22 Kasım 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Tunus’ta yargı bağımsızlığı eylemi Tunus’ta “zanlıya şiddet uyguladıkları” gerekçesiyle gözaltına alınan üç polisin yargılandığı davanın duruşmasında, üniformalı emniyet mensuplarının mahkeme binası önünde kamu araçlarını yakarak DUNYA gerçekleştirdiği protesto, hukukçuların sert tepkisine neden oldu. Dün Bin Arus’ta mahkeme önünde bir araya gelen hâkimler ve avukatlar, “Yargı bağımsızlığı kırmızı çizgimizdir” pankartları taşıdı. İran’da örtünme tartışması İran’da kadınların zorunlu başörtüsüne karşı başlattıkları eylemlere yönelik gözaltılar yoğunlaşırken Ruhani yönetimi tepkileri dindirme çabasında. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Masume İbtikar, “başörtüsünün İslam devriminde halkın talebiyle geldiğini” belirtti. Ancak bunun “baskı ve şiddetle korunamayacağını” söyledi. “Gençlerin talepleri dikkate alınmalı” dedi. Putin’den silah şovCuma2Mart2018 dishab@cumhuriyet.com.tr TASARIM: BAHADIR AKTAŞ 7 Rusya Devlet Başkanı 18 Mart’ta yapılacak seçimler öncesinde yıllık değerlendirme konuşmasında Batı cephesine meydan okudu Rusya’da seçimlere yaklaşık iki hafta kala Devlet Başkanı Vladimir Putin’in Federal Meclis üyelerine yaptığı yıllık konuşmaya ABD, NATO’ya sert çıkışı ve silahlanma konusunda uluslararası kamuoyuna verdiği mesajlar damga vurdu. Ülkesinin silah envanterine ilişkin açıklamalarıyla özellikle ABD’ye karşı “üstünlüklerini” vurgulayan Putin’in çıkışı, Washington’ın yeni savunma stratejisinde Rusya ve Çin’i hedefe yerleştirmesinin ardından geldi. Yaklaşık 700 kişinin yer aldığı salonda bir saat 55 dakika süren konuşmasında Putin, “ABD’nin kendilerine karşı askeri üstünlük elde etmek için yaptığı her şeyin bir para ve çaba israfı olduğunu” savundu. ABD’ye “Rusya’yı zapt etmeyi başaramadınız” di ye seslendi. NATO’nun füze kalkanlarının “delikli şemsiye”yi andırdığı görüşünü dile getiren Putin’in, ülkesinin nükleer kapasitesi ve yeni geliştirdikleri silahlarla ilgili ayrıntılı açıklamaları da dikkat çekti. “Suriye’deki varlığımız sayesinde dünya tüm temel silahlarımızın ismini biliyor” diyen Putin, Rusya’nın yeni silah envanterine ilişkin şu bilgileri verdi: Hipersonik silahlar... n “Sarmat adlı, füze savunma sistemlerinde görünmeyen ve hipersonik olanlar da dahil nükleer başlıklar taşıyabilen 200 tonluk yeni kıtalararası füzenin denemelerinin aktif safhasına geçildi, n ‘Kinjal’ adlı, hava kuvvetlerine verilecek hipersonik bir silah başarıyla test edildi, 2017 sonunda, “dünyanın neredeyse her noktasına ulaşabilecek” yeni bir nükleer füze denemesi başarıyla gerçekleşti, n Kruz füzeleri tarafından taşınabilecek yeni küçük nükleer başlıklar geliştirildi, n Hiçbir füzesavarın tespit edip izleyemeyeceği, süpersonik (sesten hızlı) yeni bir silah üretildi, n Nükleer başlıklar taşıyabilecek yeni bir sualtı drone’u test edildi, n Hava savunma sistemleri yenilendi.” Nükleer mesaj Konuşması sırasında Rusya’nın gerçekleştirdiği nükleer füze denemelerinden görüntüler de gösteren Putin, ABD’nin yeni nükleer doktrininin “kaygı verici” olduğunu, Rusya’nın da kendilerine veya müttefiklerine yönelecek herhangi bir nükleer saldırıya derhal yanıt vereceklerini vurguladı. Ayrıca, ABD’nin çekildiği antibalistik füze anlaşmasına gönderme yaparak Rusya’nın, bu anlaşmadan çıkmaması için ABD’yi uzun süre ikna etmeye çalıştığını fakat bunun bir işe yaramadığını da sözlerine ekledi. Putin “seçim kampanyasının parçası, silah gösterisi” yorumlarını beraberinde getiren konuşmasında Kutup bölgesindeki çıkarları çerçevesinde askeri konuşlanmalarını da artıracaklarına değindi. Rusya Savunma Bakanı Sergey Şoygu ise NATO’nun “silahlanma yarışı” sürdürdüğünü söyledi. “Putin’in açıkladığı yeni silahlar sayesinde Rusya’nın bu yarışa girmeyeceği” ifadesini kullandı. Trump’ın iletişim direktörü Hope Hicks’ten ‘Küçük yalanlar’ istifası ABD seçimlerine Rusya müdahalesine ilişkin soruşturma derinleştikçe Başkan Donald Trump’ın yakın çalışma arkadaşları arasındaki yaprak dökümü devam ediyor. Son olarak Beyaz Saray’ın iletişim direktörü Hope Hicks’in istifa edeceği duyuruldu. Trump’ın seçim kampanyası sırasında basın sözcülüğü de yapan Hope Hicks’in kararını kamuoyuna duyuran Beyaz Saray Sözcüsü Sarah Sanders, istifanın ne zaman gerçekleşeceğini ise açıklamadı. Hicks geçen salı günü 2016 seçim kampanyası sırasında Ruslarla kurulan temasa ilişkin Temsilciler Meclisi İstihbarat Komitesi’ne verdiği 9 saatlik ifadede ABD Başkanı Trump’a “arada küçük yalanlar söylediğini itiraf ettiği ancak Rusya soruşturmasıyla ilgili yalan söylemediğini savunduğu” ileri sürülmüştü. Beyaz Saray Sözcüsü Sanders, istifanın komiteye verilen ifadeyle ilgili olmadığını öne sürdü. Sessions’la gerilim sürüyor ABD Başkanı Trump dün Adalet Bakanı Jeff Sessions ile bir kez daha polemik yaşadı. Trump, Rusya soruşturmasındaki tavrı nedeniyle daha önce de suçladığı Adalet Bakanı hakkında dün yazdığı tweet’te Sessions’ın neden FBI’ın Dış İstihbarat Gözetleme Yasası (FISA) hakkındaki olası istismarla ilgili inceleme emri vermediğini sordu ve “UTANÇ VERİCİ!” ifadesini kullandı. Temsilciler Meclisi İstihbarat Komisyonu personelince hazırlanan bir rapor, ABD Adalet Bakanlığı’nın, Dış İstihbarat Gözetleme Yasası’nı istismar ederek Trump’ın seçim kampanyasını yürüten kişilerden birini haksızca hedef aldığını yazmıştı. Trump’ın tepkilerine karşı genelde sessizliğini koruyan Sessions ise bu defa yazılı bir açıklama yaptı. FISA istismarı konusunda doğru davrandıklarını savunan Sessions, “Görevde olduğu süre boyunca, bakanlığın kanunun emrettiği gibi adil ve bir bütün halinde çalışacağını” vurguladı. Washington Post’un haberinde ise Rusya soruşturmasını yürüten Özel Yetkili Savcı Robert Mueller’in, Trump’ın Sessions’a karşı çıkışlarını da değerlendime kapsamına aldığı savunuldu. Almanya’ya siber saldırı Berlin, hükümetin ve güvenlik birimlerinin veri ağlarına yönelik bir siber saldırı gerçekleştiğini duyurdu. DW’nin haberine göre, İçişleri Bakanlığı yabancı hacker’lar tarafından yapılan saldırının kontrol altına alındığını açıkladı. Ancak dün parlamentodan saldırıların sürdüğü çıkışı geldi. Alman devletinin veri ağı olan BerlinBonn Enformasyon Bağlantısı’na sızılarak bazı verilerin ele geçirildiği saldırının bir yıl boyunca sürdüğü tahmin ediliyor. Kimi uzmanlar “felaket” olarak yorumladıkları olayın arkasında Rus hacker’ların olduğunu iddia etti. Kimi yetkili ise Rusya’ya yönelik şu an bir suçlamanın olmadığını belirtti. ‘ABD 20 üs kurdu’ Suriye’de yedi yılı aşkın süredir devam eden çatışmalara ilişkin siyasi çözüm ve ateşkes çabaları sürerken ABD’nin IŞİD sonrası dönemde bölgede kalıcı olmayı planladığı yönündeki iddialara yenileri ekleniyor. Ankara’nın terör örgütü gördüğü YPG’nin ana unsurunu oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’ne (SDG) Washington’ın desteğini sürdürmesi iki ülke ilişkilerinde gerilim yaratırken bu kez Rusya’dan “ABD’nin, Suriye’nin kuzeyindeki Kürtlerin denetimindeki bölgede yaklaşık 20 askeri üs kurduğu” çıkışı geldi. RIA ajansına konuşan Rusya Güvenlik Komitesi Uluslararası Güvenlik Sekreteri Yardımcısı Aleksandr Venediktov, “ABD, Suriye’de Kürtlerin kontrolü altında bulunan bölgede 20 kadar üs kurarak, Kürtlere en gelişmiş silahları vererek Türkiye’yi Afrin’de bir operasyon gerçekleştirmesi yönünde provoke ediyor” dedi. Daha önce gündeme ABD’nin Suriye’nin kuzeyinde on üs kurduğu haberleri yansımıştı. Trump ‘kalıcıyız’... Diğer yandan İsviçre merkezli bir haber sitesi Washington’da 11 Ocak’ta Suriye’yle ilgili ABD, Britanya, Fransa, Suudi Arabistan ve Ürdün temsilcilerinin katıldığı toplantıya ilişkin sızıntı belgelere dayanarak dikkat çeken iddialarda bulundu. Britanya’nın Washington Büyükelçisi Benjamin Norman’ın diplomatik telgrafına dayandırılan habere göre, ABD’nin Ortadoğu’dan Sorumlu Dışişleri Bakan Yardımcısı Büyükelçi David Satterfield, Başkan Donald Trump’ın IŞİD sonrası dönemde Suriye’deki Amerikan askeri varlığını korumaya karar verdiğini aktardı. ABD’nin Suriye’de kalış maliyetinin yılda 4 milyar doları bulabileceği savunuldu. Diğer yandan toplantıda, RusyaİranTürkiye inisiyatifinde yürüyen Astana sürecinin etkisinin azaltılarak Cenevre’deki barış sürecine odaklanılması istenildi. Toplantıda, PYD/YPG’nin geleceğinin konuşulduğu da belirtildi. ABD’li temsilci Ankara’nın YPG kaygılarını Şam yakınlarında Rus askerleri de konuşlu. anladıklarını ve YPG’nin bölgedeki hegemonyasını etnik çeşitliliği kapsayan bir yapı kurarak azaltmayı hedeflediklerini söyledi. Bununla birlikte, SDG’nin Cenevre sürecine dahil edilmesinin şart olduğunu savundu. ‘Üçe bölme planı...’ Habere göre, bu toplantının ikincisi ise 23 Ocak’ta gerçekleşti. Buna da Türkiye’nin dahil edilmemesinin sebebi ise “Ankara’nın Kürtlerle yaşadığı gerilimdi”. Norman’ın söz konusu telgrafta yaptığı “ABD, Cenevre’de muhalifler, Esad ve SDG’nin de bulunduğu üçlü bir yapı kurmak istiyor” yorumu da toplantının “Suriye’yi bölme planı” olarak değerlendirilmesine yol açtı. Hükümet sallantıdaSlovakya’da gazeteci cinayetine tepkiler sürüyor Slovakya’da İtalyan suç örgütleriyle siyasetçiler arasındaki ilişkiler üzerine haber hazırlayan araştırmacı gazeteci Jan Kuciak’ın kız arkadaşıyla birlikte katledilmesinin yankıları sürüyor. Kuciak’ın haberinde adı geçen Kültür Bakanı Marek Madaric, hükümetin Ulusal Güvenlik Konseyi Başkanı Viliam Jasan ve Başbakan Robert Fico’nun danışmanı Maria Troskova, cinayet soruşturması sona erene kadar görevlerinden istifa ettiklerini duyurdu. Diğer yandan hükümetteki üçlü koalisyonun ortağı olan Macar azınlık Köprü Partisi’nin ko alisyondan çekilme kararı alabileceği, ülkenin erken seçime gidebileceği haberleri gündeme yansıdı. AB’den de şeffaf soruşturma çağrısı yükseldi. Cinayetle ilgili 7 kişinin gözaltına alındığı, bunların arasında İtalyan işadamlarıyla bağlantılı isimlerin de olduğu iddialar arasında. 27 yaşındaki Kuciak ve kız arkadaşı Martina Kusnirova, geçen hafta sonu evlerinde vurularak öldürülmüş, ülkede infial yaratan ölüm haberinin ardından birçok noktada cinayetin aydınlatılması talebiyle protesto eylemleri gerçekleştirilmişti. Doğu Guta’da siviller ateş arasında sıkışmış halde. D. Guta’ya ateşkes gelmiyor Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) Suriye genelinde ateşkes çağrısı yapan kararının ardından Rusya’nın pazartesi gününden itibaren her gün 5 saat süreyle “insani mola” ilan ettiği Doğu Guta’da sivillerin ve yaralıların tahliyesi dün gündüz de gerçekleştirilemedi. Suriye ordusunun Doğu Guta yakınlarına doğru geniş çaplı kara operasyonu gerçekleştirdiği iddiası gündeme yansırken Rusya ise insani koridorun açık olduğunu, ancak militanların engellemesi nedeniyle sivillerin buradan geçiş yapamadığını, zaman zaman ateş açıldığını bildirdi. Suriye genelinde 30 günlük ateşkes ilan edilmesinin ardından insani krizin yaşandığı bölgelere yönelik yardım çalışmaları ise ağır aksak sürüyor. BMGK’nin İnsani İşlerden Sorumlu Genel Sekreter Yardımcısı Mark Lowcock, kuşatma altındaki 10 bölgeye insani yardım ulaştırmaya hazır olunduğunu ancak Şam ve Moskova’nın ateşkes kararına rağmen kendilerine erişim izni verilmediğini kaydetti. ‘YPG izin vermiyor’ Lowcock, ayrıca TSK’nin operasyonlarının sürdüğü Afrin’e de işaret ederek insani yardım çalışmalarına dikkat çekti. Bölgede Türkiye’nin sivillere yardım çalışmalarına yeşil ışık verdiğini ancak YPG’nin bunu engellediğine atıf yaptı. Uluslararası Kızılhaç ve Suriye Kızılayı tarafından gönderilen insani yardım taşıyan bir konvoyun, Afrin bölgesine doğru yola çıktığı da duyuruldu. ‘ÇEKİLME TAKVİMİ BELİRLENSİN’ Irak meclisi dün hükümete ülkedeki tüm yabancı ülke güçlerinin çekilmesine ilişkin bir zamanlama belirlenmesi talebini içeren tasarıyı kabul etti. Meclis sözcülüğü açıklamasında, “IŞİD’le mücadelede Irak’a destek veren tüm ülkelere şükranlarımızı sunuyoruz ve hükümetten yabancı birliklerin çekilmesine ilişkin takvim hazırlamasını istiyoruz” denildi. IŞİD’e karşı zafer ilan edilen Irak’ta, ABD liderliğinde koalisyonun konuşlanması bulunuyor. Ayrıca AnkaraBağdat hattında Türkiye’nin Başika Üssü’ndeki varlığına ilişkin tartışmalar da sürüyor. Dünyada ‘dehşet dengesine’ dönüş ABD ve dünya kamuoyuna sunulan bir haber geçen hafta hepimizi gülümsetti. CNN International, ABD’nin dört sene sonra Karadeniz’e iki destroyer birden sokarak yürüttüğü donanma faaliyetine dair haberini, ABD’li bir askeri yetkiliye dayanarak şöyle verdi: “ABD donanması Karadeniz’deki varlığını, Rusya’nın orada giderek artan varlığına karşılık olarak artırıyor.” Sosyal medyada epey alay eden çıktı. ‘Alooo olay Meksika Körfezi’nde mi geçiyor’ diye ti’ye alan çoktu. ABD’nin ‘müttefiklerini koruma’ temasıyla dünyanın her yerinde bulunma yönündeki ‘tanrısal hakkını’ sorgulayanlar eksik olmadı. HHH Tabii mevzunun şakaya vurulacak yanı yok. Olmadığını Rusya Federasyonu Başkanı Vladimir Putin’in dün ‘Artık yeter’ temalı konuşmasıyla gördük. Bu konuşma 2007 Münih Güvenlik Konferansı’ndaki kadar mühim. Putin, o tarihte Batı’ya ‘ideolojik farkımız yok artık, eşitler arası ilişki kuralım, gül gibi yaşayalım’ uyarısı yapmıştı. Dün ise “Kimse bizi dinlemedi. Eh şimdi dinleyin” deyiverdi! Putin’in RF’de anayasa icabı federal parlamentoya yıllık hitabında elbette 18 Mart seçimindeki adaylığı için iç politikayı eksik etmedi. Ana tema dünya ekonomisinin ilk beşinden olmak, çevre kirliliği, yeni bilim merkezleri, özgürlük alanlarının genişletilmesi, demokratik kurumlar ve yerel yönetimlerle sivil toplum ve yargının güçlendirilmesi oldu. Ama konumuz dış politika. Bu açıdan Putin’in çıkışları Batı’da yankılandı. Rusya’nın askeri kapasitesine dair grafik ve görseller eşliğinde ana mesajları şunlardı: n Putin, ABD’nin yeni nükleer doktrinini ‘endişe verici’ diye niteledi. ABD’nin antibalistik füze anlaşmasından çekilmesini eleştirdi. “RF’nin yeni kıtalararası ‘görünmez’ füzesi, hipersonik silahları, sualtı İHA’ları var. Askeri üstünlük için boşa çabaladınız. Her şeyi çoktan yaptık. Bizi askeri olarak yenemezsiniz. Rahat bırakın yahut fena olacak” mesajı verdi. n “Kimseye saldırma niyetimiz yok ama saldırıya uğrarsak nükleer silahlarımızı kullanırız. Müttefiklerimize de küçük, orta veya hangi düzeydeyse nükleer silah kullanırsanız yanıtsız bırakmayız.” (Bu sözleri Suriye’ye yönelik son tehditler bağlamında yorumlanabilir. Bugün Rusya’ya saldırmadan Suriye’ye aleni askeri müdahale mümkün değil.) HHH Caydırıcılığın en üst düzeyde vurgulandığı bu sözler elbette Batı’da ‘Putin özgür dünyayı tehdit etti’ diye yankılandı. ‘Kim kime ne yapıyor’ diye sorgulamadan anlaşılacak iş değil. HHH NATO/ABD’nin Sovyetler’in çöküşü ve ortada ideolojik bir mücadele kalmamasına rağmen RF’yi ‘çevreleme’ hamlesinin sonu hiç gelmedi. 2000’ler, Doğu Avrupa’nın ardından Rusya’nın hem nüfus hem yüzyıllardır geleneksel bağlarla bağlı olduğu Ukrayna ile güneyde Gürcistan’ı kopartma hamleleri eşliğinde Orta Asya’ya yerleşmekle geçti. Siloviki yüzüden RF’yi arzuladığı gibi yutamayan Batı, Moskova’ya adeta ‘Sovyetler’ muamelesi yaptı. Bugün neoliberal küresel sistemin egemenleri mali krizler eşliğinde sıkışmışlıklarını açık savaşlarla dünyaya yayarken, ara dönemlerin ardından yeniden militarist yaklaşımı benimsemekteler. ABD’nin yeni nükleer doktrini, Rusya ve Çin’i ‘hegemonyalarına tehdit gören’ savunma stratejisi ortada. CENTCOM’un komutanı Joseph Votel, “Rusya bizim belirleyiciliğimize yönelik tehdit” saptaması yapıyor. Ulusal Güvenlik Danışmanı McMaster “Uzayda yaşanacak çatışmaya hazır olmalıyız” buyuruyor. Doğu Avrupa’ya Soğuk Savaş’ın en büyük yığınağı yapılıyor. Karadeniz’e güdümlü füze destroyeri girerken, ABD’li bir yetkili, “Soğuk Savaş’ta yaptığımız danslar vardı ve herkes danstaki rolünü bilirdi.. O dansın, 2018’de Soğuk Savaş’ta olanla karşılaştırınca nasıl bir şey olacağını hâlâ çözmeye çalışıyoruz” buyuruyor. HHH Bu hal ve gidişat içinde Putin, ABD/ Batı’yla ‘anladıkları dilden’ konuşuyor. Bir ara Soğuk Savaş’ta dünyayı ‘nükleer dehşet dengesinin’ koruduğunu söylemek modaydı. Anlaşılan Putin de ‘retro takılmaya’ mecbur kaldı. İşin şakası bir yana dünyanın hali hayra alamet değil. ‘Taliban safında bir Alman’ Afganistan’ın Helmand bölgesinde önceki gün Taliban’a yönelik ordu operasyonlarında bir Alman vatandaşının da gözaltına alındığı belirtildi. Bu kişinin üst düzey bir Taliban komutanına askeri danışmanlık yaptığının sanıldığı duyuruldu. Almanya’nın Frankfurt kentinden olabileceği belirtilen bu kişinin kendisini Abdül Waadud olarak tanıttığı kaydedildi. Yerel yetkililer, zanlının Afganistan’da ABD müdahalesinin başladığı 2001’den bu yana ele geçirilen, Taliban militanları safında yer alan ilk Avrupalı olabileceğine dikkat çekti. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle