkları’ üzerinden var ediyorlar. Durumları acıklı. Hakikatler üzerinden beyinlerini çalıştıracaklarına, kas çalıştıranlara selam durmakla iştigal ediyorlar. Bizler de ‘yanıltma operasyonlarının’ tehlikeli sularında yüzmek kalıyor. NeoNazi şüphelilerine baskın Almanya’da siyasilere saldırı hazırlığında olduğu iddia edilen neoNazi yanlısı bir gruba üye olmakla suçlanan 4 kişinin evlerine baskın düzenlendi. Alman yetkililer Kuzey Kartalı adlı grup üyelerinin eylemleri için silah ve patlayıcı temin etmeye çalıştıklarını bildirdi. İstihbarat birimleri grubun binlerce sempatizanı olduğunu tahmin ediyor. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle