25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cuma 9 Şubat 2018 EDİTÖR: SERKAN OZAN Berberoğlu: Tarih bugünleri yazacak haber 11 CHP Edirne Milletvekili Erdin Bircan, tutuklu İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nu ziyaret etti. Bircan, Berberoğlu’nun “Ödenecek bir bedel varsa bu halk için bedel ödemeye hazırım. Bu yaşananları tarihe havale ediyorum, tarih bugünleri yazacaktır” dediğini aktardı. CHP’li Bircan, Berberoğlu’nu Maltepe Cezaevi’nde ziyaret etti. Sohbetlerini ileten Bircan, Berberoğlu’nun CHP’nin kurultayını takip ettiğini, kurultayının hayırlı olmasını dilediğini söylediğini aktardı. Sık sık kütüphanede çalıştığını, “Yeni bir kitap mı yazıyorsunuz” sorusuna net bir karşılık vermediğini, ancak bir kitap hazırlığında olduğu yönünde izlenim aldığını anlatan Bircan, “Enis Bey, bir süre daha talimatla nedeniyle hapiste kalacağını düşünüyor. Ancak morali çok iyi. ‘Ödenecek bir bedel varsa bu halk için bedel ödemeye hazırım. Bu yaşananları tarihe havale ediyorum, tarih bugünleri yazacaktır’ dedi” ifadelerini kullandı. l ANKARA / Cumhuriyet ÖZGÜRLÜK İÇİN İMZA KAMPANYASI CHP İstanbul Milletvekili Enis Berberoğlu’nun Boğaziçi Üniversitesi’ndeki arkadaşları “change.org” internet sitesinde imza kampanyası başlattı. CHP’nin 36. Olağan Kurultayı’nda başlatılan özgürlük kampanyasına katılan Berberoğlu’nun arkadaşlarının başlattığı yeni kampanyanın çağrı metninde “Evrensel hukuka, ceza yargılaması kurallarına, masumiyet karinesine aykırı biçimde cezalandırılan Enis Berberoğlu’nun mağduriyeti toplum vicdanı açısından kanayan bir yaradır. Hakkında hiçbir de lil olmadan mahkum edilen, mahkumiyeti bozulmasına rağmen tahliye edilmeyen, yargılandığı 15 ayda 15 ayrı hâkim karşısına çıkarılan Berberoğlu nezdinde Türk yargısı itibarı ve halkımızın hukuki güvenlik hakkı da zedelenmektedir. Yüz binlerce kişinin oyunu alarak parlamenter seçilen Berberoğlu’nun, milletvekili sıfatıyla asli görev yeri olan Türkiye Büyük Millet Meclisi çalışmalarına katılması ve özgürlüğüne kavuşması en büyük arzumuzdur” ifadelerini kullandı. l ANKARA / Cumhuriyet Önce yasağı geldi Kanun Hükmünde Kararname ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar nede niyle cezaevinde bulunanların duruş maya getirilirlerken tek tip elbise giy melerini düzenleyen uygulamanın an latılması sakıncalı gö rüldü. İzmir 2 No’lu T Tipi Cezaevi’nde bulu nan hükümlü Mehmet Ali Aslan, gazetemize tek tip elbise uygulama CANAN COŞKUN sını eleştirdiği bir mektup yollamak istedi. Mektubu okuyan ku rumun Mektup Okuma Komisyonu Başkanlığı “sakıncalı” olarak değer lendirdi ve kurumun Disiplin Kuru lu Başkanlığı’na iletti. Disiplin ku rulu da incelemesi sonucunda ver diği kararda, mektuptaki şu satırla ra yer verdi: “...İki aydır bu hapishanedeyiz ve bu size yazdığımız beşinci mektup aslında. Öncekiler tecrit duvarlarını aşıp ulaşamadı size. Bakalım bu ula şacak mı? Yaşadığımız hak gaspları nı siz basın emekçileriyle ve millet vekilleriyle paylaşmak istiyoruz. An cak mektuplarımız sistematik ola rak engelleniyor. Yaşanan hak gasp larını duyurmak yasak. Mektup yaz manın kendisi de bir eylem ve direni şin bir parçası oldu. Onun için biz de yazmaya devam ediyoruz. Yıl boyun ca sürdürülen saldırıların son halka sı tek tip elbise oldu. AKP son çıkar dığı KHK’lerle siyasi tutsaklara yöne lik tek tip elbise saldırısını yasallaş tırdı. Tek tip elbise bir işkence yönte midir. Bunun yasal olması bu gerçeği değiştirmez. Tek tip elbise işkencesi nin amacı bizleri korkuyla sindirmek, bizlere boyun eğdirmek. Bu saldırının hedefi sadece devrimci tutsaklar de ğil, bütün halktır. Bizim üzerimizden bütün halka gözdağı vermeyi ve tes lim almayı amaçlıyorlar...” Disiplin kurulu, bu satırların “ku rum görevlilerinin hedef gösterildi ğini, kurum itibarını zedeleyici ya lan yanlış bilgiler içerdiğini” iddia ederek, mektubun gönderilmemesi ne karar verdi. Yönetmelik bekleniyor OHAL kapsamında 24 Aralık 2017’de yayımlanan 696 sayılı KHK ile Terörle Mücadele Kanunu kapsamına giren suçlar nedeniyle cezaevinde bulunanların, duruşmaya sevk için cezaevi dışına çıkartılmaları durumunda tek tip kıyafet giymeleri düzenlendi. Cezaevleri uygulamayı devreye sokmak için yönetmeliğin yayımlanmasını bekliyor. İzmir 2 No’lu T Tipi Cezaevi’nde kalan hükümlü Mehmet Ali Aslan’ın gazetemize yolladığı tek tip kıyafet uygulamasıyla ilgili mektuba sakıncalı görüldüğü gerekçesiyle el konuldu ÇAĞLAYAN ADLİYESİ’NDEKİ ADALET NÖBETİ 45. KEZ TUTULDU ‘Adaleti inşa edeceğiz’ Gazetemizin yayın politikasının hedef alındığı dava kapsamında tutuklu bulunan avukatımız ve icra kurulu başkanımız Akın Atalay nezdinde tüm haksız tutuklamalara karşı çıkmak için avukatların Çağlayan’daki İstanbul Adliyesi’nde başlattığı Adalet Nöbeti dün 45. kez tutuldu. Nöbete CHP Milletvekilleri Barış Yarkadaş ve Sezgin Tanrıkulu, SODEV Onursal Başkanı Ercan Karakaş, Emek Partisi (EMEP) Genel Başkan Yardımcısı Levent Tüzel ve çizerimiz Musa Kart katıldı. Adliye binasındaki 1 saatlik nöbetin ardından bina önünde CHP Milletvekili Sezgin Tanrıkulu ile İstanbul Barosu Türkiye Barolar Birliği Delegesi avukat Berra Besler tarafından basın açıklaması yapıldı. CHP’li Tanrıkulu, konuşmasında, avukat ve baro başkanı iken adliyeye sık gelemediğini söyleyerek, “Son 3 yıldır çok sevdiğimden değil, adalet olmadığı için geliyorum. Maalesef yerde sürünüyor adalet” dedi. Tanrıkulu bu sırada basın mensuplarının yanında açıklamayı kamera ile kayda alan polislere de teşekkür ederek, “Bu kayıtlara devam edin. Bizim kayıtlarımız çok sağlıklı değil hiç olmazsa devlet bu görevi bizim adımıza yapsın. Türkiye’de demokrasi ve adaleti inşa ettiğimizde, bu kayıtlarınızı demokrasi mücadelesinin kayıtları olarak kullanacağız” dedi. Tahammül yok Adalet Nöbeti’ne tahammül olmadığını ifade eden Tanrıkulu, “Geçen sonbaharda Mersin’de bu eylemi terörize etmeye çalıştılar. Gözaltına aldıkları avukatlara bu eylemi sordular ve en sonda bu eylemin emekçisi Kemal Aytaç arkadaşımıza gözaltı kararı çıktı. Basın yok, avukatlık mesleği büyük baskı altında, 600’e yakın meslektaşımız gözaltına alındı tutuklandı, işkence gördü. Ama ne olursa olsun dayanışma ve mücadele ile mutlaka bu günleri aşacak, gerçek adaleti ve demokrasiyi inşa edeceğiz” dedi. Avukat Berra Besler ise “Bu nöbet her ne pahasına olursa olsun adalet sağlanıncaya kadar sürecektir” dedi. Avukat Besler, Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın Türk Tabipleri Birliği ve Türkiye Barolar Birliği kurumlarının isimlerinden “Türk” ve “Türkiye” kelimelerinin kaldırılmasına ilişkin sözleri ile ilgili de şunları söyledi: “Bilinmelidir ki gücünü anayasadan ve Avukatlık Yasası’ndan alan ve adı yasama faaliyeti sonucu olarak belirlenmiş olan 1969 yılından bu yana hiç kimsede rahatsızlık düşüncesi çağrıştırmayan Türkiye Barolar Birliği’nin adında, hukuken geçerli bir sebep ve gerekçe olmaksızın, kabul edilemeyecek söylem ve isnatlarla herhangi bir değişiklik yapılması mümkün değildir. Aksine yapılacak her işlem, alınacak veya alınan her türlü karar hukuka aykırılık teşkil edecektir. Avukatların barolara kayıtlı olma mecburiyetinin kaldırılacağına dair söylemlerle, hak ve özgürlüklerin güvencesi halkın hak arama özgürlüğünün sesi avukatlar susturulamayacaklardır.” l İSTANBUL / Cumhuriyet l CHP’Lİ GAMZE AKKUŞ İLGEZDİ AÇIKLADI: 845 mahkuma bir doktor düşüyor CHP PM üyesi ve İnsan Haklarını İnceleme Ko misyonu üyesi Gamze Akkuş İlgezdi, Ceza ve Tevkifevle ri Genel Müdürlüğü verileri ne göre Türkiye’deki cezaevi kapasitesinin üzerinde yakla şık 27 bin tutuklu ve hüküm lünün bulunduğunu söyledi. Cezaevlerinde 845 mahpu sa bir doktor düştüğüne dikkat çeken İlgezdi, “Türkiye İlgezdi bu ayıba son vermeli” de di. TBMM İnsan Hakları İnceleme Komisyonu’nun dünkü toplantısına katılan İlgezdi, Ceza ve Tevkifevle ri Genel Müdürlüğü’nün komisyon la paylaştığı verileri sosyal medya dan duyurdu. İlgezdi’nin açıkladığı veriler şöyle: l Cezaevlerindeki toplam mahkum sayısı 235 bin 888. Mevcut cezaevi kapasitesinin üzerinde yaklaşık 27 bin mahkum var. l 235 bin 888 mahkumun 179 bini adli mahkum. l Çocuk mahkum sayısı 2 bin 949. l Kadın mahkum sayısı 9 bin 700. l Annesiyle birlikte cezaevinde kalan çocuk sayısı yaklaşık 650. l Gebe mahkum sayısı 45. l 140 cezaevi inşaatı devam ediyor. 40’ı bu sene sonunda tamamlanacak. l Cezaevlerinde çalışan doktor sayısı 279. Bunların 8’i kadrolu olarak görev yapıyor. Yani 845 mahkuma bir doktor bakıyor. l Haber Merkezi l AKADEMİSYENLER YARGIÇ KARŞISINDA ‘Propaganda şüphesi boşa çıktı’ Güneydoğu ve Doğu Anadolu’daki çatışmalı sürecin sonlandırılması için barış bildirisini imzalayan 4 akademisyen daha haklarında açılan tekil davalarda yargılanmaya devam etti. İstanbul 33. Ağır Ceza Mahkemesi’nde dün görülen davaların ilkinde İstanbul Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Hülya Kirmanoğlu yargılandı. Kirmanoğlu, savunmasında “Düşünce ve ifade özgürlüğü kapsamında imza attığım bildiri nedeniyle açılan bu davadan beraatimi talep ediyorum” dedi. Mahkeme heyeti de, esas hakkındaki mütalaanın hazırlanması için duruşmayı 19 Haziran’a erteledi. Galatasaray Üniversitesi’nden Gözde Aytemur Nüfusçu bildirinin yayımlanmasının akabinde devlet ve yurttaşlar açısından açık ve yakın bir teh like yaratmamasının, herhangi bir şiddet eylemini tahrik etmemesinin propaganda şüphesini boşa çıkardığını söyledi. Duruşma savcısı birleştirme talebi ile ilgili kararın takdirini mahkemeye bıraktı. Mahkeme heyeti, duruşmayı 19 Haziran’a erteledi. Mahkemede görülen üçüncü duruşmada İstanbul Üniversitesi’nden emekli Tıp Fakültesi öğretim üyesi Doç. Dr. Haydar Durak, dördüncü duruşmada ise İstanbul Üniversitesi Onkoloji Enstitüsü’nden Yrd. Doç. Dr. Fatma Nihan Aksakallı yargılandı. Mahkeme iki duruşmada da İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi’ndeki dosyanın iddianamesinin, duruşma tutanaklarının ve TCK 301. madde izninin istenmesine karar vererek, iki duruşmayı da 19 Haziran’a erteledi. l İSTANBUL / Cumhuriyet Anlamadığı her şeyi soran robotun akıbeti İnternet yayınlarına getirilmek üzere olan RTÜK denetiminin haberinin verildiği saatlerde herkesin telefonuna aynı mesaj düşüyordu. “Güvenli İnternet Gününüz kutlu olsun!” Ve yine aynı saatlerde Bilgi Teknolojileri Kurumu’nun düzenlediği Güvenli İnternet Günü programı sırasında bir robot sık sık araya girip Ulaştırma Denizcilik ve Haberleşme Bakanı Ahmet Arslan’ın konuşmasını kesiyordu. Nihayetinde Bakan tatlı tatlı sinirlendi. “Robotu kim kontrol ediyorsa gereğini yapsın lütfen” dedi. Robot anında susturuldu. Yeniden formatlandı. Ve ertesi gün çıktı, kameralar karşısında bakandan özür diledi... Robotun sorumlusu “Bu hep böyle söz keser mi?” diye soran muhabire, “Anlamadığı her şeyi sorar” diye cevap verdi. Hayatı kolaylaştırmak için tasarlanan, insanların duygularını bile anlayabilecek bir programla donatılan, her konuda karşılıklı konuşabilecek bir yapay zekâya sahip olan bir robot... Anlamadığı her şeyi soracak... Hiçbir iktidar buna tahammül edemez. Anlamadığı şeyleri soran bir robot, toplumun içinde öyle elini kolunu sallayarak gezemez. Bugün anlamadığını soran, yarın çıkar her şeyi sorar. “Düne kadar işbirliği yaptığınız Fethulah Gülen’le ne oldu da birden düşman kesildiniz” deyiverir. “Hani Kürt sorununu çözmek üzereydiniz, hepsini terörist sivil ayırmadan kucaklıyordunuz, sonra ne oldu da birden çark ettiniz” diye çemkirir. “Amerika’nın ağzının içine bakıyordunuz neden birden en azılı Amerikan karşıtı oluverdiniz” diye laf eder. “Bir dediğiniz diğer dediğinizi tutmuyor, hiçbir şeyin hesabını da vermiyorsunuz, bu nasıl çirkin bir siyaset!” diye çıkışır. O zaman iktidar ne yapar? Tabii ki hiç acımaz, onu son vidalarına kadar söker. Yeniden programlatıp kendisine biat ettirir. Bundan sonraki tüm robot yazılımlarına RTÜK denetimi getirir. Yine baş edemezse o robotu, örgüt üyesi olmamakla beraber örgüte yardım ve yataklık yapmaktan tutuklatır. Doğru Silivri’ye gönderir. ByLock kullanmış mı kullanmamış mı diye bir türlü gelemeyen bilirkişi raporları ister. Bu arada ha bire yeni tanıklar çağırır. O tanıklara robot olmak nedir, tane tane anlattırır. O mahkemelerde robotluğun kitabı yeniden yazılır. Robot gerçekten bir robot mudur yoksa casus mudur? Kimler için çalışmaktadır, neden anlamadığı her şeyi sormaktadır?. Onu kimler formatlamaktadır? İktidarın formatına neden bir türlü uymamaktadır? Robot kaçma olasılığı olmadığını, anlamadığı şeyleri sormak yüzünden tutuklanıp yargılanmasının anlamını anlamadığını, bu işi robotluğunun gereği olarak yaptığını ve kimselerden emir almadan bir başına düşünebilecek ve soru sorabilecek donanıma sahip olduğunu hâkime defalarca tane tane anlatır. İster ki hâkim de anlamadığı bir şey varsa sorsun. Sora sora Bağdat bulunsun. Ama hâkim, robotluğun asıl vazifesinin anlamadığı şeyleri sormak olduğunu umursamaz. “Robot savunmasını yaparken haddini aşıyor, bak hâlâ anlamadığı şeyleri soruyor” diye dava üstüne dava açar. Durmadan anlamadığı şeyleri soran robotu yeri gelir salondan atar. Çünkü... Hâkimi kim formatladıysa iyi formatlamıştır, yazılımını soru sormamak ve sadece emredileni yapmak üzerine planlamıştır. Böylece hâkim de işini yaparken gerçek bir robota bin basmıştır. VEFAT Merhume Sabahat Karaca ve Merhum İbrahim Karaca’nın kızları, Ömür Gücelioğlu’nun yeğeni, Haydar ve Nigar Karaca’nın sevgili ablası, Deniz Karaca’nın biricik halası ZÜLEYHA KARACA vefat etmiştir. Cenazesi 09.02.2018 Cuma günü (bugün) Karacaahmet Şakirin Camii’nde kılınacak öğle namazını takiben Karacaahmet Mezarlığı’nda toprağa verilecektir. AİLESİ C MY B
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle