26 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA Trump Putin’i kutladı Rusya’da geçen pazar günü yapılan seçimlerde dördüncü dönem devlet başkanlığı koltuğunu koruyarak çıkan Vladimir Putin’le, ABD Başkanı Donald Trump dün telefonda görüştü. Kremlin, Trump’ın aradığı Putin’i seçim zaferi nedeniyle kutladığını duyurdu. Silahlanma yarışı, stratejik istikrarın sağlanması ve terörizmle mücadele konularında işbirliğinin altı çizilen görüşmede Suriye, Ukrayna ve K. Kore gündemlerinin de ele alındığı bildirildi. Rus diplomatlar ayrıldı MoskovaLondra hattında “casus krizi” karşılıklı diplomat sınır dışı adımlarıyla sürüyor. Britanya’nın eski Rus çifte ajan Sergey Skripal’e Noviçak sinir gazı kullanılarak suıkast girişiminde bulunulduğu iddiasıyla Moskova’yı suçlamasının ardından dün 23 Rus diplomat Londra’dan ayrıldı. Çarşamba 21 Mart 2018 [email protected] EDİTÖR: BETÜL BERİŞE TASARIM: BAHADIR AKTAŞ Sarkozy Libya sorgusunda 7 2007 seçim kampanyasında Kaddafi’den mali destek almakla suçlanıyor Sarkozy cumhurbaşkanlığı koltuğuna geldiği 2007’de Libya’yı ziyaret etmiş, Kaddafi ile bir Eski Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy, 2007 seçimlerinde Libya’dan usulsüz mali destek aldığı iddiaları ile ilgili soruşturma çerçevesinde gözaltına alındı. Dün sabah saatlerinde gözaltına alınan Sarkozy’nin (63), 2013 yılın araya gelmişti. da seçim kampanyasında eski Lib OĞUL KADDAFİ SİYASETİ YOKLUYOR ya lideri Muammer Kaddafi ve oğlu Seyfülislam’dan mali destek aldığı iddiaları üzerine açılan soruşturmada yol Libya’nın devrik lideri Muammer Kaddafi’nin oğlu Seyfülislam suzlukla mücadele ekipleri tarafından sorgulandı Kaddafi’nin ülkesinde yapılacak dev ğı belirtildi. 2007’de yapı let başkanlığı seçimlerine adaylığını koymaya hazırlandığı açıklandı. Yerel basının haberine göre yardımcısı Ayman Ebu Ras’ın, Kaddafi’nin “Libya’da ve özgür” olduğunu ve devlet başkanlığı lan cumhurbaşkanlığı seçiSeyfülislam minde sosyalist aday Sego Kaddafi lene Royal’i geride bırakarak seçilen sağ cepheden Sarkozy, için yarışacağını belirtti. Seyfülislam Kadda Libya suçlamalarını “gülünç” ola fi, 2011’de Libya’nın güneyinde muhalifler ta rak nitelendirmiş, iddiaları reddet rafından yakalanmış, 6 yıllık mahkumiyetinin ardından geçen yıl serbest bırakılmıştı. mişti. Soruşturma Fransız Mediapart inter net sitesinin Lübnanlı işadamı Ziad Takieddine’nin Kaddafi’nin eski istihbarat şefi Abdullah Senussi’den aldığı 5 milyon Avro’yu Sarkozy’nin kampanya direktörüne götürdüğü iddiaları üzerine açılmıştı. ‘Para dolu bavullar...’ Takieddine, 2016 yılında Mediapart’a verdiği söyleşide, 20062007 arasında Libya’ya yaptığı üç ziyaretten içi para dolu bavulları Sarkozy kampanyasına teslim ettiğini kabul etmişti. Sarkozy’nin cumhurbaşkanlığı döneminde LibyaFransa arasında büyük ticari anlaşmalar imzalandığı haberleri basına yansımıştı. Reuters’in haberine göre ise Sarkozy’e yakın bir isim, eski bakan Brice Hortefeux da polis tarafından Libya konusunda gözaltına alındı. Sarkozy, 2012 yılında yeniden cumhurbaşkanlığına aday olmuştu. Fran çois Hollande’a yenildiği seçim kampanyası finansmanında da 22.5 milyon Avro’luk seçim bütçesini aşmakla ve paranın bir kısmı için kampanyasının tanıtım ve halkla ilişkilerini yürüten Bygmalion şirketinden sahte fatura almakla suçlanmıştı. Bu yöntemle seçim harcamalarının parti faaliyeti gibi gösterilip Sarkozy’nin seçim kampanyasında yasal sınır olan 22.5 milyon Avro’nun üzerine çıkılmamasının sağlandığı ileri sürülüyor. Eski Cumhurbaşkanı’nın soruşturma kapsamında yargıç önüne çıkmasına karar verilmişti. “Arap Baharı” süreciyle Libya’da isyan, çatışmalar patlak vermişti. 41 yıllık Kaddafi dönemi ABD liderliğindeki askeri müdahale ile 2011’de son buldu. Devrik lider Kaddafi, doğum yeri Sirte kentinin muhalif güçlerce ele geçirilmesinin ardından öldürülmüştü. İranTürkiye karşıtı ittifak iddiası ‘Kızıldeniz’de gizli zirve’ ABD, İsrail ve Suudi Arabistan tarafından hedef tahtasına yerleştirilen Tahran ve hem Suriye krizinde Washington’la hem de Körfez ülkeleriyle gerilim yaşayan Ankara’ya karşı politika oluşturma gündemiyle 6 Arap ülkesinin önde gelen isimlerinin 2015 yılında gizli bir toplantı yaptıkları iddia edildi. Londra merkezli Middle East Eye adlı sitenin iki kaynağa dayandırdığı haberine göre, Birleşik Arap Emirlikleri adına ABD’de lobi faaliyetleri yürüten Lübnan asıllı iş adamı George Nader, 2015’te Kızıldeniz’de bir yatta beş Arap liderini gizli bir toplantıda bir araya getirdi. Haberde, “Körfez İşbirliği Konseyi (KİK) ve Arap Birliği’nin yerini alacak, Türkiye ve İran’ın nüfuzuna karşı bölgede ABD yönetimi tarafından itibar görecek 6 ülkeli yeni bir oluşumun” ele alındığı öne sürüldü. Nader’in düzenlediği toplantıya o dönem Suudi Arabistan Veliaht Prensi Yardımcısı olan Muhammed bin Selman, Abu Dabi Veliaht Prensi Şeyh Muhammed bin Zayid al Nahyan, Mısır Cumhurbaşkanı Abdülfettah Sisi, Bahreyn Veliaht Prensi Selman bin Hamed al Halife ve Ürdün Kralı 2. Abdullah’ın katıldığı savunuldu. 6’lı yapıda düşünülen Libya ise toplantıda temsil edilmedi. Veliaht Selman Beyaz Saray’da Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman dün Washington temaslarına başladı. ABD Başkanı Donald Trump, Beyaz Saray’da ağırladığı Selman’la basının karşısına geçerken iki ülke arasındaki ilişkilerin bugüne kadar ki en güçlü döneminde olduğu vurgusunda bulundu. Selman’ın “ılımlı İslam” politikasını, açılımlarını öven Trump’ın görüşmede elinde üzerinde Suudi Arabistan’la 12.5 milyar dolar tutarındaki savunma anlaşmalarına işaret eden bir çizelgeyi göstermesi ise dikkat çekti. Görüşmede gündem maddeleri arasında İran’a karşı işbirliğinin de olacağı daha önce basına yansımıştı. Abbas’tan ağır çıkış ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkenti olarak tanıma ve İsrail’in yasadışı yerleşimleri genişletme kararı nedeniyle sinirlerin gerildiği Filistin’de Devlet Başkanı Mahmud Abbas’tan bugüne kadar ki tavrından farklı sertlikte bir çıkış geldi. Filistinli üst düzey yöneticilerin bulunduğu bir toplantıda konuşan Abbas, İsrail’in ABD Büyükelçisi David Friedman’a yönelik “Birçok ABD’li yetkili Yahudi yerleşimlerini meşru kabul ediyor. Bunların başında da Tel Aviv’deki Büyükelçileri Friedman geliyor. Kendi topraklarında inşa ediyorlar diyor. İt oğlu it. Onlar topraklarında mı inşaat yapıyor?” dedi. Friedman, geçen ay yaptığı bir konuşmada Batı Şeria’daki yerleşimcilerin bu bölgeyi kendi toprakları gibi gördüğünü vurgulamıştı. bölüMnimsteuuray’adraısnı IŞİD sonrası dönemde siyasi çözüme odaklanılacağı düşünülen Suriye’de, beklenilenin aksine en yetkili ağızlardan dahi bölünme ihtimalleri konuşulmaya başlandı. Cenevre sürecinde arabuluculuk yapan, Birleşmiş Milletler (BM) Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura, dün katıldığı bir panelde Suriye’nin felaketle sonuçlanacak bir bölünmeye doğru gitmekte olduğu kaygısını dile getirdi. ‘TahranRiyad çatışması’ Cenevre Graduate Enstitüsü’nde konuşan De Mistura, BM öncülüğünde ilerleyen Cenevre müzakerelerinin temel ilkelerinden olan yeni anayasa ve şeffaf seçimler ile katılımcı bir siyasi süreç işletilmediği takdirde Sünniler içerisinde IŞİD’in yeniden ağırlık kazanacağını söyledi. Irak ve Yemen’in yanı sıra Suriye’de de esas olarak Suudi Arabistan ve İran’ın mücadelesine dayanan ŞiiSünni mezhep çatışmasının rol oynadığını belirten BM Temsilcisi, ABD ve Rusya arasında yürütülecek diplomasinin ise verimli olabileceğini kaydetti. Elinde tuttuğu farklı renklerle işaretlenmiş Suriye haritasını gösteren De Mistura, “Bugün karşı karşıya olduğumuz Suriye’nin yumuşak, uzun döneme yayılmış bölünmesidir ve bölünme yalnız bu ülke için değil tüm bölge için felakete neden olur” Doğu Guta’daki tahliyeler sürerken birbirinden ayrılan kimi aileler gözyaşlarına boğuldu. ifadelerini kullandı. Suriye’de sahadaki çatışmalar ise şiddetlenerek devam ediyor. Suriye ordusunun kontrolü büyük ölçüde ele aldığı Doğu Guta’nın 6 bin kişilik gücüyle en büyük cihatçı örgütü olan Ceyş ül İslam, Rusya arabuluculuğunda yaptığı ateşkes müzakerelerinde sonuç alamadığını iddia ederek yeniden saldırıya geçti. ‘36 asker öldü’ Rusya ise Doğu Guta’daki insani koridordan tahliye edilen sivillerin sayısının 80 bine ulaştığını du yurdu. Öte yandan, muhaliflere yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, Şam civarında IŞİD’lilerin mevzilendiği tek nokta olan, Yarmuk Filistin Kampı çevresindeki Kadam bölgesinde IŞİD’in orduyla çatıştığı, 36 askeri öldürdüğü iddiasını aktardı. ‘ABD yeni üs kurdu’ Suriye’de kimi Kürt kaynak ise ABD öncülüğündeki IŞİD karşıtı koalisyonun, Deyr ez Zor’da petrol bakımından zengin El Ömer yakınlarındaki Meyadin kentinin doğusunda yeni bir üs inşa ettiğini öne sürdü. Israarkmyaayraalçaarılnışııyor Dönemin ABD Başkanı George W. Bush’un “Görevi Tanrı’dan aldım” diyerek giriştiği iddia edilen Irak işgalinin başlangıcından bu yana 15 yıl geçti. Devlet Başkanı Saddam Hüseyin yönetimindeki Irak hükümetinin kitle imha silahlarına sahip olduğu gibi sonradan asılsız olduğu anlaşılan iddialarla ABD öncülüğündeki uluslararası koalisyonun 20 Mart 2003’te başlattığı operasyon, Aralık 2011’de ABD’nin Irak’taki üssünde bulunan son bayrağını indirmesiyle sona erdi. Saddam Hüseyin’in koltuğundan indirilmesinin ardından 2006’da katledildiği işgal boyunca 600 bin ila 1 milyon yurttaşını kaybeden Irak, uzun süren çatışmalar, siyasi boşluk ve mezhepsel/etnik bölünmeler nedeniyle yaşadığı bunalımın yaralarını sarmaya çalışıyor. ABD öncülüğündeki Batılı güçlerin önce 2001’de Afganistan’da ve ardından Irak’ta başlattığı askeri operasyonların yalnız bu ülkeler için değil, bölgesel siyasi sonuçları oldu. Bölgeye dönük müdahalelerin Sünni nüfus içindeki radikal eğilimleri beslemesinin yanı sıra, daha önce Irak ordusuna mensup unsurların da katılımıyla IŞİD gibi cihatçı terör örgütleri palazlandı. İşgalin ardından Irak bu kez de Batılı güçlerin bir kez daha devreye girdiği IŞİD’le mücadele dönemini yaşadı. Bağdat yönetimi, geçen yıl sonunda IŞİD’e karşı zafer ilan etti. Gözler ise 12 Mayıs’ta yapılması planlanan genel seçimlerde. IŞİD’den kurtarılan, adeta enkaza dönen başta Musul olmak üzere pek çok kentte yeniden imar çalışmaları için ülke uluslararası mali fon bulma çabasında. ışid vahşeti... Hindistan, Irak’ın Musul kentinde 4 yıl önce IŞİD militanları tarafından kaçırılan 39 Hintli işçinin cesetlerinin bulunduğunu açıkladı. Hindistan hükümetinin uzun süre sağ olduklarını iddia ettiği işçilerle ilgili açıklama yapan Dışişleri Bakanı Sushma Swaraj 38 işçinin DNA’sının, bir toplu mezarda bulunan cesetlerle eşleştiğini söyledi. Irak ordusu geçen kasım ayında Havice yakınlarında IŞİD tarafından katledilen 400 kişiye ait toplu mezarların bulunduğunu açıklamıştı. IŞİD, Temmuz 2014’te de 46 Hintli hemşireyi kaçırmış, bir hafta sonra ise serbest bırakmıştı. Her şey Putin’in suçu Rusya Federasyonu’ndaki (RF) başkanlık seçimleri tüm dünyada yakından izlendi. Devlet Başkanı Vladimir Putin bu kez yarışa bağımsız aday olarak girdi. Her yere webcam’lerin yerleştirildiği, gözlemcilerin öncesindeki demokratik ortamı ‘yetersiz’ bulmasının ötesinde oylamaya ‘toz kondurmadığı’ seçimlerde oyların yüzde 76.6’sını alarak seçildi. Katılım ortalamayı biraz aşarak yüzde 69’u buldu. HHH Öncesi ve sonrasında estirilen Rosofobi/Putinofobi dudak uçuklatıcıydı. Ülkeyi anayasasına uygun olarak tıpkı Almanya’da Merkel gibi dördüncü dönem yöneteceği, anketlere yansıyan popülaritesi eşliğinde aşikâr olan Vladimir Putin için bu kez ‘diktatör’ nitelemesi de, 20’inci asrın tüm kötülükleri üzerine süpürülmüş ‘Stalin’ benzetmeleri solda sıfır kaldı. İşi her dilde olduğu gibi Rusçada da bulunan ‘Vojd’ (önder) kelimesinin Almancasının ‘Führer’ olmasından hareketle Hitler’le kıyaslamaya vardırdılar. Putin’in Nazilerin Leningrad’da öldürdüğü ağabeyi yahut savaşırken yaralanmış babası düşünülürse, pek ağır. Elbette Sovyetler Birliği’nin ideolojik yükünü ısrarla üzerinden atmaya çalışsa da başaramayan Rusya lideri, başta Batı olmak üzere ‘dünyadaki bütün sorunların faili’. HHH Oysa Sovyetler’in dağılması sonrası 1993’te parlamentoyu bombalatmış, alkolikliği ve kadınlara sarkıntılıklarıyla meşhur Boris Yeltsin varken, Moskova ‘övgülere’ mazhardı. Oligarkları ülkeyi yağmalarken, Yeltsin başbakanlarını kirli mendil gibi kenara atarken, yolsuzluklar yahut şimdilerde Le Carre romanlarına taş çıkaracak Skipral vakasının kasıp kavurduğu Londra’daki Rus oligarkların kirli paraları o vakitler eğlence konusuydu. Sovyet coğrafyasının piyasa kapitalizminin barbarlığına bu şekilde açılması alkışlanacak şeydi. Halkların kardeşliği ilkesiyle şekillenmiş birlikteliğin paramparça olması umuluyordu. Olmadı. Siloviki ve onların temsilcisi Putin geçit vermedi. Bugün Sovyetler yok. Buna rağmen mirasını tuhaf biçimde kısmen yaşattığı, ekonomisiyle olmasa da nükleer gücüyle askeri meydan okuma teşkil ettiği için aynı muamelenin yapıldığı bir Rusya Federasyonu var. Rusya lideri en başta bu yüzden ‘suçlu’. HHH RF bugün hâlâ NATO tarafından mütemadiyen askeri olarak çevrelenen, yaptırımlar altında ve aslında ‘savaşta olan’ bir ülke. 11 saat dilimine yayılmış, 146 milyonluk, her birinin başkanı, parlamentosu hatta yüksek mahkemesinin yer aldığı eşit statüde oblastlar, kraylar, otonom bölgelerden oluşan 85 federal yönetimde onlarca farklı kökenden insanın yaşadığı devasa bir coğrafya. Bölgeler arası uçurumların bulunduğu, altyapı sorunları çözülmeyi bekleyen bir yer. RF yurttaşları bu koşullarda kendilerini 1990’ların yıkımından çekip çıkardığı için ‘normalleşme ve istikrar’ anlamına gelen Putin’in sunduğu ‘kapitalist kalkınma modelini’ seçtiler. Putin’in karşısıda hiçbir başkan adayı iç ve dış meselelere dair manalı bir laf etmemişken, kapitalist üretim ve kalkınma yoluna da (belki de devlet kapitalisti demeli) meydan okumadı. Ama zaten böyle bir soru ortaya koyan yok. RF’de ‘Sovyet geçmişinden utanan’ liberal bir entelijansiya gelişmekteyken, ülkeyi Batılı liberal demokratik perspektiften eleştirmek popüler. Bu koşullarda örneğin Batılıların yedi muhalefet adayı içinde ancak ‘sosyal demokrat’ denilebilecek KP adayı Pavel Grudinin’in yüzde 12’lik oy oranına burun kıvırmasına da şaşırmamalı. Grudnin, Batı medyasına söyleşi saçmadı. Onlar hukuken ‘yasaklı’ olmasından hareketle anketlerde desteği yüzde 25 arasında görünen Aleksey Navalni’nin arkasından ağlaştılar. Ortaüst sınıfın temsilcisi olarak Müslüman göçmenleri ‘hamamböcekleri’ diye nitelediğini, ‘Ruslar için Rusya’ söylemlerini dert etmediler. HHH Olmadı tabii. Batılılar istedi diye olacağı da yok. Soruları yanlış yerden sorduğunuzda yine yanlışlara çıkar. Kanımca RF’ye dair doğru sorular ancak Sovyet deneyimini süzmüş hakiki bir sol hareketten çıkabilir. Göçmen karşıtı bakan istifa etti Norveç Adalet Bakanı Sylvi Listhaug, “İşçi Partisi’ne göre ‘teröristlerin hakkı, ülke güvenliğinden daha önemli” ifadelerine tepkilerin büyümesi üzerine istifa etti. Göçmen karşıtı İlerleme Partisi’nden Listhaug’un açıklaması, İşçi Partisi’nin sağcı cephenin ülke çıkarlarına tehdit içerebileceği gerekçesiyle mahkeme emri olmaksızın bir kişinin vatandaşlıktan çıkarılması önerisine karşı çıkması üzerine gelmişti. Listhaug’un yerine 1997’de bir mülteciye şiddet uygulamaktan suçlu bulunan İlerleme Partisi’nden Per Sandberg’in atandığı haberi tartışmaları daha da alevlendirdi. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle