25 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 30 Mart 2018 Vedat ARIK EDİTÖR: SERKAN OZAN haber 11 g1AAYYYILNNDöIIIGRYÜENRkDE kKuaşraağnılıdkabğuıltuatclaarkı ÇAĞLAYAN ADLİYESİ’NDEKİ ADALET NÖBETİ 52. KEZ TUTULDU Gazetemizin yayın politikasının suçlama konusu edildiği dava kapsamında asılsız ve akıldışı tı ifşa edercesine ‘Kaptan gemiyi son terk edecek’ diyerek, yani ‘Elbette çıkacaksın, çıkmalısın, haksızca burada iddialarla 516 gündür tutuklu bulunan sın ama en son seni bırakmamı talimat İcra Kurulu Başkanımız ve avukatımız landırdılar’ diye kendisine saraydan ge Akın Atalay’ın nezdinde tüm haksız tu len talimatı ifşa ettiği bu süreçte, Akın tuklamalara karşı çıkmak için Nisan Atalay tutuklu oldukça hepimiz tutuk 2017’de başlayan “Adalet Nöbeti” dün luyuz. Sadece o değil, çağdaş hukuk Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde 52. çular tutuklu oldukça hepimiz tutuk kez tutuldu. Nöbete CHP Grup Başkan luyuz. Sadece onlar değil Türkiye’de vekili Özgür Özel de katıldı. mesleklerini yaptıkları için gazeteci Nöbette ilk olarak söz alan avukat Gülsün Sop, 6 Nisan 2017’deki ilk Ada ler tutuklu oldukça, hepimiz tutukluyuz. Hangi partiden olursa olsun mil let Nöbeti’nde polisin kendilerine sert bir şekilde müdahale ettiğini ve adliyeden atıldıklarını söyledi. O gün avukatlar Kemal Aytaç, Erkan Ünüvar, Sevinç Sarıkaya, Anıl Başoğlu, Kıvanç Kayaoğlu, Özge Serdar, Hatice Nur Gök letvekilleri tutuklu oldukça partilerin yöneticileri, siyasetçileri sadece siyaset yaptıkları için, sadece milletvekili olarak kendilerine verilen vekâlet görevini kürsüde icra ettikleri için tutuklu oldukça hepimiz tutukluyuz.” ve Diren Yeşil’in gözaltına alındığını söyleyen Sop, müdahale sonucunda Ünüvar’ın ayağının, avukat Gökmen Yeşil’in de burnunun kırıldığını kaydetti. Sop, 52 haftadır süren nöbetin hak ve adalet çağrısı yapılan bir platforma dönüştüğünü ifade etti. Sop’un ardından ilk Adalet Nöbeti’nde gözaltına alınan ve polisin müdahalesi sonucu yaralanan avukatlara söz verildi. Avukat Ünüvar, tarih boyunca zulüm, diktatörlük olduğu sürece direnişin olduğuna dikkat çekerek şunları söyledi: “İşçilerin grevleri yasaklanıyor, sendikaları yok ediliyor ama direnmeye devam ediyorlar, metal fırtınalar yaratıyorlar. Köylüler HES’lere karşı direniyorlar. Kadınlar ölümüne de olsa şiddete karşı yaşam mücadelesini devam ettiriyorlar. Kürtler siyasetçileri, gençleri cezaevlerine doldurulmasına rağmen özgürlük türküsü söylemeye devam ediyorlar. Direniş her zaman devam ediyor. Onur Hamzaoğlu tutuklu oldukça biz dışarıda açık cezaevinde yaşıyoruz. Onu almadan hiçbirimiz özgürlük denen şeyin ne olduğunu yaşamıyor olacağız.” Avukatların kızlarına gözaltı Çağdaş Hukukçular Derneği İstanbul Şube Başkanı avukat Gökmen Yeşil ise “Avukatlar sadece mahkeme salonlarında değil, öğrencinin, kadının, işçinin, emekçinin işinden atılan memurun omuzdaşıdır, mücadele arkadaşı Adalet Nöbeti’ne Cumhuriyet davasında yargılanan yazar ve yöneticilerimiz de katıldı dır. O sebeple itiraz eden tarafta olmak bizim için mutluluk vesilesidir. İtiraz edenlerin, mücadele edenlerin arasında olduğum için mutluyum” dedi. Yeşil, Halkın Hukuk Bürosu’nun tutuklu avukatlarından Naciye Demir ve Şükriye Erden’in evlerine yapılan baskınla kızlarının gözaltına alındığını anımsatarak, “Sanırım dikta, zulüm devrimcilere, muhaliflere, itiraz edenlere karşı klan hukuku uyguluyor. Önemli değil, biz geniş ailemize, ezilenler ve işçi sınıfı ailesine, muhalefet ve itiraz edenler ailesine sahip çıkacağız” dedi. Korkmuyoruz... Avukat Sevinç Sarıkaya da, her gün yeni bir gözaltı ve tutuklama haberi ile uyandıklarını belirterek, “Hakkımızda dava açıldı ve davanın ilk duruşması temmuzda görülecek. Oysa ki biz, bize saldırıp, ayağımızı, burnumuzu kıran polislere karşı suç duyurusunda bulunduk. Dosyalarımızda ilerleme olmadığı gibi polisin orantılı güç kullandığı gerekçesiyle takipsizlik kararları verildi. Buna şaşırmıyoruz. Çünkü mevcut iktidar hukuku muhalif sesleri bastır mak için en güçlü silah olarak kullanıyor” dedi. Avukatların gözaltına alınıp tutuklandığını, işkence görüp saldırılara uğradıklarını söyleyen Sarıkaya, “Şu an 22 meslektaşımız tutuklu durumda. Buna rağmen hepimiz meydanlardayız ve korkmayıp sinmediğimizi göstermeye çalışıyoruz. İktidar bize ‘Sizi kavgaya davet ediyorum’ diyor. Biz de diyoruz ki ‘Korkmuyoruz, sinmiyoruz, gitmeyeceğiz ve davetiniz kabulümüzdür’ ifadelerini kullandı. Adalet Nöbeti ilham kaynağı oldu Son olarak konuşan CHP’li Özgür Özel ise, Adalet Nöbeti’nin ‘15 Haziran’da başlayan dünyanın süre, katılımcı ve mesafe olarak en uzun siyasi yürüyüşü’ne ilham kaynağı olduğunu söyledi. Cumhuriyet gazetesi davasından tutuklanan, yazar, çizer ve yöneticileri ile birlikte olmaktan mutluluk duyduklarını ancak eksik olduklarını kaydeden Özel, şöyle devam etti: “Akın Atalay bugün Cumhuriyet gazetesi davasının son tutuklusu olarak ve hâkimin kendisine verilen talima Farklı renkler yan yana Adalet Nöbeti ve Adalet Yürüyüşü’nün bitmeyeceğini aktaran Özel, şunları söyledi: “Bugün İstanbul’da gökyüzüne bakıldığında kapkara bulutlar var. Bu bulutları Türkiye’nin üzerine adına ittifak dedikleri MHP ve AKP’nin OHAL düzeni getirdi. Bu karanlık bulutların ardındaki mavi gökyüzünü görmek istiyoruz. Bunun bir ölçüsü, bir işareti var o da ilkçağlardan beri hep hayranlık duyulan, karşısında eğilinen, yürekte neşe uyandıran gökkuşağıdır. Farklı renklerin yan yana durduğu, birbirinin içine ve işine karışmadığı ama ortak taleplerde kahramanca yan yana durup bulutların arasını açtıkları ve birazdan çıkacak güneşi, masmavi gökyüzünü müjdeledikleri bir süreci, saray rejiminin başlangıcı için birilerinin sabırsızlandığı ama demokrasiyi, barışı, parlamenter sistemi, hukuku, adaleti, kuvvetler ayrılığını geri getirecek ve hepimizin bayramına dönüşecek o süreç için sabırsızlanıyoruz. Yan yana durmaya, birbirimizin yanında Türkiye’nin ortak geleceği için, barış, kardeşlik ve demokrasi için yürümeye, direnmeye devam edeceğiz. Saray rejimi başlamadan bitecek. Saray rejimine karşı hepimizin, demokratların, halkların, tüm siyasi partilerde bu ülkenin ortak geleceğini özleyenlerin birlikteliği kazanacak. Korkmuyoruz, onları yeneceğiz. Adalet Yürüyüşçüleri, adalet nöbetçileri kazanacak.” l İSTANBUL / Cumhuriyet ‘Gerçekler aydınlanacak’CHP’li Muharrem Erkek, Akın Atalay’ı ziyaret etti İKLİM ÖNGEL CHP Genel Başkan Yardımcısı Muharrem Erkek, Silivri’de tutuklu bulunan gazetemiz İcra Kurulu Başkanı Akın Atalay ve iş insanı Osman Kavala’yı ziyaret etti. Erkek, Atalay’ın en kısa zamanda özgürlüğüne kavuşacağına inandığını belirterek, “Ceza hukukunun amacı hakikate ulaşmaktır. Bu davaların sonunda gerçekler de aydınlanacaktır” dedi. AYM’ye “cesur ol” çağrısı yapan Erkek, Atalay’ın “Bedel ödenecekse, ödeyeceğiz ve biz demokrasi ve özgürlük mücadelemize devam edeceğiz” dediğini paylaştı. CHP’li Erkek, Silivri’de tutuklu bulunan Atalay ve Kavala’yı ziyaret etti. Anayasa Mahkemesi’nin gazetemize yönelik davada sanıklar arasında yer alan kitap eki editörü Turhan Günay’la ilgili kararını işaret eden Erkek, “AYM hak ihlali tespiti yaptı. Bu karadan sonra bir tek tutuklunun dahi kalması anayasa ve hukuka aykırıdır” diye konuştu. “Ceza hukukunun amacı hakikate ulaşmaktır. Bu davaların sonunda gerçekler de aydınlanacaktır” diyen Erkek, şöyle konuştu: “Cumhuriyet gazetesine yönelik operasyonun ve davanın muhalefet üzerinde baskı kurmak olduğunu biliyoruz. AYM, Atalay’ın tutuklu olduğu dava dosyasını inceledi ‘hak ihlali’ olduğunu söyledi. Bu kararın ardından Cumhuriyet’ten tutuklu kalmamalıydı ama Atalay halen tutuklu. Morali yüksek, ‘Bedel ödenecekse, ödeyeceğiz ve biz demokrasi ve özgürlük mücadelemize devam edeceğiz’ diyor. AYM her şeye rağmen yargının, özgürlüklerin ve adaletin güvencesi ise bunu unutmamalı, cesur olmalı. Burada AYM’ye büyük görevler düşüyor. AYM nedenle gerekli tavrı göstermeli.” ‘LORİ’ NASIL ‘LOBİ’ OLDU Cezaevinde görüştüğü Osman Kavala’nın ise ididanamesini beklediğini belirten Erkek, “İddianamesini bekliyor ama nasıl bir iddianame, nasıl bir kurgu ile karşılaşacağını o da bilmiyor. Niçin cezaevinde olduğunu halen bilmiyor. Tek başına mahkeme huzuruna çıkmayı bekliyor. Bu adaletsizliklere son verilmeli. Kavala ile ilgili ididalara baktığınızda Gezi Hareketi ve 15 Temmuzla ilişkilendirilmeye çalışılıyor. Hiçbir somut delil yok” dedi. Erkek, Kavala’ya Emniyet sorgusunda yöneltilen bir iddiayı ise şöyle anlattı: “Kavala’nın Ermeni bir arkada şı var, adı Lori. Lori ile ilgili bir konuşmada ‘Lori de burada olacak, Lori ile de konuşacağız’ şeklinde bir cümlede, Lori’yi, ‘lobi’ olarak anlamışlar. Bunun üzerine Kavala’nın belli bir lobi ile hareket ettiğine inanılıyor sanırım. Bu konu Emniyeti’nde önüne konulmuş. Somut deliller olmadan insanları bazı hareketlerle ilişkilendirmek doğru değil. Avukat görüşü gibi kısıtlamalar kaldırılmış, avukatları ile daha sık görüşebilecek. 15 günde bir 10 dakika telefon hakkı var ama mektup yazamıyor ve alamıyor. Sabırla adil bir şekilde yargılanmayı ve iddianameyi bekliyor.” Susmak ya da susmamak, işte bütün sorun bu Mesele Meclis’teki bir temsilde kadın oyuncuların sahneye çıkıp çıkamayacağının tartışıldığı noktaya geldiğine göre... Ve o kadınlar olan biteni anlatırken isimlerini vermekten bile korktuklarına göre... Artık ya ülkeyi hep birlikte terk etmemiz gerekiyor ya da susmaktan artık vazgeçmemiz. Ne zaman kaçtığı deliklerden geri çıkar insan? Öleceğini anladığında mı? Başka şansı kalmadığını fark ettiğinde mi? Bıçak kemiğe dayandığında mı? Ne zaman? Ne zaman başına geleni anlar insan? Yıllarca “Susma! Sustukça sıra sana gelecek” sloganını duyduğu halde; Alman Rahip Pastör Nie Moeller’in yazdığı: “Önce Yahudiler için geldiler Sesimi çıkarmadım – Çünkü ben Yahudi değildim Sonra komünistler için geldiler Sesimi çıkarmadım – Çünkü ben komünist değildim Sonra sendikacılar için geldiler Sesimi çıkarmadım – Çünkü ben sendikacı değildim Sonra benim için geldiler Ve artık ses çıkaracak kimse kalmamıştı...” dizelerini bıkana kadar, defalarca okuduğu halde; Herkesin kaderinin iktidarın iki dudağı arasında olduğuna açıkça tanıklık ettiği halde; Nasıl hâlâ böyle bir uysallıkla susar insan? Cezaevlerini gazetecilerle dolduran... Akademisyenleri üniversitelerden kovan... Meclis’teki muhaliflerini tek tek hapse tıkan... Halkı birbirini ihbar etmeye azmettiren... Kendi yolunu açmak için sivilleri sokağa dökmekten çekinmeyen... Ortadan kaldırılmasını istediği kim varsa hepsini parmağıyla işaret eden... Sansürlerle her şeyi denetleyen... Yasaklarla herkesin ağzına fermuar çeken... Muhalifleri susturmak için her yolu deneyen... Göz göre göre seçim hilelerini meşrulaştıran... Hukuku avucunun içine alarak... Ana akım medyayı yandaşlarıyla doldurarak... Cumhuriyete, devrimlere, ilkelere meydan okuyarak... 2023’te 1923’ün rövanşına hazırlandığını artık saklamayan bir iktidar... Bu ülkenin aydınlarını tek tek işaretledi. Çocuklarını, gençlerini, kadınlarını çaldı. Her gün yeni bir cadı avıyla coşuyor; elinde bir tabanca yoluna çıkanı vuruyor. Tetiği her çekişte demokrasiye ait bir değer daha yere düşüyor. Ve bu ülke hâlâ susuyor. HHH Ses çıkaracak kimse kalmayınca kadar susmaya devam etmekse niyetiniz.... Oturun kendi şiirinizi şimdiden ufak ufak yazmaya başlayın. Belki sizin başkalarının başına gelenlerden alamadığınız dersi, bir gün başkaları sizin başınıza gelenlerden alır. Sizin yazacağınız şiir... Kim bilir... Nasıl bir dizeyle başlar, nasıl bir dizeye varır? HHH İşte hâlâ susuyorsunuz. Çünkü yine kaybedeceğiniz şeylerin hesabını yapıyorsunuz. Kaybettiğiniz şeylerin hesabını doğru tutmadığınız için... Bu hesapta her seferinde çok fena yanılıyorsunuz. Aleviler tepkili: Sıra bize geldi MEHMET MENEKŞE Aralarında Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Erzincan Şube yöneticisi Akın Demir ve PSAKD üyesi Murat Demiray, Doğan Şimşir ve PSAKD Genel Başkan Yardımcısı Erol Yeter’in de bulunduğu 16 kişinin tutuklanmasına tepkiler sürüyor. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Erzincan Şube Başkanı Salih Ürün, “Bu arkadaşlarımıza bir itirafçının ifadesiyle yüklenen suçlar inandırıcı değil. Arkadaşlarımızın terör örgütü ile alakaları yoktur” dedi. Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı Genel Başkanı Tuncer Baş, “Alevi kurumlarına gözdağı vermek istiyorlar. Sıra bize geldi, bunu görüyoruz” diye konuştu. Pir Sultan Abdal Kültür Derneği Ankara şube Başkanı Ali Üngörmüş, “İsteniyor ki, Aleviler korkup Alevi kurumlarına ve cemevlerine gitmesin. İsteniyor ki, Aleviler inancına, kültürüne ve yaşam tarzına sahip çıkmasın. Ancak yaptıkları bütün hesaplar boşa çıkacak” dedi. Eski Kartal Cemevi Vakfı Başkanı İsmail Saçlı, “Bu bir yoklamadır. Sıra hepimize gelecektir” diye konuştu. Alevi Kültür Dernekleri Genel Başkanı Doğan Demir, “12 vatandaşın çobanlık yaparak geçindiği bir köyde, bir kurumun genel başkan yardımcısı ve üyelerinin gizli bir tanık sıfatıyla tutuklamanın bir gerekçesinin olması lazım. Bu gizli tanık kimdir?” dedi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle