18 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Prens ile Kral buluştu Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman, ABD, Fransa ziyaretlerinin ardından dün yurtdışı turunun son durağı olan İspanya’ya gitti. Selman İspanya Kra DUNYA lı 6. Felipe ile bir araya geldi. Ziyaret kapsamında Selman’ın İspanya’dan 2.4 milyar dolar değerinde 5 savaş gemisinin satın alınması anlaşmasına da imza atacağı ileri sürülüyor. Aliyev’e gözlemci tepkisi Azerbaycan’da ülkenin halihazırdaki cumhurbaşkanı İlham Aliyev’in yüzde 86 oy oranıyla dördüncü kez kazandığı seçimler, uluslararası gözlemciler tarafından “rekabetten yoksun” olduğu ve ciddi ihlallerin yaşandığı gerekçesiyle eleştirildi. Önde gelen muhalefet partilerinin Aliyev’in otoriter yönetimini protesto gerekçesiyle boykot ettiği seçimleri gözlemleyen AGİT “seçimlerin şeffaflıktan yoksun olduğu” vurgusu yaptı. Cuma 13 Nisan 2018 [email protected] TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Eller tetikte bekleyiş 7 Suriye’de ordunun Doğu Guta’nın Duma bölgesine kimyasal saldırı Suriye’ye yönelik olası hava saldırısı planları için ABDBritanya ‘savaş düzenlediği iddiasının ardından BatıMoskova arasında savaş söylemle kabinelerini’ toplarken ŞamMoskova cephesinden uyarılar sürüyor ri havada uçuşuyor. ABD ve Batılı müttefiklerinin peşi sıra kabinelerini toplayarak askeri operasyonları değerlendirmesi ise dün Suriye’ye olası hava saldırısı için geri sayımda olunduğu yorum Almanya ve İtalya: Yokuz larını da beraberinde getirdi. Trump: Zaman vermedim Önceki gün Suriye’nin müttefiklerinden Rusya’ya yönelik Twitter’dan “Hazır ol, akıllı füzeler geliyor’’ mesajı ABD, Britanya ve Fransa, Duma kasabasındaki zehirli gaz saldırısına tepki olarak Suriye’ye yönelik saldırıyı tartışırken Almanya Başbakanı Angela Merkel’den “Herhangi bir saldırıya katılmayacağız” çıkışı yüksel nı veren ABD Başkanı Donald Trump di. Merkel, Danimarka Başbakanı Lars dün yine Twitter’dan yaptığı açıklamada, “olası saldırının gerçekleşeceği, ancak zamanının belli olmadığı” imasında bulundu. “Suriye’ye saldırının ne zaman gerçekleşeceğini asla söylemedim. Çok yakında olabilir ya da hiç de ABD destroyerlerinin Akdeniz’e doğru seyrettiği duyurulurken Britanya denizaltılarının da rotasını bölgeye çevirdiği iddiaları var. Lokke Rasmussen ile Berlin’de görüştükten sonra yaptığı açıklamada “Almanya olası bir askeri eyleme katılmayacak. Ancak kimyasal silah kullanımının kabul edilemez olduğunu göstermek için yapılan her şeyi destekliyoruz” dedi. İtalya Başbakan Vekili Pao yakın olmayabilir” ifadesi dikkat çekti. Trump dün Savunma Bakanı Jim Mattis ile de toplantı yaptı. MSNBC kanalı ise Suriye’de kimyasal silah kullanıldığına dair ABD’nin elinde test sonuçları olduğunu iddia etti. Habere göre, saldırı lan açıklamada, “Kabine’nin, insani sıkıntıyı rahatlatmak ve Esad rejimi tarafından daha fazla kimyasal silah kullanılmasının önüne geçmek için harekete geçilmesi gerekliliği konusunda an dan kullanıldığına dair kanıtımız var” diye konuştu. Macron, gerekli doğrulamaların yapılmasının ardından Suriye’ye saldırıp saldırmayacaklarına karar vereceğini belirtti. lo Gentiloni de Suriye’de herhangi bir operasyona katılmayacaklarını söyledi. Agenzia Nova haber ajansının haberine göre Gentiloni bununla birlikte müttefiklere lojistik destek sağlamaya devam edileceğini garanti etti. Hollanda Başbakanı Mark Rutte ise ya uğrayan kişilerden alınan kan ve idrar örneklerinde klor ve sinir gazı varlığı yapılan testlerle teyit edildi. ‘Denizaltılar yola çıktı’ ABD ile birlikte Duma’da 48 kişinin yaşamını yitirdiği kimyasal saldırıdan Suriye’yi suçlayan Britanya’da hükümet, muhalefetin harekâtın oylanması için işaret ettiği parlamentoyu bypass ederek kabineyi devreye soktu. Suriye’ye askeri müdahale seçeneğini değerlendirmek için kabinesini dün acil toplantıya çağıran Başbakan Theresa May, kimyasal silah kullanımını önlemek için ABD ve Fransa’yla yola devam kararı aldı. Başbakanlık’tan yapı laşmaya vardığı” ifade edildi. Telegraph gazetesi ise May’in Britanya denizaltılarının Suriye’yi vuracak menzile girmeleri için emir verdiğini yazdı. Diğer yandan Britanya’nın AB’den ayrılma (Brexit) Bakanı David Davis, Londra’nın Suriye ile ilgili bir karar verirken çok dikkatli olması gerektiği uyarısı yaptı. Davis, 2013’te yine kimyasal saldırı iddiaları patlak verdiğinde Suriye’ye olası saldırıya onay vermeyen parlamentonun “ret” oyu veren üyelerindendi. Fransa Cumhurbaşkanı Emmanuel Macron ise TF1 kanalına verdiği demeçte, “Geçen hafta kimyasal silahların, en azından klorinin kullanıldığı ve bunun Beşşar Esad güçleri tarafın Gemiler Tartus’tan ayrıldı Öte yandan Moskova yönetimi de Suriye’de sıcak çatışma riskine karşı alarma geçti. Uydu görüntüleme şirketi Image Satellite Internacional’ın paylaştığı görüntülere göre, Rus savaş gemileri Suriye’deki Tartus limanında bulunan üsten ayrıldı. Gemilerin Akdeniz’de konuşlandırılmış olabileceği aktarıldı. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Maria Zaharova “Batılı ülkeleri, Suriye’ye yönelik eylemlerin olası sonuçlarını ciddi şekilde ele almaya çağırıyorum” diye konuştu. BM Güvenlik Konseyi’ni bugün için olağanüstü toplantıya çağıran Rusya’nın ülkesinin Suriye’de olası bir harekâta anlayış gösterdiğini ancak bunun orantılı olması gerektiğini söyledi. BM: Kontrolden çıkmasın... Birleşmiş Milletler, RusyaBatı hattında Suriye ekseninde tırmanan gerilime yönelik sağduyu çağrısı yapıldı. BM Genel Sekreteri Antonio Guterres, Güvenlik Konseyi’nin 5 daimi üyesinin büyükelçilerine, “şu anki çıkmazın riskleri konusundaki derin endişelerini” ve “durumun kontrolden çıkmasının önlenmesi ihtiyacını” ilettiğini kaydetti. “Unutmamalıyız ki, en nihayetinde, çabalarımız Suriye halkının ŞAM MUHALİFLERE KARŞI ZAFER İLAN ETTİ BM Temsilcisi Vasily Nebenzya da “ABD ve müttefikleri Suriye’de askeri operasyondan kaçınmalı. Suriye’deki Rusya Savunma Bakanlığı’nın Suriye’deki ateşkesi izleme merkezi, Suriye ordusunun Duma kasabasını Ceyş ül İslam’ın elinden aldığını, böylece Doğu Guta’da kontrolün tamamen ordu kontrolüne geçtiğini duyurdu. Du durum çok tehlikeli, öncelik savaştan kaçınmak olmalı” dedi. Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad da olası bir saldırının böl ma’daki Büyük Cami çevresinde toplanan halkın Suri geyi daha da istikrarsızlaştıra ye bayrağı açtığı görüntülendi. cağı uyarısında bulundu. çektiği korkunç acıyı sonlandırma üzerine olmalı” dedi. İsveç, BM Güvenlik Konseyi’ne örgütün yetkili birimlerinin Suriye’deki kimyasalları tümüyle ortadan kaldırmak üzere bu ülkeye uzman heyet gönderilmesini içeren bir tasarı sundu. Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü’nün ise yarın saldırı iddialarının merkezindeki Duma bölgesine bir uzman ekip göndereceği duyuruldu. Türkiye: müdahale yok Ege’de Yunan uçağı düştü Ege Denizi’nin tartışmalı bölgesinde devriye uçuşu yapan Yunan Mirage tipi savaş uçağı düştü. Yunan kaynaklar pilotun yaşamını yitirdiğini duyurdu. Uçağın üssüne dönerken dışarıdan müdahale olmadan düştüğü bildirildi. AFP ajansı, Yunanistan’ın devlete ait ERT kanalının, Mirage 20005 tipi jetin, “Türk savaş uçaklarını engelleme görevinin ardından üsse geri dönüşünde düştüğü” iddiasını aktardı. Yunan basınına YunanTürk jetleri arasında it dalaşı yaşandığı iddiaları yansırken Türk güvenlik kaynaklarına göre, Türk Hava Kuvvetleri, uçağın düştüğü Eğriboz bölgesinde bir faaliyet gerçekleştirmedi. Kaynaklar, Türk uçaklarının olmadığı bir bölgede “it dalaşından söz edilemeyeceğini” kaydetti. Ayrıca, düşen Yunan uçağının Türk radarlarından da görüldüğü öğrenildi. Ege’de iki ülke arasında hava sahası anlaşmazlığı yaşanıyor. Türkiye, Yunanistan’ın hava sahasını genişletme kararını tanımıyor. Yıldırım ile Çipras görüştü Olayın ardından Başbakan Binali Yıldırım ile Yunanistan Başbakanı Aleksis Çipras’ın görüştüğü, iletişim kanallarının açık tutulması ve sorunlara yapıcı bir yaklaşımla çözüm bulunması için çaba gösterilmesi konusunda mutabık kalındığı öğrenildi. İki ülke arasında son dönemde tansiyon yüksek. Yunanistan, geçen ay sınırı geçen iki askerin Türkiye’de tutuklanmasına sert tepki göstermişti. Halihazırda Ege adaları, Kıbrıs, Doğu Akdeniz’deki enerji mücadelesi, Türkiye’nin AB üyelik müzakereleri konularında gerilim sürüyor. Ankara, darbe girişimi sonrasında Yunanistan’a kaçan, FETÖ bağlantılı olmakla suçlanan askerlerin iadesine yönelik talebinden sonuç alamamaktan dolayı da Atina’ya tepkili. ENKAZA DÖNÜŞ Suriye’de savaşla birlikte yüz binler evlerini terk etmek zorunda kaldı. Guta’da Şam yönetiminin kontrolü sağlamasının ardından ise geriye dönen bir Suriyeli kadın yıllar önce ayrıldığı evini bulmak için yollara düştü... Enkaza dönüşmüş bölgede geçmişinden izler aradı... İran’dan İdlib çıkışı ABD öncülüğündeki Esad yönetimi karşıtı cepheye Şam’ın yakın müttefikleri Rusyaİran hattından tepkiler sürüyor. İran’ın dini lideri Ayetullah Ali Hamaney’in danışmanı Ali Ekber Velayeti önceki gün Suriye’nin başkentinde temaslarda bulunurken Şam yönetimine destek vurgusunu yineledi. “Herhangi bir yabancı saldırıya karşı Şam’ın yanında olacağız. İran, ABD ve İsrail ile mücadelesinde Suriye’yi destekliyor” dedi. Velayeti’nin gündeminde ise RusyaTürkiyeİran garantörlüğünde As tana süreciyle varılan çatışmasızlık bölgeleri kapsamındaki İdlib’in de olması dikkat çekti. ‘Şam kontrolüne geçmeli’ Suriye güçleri ve müttefiklerinin ABD birliklerini ülkenin doğusundan çıkarmaları gerektiğini söyleyen Velayeti, ayrıca İdlib’in de yakında Doğu Guta’da zafer elde eden Şam hükümeti kontrolüne girmesini umduğunu kaydetti. TSK’nin Astana süreci çerçevesinde konuşlu olduğu İdlib, özellikle Şam ile cihatçı gruplar arasında yapılan tahliye anlaşmaları sonrasında silahlı örgüt üyeleri ile ailelerinin gönderildiği rota olarak öne çıkıyor. Tahran, TSK’nin Afrin operasyonuna karşıtlığıyla da biliniyor. Önceki gün Doğu Guta’yı ziyaret ettiği duyurulan Velayeti, dün de Şam’da Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad ile de bir araya geldi. ABDİsrailSuudi Arabistan liderliğindeki Körfez blokunun hedefindeki İran’a yönelik ise AB’den insan hakları konusundaki zayıf karnesinden ötürü yaptırımların sürmesi kararı geldi. Bannon hâlâ Trump’ın ‘gölgesi’ Trump Bannon ABD Başkanı Donald Trump’ın geçen yaz görevden aldığı Beyaz Saray eski danışmanı Steve Bannon’ın Rusya soruşturması nedeniyle zor günler geçiren yönetime dört maddelik bir strateji önerdiği savunuldu. Washington Post’un haberine göre, Bannon’ın önerdiği stratejinin birinci maddesinde soruşturmanın Özel Yetkili Savcısı Robert Mueller’le yakın temas halinde olan Trump’ın avukatı Michael Cohen’in ofisine yapılan baskının emrini veren Adalet Bakanı Yardımcısı Rod J. Rosenstein’ın görevden alınması var. Bannon’ın Trump’a ikinci önerisi, ekibinin Mueller’le işbirliğine son vermesi. ‘İmtiyaz’ önerisi Gazeteye konuşan Steve Bannon’a göre, Trump üçüncü olarak kendi hukuki pozisyonunu yeniden gözden geçirerek “idari imtiyaz” talep etmeli. Bannon’ın son önerisi ise Trump ekibiyle savcılık arasında bir yıl boyunca yapılmış tüm görüşmeleri yok hükmünde saymak. Bannon ve Trump, Beyaz Saray’da yaşanan gerilimleri aktaran bir kitap nedeniyle polemik yaşamış, ABD Başkanı eski danışmanı hakkında “aklını kaybetmiş” ifadesini kullanmıştı. Gazete Bannon’ın Beyaz Saray’daki önemli isimlerle ilişkilerinin devam ettiğini öne sürdü. Akıl yitimi çağı Batı’nın emperyalist güçlerinin, iki dünya savaşı sonucunda elbette herkese arzuladığı adaleti sunamamış olsa bile oluşturulmuş dengelere dayalı uluslararası sistemi kemire kemire bitirmenin eşiğine getirdiği tehlikeli bir dönemden geçiyoruz. ABD’nin başını çektiği, Britanya ve Fransa ile Körfez’deki mutlak monarşilerin ne hikmetse(!) ‘demokrasi’ taşıyamadıkları Suriye’de yeni bir saldırganlık savaşı başlatmalarının eşiğine geldik. HHH Halkların kardeşliğini sağlayan tek oluşum olarak Sovyetler Birliği’nin çöküşünün ardından devlet yahut devletdışı güçler kullanılarak egemen ulus devletlerin sınırlarını değiştirme, neoliberal çerçeveye uygun revize etme girişimleri, maruz kalan coğrafyalar için hep kanlı oldu. 1990’larda Yugoslavya’nın parçalanması girizgâhtı. Etnikçilik ve kimlikçilik perspektifi bu yıllarda moda oldu. Sovyetler Birliği’nin mirası üzerinden devlet kapitalizmi eşliğinde yeniden toparlanan Rusya Federasyonu’nın sınırları da, varlık sebebini tazeleyen NATO tarafından mütemadiyen kemirilmeye çalışıldı. Tabii renkli devrimlerin o coğrafyaya barış, refah, huzur ve demokrasi getirdiğini söylemek güç. Batı tipi liberal demokrasi devşiremediler, şimdi özellikle Doğu Avrupa’da ekonomipolitik okuma da olmayınca mana veremedikleri popülizm sızlanmasıyla iştigal ediyorlar. Diğer yandan çatışmalar 20 senedir Ortadoğu çoğrafyasının rutini haline getirildi. Elbette enerji kaynakları ve tarihi husumetlerin eksik olmadığı bu karmaşık coğrafyada ulus devletleri kimlikçilik temelinde yeniden dizayn hamlesi daha da kanlı bir barbarlığa dönüştü. Arzu edilmeyen rakip güçlere alan açtı. Evdeki hesaplar çarşıya hiç tam uymadı. Hem ne zaman uymuş ki? HHH Liberal müdahaleciliğin bu dizaynlar için kullandığı mefhumlar etnikçilik, mezhepçilik, kimlikçilik oldu. Tesis edilen zihniyeti de toplumsal mücadeleleri siyasetten arındırılmış ‘insan hakları’ söylemi üzerinden okumak, şahısları ‘şeytanlaştırmak’, medya eşliğinde algıları belirlemek diye özetleyebiliriz. HHH Aslında 2000’lerin başında ABD’nin Irak işgaline giden süreçte doğrusu işler daha zordu. Neoliberal müdahaleciliğin başrol oyuncusu George W. Bush bile işgal ve savaşı meşrulaştırmak için sahte kimyasal silah yalanları üretip medya üzerinden pazarlamak zorunda kaldı. Dünyada barış gösterileri eşliğinde zavallı Bush yönetimi BM oturumları boyunca aylarca uğraştı. (O zamanlar BM’de bir genel sekreter vardı, Kofi Annan. Uluslararası barış ve dengeler için kök söktürdü. Bir daha öyle bir şahsiyetin seçilmesine geçit verilmedi.) Sonunda kitle imha silahları olmadığı işgalle ortaya serilince bu kez ‘demokrasi’ ve ‘ulus inşası’ teması belirlendi. Kaç sene geçti, sonuç ortada. Fırsattan istifade ederim diyenlerin hali de... HHH Bugün öyle mi? Yeni savaş başlatmaktan, bir ülkeyi bombalamaktan söz ediyorlar. Talihin azizliği ortaya sahte bile olsa kanıt koymak zorunda kalmamak, parlamentosundan onay aramamak ABD’nin ‘çılgın’ Başkanı Donald Trump ve müttefiklerine düştü. Çünkü ‘akıl yitimi’ çağındayız. Çünkü liberal akıl, saldırı/saldırganlık, savunma/ meşru müdafaa, caydırıcı güç ne demektir sorgulamıyor. Kim saldırgan, niye saldırgan, kim savunuyor, neyi, niye ve nasıl savunuyor diye de... Haliyle ‘objektiflik’ adı altında saldırganlığın yanında kolayca yer alınabiliyor. Çünkü kendini ‘özgürlükçü’ addederken, mütemadiyen sorumluluk almaktan kaçınarak arka plandan yönetme hırsı olarak tezahür eden, bir nevi ‘iktidarsızlık hastalığı’ haline gelmiş liberalizmin düşünsel hegemonyasında yaşıyoruz. Moda haliyle ‘posttruth’ denilen, bildik demagoji ve manipülasyon âleminde enformasyon bombardımanının kurbanlarıyız. HHH Neoliberal düzen, militarist müdahalecilik silsileleriyle gelinen aşamada, ciddi bir hegemonya çöküşü eşliğinde ortada uluslararası sistem bırakmıyor. O zaman geriye ‘kimin gücü neye yeterse’ kalıyor. O hiç hazzetmediğimiz, adil bulmadığımız uluslararası hukuk ve dengelerle mekanizmaları bile arar hale geliyoruz. Yeni bir akıl çağı gelecek belki ama kendiliğinden değil, bu sistemle de değil, orası muhakkak. KSYÖ raporu: Skripal’leri Noviçok zehirledi Eski Rus çifte ajan Sergey Skripal ve kızı Yulia’nın Britanya’da uğradığı suikast girişimiyle ilgili açıklama yapan Kimyasal Silahların Yasaklanması Örgütü (KSYÖ), saldırıda kullanılan gazın “Noviçok” adlı askeri kaynaklı bir sinir gazının saf hali olduğunu tespit ettiklerini duyurdu. KSYÖ raporunda saldırıda kullanılan gazın menşei hakkında ise bir yorumda bulunulmadı. Rusya Dışişleri Bakanlığı KSYÖ tarafından açıklanan raporun “Britanya’nın Rusya’yı itibarsızlaştırmak için yürüttüğü faaliyetin bir parçası olabileceği” tepkisini verdi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle