23 Aralık 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Perşembe 29 Mart 2018 EDİTÖR: ALPER İZBUL TASARIM: BAHADIR AKTAŞ haber 5 MGK BİLDİRİSİNDE Mınbiç konusunda taraflar uyarılDI ‘YPG çıkmazsa inisiyatif alırız’ Milli Güvenlik Kurulu, olağan toplantısında yurtiçi güvenlik gelişmelerinin yanı sıra Afrin’e düzenlenen Zeytin Dalı Harekâtı, Suriye ve Irak kaynaklı güvenlik sorunlarını görüştü. Mınbiç’teki YPG varlığına dikkat çekilen kurul bildirisinde, “Mınbiç’teki teröristlerin bir an önce bölgeden çıkarılması gerektiği aksi durumda Türkiye’nin inisiyatif almaktan çekinmeyeceği” dile getirildi. Kurul, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda Başbakan Binali Yıldırım, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Hulusi Akar, ilgili bakanlar ve güvenlik bürokrasisinin katılımıyla gerçekleştirildi. Yurtiçindeki asayiş ve terörle mücadele gelişmelerini değerlendiren kurul, PKK/PYDYPG, IŞİD ve FETÖ ile ilgili gelişmeleri ele aldı. Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda gerçekleşen toplantı yaklaşık 4.5 saat sürdü. Afrin operasyonlarını yürüten komuta kademesi kurula son durum ve gelişmeler hakkında bilgi verdi. Türkiye’de bulunan Suriyelilerin ülkelerine dönebilmeleri için çalışmaların yürütülmesi kararlaştırıldı. Terör örgütünün diğer bölgelerde olduğu gibi Afrin’de de çocuk yaştakileri silahlandırdığı, masum sivilleri canlı kalkan olarak kullandığı belirtilen bildiride, “Etnik te mizlik dahil her türlü insanlık suçunu işleyen bölücü terör örgütünün IŞİD ile işbirliği içinde olduğunun uluslararası kamuoyuna bir kez daha hatırlatılmasında fayda olduğu mülahaza edilmiştir” ifadeleri kullanıldı. ‘Bölgeden çıkarılmalılar’ Örgütün Fırat’ın batısında kontrol ettiği tek bölge olarak kalan Mınbiç’ten YPG unsurla rının çıkarılması istenen bildiride, “Mınbiç’teki teröristlerin bir an önce bölgeden uzaklaştırılması gerektiği, aksi takdirde Türkiye’nin, diğer bölgelerde olduğu gibi burada da bizzat inisiyatif kullanmaktan çekinmeyeceği belirtilmiştir. Fırat’ın doğusundaki Suriye topraklarında yuvalanan teröristlerle ilgili de aynı kararlılık içinde olduğumuz vurgulanmıştır” ifadeleri kullanıldı. Sincar ve Kandil’de Türkiye aleyhine faaliyet gösteren terör örgütünün öncelikle Irak hükümeti tarafından engellenmesinin beklendiğini belirten MGK, “Bunun mümkün olmaması halinde ise bizzat Türkiye tarafından engelleneceği ifade edilmiştir” görüşünü dile getirdi. l ANKARA/Cumhuriyet Erken seçim sinyali AKP’de kongre takviminin erkene çekilmesi erken seçim hazırlığı olarak yorumlandı. Erken seçimin ittifak için avantajları da konuşuluyor AKP Sözcüsü Mahir Ünal’ın, 12 Eylül 2018’de yapılacak olan AKP büyük kongresini öne çe keceklerini açıklaması, siya si kulisleri yeniden “erken se çim” beklentisiyle hareketlen dirdi. Parti yöne timi, kongre tak viminin öne çekil mesini, “yerel se çimlere hazırlan mak için daha ge SİNAN niş zaman kalma TARTANOĞLU sı” olarak gerek çelendirirken, ku lislerde, kamuoyu yoklamaların da “yüzde 51’in garanti” görül mesi halinde AKP’nin “genel ve cumhurbaşkanlığı seçimi”ni 15 Temmuz’a veya sonbahara çeki lebileceği dillendiriliyor. AKP, Olağan Büyük Kongre için 12 Eylül 2018 tarihini belir lemişti. Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan başkanlığında toplanan son MYK toplantısında, kong re takvimi masaya yatırılmış, il kongrelerinin mayıs ayı sonu na kadar tamamlanması yönün de karar alınmıştı. Bu karar tüm il kongrelerinin Ramazan ayı nın başlayacağı 15 Mayıs’a ka dar bitirilmesi şeklinde formü le edimişti. Ancak, kongre takvi minin erkene alınması ihtimali kulislerde, “Kongrede MKYK’de değişimler olacak, bu birtakım kırgınlıklar yaratabilir. Bu tip sorunlarla karşılaşılmaması ve yerel seçime daha iyi hazırlanıl ması için büyük kongrenin da ha erken bir tarihe çekilmesi gündeme gelebilir” gerekçesine dayandırılmıştı. AKP Sözcüsü Mahir Ünal, dün NTV’nin sorularını yanıtlar ken, uzun süredir konuşulan bü yük kongrenin erkene çekilme si planlarını açıkladı. İl ve ilçe kongrelerinin devam ettiğini, 28 Nisan’da İzmir, 6 Mayıs’ta İstan bul kongrelerinin yapılacağını, 81 il kongresinin tamamlanması nın ardından Ramazan ayına gi rileceğini belirten Ünal, “Rama Mahir Ünal’ın NTV’deki açıklamaları, siyasi kulislerde erken seçim ihtimalinin güçlenmesi olarak değerlendirildi. TAKVİMİ DEĞİŞTİRMEK AVANTAJ GETİRİR Mİ? Hem ekonomik teşvik paketlerinin ardı ardına açıklanması hem de AB ile yeniden sıcak temas arayışlarının yine erken seçim olasığına yönelik olduğu değerlendirmesi yapılıyor. Başta İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener olmak üzere muhalefetin 15 Temmuz 2018’de erken seçim yapılacağına yönelik beklentisi halen dile getiriliyor. AKPMHP ittifa kının darbe girişiminin yıldönümünden güç olma planı kurabilecekleri dile getiriliyor. Afrin Harekâtı’nın mayıs ayının sonunda kesin olarak sonuçlanacağına ilişkin beklenti de seçim takvimi üzerinde yorumlara neden oluyor. Afrin harekâtı ile AKPMHP ittifakının kazanabileceği olası artı puanların sıcağı sıcağına oya dönüştürülebileceği değerlendirmesi yapılıyor. Bir erken seçimin muhalefeti hazırlıksız yakalamak gibi bir avantaj sağlayacağı değerlendirmesi de bu planlarda etkili oluyor. Erken seçimin Cumhurbaşkanlığı seçiminde Erdoğan’a karşı ortak hareket etme planlarını da bozmaya yönelik olabileceği yorumları yapılıyor. Kulislerde, erken seçimin 15 Temmuz’da olmasa bile en geç 2018 sonbaharında yapılabileceği de konuşuluyor. zan ayından sonra da inşallah en yakın tarihte büyük kongremizi yapıp, süreci tamamlayacağız. Bayramdan sonra büyük kongre hazırlıklarımızı neden önemsiyoruz? Çünkü her siyasi parti bir an önce kongrelerini tamamlayıp önüne bakmak ister” dedi. Ancak Ünal, yine de TV’deki açıklamasında olağan seçim takviminin nasıl işleyeceğini anlattı. Kaybetme korkusu Yerel seçim tarihinin değiştirilmesi için anayasa değişikliği gerekiyor. Bu değişiklik yapılamayacağı için yerel seçimlerin 1 yıl sonra 2019 Mart ayında yapılaca ğı artık kesinlik kazandı. Bu durumda AKP açısından en kritik önemdeki cumhurbaşkanı seçimleri, yerel seçimlerden 7 ay gibi kısa bir süre sonra kasım ayında yapılacak. 16 Nisan referandumunda İstanbul ve Ankara’da ‘hayır’ oyları önde çıkmış, bu daha sonra Erdoğan’ın “metal yorgunluğu” diye ifade ettiği belediye başkanları operasyonlarına neden olmuştu. Muhalefet, İstanbul ve Ankara’yı hayır oylarının da avantajıyla mutlaka almak istiyor. Yerel seçimlerde AKP’nin İstanbul ve Ankara’yı kaybetmesi durumunda bunun kasım seçimine çok olumsuz psikolojik et kileri olacağı belirtiliyor. Erdoğan da bu durumu geçen günlerde “İstanbul’u kaybeden Türkiye’yi kaybeder” sözleriyle ifade etmişti. AKP’nin yerel seçimleri öne alamayacağı için genel seçimleri öne çekebileceği belirtiliyor. Kongre takviminin değiştirilmesi, erken seçime verilen olasılığı artırırken hükümet de elini cebe atıyor. Geçen hafta yatırım ortamının iyileştirilmesine yönelik bir yasa Meclis’te kabul edildi. Esnaftan inşaat sektörüne kadar ekonominin canlanmasına katkı sağlayacak yeni 67 maddelik yasa tasarısı Meclis’e sunulmaya hazırlanıyor. l ANKARA Onlar ne ölüler ne de diri!BAKAN SÜLEYMAN SOYLU’DAN SEÇMEN MANİPÜLASYONU İDDİALARINA YANIT: CHP Trabzon Milletvekili Haluk Pekşen’in gündeme getirdiği seçim kütüklerinde vefat etmiş insanların ‘ya şıyor’ göründüğü ve bu kayıtlar üzerinden oy kullanılaca ğı iddialarına yanıt veren İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, 2 milyonun üzerinde kişinin kayıtlarda ‘ölü olarak değil, yaşıyor olarak da değil ama kaydı kapanmamış’ olarak tutulduğu açıklamasında bulundu. İçişleri Bakanı Soylu, Pasaport ve Sürücü Belgelerine İlişkin İş ve İşlemlerin Devir Töreni’nde yaptığı konuşmada, yaşamını yitirmiş yurttaşların sistemde canlı olarak görünmesi nedeniyle yaşanan seçim güvenliği endişelerine karşılık CHP’yi suçladı. Soylu, “Bundan çok yakın bir zaman içerisinde nüfus kanununda bir değişiklik yaptık. Aslın da Türkiye’de nüfus kanununa göre ölen insanların net leştirilmesi, kayıt altına alınması lazım. Bizim getirdiğimiz öneri 150, 120 veya 50 yıl önce ölmüş ama bir vesileyle kayıt altına alınmamış ama bizim öldüğüne kanaat getirdiğimiz kişileri resen nüfus kütüğünde ölü olarak göstermekti” dedi. Sorunun muhalefetten kaynaklandığını söyleyen Soylu, “Getirdiğimiz kanun teklifi buydu. Muhalefet, komisyonda ayağa kalktı. ‘Siz var olan seçmenleri ölü olarak gösterip, yeni seçim döneminde muhalefetin gücünü azaltmak için büyük bir oyun hazırlıyorsunuz’ dediler. Tartıştık ve en sonunda şu karara vardık. Kendimiz resen bunu yapmayalım. O zaman mülki amirlere yetki ve relim. Mülki amirler zaman içerisinde bu kişilerin ölümünü aileleriyle bir tutanakla tanzim etsinler ve işlesinler. Bunu öneren de bunun ortaya çıkmasını sağlayan da oradaki muhalefetin ortaya koymuş olduğu değerlendirmedir. Aynı muhalefet bugün tam tersini söylemektedir. Şimdi böyle bir siyaset anlayışı ahlaktan uzak bir anlayıştır” ifadelerini kullandı. Seçim sonuçlarına karşı güvensizliğin her yerde görülebileceğini belirten Soylu, “Dünyada seçim işini en iyi ve dürüst beceren ülke Türkiye’dir. Bunu siyasetçi şapkamla sizlere söylüyorum” diye konuştu. l ANKARA / Cumhuriyet Sağır bir gün... Çok uzaklarda dağ içinde yitirilmiş bir yürek, gözlerinde kış akşamlarının beyaz bir yalnızlığı vardı... Genceciktin ve geçen zamanlar içinde çocuksu düşlerinle bir başkaldırışın kaskatı sessizliği içindeydin... Tıpkı Anna Ahmatova’nın dizeleri, Metin Altıok’un rüzgârları gibiydin... Saçlarında şimşek parçaları, dilinde kırağı ortalıkta dolaşıp duruyordun... Eve geç geliyor, hiç kimseyi umursamıyordun... Çünkü sen çocuktun!.. Yalanlarla avutuyordun kendini, masal kahramanlarıyla yaşıyordun... Sağır bir günün sonunda, dilsiz bir gecenin başlangıcındaydın şairin anlattığı gibi... Gökyüzü gıcırtıyla kapanıyordu üstüne... Havada donmuş fıskıyeydin, kımıltısız bir çiçek gibiydin... Islak bir akşamda seni düşündüm. Gökyüzünde yıldızlar yoktu. Saçlarını okşadım, o minnacık burnundan öptüm... Yıllar önce, sen daha çok küçükken, Göztepe’de, evimizin balkonunda yıldızlara bakıp konuşmuştun anımsıyor musun? Gökte dolunay vardı ve sen kırmızı elbisenle balkondaydın... Demiştin ki: “Aydede! Aydede!..” Henüz yürüyemiyordun... O akşam ben o yılları anımsadım. Senin çocukluğunda kendi düşlerimi çoğalttım... Şiirler okudum senin için belki senin hiç duymadığın... Dedim ki: “Her şey senin için: Gün boyunca dualarım. Uyuşturan ateşi uykusuz gecelerin; Şiirlerimin beyaz sürüsü; Ve mavi yangını gözlerimin... Hiç kimse daha yakın olmadı bana Hiç kimse böylesine üzmedi beni, Acıyı salıp gidenler bile, Okşayıp bırakanlar bile hatta.” HHH Saçlarında şimşek parçaları, dilinde kırağı vardı... Bir sabah üniversite bahçesinde ayağından vurdular seni. Elinde silahıyla oralara giren faşist saldırgan seni vurup kaçtı... O anda gözlerine baktım... Senden yüreğimi gizledim Anna Ahmatova gibi... Kuş olup erincine konacaktım... Ölümlerden ve karanlıklardan süzülüp kanadımla omuzlarına dokunacaktım... Beni göremiyordun, çünkü gözlerin kapalıydı, başucunda doktorlar vardı... Bak çocuğum, beni iyi dinle: Bir ülkede fas¸ist katiller, iktidar sahipleri tarafından korunup kollanıyorsa, onlar “yurtsever” olarak görülüyorsa, senin işin oldukça zordur... Sen bu nedenle eli silahlı katillerin saldırısına uğrayacak, bugün bacağından, yarın şakağından vurulacaksın... Ama korkma ve yılma, sakın ola ki eline silah alma. Onlara özgürlüğün sesi olan gözlerinle, rüzgârda uçuşan gür saçlarınla yanıt ver... Bil ki yarasalar aydınlığı sevmez kaçışırlar... Bu fotoğrafları, resimleri yıllar önce gördük ve yaşadık çocuğum. Eve geç gelişleri, o tatlı buluşmaları sevdanın uçurumunda yaşadık... Kimi zaman meydanları doldurduk, kimi zaman sokak aralarında ölüme yenik düştük... Aynı senaryoyu o yıllarda oyunlaştırmak isteyenleri çok yakından tanıdık... Şimdi sen beni görmüyorsun ama ben senin yanındayım. Ayağından vurulmuşsun ve hastanedesin... Çok uzaklarda dağ içinde yitirilmiş bir yürekle hiç karşılaştın mı sen? Gözlerdeki kış akşamlarının yalnızlığına hiç tanık oldun mu sen? Dinle beni, sana Cesare Pavase’nin bir şiirini okuyacağım: “Şafağın ışını ağzından çıkan soluktur boş sokakların sonunda. Gözlerinin külrengi ışığı, tatlı damlaları şafağın karanlık tepeler üzerinde. Adımların ve solukların şafağın rüzgârı gibi sele boğar evleri. Ürperen şehir, Taşların kokusu, Hayatsın, uyanışsın sen. Şafağın aydınlığında dağılan yıldız, meltemin hışırtısı, ılıklık solunan hava sona erdi gece Işıksın, sabahsın sen.” HHH Sağır bir günün sonunda, dilsiz bir gecenin başlangıcında anlatılanlara inanma sen... Bir boş söz ve bir kısık çığlık senin evrenini karartır unutma! Bana sakın kızma, yeşeren umutlarını söndürme!.. Sen duru göğün altında kanat çırpan bir kırlangıçsın. Yeşeren otlar gibi havada titriyor ve gülümsüyorsun... Bir zamanlar sen de çocuktun, on beşinde büyüdüğünü sanıyor, eğitim sistemine, “Okumayacağım” diye kafa tutuyordun... Duru su baharın, ilk çiçek toprağındır çocuğum!.. Bakıyorum incecik gövden güneşte leke gibi... Kanın ve soluğun var! Filiz süren bir sessizlikle gel uzat elini aydınlığa. O faşist kurşunlar çok can yaktı geçmişte de. Çocuğum: sen topraksın, sen yırtıcı köksün; sizler ay ışığına uzanan yeni mevsimlersiniz... Seni uzaktan izliyor, kendi çocukluğumu çocuklarımın gözlerinde yaşıyor, yaşamın en kötü günlerinde bile sevda masalıyla değil, gerçeklerle ayakta kalmaya çalışıyorum... Duru göğün altında sizleri izliyorum... Yiğitalp’ten ‘cezaevi’ soruları HDP Diyarbakır Milletvekili Sibel Yiğitalp, cezaevlerinde bulunan kadın, çocuk, hasta ve disiplin cezaları nedeniyle şartlı tahliyesi iptal edilen tutuklularla ile ilgili Adalet Bakanı Abdullah Gül’ün cevaplaması istemiyle 4 adet soru önergesi verdi. “Basında yer alan haberlere göre; OHAL ile birlikte üç kere hücre cezası almış siyasi mahpusların, özellikle de şartlı tahliye tarihleri yaklaşan siyasi mahpusların şartlı tahliyelerinin engellendiği belirtilmektedir” diyen Yiğitalp’in Bakan Gül’ün yanıtlaması istemiyle verdiği önergede özetle şu sorular yer aldı şöyle: “Türkiye cezaevlerinde şartlı tah liye başvurusu yapan kaç mahpus vardır? Şartlı tahliye başvurusu yapan kaç mahpusun başvurusu kabul edilmiştir? Şartlı tahliye başvurusu yapan kaç mahpusun başvurusu ret edilmiştir? Şartlı tahliye başvurularının reddedilme gerekçeleri nelerdir? Cezaevi yönetimleri tarafından keyfi disiplin cezaları verilerek mahpusların şartlı tahliye haklarının engellendiği iddiası doğru mudur? 2018 yılı mart ayı itibarı ile Türkiye cezaevlerinde kalan kaç çocuk var?” l İSTANBUL/Cumhuriyet Irmak’ın cezasına gerekçe Kocaeli’de tutuklu bulunan HDP Hakkâri Milletvekili Selma Irmak’ın “Türkiye Cumhuriyeti Hükümetini alenen aşağılama” suçundan 1 yıl hapsine karar veren Diyarbakır 9. Asliye Ceza Mahkemesi, gerekçeli kararını açıkladı. Mahkeme, Irmak’ın, yargılama sürecinde pişmanlık duyduğu ve yeniden suç işlemeyeceği kanaatinin oluşmadığını ve bu nedenle hapsin para cezasına dönüştürülmesi veya ertelenme sine yer olmadığına karar verildiğini belirtti. Milletvekillerinin eleştiri, hatta ağır eleştiri hakları bulunduğu belirtilen kararda, “Hatta bu onların görevleridir. Milletvekillerinin sözlerinin sıradan insanlara göre daha fazla etki gösterebileceği açıktır. Sanığın elinde hiçbir delil yokken Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve Hükümeti’ne yaptığı isnatlar eleştiri sınırlarını aşmıştır” denildi. l DİYARBAKIR/Cumhuriyet C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle