21 Mayıs 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
DUNYA ABD’denCuma 9 Şubat 2018 Pelosi’den 8 saatlik meclis rekoru ABD Kongresi’nin alt kanadı Temsilciler Meclisi’nde yaklaşık bir aydır devam eden bütçe krizinin en önemli gündem maddesi “yasadışı göçmenler” konusunda önceki gün yapılan oturuma, Demokrat azınlığın lideri Nancy Pelosi’nin konuşması damga vurdu. 77 yaşındaki Pelosi’nin, ABD’ye çocuk yaşta getirilen ve “hayalperestler” olarak da bilinen kaçak göçmenleri koruyan DACA programını savunduğu 8 saat 7 dakika süren konuşması, Temsilciler Meclisi’nde yapılan en uzun konuşma olarak tarihe geçti. Öte yandan hükümetin bütçenin onaylanamaması nedeniyle bir kez daha kapanabileceği tartışmaları sürerken önceki gün Senato’daki Cumhuriyetçi ve Demokrat Partili liderlerin iki yıllık bir bütçe planı üzerinde anlaştığı haberi gündeme yansıdı. Ancak uzlaşma, DACA programının kaldırılmasıyla sınır dışı edilme tehlikesiyle karşı karşıya kalan göçmenleri kapsamıyor. ‘petrol’ ateş[email protected] TASARIM:EMİNEBİLGET 7 Suriye’nin Irak’a uzanan, zengin enerji kaynaklarına ev sahipliği yapan Deyr ez Zor bölgesine yönelik etkinlik mücadelesi daha da kızıştı. Bölgeden dün ABD liderliğindeki IŞİD karşıtı koalisyonun, Suriye ordusunun müttefiki milis güçleri hedef aldığı, en az 100 milisin öldüğü haberi gündeme düştü. Rusya, İran destekli Suriye ordusunun yanı sıra Ankara’nın terör örgütü gördüğü YPG’nin ana unsurunu oluşturduğu ABD destekli Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) bölgede etkinlik mücadelesinin sürdüğü Deyr ez Zor’un büyük kısmının geçen eylül ayında IŞİD’den kurtarıldığı haberleri basına yansımıştı. ABD liderliğindeki IŞİD karşıtı koalisyondan dün yapılan açıklamada, Suriye hükümetine bağlı 500 kişilik bir gücün, SDG karargâhına yaptığı operasyona hava bombardımanıyla yanıt verildiği duyuruldu. Koalisyon, milislerin herhangi bir provokasyon olmadan saldırdığını ve bombardıman sonucu 100’den fazlasının öldürüldüğü açıklaması da yaptı. ‘Hedef petrol tesisleri’ Suriye resmi ajansı ise koalisyon güçlerinin bölgede IŞİD ve El Kaide’ye karşı operasyon yapan ordu destekli milis güçlerine saldırdığını belirtirken onlarca kişinin yaşamını yitirdiğini duyurdu. Muhaliflere yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi ise 45 ölü tespit edebildiklerini, Şam’a bağlı güçlerin operasyonunun Suriye’nin stratejik Deyr ez Zor bölgesinde Şam müttefiki milislerin SDG alanına yönelik hamlesine ABD liderliğindeki koalisyondan bombardıman yanıtı geldi. En az 100 milisin öldüğü savunuldu Deyr ez Zor’da hükümete bağlı milisler devriyede. da SDG’nin elinde olan petrol yatakları ve büyük doğalgaz tesisini ele geçirmek üzere olduğunu tahmin ettiklerini belirtti. Bölgede Şam hükümetine destek veren İran destekli Şii milis güçlerinin bulunduğu biliniyor. IŞİD’le mücadelede ABD destekli SDG ile Şam hükümeti ve Rusya’nın eşgüdüm halinde operasyonlar yaptığı Deyr ez Zor’un Fırat’ın doğusunda kalan bölgesinde SDG karargâhının yanı sıra günlük 30 bin varil petrol rezervine sahip El Ömer petrol sahası ve El İzba rafinerisi ile günlük 13 milyon metreküp doğalgaz kapasitesine sahip Konoko tesisleri de bulunuyor. ABD’ye IŞİD suçlaması İlk saldırı değil Deyr ez Zor’a dün kü saldırı ABD öncülüğündeki koalisyonun Suriye ordusu ve müttefik güçlerine ilk müdahalesi değil. Koalisyon güçlerinin 17 Eylül 2016’da Deyr ez Zor havalimanı yakınlarındaki Suriye ordusuna bağlı birliklere saldırısı sonucu 62 asker yaşamını yitirmişti. Koalisyon 6 Nisan 2017’de ise Şam’ın İdlib’de kimyasal silah kullandığı iddialarına yanıt olarak Şeyrat Hava Üssü’nü vurmuştu. ABD öncülüğündeki koalisyonun saldırısı Suriye devlet televizyonunda “savaş suçu, teröre destek girişimi” olarak tanımlanırken Rusya Savunma Bakanlığı’ndan “ABD’nin son eylemleri, Suriye’deki amaçlarının IŞİD’le savaşmak değil, bu ülkenin ekonomik varlıklarını ele geçirmek olduğunu gösteriyor” çıkışı geldi. Moskova’nın açıklamasında “Deyr ez Zor’da yer alan eski petrol rafinerisi El İzba’nın bulunduğu alanda uyu yan bir IŞİD hücresine karşı operasyon yürüten” milis güçlerinin koalisyon helikopterleri tarafından hedef alınmadan önce de havan topu saldırısına uğradığı kaydedildi. Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova da Suriye’nin toprak bütünlüğüne meydan okumakla eleştirdiği ABD’nin, Tanf’ta kurduğu güvenlik bölgesinin IŞİD militanlarının hükümet güçlerinden gizlenmesine yardımcı olduğu çıkışı yaptı. Pilot için başsağlığı Guta cehennemi Suriye’de muhaliflerin kontrolündeki Doğu Guta’ya dönük ordu güçlerinin bombardımanlarının yoğunlaştığı, sivil kayıpların her geçen gün arttığı belirtildi. Muhaliflere yakın Suriye İnsan Hakları Gözlemevi, kuşatma altında bulunan Doğu Guta’ya dönük dünkü hava saldırıları sonucunda 58 sivilin yaşamını yitirdiğini bildirdi. Gözlemevi son dört günkü saldırılarda can kaybının en az 200 olduğunu savundu. İdlib’de de dünkü hava bombardımanının sivil ölümlerine neden olduğu muhalif kaynaklarca duyuruldu. Irak’a Rus S400 hamlesi Moskova, Türkiye, Çin, Hindis tan ve Suudi Arabistan’ın ardından Irak’a da S400 hava savunma sistemi satılabileceğinin sinyalini verdi. Rusya’nın Bağdat Büyükelçisi Maksim Maksimov, Irak’ın Rusya’ya S400 almak için talepte bulunmasını beklediklerini söyledi. Maksimov, “Irak tarafının Rus üretimi silahlar almak için yeni taleplerde bulunacağını umuyorum. S400 füze savunma sistemleri de buna dahil” dedi. Merkel ağır eleştiri altında Almanya Başbakanı Angela Mer kel, Sosyal Demokrat Parti (SPD) ile yaptığı koalisyon anlaşmasında ortağına taviz verdiği gerekçesiyle, kendi partisi içinde sert eleştirilerin hedefinde. Merkel’in lideri olduğu muhafazakâr Hıristiyan Demokrat Birlik’ten (CDU) milletvekili Christian von Stetten, en güçlü bakanlık sayılan maliyenin SPD’ye verilmesiyle ilgili, “Şu andaki haliyle kabine yapısı bence siyasi bir hata” yorumunda bulundu. Bild gazetesi de Merkel’in (hükümeti) “sattığını” yazdı. Caracas seçim için 22 Nisan dedi Venezüella’da seçim konseyi, hükümetle muhalefet arasında başkanlık seçimlerinin tarihinin belirlenmesi konusundaki görüşmelerin olumsuz sonuçlanmasının ardından erken seçimin 22 Nisan’da yapılacağını açıkladı. Yüksek Mahkeme yerel seçimi boykot ettiği gerekçesiyle sağ cepheden muhalif MUD’un yarışa giremeyeceği kararı almış, ülkede halihazırdaki gerilim daha da yükselmişti. Seçimlerde Devlet Başkanı Nicolas Maduro, yeniden aday olacağını açıklamıştı. DUYGU GÜVENÇ Türkiye’nin sorumluluğunda kalan ve TSK’nin çatışmasızlık bölgesi oluşturduğu İdlib’de Manpads (omuzdan atılan füze) ile Tahrir el Şam tarafından 3 Şubat’ta Rus jetinin düşürülmesinin ardından Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan ile Rusya Cumhurbaşkanı Vladimir Putin arasında beklenen görüşme dün gerçekleşti. Türkiye’nin hem pilotun cesedine hem de uçağın enkazına ulaşılması için yaptığı girişimlerin ardından gelen görüşme sonrasında Ankara, bir sonraki RusyaİranTürkiye üçlü zirvesine ev sahipliği yapılacağını duyurdu. Kremlin zirveyi anmadı Rus jetinin düşürülmesi ardından TSK’nin Afrin’e düzenlediği operasyonda Suriye hava sahasının kullanıma kapandığı haberleri gündeme gelirken PutinErdoğan görüşmesine ilişkin Kremlin’in açıklamasında ise bu zirveden söz edilmedi; ölen pilot için Erdoğan’ın başsağlığı dilediği yer aldı. Görüşmenin gündemini Suriye’nin oluşturduğu vurgulanan açıklamada, “Türk ve Rus birlikler arasında koordinasyonun artırılması ve ateşkesi ihlal eden terörist gruplara karşı özel olarak eğilinmesi” konusunda mutabakat sağlandığı duyuruldu. Putin ve Erdoğan’ın, çatışmasızlık bölgelerinde, Astana mutabakatına “bağlı kalınmasının” önemini vurguladığı belirtildi. İki liderin, Suriye konusunda BMGK kararının yanı sıra Soçi konferansında alınan kararlara da bağlılıklarını teyit ettiği, üçlü işbirliğini sürdürmenin önemine işaret ettiği kaydedildi. Kremlin, “Bu çerçevede, farklı sevi Astana süreci çerçevesinde Soçi’de 22 Kasım’da Putin, Ruhani ve Erdoğan bir araya gelmişti. yelerde olası temasları tartıştılar” derken Ankara’dan yapılan açıklamada ise şu ifadeler yer aldı: “Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Zeytin Dalı Harekâtı’yla ilgili bilgi paylaşımında bulunduğu görüşmede, Türkiye, Rusya ve İran’ın ilkini Soçi’de gerçekleştirdikleri liderler zirvesinin ikincisinin İstanbul’da yapılması kararlaştırıldı.” Cumhurbaşkanlığı, çatışmasızlık bölgelerinde “gözlem noktalarının oluşturmasına ivme kazandırmada” mutabık kalındığını da duyurdu. Öte yandan Türkiye’nin Moskova Büyükelçisi, Rusya Bakan Yardımcısı ile görüşürken Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu da dün Rusya Büyükelçisini kabul etti. ‘dAoBsDtl,uTğüurnkuİrhaende f alıyor’ İran resmi haber ajansı İRNA, Çavuşoğlu’nun önceki gün gerçekleştirdiği Tahran ziyaretinde ABD’yi suçlayan ifadeler kullandığını savundu. Haberde “ABD’nin bölgedeki komplolarının hedeflerinden birinin İran ve Türkiye dostane ilişkilerine etki etmek olduğunu” belirten Çavuşoğlu’nun bu çerçevede işbirliğinin devamının önemine vurgu yaptığı aktarıldı. l ANKARA rus elçi: PYD dışlanmamalı Türkiye’nin terör örgütü gördüğü YPG/PYD’ye yönelik Rusya’dan Ankara’nın tepkisi çekecek bir açıklama geldi. Rusya’nın Şam Büyükelçisi Aleksandr Kinşak, Moskova’nın, PYD’nin Suriye hakkında yapılan herhangi bir müzakereden dışlanmasına karşı olduğunu söyledi. Kinşak Sputnik’e verdiği demeçte, “PYD’nin herhangi bir görüşme formatından dışlanmasının, beklenenin aksine, zararlı olacağına inanıyoruz. Hmeymim’deki Rus uzlaştırma merkezi kanalıyla da olmak üzere, PYD ile sürekli olarak temastayız” ifadesini kullandı. Rusya’nın, Suriye’de çatışmaların başlamasından beri “ülkedeki krizin çözülmesi için yürütülen sürece buradaki tüm etkili siyasi güçler ile Kürtler de dahil olmak üzere tüm azınlıklık gruplarının temsilcilerinin katılması gerektiğine inandığını” kaydetti. Bir diğer yandan da Kinşak, “PYD’nin, Suriye’nin kuzeyinde 2016’da tek taraflı olarak federasyon ilan etmesi nedeniyle ülke içindeki siyasal arenada da tecrit edildiği” görüşünü dile getirdi. Rusya’nın geçen ay Soçi’de düzenlediği Suriye Ulusal Diyalog Kongresi’ne Ankara’dan “PYD/YPG katılırsa biz yokuz” çıkışı gelmişti. Rusya, Ankara’nın talebi üzerine PYD/ YPG’ye davet göndermemişti. ‘Abdfransa, şam’ı vurmaya hazırlanıyor’ Britanya merkezli Middle East Eye sitesi, Doğu Guta’ya dönük bombardımanlarda kimyasal silah kullandığı iddia edilen Suriye ordusuna karşı ABD ve Fransa’nın askeri yanıt vermeye hazırlandığı iddiasını aktardı. Eski başbakana 5 yıl hapis Bangladeş’in eski başbakanı, ana muhalefetteki Milliyetçi Parti’nin (BNP) lideri Begüm Halide Ziya, yolsuzluk suçlamasıyla 5 yıl hapis cezasına çarptırıldı. 2008 yılında açılan davanın karar duruşmasının görüldüğü başkent Dakka’da muhalefet yanlıları ve polis arasında çatışmalar yaşandı. Güvenlik güçleri, Ziya’ya destek eylemlerinin yasaklandığı kentte sokağa çıkan yüz lerce kişiye sopalarla ve biber gazıyla müdahale etti. Ülkenin ilk kadın başbakanı olarak iki dönem görev yapmış olan Ziya, yasadışı yollarla toplanan parayla ölen eşi ve eski Devlet Başkanı Ziaur Rahman adına kurulan yardım kuruluşu için toprak satın almakla suçlanıyordu. Davada Ziya’nın oğlu Tarık Rahman ve o dönemde görev alan 8 kişiye de 10 sene hapis cezası verildi. Halide Ziya Makedon meselesi Balkanlar’da binlerce yıllık tarih, kültür ve medeniyet mirasına dair kapışma yine milliyetçi ruhu şahlandırıyor. Yunanistan ile Eski Yugoslavya Cumhuriyeti Makedonya (FYROM) arasındaki 25 senelik isim anlaşmazlığından söz ediyorum. Son kriz SyrizaANEL hükümetinin Üsküp ile gizli pazarlıkla ‘Makedonya Cumhuriyeti’ ismini kabul edip karşılığında AB ve NATO üyeliklerine vetoyu çektiği iddiasıyla patladı. Atina’da; diaspora ve kültür grupları, kilise temsilcileri ve küresel panMakedonya derneklerinin düzenlediği, Syriza hariç tüm partilerin katıldığı miting çok tartışıldı. Destekçilerine göre 1 milyondan fazla Yunan sokağa döküldü. En büyük tepkiyi ünlü besteci Theodorakis’in cımbızlanarak aktarılan miting konuşması çekti. HHH Balkanlar, neoliberal ayarın ulus devletleri enkaza çevirdiği diyar. FYROM, eski Yugoslavya etnik ve mezhep temelli bölünüp parçalanırken, yaratılan garnizon devlet bakiyelerinden. Ama ‘tarihin Gayya Kuyusu’ desek yeri. HHH FYROM, 1991’de bağımsızlık ilan ettiğinden beri ‘Makedonya Cumhuriyeti’ diye anılmak istiyor. Kendilerini ‘Büyük İskender’in asıl mirasçısı sayıp, ‘Birleşmiş Makedonya’ konseptini eksik etmediler. Üsküp; bugünkü Yunanistan’ın kuzeyinde bulunan ve Makedon İmparatorluğu’nun antik başkenti Vergina şehrinde iktidara geçmiş Büyük İskender ve babası II. Philip ile annesi Olympias’ın heykellerini dikip, isimlerini havaalanı ve otoyollara verdi. 1995’te imparatorluğun sembolü ‘Vergina Güneşi’ olan ilk bayrağını değiştirmek zorunda kaldı. Çünkü Makedonya’yı binlerce yıllık mirası gören Yunanlar isim, tarih ve kültürel sembollerin kullanılmasını kabul etmiyor. Onlara göre bugünkü FYROM ahalisi 67’inci yüzyıllarda gelen Slavlar. Bugünkü Yunanların Helenlerden geldiğini sorgulayan çalışmalar da, kendi göçleri de fark etmiyor. Atina’nın önemli bir kaygısı kuzey bölgelerine ‘etnikçiliğin’ sirayet etmesi. HHH Tabii Makedonya tarih boyunca sınırları değişen, Bizans, Bulgar ve Sırp imparatorlukları ile Osmanlı sultanlığının parçası olmuş; 19121913 Balkan savaşlarıyla bölünmüş, göçler yaşamış bir coğrafi bölge. FYROM, İkinci Dünya Savaşı sonrası Makedon milli kimliğini tanımış Tito Yugoslavyası’nın altı cumhuriyetinden biriydi. Ama bugünkü FYMC antik Makedonya’nın sadece bir parçası. Aslında Osmanlı Vardar Makedonyası’na denk düşüyor. Yeni devleti ilk tanıyan Bulgarlardı, onlar da ayrı Makedon ulusal kimliğini kabul etmiyor. HHH Yunanlar ‘Makedonya’ isminin kullanımı Selanik’i de içeren ‘Ege Makedonyası’ diye anılan ‘Kuzey Yunanistan’ üzerinde irredantist emellerin tezahürü görülüyor. 2 milyonluk Üsküp’ün tehdit teşkil etmesi komik olsa da Balkanlar’daki parçalanmayı yakından yaşadılar. İrredantizm iddiasının temeli yok değil. FYMC anayasasının 49’uncu maddesinde, “Makedonya Cumhuriyeti, komşu ülkelerde yaşayan Makedon milletine mensup kişilerin ve sürgünlerin statü ve haklarını korur, kültürel gelişimlerini destekler, onlarla ilişkileri teşvik eder” deniliyor. Müzakerelerle madde değiştirilmedi. Vurgular baki kaldı ve 1995’te tek cümle ile ‘kaygılar nedeniyle bağımsız devletlerin içişlerine karışılmayacağı’ eklendi. HHH Üsküp’ü BM dahil 195 ülkeden 140’ı tanıdı ama çoğu geçici isim FYROM ile. Atina, Üsküp’e, ‘Paeonia’dan (Antik Makedonya’nın kuzeyi) Makedonya Slav Cumhuriyeti yahut Vardar Cumhuriyeti ile ‘Yukarı’ gibi öneklere bir dizi öneri yaptı. Üsküp salt Atina ile ilişkilerde farklı isim kullanmayı; BM temsilcisi Matthew Nimetz Slavca ‘Makedonija’yı önerdi. FYROM’nın yeni ılımlı lideri Zoran Zaev önekli kullanıma razı, sembollerden vazgeçmeye hazır. HHH AB bu süreçte kıs kıs gülerek Atina’yı destekledi. Geçmişte karşılığında Maastricht Anlaşması ile Türkiye ile Gümrük Birliği’ne imzalarını almış, Atina’yı Sırbistan’a yaptırımlara müdahil etmişlerdi. Bugün de dertleri Rusya’ya karşı Üsküp’ü AB/NATO şemsiyesine almak. İronik olarak bayraktarları NATO’yu ülkesinde istemeyen Syriza. En komiği; Balkanlar’ın haritasını etnik kundakçılıkla yeniden çizmiş olan, kültürel kimlikleri mütemadiyen siyasileştirerek istikrar bekleyenlerin milliyetçilikten yakınmaları. Britanya’da Soros tepkisi Özellikle Doğu Avrupa ülkelerindeki AB yanlısı hareketleri desteklediği bilinen Açık Toplum Vakfı kurucusu ABD’li milyarder George Soros’un adı şimdi de Britanya siyasetinde tartışma konusu. Soros’un, 2016’daki AB’den çıkma (Brexit) kararı alınan Britanya’da, yeni bir referandum amacıyla yürütülen siyasi kampanyaya geçen haziran ayından bu yana 400 bin pound bağış yaptığı savunuldu. Brexit yanlısı cepheden Soros’a “halkın iradesine karşı darbeye girişme” suçlaması yükseldi. May hükümeti ise “kampanyaların demokrasilerde bir hak olduğu” açıklaması yaptı. C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle